Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
70"lerin ortalarından itibaren, gelişmiş ülkelerde refah devleti politikaları ile sosyal devlet uygulamalarından vaz geçilmesi, gelişmekte olan ülkelerde ise popülist politikaların terkiyle, ulus devletlerin ekonomik ve sosyal alanlardan çekildiği ve bu alanların tamamen piyasa mekanizmalarının insafına bırakıldığı zamanlardayız. Gelişmeler, kentsel mekan ve kentsel yaşam üzerinde de etkilerini hissettirmekte; özelleştirilen ve daralan kamusal alanlar, yatırımlara açılarak talan edilen tarihi bölgeler ve yeşil alanlar, mega projeler ya da büyük altyapı çalışmaları nedeniyle tarihi ve kültürel varlıklar ile doğanın tahribatı, mahalle yıkımları, zorla tahliyeler, kentlerin üst gelir gruplarına ve küresel sermayeye göre tanzimi, sosyo-mekânsal ayrışma…kentlilerin baş etmeleri gereken önemli sorunlar. İktidarların bu gidişattaki suç ortaklıklarını söylemek gerekirse, yöneticiler artık yaşanabilir, adil ve eşitlikçi kentler için çalışmıyorlar, kentlerini sermayeye pazarlama telaşında, adeta birer girişimci gibiler. Neoliberalizmin sadık yöneticileri çağındayız; sermayeyi cezbedip yatırımlarından nasiplenmek üzere her ne pahasına kentlerini markalaştırmak yönetimlerin birincil önceliği. Öte yandan, sermayenin kentsel mekâna müdahaleleri ve yatırımları sanıldığı gibi kentlileri daha varlıklı, kentleri de daha yaşanabilir kılmıyor; tam aksine, gelir uçurumlarını arttıran eşitliksiz ve patlamaya hazır kentlere yol açmakta; ama ne gam, yönetimlerin en büyük derdi, kendi kentine/markasına dünya kenti tacını giydirmek! Amaçlarına ulaşmak için, oyunu sermayenin kurallarına göre oynamaları gerektiğinden, kentlerin sakinleri için sağlıklı barınma ve çalışma koşullarına sahip mekânların temini ve kamu kaynakları ile arazi kullanımının kamu yararı doğrultusunda yürütülmesi gibi kentin kullanım değerine yönelik politikalarla kentlilerin arzu ve talepleri doğrultusunda kentler için çalışmak gibi bir niyetleri de ajandaları da yok. Kentsel politikalar ve planlama kararlarında sermayenin borusunu öttürüyor; kenti tüketilecek koskocaman bir metaya dönüştürme yolunda her yolu mubah görüyorlar.
İstanbul'da Konut, Binbir Çeşit, 2016
Özet Kentsel dönüşüm son yıllarda İstanbul'un da aralarında olduğu dünyadaki pek çok şehrin deneyimlediği yeni bir olgudur. Kentsel dönüşümün amacı kentlerin fiziksel çevresini geliştirerek kent halkının yaşam kalitesini geliştirmektir. Türkiye'de kentsel dönüşüm üzerindeki tartışmalar " Afet Riski Altındaki Bölgelerde Kentsel Dönüşüm " yasası ile resmi bir statü kazanmıştır: Bu yasa afet riski altındaki bölgelerin ortadan kaldırılması, yenilenmesi ve geliştirilmesi ile sağlıklı ve güvenli çevreler oluşturmayı hedeflemektedir. Bu araştırma İstanbul'da yoğun bir kentsel dönüşümün gözlendiği bölgelerden biri olan Kâğıthane'nin üç farklı mahallesinde yapılmıştır. Araştırmanın verileri binin üzerindeki hanehalkıyla yapılan anketlerden ve muhtarlar, emlakçılar ve toplumdaki sosyal liderlerle yapılan derinlemesine ve odak grup görüşmelerinden elde edilmiştir. Araştırmanın amacı Kâğıthane'deki kentsel dönüşüm alanlarında evlerini satan ya da müteahhitlerle anlaşma yoluna giden konut kullanıcılarının, dönüşümün mekânsal, sosyo-kültürel, ve ekonomik boyutları hakkındaki görüşlerini değerlendirmektir. Araştırmanın sonuçları toplum liderlerinin katılım ve bilgi eksikliğini, bütüncül bir master plan olmayışını ve uzun vadeli sürdürülebilir çevre hedeflerinin kısa vadeli kira/kar amaçları uğruna feda edildiğini göstermektedir. Anahtar kelimeler: Kentsel dönüşüm, konut, yasal düzenlemeler, kullanıcı katılımı, yerel yönetimler. Giriş Son yıllarda küreselleşme ile yaşanan kentsel dinamikler pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de etkisini göstererek kentsel dönüşümü zorunlu kılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2013'ün başlarında, nüfus yoğunluğu fazla olan ve birinci derece deprem kuşağında konumlanan İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa ve İzmir gibi illerimiz öncelikli olmak üzere toplam 81 ilde kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmış, bu kapsamda bu illerdeki bazı bölgeler risk altındaki alanlar olarak ilan edilmiştir. Bakanlık kentsel dönüşüm süreci tamamlandığı zaman Türkiye'deki toplam yapı stokunun %40'ının bu dönüşümden etkileneceğini öngörmektedir (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, t.y.). Kentsel dönüşümün planlanan bu geniş kapsamı, fiziksel, sosyo-kültürel, ekonomik boyutların yanısıra sürece bir üst ölçekten bakarak politik ve yasal düzenlemelerin kentsel dönüşümdeki rolünün irdelenmesini gerekli kılmaktadır. Bu makalede öncelikle Türkiye'de kentsel dönüşüme ivme kazandıran yasal düzenlemeler 6306 sayılı " Afet Riski Altındaki Bölgelerde Kentsel Dönüşüm "
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 2019
Var olabilmesi için belirli bir nüfus yoğunluğuna, teknolojik ve ekonomik gelişkinlik düzeyine ihtiyaç duyan kentler, doğaları gereği çeşitli iktidar ilişkileri ve yönetimsel örgütlenme biçimleri üretmişlerdir. Şehirlerin siyasi ve yönetsel bir birim olarak örgütlenmesinin tarihi neolitik çağa kadar uzanmaktadır. Mısır, Mezopotamya ve Hindistan'ın tam gelişmiş kentleri ve bağımsız küçük birer yönetim birimi olarak son derece gelişkin bir örgütlenme ihtiva eden Yunan ve Roma Siteleri buna örnektir. İslam kültürü de Medine'yi bir devlet gibi yönetmiş, özgün bir site devleti modeli inşa etmiştir. Kentlerin siyasetle olan ilişkisinin en net şekilde gözlemlendiği birimlerden birisi de Ortaçağ komünleridir. Sanayii devriminin ardından kentler büyük bir dönüşüm geçirmiştir. Aydınlanma ve modernleşmenin bir sonucu olarak yükselişe geçen uluslaşma modeli, kentleri domine ederek, özerk bir birim olarak örgütlenme süreçlerini yıkıma uğratmıştır. Ancak 1970'lerden itibaren yükselişe geçen küreselleşme sürecinin ve onun yeniden kullanıma soktuğu, yerellik, parçalılık, karşılıklı bağımlılık, kentsel katılım, yönetişim gibi kavramların popülarite kazanması ile birlikte kentler yeniden siyasi birimler olarak varlık gösterebilmiştir. Kentin siyasi bir birim olarak varlık kazanabilmesinin en önemli dayanaklarından bir tanesi kentsel katılımın sağlanması vesilesi ile kentlilerin siyasallaştırılmasıdır. Türkiye'de ise merkezin yerel üzerindeki geleneksel vesayeti 2002 sonrasında gerçekleştirilen kamu yönetim reformları ile önemli ölçüde törpülenmiştir. Böylelikle kentliler, halk meclisleri, kent konseyleri gibi kentsel katılım mekanizmaları ile karar alma süreçlerine daha aktif katılabilmektedirler.
2018
Öz Bu makalenin amacı son on beş yılda Türkiye'nin kentsel yenileme/kentsel dönüşüm politikasının geçirdiği dönüşümlere hukuki ve kurumsal dinamikler üzerinden açıklayıcı bir çerçeve oluştur-maktır. 2002 yılında AKP'nin iktidar olması ile birlikte oluşturulan kentsel dönüşüm siyasası, başlangıçta büyük ölçekli planlar eliyle kentlerin karmaşık mekânsal, ekonomik ve sosyal sorunla-rına çözüm bulmayı hedeflemiş ve bu yolda yerel yönetimlere ciddi yetkiler tanımıştır. 2010 son-rası dönemde ise, kentsel dönüşüm politikasında köklü bir değişim yaşanmış ve büyük ölçekli proje anlayışından uzaklaşılarak parsel/bina bazlı ve parçacıl dönüşüm projelerinin önü açılmıştır. Da-hası, bu yeni dönüşüm politikasının başat karar vericisi merkezi yönetim olmuş, yerel yönetimle-rin yetkileri büyük oranda daraltılmıştır. Bu önemli dönüşümlerin altında yatan temel sebep 2002-2010 arasında uygulanmak istenen kentsel dönüşüm projelerinin neredeyse tamamının hu-kuki belirsizlikler, planlama mevzuatının karmaşası ve kurumsal çatışmalar sonucunda başarısız-lıkla sonuçlanmasıdır. 2010 sonrası yavaşlayan ekonomi realitesi ile yüzleşen AKP hükümeti, em-lak sektörü üzerinden ekonomiyi canlandırma adına hızlı kentsel dönüşüme ihtiyaç duymuş ve bir önceki dönemin sorunlarını çözebilmek adına tüm yetkinin merkezde toplandığı bir dönüşümü tetiklemiştir. Bu yeni dönüşüm politikası kentlerin sorunlarına bütünsel ve rasyonel çözümler üretmekten uzak, kısa vadeli kâra odaklı ve orta ve uzun vadede daha büyük sorunlar yaratmaya gebe bir politikadır. Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüşüm; kentsel yenileme; merkezileşme; politika başarı-sızlığı * Teşekkür: Bu makaleye temel oluşturan araştırma, Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri'nin (BAP) 10500 numaralı projesi ve Urban Studies Foundation tarafından sağlanan International Fellowship bursu sayesinde tamamlanmıştır. Makalenin yazım aşamasında vermiş olduğu değerli yorumlar ve öneriler için Arda İbikoğlu'na, İdealKent dergisinin ha-kemlerine ve editörlerine çok teşekkür ederim.
PLANLAMA DERGİSİ, 2021
Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal mekân devingen bir yapıya sahiptir, zaman içinde dönüşür. Mimari mekân tek bir birey için tasarlanırken kentsel mekân toplumun ortak beklentilerini karşılamak üzere tasarlanır ve bu süreçte toplumsal tercihler belirleyici olur. Tercihleri etkileyen en önemli değişkenlerden biri ise kuşaklardır. Bu kapsamla çalışmanın amacı içinde bulunduğumuz dönemde bir arada yaşayan, toplumu oluşturan X, Y ve Z kuşaklarının kentsel kamusal mekândan beklentilerinin ve bu beklentilerin ne ölçüde ve ne yönde değiştiğinin ya da değişmediğinin, bu değişimin nedenlerinin karşılaştırmalı bir bakış açısıyla belirlenmesidir. Çalışma kuşakların kamusal mekândan beklentilerinde ve mekânı kullanım şekillerinde farklılıklar olduğu hipotezinin sınanması üzerine kurgulanmıştır. Alan çalışması Giresun’da gerçekleştirilmiş ve X, Y ve Z kuşaklarının her birini temsil eden, 30’ar kişi ile toplam 90 anket yapılmıştır. Anket sonucu elde edilen veriler karşılaştırılarak, kuşakların tercihleri belirlenmiş, nedensellikleri çözümlenmiştir. Böylece kentsel kamusal mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek yeni bakış açıları ve öneriler oluşturmaya yönelik bir tartışma ortamı yaratılmıştır
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2014
Planlama Dergisi, 2011
B ir arada çalıştığım meslektaşlarım ile birlikte, 2007 yılı itibarı ile açılan bir dizi kentsel tasarım ve planlama yarışması sayesinde, önceleri sadece üzerinde düşünmekten öteye geçme fırsatı bulamadığımız ölçeklerde tasarım etkinliği gerçekleştirme imkânına kavuştuk. etkinliği kapsamında gerçekleştirilen araştırma projesi, kentsel mekân stratejileri ve kentsel dönüşüm modelleri üzerine kuramsal-eleştirel pozisyonumuzdan çıkarak operasyonel anlamda ürün verme aşamasına geçtiğimiz son 4 yıllık sürecin parçalarıydı. Söz konusu süreç, teslim edilen her proje sonrası, ürüne yönelik getirilen eleştiriler, verilen katkılar ve özeleştirimiz ile konu üzerine düşüncelerimizi ve önerilerimizi geliştirerek ilerlememize işaret etmekteydi. Projelerin her birini, gerek kamu gerekse özel sektör tarafından gerçekleştirilen, ölçeği ve hızı artarak devam eden kentsel yapı stoğu üretiminin temellendiği hakim anlayışa karşı alternatif olarak önerilen (temelde terk edilmiş veya artık tercih edilmeyen) bir modelin/yak-laşımın çağdaş bir anlayışla yeniden denendiği vaka çalışmaları olarak tanımlayabiliriz. Her bir çalışma aracılığıyla üzerinde durduğumuz yaklaşımı olgunlaştırmaya odaklı ve süreklilik gösteren bir tasarım sürecini ekip olarak benimsediğimizi ifade etmem yanlış olmayacaktır.
Gündemdeki kentsel dönüşüm projeleri düşünüldüğünde insan merkezli bir kentsel dönüşüm yaklaşımını oluşturmanın önünde ciddi sorun alanları var. Bunlar arasında öncelikle, bütünsellikten yoksunluk, özgünlük/yerellik eksikliği, kalkış noktasında ve çözümlemelerde fiziki düzenleme vurgusu, kamu / toplum / kullanıcı yararı / kullanım değeri muğlaklığı, genelde göstermelik katılım süreçleri , şeffaf ve hesap verebilir idare yokluğu, rantı düzenleyici ve mülkiyeti sınırlandırıcı araçların eksikliği sıralanabilir . Egemenlerin bu sorun alanlarıyla mücadele etmesi beklenemez; neticede bu sorunların varlığı onların varlık nedeni ya da varlıklarını güçlendirme alanıdır. Egemenlere hizmet etmek durumunda kalmış planlama ve mimarlık disiplinlerinden de böylesi bir çıkış ummak gerçekçi değil. Dolayısıyla yerel siyaset içerisinde egemen olmayan ve egemenlere hizmet etmeyen kesimler arasından bir muhalefetin örgütlenmesi beklenir. Bu çerçevede düşünülebilecek, dünyada ve İstanbul’da örnekleri giderek artan ve güçlenen örgütlenme ve karşı durma biçimleri insan merkezli bir kentsel dönüşüm tahayyülünün mihenk taşları olarak düşünülmelidir. Bu yapılar yerel siyasetin kayıtsız kalamayacağı bir güç haline gelmektedir ve yakın zamanda kentsel dönüşüm süreçlerinde daha çok söz sahibi olacakları beklenebilir.
2021
After the Second World War, our country together with the whole world in terms of urbanization, began to experience rapid, physical social and economic transformation. Irregular and illegal construction caused by immigration as a result of the economic development that emerged during this period necessitated legal intervention. After 2004, the concept of transformation affecting our cities entered into our lives with legally enacted laws, draft laws and regulations. When compared with the applications of urban transformation in the world, it is seen that the solutions in our country are based on expectations, instant and temporary arrangements. In this study, considering the goals expected from the concept of transformation and the basic problems experienced, the laws concerning the land arrangements within the scope of urban transformation were examined. The problems observed in the application were identified and solution suggestions were presented.
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2015
Hızla küreselleşen dünyada, ulusal kalıtın tespiti ve kültürel değerlerin sürekliliğinin sağlanması için koruma değil, yayma politikaları uygulanmalıdır. Kültür ürünlerinin sürekliliği, ancak yerelden ulusala, ulusaldan küresele kazandırılarak sağlanabilir. Bu açıdan kentlerin imgeleri belirlenmeli ve var olan tarihî, coğrafî ve kültürel birikimleri tespit edilerek değerlendirilmelidir. Amasya ve Kütahya gibi "Şehzadeler şehri" olarak anılan kentlerden Manisa, tarihî olduğu kadar coğrafî ve kültürel yapısı bakımından da büyük bir zenginliğe sahiptir. Manisa; tarihî mekânları, coğrafî özellikleri, yetiştirdiği şahsiyetler, meşhur yemek ve yiyecekleri, yaşam biçimleri ve gelenek ve görenekleri ile kent kültürü oluşmuş ve imgelere sahip kentlerdendir. Dünya üzerinde parayı ilk olarak kullanan Lidyalıların başkenti Sardes, Philadelphia ve Aigai antik kentleri gibi tarihî bir mirasa ev sahipliği
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Yerel Siyaset https://www.yerelsiyaset.net/haber-konut-hakkini-talep-etmek---kenti-talep-etmek-5812.html, 2019
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2012
Kent Tartışmaları; Kentsel Dönüşüm; TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, 2017
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2018
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi (Yayında)
DergiPark (Istanbul University), 2022
VII. UZAKTAN ALGILAMA VE CBS SEMPOZYUMU UZAL-CBS2018, 2018