Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Hom e A b o u t C o r--n itte e A rehrve Reg ister Help »►*rdâm 1.) Volııme 01 Issue 01 Y m 7017 7.1 Vokıme m te n e 0? Yppır 7017 3 .) V olim e 01 Issue m Year 7017 4.1 V olim e 01 Issue
ÖZ: Türkçenin yabancı dil olarak öretimi literatürüne ba-kıldıında, Türkçenin sözvarlıı içerisinde önemli bir yere sahip olan kalıp sözlerin öretimine yeterince deinilmedii dikkati çek-mektedir. Ancak kalıp sözler kullanıldıkları toplumun dil ve kültür yapısını yansıttıı için yabancı dil öretiminde hem hedef kitle hem de dil öretenler açısından son derece önemlidir. Bu önem, yabancı dil öretiminde iletiimsel yaklaımların yaygınlamasıyla birlikte daha da belirgin bir ekilde ortaya çıkmıtır. Bu bilgiler ııında bu çalımada, Türkçe ile Farsça arasındaki sık kullanılan ve edeer olan 232 adet kalıp söz tespit edilmi ve Türkçeyi yabancı dil olarak örenen Farslara bu sözlerin öretiminde (farkındalık kazandırılma-sında), Türk ve Fars kültürünün müterek unsurlarından nasıl yarar-lanılacaı açıklanmıtır. Bunlara ek olarak, yine Türkçede olup fakat Farsçada karılıı olmayan ancak Türkçede sık olarak kullanı-lan toplam 45 adet kalıp söz tespit edilerek özelde Farslara Türkçe öretiminde, genelde ise yabancılara Türkçe kalıp sözlerin öretimi sürecinde dikkat edilmesi gereken temel hususların neler olduu açıklanmıtır ABSTRACT: When we consider the literature of teaching Turkish as a foreign language, it is noticed that teaching phrasal ex-* Aydın Üni. Eitim Fak. Türkçe Öretmenlii Böl. [email protected]
Nobel Akademi, 2020
Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretiminde Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı
Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde tartışılan temel konulardan biri dil bilgisi öğretimidir. Dil bilgisi öğretiminin gerekli olup olmadığı ve nasıl olması gerektiği yönünde alanda ciddi tartışmalar bulunmaktadır. Bu durumun öğretim programlarına ve öğretim süreçlerinde kullanılan öğretim setlerine yansıdığı görülebilmektedir. Öğretim setleri dil bilgisi öğretimi bakımından incelendiğinde hem öğretim yöntemleri hem öğretim sıralaması açısından ciddi farklılıklar göstermektedir. Bazı öğretim setlerinde dil bilgisi öğretiminde tercümelere yer verildiği ve öğretimin çok detaylı bir şekilde ele alındığı görülürken bazı öğretim setlerinde tercümeye hiç yer verilmediği ve öğretimin yüzeysel bir şekilde gerçekleştirildiği görülebilmektedir. Benzer şekilde öğretim merkezlerinin dil bilgisi öğretimi hususuna yaklaşımlarında da büyük farklılıklar bulunmaktadır. Bazı öğretim merkezleri ders programları içerisinde müstakil dil bilgisi derslerine yer verirken bazı öğretim merkezleri dört temel dil becerisinin içerisinde dil bilgisi öğretimini gerçekleştirmekte ve ders programlarında müstakil dil bilgisi derslerine yer vermemektedir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde görülen bu farklılıklardan yola çıkılarak çalışmada dil bilgisi öğretimine dair öğretici görüşlerinin yansıtılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda araştırmada öğreticilere; Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde dil bilgisi öğretiminin ne düzeyde gerekli olduğu, dil bilgisi öğretiminin nasıl olması gerektiği, öğretim setlerinde dil bilgisi öğretimine dair görülen başlıca hataların neler olduğu, sınavlarda dil bilgisi sorularının bulunup bulunmaması gerektiği ve ders programlarında dil bilgisinin ayrı bir ders olarak yer alıp almaması gerektiği hakkında sorular sorulmuştur. Çalışma nitel bir araştırma olarak tasarlanmış bir durum çalışmasıdır. Araştırmada amaçlı örneklem alma yoluna gidilerek en az beş yıldır üniversiteler bünyesinde yabancılara Türkçe öğretimi alanında ders verme deneyimine sahip ve alanın en sık kullanılan Gazi, Yeni Hitit, İstanbul ve Yedi İklim öğretim setlerini kullanmış 8 öğretim elemanı ile odak grup görüşmesi yapılmıştır. Odak grup görüşmesi neticesinde veriler bilgisayar ortamına aktarılmış ve verilerin çözümlenmesi için içerik analizi kullanılmıştır.
Öğr. Gör Dr. Elif ERMAĞAN § § § ÖZET Konuşma kılavuzları, bir dili hiç bilmeyen ya da yeni öğrenmeye başlayanlar için günlük dile ait sık kullanılan konuşma örnekleri sunarak kişiyi o dile hazırlar. Bunun yanında hedef dile yönelik öğrenici açısından motive edici bir işlev de yüklenmektedir. Kendi kendine Türkçe öğrenme kitapları kategorisinde değerlendirilmelerinin yanında sınıf içi kullanıma yönelik hazırlanan ders kitaplarıyla birlikte yardımcı materyal olarak da kullanabilme özelliğine sahiptir. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında yazılmış bu kılavuz kitaplar incelendiğinde genellikle öğrenicilerin kaynak dilleri temel alınarak iki dilli olarak hazırlandığı ve bir ölçütün olmadığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde başlangıç seviyesinde bu kitaplardan faydalanılmadığı, bu kitapların kullanımının göz ardı edildiği sadece ülkeye kısa süreli ziyarette bulunacaklar için bir rehber niteliğinde düşünüldüğü gözlemlenmiştir. Buradan yola çıkılarak Almanca-Türkçe iki dilli olarak 21. yüzyılda hazırlanmış üç kitap, dil, biçim özelliği ve içindekiler, hedef kitle, dil bilgisi, sözlük ve indeks, hedef kültür aktarımı açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Burada amaç, konuşma kılavuzlarının hazırlanmasında hangi ölçütlerin dikkate alınabileceğine dair fikirler sunmaktır. Bu çalışmada, doküman analizi yöntemi kullanılarak, veri kaynağı olarak seçilen kitaplardan veriler elde edilmiştir. Betimsel analiz tekniğiyle de elde edilen veriler çözümlenip değerlendirilmiştir. Araştırmada, elde edilen verilere göre incelenen kitapların büyük çoğunluğunun ortak bir ölçüt dikkate alınmadan hazırlanmasından kaynaklı farklılıklar içerdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca günlük konuşma dilini kazandırmak amaçlandığı için bu noktada incelenen kitaplar benzerlik oluştursa da diğer ölçütler açısından farklılıklar içerdiği tespit edilmiştir.
Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin önemi her geçen gün artmaktadır. Türkçenin öğretimine destek olmak, dilsel becerileri geliştirmek amacıyla hem ders ve yöntem kitapları hem de yapılan bilimsel çalışmalar hızlı bir şekilde artmaktadır. Dilsel beceriler; bireylerin dinlediklerini, gördüklerini, okuduklarını tam ve doğru olarak anlaması ve yine bunları tam ve doğru olarak başkalarına anlatması biçiminde özetlenebilir. Becerilerin kazandırılması ise dinleme, konuşma, okuma ve yazma gibi dört ana etkinliğe dayanır. Dil öğretiminde dilsel becerileri geliştirmek için yüzyıllardır süregelen, denenmiş birçok yöntem bulunmaktadır. Dil öğrenicisinin öncelikle yazma ve dinleme becerileri olmak üzere temel dil becerilerini geliştiren, bazı yöntembilimciler tarafından dil bilgisi çeviri yöntemi içinde yazma faaliyeti olarak değerlendirilen dikte bu yöntemlerden biridir. “Dikte, bir başkasına o anda söyleyerek yazdırma faaliyetidir” (URL 1). Diktenin, etkin olarak kullanıldığında dilin dört temel becerisini (dinleme, konuşma, okuma, yazma) aynı anda geliştirmeye yardımcı olduğu görülmüştür. Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde gerek öğretim programlarında gerekse dil öğretim kitaplarında pek yeri olmayan bu yöntem, birçok ülkede dilin hem ikinci dil olarak hem de yabancı dil olarak öğretiminde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Dil öğretiminde sıkça kullanılan bu yöntemin, Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde de faydalı olacağı düşünülmektedir. Dikte, Türkçe dinleme, konuşma, okuma, yazma, dil bilgisi ve kelime öğretiminde faydalı olacaktır. Bu makale, dil öğretiminde sıkça kullanılan dikte yönteminin önemi, faydaları, sınıf içinde uygulanması, türleri, seçimi, değerlendirmesi ve diktenin yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanımını anlatmak için yazılmıştır. Makalede Türkçe öğretiminde seviyelere göre hangi tür diktelerin kullanılabileceği ve bu dikte türlerine örnekler verilmiştir.
Çukurova Araştırmaları Dergisi, 2021
Türkçe, Türk tarihi boyunca farklı coğrafi bölgelerde etkili olarak gelişmiş ve Türk milletinin gelişiminde de rol oynamıştır. Türkler tarih boyunca farklı coğrafyalarda yaşamış, kültürlerini ve dillerini de gittikleri yerlere götürmüşlerdir. Bu etkileşimler sayesinde Türkçe, Asya’da, Avrupa’da ve Afrika’da tercih edilen önemli dillerden biri haline gelmiştir. Yakın tarihimizde dilimiz, dünyanın dört bir yanından insanları çok kısa sürede bir araya getiren teknolojinin yardımıyla birçok farklı millet tarafından öğrenilmiştir. Teknolojinin gücüne ek olarak ülkemizin jeopolitik konumu ve Ortadoğu'daki siyasi gücü de Türkçenin yayılmasında ve birçok ulus tarafından tercih edilmesinde etkili bir rol oynamıştır. Tüm tarih boyunca önemsenmesinin yanı sıra özellikle son yıllarda araştırmacılar, Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi alanı üzerinde çalışmalarını arttırmışlardır. Türkçe, günümüzde birçok farklı sebepten dolayı, birçok millet tarafından ülkemiz içinde ve dışında tercih edilen önemli bir dildir. Dolayısıyla dilimizin, yabancılara öğretilmesi konusunda araştırmalar yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda bu araştırmanın amacı da Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesi üzerine çalışma yapacak araştırmacılar için rehber olmak ve onlara gerekli kaynakları ulaştırmaktır. Bu amaçla son 3 yılda (2017, 2018 ve 2019) oluşturulan araştırmalar (makale ve tezler) bu çalışmada bir araya toplanmıştır. Araştırma, alanyazın taraması şeklinde oluşturulmuştur. Taramada YÖK Tez Ulusal Tez Merkezi, ULAKBİM, Google Scholar, Academia, Research Gate, YÖK Akademik veri tabanları üzerinden veriler toplanmıştır. Yapılan taramalar sonucunda, yabancılara Türkçe öğretimi için hazırlanan 292 (143 makale ve 149 yüksek lisans doktora tezi) çalışma tespit edilmiştir. Yabancı dil olarak Türkçenin öğretimine yönelik son 3 yılda yapılan araştırmaların toplanması ile oluşturulan bu çalışmanın, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi üzerine yeni çalışmalar ortaya koyacak araştırmacılar için destekleyici olacağı düşünülmektedir.
İLETİŞİMSEL EDİNÇ VE YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇEDE DİLBİLGİSİ ÖĞRETİMİ
ETKİNLİK TEMELLİ YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİ Kuramdan Uygulamaya , 2021
Politika Notu, 2025
Yabancı dil eğitimi ve yönetimi birden fazla paydaşın aktif katılımıyla yürütülmektedir. Yönetim süreçlerine katılan tüm paydaşların bir arada etkin ve verimli bir şekilde çalışamaması durumunda, hedeflenen ve umu- lan öğrenim çıktılarına ulaşılamamaktadır. Türkiye’deki yabancı dil eğitim süreci çeşitli değişim ve iyileştirme süreçlerinden geçmekte ve ihtiyaç analizlerine göre yeni dil öğretim politikaları hazırlanmaktadır. Bu politika- lar dahilinde, yabancı dil öğretimine zorunlu eğitim döneminin ilk kademelerinden itibaren odaklanılmaktadır. Yabancı dil eğitimini destekleyici eğitim platformları hazırlanmakta ve dil öğretiminde kalitenin yükseltilmesi için projeler geliştirilmektedir. Mevcut çalışmalara ek olarak, yabancı dil eğitimine dijital çağın ne ölçüde etki ettiği, bu etkinin yönü ve sağlayacağı katkılar değerlendirilmelidir. Ayrıca, yeni düzenle birlikte dil öğrencileri- nin profilinde önceki dönemlere göre bazı farklılıklar ortaya çıkmıştır. Bu farklılıkların, öğretmenlerin mevcut statüsü ve değişen öğrenci profiliyle olan etkileşimleri üzerindeki etkisi dikkatlice değerlendirilmelidir. Süre- cin temel unsurları olan öğretim materyallerinin verimliliği ile ölçme ve değerlendirme sistem ve araçları da yeniden mercek altına alınıp incelenmelidir. Bu politika notu, zorunlu eğitim döneminde yabancı dil öğreti- miyle ilişkili mevcut durumu veriler eşliğinde ortaya koymayı ve alandaki sorunlar ile fırsatları dikkate alarak politika önerileri sunmayı hedeflemektedir.
turkishstudies.net
Ekev Akademi Dergisi, 2021
Yazma, bireyin üretim becerisini kullanarak dış dünyaya açıldığı, duygu ve düşüncelerini/benliğini çeşitli sembollerle görsel zemine taşıdığı bir süreçtir. Bu süreçte birey kendiyle yüzleşmekte, duygu ve düşünce dünyasının derinliklerinde yatan özelliklerini keşfetmekte ve gün yüzüne çıkarmaktadır. Bu bağlamda araştırmada yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin yazılı anlatımlarından hareketle kullandıkları ifadelerin duygusal yönünü (olumlu, olumsuz, belirsiz, karışık) belirlemek ve betimlemek amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu B1, B2 ve C1 seviyelerinde yabancı dil olarak Türkçe öğrenen 24 öğrenciden oluşmaktadır. Nitel durum çalışmasına dayanan araştırmada verileri elde etmek amacıyla serbest yazma etkinliği düzenlenmiş ve çeşitli yazılı anlatım türlerinin yer aldığı 24 metin/390 cümle/60 paragraf elde edilmiştir. Elde edilen verilerin analizinde içerik analizi türlerinden biri olan duygusal yön analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin kullandığı ifadelerin gerek cümle gerekse paragraf düzeyinde en fazla olumlu yönü/eğilimi temsil ettiği; erkeklerin kullandığı olumlu ifadelerin kadınların kullandığı olumlu ifadelere göre daha yüksek oranda olduğu; katılımcıların yaşı arttıkça olumlu ifade kullanım oranının arttığı, olumsuz ifade kullanım oranının ise azaldığı; dil seviyesi arttıkça belirsiz ifadelerin kullanım oranının azalıp karışık ifadelerin arttığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırma sonuçlarından hareketle, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde duyguları tanıma ve duygu yönetimiyle ilgili disiplinler arası çalışmaların yapılması, öğrencilerin duygu durumlarını olumlu yönde etkileyebilecek eserlerin tespit edilip okuyucuya tanıtılması önerilmiştir.
2015
Yaşadığımız yüzyıl bilgi çağı olarak adlandırılmaktadır. Bilginin üretimi ve yayılması ders sınırlarını da aşan çok geniş bir alanı içermektedir. Bu bağlamda eğitim sürecini yalnızca ders ortamında öğretmen-öğrenci etkileşimiyle sınırlandırmak çok güçtür. Çünkü ders dışı etkenler ders ortamına göre eskisinden çok büyük ölçüde rol oynamaktadır. Bu açıdan bakıldığında çalışmanın temelini ders dışı dil öğrenme ortam ve deneyimleri oluşturmaktadır. Bu amaçla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkçe Öğretim ve Uygulama Merkezi’nde (ESOGÜ TÖMER) 2013-2014 eğitim-öğretim yılında okuyan öğrenicilerin Türkçe öğrenirken kullandıkları ders dışı dil öğrenme ortam ve deneyimlerinin coğrafya, eğitim ve cinsiyet değişkenleri açısından belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrenicilerin daha önce bir yabancı dili öğrenirken kullandıkları ders dışı dil öğrenme faaliyetini Türkçe öğrenirken yapıp yapmadığı ve öğrenicilerin ders dışı dil öğrenmede önceden yaptıkları bir yönteme devam etme veya daha önce yapmadığı bir faaliyete başlama durumlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmada karma yöntem kullanılmış, araştırmanın nicel kısmında kullanılmak üzere Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen 98 öğrenicinin ders dışı öğrenme deneyimlerinin temel dil becerilerine göre nasıl bir dağılım gösterdiğini belirlemek için “Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenenlerin ders dışı dil öğrenme deneyimlerini belirleme anketi” geliştirilmiştir. Araştırmanın nitel kısmı için, daha önce uygulanan bu ölçekten hareketle öğrenicilerin dil öğrenme tecrübelerini belirlemeye dönük odak grup görüşmesi yapılmıştır. Araştırma için geliştirilen anket SPSS paket programı kullanılarak çözümlenmiş, araştırmanın nicel verilerini çözümlemek için t-testi ve ANOVA testi kullanılmıştır. Nitel veriler ise betimsel analiz yoluyla açıklanmaya çalışılmıştır. Yapılan t-testi sonucuna göre kız ve erkek öğreniciler arasında; okuma, dinleme, konuşma, yazma ve teknolojik sosyal alt boyutları bakımından ve toplam puanlar bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmazken konuşma alt boyutuna göre kız öğreniciler lehine olmak üzere anlamlı bir farklılık saptanmıştır. ANOVA testi sonucuna göre Türkî öğrenicilerin diğer coğrafya grubunda yer alan öğrenicilere göre tüm becerileri yüksek düzeyde sağladıkları görülmektedir. Betimsel analizle elde edilen veriler sonucunda öğrenicilerin farklı ders dışı dil öğrenme ortamları kullandıkları, dillerini geliştirmek için en çok dizi ve film izledikleri, şarkı dinledikleri, Türkleri dinleyip onlarla konuştukları tespit edilirken yazma becerileri için sosyal medyayı kullanmayı tercik ettikleri tespit edilmiştir. Ders dışı okuma için fazla etkinlik yapmadıkları görülmüştür. Elde edilen verilere bakıldığında coğrafya, eğitim ve cinsiyet değişkenlerinin göre bir değişikliğin olmadığı, yapılan ders dışı etkinliklerin bireysel farklılıklara göre değiştiği tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türkçenin yabancı dil olarak öğrenimi, ders dışı dil öğrenme ortam ve deneyimleri, karma yöntem.
Kültür, bir topluluk içerisinde yaşayan bireylerin ortak tecrübeleri neticesinde ortaya çıkan deneyimlerin kuşaktan kuşağa aktarılması, yorumlanması ve bir değer olarak benimsenmesi anlamına gelmektedir (House vd, 2002). Kültür, doğası gereği durağan olmayıp sürekli değişim ve gelişim içerisinde olan dinamik bir yapıya sahiptir. İnsanın dilini, düşüncesini ve davranışlarını etkilemektedir. (Güney, 2016). Dünyaya gözlerini yeni açan bir çocuk sosyal yaşantısını, değer ve normlarını bu kültürel çevreye göre belirlemektedir (Özkan, 2006). Dolayısıyla aynı toplum içerisinde yetişen bireyler, bir kültürü paylaştıklarında birbirleriyle benzer davranışlar geliştirmekte ve ortak değer yargılarıyla hareket etmeye başlamaktadır. Böylece bir toplumun üyeleri birbirleriyle rahat bir şekilde anlaşabilmekte ve davranışlarını kolayca sezebilmektedirler. Ancak farklı kültürlerden gelenler için aynı şeyi söylemek pek de mümkün değildir. Hatta farklı kültürlere mensup kimselerin aralarındaki anlaşmalar bu farklılıklardan dolayı daha da güç olmaktadır. Çünkü her kültür kendisini farklı bir dille yani düşünce tarzı ve yaşam algısıyla ifade etmektedir. Öyle ki birçok dilin kelimeleri bütünüyle aynı kavramları işaret etse bile, hiçbir zaman gerçekte eş anlamlı olmamaktadır (Akarsu, 1998). Dilin kullanıcıları kelimelere yeni manalar yüklemekte ve yeni anlam yapıları oluşturmaktadır. Bu nedenle bir dili kavrayabilmek ve gerçek manada iletişim kurabilmek için o dilin kültürüne de hâkim olmak gerekmektedir. Çünkü diller hem kelime çeşitliliği hem de cümle yapıları bakımından birbirlerinden ayrılmakta ve doğdukları kültürü yansıtmaktadırlar. Güvenç'in (2004) de belirttiği gibi toplum ve kültürde ne varsa dile sirayet etmektedir. Benzer şekilde Wierzbicka (1992) da bir dilin içerisindeki seslerin, sözcüklerin ve sözdiziminin bu dili konuşan bireylerin günlük yaşam deneyimleri ile arasında mutlak bir ilişki olduğunu vurgulamaktadır. Bu açıdan bakıldığında dilin konuşulduğu kültür içerisinde gelişmeye
BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 2021
Bu araştırmanın amacı, Türkçenin yurt dışında yabancı dil olarak öğretimini bütüncül bir bakış açısıyla ele almaktır. İki aşamadan oluşan bu araştırmada betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın birinci aşamasında, yurt dışında Türkçenin yabancı dil olarak öğretildiği eğitim kurumları belirlenmiş Türkçe öğretimine yer verildiği tespit edilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında ise yurt dışında Türkçenin yabancı dil olarak öğretimiyle ilgili yapılmış 193 çalışmaya ulaşılmış ve içerik analizi kullanılarak bu çalışmaların yıllara, ülkelere, yayın türüne, konulara ve araştırma yöntemine göre dağılımları incelenmiştir. Araştırma sonucunda; 2010 yılından itibaren Türkçenin yurt dışında öğretimiyle ilgili akademik çalışmalarda artış olduğu, çalışmalarda genellikle araştırmaya konu olan ülkedeki Türkçe öğretimi hakkında bilgilere yer verildiği, en çok makale ve bildiri türünde yayın yapıldığı ve ağırlıklı olarak nitel yöntemin kullanıldığı görülmüştür.
Demavend Yayınları, 2021
Türkiye’de Fars dili ve edebiyatı alanındaki akademik çalışmalar Cumhuriyetin ilk döneminden itibaren başlamış, 1935’te Ankara Üniversitesi bünyesinde kurumsal yapısına kavuşarak günümüze kadar devam edegelmiştir. Günümüzde 5 üniversitemizde faal olarak eğitim ve öğretime devam Fars Dili ve Edebiyatı ile 1 üniversitemizde Farsça Mütercim-Tercümanlık bölümleri bulunmaktadır. Öte yandan 14 üniversitemizde de bölüm kurulmuş, bazılarında personel istihdamı yapılmış ancak henüz öğrenci alımı yapılamamıştır. Türkiye akademisi dikkate alındığında yaklaşık 90 civarında alan uzmanı hocamızın Fars Dili ve Edebiyatı alanında akademik çalışmalarını sürdürdüğü görülmektedir. Bu çalışmada imkânlar el verdiğince bütün hocalarımıza ulaşılmaya gayret edilmiş ve alan adına kapsayıcı bir ortak çalışma yapılmaya çalışılmıştır. Ülkemizde son dönemde disiplin içi ortak çalışmalar giderek artmaktadır. Bu tarz çalışmalar alan uzmanlarının iletişim ve koordinasyonlarını arttırmakta, özellikle kıdemli hocaların destekleriyle önemli bir tecrübe paylaşımına vesile olmaktadır. Üretkenlik açısından da ciddi katkıları olan ortak çalışmaların akademik disiplin ve bilince etkileri açısından da oldukça önemlidir. Bu yönüyle kendi alanında bir ilk olan bu çalışma, alanda öncü olmanın getirdiği zorlukları tecrübe etmek durumunda kalmıştır. Bütün zorluklarına rağmen kısa sürede alan uzmanlarının özverili gayretleriyle vücuda gelen bu çalışmanın bütün eksiklerine rağmen alan adına umut verici ve katkı sunacak bir çalışma olduğu inancındayız. Toplamda 30 çalışma içeren elinizdeki kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Dil ile alakalı yazıların bulunduğu birinci bölümde 11 çalışma yer almaktadır. Kitabın ikinci bölümü edebiyat ile ilgili çalışmalardan oluşmaktadır. Bu bölümde 19 çalışma yer almaktadır. Dil ile ilgili yazılar genel olarak Farsça ve Farsça öğretimi konusunda kaleme alınmış çalışmalardır. Edebiyat bölümünde yer alan yazılar klasik edebiyat, modern edebiyat, İran edebiyatı, Afganistan edebiyatı ve Tacikistan edebiyatı olmak üzere bütün Farsça edebiyat ile ilgili yazılar bulunmaktadır. Çalışma öncelikle dil ve edebiyat açısından iki ana bölüme ayrılmıştır. Dil bölümünde genel olarak Farsça ile ilgili 11 yazı bir araya getirilmiştir. Bu bölümde, geçmişten günümüze dek alanın önemli sorunlarından birisi olarak dikkat çeken transkripsiyon/çeviriyazı sorunları ve çözüm önerileri, Osmanlı Türkçesindeki Fars Edebiyatı etkisi, ülkemizdeki Fars Dili ve Edebiyatı’nın temel sorunlarından birisi olan Afganistan, İran ve Tacikistan bağlamında tartışılagelen “hangi Farsça?” meselesi ve buna yönelik çözüm önerileri tartışılmaktadır. Öte yandan bu bölümde Farsçanın yabancı dil olarak öğretimi üzerine yoğunlaşan ve önerilerde bulunan yazılar da alan açısından yeni ve farklı bir bakış açısı geliştirmektedir. Alanın önemli alt dallarından biri olan çeviri tarihine yönelik bir 8 değerlendirme ve alan öğrencilerinin beklentilerini inceleyen çalışmalara da yer verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümü edebiyat yazılarına ayrılmış ve bu bölümde 19 yazı yer almıştır. Bu bölümde yer alan yazılar klasikten moderne doğru sıralanmış, klasik edebiyat ile ilgili yazılar da kendi arasında yazıya konu şair-yazarın yaşadığı dönem dikkate alınarak kronolojik bir sıralama yapılmıştır. Bölümün ilk yazısı alanın önemli sorunlarından birisi olan edebiyat tarihi yaklaşımlarına yoğunlaşmakta ve öneriler sunmaktadır. Ardından sırasıyla Gazneliler döneminde edebiyat ve kültür hayatını değerlendiren bir çalışma ve Mesnevi’de Yusuf hikayesine yoğunlaşan bir çalışma yer almaktadır. Sonrasında genel olarak Farsça ve İran edebiyatına yoğunlaşan inceleme yazılarına yer verilmiştir. Devamında sırsıyla Farsça klasik edebiyatın önemli isimlerine yönelik inceleme yazılarına yer verilen bu bölümde İran’dan gelen Farsça bir çalışmaya da yer verilmiştir. Bu bölümün sonunda modern İran edebiyatı içerikli bir çalışma da yer almıştır. Bu ortak kitabın ön plana çıkan yönlerinden biri de İran edebiyatının yanı sıra Afganistan ve Tacikistan edebiyatına da yer verilmiş olmasıdır. Çalışmanın bu bölümünde Afganistan edebiyatıyla ilgili bir çalışma ve Tacikistan edebiyatıyla ilgili üç çalışma yer almıştır. Farsçayı resmi dil olarak kullanan Afganistan, İran ve Tacikistan edebiyatına bir arada yer veren elinizdeki çalışma bu yönüyle de bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Çalışmanın alana faydalı olmasını temenni eder, katkıda bulunan çok değerli hocalarımıza şükranlarımı arz ederim. Ayrıca çok kıymetli fikir ve öneriyle bu çalışmayı destekleyen, okuyup düzeltme önerilerinde bulunan Musa Balcı, Ümit Gedik, Zahide Parlar, Ferda Atlı, Gökhan Çetinkaya, Gökhan Gökmen, Serpil Koç, Şahap Bulak ve Yusuf Öz hocama öte yandan bu ortak çalışmanın oluşması yönünde cesaretlendiren ve yayın sürecinde desteklerini esirgemeyen Ali Güzelyüz hocama da teşekkürü bir borç bilirim. Dr. İsmail SÖYLEMEZ
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENENLERİN TÜRKÇE DİL BİLGİSİNE YÖNELİK ALGILARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ, 2020
Yabancı dil olarak bir dili öğrenen bireylerin öğrendikleri dil ile ilgili algıları, öğrenim sürecinin verimli geçebilmesi ve başarıya ulaşılabilmesi açısından önemlidir. Çünkü dilin kurallarını, inceliklerini sezme ve keşfetme amacı taşıyan öğrenicilerin algıları zaman zaman öğrenim sürecini olumsuz etkileyebilmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, yabancı dil olarak Türkçe öğrenenlerin Türkçe dil bilgisine yönelik metaforik algılarını belirlemek ve çeşitli değişkenlere göre incelemek amaçlanmıştır. Nitel araştırmalardan olgu bilim desenine göre tasarlanan çalışmada, İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve Üsküdar Üniversitesi TÖMER’de B2 düzeyinde öğrenim gören 31 öğrenciden veri toplanmıştır. Katılımcılara “Türkçe dil bilgisi… gibidir. Çünkü…” cümlesinin yazılı olduğu form verilerek bu cümleyi tamamlamaları istenmiştir. Verilerin analizinde, nitel veri çözümleme tekniklerinden içerik analizi kullanılmıştır. Analiz sürecinde öğrenicilerin ürettikleri metaforların ve gerekçelerin incelenmesinde, kategorilendirilmesinde uzman görüşüne başvurulmuştur. Elde edilen verilerin analiz edilmesi sonucunda öğreniciler tarafından daha çok dil yapısı, diller arası ilişki ve olumlu his temalarına yönelik metaforların üretildiği belirlenmiştir. Bununla birlikte, cinsiyet değişkeni bağlamında kadınların diller arası ilişki, erkeklerinse ihtiyaç temasında yoğunlaştığı; Türkiye’de bulunma süresine göre özellikle ilk yıllarda dil yapısı üzerinde durulduğu; Türk dillerine mensup öğrenicilerin dil yapısı, diller arası ilişki ve iletişime dönük algılara odaklandığı, Türkçe ile aralarında alfabe farkı bulunan Arapça ve Rusça dillerine mensup öğrenicilerin ise rahatsızlık kategorisine yönelik metaforlar ürettiği sonucuna ulaşılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.