Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
15 pages
1 file
Abduction (T…., Fr. Abduction): I.Man. Charles Peirce tarafından, bir varsayımın (hypothesis) biçimlendirildiği ya da üretildiği çıkarım sürecini belirtmek için kullanılan bir terim. Peirce, 1900'den önceki çalışmalarında "bilinen kurallardan hareket ederek bir olguyu açıklamak" anlamında varsayım (hypothesis) terimini kullanıyordu. Mesela yerlerin ıslak olduğunu görüp, "yağmur yağınca sokaklar ıslanır" gibi bilinen bir kuraldan hareketle, yağmurun yağmış olduğunu çıkarmak gibi. Ancak Peirce, daha sonraki çalışmalarında şunu fark etti: Bu konudaki bazı örneklerde farklı bir süreç söz konusuydu yani yeni ve şaşırtıcı bir olguyu açıklamak için bilinen bir kuraldan hareket etmek yerine yeni bir kural yaratmak gerekiyordu. Peirce bunu fark ettikten sonra abduction terimini kullanmaya başladı ve bu terimin, "yeni" bir şeyler yaratan tek mantıksal çıkarım (logical inference) olduğunu vurguladı. Mesela bilinen kurallardan hareketle deneyerek ya da seçerek sonuca ulaşılan bulmacalar (puzzle) abduction teriminin kapsamına girmez çünkü burada yeni kurallar yaratmak yani yaratıcılık söz konusu değildir. II.Sem. Gösterene (signifier) yakın olan bir düzgüyü (code) bir kural örneği (instance of a rule) olarak kabul etmek ve bu kuralı uygulayarak o gösterenin ne gösterdiğini çıkarmak. (50; 89; 106; 34-190) Bkz. Deduction, Induction Absent Signifiers (T. Görünmez Gösterenler*, Fr. Signifiants Absent): Sem. Bir metnin içinde bulunmadığı halde o metinde kullanılan ve kendisiyle aynı dizide (paradigm) yer alan bir gösterenin anlamını etkileyen gösterenler. (50) Bkz. Paradigm, Paradigmatic Analysis, Signifier. Abstract Concept (T. Soyut Kavram, Fr. Concept Abstrait): Dış dünyaya ait göndergesi (referent) doğrudan gösterilemeyen ya da görülemeyen zihinsel bir biçimdir. Soyut kavramın görülebilir fiziksel nitelikleri yoktur ancak anlamsal özelliği (semantic feature) ile bilinir. Umut, sevgi, nefret vb. gibi. (34-190; 44-234) Bkz. Abstraction, Concept, Concrete Concept, Referent Abstraction (T. Soyutlama, Fr. Abstraction): İnsanların algıladıkları verileri (data) ya da bilgileri eleyip, organize ettikleri süreç. Göstergeler bir anlamda, soyutlamadır. Çünkü bir gösterge, nesne (object) değildir ancak nesneye gönderme yapan algısal bir veridir. Bir göstergenin algılanmasında, bir nesnenin kendisinin algılanmasında olduğu kadar çok ayrıntı elde edilemez. Soyut göstergeleri bildirişimde kullanırken bağlam (context ) ve uzlaşım (convention) önem kazanır. Soyutlamanın daha fazla olması, ayrıntıların daha az olması demektir. Soyutlamanın düzeyinin ayarlanması, insan bildirişiminin temel özelliklerinden biridir. Eğretileme (metaphor), düzdeğişmece (metonymy) ve mit, özel soyutlama kategorileri arasında yer alır. (59) Bkz. Abstract Concept, Metaphor, Metonymy, Myth Acceptable (T. Geçerli, Fr. Acceptable): Dil. Üretici-dönüşümsel dilbilgisi anlayışında, geçerlik taşıyan sözceler için kullanılır. Buna göre bir sözce, belli bir durum ve bağlam içinde uygun görülürse geçerli olur. (41-105) Acronym (T. Akronim, Fr. Acronyme): Bir tümce dizisinin baş harflerinin ya da ilk hecelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan kelimedir. TBMM, NATO vb. gibi. (44-234) Actant (T. Eyleyen, Fr. Actant): I.Dil. L. Tesnière'in kuramında eylemin belirttiği oluşa etken ya da edilgen biçimde katılan varlık ya da nesnelerden her biri. Örneğin "Öğretmen çalışkan öğrenciye ödül verdi" cümlesinde üç eyleyen vardır: Öğretmen, öğrenci ve ödül. Eyleyenler ad nitelikli sözcüklerdir ve tümü de eyleme bağlıdır; Tesnière'e göre bir oluş, çoğu kez çeşitli oyuncular ve tümleyenler içeren tümcenin odak noktası, eylemdir. II.Sem. Her çeşit hikâyede görülen anlatı öğesi (kahraman, karşı-kahraman vb.). Greimas'ın kuramına göre ise varlık ya da nesnenin gerçekleştirdiği eylem önemli olduğundan, eyleyen kavramı kişi kavramından çok daha kapsamlıdır: insan da olabilir, nesne de, tekil de olabilir, çoğul da, soyut da olabilir somut da. Öte yandan, gene eylemin ya da işlevin önde gelmesi nedeniyle, belirim düzleminde tek bir varlık ya da nesne olarak tanımlanan bu öğe içerik düzleminde birkaç eyleyen işlevini birden yüklenebilir, bir başka deyişle, aynı zamanda birkaç eyleyenin karşılığı olabilir. Greimas altı tane eyleyen tipi sıralar ve bu eyleyenler karşılıklı ilişkileri çerçevesinde üç farklı eylem alanında incelenir: 1. İsteyim ekseni üzerinde Özne-Nesne karşıtlığı 2. İletişim ekseni üzerinde Gönderici-Alıcı karşıtlığı 3. Güç ekseni üzerinde Yardımcı-Engelleyici karşıtlığı Anlatıda bir kahraman, iki ya da daha fazla eyleyensel rol üstlenebilir; yani bir kahraman hem destekleyici hem de gönderici olabilir. Ya da bir eyleyensel rolü birçok kahraman üstlenebilir. Destekleyici, engelleyici, alıcı eyleyensel rolleri bir kahramanda odaklanabilir. (41-102; 34-190; 3) Actualization (T.Gerçekleşme, Gerçekleştirme, Fr. Actualization): I.Dil. Bir dil birimini, belli bir bağlam ve durum içinde kullanma. II.Sem. Dizgeden sürece geçiş. Mesela dil (langue), sözde (parole) ve söylemde (discourse) gerçekleşen gücül (virtuel) bir dizgedir. (89; 41-107) Adressee (T. Gönderilen, Fr. Destinataire): Bildirişim modellerinde bildiriyi yani mesajı alan kişi (receiver). (50; 41-110) Bkz. Code, Functions of Signs, Enonciation. Adresser (T. Gönderen, Fr. Destinateur): Bildiri oluşturup dinleyiciye yönelten kişi (sender). (50; 41-110) Bkz. Code, Functions of Signs, Enonciation. Aesthetic Codes (T. Güzelduyusal Düzgüler, Fr. Codes Esthétique): Sem. Şiir, tiyatro, resim, heykel, müzik gibi anlatımsal (expressive) sanatlardaki düzgüler ya da herhangi bir metnin çağrıştırdığı anlatımsal ya da şiirsel işlevler. Güzelduyusal düzgüler, kişisel ve bütünüyle öznel gerçeklik karşısında ruhu coşturan duyguyla ilgilidir. Bu düzgüler, mantıksal ve bilimsel düzgülerin aksine, çağrışıma ve farklı yorumlamalara sonuna kadar açıktır. (20-85; 50) Bkz. Code, Logical Codes, Poetic Function, Representational Codes Affective Fallacy (T….): Bir metnin anlamını, okuyucuların yorumlarıyla ilişkilendirme yanılgısı. Bu terimi ortaya atan araştırmacılar, anlamın okuyucuda değil metnin içinde yattığını düşünürler. (50) Bkz. Literalism, Meaning, Textual Determinism Agent (T. Kılıcı, Fr. Agent): Dil. Etken biçimde oluşa katılan öğe. Kendi iradesiyle bir şeyler yaptığı için kılıcının mutlaka canlı (animate) olması gerekir. Mesela "Kedi fareyi kovaladı" cümlesinde "kedi" kılıcıdır çünkü kovalama eyleminin sorumlusudur. (41-91; 21-224) Allegory (T. Yerine, Alegori, Fr. Allégorie): Ret. Bir anlatının ya da söylemin tamamı boyunca devam eden bir tür genişletilmiş metafor. Alegoride, bir anlatıdaki nesneler, kişiler ve olaylar, anlatının dışındaki anlamlarla örtüşür. Yani alegoride iki anlam vardır: Birincisi yüzeysel ya da gerçek anlam, ikincisi ise bunun altında yatan daha derin ve genel bir sembolik anlamdır. Alegorik bir metinde gerçek anlamın dışındaki derin ve sembolik anlamı ortaya çıkarmak için metni kelime kelime çözümlemek gerekir. Alegoride çoğunlukla altta yatan anlamın ahlaki,
Fotografa göstergebilimsel açıdan bakmak
Dil Araştırmaları, 2021
Göstergebilim alanında yetkin ve birçok eser vermiş olan Umberto Eco'nun La Struttura Assente eserinin belli bölümlerinin ve yazarın kitap hakkındaki farklı kaynaklarda yer alan görüşlerinin çevirisini teşkil eden kitap, mimarinin ve mimari yapıların göstergebilim bakımından sahip olduğu anlam ve işlev değerlerini esas almaktadır.
GÖSTERGEBİLİM VE SİNEMA YA DA SİNEMA GÖSTERGEBİLİMİ Sinema günümüzde en güçlü anlatım araçlarından biridir. Sinemanın, bir anlatım aracı olması yönüyle kendine özgü bir dili vardır. İşte bu dil, nasıl bir dildir? Sözel insan diliyle karşılaştırılabilir mi? Dilbilim ve / veya göstergebilim sinemanın dili konusuna nasıl yaklaşmaktadır? Bu sorular 20. Yüzyılın ikinci yarısından başlayarak birçok araştırmacının dikkatini çekmiş, konuyla ilgili hatırı sayılır çalışmalar kaleme alınmıştır. Bu konuda Chritian Metz, Rolan Barthes, Peter Wollen, Rudolf Arnheim akla ilk gelen isimler arasında sayılabilir. Sinemadaki görselliklerin, göstergebilimcilerin; dil yetisi olma özelliğinin de dilbilimcilerin ilgisini çektiği söylense de böyle bir ayrıma gitmek o kadar kolay gözükmemektedir. Sinemanın dilini anlamak ve anlatmak söz konusu olduğunda; dilbilimin mi, göstergebilimin mi daha çok söyleyecek sözü olduğu yoksa her ikisinin de aslında aynı şeyi mi söylediği de ayrı bir merak konusudur. Bu çalışma, bir taraftan genel olarak sinema dili ile ilgili bazı görüşlerin irdelenmesi amacını taşırken, diğer tarafından yukarıdaki soru ve benzerlerine bir cevap arayışı niyetiyle kaleme alınmıştır. SEMIOTICS AND CINEMA OR SEMIOTICS OF CINEMA The cinema is one of the strongest means of expression. The cinematic language is distinctive, in terms of its visual expressions. So, what kind of language is this? Can it be compared to the verbal languages? How can one use Linguistics, or, more precisely, Semiotic approaches, to make sense of the cinematic language? These questions have drew the attention of scholars since the beginning of the second half of the Twentieth Century. Among them, substantial studies have been done by, for instance, Christian Metz, Roland Barthes, Peter Wollen, and Rudolf Arnheim. In their writings, it is suggested that cinematic visuality attracts semioticians. Moreover, cinematic visuality, as a form of visual languages, comes to show the potential of being analysed linguistically. And yet, it seems that the link between the visual and the verbal languages is not a stable one. When it comes to the understanding of the cinematic language and its expression, to what extent it can be called as the ‘semiotic approach’? This research aims to answer this question, among others: semiotics can be applied in both verbal and visual languages, because these two languages have some fundamental similarities?
Frankofoni dergisi, 2021
Bu çalışmamızda göstergebilimin; klasik tanımını ve geleneksel işlevini günümüzde aştığını, bu nedenle de tanım ve işlevinin yeniden ele alınması gerektiği tezini işliyoruz. Öte yandan göstergebilimin, en soyut ve en karmaşık düzeyi olarak söylemsel yapının sıklıkla çözümlemelerde ihmal edildiğini vurgulayarak söylemsel yapıyı kuramsal yönden ayrıntılı olarak betimlemeye çalışıyoruz.
Journal of Turkish Studies, 2014
Despite of Postmodernist Criticism appears as reader centered, it is essentially Structuralist. At the development of "Postmodernist Criticism" the thoughts of "Saussure's-semiotics" and "Derrida'sdeconstruction" are arbiter. Saussure entitles "sign" the combination of sounds or symbols that provides perceiving concepts. He says "signifiant" to the string of audio, text and symbols; "signifié" to the meanings and notions. However Derrida introduces concept named "differance" for draw intention to meaning ties of indicators. He also mentions contrast and dependence of "logocentrisme" and "phonocentrisme". Researcher Structural Postmodernist Criticism which cares to the differences develops its method as stabile hesitations. Postmodernist method pursues hesitations in the text when it wants to mean deep meanings of literary text on the other hand it want to establish new doubts with its critical discourses. It wants to deconstruct the logic center of text which participated its meaning world however it reconstructs the text around the new logic center by a literary and critical discourse. Postmodernist Structural Criticism tries in general to unify in its method text-centered, writer-centered, reader-centered and sociologic criticism that they are four main trends of criticism. That method treats the text collaterally in two steps of criticism. In this method the text are discussed at first stage as "signifiant" and "signifié" at second stage. Critic behaves text and writer-centered at first phase, reader and social environment-centered at second phase. In the first step he analyzes and deconstructs the text at the second reaches to synthesis and reconfigures the text. This type of criticism shows features of anti-article. However the critic attitudes ironically in its language and style. It wants to spread the pleasure of criticism to its readers. In this article we will clarify the Postmodernist Structural Criticism with regard to both its unique aspects and in common with the previous ones.
Bizim toplumumuzda sanat, bireyleri ve yaşamı değil, yalnızca nesneleri ilgilendiren bir şey haline gelmiş durumda. Sanatın yalnızca uzmanlar, yani sanatçılar tarafından yapılan özel bir şey olduğunu görüyorum. Oysa neden herkes kendi yaşamından bir sanat eseri yaratmasın ki?Neden bu lamba ya da şu bina bir sanat eseri olabilsin de, benim yaşamım olamasın?
Yirmibirinci yüzyılın başında “modernite” çağdaş kültürü tanımlamada, belirleyici bir referans noktası haline gelmiştir. Ortaçağdan sonra, Batı tarihi için Antik Yunan-Roma tarihinin oynadığı belirleyici rol, günümüzde modernitenin tarihine atfedilmektedir. Tarihselleştirme ve yeniden canlandırma tartışmaları altında modernite, karşı, diğer, alter, meta gibi birçok biçimde karşımıza çıkmaktadır. Akademik bir disiplin olarak sanat tarihinin ve modernizmin ortaya çıkışındaki kökensel ilişki nedeniyle, sanatın sunumu olarak sergileme pratiklerinde de benzer modernist sunumların yansımaları görülmektedir. Modernitenin tartışılan, bu geri dönüşlü yapısı, sanat uygulamaları ve sergileme pratikleri açısından, içinde yaşadığımız kültürden bağımsız değildir. Bu nedenle kültürün akış yönü içerisinde modernitenin yansımalarının günümüzde de devam ediyor olması, modernitenin ne gibi etkileri olduğunu sorgulamamızı kaçınılmaz hale getirmektedir. Sanat yapıtı ile paralel değişimler gösteren sergileme pratikleri çerçevesinde modernite tartışmalarını merkezine alan, Documenta 12 ve 4. Tate Trienali etkinlikleri, teori ve uygulamadaki yeni yaklaşımları ortaya koyan iki belirleyici sergidir. Modernitenin yeni görünümlerini, sergileme pratiklerinin sanat yapıtıyla olan dinamik ilişkisi çerçevesinde ele alan bu iki etkinlik, günümüz sanat ortamı konusunda da fikir vericidir. Bu kapsamda, sanat yapıtıyla sergileme pratikleri arasındaki değişen konumlar, içinde yaşadığımız kültür-sanat ortamının moderniteyle olan ilişkisi, güncel bir tartışma alanı açmaktadır.
Journal of International Social Research, 2016
Postmodern dönemle birlikte daha çok duyduğumuz ya da dillendirdiğimiz kimlik kavramı, siyaset, sosyoloji, felsefe ve psikoloji gibi disiplinlerde olduğu gibi sanatın da konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanat tarihini göz önünde bulundurduğumuzda özellikle Aydınlanma Dönemi ile birlikte bireyin öne çıkması, kendini ve yaşadığı çevresini sorgulaması ve tanımlamaya çalışması "kimliğin", sadece postmodern döneme ait bir sorun olmadığının göstergesidir. Bir anlamda yaşamın temsili olan sanat, sanatçının hayatı nasıl yorumladığının ya da kendini nasıl tanımladığının ifadesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla her sanat eseri bir kimlik göstergesi olarak yorumlanabilir. Ancak, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra baskılanmış ya da ötekileştirilmiş grupların, kimlik göstergesi olarak ırk, kültür, cinsiyet ya da cinsel tercih üzerine artan sanatsal çalışmaları-bireyin kendini özgürce ifadesi olarak görünmesine rağmen-insansal olandan uzaklaşmaktadır. Bu bağlamda, kişinin ne adı, ne doğduğu yer, ne cinsiyeti, ne de ona verilmiş olan kimlik numarası, kimliği tanımlayabilecek öğeler değildir. Bireyin kimliğini, yaşantıları ve gözlemleri sonucu elde ettiği veriler doğrultusunda kendini ifade eden düşünce ve davranışları belirler. Bu çalışmada, özellikle 1980'li yıllarda ortaya çıkarılan kimlik olgusunun ne olduğu ve sanatsal çalışmalarda yerini nasıl bulduğu açıklanarak özünde aydınlanma döneminden günümüze kadar yapılan sanat eserlerinde ve hareketlerinde var olan sanat ve sanatçı kimliği irdelenecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Dünya Dilleri, Edebiyatları ve Çeviri Çalışmaları Dergisi (DEÇ), 2023
Milli Saraylar, 2013
DergiPark (Istanbul University), 2012
Dilbilim Araştırmaları Dergisi, 1990
Dilbilim Araştırmaları Dergisi, 1991
Journal of International Social Research, 2018
Uluslararası İletişim ve Sanat Dergisi
Art-e Sanat Dergisi, 2014
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2019
DİSİPLİNLER ARASI EDEBİYAT ÇALIŞMALARI, 2021
SOSYAL, BEŞERI VE İDARI BILIMLER ALANINDA ULUSLARARASI ARAŞTIRMALAR XXIV, 2023
XVI. ULUSLARARASI BÜYÜK TÜRK DİLİ KURULTAYI BİLDİRİLERİ KİTABI, 2021