Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
10 pages
1 file
Şiir, hele de divan şiiri tarihin en önemli şahitlerinden biridir. Bir şair, bir âlim kendi devrinde yaşadığı Lale devrini bitiren isyana şahit olmuş, bu isyancıların elebaşısı olan kişiyi anlatıyor,şiirin zenginliğiyle.
Türk Edebiyatı’nın yüzyıllar süren bir periyodunu kapsayan Divan edebiyatında nazmın, nazım türleri içinde de kasidenin önemli bir yeri vardır. Tevhit, münacat, hicviye, methiye gibi türleri bünyesinde barındıran kasidede methiye önemli bir yer tutmaktadır. Divan şiir geleneğinde saray ve çevresi tarafından himaye edilen şairlerin yer aldığı edebi muhitte oldukça fazla örnekleri verilen methiyeler, XIV. yüzyıldan başlayarak XIX. yüzyıla kadar yayılan bir dönemin seçilen örneklemi doğrultusunda biçim ve biçem açısından incelenmiştir. Yüzyılların genel edebi görünümleri ve tekâmül süreçleri de göz önüne alınarak her yüzyılı yansıtan şairler seçilmiştir. Yüzyılların edebi özellikleri birbirinden farklı olduğu için seçilen şair sayısı da her yüzyıl için eşit olarak belirlenmemiştir. Her sosyal tabakadan bilhassa birinci sınıf olarak nitelendirilen şairler seçilerek, divanlarının tenkidli metinleri esas alınmış, kasideler tek tek incelenerek övgü kalıpları ve bu kalıpların yer aldığı beyitler tespit edilmiş ve bilgisayar ortamına aktarılarak işlenmiştir. Elde edilen bulgu ve tespitler beyitlerle desteklenmiş, gerek beyitlerin gerekse övgü kalıplarının künye bilgileri çalışmamızda yer almıştır. İnceleme yapılırken teşbih, istiare, telmih gibi edebi sanatların kullanımı yoluyla söyleyiş kalıplarının sanatsal söylem açısından yüzyıllar arasında mukayese ve değerlendirilmesi yapılarak biçim ve anlam açısından değeri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Saray ve çevresinin himayesi ve düzenlenen şiir meclislerinin fazlaca katkıda bulunduğu şair-memdûh ilişkisinden yola çıkılarak divan şairi gözünde padişahların sahip oldukları vasıflara değinilmiş ve bu vasıfların salt padişaha övgüde bulunmak, onu gerçekçi olmayan söylemlerle, mübalağaya varan bir biçimde yüceltmekten ziyade ideal hükümdar yaratmak, toplumun karşısına memdûhu bir rol model olarak sunmak, hatta bu yolla ideal bir toplum yaratmak gibi bir amaca katkıları ele alınmıştır.
turkishstudies.net
Divan şiirinde tabiat oldukça önemli bir yer tutar. Bahar ise en çok rağbet edilen mevsimdir. Baharı konu edinen şiirler, sadece baharın getirdiği coşkunluğu, canlılığı anlatmakla kalmaz; gelenek ve göreneklerden, askeri yapıya kadar pek çok alana ayna tutar. Diğer taraftan bu şiirler tabiatın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini de yansıtan dikkat çekici örneklerdir. Mevsimlerin insan psikolojisi üzerindeki etkileri düşünüldüğünde bahar, divan şiirinde deliliğin arttığı mevsim olarak söz konusu edilir. Bu çalışmada değişik yüzyıllarda yazılmış beyitlerden hareketle baharın delilik mevsimi olması üzerinde durulacaktır.
Yalan; sözlüklerde uydurma, sahte, kötü söz olarak yer alır. İnsanlar tarafından günah, yasak ya da ayıp kabul edilmesine rağmen söylenmekten vazgeçilememiştir. Hatta çoğu defa yalanları hafifletmek için onlara; küçük, zararsız, pembe, masum gibi sıfatlar yüklenmiş, vicdanlar rahatlatılmaya çalışılmıştır.
Özet Divan şiirinin oluşturduğu gelenek içerisinde şairin durumu ne olmalıdır? Divan şiiri geniş bir kültür birikimiyle oluşturulmuş bir çerçeveye sahiptir. Şair, bu şiir geleneğini kültüre göre oluşturmak zorundadır. Bu tür bir şiiri oluşturmakla uğraşan şair, özgün ve yaratıcı olmaya çalışmaktadır. Anahtar Kelimeler: Divan şiiri, divan şairi, yaratıcılık, gelenek THE POSİTİON OF THE POET AGAİNST THE DİVAN POEM Abstract What is the position of the poet in the traditional produced by the divan poem? Divan poem has a forum produced by a spreading collection of culture. It has a definite frame. The poet has to produce that kind of poem according to the custom. The poet who is busy with producing this kind of poem tries to be contempary and creative.
Öz Sipend/üzerlik, ilkçağdan bu yana bilinen, Sümer, Hitit, Hint, Yunan, Roma ve Türk olmak üzere birçok uygarlık tarafından çeşitli fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde kullanılan bir tarım bitkisidir. Bu bitki genel kullanımıyla Türkçe, Farsça ve Arapça birçok adlandırmaya sahiptir. Ölüm, hastalık, kötülük ve büyüyü uzaklaştırmasına duyulan inançla halk hekimliğinde yaygın olarak kullanılan bitki, Türk kültür ve edebiyatında daha çok nazar ve tütsü bağlamında bilinmektedir. Halk edebiyatında genellikle y/üzerlik adlandırmasıyla kullanım bulan bitkinin, divan edebiyatı metinlerinde sadece sipend kelimesiyle yer aldığı görülmektedir. Bu çalışmayla sipendin sosyal ve kültürel birçok unsurun yer aldığı divan edebiyatın-da, şairler tarafından hangi hayal, mecaz ve teşbihlerle işlendiği ortaya konulmak istenmiştir. Bu amaçla ulaşabildiğimiz ölçüde farklı yüzyıllarda kaleme alınmış divan ve mesneviler taranarak sipendin geçtiği 93 beyit ve 2 bend tespit edilmiş ve bunlar ortak temalar etrafında, örnek beyitlerle 8 ana başlık ve 6 alt başlık hâlinde ele alınmıştır. Anahtar kelimeler: Sipend/üzerlik, nazar, büyü, teşbih, divan şiiri.
Sanatçının önündeki ezeli tuzaktır: Populizmin cazibesine kapılıp metni güncele, şöhrete, beğenirliliğe, alkışa kurban etmek. Nâbî'nin de önüne bu tuzak çıkmış. Populizm kavramı çerçevesinden Nâbî'ye bakmaya çalışan bir deneme.
DİVAN ŞİİRİNDE HAZ ZEVKİN KLASİK ÖTESİ İFADESİ, 2022
Anadolu'da ilk örneklerini vermeye başlayan Divan şiirinin içeriğine baktığımız zaman, eğlence, zevk ve hazza dayalı bir içeriğe sahip olduğu gözlenmektedir. Biz de aynı gözlemleri yeni oluşan Fars şiirinde de görmekteyiz, ancak bu şiirlerin asıl kaynağını Arap şiirinde aramak gerekmektedir. Bu bağlamda bakıldığında müşterek bir olgu olarak Arap şiirinden aldığı temelle “haz” duygusunu içeren bu şiirler hem yeni Türk şiiri hem de yeni Fars şiiri oluşurken zevke dayalı duyguların maddi niteliklerle örülen yapısında taşıdıkları benzerliklerle ön plana çıkmışlardır. Bu benzerlikler bazit bir taklitürünü değil, zengin bir birikimin ürünüdür. Bu birikimle “haz” 13. yüzyıldan Divan şiirinin ömrünü tamamladığı ana kadar pek çok şair tarafından her yüzyılda önemli temsilcileri eliyle ele alınıp işlendi. Ahmedî, Bâkî, Yahyâ, Mezâkî ve Nedîm’de bu şairlerden en önemlileri olarak ön plandadır. Bunları kitapta ele almamızın nedeni hazza dayalı duyguları gazellerinde ağırlıklı olarak ve büyük başarıyla ele almaları nedeniyledir. Kitapta, sadece söz konusu şairlerin değil klasik şiirde haz duygusunu ele alıp işleyen çok sayıda şairin şiirleri de incelenmiştir. Eser, bu yönüyle Divan şiirinin kronolojik anlamda haz birikimini de yansıtması yönüyle bir ilktir. Bu tarihî süreç, geniş manada ele alınıp işlenmediğinden dolayı bu konu hakkında örneklerle bilgi vermek, okuyucuya sunmak ve bu konudaki büyük bir boşluğu doldurmak bu kitabın yazılma amaçlarından biri olmuştur.
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2011
ÖZET Siyah rengi, çirkin sesi ve uğursuz addedilen varlığı ile folklardan edebiyata, inanışlardan âdetlere kadar pek çok alana konu olan karga divan şiirinde de çeşitli benzetme, hayal ve tasavvurlara mevzu olmuştur. Bu makalede tespit edilen beyit örneklerinden yola çıkılarak, divan şairlerinin kargaya yükledikleri sıfatlar, çeşitli sıfat ve özellikleri ile ilgili yapılan benzetmeler, kargayla ilgili divan şiirine yansımış âdet ve inanışlar, atasözü ve deyimler ile karganın divan şiirinde kullanımı üzerinde durulmuş ve böylece bu kuşun klasik şiirdeki rolü ve divan şairlerinin karga algısı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
ÖZET Deneysel edebiyat, klasik ve bilinen metin kurma tekniklerine değil de çeşitli yeniliklere başvurarak daha önce örneği pek olmayan yeni metinler kurma yoluna verilen bir addır. Bu edebiyatta asıl olan yenilik, örneği olmayış, dilin ve ifadenin sınırlarını zorlamadır. Eski şairlerimizin gözünde bugün bizim deneysel dediğimiz şeyin karşılığı masnu kelimesinde gizliydi. Bu kelimenin kökü tabiî ki sanat kelimesidir ve haliyle yapılan işin bir sanatkârın dehasının ürünü, orijinal bir iş olduğu vurgulanır. Deneysel edebiyatın pek çok alt başlığı vardır. Bu çalışmada sadece ses ve kelime tekrarlarıyla kurulan deneysel çalışmalar ve bunun önemi üzerinde durulacaktır. Bildirimizin çerçevesini şu sorulara aranan cevaplar belirleyecektir: Mısra başında, ortasında, sonunda ses ve kelime tekrarları bir gösteren olarak neyi işaret eder? Farsça ve Arapça'da kelime tekrarıyla kurulan metin sayısı sınırlıdır. Divan edebiyatında bunun çok sık örneğinin olması bu edebiyat ve dilin hangi özelliğini gösterir? Bu kurgu Divan şiirinin orijinal olmasında bir pay sahibi olabilir mi?. NONVERBAL TEXT: EXPERİMENTAL LANGUAGE OF DİVAN POETRY. Experimental literature is a name given to the way in which new texts are created in unusual way rather that using old fashioned one. The essential of this approach is its uniqness and pushing the limit of language and expression. Acording to our old poets, the thing we called as experimental literature was hidden in the word masnu. The root of this word, of course, is the word art and because of that, the product of the artist`s genius, orginality are stressed. There are a number of subtitles of experimental literature. In this study, we will just deal with the works built by the repetition of word and sound and its importance. The frame of our paper will be drawn by these questions. As a signifie, in the beginning, middle and end of verse what does it mean? In Arabic and Persian, the number of text built by repetition is limited. Having more and frequent example in Dıvan literature, Does it indicate a specific qualities of language and literature? Does it play a key role to accpet Divan Literatire as an original one?
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
In Ottoman Poetry Two Yer Demir Gök Bakır Poem’s, 2013