Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, 5. Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar Ağı Sempozyumu Bildiriler Kitabı: "Toplumsal Çeşitlilik: Yeni Söylem, Politikalar, Mekânsal Planlama ve Uygulamalar"
…
522 pages
1 file
Türkiye’de ilgili mevzuatın ve yetkili kurumların türlü gerekçelerle kültürel kimlik ve kültürel çeşitlilik konularına kör kalmayı tercih etmesi, konunun planlama disiplininin gündeminde de çok kısıtlı biçimde yer almasına yol açmıştır. Bu kısıtlı bakış sebebiyle planlama mesleği bugüne kadar, kültürel değerlerin mekana adil biçimde yansıtılması konusunda yeterince başarılı bir performans ortaya koyamamıştır. Bu problematik bağlamında bu makalenin hedefi; kentlerde kültürel kimliğinin devamlılığında mekanın rolü ve planlamanın misyonunu tartışmaya açmaktır. Bildirinin tartışma için kullanacağı örnekler; yazarların Türkiye ve İngiltere’de yaşayan 5 farklı azınlık inanç grubunun mekansallaşma süreçlerini araştıran doktora saha çalışması tespitlerine ve sonrasında yazar tarafından yürütülen “İstanbul Cemevleri Rehberi” projesinde elde edilen verilere dayanmaktadır. Bu çalışmada, farklı inanç gruplarının kendi kültürel kimliklerini sürdürebilmek için korudukları ve yaşattıkları mekanlar ve bu mekanların karşılaştığı sorunlar ortaya konularak planlama disiplininin rolü ve planlama mevzuatı tartışamaya açılmaktadır.
2016
Express’in geçen sayısında 2016 yılı için ana hatlarıyla ortaya koymaya çalıştığım “aktüel kriz konjonktürü” dinamiklerini , bu yazıda Türkiye’de inşaat sektöründeki gelişmeler çerçevesinde (karşı dinamiklerle birlikte) somutlaştırmaya çalışacağım. Zira 2015’te Türkiye’de konut fiyatları artışı sürse de inşaat sektöründeki büyüme durdu! Aşağıda, ilk olarak Türkiye’deki yapı sektöründe yaşanan gücel gelişmeleri değerlendirmek için “temellere dönerek” sürece nasıl bakmak gerektiği üzerine bazı hatırlatmalarda bulunacağım. Ardından 2000’lerde yükselen inşaat-finans komplekse ve özelliklerine değineceğim. Son olarak Türkiye’deki yapı sektörünün 2015’teki gelişimini ortaya koyup ve 2016 için olası gelişmelere işaret edeceğim.
PLANLAMA, 2004
Dergiye göndereceğiniz yazıların ve görsel malzemelerin basılı kopyası ile birlikte olanaklı ise bilgisayar ortamında hazırlanmış bir kopyasını da iletiniz.
METU JOURNAL OF THE FACULTY OF ARCHITECTURE, 2017
(2008, 2012). Research topics include urban public spaces, leftover spaces in the city, Ankara's visual structure, Phrygian Ankara and creative mapping in architecture.
Journal of Turkish Studies, 2020
This article research; at the beginning of the spring months of 2020, while the Covid-19 pandemic affecting the whole world and Turkey was experienced, the urban planning of the changes of urban residents for urban uses was prepared with the aim of questioning the discipline. Within this framework, thoughts are expressed on the effects and possible consequences of Covid-19 epidemic on urban living spaces and the habits of urban residents. "Potential" changes are listed as much as possible, considering that the process of the epidemic is long and is involved in a stage that is not yet visible. This article research prepared in the process of dealing with a pandemic crisis in the World countries and Turkey, instead of a large source of literature by academic circles in urban planning and other disciplines, it presents an original research study that most of it takes its source from the process. In this context, in the article research, the method of evaluating is based on these changes that will be experienced in urban planning through the eyes of a city person and a city planner in the process. While ranking the possible urban changes to be experienced in the area of urban planning, it has been evaluated on the whole city scale and has been created in a connected way from the whole of urban life. These possible urban changes and urban planning oriented ideas, offer views and suggestions open to renewal. Considering that the results of the process and the progress of urban use have not yet been seen, flexibility or a different alternative is left in the evaluations. The article research reveals that urban planning understanding and operation is always open to change as long as the urban habits change.
Sosyal araştırmalar ve yönetim dergisi, 2022
Mevcut Modernist kent planlama anlayışıyla biçimlenen kentlerde, dezavantajlı olarak nitelendirilen gruplar (örneğin çocuklar, gençler, yaşlılar, kadınlar, engelliler, Romanlar, göçmenler/mülteciler) yeterince temsil edilememektedir. Makalede "Herkese İçin Kent"; "kapsayıcı planlama" anlayışıyla biçimlenen, insan odaklı, insanları ayrıştırmayan, tüm kullanıcı gruplarının kentli haklarına sahip olduğu, katılımı ve "kullanım değerini" esas alan bir kent olarak değerlendirilmektedir. Mevcut kentlerin özellikle de kamusal mekânların tüm kullanıcı gruplarını ne düzeyde kapsayıcı olduğu irdelenmelidir. Bu bağlamda, fiziki planlama disiplinlerinde yapılmış bilimsel çalışmalar, ilgili kurumlardan elde edilen bilgiler, Isparta kentinde yaşayan her özne grubundan 15 ila 35 kişi ile yapılan "kısa soru-cevap" (short answer) şeklinde ikili görüşmeler ve yapılan kişisel gözlemler sonucu elde edilen bulgular doğrultusunda, her bir grubun Isparta kentindeki açık ve kapalı kamusal alan kullanımları mekânsal olarak haritalara aktarılarak analiz edilmiştir. Ağırlıklı kullanım alanlarının, mahalle ölçeğinde bulunan parklar, çocuk bahçeleri, ibadet alanları, aile sağlık merkezleri, pazar alanları olmakla birlikte, kent merkezinin de özne gruplarının birçoğu tarafından yoğun olarak kullanıldığı, bazı grupların (kadın, Roman ve göçmen/mülteci) kentte "görünürlük" kriteri açısından daha az görünür olduğu, engelli bireylerin bazı kamusal alanlara "erişebilirlik" açısından sorun yaşadığı vb. bulgular tespit edilmiştir. Sonuçta, yapılan analizler ve mevcut bilimsel çalışmalar değerlendirilerek "sokak", "mahalle" ve "kent bütünü" ölçeklerinde "Herkes İçin Kent" üzerine öneriler geliştirilmiştir.
Doğal Afetler ve Çevre, 2025
Özet Günümüzde kentler, artan nüfus ve yapılaşma yoğunlukları gibi nedenlerle pek çok krizle karşı karşıya kalmakta ve bu nedenle savunmasız hale gelmektedir. Özellikle afetler, kentler için büyük tehdit oluşturmakta ve kentsel sistemlerin kesintiye uğramasına sebep olarak ciddi zarar ve kayıplara yol açmaktadır. Bu savunmasızlıkların çözüm yollarından biri, son zamanlarda oldukça dikkat çekmeye başlayan dirençlilik kavramıdır. Dirençlilik, en genel anlamda, bir sistemin olumsuz etkilerden hızlı bir şekilde toparlanabilme kapasitesini ifade etmektedir. Dirençli kent ise kentsel sistemlerin krizler karşısında dayanabilme gücüne sahip olması ve sistemini hızlı bir şekilde eski haline getirerek sürdürülebilirliğini sağlayabilmesi anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, afete dirençli kentler afet öncesinde, sırasında ve sonrasında etkin müdahalelerde bulunabilecek kapasiteye sahiptir. 1990'lı yıllardan itibaren kent literatürüne kazandırılan bu kavram, afetlerin etkilerini en aza indirme amacıyla afete dirençli mekânsal planlamayı ön plana çıkarmıştır. Bu süreçte, afetlerin kentler üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmada ulaşım sistemlerinin büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılmıştır. Afetlerin ulaşım ağları, sistemleri ve hizmetleri üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, afete dirençli kent planlaması ve ulaşım planlaması sadece afet anını değil, olası bir afet öncesi hazırlık süreçlerini de kapsamaktadır. Aynı zamanda, afet sonrası toparlanma sürecini de içeren bu planlamalar, insanların güvenli tahliyesini ve malzeme teminini destekleyerek, kentlerin daha az hasar görmesi, mobilitenin ve erişilebilirliğin devamlılığı açısından kritik bir rol oynamaktadır. Bu çalışma, kentlerin bu tür krizlere karşı nasıl daha dirençli hale getirilebileceğini incelemekte ve özellikle afet yönetimi ile ulaşım planlamasının kentsel dirençliliğin artırılmasındaki rolünü değerlendirmektedir. Çalışma kapsamında, öncelikle dirençli kent kavramı, kentleri dirençli kılan özellikler ve afetlerin mekânsal planlama üzerindeki etkileri ele alınmış; afete dirençli mekânsal planlamanın kavramsal çerçevesi genel hatlarıyla açıklanmıştır. Ardından, ulaşım planlaması ve önemi tartışılarak, kentsel alanlarda afetlere karşı dirençli bir ulaşım sistemi oluşturmak için kullanılabilecek stratejiler değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise dirençli kentlerde ulaşım planlamasının afetlere karşı dayanıklılığı artırmak ve toplum güvenliğini sağlamak için önemli bir faktör olduğu tespit edilmiştir.
(11) Öğr. Gör. Emine AY YİĞİT 146 ; Öğr. Gör. Yusuf YİĞİT 147 TURİZM BÖLGELERİNDE KENTLEŞME URBANIZATION IN TOURISM REGIONS ÖZ Günümüzde ülkeler ağırlıklı olarak metropol kentleri olmak üzere, bu bölgelerdeki kentleşme yeterliliği kapsamında birbirleriyle rekabet etmektedirler. Bankacılık, ticaret ulaşım gibi alanlarda ulusal ve uluslararası sistemle bütünleşmiş kentlere sahip olan ülkeler, bu rekabette avantajlı duruma geçmektedirler. Kentleşme, sanayileşmeye paralel olarak kent sayısının artması, bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran toplum yapısında artan örgütlenme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan insan davranış ilişkilerinde değişimlere yol açmıştır. Turizm sektörünün yerel ekonomiye, ödemeler dengesine, istihdama ve bölgesel kalkınmaya olan katkıları azımsanamayacak kadar fazladır. Turizm kentlerindeki kentleşme, doğayı kullanma imkânı sağlamakla beraber, atıl veya kullanılmayacak değerlerin kullanılması yoluyla istihdam sağlayarak, gelir eşitliği sağlayacaktır. Turizm sektörünün gelişmesi sonucunda turizme açılan kırsal bölgeler kalkınacaktır. Bu derleme çalışmasında turizm kentlerinin kentleşmesinin bölgesel kalkınmaya olan etkisi üzerinde durulacaktır.
spo.org.tr
B u çalıșmada, bir araç olarak mekansal planlamanın -ülke örneğinde imar planlamanın-kentsel mekanın biçimlendirilmesinde ne kadar etkili olduğu üzerinde durulacaktır. Bu inceleme bir yandan mekansal planların kendi öz nitelikleri üzerinden gerçekleștirilirken, diğer yandan bu planların hazırlanma ve uygulanma süreçleri de irdelenecektir. Zira, planların uygulanma süreçlerinde hedeflenenden uzaklașılıp uzaklașılmadığı, bu süreçte yer alan aktörlerin davranıș biçimleriyle birlikte ele alınması gereken bir tartıșma konusu olarak öne çıkmaktadır. Diğer bir anlatımla, mekansal planlamanın kentin biçimlenmesine etkisi salt planlar üzerinden değil, bu planların üretilmesinde ve uygulanmasında etkili olan aktörlerin davranıș biçimleri ile de değerlendirilecektir ve bu değerlendirme Mersin kenti özelinde yapılacaktır.
8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 39. Kologyumu "Müdahale, Mücadele ve Planlama" Bildiriler Kitabı, 2016
"Kentlerimizin içinde bulunduğu durum, gün ve gün artarak devam eden kentsel sorunlar, sorunlara çözüm olarak sunulan kentsel dönüşüm uygulamalarının yarattığı yeni sorunlar ve tüm bu haller gerçekleşirken siyasi süreçler altında ilerleyen planlama kurumumuzun bilimsel işlevini yerine getiremeyişi, şehircilikte yeniden yapılanmanın gerekliliğini çok uzun zaman önce Türkiye’deki şehir planlama camiasının gündemine taşımış, fakat çözüm halen ortaya konamamıştır. Planlama literatüründeki planlamaya dair tartışmaların, planlamanın bir bilimsel disiplin olarak görülmesi kadar eski olduğunu iddia etmek hiç de yanlış sayılmaz. Geleneksel planlamadan kapsamlı planlamaya, yenilikçi planlamadan mekansal planlamaya, müzakereci planlamadan katılımcı planlamaya, stratejik planlamadan savunucu planlamaya, etkileşimsel planlamadan işbirlikçi planlamaya, eşitlikçi planlamadan sayamayacağımız bir çok diğer farklı planlama yaklaşımının literatürde yer almasının nedeni de tam olarak bu çözümsüzlük halidir. Her planlama kuramı aslında içinden doğduğu toplumsal yapı ve bu yapıyı şekillendiren sosyo-ekonomik ve siyasal süreçler üzerinden okunmalı ve bu bağlamda anlamlandırılmalıdır. “Bu bağlamdan bağımsız teknik ölçütlerle şekillendirilebilecek bir planlama kurumundan söz edilemez” (Şengül, 2004: 20). Bunun yanı sıra, her planlama paradigması ve öngördüğü kurumsal yapılanma, mevcut sorunların çözümünden öte geleceğe dönük bir kent tahayyülünü ortaya koymaktadır (Şengül, 2004: 20). Her planlama yaklaşımı, temeline kentteki belli bir toplumsal yapıyı oturtur ve kuramı bunun üzerine kurar. Bu değişkenler çerçevesinde ortaya atılan her yeni kuramın aslında bir planlama sürecinden öte, toplumsal yapıyı şekillendirici hedefleri vardır; sadece planlama sürecine dair değil, kent yönetiminden, yönetilecek toplumsal yapının karakterine, kente nasıl müdahale edileceğinden, bu müdahale biçimlerinin neye göre şekilleneceğine kadar bir çok kritik noktaya dair çeşitli saptamalarda bulunur. İşte tam da bu noktada aslında “kent” dediğimiz alanı nasıl tanımladığımız önem kazanmaktadır. De Landa’nın (2006: 6) tanımıyla kent heterojen bir bileşkedir. Bu heterojenlik, sadece toplum içindeki farklı etnik gruplar ya da mekansal bakıldığında farklı fiziksel özelliklere sahip mahalleler olarak okunmamalıdır. Kent; farklı etnik kökenler, kültürel değerler ve ekonomik sınıflardan gelen insanlar bir yana; bu insanların kente geliş süreçlerinden, bu süreçleri doğuran siyasi, toplumsal ya da ekonomik kırılma noktalarına; yaşadıkları mahallelerin soyo-kültürel yapılarından, bu mahallerin oluşum süreçleri ve hatta sosyo-ekonomik ve kültürel olarak kente katkılarına; yine aynı yerleşim alanlarının kente dair belirlenen sorunları içerip içermemesinden, sorunun kaynağı ya da kendisinin bu yaşam alanı ile özdeşleşmesine kadar bir çok farklı yatay ve dikey bileşkelerden oluşur. Bu her bir bileşke arasındaki farklı ilişkisel ağların, düzensiz bir şekilde çakışmalar ve paralellikler içererek oluşturduğu çözülmesi çok zor bir düğüm yaratmasıdır, kent. Bu düğümü çözmek ve ipi bir ağ gibi düzenli bir hale getirmek; düğümün dışında kalan iplikleri de katarak, çözülmesi çok daha zor, güçlü bir düğüme çevirmek; küçük düğümleri çözmek ve ağın ortasında güçlü bir düğüm bırakmak, vb. gibi pek çok farklı senaryo, önümüzde duran ve adına planlama kuramları denen külliyatı oluşturmuştur. Dünya üzerinde daha önce deneyimlenmiş olan, savunucu, katılımcı, eşitlikçi, dayanışmacı gibi alternatif planlama örneklerinin Türkiye’de az rastlanır olduğu kabulü üzerinden inşa edilen bu çalışma; son yıllarda güncelliğini her daim korumuş olan kentsel dönüşüm süreci ve bu sürece karşı yıllardır verilen mücadelelerdeki kısır döngüyü kırmak adına, daha önce deneyimlenmiş bu alternatif planlama modellerini doğuran sürecin, Türkiye’de yaşanan planlama süreçleri ile benzerlikler içerdiğini savunur. Bu nedenle, yeni alternatif modeller üretmenin ya da mevcut üretilmiş olan alternatif yaklaşımların deneyimlenmesinin ne denli önemli olduğuna işaret eder. Çalışma, daha önce de belirtildiği üzere, her bir kuramın, ortaya çıkmış olduğu toplumsal yapı içindeki ihtiyaçtan doğduğunu kabul eder ve bunu değerli bulur; diğer kuramları eleştirmek ya da en ideal planlama kuramı şudur gibi bir tez ortaya atak niyetine sahip değildir. Çalışma, günümüz uygulamalarındaki yanlışlıklar, planlamanın etik sorunsalı, son dönem projelerdeki katılım eksikliği ve katılım talebinin reddi, bilimden uzak uygulanan başarısız projeler ve kentsel dönüşüm projeleri karşısında birlik halinde hareket edemeyen ya da etse bile çoğunlukla başarısız olan mücadele alanlarını düşünerek; planlama etiğine sahip, planlamanın bilimsel doğrularını savunan bir camia ile bu kuramsal külliyat içinden “savunucu planlama” (advocacy planning) yaklaşımını masaya yatırmayı talep eder. Günümüz siyasi ve toplumsal yapısı içinde; yaşam alanlarımız bir bir dönüştürülüyor ve hatta yok ediliyorken, karar süreçlerinde söz alamayan bir kentli olarak; planlamada katılım, eşitlik, adalet, kent hakkı gibi kavramları her daim savunan bir plancı olarak; ve yaşanan süreçlerdeki “kent toprağını, kentsel dönüşüm adı altında rantsal bölüşümün en önemli sermayesi olarak görme halini en masum tanımlamayla—yönetimin adil olmayan yaklaşımı” olarak okuyan bir vatandaş olarak; savunucu planlamayı bir çıkış noktası olarak görebilir miyiz sorusunun cevabını aramaktadır. Paul Davidoff, savunucu planlama modelini geliştirirken, yalnızca planlama sürecinin kendisine dair değil, aynı zamanda da plancılara ve planlama öğreticilerine dair de düşünmüş ve çeşitli eleştiriler getirmiştir. Bundan elli yıl önce gerçekleştirilmiş olan bu eleştirilere bugün halen Türkiye’den bir cevap verilemiyor olması ve elli yıl gecikmeli olarak aynı yanlışların Türkiye sınırları içinde tekrarlanıyor olması; savunucu planlama ve diğer alternatif planlama modellerini yeniden tartışılmaya açmanın ne kadar önemli olduğuna işaret etmektedir. Üç bölümden oluşan bu çalışmada; birinci bölümde, savunucu planlama yaklaşımının temelleri; ikinci bölümde, bu yaklaşımın doğuşunda kentsel dönüşümün yeri; üçüncü bölümde ise, Türkiye’de yaşanan kentsel dönüşüm süreçleri içinde savunucu planlamanın gerekliliği üzerinden bir tartışma yürütülecektir."
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kent Terimleri Ansiklopedisi, 2023
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 1997
Kentlerden Yönetişim Örnekleri, 2017
Akademik Yaklaşımlar Dergisi, 2024
Resilience, 2022
Ordu üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü sosyal bilimler araştırmaları dergisi, 2013
Turkish Studies-Economics, Finance, Politics, 2023
Digital international journal of Architecture Art Heritage ,, 2023
Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi, 2023
kent yoksulluğu ve mekansal yarılma, 2014
Kentlerin Türkiyesi İmkanlar, Sınırlar ve Çatışmalar, 2021
Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 2012
DEĞİŞEN İSTANBUL'UN KENTSEL ÇEVRESİNDEN SEÇMELER, 2022
Farklı Boyutlarıyla Kent ve Kentleşme (ed. Dr. Emrah Akyüz), 2021