Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Gaston Bachelard’ın felsefi edebiyat eleştirisi üstüne bir giriş ve "Mallarmé Hülyasının Dinamik Diyalektiği" (Le droit de rêver'den) çevirisi
Journal of Turkish Research Institute, 2006
Bu makalede kültürel, geleneksel, coğrafi v.b. farklılıklardan yola çıkılarak iki ayrı toplum arasındaki dilsel farklılıklar vurgulandı. Türk ve Alman toplumlarının alışkanlıkları, dinleri, toplumsal oluşumları, gelenekleri, coğrafi yaşam alanları boyutunda yapılan inceleme doğrultusunda her iki toplumun dil içeriği ortaya konularak kültürün dil içi dünya görüşündeki etkisi belirtilmeye çalışıldı.
Türk Kütüphaneciliği, 2000
İnsanlık tarihi bir anlamda kültür tarihidir. Eğitim, bilim, ekonomi, sanat, teknoloji, yönetim, politika vb. alanlar kültürün alt alanlarıdır. Bir başka deyişle, kültür bu alanlarda üretilenlerden başka birşey değildir. Dolayısıyla bu alanların niteliği, o ülkedeki kültürün de niteliğini belirleyecektir. Ülke miz, kültürel zenginlik ile kültürel duyarlılık yoksunluğunun garip bir likteliğini yansıtmaktadır.
Post Öykü 33, 2020
Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazıların izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır.
Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
C.P.Snow 1959 yılında Rede Konferansları bünyesinde “İki Kültür” başlıklı bir sunuş yaptı. Bu sunuşta edebi entelektüellerle bilim insanları - kastedilen doğa bilimcilerdir- arasındaki ayrımı anlatmak amacıyla “iki kültür” kavramını bilim dünyasında tartışmaya açıldı. C.P.Snow sunuşunda beşeri bilimler/sosyal bilimler ve doğa bilimleri alanlarında çalışan araştırmacıların çalışma biçimi ve konularının ortaklaşması/ayrılması meselesini geniş bir çerçevede ele aldı. “İki Kültür” kitabının IV. bölümü “zenginler ve yoksullar” başlığını taşıyor. Bu çalışmada iki kültür çalışmasında ele alındığı şekliyle 1950’li yılların sonunda dünya üzerinde zenginler ve yoksullar bölünmesine, bunun nedenlerine ve ortadan kaldırma amacıyla yapılması gerekenlere ilişkin C.P.Snow’un değerlendirmeleri eleştirel bir gözle ele alınıyor. Aynı zamanda bu konuya ilişkin 19.yüzyıldan günümüze uzanan bir tarihsel çerçevede zenginlik ve yoksulluk meselesinin nasıl ele alındığı, bu konuya ilişkin ne tür kavramsal çerçeveler ve çözüm yolları üretildiği inceleniyor.
2009 12 (1), 2009
KIŞ • WINTER kültürv ve eiletisim culture& &communication . 2009 12(1) • yaz/summer ki, iletiflim, kültür elefltirisi ve toplumsal düflünce alanlar›nda üretilen en iyi elefltirel yaz›lar› yay›mlamaya adanm›fl disiplinleraras› akademik bir dergidir. ki, elefltirelli¤i, akl›n s›n›r ve imkanlar›n›n araflt›r›lmas› yolunda her türlü dogma karfl›tl›¤› olarak tan›mlar. ki'nin kap›lar› iletiflim çal›flmalar›na oldu¤u kadar insan varoluflunun ve kültürünün temel bilefleni olan iletiflimin içerildi¤i tüm düflünce boyutlar›na -tüm sosyal bilim disiplinlerine, insan bilimlerine, tüm yöntemlere ve bunlar›n kesiflim noktalar›ndan do¤acak aray›fllara-aç›kt›r. ki, "hakemli" bir dergidir; dergiye yay›mlanmak üzere gönderilen yaz›lar, yazar›n kimli¤ini bilmeyen uzman hakemler taraf›ndan de¤erlendirmeye al›n›r. ki y›lda iki kez, Ocak ve Temmuz aylar›nda yay›mlan›r. ki'nin yay›n dilleri Türkçe ve ‹ngilizce'dir.
Süverdem, F. B. ve Ertek, B. (2020). İki Dillilik ve İki Kültürlülük: Göç, Kimlik ve Aidiyet. The Journal of International Lingual Social and Educational Sciences, 6(2), 183-207., 2020, 2020
İki dillilik ve iki kültürlülük kavramları ilintili olmalarına karşın çoğunlukla farklı araştırma alanlarının konusu olmuşlardır. Oysa dil ve kültür, devamlı etkileşim halindedir ve birbirinin ayrılmaz parçasıdır. Dil ve kültür arasındaki bu devingen ilişki tek dilli bireyler ve toplumlar için geçerli olduğu gibi iki dilli bireyler ve toplumlar için de geçerlidir. Göçmenler söz konusu olduğunda bu iki kavramı birlikte ele almak daha da önemli hale gelmektedir. Bu betimsel çalışmada geleneksel tarama yöntemi kullanılarak bir alanyazın taraması yapılmıştır. Makalenin amacı: iki dilliliğin ve iki kültürlülüğün güncel tanımlarını ve sınıflandırmalarını ele almak, iki dillilik ve iki kültürlülük arasındaki ilişkiyi açıklamak ve özellikle göçmenlerde bu iki kavramın nasıl geliştiğini incelemektir. Bunun için, birinci bölümde ilk önce iki dillilikte var olan minimalist ve maksimalist tanımlar ele alınmıştır. Daha sonra iki dilliliğin farklı türleri ve iki dillilikte güncel yaklaşımlar açıklanmıştır. “Kimlik ve Aidiyet” başlıklı ikinci bölümde kimlik, kültür ve iki kültürlülük kavramlarına değinilmiştir. Bu bölümde Toplumsal Kimlik, Kültürel Kimlik, Etnik Kimlik, Kültürlenme ve Kültürleşme gibi kavramların tanımlarına yer verilmiştir. Sonraki bölümde iki dillilik ve iki kültürlülük arasındaki ilişkiye değinilmiş, Kültürel baskınlık, Kültürleşme yaşı, Kültürel Kimlik ve bireyin öz algısı, Kültürel ‘Rahatlık’ gibi iki kültürlülüğün, iki dillilik tanımlarıyla benzeşen unsurları vurgulanmıştır. Son olarak iki dillilik ve iki kültürlülük kavramlarının göç ortamında nasıl geliştikleri ayrıntılı şekilde ele alınmış, göçmen bireylerin azınlık ve çoğunluk dilleri arasındaki saygınlık ilişkisi çerçevesinde gelişen iki dillilikleri ve benimsedikleri kültürleşme stratejileri irdelenmiştir
Toplum ve Kuram, 2013
Barış ve müzakere süreçlerinde yüzleşme konusunda düzenlenen bir sempozyumda konuşan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) eşbaşkanı Gültan Kışanak, “yüzleşme” kavramının tek başına kullanılmasının eksik olacağını, yüzleşme ile beraber “hakikat” ve “adalet” kavramlarına da başvurulması gerektiğini çok yerinde bir tespit ile dile getirdi. Kışanak’a göre hakikatler bilinmeden yüzleşme de gerçekleşemez ve dolayısıyla ister cezalandırıcı isterse de onarıcı olsun adalet sağlanamaz. Bu üç kavramdan ilki olmadan diğer adımların da atılamayacağından hareketle hakikate nasıl ulaşılacağı, barış süreçlerinin en önemli başlıklarından bir tanesi olduğu söylenebilir. Elbette Türkiye-Kürdistan örneğinde henüz barış sürecine geçilmemiş olması, gelinen noktada sadece barışa gitme umudu veren bir takım müzakerelerin başlamış olması, hakikatleri araştırma, yüzleşme ve adalet sağlama mekanizmalarının kurulması hakkında konuşmak için henüz çok erken olduğu hissi verebilir. Ancak hakikatlerin hangi esaslara göre araştırılması, ne gibi yöntemler kullanılması gerektiği gibi konuları tartışmak için hiç de erken değil. Zira hakikatlerin nasıl ortaya çıkarılacağı izlenecek yöntemler ile yakından ilişkilidir ve dünya deneyimlerinden biliyoruz ki her hakikatleri araştırma komisyonu illa da hakikatleri oldukları gibi ortaya çıkaramamıştır. Bu nedenle, diğer birçok meselede olduğu gibi bu konunun da geniş bir şekilde tartışılması gerekmektedir.
Journal of Turkish Studies, 2013
İnsanlar bildikleri dil sayesinde bir dünya görüşü elde ederler. Özellikle de yabancı dil öğrenmek demek, o dili konuşan kişilerin dünyaya bakış açıları, yaşam biçimleri, inanışları gibi manevi değerlerini öğrenmek ve anlamak demektir. Bu bağlamda ele alındığında yabancı dil bilmek sadece o dilin yapısını öğrenmek değil, aynı zamanda da o dilin aktardığı kültürel öğeleri öğrenerek o dili konuşan bireylerin ve dolayısıyla toplumun yaşam biçimini, dünyaya bakış açısını, inançlarını ve manevi değerlerini anlamaktır. Bu nedenle dil ve kültür birbirinden ayrı düşünülemez. Özellikle de yabancı dilde iletişim kurabilmek hem dilsel hem de sosyokültürel yetileri gerekli kılmaktadır. Yabancı dil öğretiminde ders kitaplarının yeri ve önemi tartışılmazdır. Biz de bu çalışmamızda Fransızcayı 2. yabancı dil olarak yeni öğrenmeye başlayan lise öğrencileri için yazılmış ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış olan "Salut" adlı yöntem kitabında yer alan hedef dile ait kültürel öğelerin aktarımının nasıl gerçekleştirildiğini ve bu öğelerin öğrencilerde kültürel ve kültürlerarası farkındalığı nasıl sağladığını incelemeye çalıştık. Bu çerçevede de öncelikle dil-kültür ilişkisi üzerinde durduktan sonra, kültürel ve kültürlerarası edincin yabancı dil öğretimindeki önemini ele aldık. Ayrıca yabancı dil öğretiminde kaynak kitap olarak Avrupa ülkelerinde kullanılan "Diller için Avrupa Ortak Başvuru Metni"nde yer alan kültürel ve sosyo-kültürel beceriler üzerinde durduktan sonra, bu becerilerin "Salut" adlı yöntem kitabında ne oranda yer aldığını incelemeye çalıştık.
XXII. GELENEKSEL EĞİTİM SEMPOZYUMU: EĞİTİME BÜTÜNSEL YAKLAŞIM VE YAPAY ZEKÂ, 2024
her daim destek veren Uluslararası Programlar Komisyonu Başkanı Dr. Jale ONUR 'a ve komisyon üyelerine de katkıları için ayrıca teşekkür ediyorum. Ayrıca eğitim ve öğretimle ilgili ürün ve hizmetler sağlayan 126 rma, fuaye alanında dünyada eğitim alanındaki en son gelişmeleri yansıtan ürün ve hizmetlerini katılımcılara sunmuşlardır. Katkıları için tüm rma sponsorlarımıza da teşekkür ediyorum. Sempozyumda; Dünyanın değişimine ayak uydurabilmenin ötesinde, bu değişimin tetikleyicisi olacak nitelikli bireyler yetiştirmekle sorumlu olanların eğitimciler olduğu, bunun için soran, sorgulayan, sorunları öngörebilen ve çözümler üreten bireyleri yetiştirmenin önceliğimiz olduğu, Yeni nesilleri kendilerini keşfetmeye, farklılıklarını ortaya koymaya, sınırlarını zorlamaya, bunun için hayaller kurup hede er koymaya, çok çalışmaya, vazgeçmemeye teşvik etmenin önemi, Eğitime bütünsel yaklaşım içerisinde öğrencilerin başkalarına, içinde bulundukları toplumlara ve gezegene karşı duyarlılık ve bilinçle katkıda bulunacak bireyler olmalarına zemin hazırlarken aynı zamanda çevremiz ve gezegendeki tüm canlılarla muhteşem bir uyum içinde olmakla da ilişkili olduğu,
Kültürel Coğrafya, 2024
Coğrafi ortamın kültür oluşumu üzerindeki etkisi ve kültürün coğrafi mekânın şekillenmesindeki rolü The effect of geographical environment on cultural formation and the role of culture in shaping geographical place.
International Language, Literature and Folklore Researchers Journal, 2013
1970s have witnessed a paradigm shift in the translation field due to the fact that lingustics oriented theories lost their significances and instead
İkidilli ve Çokdilli Çocukların Dil Eğitimi, 2021
Dil, hem birey hem de toplum açısından hayati bir araçtır. Dil yalnızca düşünce ve fikirleri iletmenin yanında kültürel bağları ve ekonomik ilişkileri de güçlendirmede önemli bir rol oynar. Dil ayrılmaz bir şekilde kimlikle ilişkilidir ve bireyler bir dili konuştuklarında sadece muhataplarıyla bilgi alışverişinde bulunmadıklarını, aynı zamanda kim oldukları ve sosyal dünya ile nasıl ilişki kurduklarına dair bir duyguyu da oluştururlar. Bugün dünyamızda birçok kişi anadillerinin yanında başka dilleri daha çok kullanmaya başlamışlardır ve iki/çok dilli kişilerin sayısı artmaya devam etmektedir. Birlikte yaşama, çeşitlilik ve iki veya çok dillilik konusu toplumsal nedenlere dayandığı gibi, yaşanılan süreç ve sonuçları toplumsal olmaktadır. Bu nedenle iki dillilik veya çok dillilik sosyolojinin içerisinde değerli ve analiz gerektiren önemli bir konu halini almaktadır. Bu bölümde, toplumsal yaşamda iki dilliliğin anlamı, mevcut eşitsizlikler ile ilişkisi ve toplumsal değişmelerden iki dilli toplumların nasıl etkilendiği ele alınacaktır.
Uyarı: Kitapta ifade edilen fikir ve görüşler sadece yazarlarının olup Uluslararası Türk Akademisi ve Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığının görüşlerini yansıtmaz. Disclaimer: The views and opinions expressed in this book are those of the authors and do not necessarily reflect the opinions of the International Turkic Akademy and Presidency of the Board of Trustees of the Khoja Akhmet Yassawi International Turkish-Kazakh University VOLUME / CİLT 4
ÖZET Bu makale C.P. Snow"un tanımladığı "iki kültür" tartışması üzerine eleştirel bir incelemedir. Kültür kavramının metafizik ve antropolojik tanımlarının ardından "iki kültür"ün ne anlama geldiği tarihsel bağlamı içinde açıklanır. Doğa bilimleri ve sosyal bilimler arasında sürdürülen iki kültür çatışmasının sonuçları çağdaş dünyada insanlığın durumu açısından tartışılır ve bu çatışmanın bir çözümü olarak "üçüncü kültür" önerilir. Anahtar Sözcükler: İki kültür, üçüncü kültür, doğa bilimleri, sosyal bilimler, bilim insanı, insanlığın durumu. ABSTRACT This article is a critical research on the conflict of "the two cultures" described by C. P. Snow. After giving the metaphysical and anthropological definitions of the concept of "culture", the meaning of "the two cultures" is explained in its historical context. The results ofthe conflict of the two cultures ongoing between natural sciences and social sciencesare discusse...
Medya ve kültürel çalışmalar dergisi, 2023
Kültürlerarası iletişim, gittikçe küçülmekte olan dünyamızda her gün biraz daha önem kazanmaktadır. Uluslararası ilişkilerin her alanda yoğunluk kazanması, dünyanın farklı yerlerinden, farklı kültürlerden insanların etkileşimini zorunlu kılmaktadır. İletişim alanında çalışanların ve mesleklerinde farklı ülkelerden ve kültürlerden insanlarla işbirliği yapmak zorunda olanların, kültürlerarası iletişim yeterliği kazanmış olması gerekmektedir. Farklı kültürler ile etkileşim sürecine giren insanlara, bu yeterliği kazandırmanın yolu, onları bu konuda eğitmektir. Kültür, Farklılık ve İletişim kitabında Asker Kartarı kültürlerarası iletişimin boyutlarını, yöntemlerini ve gerekliliklerini büyük bir hassasiyet ve özenle işleyerek, akademik yaşamını bu alana adadığını kanıtlıyor. Kitabın önsözünde, bu çalışmanın kültürlerarası iletişimin sosyoloji, iletişim bilimi ve antropolojinin yanında siyaset biliminden güzel sanatlara kadar birçok alanda araştırmacının dikkatini çekmeye başlamasından ötürü, bütün disiplinlerin anlayabileceği şekilde ve kargaşayı en aza indirecek ortak kavramsal bir dil oluşturma amacında olduğunu belirtiyor. Yazarın kültürlerarası iletişimi kültür kavramının kapsadığı alanla ilişkilendirmesi konunun çerçevesini belirlemesi açısından anlaşılır; ancak peşi sıra arkasından getirdiği bir muğlaklık olduğu da not edilmeli. Farklılıklarla Yaşamak: Kültürlerarası İletişim kitabından sonra gelen bu ikinci kitapta, Asker Kartarı ilkinden farklı olarak kavramsal donanımı zenginleştirerek yalnızca farklı disiplinlerin değil, konuya yabancı okurların dahi rahatlıkla anlayabileceği, en çok gereksinim duyulan yönleri gündelik hayattan yola çıkarak oldukça başarılı bir şekilde işliyor. Kitap farklı kültürleri ayrı ayrı incelemeye tabi tutmayıp, bir ulusal kültürün farklı altkültürlerini vurgulayan "çok kültürlülük" (multi-cultural) ve kültür araştırmalarıyla ilgilenen "çapraz-kültürlerarasılık" (cross-cultural) sorunlarıyla ilgilenen bir çalışma niteliği taşımıyor. Bu yönüyle alanda daha çok akademik çevrelere hitap eden antropolojiklinguistik karakteri ağır basan diğer eserlerden ayrılıyor. Vadettiği gibi temel olarak daha kavramsal bir çerçevede, tanımlara bolca yer verdiği, bunun yanında gündelik hayata dair kültürel karşılaştırmalara "farklılık" ve "kültürlerin biricikliği" cephesinden yaklaştığı bir kitapla karşı karşıyayız. Altı bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, kültürlerarası iletişimin, kültürün nasıl tanımlandığına bağlı olarak çeşitli anlamlara bürünebilme özelliğinden bahsediyor. Bu KİTAP İNCELEMESİ / BOOK REVIEW
International Journal of Economics, Politics, Humanities & Social Sciences, 2021
Kültür, tüketicilerin davranışlarını etkileyen değerler bütünü olarak ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Bu durum toplumlar arasında satın alma davranışlarının farklılaşmasına sebep olmaktadır. Bu kapsamda faaliyetlerini farklı pazarlara taşıma amacında olan çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum göstermeleri gerekmektedir. Çok uluslu şirketler faaliyetlerini sistematik bir biçimde kültürel farklılıklara uyumlaştırdıkları takdirde tüketicilerin taleplerini kendi ürünlerine yönlendirerek satışlarını arttırma imkânına sahip olabilmektedir. Ancak çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum göstererek yerel pazarlarda elde ettikleri kazanımlar, artan satış gelirleri ile sınırlı değildir. Zira yerel pazarlarda belli bir tüketici kesimi çok uluslu şirketlerin popüler kültür simgesi ürünlerini tüketmeyi sosyal statü addeder duruma gelmiştir. Bu çalışmanın da amacı çok uluslu şirketlerin faaliyet gösterdikleri pazarlardaki kültürel farklılıklara uyum sağlamaları açısından stratejik bir plan ortaya koymak ve faaliyetlerini sistematik bir biçimde kültürel farklılıklara uyumlaştıran çok uluslu şirketlerin kazanımlarını ve bu kazanımların yerel pazarlara yansımalarını değerlendirmektir. Bu kapsamda çok uluslu şirketlerin kültürel farklılıklara uyum planı, pazarlamanın 4P'si olarak bilenen ürün (product), fiyat (price), dağıtım (place) ve tanıtım (promotion) stratejilerine dayandırılarak ele alınmıştır.
Erdem, 1985
Tam tanımı yapılabilen kavramlar dışındaki kavramlar bahis konusu olduğunda, çok defa aynı kelimeye farklı anlamlar verildiği için tartışmalarda uyuşma sağlanamaz. Aynı mantığı, aynı dili kullanıpta anlaşamamanın sebeplerinin başında dilin bu özelliği gelir. Bir yazımda bu hali diyalogda özdeşlik ilkesine uymama diye adlandır mıştım. 1 Böyle bir sakıncayı önlemek için ele alacağım konunun esasını teşkileden zihniyet ve kültür kavramlarından ne anladığımı açıklayacağım: Zihniyet: Zihniyet insan zihninin bir hali, bir tavrıdır. Bu hal ferdin veya sosyal bir grubun düşüncesini sevk ve idare eder. İnsanların hadiseler karşısındaki tutumları bir akıl yürütme sonucu olur. İnsanların içgüdüye bağlı olan vaziyet alışlarının dı şındaki her türlü bilinçli tutumunu, gizli veya açık, dolaylı veya dolaysız akılyürütme veya akılyürütmeler tayineder. Akılyürütmeler tabiî olarak düşüncenin tutarlılığı içerisinde seyreder. Bu tarz düşünceye mantıkî düşünce de denir. İnsanların aynı mantığı kullandıkları halde herhangi bir konu karşısında farklı tutumlar alışları düşüncelerini yöneten zihniyetlerinin farklılığından ileri gelir. Pascal'ın " Pirenelerin bir tarafında doğru olan diğer tarafında yanlıştır" sözü farklı zihniyetlerin mevcudiyetine işaret etmektedir. Kültür: Kültür terimine nekadar farklı anlamlar verildiği bilinmektedir. Çeşitli kültür tanımlarını burada sıralamıyacağım. Kabullendiğim tanımı alıp onu açıklayacağım.
Felsefe ve Edebiyat Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2015
‘İki Kültür’ kavramı 1959 yılında C. P. Snow tarafından verilen Rede Konferansı’nda doğdu. Snow’un tezi Batı toplumunun entelektüel yaşamının bir yanda bilim diğer yanda beşeri disiplinler olmak üzere iki kültüre bölündüğü yönündeydi. Bu kavramsallaştırma esasında epistemolojik bir tartışmanın su yüzüne çıkmasıydı. Bu tartışma sosyal bilimlerin tarihsel kuruluşuna odaklanan bir tartışmaydı. Kökensel olarak, Wallerstein’a göre, insan doğası, insanların birbirleriyle ilişkileri, yarattıkları ve içinde yaşadıkları sosyal yapılar üzerine entelektüel çalışma yapılabileceği fikri yazılı tarih kadar eskidir. Fakat XIX. yüzyılla birlikte (Bilimsel Devrimin sonunda) epistemoloji sahnesine yeni bir aktör çıkmıştır: Sosyal Bilim. Sosyal Bilimin kökleri, empirik olarak sınanabilir sistematik ve seküler bilginin geliştirilmesi üzerinden Modern Dünyanın inşa edilmesi girişimine dayanır. Bu girişim ‘Bilim’ adını almış ve bu süreçte sözcüğün anlamı ‘bilgi’ye dönüşmüştür. Böylece edebiyat ve felsefe bilgi alanından kovulmuştur. Bu alan sadece bilime (doğa bilimi ve sosyal bilim) açıktır. Sonuç olarak üniversiteler de neredeyse dünyanın her yerinde ayrışmış fakülteler üzerinden bu iki kültüre bölünmüştür: -Doğa- Bilim Fakülteleri ve Edebiyat Fakülteleri. Bu bildiri ‘iki kültür’e ilişkin güncel kavrayışın genel bir özetini vermeyi amaçlamaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.