Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Çalışmada Afganistan toplumunun etnik yapısı incelenmektedir. Afganistan'ın etnik yapısıyla ilgili pek çok çalışma yapılmış olsa da, halihazırda eldeki bilgiler oldukça çelişkilidir. Bunun başlıca iki nedeni vardır. Öncelikle ne geçmiş yıllarda Afgan hükümetlerinin bu konuda kapsamlı bir çalışması vardır, ne de ülkede yaşanan işgal ve sonrasındaki iç savaştan dolayı bir çalışma yapılabilmiştir. Ayrıca etnik gruplar arasındaki sınırlarda da bazı belirsizlikler vardır ki, bu da bu alanda yapılabilecek olası bir araştırmayı da zorlaştırmaktadır. Bu çalışmada Afganistan'daki etnik gruplar ve bunların aralarındaki ilişkiler ele alınmakta, etnik gruplar arası sınırların belirsizliği tartışılmakta ve eldeki verilerin ışığında bunların ülkenin genel nüfusuna oranları tahmin edilmeye çalışılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Afganistan, etnik, gruplar, ilişkiler, oranları
Şirketler günümüz dünyasının yoğun rekabet ortamında kendilerine yer bulabilmek için oldukça hızlı değişim ve gelişim göstermek durumundadırlar. Bu değişimi hızlı ve sistematik bir şekilde gerçekleştirebilmek önemli bir ayrıcalıktır ve başarının anahtarıdır. Öncelikle IT sektöründeki hızlı değişimden kaynaklı olarak ortaya çıkan çevik gelişim (agile development) kavramı kabul görmüş ve bu kavram pazarlama alanının içerisine de dahil olmuştur. Çevik gelişim; bir işletmenin faaliyet gösterdiği sektörde meydana gelen değişim ve gelişimlere, ani şekilde cevap verebilmek için geliştirilmiş sistematik bir bakış açısıdır. Sektörde meydana gelen değişimlere eğer pazarlama ani tepkiler veremiyorsa işletmenin faaliyetleri sekteye uğrar ve bu durum da başarısızlığı beraberinde getirir. Bu nedenle hızlı değişim rüzgarına uyum sağlayan sistematik bakış açısı, pazarlama alanına da sıçramıştır. Pazarlama literatüründe oldukça yeni bir kavram olan çevik pazarlama kavramının açıklanması bu çalışmanın temel amacıdır. Pazarlama literatüründe henüz çok az çalışmanın bulunması sebebiyle gelecekte yapılacak çevik pazarlama çalışmalarına ilham verici, kavramsal bir çalışma olması hedeflenmektedir. Çalışmanın literatüre yapacağı katkının yanında işletmeler için de yeni bir bakış açısı kazandıracağı varsayılmaktadır. ABSTRACT Companies have to perform rapid change and development to take place in an intense competition conditions in the global world. It is the success and privilege key to be able to realize change in a rapidly and systematically. Firstly agile development notion has been accepted for the reason of fast change in IT sector and now it is included in marketing field. Agile development is a systematically developed point of view that be able to answer the change and development in sudden way for its sector. If marketing can not give sudden response for the change in sector, it means that one of the branches of business can not handle the others thus unsuccessful results will be inevitable. For this reason the systematic point of view which suits to the rapid change wind goes upon to the marketing area. Main aim of this paper is to explain the new notion, agile marketing, which is quite new notion in marketing literature. Because of the lack of studies in this field this paper is aimed as a inspirational and cognitive study. This paper not only purpose contribution of agile marketing literature but also provide a new point of view for the business firms.
İLEF Dergisi'nin dördüncü sayısında sekiz makale üç kitap eleştirisi bir değini, iki de konferans değerlendirmesi yer alıyor. Derginin elektronik kopyasına bir ay sonra ilefdergisi.org adresinden ulaşılabilir.
e-aksaray ansiklopedisi, 2022
Aksaray’ın Cumhuriyet’in ilk vilayetleri arasında yer almasının bir sonucu olarak Aksaray Vilayet Gazetesi, Cumhuriyet Bayramı’ndan kısa bir süre önce, 19 Ekim 1926’da yayın hayatına başlamıştır. Gazete ve matbaa, Aksaray basın tarihinde bir ilki teşkil etmiştir. Diğer bir ifadeyle, Aksaray Vilayet Gazetesi Aksaray’ın ilk süreli yayını olarak ülke içindeki ve dışındaki gelişmelerden Aksaray halkını haberdar etmiştir. Diğer taraftan Aksaray vilayet matbaası 1931 yılında, Aksaray Mektupçusu H. Hilmi’nin kaleme aldığı Aksaray Tarihçesi isimli bir kitabı basarak şehrin tarihi araştırmasına katkı sağlamıştır.
Giriş: Aksaray, coğrafî açıdan Anadolu'nun ortasında konumlanmış olması hasebiyle tarih boyunca siyasî, ekonomik ve sosyo-kültürel açıdan önem taşımıştır. Anadolu'nun dört bir tarafına açılan/ulaşan tarihî kervan yollarının merkezinde veya yakınında yer alması Aksaray'ın tarihsel önemini artırmıştır. Bu olgunun yanı sıra Aksaray, tarım ve hayvancılığa müsait iklimiyle sürekli göç alan bir yerleşim olmuştur. Nitekim kadim zamanlardan günümüze gelinceye değin Asya'nın bir köşesinde yaşam sürmüş olan herhangi bir millet, boy veya topluluk düşünün ki, adlarına benzer şekilde Aksaray'da da rast gelinmesin. İnsan, doğasını devam ettirebilmek için bir toplumsal belleğe ihtiyaç duymaktadır. Toplumsal bellek veya kültürel hafıza tarih ve kimlik kavramlarıyla etkileşim halindedir. Ancak " hafıza-i beşer nisyan ile malüldür " , yani insan unutmaya müsait yaratılıştadır. Zayıf hafıza, bireyi güçsüz kılar. Bu nedenle hatırlama ile unutma ikilemindeki fert ve kurumların ilkine ihtiyaç duyması durumunda bilginin yazıya geçirilmiş olması önemli oranda kolaylık sağlamakta; böylelikle toplumsal belleğin varlığı ve devamı pekişmektedir. Bu açıdan nüfus kayıtları, bireysel veya toplumsal belleğin varlığını güçlendiren kaynaklar arasındadır. Bu çalışmanın kaynakları, Osmanlı Devletinde 1830'da başlayan genel nüfus sayımına ait nüfus defterleridir. Nüfusa ait bilgiler, sosyal ve ekonomik yapıyı belirleyen önemli göstergeler arasındadır. Nüfus Defterleri, bilhassa yerel tarih araştırmalarında eşsiz ve alternatifsiz veriler içermeleriyle öne çıkmaktadır. XIX. yüzyılda, II. Mahmud Devrinde gerçekleştirilen nüfus sayımları, yeni doğan çocuktan 100 yaşına erişmiş bir pir-i faniye, şehirliden köylüye, yönetenden yönetilene, talebeden zihinsel ve bedensel özürlüye kadar-vergiye tâbi olup olmadığına bakılmaksızın-ayrıcalık gösterilmeden tüm erkek nüfusun sayımını esas almasıyla; Türk Tarihinde modern sayılabilecek ilk nüfus sayımıdır. Bu sayımın, çağdaş/modern sayımlara göre en önemli eksikliği ise bayanların sayılmamış olmasındadır. Osmanlı Devletinde, 1830'da genel bir nüfus sayımına teşebbüs edilmesinin bazı sebepleri vardır. Yüzyıllarca Osmanlı fetihlerinin öncüleri olan Yeniçeri Ocağının, zamanla bozularak devleti ve halkı baskı altında tutan bir mekanizmaya dönüşmesi, ocağın kaldırılmasını gerekli kılmıştı. 1826 Yılında Yeniçeri Ocağının kaldırılıp Asakir-i Mansûre-i Muhammediyye adı verilen ordunun kurulması akabinde, askerlik çağında olanlar ile vergi mükelleflerinin tespiti için nüfus sayımı yapılmasına karar
Tüketim Kültürü Bağlamında Yavaş Kent Hareketi: Yabancılaşmadan Kaçış ve Bireysel Özgürleşme, 2021
Yavaş Kentler, metropollerdeki kapitalist toplumsal koşullar ve tüketim kültürü hâkimiyetindeki gündelik yaşamın yarattığı yabancılaşmadan kurtaracak, bireylerin gerçek ihtiyaçlarını fark ederek kendi yaşamlarını oluşturabilmeleri anlamında daha özgür kılacak güvenli birer sığınak olarak tanıtılmaktadır. Dünyada 264, Türkiye’de ise 18 adet yavaş kent bulunmaktadır. İzmir iline bağlı Seferihisar ilçesi, 2009 yılında unvanı alarak, Türkiye’nin ilk Yavaş Kenti olmuştur. Yavaş Kent unvanı ile birlikte markalaşan ilçeye, metropollerden önemli miktarda göç gerçekleşmiştir. Ancak kalabalıklaşmayla birlikte metropollere dair sorunları yaşamaya başlamış, sakinliği kaybetmek ve gelenlerin gitmek istemesiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Bu çalışma, Seferihisar’ın Yavaş Kent oluşunun ardından girdiği değişim sürecini metropollerden sakin bir yaşam arayışıyla gelenler üzerinden değerlendirmeye çalışmaktadır. Çalışmada, fenomenolojik yaklaşımla ilerleyen bir araştırma deseniyle; İstanbul, Ankara ve İzmir’den gelerek ilçeye yerleşen 7 kişi ile gerçekleştirilen derinlemesine görüşmelerin yanı sıra doküman analizi, uzman görüşü ve gözlem gibi diğer veri toplama metotlarına başvurulmuştur. Elde edilen bulgular sonucunda, yabancılaşmadan kurtuluş ve bireysel özgürleşme bağlamında Yavaş Kent Seferihisar gibi küçük kentler seçeneğinin bir alternatif olmayabileceği; kapitalist kentsel koşulları yeniden ürettiği için bireysel özgürlüğün mekânsal değil, zihinsel olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Aksaray Basın Tarihi Üzerine Bir Not, 2018
Ebu Cafer el-Mansur'un, ciddi araştırmalar sonucu, iklimi, ekonomik imkânları ve askeri açıdan elverişli konumu bakımından uygun bulduğu Bağdat, dört yıl gibi kısa bir zaman içerisinde mamur hale getirilerek, Abbasiler döneminde dünya ticaretinin adeta parlayan bir yıldızı oldu. Selam ve esenlik yurdu olarak nitelendirilen Bağdat, özellikle düzenli çarşı ve pazarları ile ön plana çıkmaktaydı. Zira belirli bir plan dâhilinde; ana caddeler üzerinde veya bu ana caddeye açılan sokaklarda ya da farklı mekânlarda müstakil olarak inşa edilen çarşılar, düzen ve intizamı ile göz doldurmaktaydı.
Akademik Düşünce Dergisi’nin ilk sayısı mart ayında okuyucuları ile buluşmuştu. İlk sayımızın ardından gelen olumlu dönüşler neticesinde büyük bir heyecanla ikinci sayının hazırlıklarına başlayan yayın kurulumuz yoğun bir çalışma dönemini tamamlamıştır. Bu sayımızda dört araştırma makalesi ve iki kitap incelemesi yer almaktadır. Asmin Kavas BİLGİÇ, Ortak Alanların Önemi ve Koruma Stratejileri başlıklı makalesinde ortak alanların genel olarak önemini ve koruma stratejilerini, Garrett Hardin ve Elinor Ostrom’un farklı görüşleri bağlamında tartışmıştır. Çalışmada örnekler eşliğinde ortak alanların kullanımına yönelik gelişmeler analiz edilmiştir. Yazar, tüm bu açıklamaların ardından Türkiye’de ortak alanların korunmasında ağırlıklı olarak piyasaya dayalı araçların etkin olduğu tezini ileri sürmektedir. Cumali BOZPİNAR, Kemal Karpat ve Osmanlı Tarihinin Dönemlendirilmesi başlıklı makalesinde öncelikle Osmanlı tarihine ilişkin yapılan sınıflandırmaları karşılaştırmalar yoluyla açıklamaktadır. Bu açıklamaların ardından Karpat’ın iki çalışmasından hareketle Osmanlı tarihinin dönemlendirmesini incelemektedir. Yazar, Karpat’ın Osmanlı tarihini dönemlendirmesindeki temel farklılığı toprak rejimi çerçevesinde tüm Osmanlı tarihini kapsaması olarak belirtmektedir. Sait GÜLSOY tarafından yazılmış olan Exergaming, Kısa Bir Literatür Özeti ve Türkçeleştirme Önerisi: Antroyun başlıklı makalede, dijital oyun türlerinden olan “exergame” kavramsallaştırması için Türkçe karşılık önerisi sunulmaktadır. Kültür, toplumsal yaşam ve sosyalleşme süreçlerinde oyunun etkisini ortaya koymayı da amaçlayan Gülsoy, dijital oyunların anlaşılması konusunda tespitler yapmaktadır. Yazar, alanyazında yer alan çalışmalarla birlikte dijital oyun ve sağlık ilişkisini sosyolojik bir perspektifle temellendirmektedir. İkinci sayımızda yer alan son makale Perihan Betül ERNAS’ın Anadolu Aydınlanması ve Toplumsal Değişimde Önemli Bir Adım: Köy Enstitüleri başlıklı çalışmasıdır. Ernas, makalede Cumhuriyet’in ilanıyla beraber toplum genelinde başlayan değişimlerin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlarda da etkili olduğunu belirterek bu etki ve değişimler ışığında köy enstitülerinin rolünü ele almaktadır. Köy enstitülerinin tarihsel sürecinin kuruluş, işleyiş ve kapanış dönemleri olarak detaylandırdığı makalede, enstitülerin eğitim işlevinin yanında kültürel işlevinin de öne çıktığı vurgulamaktadır. Kitap incelemelerinin akademik çalışmalarda önemli bir yer teşkil ettiği düşüncesinden hareketle dergimizde kitap incelemelerine de yer veriyoruz. Bu kapsamda İbrahim KUMEK Niyazi Berkes’in Türkiye’de Çağdaşlaşma başlıklı kitabını; Ahmet ÇIRAKOĞLU ise Michael Axworthy’un Devrimci İran: İslam Cumhuriyeti’nin Tarihi başlıklı kitabını incelemiştir. Bu sayının hazırlık sürecinde büyük bir özveriyle çalışmaların tamamlanmasına destek olan dergimizin imtiyaz sahibi Metin ÖZ, editör yardımcılarımız Muhammed AKSU ve İrem Ece AKPINAR başta olmak üzere yazarlarımıza ve değerli hakemlerimize teşekkür ederiz. Ayrıca dergimizin okuyucularıyla buluşmasına katkı sağlayan Uğur Ofset ve Matbaacılığa, ikinci sayımızın baskı sponsoru olan Canik Belediyesi’ne ve Canik Belediyesi Belediye Başkanı Sayın İbrahim SANDIKÇA’ya teşekkürlerimizi sunarız. Pandemi sürecinin sona erdiği, sağlıklı günlerde tekrar buluşmak dileğiyle… Editörler Kaan AKMAN Aynur TEKKE
The deed of trust of Altıparmak Hacı İlyas in İzmir The one of the copies of the deed of trust of Hacı İlyas, dated 1649, was first published in Latin scrift in this paper. Information given in this deed is valuable from the history of İzmir point of view. Hacı İlyas, a rich Muslim man from İzmir, known as Altıparmak, declared his trust in 1649 to do Islamic activities in İzmir. His all trust estates were at the quarter of Güngörmez in Izmir. He constructed a small mosque in İzmir. In fact, his aim was to convert his small mosque to big mosque in İzmir.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Dünya tarihinde korunmaya muhtaç çocuklar ve bu çocuklar için insanlığın gereğini yerine getirenler olmuştur. Türklerin çocuklara ve kadınlara verdiği önem, tanıdığı ayrıcalık tarihin sayfalarında yerini almıştır. Türk tarihinde çocukları koruyan kurum denilince şüphesiz günümüzdeki ismi Çocuk Esirgeme Kurumu olan Himaye-i Etfâl gelir. Türkiye Cumhuriyeti döneminde kurumsallaşan cemiyetin kökleri Osmanlı'nın son dönemlerine uzanmaktadır. Özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğinden itibaren teşkilatlanmasını hızlandıran Himaye-i Etfâl Cemiyeti'nin şubelerinden birisi de Aksaray şehrindedir. Fakir ve kimsesiz çocuklar başta olmak üzere toplumun umudu, yarını olan çocukların daha iyi şartlarda büyümesini, daha kaliteli eğitim almasını amaçlayan cemiyetin çok faydalı olduğu görülmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye Himayei Etfâl Cemiyeti Aksaray Şubesi'nin başkanı Vasıf Bey'dir. Çalışmalarıyla öne çıkan isimlerden olan Eczacı Vasıf Bey'in şahsi gayretleri de dâhil olmak üzere Türkiye Himaye-i Etfâl Cemiyeti Aksaray Şubesinin faaliyetleri dönemin gazetelerinden ve diğer belge ve bilgilerden öğrenilmeye çalışılmıştır.
MEDYANIN AYDINLANMASI VE ENTELEKTÜELLERIN SORUMLULUĞU: “YÜZELLILIKLER / 150’LIKLER” VE HATAY’DA YEREL BASIN ----- THE MEDIA ENLIGHTENMENT AND THE RESPONSIBILITY OF INTELLECTUALS: “THE 150ERS” AND THE LOCAL MEDIA IN HATAY, 2019
MEDYANIN AYDINLANMASI VE ENTELEKTÜELLERIN SORUMLULUĞU: “YÜZELLILIKLER / 150’LIKLER” VE HATAY’DA YEREL BASIN Özet Yüzyılın düşünürü Noam Chomsky’nin aydın sorumluluğuna dair fikirlerinin ve yorumlarının Hatay yerel basınının gelişimi bağlamında ve 150’likler boyutunda ele alındığı bu çalışmada dört değerli aydının (Mesut(d) Fani Bilgili, Fanizade Ali İlmi, Refik Halit(d) Karay ve Tarık Mümtaz Yazganalp) sürgün geldikleri Hatay’da dönemsel olarak yazın ve düşün alanına sundukları katkılar ele alınmıştır. Bağımsız zihinlerin toplumların dönüşümündeki rolleri uygarlık tarihi boyunca önemli olmuştur. Tarihi sorumluluklarını sürgünde de olsalar yerine getirmiş olan bu dört bilge insan entelektüel birikimlerini dönemin İskenderun Sancağı’nda ve sonrasında Hatay’da yerel basına, edebiyat dünyasına ve eğitim alanına hiçbir beis görmeden aktarmışlardır. Anahtar Kelimeler: yerel basın, Hatay, 150’likler/Yüzellilikler, Entelektüelin Sorumluluğu, Noam Chomsky. THE MEDIA ENLIGHTENMENT AND THE RESPONSIBILITY OF INTELLECTUALS: “THE 150ERS” AND THE LOCAL MEDIA IN HATAY Abstract This paper addresses the contributions of four esteemed intellectuals (Mesut(d) Fani Bilgili, Fanizade Ali İlmi, Refik Halit(d) Karay and Tarık Mümtaz Yazganalp) to the fields of literature and thought during the period of their exile in Hatay, based on the ideas and remarks on the responsibility of intellectuals of one of the great thinkers of the century, Noam Chomsky, in the context of the development of local media in Hatay. Throughout the history of civilization, the role of independent minds has always been important in the transformation of communities. Even though they were in exile, those four scholars fulfilled their historic responsibilities and transferred their intellectual knowledge unimpeded to the local press and the fields of literature and education, first in the district of Iskenderun and then in Hatay. Keywords: local press, Hatay, the 150ers, The Responsibility of Intellectuals, Noam Chomsky. https://dergipark.org.tr/usuifade https://dergipark.org.tr/usuifade/issue/45051/562372 https://dergipark.org.tr/download/article-file/710934
Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, 2022
Due to the COVID-19 disease, which has affected the whole world negatively in all areas of life, Distance education (DE) studies have become a mandatory practice for students since March 2020. DE studies have also been used in music education, where applied and theoretical studies are carried out. In this study, it was aimed to determine the views of music education undergraduate students in higher education institutions of different types around Turkey about the DE they have received during the COVID-19 restrictions. A total of 284 undergraduate students participated in the study. The data were obtained through the questionnaire prepared by the researchers and tested with the SPSS programme. With some of the questions in the questionnaire which were formed on the relationship between music education and DE, it was aimed to find out whether there is a significant difference between the students in terms of gender, class level and instrument field. The findings obtained from some of the questions are presented with percentage frequency values. Some of the findings obtained are that 57.4% of the participants preferred face-to-face training in the restriction processes, 64.1% did not agree with the idea of DE as beneficial, and the student teacher relationship in the classroom environment was not adequately provided in DE. Eğitim uygulamaları teknoloji yardımı ile güncellenerek yenilenebilmektedir. Bu yeniliklerden birisi uzaktan eğitim (UE) faaliyetlerinin başlatılması olmuştur. UE imkanları sayesinde zaman, maddiyat ve ulaşım sorunları nedeniyle fiziki eğitim ortamlarına katılamayan öğrenciler, amaçladıkları eğitimi imkanları dahilinde alabilmektedirler. UE başlangıçta ihtiyaçlarla ve yeniliklere yönelim ile şekillenerek kabul edilmiş bir uygulama olmasına rağmen 2020 yılından itibaren mecburi olarak tercih edilmek durumunda kalmıştır. Tüm dünyayı tüm yaşam alanlarında olumsuz etkilemiş olan Covid-19 hastalığı nedeniyle UE çalışmaları 2020 yılı mart ayından itibaren öğrencilerin zorunlu olarak katıldıkları bir uygulama haline gelmiştir. Uygulamalı ve teorik çalışmaların sürdürüldüğü müzik eğitiminde de UE çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmada Türkiye’ de farklı tiplerdeki yükseköğretim kurumlarında müzik eğitimi alan lisans öğrencilerinin Covid-19 kısıtlama süreçlerinde aldıkları UE’ ye ilişkin görüşlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmaya 284 lisans öğrencisi katılmıştır. Veriler araştırmacıların hazırmış olduğu anket aracılığı ile toplanmış, SPSS programı ile test edilmiştir. Müzik eğitimi ve UE ilişkisinde oluşturulmuş olan anketteki bazı sorular ile cinsiyet, sınıf seviyesi ve çalgı alanı değişkenleri arasında anlamlı farklılık olup olmadığı incelenerek bulgulara ulaşılmış, bazı sorulardan edinilen bulgular ise yüzde-frekans değerleri ile sunulmuştur. Kısıtlama süreçlerinde katılımcıların % 57,4’ünün yüz yüze eğitimi tercih ettikleri, % 64,1’inin UE’ nin faydalı olduğu düşüncesine katılmadıkları, UE’ de sınıf ortamındaki öğrenci-öğretmen ilişkisinin yeterince sağlanamamış olması elde edilmiş olan bulgulardan bazılarıdır.
these areas is urban policies. The main aim in our study is to emphasize the effects of the internal migration wave experienced by Turkey on urban.
Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Aksaray, Anadolu’nun ortasinda, yollarin kesisme noktasinda yer alan bir sehirdir. Bircok devletin iz biraktigi kadim bir cografyadir. Ozellikle Anadolu Selcuklulari Devleti doneminde parlak gunler yasamis; cami, han, kervansaray, kopru ve daha bircok eserle mamur edilmistir. Daha sonraki asirlarda siradan bir Anadolu sehri olmustur. Osmanli Devleti’nin son donemlerinde idari statusu tenzil edilmis ve 19. yuzyilin ikinci yarisi olmadan kaza (ilce) olmustur. 1920’ye kadar bu sekilde idare edilen Aksaray, Milli Mucadele’nin baslamasindan kisa bir sure sonra mustakil liva yapilmistir. 1923’te vilayet olan Aksaray sadece on yil sonra yeniden kaza rutbesine dusurulmustur. Aksaray baska bir ifadeyle Aksaraylilar ne olursa olsun bu kararlara karsi bir kizginlik gostermeden zor zamanlarda devletin ve milletin yarasina merhem olmaya ellerinden geldigince gayret gostermislerdir. “Aksaraylilarin Yardimseverligine Dâir Tespitler (1909-1931)” baslikli calismada II. Mesrutiyet ile Cumhuriyetin il...
1974 yılında yayınlanan üç ciltlik "Abideleri ve Kitabeleri ile Niğde Aksaray Tarihi" kitabı, bugüne kadar daha iyisi yapılamamış bir Aksaray ansiklopedisidir. İbrahim Hakkı Konyalı’nın bizzat gezerek ve yerinde belgeleyerek hazırladığı bu eser Aksaray ilinin sanat tarihi için de çok değerli belgeler ve bilgiler içeren nadide bir çalışmadır. Aksaray ve ilçelerindeki tarihi eserleri tek tek dolaşarak fotoğraflayan ve derin arşivcilik tecrübesi ve Osmanlıcaya hakimiyeti ile Osmanlı vakıf belgelerini ve kaynaklarını inceleyen Konyalı Hoca, günümüzde bilim ve sanat adamlarından oluşacak bir grubun zor yapabileceği akademik bir çalışmayı tek başına yapabilmiştir. Zaman içerisinde yıkılarak yok olan ya da restorasyonu sırasında orijinal özelikleri kaybolan pek çok tarihi yapı hakkında günümüzde tek bilgi kaynağı Konyalı’nın bu eseri olmuştur. Ayrıca Aksaray’da gezdiği bütün ilçe ve köylerin tarihi eserleri yanı sıra kültürel, coğrafi, sosyal ve ekonomik durumları hakkında da kitabında bilgiler vermektedir. Ancak bu araştırmalarında çekilen fotoğrafların tasnifi ve yayınlanması sırasında bazı hataların da olduğu daha sonra fark edilmiştir. Bu eser Konyalı’nın yazdığı kitaplar arasında en kapsamlı olanı olarak tanımlanır. Zira bu en son hazırladığı eser olduğu için tüm birikimi bu esere yansımıştır. Çalışmalarından Konyalı’nın tarihçi ve sanat tarihçisi olması yanı sıra, sosyoloji, arkeoloji, arşivcilik ve hatta halkbilimcilikte de yeterli birikime sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmada İbrahim hakkı Konyalı’nın üç ciltlik "Abideleri ve Kitabeleri ile Niğde Aksaray Tarihi” kitabı tanıtılacak ve Aksaray tarihi, kültürü ve sanatı açısından önemi incelenecektir. Anahtar Kelimeler: İbrahim Hakkı Konyalı, Aksaray Tarihi, Aksaray. Presentation of "The History of Niğde Aksaray with Monuments and Inscriptions as a Work Prepared on Aksaray Art History" Abstract The three volumes "The History of Niğde Aksaray with Monuments and Inscriptions " published in 1974 is an encyclopedia of Aksaray that has not been done so far. This work, which is prepared by traveling personally and documented on the spot, is a rare work which contains valuable documents and information for the art history of Aksaray. Konyalı, who studies the historical monuments of Aksaray and its districts one by one and experiences deep archival studies and Ottoman domination and examines the Ottoman foundation documents and resources, has been able to do an academic work alone which can be done by a group of scientists and artisans today. Today, the only source of informatio nabout many historical buildings which have been destroyed over time or whose original features have disappeared during the restoration has become this work of Konyalı. Inaddition, he gives information about the cultural, geographical, social and economic situations of all districts and villages he visited in Aksaray, as well as historical monuments. However, it was later noticed that there were some mistakes during the sorting and publication of the photographs taken in these investigations. This work is described as the most comprehensive of the boks written by Konyalı. Because this is the last work that you have prepared, all your experience is reflected in this story. In addition to being historians and art historians of Konyalı, it is understood that these studies have sufficient accumulation in sociology, archeology, archival science and even folklore. In this study, three volumes of "History of Monuments and Inscriptions and Niğde Aksaray "book will be examined and Aksaray will be examined in terms of history, culture and art.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.