Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
1 Yerleşme ve yerleşmelerin sınıflanması, tarih boyunca defalarca tanımlanmaya çalışılmış, süreç içerisinde kentlerin morfolojisini tanımlamada yetersiz kalınması, farklı kavramlar ve tanımları karşımıza çıkarmıştır. Güncel durumda 5216 sayılı yasayla "büyükşehir" kavramı geri dönüşü olmayacak bir şekilde hayatımıza ve şehircilik literatürüne girmiş, zaman içinde kentlerin özgün niteliklerinin dikkate alınmadığı kentsel politika sisteminde, merkezi hükümetin yerel seçim sürecinde elini güçlendirmek için kullandığı bir araç haline gelmiştir. Ülkemizde özellikle yerleşmeler arası boşlukların hızlı kentleşme süreciyle birlikte yapılaşarak nefessiz biçimde dolduğu kentsel alanlarda, "büyükşehir" süreci yerel yönetim yapılanmasına taşımıştır. Birbiriyle bütünleşmiş ve sürekli etkileşim halinde olan bu yerleşmeler arasında koordinasyon sağlanabilmesi, kentsel hizmetlerin kesintisiz, sürekli ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesi, tüm bunları sağlarken maliyetlerin minimum düzeye indirgenmesi; "büyükşehir" modelini metropoliten alanlar için zorunlu hale getirmiştir. İstanbul, İzmir, Kocaeli gibi yerleşmeler için "büyükşehir" modelini etkin bir yerel yönetim modeli olarak değerlendirmek mümkünken; aynı modeli 2012 yılının Kasım ayında çıkarılan 6360 sayılı kanun ile 13 ilde birden kurulan büyükşehir belediyeleri için de uygun ve etkin bir yönetim modeli olarak değerlendirmek mümkün müdür? Bu çalışmanın temel amacı; 6360 sayılı kanunla "büyükşehir" statüsüne geçen Hatay ilini, kendisine verilen yeni statüsü ile kurulacak geleceğine yönelik bazı kentsel ve kırsal risk öngörülerini değerlendirmektir.
Kentlerin Geleceği Bağlamında Ütopyaların Rolü, 2018
Günümüzde endüstriyel çağın toplumsal hayatı köklü bir biçimde değiştiren üretim ve tüketim biçimlerinin dünya çapında yaygınlaşması kentsel alanların giderek büyümesini beraberinde getirmektedir. Bu durumun yanı sıra çevreye olumsuz etkileri olan endüstriyel üretim biçimleri nedeni ile de dünyadaki yaşamı tehdit eden sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Küreselleşmenin bir sonucu olarak doğal kaynaklar hızla tüketilmeye ve kentler kontrolsüz olarak büyümeye devam ederken bir yandan da bu duruma yönelik eleştiriler yapılmakta ve çözüm önerileri geliştirilmektedir. Sürdürülebilirlik ve yaşanabilir çevre çalışmaları hızla devam etmekte, kaynakların tüketilmesine yönelik tepkiler çeşitli kurumlar ve organizasyonlar aracılığı ile dünya çapında ortaya konulmaktadır. Ekolojik sistemin sürdürülebilirliği kaygısının öne çıktığı önerilerde; amacın yalnızca ideal bir kentsel form önermek olmadığı, küresel çevre ve ekonomi problemlerine çözüm üreten ideal bir toplum oluşturmak olduğu da söylenebilir. Bu anlamda, tarih boyunca toplumsal yaşamın fiziksel mekânının inşasında etkin bir rolü olan mimarlık disiplininin ütopik önermelerin en önemli temsil araçlarından birisi olduğu düşünüldüğünde ütopyaların günümüz sürdürülebilir kent projeleri için itici bir güç niteliği taşıdığı önermesi tartışılabilir olmaktadır. Tarih boyunca daha iyi bir yaşam ve toplum arzusunu ifade eden ütopyalar, olanın eleştirisi üzerinden, var olmayan bir toplumsal düzen ve çevre önermesi gerçekleştirerek geleceğin öngörülmesinde etkin olmuşlardır. Geleceğe dair umut vaat eden ütopyaları ait oldukları zaman, yer ve kültürel bağlam ile ilişkilendirmek mümkündür. Bu anlamda bildiri; küresel koşulların sorunları ve imkânlarıyla birbirine benzeyen ve ekosistemi tahrip eden kentler yarattığını kabul eden eleştirel tavrın ortaya çıkardığı yeni kentsel önermeleri ele almaktadır. Çalışma kapsamında, bir yer’e bağlı olmayan ancak genel bir ‘kent’ olgusunu toplumsal bir iyileştirme projesi kapsamı içinde ele alan ütopik projelerin geleceğin yaşanabilir ‘iyi’ kentleri için yol gösterici olma durumu incelenecektir. Ütopyaların tam da bu zamanda mevcut fiziksel çevreyi eleştirerek daha iyi bir dünyanın mümkün olabileceğine dair inancı pekiştiren projeler olarak geleceğe yön verme potansiyelleri olduğunu öne süren bu çalışma, yaşam alanı tanımının artık kentsel ölçekle sınırlı olmadığını ve tüm ekosistemi içerdiğini vurgulamaktadır.
Adnan menderes ünİversİtesİ sosyal bilimler enstİtüsü dergisi 1, 2014
The number of metropolitan municipalities in Turkey has increased to thirty in the context of the law number 6360 together with newly established. The new law has overlapped the metropolitan municipal borders with the provincial borders. Hatay metropolitan municipality is also one of newly established metropolitan municipalities under the law number 6360. A new administrative structure has emerged in the province after becoming the metropolitan municipalities of Hatay. Not only the administrative effects of the law in the province, it has been also observed that there are political, financial, urban and social effects in the agenda. In particular, after the foundation of new districts thanks to the way of dividing of large districts, and the alteration of some districts' border have caused the significant political effects. These political effects have been concretely appeared in the results of the 2014 local election in Turkey. To what extent the formation of a metropolitan municipality in Hatay will contribute to the issues of development, infrastructure, and the planning of urban area so others are to be seen in practice in the following periods.
Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi
Bu çalışma, 6360 sayılı düzenlemeyle oluşan büyükşehir modelinde büyükşehir belediyesi ile ilçe belediyeleri arasında yaşanan sorunlar ve bu sorunlara ilişkin aranan çözüm önerileri üzerinde durmaktadır. Hızlı kentleşme sürecine bağlı olarak artan sorunlar, özellikle büyük şehir yönetimlerinin yeniden yapılandırılmasını gerekli kılmıştır. 6360 sayılı düzenleme böylesine bir ihtiyacı karşılamak üzere hayata geçirilmiş olsa da uygulamada başta yetki ve hizmet paylaşımı olmak üzere birçok sorun ortaya çıkmıştır. Bunların bazıları zamanla aşılmış olsa da bütün büyük şehirler için aynı şeyi söylemek zordur. Bu açıdan 6360 sayılı yasa başta yetki konusunda büyük değişiklikler içerdiğinden, yasanın yürürlüğe girdiği günden bu yana, sunulan hizmetlerin yeterliği ve kalitesi hep tartışma konusu olmuştur. Dolayısıyla Hatay ölçeğinde yapılan bu çalışmada, Hatay Büyükşehir Belediyesi ile Hatay'daki ilçe belediyeleri arasındaki yetki, hizmet, kaynak, denetim ve koordinasyon gibi beş temel alanda işlevselliğinin hangi ölçüde sağlanabildiği tespit edilmeye çalışılmıştır.
Vedat YILMAZ Öz 20. yüzyıl sonrasında, sanayileşmenin artması ve nüfusun kent merkezlerinde yoğunlaşması neticesinde, çevre ve hava kirliliği sorunları giderek artmıştır. Günümüzde de, çevreye yönelik sorunların halen ülkemiz genelinde devam ettiği ve kalıcı çözümler bulunamadığı aşikârdır. Çevre sorunlarının çözümünde sorunun doğru saptanması önemlidir. Yaşanılan alanları insan yaşamına uygun yaşanabilir temiz bir çevre haline getirmek, çevre sorunlarına yönelik çözümler üretme noktasında, yerel yönetimlere önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir. Hatay'da çevre sorunları giderek artmıştır. Çalışmamızda, 6360 sayılı yasa ve bu yasa ile büyükşehir statüsü kazanan Hatay Büyükşehir Belediyesi'nin çevre sorunlarına yaklaşımı, çevre ve hava kirliliğine yönelik yürütülen faaliyetleri; literatür tarama, gözlem ve büyükşehir belediye yetkilileriyle yapılan görüşmeler sonrasında irdelenip önerilerde bulunulmuştur. Abstract After the 20 st century, environmental and air pollution increased gradually depending upon increasing of industrialization and accumulation of the population in the city centers. Nowadays it is clear that problems directed to environment continue in our country and no permanent solution has been founded yet. The correct detection of the problem is important in the solution of environmental problems. There are important duties and responsibilities to be done by the local administrations as in the turn point of producing solutions for the environmental problems and making the living places into suitable for human life livable clean environment. In our study, proposals were being made about its approach to the environmental problems, the continuing activities for environment and air pollution, observation and literature searching after interview with the authorities of Hatay Metropolitan Municipality that gained Metropolitan Municipality status with law numbered 6360.
Vakanüvis- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2017
Platon'un idea'sı ve Aristoteles'in telos'u konu kent olduğunda aynı anlama gelir ve aynı amaca hizmet eder: Kent, ideal kent veya kent ideali için acımasızca dönüştürülür. Kentin maddesi insan, yeni form'a göre biçim verilecek önemsiz bir maddedir. Bu çabada "ütopya"nın işlevi önemlidir. İmkansızlığı temsil eden ütopya ideal kenti imkanlılık sınırlarına koyar. Bu şekilde bizi yanıltan bir simülasyon oluşturur.
İDEALKENT, 2012
Throughout the history, philosophers searched out the alternative ways of reaching the ideal community. The cities of utopias which were produced from the Ancient Greek to the twentieth century, were designed as the spaces of hope; the cities were seen as the places of harmony, static, homogenity. There were Platon'
Geleceğin Konut Ütopyaları, 2020
Tarih boyunca mevcut yaşamı eleştiren ve çağın koşulları bağlamında kendi çözüm önerilerini üreten mimarlık; yalnızca şimdi ’ye değil geleceğe yönelik de bir vizyon sunma rolünü üstlenmiştir. Toplumun ideal fiziksel mekânını üretmeyi ilke edinen disiplinin bilgi alanı toplumsal, ekonomik, çevresel sorunlar ve bilimsel gelişmeler neticesinde sürekli olarak değişmiş dolayısı ile önermelerin temsiliyet biçimleri de dönüşüme uğramıştır. Nitekim, toplum için iyi yaşam olanaklarının keşfinin amaçlandığı ütopik önermelerde konut kavramı içeriklerinin de farklı tarihsel dönemlerde değiştiği gözlenmektedir. Modernleşme öncesi süreçte üretilen ütopyalarda konut sosyal bir problem olarak ele alınırken günümüz koşullarında sosyo-ekonomik ve çevresel boyutları ile disiplinlerarası bir problem haline gelmiştir. Kentsel alanları, toplumsal yaşamı ve doğa ile ilişkisini örgütleyen fiziksel çevreler olarak öngören Bahçeşehir modelindeki parametreler artık değişmiştir. Bilimsel alanda gerçekleşen değişimler neticesinde doğanın kendi başına bir değer olmasının ötesinde mimarlıkta bir tasarım yolu olarak kullanılmaya başlanması ve ütopik önermelerin bu bağlamda ortaya konulması dikkat çekici olmuştur. Bu bağlamda çalışma; mimarlığın çağın bilgi alanından yararlanarak geleceğe yönelik çözüm arayışları gerçekleştirmesini önemsemektedir. Çalışmanın amacı; geleceğin konut ütopyalarını, yaşamın sürdürülebilirliğini önceleyen disiplinler arası önermelerin mimari temsilleri üzerinden tartışmaktır. Tartışma kapsamında, endüstrileşme ile birlikte mimarlık alanına dâhil olan ütopyaların dönemin bilgi alanı neticesinde çağdaş ütopik önermelere değin geçirdiği değişim incelenmiştir. Modern Mimarlık döneminden günümüze değin üretilen önermelerden dönemin bilgi alanını yansıtan etkin örnekler seçilerek bir analiz föyü oluşturulmuştur. Önermelerin temsil biçimlerinin değişimi üzerinden tasarım süreci, araçları ve tasarımcı rollerine yönelik değerlendirmeler gerçekleştirilmiştir. Ütopik barınma tasarılarının günümüzde aldığı biçim neticesinde teknolojik ve bilimsel gelişmelerin mimarlık disiplini özelinde etkinliğinin tartışmaya açık hale geldiği görülmüştür.
Uluslararasi Akademik Birikim Dergisi, 2023
Göç, bir ülkenin gelişimine etki eden aynı zamanda yönetilmesi zorunlu çok boyutluluğu oluşturmuştur. Bu bağlamda etkin bir yönetimin söz konusu olabilmesi için Merkezi Yönetim dışındaki paydaşların bu sürece dâhil olması göçün karmaşıklığının etkin bir şekilde yürütülmesinde önem teşkil etmektedir. Yerel Yönetim kavramı; ulus sınırları içindeki topluluklarda yaşayan insanların bireysel ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulmuş olan ve aynı zamanda hukuk düzeniyle oluşturulmuş anayasal kuruluşları ifade etmektedir. Bu çalışmada sınır belediyeleri olan Gaziantep ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri'nin Suriyeli göçmenlere yönelik hizmet üretimleri ele alınmış, bu hizmetlerin nitelikleri araştırılmış ve geliştirebilir olasılıkları incelenmiştir.
İdealkent Dergisi, 2024
Türkiye’de 2012 yılında çıkarılan ve 2014 yerel seçimlerinin ardından uygulanmaya başlanan 6360 Sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Türk yerel yönetim yapısında önemli değişiklikler yaratmıştır. Kanun ile büyükşehir belediyesi sayısı 16’dan 30’a çıkarılmış, büyükşehirlerin sınırları ilin sınırlarına genişletilmiş, büyükşehir olan illerde il özel idareleri kaldırılarak Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) kurulmuş, köy ve beldelerin tüzel kişilikleri sonlandırılarak mahalleye dönüştürülmüş, mahalleye dönüşen alanlara içme suyu, emlâk gibi çeşitli ilave vergiler getirilmiş, büyükşehirlerde mahalle kurulabilmesi için asgari nüfus 500 olarak belirlenmiştir. Kanun’un uygulanmaya başlanmasının ardından literatürde ve kamuoyunda, mevcut büyükşehir belediye modelinin Türkiye’nin tüm illerine yayılarak bir ‘bütünşehir modeline’ geçilmesi tartışılmaktadır. Çalışmanın amacı; 6360 sayılı Kanun ile Türkiye’de kırsal alanlarda ortaya çıkan dönüşümleri ele almak ve elde edilen deneyimler ışığında bütünşehir modeline geçilmesi halinde karşılaşılabilecek tehditler ve olumlu yönlere ışık tutmaktır. Kanun Türk yerel yönetim sistemini farklı yönetsel açılardan etkilese de çalışmanın sınırlılığı gereği, bir kırsal alan yönetim birimi olan köyler üzerinde durulmuştur.
Yerel Politikalar, 2013
Makalede dünü, bugünü ve muhtemel yarını üzerinden büyükşehir belediye (BŞB) modelinin bir analizi yapılmaktadır. Makalede BŞB modeli, üç temel dönemleme üzerinden okunmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde büyükşehirlerin sorunları 1960'lı yıllarda tartışılmaya başlanmıştır. Bu bağlamda makale, 1984 öncesine uzanmakta ve arayış dönemiyle başlamaktadır. BŞB'nin 1984 ila 2012 arasındaki 28 yıllık yolculuğu ise, kendi içinde kuruluş, genişletme ve bütünleştirme şeklinde üç alt döneme ayrılmaktadır. Makalede bu alt dönemler üzerinden, Türkiye'deki büyükşehir deneyiminin temel gelişim çizgileri analiz edilmektedir. BŞB modelinde 2012 yılında yapılan yasal değişiklikle, öncekilerden oldukça farklı yeni bir döneme girilmiştir. Bu değişiklikle birlikte, alansal yönetim modeline geçilmektedir. Diğer taraftan modele biçim veren yasanın ilk hali, merkeziyetçi yerelleşme niteliğine sahiptir. Makalede yeni model, yedi tema üzerinden değerlendirilmeye çalışılmaktadır. Bu temalar yasanın tanımlanması, yerleşim esasından alansal yönetime geçiş, belde belediyelerinin kaldırılması ve özerklik, yerindenlik, hizmet bölüşümü ve etkinlik, vesayet, uygulanabilirlik ve sürdürülebilirliktir.
Palet Yayınları, 2024
İkinci Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin önde gelen yazar, gazeteci ve düşünce adamlarından biri olan 1 Muhittin Birgen, 1885'te İstanbul'da doğdu. Babası aslen Yozgatlı olan ordu muhasebecisi Ömer Lütfi Bey, annesi Ayşe Fazilet Hanım'dır. 2 Unkapanı Rüştiyesi ve Vefa İdadisi'nde okuduktan sonra, Darülfünun Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu. 3 Fransızca, Almanca, biraz Rusça ve İngilizce, Arapça ve Farsça bilmekteydi. 4 1906'da Hicaz Demiryolları İdaresi'nde maliye memuru olarak göreve başladı. 1908'de bu görevinden ayrılarak Hadika-i Meşveret, Üsküdar İdadisi ve Üsküdar Sultanisi gibi okullarda 1914'e kadar Edebiyat ve Felsefe öğretmenliği yaptı. 5 Aynı yıllarda kitap yazarlığı, gazetecilik ve bazı yabancı gazetelerin muhabirliği gibi birçok işi bir arada yürüttü. 6 Melahat (Süreyya) Hanımla evlendi ve Asude adında bir kızları oldu. 7 İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra İttihat ve Terakki ile yakın ilişkiler kurarak bu cemiyeti destekleyen "Tanin" gazetesinde çalışmaya başladı. 8 Muhittin Birgen bu sıralarda kendisinin "Meşrutiyetçi, siyasi ve içtimai bir inkılabın hararetli taraftarı, radikal bir demokrat ve
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021
Metropolitan application in our country started for the first time in March 1984. The statement in the Constitution that special administrations can be established for large settlements is the legal basis for the establishment of metropolitan cities. The provinces, which were the first metropolitan cities, were Istanbul, Ankara and Izmir. Over time, there have been changes regarding metropolitan administrations. Along with the newly created legal regulations, developments have shown themselves in many subjects depending on the conditions of the period. These changes, which started in 1984, were last realized in 2012. In this framework, in the Law No. 6360 enacted in 2012, there was a regulation that included changes in metropolitan administrations. With this law, the number of metropolitan municipalities in our country has increased and the criterion for becoming a metropolitan city has been changed to population only. In addition, the legal entities of the village and town municipalities in the new metropolitan areas were abolished and turned into neighborhoods. New districts have been established in these provinces, which also have metropolitan status. In this study, the services provided in the province of Hatay, which became a metropolitan city with the Law No. 6360, and the changes that occurred with the city being a metropolitan were evaluated by the people of the province and the perception of the local people towards the Hatay Metropolitan Municipality and its work was revealed.
İl belediyeleri büyükşehir olmak istiyor. Kendi belediyeleri açısından son derece haklıdırlar. Ancak konuya daha yukarıdan, Türkiye geneli için baktığımızda tasarının son derece sorunlu olduğunu görüyoruz.
Türkiye'de, 6360 sayılı büyükşehir belediye yasasıyla (2012) birlikte, büyükşehir belediyeli 30 ilde, köy ve beldelerin tüzel kişilikleri kaldırılarak mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2012 yılı verilerine göre, Hatay ili nüfusunun % 50'sini oluşturan kırsal nüfus, ilgili yasa sonrasında TÜİK tarafından kentli nüfus olarak kayıt altına alınmıştır. Bu çalışmanın amacı; Hatay'daki kentsel alanları ve ilin kent-kır nüfusunu coğrafi esaslara uygun bir şekilde belirlemektir. Çalışmada, il genelindeki kentsel yerleşmeler belirli kriterlere göre (idari yapı, nüfus, fonksiyon) belirlenmiş, kentlerin yerleşme formu içerisinde kalan mahalleler, arazi gözlemlerinden ve uydu görüntülerinden yararlanılarak tespit edilmiştir. Daha sonra kentsel alanlar içerisinde kalan mahallelerin 2020 nüfuslarının toplanması suretiyle kent nüfusları elde edilmiştir. Çalışmada,
Türk Yurdu, 2023
Geçmişten günümüze Hatay'da olan depremler bu makalede incelenmiştir. 6 Şubat 2023 tarihli depremlerden edinilen tecrübe ile günümüzde olabilecek afetlerden önce ve sonra alınacak aksiyonlara dair öneriler sunulmuştur.
Çalışma büyük ses getiren 6360 sayılı kanunun çıkarılmasında genel gerekçe olarak gösterilen nüfus yoğunluğuna göre etkin kamu hizmeti, demokratik ve siyasal katılımı yüksek kentlerin yaratılması, hizmette yerindenlik ilkesi, hizmet bölüşümü ve ölçek ekonomisi boyutlarının teorik değerlendirilmesini kapsamaktadır. Bu doğrultuda Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin sunduğu hizmetlerin yaratmış olduğu memnuniyet algısı, Servqual Modeli ile hem 6360 sayılı yasa öncesini hem de sonrasındaki iki farklı uygulamayı içerecek şekilde mahalle muhtarları gözünden ölçülmüştür. Hatay ilinde görev yapmakta olan toplam 589 mahalle muhtarı arasından basit tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen 300 mahalle muhtarı ile anket tekniği kullanılarak veriler toplanmıştır. Geri dönüşü olan ve sağlıklı doldurulan 138 adet anket, SPSS 17.00 paket programı aracılığıyla faktör, güvenilirlik analizleri ve bağımlı gruplar t-Testine tabi tutulmuştur. Analiz sonuçlarına göre; muhtarların orta düzeyde memnuniyet içinde oldukları, SERVQUAL hizmet kalitesi ölçeğinin alt boyutlarından finans boyutu açısından 6360 sayılı yasa öncesi ve sonrası dönemle ilişkili olarak memnuniyet düzeylerinin anlamlı farklılık gösterdiği, diğer boyutlar açısından anlamlı bir farklılık içinde olmadıkları bulgusu elde edilmiştir. Ayrıca ölçeğin altı alt boyutunda 6360 sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin azaldığı, beş alt boyutunda ise yasa sonrası döneme ilişkin memnuniyet düzeylerinin yükseldiği ve genel memnuniyet düzeyleri açısından yasa sonrası dönemdeki memnuniyet düzeyinin istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemiş olsa da artış gösterdiği belirlenmiştir.
Güney Rüzgarı Dergisi, 2023
Tezer: Antakya İyileşecek Antakyalılar İyileşecek Hatay’da sorunların çözümü imkansız değil ama kısa sürede de çözüm beklenmemeli. Yeniden yapılanma ile ilgili sorunları ve beklentileri konunun uzmanlarından, Antakya teziyle Antakyalıdan çok Antakya’ya sevdalı Şehir Plancısı Dr. Tuğçe Tezer’ le konuştuk.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.