Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Çünkü şair kendinin farkında Olduğundan daha yalnız, daha Beter bir hafızadır, bu yüzden Kederini anlatabilecek alfabeyi Ancak Kendisi yaratabilir HAFIZA DENİZİNDE BİR NİDÂ Asuman Susam Hafıza ve hatırlama kavramlarına dair tartışmalar, bu tartışmaların hakikat'i arayış bağlamında derinleşmesi 90'lardan bu yana hem dünyada hem ülkemizde dikkat çekici bir nitelik kazandı. Bu, çağın bir eşikte olduğunun göstergesiydi. J. Assmann'a göre bu furyanın üç temel nedeni: yeni elektronik medya ve bellek dışı kaydın (yapay belleğin) mümkün olduğu bir çağ içinde bulunmamız, bugünün kültürünü geçmişin 'ardıl kültürü' olarak kavrayan tutumlar nedeniyle geçmişi hatırlama ve anlama çabası içinde oluşumuz ve en önemlisi yazılı insanlık tarihinin kaydettiği en ağır felaketlerin ve insanlık suçlarının işlendiği dönemin görgü tanıklarının yaşama artık veda etmesidir. 1 Unutma ve hatırlama, tarih ve hafıza kavramlarının kültür çalışmalarını içeren alanlarda ele alınıyor oluşu (sanat,din, politika, edebiyat …) meselelere farklı bir nedensellik ve disiplinlerarasılık içinde bakabilmenin yollarını da açmıştır. Halbwachs, kavramsallaştırmasında hafızanın dört farklı dış boyutundan söz eder: Mimetik Hafıza, Nesneler Hafızası, İletişimsel Hafıza ve anlam aktarımı olarak Kültürel hafıza. Mekanı insan beyni olan ve fizyoloji, nöroloji ve psikolojinin alanına giren ve 'iç'i ilgilendiren hafızadan farklı olarak bu hafıza türleri doğrudan dış'la ilgilidir. Yani bireylerin ve toplumların hafızaları yaşadıkları zaman ve mekânın toplumsal ve kültürel koşullarına göre 1 Assmann. J, (2001),Kültürel Bellek,s.17, Çev:A. Tekin, İstanbul: Ayrıntı
Tarihte Müslümanlar 5, 2020
Hâfız-ı Hârizmî (or in Turkish pronunciation, Harezmli Hâfız) is one of the prominent Chagatai poets of the 15th century. In the book titled "Tarihte Müslümanlar (Muslims in History)," I provided information about Hâfız-ı Hârizmî's life and works. KARAHAN, Akartürk (2020), “Hâfız-ı Hârizmî”, Tarihte Müslümanlar 5, (Proje Yürütücüsü ve Genel Koordinatör: Prof. Dr. İrfan Aycan), Ankara: Otto Yayın, s. 244-247. ISBN: 978-625-7236-28-7 (Tk) 978-625-7236-33-1 (5.c)
2005
Türk dünyasının tamamı göz önüne alındığında, bazı kişilerin Türk kültüründe ve hayatında derin izler bıraktığını görürüz. Hoca Ahmed Yesevi, Dede Korkut, Yunus Emre, Köroğlu, Karacaoğlan gibi şahsiyetler, doğup yaşadıkları yerler neresi olursa olsun, Türk dünyasının her yerinde yaşamaya devam etmektedirler. Zaman ve mekân kavramını aşan Nasreddin Hoca da 800 yıldır Türk dünyasını dolaşmaya, Türk halkını güldürüp düşündürmeye devam etmektedir. Balkanlardan Büyük Okyanus'a, Kuzey Buz Denizi'nden Tibet'e kadar uzanan coğrafya, Nasreddin Hoca'nın bugün yaşadığı Türk coğrafyasıdır.
Bu çalışmada; Denizli'nin ilçelerinden biri olan Honaz'ın Cumhuriyet dönemindeki nüfusunun değişimi ve gelişimi konu edilmiştir. Çalışmanın giriş kısmında; konunun daha iyi anlaşılması amacıyla, Osmanlı'dan cumhuriyete uzanan süreçte Honaz'ın nüfus durumuna ilişkin kısaca bilgi verilmiştir. Çalışmanın esas kısmının ilk bölümünde; Atatürk ve İnönü Döneminde Honaz'ın nüfusu, değişimi ve gelişimi ortaya konulmuştur. İkinci bölümünde; Demokrat Parti'nin iktidarından Anavatan Partisi'nin iktidarına kadar olan süreçte Honaz'ın nüfusu göz önüne serilmiştir. Üçüncü bölümde; Honaz'ın 1983-2013 yılları arasındaki yani Turgut Özal-Tayyip Erdoğan dönemindeki nüfusu açıklığa kavuşturulmuştur. Çalışmanın sonuç kısmında ise; elde edilen bilgiler ve yapılan değerlendirmeler sonrasında, bir takım sonuçlar ortaya konulmuş, nüfusun tarihsel değişimine ve gelişimine yer verilmiştir.
DİYALEKTOLOG, 2019
ÖZET Tarihin her döneminde önemli bir yerleĢme merkezi olan Harput, bölgesinin bir ilim ve irfan yuvası olmuĢtur. Bu yönüyle Harput‟tan yüzyıllar boyunca birçok manevi Ģahsiyet, ilmi ve edebi Ģahsiyet, bestekâr ve müzisyen, askeri ve siyasi Ģahsiyet yetiĢmiĢtir. Harput‟un yetiĢtirdiği ilmi ve manevi Ģahsiyetlerden biride Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi‟dir. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi, 1805 yılında Harput‟ta doğmuĢtur. Harput ve Ġstanbul‟daki tahsil hayatından sonra Harput‟ta Süleyman PaĢa Medresesi müderrisliğine tayin edilmiĢtir. Müderrislik görevinin yanı sıra uzun yıllar Harput ve Mamuretülaziz Vilâyeti Müftülüğü görevinde bulunmuĢtur. Bu arada birçok talebe yetiĢtirmiĢtir. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi, 1900 yılında Harput‟ta vefat etmiĢtir. Bu çalıĢmada, XIX. yüzyılda Harput‟ta yetiĢen en önemli müderris ve müelliflerden biri olan Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi‟nin hayatı, eserleri ve onun Harput uleması içindeki yeri ele alınmıĢtır. Anahtar Kelimeler: Harput, Medrese, Müderris, Müftü, Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi AN UNKNOWN SCHOLAR FROM THE HARPUT CLERĠAL: DELLALZADE MÜFTÜ HACI MEHMET EFENDĠ ABSTRACT Harput, which is an important settlement center in every period of history, has been a science and wisdom nest of its region. From Harput, which a distinguished example of Turkish culture, many spiritual personalities, scientific and literary figures, composers and musicians, military and political figures have been trained throughout the centuries. One of the scholarly and spiritual figures trained by Harput is Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi. Dellalzâde Müftü Hacı Mehmet Efendi was born in 1805 in Harput. After his life of education in Harput and Istanbul. He was appointed as a professor of Suleyman Pasha Medrese in Harput. In addition to his duty as a professor, he served as the Mufti of Harput and the Mamuretülaziz Province for many years. Meanwhile, he has trained many students. Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi died in 1900 in Harput. In this study, it wil be tried to explain the life of Dellalzâde Mufti Hacı Mehmet Efendi, one of the most important professors and writers who grew up in Harput in the 19th century, and his place in the Harput Clerical. Keywords; Harput, Madrasah, Professor, Mufti, Dellalzade Müftü Hacı Mehmet Efendi.
2000
IV. Murad dönemi Divan şairlerinden Feyzî Osman Hüsamzade’nin tek eseri Divan’ıdır. Bu çalışmada, Divan şairlerinin etkisi altında bulunduğu ve eserlerinde yoğun bir şekilde kullandığı dinî kavramlar üzerinde durulmuştur. Feyzî’nin şiirlerinde karşılaşılan dinî kavramlar I. Dinî Unsurlar (Allah, Ayet ve Hadisler, Peygamberler, Kâbe, Mescid-i Aksâ, Sahabîler), II. Dinî Terimler (Bayram, Cennet Varlıkları, Dua, Kur’an, Namaz), III. Ahiretle İlgili Unsurlar (Cennet-Cehennem, Kıyamet-Kevser), IV. Diğer Dinî Unsurlar (Din-İman, Kâfir-Müslüman; Ölüm) olmak üzere dört ana başlık altında incelenmiştir. Her konu başlığı hakkında edebiyatımızdaki genel kanının yanında, Feyzî’nin şiirlerinden tespit edilen düşüncelerine yer verilmiş ve bunlar beyitlerle örneklendirilmiştir.IV. Murad periods Divan poets Feyzi Osman Hüsamzade’s only book is “Divan” In our article religios effection effected Divan poets in Feyzi’s poems we can see such religious factors are I. Religious items (God, verse of the Q...
ÖZET Hâfız-ı Şirâzî " nin, şiirlerini kaleme alırken Kuran-ı Kerim " den etkilenip etkilenmediği, merak edilen ve tartışılan bir konudur. Yazar bu çalışmada Hâfız " ın konu ve şekil itibariyle Kuran " dan etkilendiğini belirtmiştir. Kuran sûreleri ve Hâfız " ın gazellerinde farklı ve çeşitli konuların bir araya getirilip muhataba sunulmasını ise bir eksiklik değil, üslûp özelliği olarak görmüştür. ABSTRACT It is still discussed whether Hâfız-ı Şirâzî was influenced by The Quran when writing his works. The author agrees with the idea that Hafız was influenced by The Quran in terms of subject matter and form. Furthermore, he does not see the fact that different and various subject matters were gathered and presented to the audiences in Hafız " s lyrics and the Quran as poorness. He rather concerns it as a feature of style.
Modernite'nin temelinin yaratıcı biçimde yıkmak olduğu kabul edilir. Modern devlet, modern öncesi öncüllerinden farklı olarak gündelik hayatın içerisine kadar girebilen ve gündelik hayatı biçimlendirebilen devlettir. Yönetsel kurallarla modern devlet öznelerin ve yurttaşların hayatlarına müdahale edebilmektedir. Biçimselleşme, dünyayı yeniden yorumlamak ve yönetilebilirliği artırmak kaygısı ile dünyayı oluşturan öğeleri yeniden sınıflamanın bir yoludur 1 . Bu yol, daima sınırlandırıcıdır ve indirgeyici bir süreç olarak, gerçekliği tayin edici niteliklere indirgeyerek kavranır kılar. Kısaca muktedir kılıcıdır 2 . Muktedir kılmayı da kurumlar aracılığı ile yapmaktadır. Çünkü kurumların bireyleri yeniden ve daima şekillendirici özellikleri vardır 3 . Kurumlar, bizim yaşadığımız zamandan önce kurulmuş olabilirler, ancak bir insan eylemi ile yaratılıp, tekrar tekrar yaratıldıkları için varlıklarını idame ettirirler. Kısaca onlar "alışkanlık haline gelmiş pratiklerdir*. Şu halde üç tip kurumdan söz edilebilir: Maddi tahsisat kurumları, buyurgan iktidar (tahakküm) kurumları ve anlamlandırma kurumları 5 .
HAPİSHANE TARİHİMİZDEN BİR KESİT , 2023
Osmanlı İmparatorluğu'nda zindan, kale, kürek ve nihayet 1831'de cezaevi olarak kullatulmaya ba~layan Mehterhâne'den, 1871'de Hapishâne-i Umeunrye geçi~~ son derece a~~r ad~mlarla gerçekle~en s~k~nt~l~~ bir süreçtir'. XIX. yüzy~l itibar~yla imparatorlu~un içinde bulundu~u zincirleme siyasiiktisadi s~k~nt~lar, iç ve d~~~ politikan~n önceliklerini de belirlemi~tir. Bu san-c~l~~ dönemde hapishane ve tevkifhanelefin ~slalu ile bunun en önemli unsu-n~~ olarak yeni binalar~n in~as~, do~al olarak öncelikli ve acil gündem maddeleri aras~nda yer almam~~t~r. XIX. yüzy~l ortalar~na dek Istanbul'da Mehterhâne d~~~ndaki belli ba~l~~ hapishaneleri ~u ~ekilde s~ralamak mümkündür: Tersâne-i Âmire Zindan~, Baba Cafer Zindan~, Bab~âll Tomru~u, Bâb-~~ Seraskerl Tomru~u, Ticarethâne-i Âmire ve Tophâne-i Âmire hapishanele-2 .
DOĞU ARAŞTIRMALARI , 2022
XIV. yüzyılda yaşamış olan Hâfız-ı Şîrâzî, klasik Fars edebiyatının en büyük ve en önemli şairlerinden biridir. Kaside, kıta ve rubai nazım şekillerinde şiirler yazmış olmasına rağmen sade ve akıcı bir dil kullanarak kaleme aldığı ilmî, ahlâkî ve felsefî mazmunları içeren gazelleriyle ün kazanmıştır. Gazellerinden oluşan bir Divan'ı vardır. Hem yaşadığı zamanda hem de sonraki dönemlerde pek çok şairi etkisi altında bırakan şairin Divan'ına şerhler yazılmış, çeşitli dillere tercümeleri yapılmış ve onun etkisiyle şiirler kaleme alınmıştır. İran'ın önemli akademisyen ve edebiyatçılarından Muhammed Rıza Şefîî Ke dkenî bu yazısında Doğu Türkistan'da yaşamış olan Evlad Hüseyin Han Tecellî'nin Fars edebiyatının en büyük gazel şairlerinden Hâfız-ı Şirâzî'nin şiirlerinden etkilenerek kaleme aldığı Berk-i Tecellî adlı divanını tanıtmış ve şiirlerinden örnek beyitler getirmiştir.
Sargozasht-namahes, a memory of the period is written, they are poets or witnessed the events described in his early works. Who can give a place on the events in the fictional works of poets. However, the actual events are enriched by poets kurmacalarla. Including societal values and cultural elements of the works were written in this period is extremely important due to submit sections of everyday events. Hoja Nesh'et's worked on one of these works in the sargozashtnamahes. The work of a widow living in the community, the solution of a difficult situation and the situation described in the second event of the provision of a marriage. Point of view of the society are meselsine widowhood. This also reflects the distinction of being the adventurename is a mirror of society. Also in this work, to participate in a war poet's stay in a city where live events are located. Relationships between people and their daily life in the form of a closed society of male-female relationships become extremely tight, even that is also seen. They consider people in the creation of the institution of marriage matters, in line with expectations and interests of showing what they can do are faced with a book. In fact, it's quite humorous poet penned in a language is also seen. Firstly, the definition of sargozasht-namah article-entries. Then Hoja Nesh'ets evaluation has been made about the life and work of its own being. Issues of form and content of the work finished, copies made and an assessment is made transac
2008
Özet Ebû Tahir es-Silefî 472-475 yılları arasında İsfahan'da dogmus, İslamî disiplinlerinpek çogunda ileri düzeyde ilim sahibi olmasına karsın hadis alanında temayüz etmistir. Buçalısma klasik dönemde yasamıs bu önemli hadis alimini ve onun hadis kültüründeki yerinikonu almaktadır. ...
Kur’an-ı Kerim, tarih boyunca hem en çok okunan hem de en çok istinsah edilen kitap olmuştur. Kur’an’ın etrafında birçok sanat dalı ortaya çıkmış ve çok sayıda hattat, müzehhib, mücellid, nakkaş vb. sanatkâr yetişmiştir. Kur’an-ı Kerim’i en güzel şekilde okumak için hâfızlar, en güzel şekilde yazmak için hattatlar, en güzel şekilde ciltlemek için mücellidler, en güzel şekilde süslemek için müzehhibler, en doğru şekilde anlamak ve yorumlamak için de âlimler âdeta birbirleriyle yarış etmişlerdir. Asırlardır hattatlar, Kur’an hattının güzelleşmesi için çaba sarf etmişler ve bu kitabı en estetik şekilde yazma yolunda ilerlemişlerdir. Bu sebeple her hattatın en büyük hedefi en az bir Mushaf-ı Şerif yazabilmek olmuştur; ancak bazılarına bir tane Mushafı tamamlamak bile nasip olmamıştır. Bazı hattatlar ise yüzlerce Mushaf yazmaya muvaffak olmuşlardır. Bu hattatlardan biri de Kayışzâde Hâfız Osman Nuri Efendi Burdurî’dir.
Cumhuriyet dönemi aydınlarımızdan biri olan Nurettin Topçu (1909-1975) daha çok düşünür ve eğitimci kimliği ile tanınmaktadır. Yazdığı hikâyeler ve bir romanı ile edebiyatçı yönü de bulunan Topçu'nun bu yönü üzerinde yeteri kadar durulmamıştır. Onun Taşralı adlı kitabındaki hapishane temasını işlediği hikâyelerini incelediğimiz bu makale ile Topçu'nun hikâyeci yönü üzerine yapılan çalışmalara katkı sağlamayı amaçlamaktayız. Nurettin Topçu, incelediğimiz bu hikâyelerinde hapishane kavramını alışılmışın dışında bir bakış açısı ile ele almıştır. Türkiye'nin geçirdiği çalkantılı dönemleri bizzat yaşamış bir düşünür olarak yaşadıklarının neticesinde oluşan karamsar bakış açısı bu hikâyelerini de şekillendirmiştir. Makalemizde Topçu'nun hapishaneyi nasıl ele aldığını ve bakış açısını ortaya koymaya çalışacağız.
ÖZ Çerkes toplumunda çok uzun yıllardan beri devam ettirilen gelenek-lerden biri olan, sohbet ve dans edilen, oyunlar oynanan eğlence top-lantısı " zehes " aynı zamanda söz konusu toplumun tarihi ve kültürel değerleriyle şekillenen önemli bir sembol, bir ritüel olarak karşımıza çıkmaktadır. " Zehes " toplantısında ve yönetiminde Çerkes toplumu-nun geleneksel kurumlarıyla ve yazısız kurallarıyla belirlenen bir düzen söz konusudur. Gençler bu toplantılarda birbirlerini tanırlar, bazen evlilikle sonuçlanabilecek " kaşenlik " adı verilen bir arkadaşlık ilişkisi içine girerler. Bu yönüyle " zehes " , kişilerin grup içinden bir ev-lilik yaparak gelecek kuşaklara kültür aktarımında devamlılığın sağ-lanmasına temel teşkil eder. Zehes aynı zamanda gençlerin cemiyet ile ilişkisini devam ettirerek aidiyet duygusunu ve etnik kimlik algısını güçlendiren bir hafıza mekânı olarak işlev görür. ABSTRACT The tradition of " zehes, " a kind of party which belongs to people of Circassian origin, has been perpetuated for a long time. It is not only a party in which people socialize, dance, and play games but also is a significant ritual and symbol that is shaped by the history and cultural values and codes of the Circassian. In organization of " zehes " is organized and conducted according to an order and pattern determined by traditional institutions and unwritten rules of these societies. The youth meet and socialize in these parties and start a relationship called " kaşenlik " which may end up with marriage. From this aspect, " zehes " enables endogamic marriages and thus ensures the maintenance of culture and cultural transmission. Also, " zehes " functions as a realms of memory that makes the youth sustain their relationship with the community andstrenghtens their sense of belonging and ethnic identity.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.