Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
15 pages
1 file
Ad öbekleri içinde niteleyici konumundaki sıfatların dizilimine ilişkin sınırlılıklar (SDS) diller arası ve dillere özgü olmak üzere değerlendirilebilir. Alanyazındaki kimi çalışmalarda evrensel SDS'den söz edilmekle birlikte bunun sınırlılık ve eğilim olmak üzere dillere özgü görünümleri de bulunmaktadır. SDS belirleme çalışmaları sıfat sözlüksel ulamına sahip olan dillerde sıfatların belirtisiz üst anlamlı terimler altında sınıflandırılmasına dayanmaktadır. Birinci düzey SDS gösterici, yan tümce, belirsiz tanımlık, niceleyi ve niteleyici öğelerin dizilimini incelerken, ikinci düzey SDS niteleyici sıfatların iç dizilimine yöneliktir. Türkçenin niteleyici sıfatlarının öbek içi dizilimini genel olarak belirlemeyi amaçlayan bu çalışma Türkçe Ulusal Derlem (TUD) deneme sürümünden elde edilen bir veri tabanına dayanmaktadır. Önceki çalışmalardan farklı olarak sıfatların kesintisiz diziliminin yanı sıra bağlaçlı /eş-güdümlü yapıların da incelendiği çalışmada SDS açısından Türkçenin görünümü betimlenmektedir. Kesintisiz dizilimlerde öbeklerdeki niteleyici sıfat sayısının genellikle ikiden fazla olmaması ve ikinci sıfatın sınıflayıcı olduğu durumlarda baş adın bu sıfatla bileşik yapı özelliği sunmasının, bu tür öbeklerdeki SDS'yi belirlemeyi güçleştirdiğine vurgu yapılmaktadır. Betimleyici sıfat diziliminde ise kimi güçlü eğilimler dışında bir sınırlılık görülmemektedir. Buna karşın bağlaçlı dizilimlerde sıfatların konumlarına ilişkin daha belirgin sınırlılıklardan söz edilebilmektedir.
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2021
Öz: Dillerin bir biçim oluşundan kaynaklanan doğal eksikliklerinin yanı sıra dillerin söz diziminden kaynaklanan ayrıca birtakım kısıtlıkları ve olanakları vardır. Dillerin dil-dışı gerçekliği anlatacak sonsuz ve eksiksiz imkânları yoktur. Dillerin söz diziminin belirli bir kapasitesi ve sınırlılıkları vardır. Bir dilin temel söz dizimsel yapıları söz diziminin kapasite ve sınırlılıklarının ne olduğunu ortaya koyabilmektedir. Söz dizimsel kapasite ve sınırlılıklar aynı zamanda belirli kısıtlar ve olanaklar da ön görür. Türkçenin söz dizimi yapıları incelendiğinde üç temel söz dizimsel kısıtlılığın olduğu anlaşılır. Bunlar (i) en az bir üye kısıtı, (ii) ikinci hâlin imkânsızlığı (ii) en fazla dört üye kısıtı şeklinde ifade edilebilir. Bu ksıtlar edilgenleştirme ve ettirgenleştirme gibi dil bilgisel süreçlerle zorlanır ve söz konusu kısıtlılıkların ön gördüğü söz dizimsel sınırlar aşılmaya çalışılır. Ancak Türkçenin söz dizimi bu girişimleri engeller. Söz diziminin kısıtlılıkları Türkçe'yi birden fazla anlamsal kategori için aynı söz dizimsel yapıları kullanmaya zorlar. Bu, farklı fiil şekillerinin aynı söz dizimsel yapıda aynı ya da yakın anlamda kullanılmasına, dolayısıyla Türkçede söz dizimsel karmaşıklığın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Araştırmanın sonucunda söz dizimsel sınırlılıkların belirsizliklere neden olmakla birlikte kimi zaman yeni anlamsal okumalara imkân verdiği ve yeni anlamsal kategorilerinin ortaya çıkmasını sağladığı iddia edilmiştir.
ÖZBEK TÜRKÇESİNDE SIFAT-FİİLLİ YAPILAR STRUCTURE WITH PARTICIPLE IN UZBEK TURKISH Filiz Meltem ERDEM UÇAR Öz Türkçede temel cümleye bağlı yan cümle konumundaki fiilimsili yapılar, bir fiilimsi ve bu fiilimsinin yönetim alanında bulunan söz ya da söz öbeklerinden meydana gelir. Bağlı olduğu temel cümlenin yüklemini zaman, yer, durum, vasıta vb. bakımlardan tamamlayan bu yapılar, Türkçenin söz diziminde önemli bir yer tutarlar. Çalışmanın asıl konusunu oluşturan sıfat-fiilli yapılar da bir sıfat-fiil ve bu sıfat-fiili türlü yönlerden tamamlayan sözlerden meydana gelmiştir. Bu tür yapılarda sıfat-fiil, bir yandan kurduğu yan cümlenin yüklemi olma görevini üstlenirken bir yandan da nitelediği öge ile birlikte bağlı olduğu temel cümlede çeşitli roller üstlenir. Bu kapsamda çalışmamızda Chomsky'nin üretici-dönüşümsel dilbilgisi ile yönetim ve bağlama kuramlarındaki derin yapı ve yüzey yapı kavramlarından hareket edilerek Özbek Türkçesindeki sıfat-fiilli yapılar biçimsel ve işlevsel özellikleriyle incelenmeye çalışılmıştır. Derin yapıdaki basit yapılı bir cümlenin, dönüşümler yoluyla yüzey yapıya yansımış yeni şekli olduğu kabul edilen bu yapılar, sıfat-fiilin nitelediği ögenin derin yapıdayken özne ya da tümleç (nesne, yer tamlayıcısı, zarf) olmasına bağlı olarak tümleç sıfat-fiilli yapılar ve özne sıfat-fiilli yapılar şeklinde ikiye ayrılmıştır. Ayrıca nitelediği ögenin düşmesiyle bu ögedeki çekim eklerini üzerine alarak adlaşan sıfat-fiillerin kurduğu yapılar da adlaşmış sıfat-fiilli yapılar şeklinde üçüncü bir tür olarak değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sıfat-fiilli yapı, derin yapı, yüzey yapı, fiilimsi, Özbek Türkçesi. Abstract Having the characteristic of dependent clause of the main clause, gerundial structures in Turkish consist of a gerundial and phrases or phrase groups which are under the control of this gerundial. Complementing the verb of the main sentence in terms of time, place, state, instrument etc., these structures have an important place in the syntax of Turkish. Being the main topic of the study, structures with participles consist of a participle and phrases which complement this participle in terms of various aspects. In such structures, while the participle is the verb of the dependent clause that it creates, it also undertakes various roles in the main sentence that it is dependent on with the component it describes. Within this scope, in our study, the structural and functional features of the structures with participles in Uzbek Language are attempted to be analyzed by considering the deep structure and surface structure concepts of Chomsky's transformational generative grammar and management and contextualization theories. These structures, which are assumed to be the new form of a simple structured sentence reflected in the surface structure through transformations, are divided into two categories as being structures with object participles and structures with subject participles depending on the fact that the unit described by the participle is the subject or the object (object, complement, adverb) of the deep structure. In addition, structures created by participles which have become noun by taking inflectional suffixes of the unit which is lost are evaluated as a third type as being structures with nominalized participles.
ÖZET Sıfatlar fiillerden sonra en tipik istem taşıyıcı sözlüksel unsurların başında gelir. Sıfatlar istem kapasitesine göre farklı sayı ve tipte tamlayıcıya gerek duyar. Türkçe sıfatlar bir istemli, iki istemli ve herhangi bir istem potansiyeline sahip olmayan sıfatlar olmak üzere üçe ayrılabilir. Bir ve iki istemli sıfatlar kendine bağımlı olarak çevresinde açtığı söz dizimsel istem boşuklarını belirli tamlayıcılarla doldurur. Sıfatlar, böylece cümle içinde belirli söz dizimsel ve anlam bilimsel istem yapılarının oluşmasını sağlar. Sıfatların değişmeyen söz dizimsel ve anlam bilimsel bir istem yapısı yoktur. Sıfatların istem bilgisi sözlük anlamına göre değişir. Sıfatların mantıksal, söz dizimsel ve anlam bilimsel yapılarının betimlendiği çalışmaların Türkçenin ana dili ve yabancı dil olarak öğretimi, doğal dili işleme ve sözlükçülük gibi alanlara büyük katkısı vardır. Bunun için sıfatların da yer aldığı bir Türkçe istem sözlüğünün hazırlanması gerekir. Bu tür bir sözlükte betimlenen bir sıfatın istem çerçevesinde onun sözlüksel anlamına göre gerek duyacağı tamlayıcılarının sayısı, tamlayıcıların şekil bilgisi ve anlam bilimsel rolleri betimlenebilir..
International Journal of Languages' Education and Teaching, 2022
On the basis of the markedness concept focusing on the use of language structures according to expectation-unexpectation levels, the high frequency of language structure use is related to the expectation of that structure, which is marked. If the emergence of a new structure is unexpected, it means that the structure is unmarked. The preference of the unmarked forms instead of marked forms in languages is examined within the framework of markedness shift. In this study, the phenomenon of markedness shift in the lexical plane of Turkish was carried out on quantitative real language data by examining whether there are new marked forms that tend to be preferred instead of marked form 'very'. In the analysis made in line with the data obtained from TUDv3.0 using corpus-based method, it is based on the linguistic data in which the 10 adjectives with the highest frequency in Turkish are pre-coded with the linguistic units 'terrific', 'amazing', 'fantastic', 'unbelievable', 'extraodinary', 'magnificent' and 'excellent' and these data were measured and compared. In the debate of 'very' adjective in Turkish which encodes the meanings/functions of quantity, value, power, degree, excess vrs. "the other forms" it was found out that determining a possible marked form is only possible by considering the possible marked form+adjective sequence, as it was ascertained that linguistic structures with low level of expectancy differ in their preference tendencies according to the adjectives coded after them, and the possible conditions of unmarkedness process within the framework of cognitive change due to overuse is discussed. Accordingly, although the adjective 'very' seems to have begun to enter the process of markedness shift, it was detected that the relevant adjective doesn't completely leave its position to other marked forms since this is related both the fact that the possible forms cannot reach the level of corresponding the concept/(s) to which the 'very' refers and the condition of leaving it's position depends on the adjective it describes.
Genel sözlükler deyim, atasözü, kalıp söz gibi sözcük birleşmelerinin yanı sıra bileşenlerinin değiştirim sınırlılığının olduğu, sözlüksel bağlama özgü özelleşmiş bir anlam ifade eden eşdizimleri de betimleyebilmelidir. Ancak Türkçe Sözlük'te sözlüksel unsurların eşdizimlilik bilgisiyle ilgili bir farkındalık yoktur. Sıfatların eşdizimsel sınırlılıkları ya tümüyle göz ardı edilmiş ya da gelişi güzel, tutarsız ve eksik biçimde betimlenmiştir. Türkçe Sözlük'te sıfatların eşdizimlilik bilgisinin birbirinden oldukça farklı sunuş biçimleri vardır. Sıfat+isim yapısında olan ağır iş, ağır söz gibi eşdizimler kimi zaman birer birleşik isim olarak kimi zaman da bir anlam girişi olarak tanımlanmıştır. Bir sıfatın bir sürü eşdizimsel kullanımı ve bu kullanımdan doğan özelleşmiş anlamları vardır. Bir sıfatın eşdizim sınırlılıkları betimlenmesi gerekmekle birlikte ağır sıfatının ağır + misafir/ konuk; ağır + makyaj vs. gibi eşdizimsel kullanımlarından doğan tüm özelleşmiş anlamlarının tanımlanmasının imkânı yoktur.
XI. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, 2019
Dilde genel olarak iki türde ele alınan ad ve eylem tipolojisi, varlığa ve varlığın muhtemel hareketine işaret etmektedir. Adların kodladığı canlı ve cansız varlıklar, özel adlar hariç çokluk bildirmektedir. Diğer bir deyişle özel adlar, tek olmaları bakımından benzerlerinden ayrılırken canlı ve cansız varlıklar, çoklu kümeleri içinde diğerlerinden sayı, renk, cinsiyet, biçim gibi özellikler yönünden ayrılabilmektedir. Örneğin “köpek” denilen hayvan cinsi pek çok köpeği anlatırken büyük, sarı renkli, saldırgan bir köpek öbeği içinde yer alan nitel ve nicel özellikler, bahsi geçen canlıyı diğerlerinden ayırmak için ipuçları sunmaktadır. Her dil, varlıklara özgü nitelikleri sunan ve benzerlerinden ayrılmasını sağlayan birtakım sözcük kategorilerini barındırmaktadır. Kırmızı çatılı evin diğer evlerden; küçük sarışın kızın diğer kızlardan ayrılmasını sağlayan “ev” ve “kız” sözcüklerinin önünde yer alan tamlayıcılardır. Ev ve kız varlıklarının işaret ettiği anlam alanı bir küme olarak düşünüldüğünde bu kümeyi daraltma işlemini gören tamlayıcının taşıdığı sınırlayıcılık niteliğidir. İngilizcede tanımlık (article), gösterimsel veya belirleyici (determiner) gibi alt ve ayrı kategorilerde ele alınan bu olgu, Türkçede sınırlayıcı olarak değerlendirilebilir. Sınırlayıcılık öbeğin tamlayıcısına özgü bir nitelik olup sözlüksel unsurların yanı sıra morfolojik birimlerde de görülebilmektedir. Büyük, sarı renkli, saldırgan sınırlayıcıları “köpek” kümesinin, kırmızı çatılı olması “ev” kümesinin ve küçük, sarışın nitelikleri de “kızlar” kümesinin daralmasını sağlamaktadır. Türkçede bu gibi sözlüksel sınırlayıcıların yanı sıra evin penceresi ve adamın biri/adamlardan biri öbeklerinden -nIn/-In eki ile -nIn/-In biri, /-DAn biri yapıları da “pencere” ve “adamlar” kümesini daraltma işlemi görmektedir. Sınırlayıcılar, anlam kümesini daraltma boyutlarına göre tam, yarı ve belirsiz sınırlayıcı olmak üzere üç kategoride incelenebilir. Daraltma işlemi büyük oranda gerçekleştiyse tam sınırlayıcı söz konusudur. Büyük köpeği diğer büyük köpeklerden ayıran tek unsur en belirtecidir. En büyük köpek dendiğinde başka büyük köpek olmadığı bilgisine ulaşıldığı ve en birimi teklik bildirdiği için küme daraltma işlemi en son sınırdadır. Buna göre yalnızca büyük köpek, sarışın kız ve ayrıca evin penceresi, daha güzel kız, iki elma, bir kadın, elbisem/elbisen gibi sözcük ve öbeklerde yer alan sınırlayıcılar anlam daraltma işlemini tamamlayamamış, ancak bununla birlikte öbeğin başındaki varlığı en azından benzerlerinden ayırarak yarı sınırlama yapmıştır. Belirsiz sınırlayıcılar ise elbisesi, benimki/seninki gibi morfolojik ve bazı çocuklar, herhangi bir adam, birtakım eşya, her şey gibi sözlüksel tamlayıcıları içermektedir. Bu çalışmada Türkçede öbek yapılarda varlığın anlam kümesinin daraltmayı sağlayan ve sınırlayıcı olarak adlandırılabilecek tamlayıcı kategorisi incelenmiştir. Sınırlama işlemini tam, yarı ve belirsiz olarak gerçekleştiren morfolojik ve sözlüksel birimler tümce içinde örneklendirilerek verilmiştir.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2020
Tefsir eserlerinde ayetlere ihtiva ettikleri konulara göre seyf ayeti, zıhar ayeti, mübâhele ayeti ve ahkâm ayetleri gibi isimlendirmeler yapıldığı görülür. Bu tasnif sadece konu itibarıyla değil, iniş yeri, uzunluk-kısalık, mananın açık-kapalı olması gibi değişik açılardan da yapılmıştır. Bu bağlamda Tefsir usulü kaynaklarında sıfat ayetleri ve sıfatlar hakkında vârit olan ayetler gibi ifadeler yer alır. Bu isimlendirme altında sıralanan ayetler incelendiğinde bunların el-esmâu'l-hüsna'dan bir ya da birkaç isim-sıfat barındıran ayetler değil; içerisinde el, yüz, göz, gelme, istivâ, sevme, gazab etme, gökte olma, yerde olma, üste olma vb. beşerî/cismanî özelliklerin Yüce Allah'a nispet edildiği ayetler olduğu görülür. Muhtevasında bu tür bir ifadeler barındıran ayetlere "sıfat ayetleri"; bu ayetlerin haber vermesi ile bilindiği için de bu özelliklere "haberî/semi'î sıfatlar" denilmiştir. Gerçek mana ve mahiyetleri kavranamadığı için bunlara "müteşâbih sıfatlar" adı da verilmiştir. Haberi sıfatların bir kısmı yalnız Kur'an-ı Kerim'de, bir kısmı yalnız hadislerde, bir kısmı ise hem Kur'an hem de hadislerde yer alır. Diğer taraftan bu sıfatlar naslarda kelime çeşidi olarak tek formda olmayıp fiil, isim ve zarf/edat şekillerinde görülebilir. Biraz daha detaylandırmak gerekirse, söz konusu naslarda: merhamet etmek, sevmek (mehabbet), kızmak (gadab), râzı olmak (rızâ) gibi duygu bildiren; istivâ ityan, meci', firâğ, ve batş gibi hareket/eylem ifade eden fiiller ile yed/yedân/eydî, vech, 'ayn/a'yun gibi uzuv bildiren kelimeler ve nefs gibi nitelikler Allah'a isnat edilir. Ayrıca, yemîn, cenb, kurb/akrab, fevk, 'inde, me'a ve ledün gibi konum/durum bildiren edatlar da Allah (c.c.) ile ilgili olarak naslarda yer alır. Bunlardan başka, semâ'da olmak, arz'da olmak gibi bir mekânda bulunmayı ifade eden tabirler Allah (c.c.) hakkında kullanılır. Özetle duygu bildiren, hareket ifade eden filler; uzuv bildiren kelimeler veya yakınlık, beraberlik, üst, yan gibi, semada olmak, yerde olmak gibi aşkın varlık için düşünülemeyecek hususlar ayetlerde Allah'a (c.c.) nisbet edilmektedir. Sadece hadislerde yer alan haberi sıfatlardan bazıları şöyledir: Parmak, ayak, nüzul, yaklaşma (kurb), sevinme (ferah), gülme (dıhk). Ayetler için yapılan isimlendirmesinin bir benzeri de hadisler için yapılmış; içerisinde antropomorfik ifadeler barındıran hadislere sıfat hadisleri denilmiştir. Ayet ve hadislerde yer alan bu ifadeler, sözlük anlamları itibarıyla yaratılmışlık özelliği ifade ettikleri için, Allah'a (c.c.) nispet edilmesi İslam'ın uluhiyyet anlayışıyla bağdaşmaz. Zira ayetlerde ifade edildiği üzere Allah'ın (c.c.) bir varlığa benzemesi mümkün değildir. Ehl-i sünnet geleneğinde sıfat ayetlerini anlama konusunda selef ve halefe isnat edilen iki yaklaşım vardır. Selef denilince ilim ve fazilet açısından Müslümanların önderleri sayılan ashâp ve tabiîn anlaşılır. Mu'tezile, Eş'arilik ve Mâtürîdilik gibi kendilerine has bir metodolojileri olan itikadî fırkalar ortaya çıkmadan önce İslam dünyasında selefin inancı hakimdir ve onların bu konudaki düşünceleri şöyle özetlenebilir: Haberî sıfatların mahiyetini biz bilemeyiz, bu konuda yorum yapmak caiz değildir. Ehl-i sünnet çizgisinde te'vilden uzak duran selef neslinin yerini alan, sıfat ayetlerini te'vil eden
Gece Kitaplığı, 2020
Bu çalışmada, müteahhir dönemden itibaren “sübûtî sıfât” olarak isimlendirilen sıfatların ilâhî zâtla ilişkisi, konuyla ilgili olarak ortaya çıkan kelâmî yaklaşımlar ve bu yaklaşımların delilleri erken dönem kelâm kaynaklarından hareketle ele alınmıştır. Erken dönemde sübûtî sıfatlara ilişkin olarak ortaya çıkan kelâmî yaklaşımların farklı bir tasnif sistemiyle ele alındığı bu eserde, bu sıfatların nasıl tespit edildiği, belirli bir sayıyla sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı, sıfât tasniflerindeki yeri, ekollerin kendi yaklaşımlarını temellendirmek için dayandıkları aklî ve naklî delillerin neler olduğu gibi sorulara cevap bulmaya çalışılmaktadır. Bu çalışma, zikredilen soruların cevaplarından hareketle zât-sübûtî sıfât ilişkisi probleminin ortaya çıkışını etkileyen faktörlerin neler olduğu hususuna da ışık tutmayı amaçlamaktadır.
2017
Ural-Altay dil ailesine ait olan Turkce ve Hint-Avrupa dil ailesine mensup olan Farsca arasinda uzun yillar bir etkilesim olmustur. Bu diller arasinda bazi benzerlikler ve farkliliklar belirlenmistir. Sozdizimi acisindan ozne+nesne+yuklem seklindeki tumce dizilisinde her iki dil arasinda benzerlik olmasina ragmen tumce yapilarinda ozellikle de bilesik tumcelerde farkliliklar gorulmektedir. Temel ve yan tumcelerden olusan bilesik tumceler Turkcede fiilimsiler ya da birtakim eklerle kurulurken Farscada bilesik tumceler eklerin ya da edatlarin cekimli fiilleri olan tumceleri birlestirmesiyle olusmaktadir. Bu farkliliklardan biri de sifat islevli yan tumcelerde gorulmektedir. Calismada Farsca ve Turkcede var olan sifat islevli yan tumceler arasinda ne tur farkliliklar oldugu ifade edilecektir. Diller arasinda var olan bu farkliliklar tercume yapilirken birtakim anlam kaymalarina, bazi ogelerin cikarilmasina veya eklenmesine neden olmaktadir. Bu yuzden metin aktarimlarinin en iyi sekilde...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türkbilig, 2024
KAVRAMSAL METAFOR VE METONİMİ ÜZERİNE UYGULAMALAR, 2023
Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi, Blaje Koneski Filoloji Fakültesinde düzenlenen Uluslararası "40 Yıl Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü" Sempozyumunda Sunulan Bildiri, Üsküp, 2017
Yunancada Sıfatlar: Betimleme ve Uygulama , 2020
20. Uluslararası Türk Dünyası Sosyal Bilimler Kongresi Bildirileri, 2023
Uluslararası Beşeri Bilimler Ve Eğitim Dergisi, 2024
Journal of Turkish Studies, 2015
International Journal of Languages' Education, 2015
BİLGEHAN ATSIZ GÖKDAĞ ARMAĞANI - AKÇAĞ YAYINLARI, 2023
Türkçede Gramatikal Bir Çöp Kutusu: İkilemeler
Teoriden Pratiğe Türk Edebiyatında Diliçi Çeviri, 2022
X. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2023
DergiPark (Istanbul University), 2019