Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2009, Sosyal Bilimler Dergisi
…
14 pages
1 file
Dünyanın her köşesine dağılmış olan Çingeneler, Osmanlı Devleti'nde çoğunluğu Rumeli'de olmak üzere bulunuyordu. Osmanlı devleti sınırları açısından genişlemeyi hedeflediği Rumeli'de geri hizmet kurumlarını oluştururken, özellikle demircilik ve maden işlemekten iyi anlayan Çingenelerden yararlanmayı planlayarak onları askeri nitelik taşıyan geri hizmet kurumlarına aldı.
Öz: Moğollarda sol kol, sol el, sol kanat manasına gelen Zungar, Jeungar, Caungar ve Cengigar ismi zamanla Çungar haline dönüşmüştür. Oyrat ve Kalmuk isimleriyle de tanınan Çungarlardan önemli bir kısım Kösedağ Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya gelerek yerleşmiş ve Türkmen aşiretleri yanında ikinci bir unsur olarak yerlerini almışlardır. Yoğun olarak Orta Anadolu'da yaylak-kışlak hayatı yaşayan bu gruplardan bir kısmı, Ankara Savaşı'ndan sonra Timur tarafından eski yurtlarına tekrar götürülmüş, bir kısmı ise Çelebi Mehmed tarafından Balkanlara sürülmüştür. Buna rağmen önemli bir kısmının Anadolu'da kalmayı başardığı, tahrir kayıtlardan açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Ulu Yörük, Bozok, Dulkadir, Yeni-il ve Halep Türkmenleri ile Yörük teşekkülleri arasında Çungar, Çunkar, Çonkar, Çonkara isimleriyle yaşayan cemaatler Çungarların bakiyeleridir. Ayrıca Tatar ve Kara Tatar olarak bilinen konar-göçerlerden önemli bir bölümü de Hülagü ile Anadolu'ya gelen sonrasında Türkleşip Müslümanlaşarak burada kalan Moğol bakiyeleridir. Bu çalışmada temel olarak tahrir defterlerinden hareketle, Moğol bakiyesi olan bu cemaatlerin tabi oldukları Türkmen ve Yörük teşekkülleri, dağıldıkları sahalar, nüfusları ve kendi isimleriyle kurdukları yerleşim birimleri üzerinde durulmaktadır. Abstract: Zungar, Jeungar, Caungar and Cengigar names which means left arm, left hand, left wing in Mongols gradually transformed into Chungar. Significant part of Giriş Moğollar XIV. ve XV. asırlara doğu ve batı olarak ikiye ayrılırken, aynı şekilde Moğol ordusunun sağ kanadını temsil eden Oyratlar da kendi içinde doğu ve batı olarak ikiye ayrılmıştır. Oyratlar dört boydan oluştuğu için bunlara Dörvön Oyrat da denilmektedir. Cengiz Han zamanında Oyratların dört binlik halinde teşkilatlandırılmasından dolayı bu ismi aldıkları kabul edilmektedir. Doğu ve batı olarak ikiye ayrılan Oyratların sol kanadına Moğolca sol el, sol kol, sol kanat anlamlarına gelen Zungar, Jeungar, Cengigar veya Caungar denilmektedir.
turkiyat.selcuk.edu.tr
Osmanlı İmparatorluğu ve Ming Çin'i Asya kıtasının iki ucunda 16. Yüzyılın en güçlü ve köklü iki devletidir. Siyasi, askeri, kültürel ve ticari açıdan bulundukları coğrafyalarda en etkili uluslararası güçlerdir. Türklerin kurucu ve yönetici unsuru olduğu Osmanlı İmparatorluğu, Çin'den habersiz değildir. Türkler ve Çinliler tarihin çok eski dönemlerinden beri ilişki halindedirler. 16. Yüzyılda Osmanlı'dan gelen bazı elçiler Ming Çin'i sarayına Hediyeler getirmişler ve Osmanlı ile Çin arasında ilişkiler bu dönemde de devam etmiştir. Bu Makale'de Ming Çin'i tarih kayıtlarına göre Osmanlı -Çin ilişkileri incelenmiştir. • ANAHTAR KELİMELER Osmanlı İmparatorluğu, Ming Hanedanı, Çin, Türk -Çin İlişkileri • ABSTRACT Ottoman Empire and Ming China are located on the wosides of Asia continent and are the most powerful and traditional empires of 16th century world. Within their geographies they have a great influence in political, military, culture and trade issues. Ottoman Empire was aware of China and was trying to establish relationship with her. Turks which was the main and founder element of Ottoman Empire has deep relations with Chinese from the beginning of written history. Delegates from Ottoman Empire arrived in Ming China in 16th century and carried on this historical relationship. In this paper relationship between Ottoman Empire and Ming China examined according to Ming China's historical records. • KEY WORDS
Osmanlı yargı sisteminde Üsküdar Kadılığı "Bilâd-ı Selâse" diye adlandırılan üç önemli kadılık arasında yer almaktadır. Bilâd-ı Selâse kadıları (Galata, Üsküdar, Eyüp) İstanbul'un asayişi, sosyal ve ekonomik düzeni için İstanbul kadısı ile sıkı iş birliği yaparlar ve zaman zaman ortak toplantılar düzenleyerek çeşitli meseleleri görüşürlerdi. Osmanlıda Üsküdar Kadılığı önemli kadılıklardan kabul edilir, meslekte deneyim kazanmış üst düzey kişiler bu göreve getirilirlerdi. Osmanlıda kadılar yargılama görevi dışında birçok görev ifa etmiş olup; bu günkü belediye, asayiş, noterlik, savcılık görevleri de kadılar tarafından ifa edilmiştir. Kadılar görev yaptıkları süre boyunca siciller tutarlardı. Bu sicillere sadece kendilerine intikal etmiş olan hukukî ihtilafları yazmakla kalmazlar günümüzdeki noter kayıtları, vakıf senetleri, satım, bağış, ödünç işlemleri; belediyecilikle ilgili belgeler ve düzenlemeler, pazarlarda satılan ürünlerin fiyatları, esnaf, zanaatkâr ve ticaret erbabına yönelik belgeler de bu sicillere kaydedilirdi. Bu çalışmada, Üsküdar kadı sicil kayıtlarından yola çıkılarak 16.yy. Osmanlı adalet sisteminde noterlik işlemlerinin nasıl gerçekleştirildiği açıklanmaya çalışılacaktır.
2003
Aksaray, XVI. yuzyil boyunca Karaman Eyâletinin degismeyen sancaklariicerisinde yer almaktadir. Bu donemde sancakta vazife yapan ehl-i orf taifesi hakkindadikkat cekici bilgiler bulunmaktadir. Sancakbeylerinin menseleri hakkinda herhangi birbilgi bulunamazken, alaybeyi, miralem ve serasker gibi unvanlari tasiyan kisilerinAksaray’in koklu, siyasi ve dini bakimdan nufuzlu ailelerine mensup olduklarigorulmektedir. Bunlar cogunlukla Imam Gazâli neslinden ve Karaman umerâsindangelenler, Mogol bakiyesi Tatarân-i Şeyullah kabilesine mensup olanlar ile Şeyh Turasanve Şeyh Durmus gibi dini karekteri on planda bulunan kisilerin cocuklaridir.
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE EĞİL SANCAĞI (XVI.-XVII. YÜZYILLAR) Öz Bu makalede günümüzde Diyarbakır iline bağlı bulunan Eğil ilçesinin idarî bakımdan Osmanlı Devleti Dönemi’nden günümüze kadar geçirdiği değişime yer verilmiştir. Bu çalışmada Eğil’in Osmanlı Devleti Dönemi’ne dair tarihini aydınlatmaya yardımcı olabilecek arşiv belgelerinden, Şerafeddin (Şeref) Han’ın XVI. yüzyılın sonlarında (1597) yazdığı Şerefname, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi, Şemseddin Sami’nin yazdığı Kamusu’l‘Al‘am, Ali Cevad’ın yazdığı Memalik-i Osmaniyenin Tarih ve Coğrafya Luğatı gibi devrinin önemli eserlerindeki bilgilerden faydalanılmıştır. Osmanlı Devleti Dönemi’ndeki Eğil Sancağı’nı yöneten idareciler, idarecilerin mensup oldukları Mirdasî ailesi hakkında bilgilere yer verilmiştir. Osmanlı Devleti Dönemi’nde Eğil’deki gayrimüslim nüfusun varlığı, sancaktaki dağılımı, yaşadıkları yerleşim yerleri, fiziki görünümleri, meşgul oldukları zanaat ve iş kolları hakkında önemli sayılabilecek bilgileri içeren 3409 Numaralı Maliyeden Müdevver Kataloğunda bulunan 1691 tarihli Cizye Defterindeki bilgiler değerlendirilmiştir. Eğil sancağına bağlı köylerin adları, Cumhuriyet Dönemi’nde bu köy adlarında meydana gelen değişmelere de yer verilerek bölgenin tarihî coğrafyasının adlarındaki izlerin takibinin yapılması mümkün hâle getirilmiştir. Tasavvuf yaşantısının bölgedeki tarihi geçmişi, bölgenin sosyal ve ekonomik hayatı üzerindeki etkileri ve idari yapının şekillenmesindeki katkısı üzerinde durulmuştur. Tarihî kaynaklarda yer alan bilgilerden faydalanılarak Eğil sancağının idari, sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin verilerle bölge tarihinin bir kesiti aydınlatılmıştır. Böylece Osmanlı Devleti Dönemi’nden günümüze kadar Eğil’deki tarihî gelişmelerin mukayesesini yapma imkânı sağlanmıştır. Anahtar Kelimeler: Eğil Sancağı, Diyarbekir Beylerbeyliği, Pir Mansur, Tarihî Coğrafya, Osmanlı idaresi. EĞİL SANJAK IN THE OTTOMAN PERIOD (XVI. – XVII. CENTURIES) Abstract In this article, the change that the administrative district of Eğil, which is in the province of Diyarbakır today, has gone through from the Ottoman Empire to the present day has evaluated. In this study, the information in the important works of the era like archive documents that can help to enlighten Eğil's history of the Ottoman period, Şerefname written by Sherafeddin (Şeref) Khan at the end of the XVI. century (1597), Travel Book by Evliya Çelebi, Kamusu’l-‘Al‘am by Şemseddin Sami, Dictionary of History and Geography of Memalik-i Osmaniye by Ali Cevad was used. Information is given about Rulers who ruled the Eğil sanjak during the Ottoman period, and the Mirdasî family to which the administrators belong. The existence of non-Muslim population in Eğil during the Ottoman State, distribution of them in the sanjak, settlements where they live, their physical appearance, the information in the Cizye Book dated 1691, which is in the 3409 Numbered Maliyeden Müdevver Catalog, which contains information that can be considered important about the crafts and businesses they are engaged in has been evaluated. The names of the villages connected to the Eğil sanjak, including the changes in these village names during the Republican Period, have been made possible to follow the traces in the names of the historical geography of the region. The historical background of Sufi life in the region, its effects on the social and economic life of the region and its contribution in shaping the administrative structure were emphasized.A section of the history of the region has been enlightened with the data regarding the administrative, social and economic situation of Eğil sanjak by making use of the information in historical sources. Thus, the opportunity to compare historical developments in Eğil from the Ottoman Empire Period to the present has been provided. Keywords: Eğil Sanjak, Diyarbekir Beylerbeyligi, Pir Mansur, Historical Geography, Ottoman Administration.
Aksaray Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yayınları, 2019
Klasik dönem sancak ve kazâ çalışmalarının omurgasını tahrir (mufassal, icmâl, vakıf) defterleri oluşturmaktadır. Bu defterlerden yararlanılarak yapılan kent monografileri 1970’lerde başlamış, daha sonra Anadolu ve Rumeli’deki sancak ve kazâlarla devam etmiştir. Şu an için Anadolu’da neredeyse çalışılmadık yer kalmamış gibidir. Kullanılan kaynak serilerinin hemen hemen aynı olmasından dolayı XVI. yüzyıl şehir tarihçiliğinin birçok ortak noktaları ortaya çıkmış; daha sonrakiler de aynı doğrultuda devam ettirmişlerdir. Buna göre, bu alanda yapılacak her çalışma ya aynı yöntemi takip edecek ya da farklı bir metot arama yoluna gidecektir. Bu araştırmanın dayandığı esas da farklı bir yöntem aramak yerine daha önce geliştirilmiş ve olgunlaştırılmış olan araştırma tekniklerini bilinmeyen bir sahaya tatbik etmek olmuştur. Dolayısıyla, Aksaray’a ait bu monografide de sözü edilen yöntem kullanılmıştır. Yerel Osmanlı tarihi çalışmaları, daha çok merkez ile taşra arasındaki ilişkileri ve bu iki kesim arasındaki bağları incelemeye yönelik bir seyir takip etmektedir. Tahrir defterlerinin haricinde bulunabilen kaynaklar, bu yöndeki araştırma konularının daha sıkı bir şekilde örgü ve kurgusunun yapılabilmesine imkân vermektedir. Özellikle şer’iye sicilleri türü kaynaklar bu bağlamda en önemli katkıyı sağlayan malzemelerin başında gelmektedir. Çünkü, merkezdeki arşiv vesikaları, devletin merkezden taşraya bakış açısını gösterirken şer’iye sicilleri, taşranın merkeze olan tutumunu, toplum içerisindeki dalgalanmaları ve devletin çıkarmış olduğu kanun ve düzenlemelerin nasıl bir uygulama zemini bulduğunu yansıtması bakımından oldukça önemlidir. Buna rağmen çalışma konusu olan Aksaray’la ilgili şer’iye sicilleri tespit edilememiştir. Dolayısıyla, Aksaray’daki merkez ve taşra arasındaki örgü çok fazla kurulamamıştır. Sancakta, Aksaray ve Koçhisar şehirleri olmak üzere iki kent merkezi olmasına rağmen, Koçhisar’da şehirleşme tam anlamıyla şekillenmediği için, şehir nüfusu, yapısı ve vakıfları, daha çok Aksaray merkezli incelenmiştir. Bu bağlamda ele alınan konu, sancak genelinde yüzyıl boyunca konar-göçerlikten yerleşik hayata geçişin evreleri, oluşturulan iskân merkezleri, nüfustaki dalgalanmalar, nüfusla üretim arasındaki ilişkiler, asgarî ekilebilir tarım alanları, iktisadî faaliyetlerin nitelikleri, toprak tasarruf şekilleri, Aksaray ve Koçhisar şehirlerinin, Karamanoğulları, Danışmendliler ve Anadolu Selçukluları döneminde mi yoksa Osmanlılar döneminde mi şekillendiğini tespit etmek gibi hususlar bu çalışmanın temel problemlerini oluşturmaktadır.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
18. yüzyılın ortalarında Çin’de hüküm süren Mançu Qing Hanedanı (1644-1911) Cungar (Oyrat) Hanlığı’nda patlak veren iç kavgaları fırsat bilerek Cungarya topraklarını işgale başlamıştır. Daha önce Cungar istilasına uğrayan ve topraklarının bir kısmını kaybeden Kazaklar da bu durumdan istifade etmeye çalışıyordu. Bu durum kaybettikleri toprakları geri almak isteyen Kazak Cüzleri ve Cungar topraklarını kendisine katmak isteyen Çin’in çıkar çatışması yaşamalarını sağlamış; Çin ve Kazak Cüzleri arasındaki temas kaçınılmaz olmuştur. Bu sırada Kazak Hanlığı birbirinden bağımsız hanların yönettiği ve “Cüz” olarak bilinen üç kabile konfederasyonundan oluşmaktaydı. Qing Hanedanı, Kazak Cüzlerinin birbirleriyle olan ilişkileri, ekonomik ve coğrafi durum gibi özelliklerini incelemeye başlamış; Cungarya’ya coğrafî yakınlığı sebebiyle Qing hükümetinin daha çok temas ettikleri Orta Cüz Kazakları olmuştur. Orta Cüz’de bu dönemde Ebülmambet Han hüküm sürüyorsa da halk arasında daha etkili bir isim A...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Gazi Akademik Bakış, 2015
Mediterranean Journal of Humanities, 2019
Karadeniz Araştırmaları, 2009
PROF. DR. MUSTAFA ÖZTÜRK ONURUNA TARİH YAZILARI, 2021
ESKİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI DERGİSİ ESTAD, 2021
Uluslararası Savaş ve Kültür Sempozyumu, 2017
MGSU Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
16. ve 17. Yüzyıllarda Türk Çalgıları, 2002
Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2015
Tarih Okulu Dergisi (Journal of History School), 2021
I.ULUSLARARASI MARDİN TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ 1st INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF MARDIN HISTORY PAPERS, 2006