Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
Turizm coğrafyası doğal ve kültürel turizm varlıklarının coğrafi mekân ile ilişkilerini dağılış ilkesi, ilgi ilkesi ve nedensellik ilkesi doğrultusunda incelemekte ve turizm ile uğraşan diğer bilim dallarına önemli bir kaynak hazırlamaktadır. Günümüzde turizm; deniz, kum, güneş üçlüsünden farklı çekicilikleri akla getirmektedir. Doğaya saygılı, insana duyarlı ve ekonomiye katkılı” olarak nitelendirebileceğimiz turizm türleri ve turistik ürünler ön plana geçmektedir. Ege Bölgesi ve İzmir ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. Doğal çevre özellikleri, yılın tüm aylarında turizme olanak sağlayan iklimi, tarihikültürel zenginlikleri, termal kaynakları ile zengin bir turizm potansiyeline sahip olması İzmir için büyük bir çekicilik yaratmaktadır. İlin termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Bilinen ve kısmen kullanılan kaynakların yanısıra potansiyel birçok termal kaynak ta değerlendirilmeyi beklemektedir. Ancak bu kaynakların turizm açısından kullanılabilirliğinin saptanması öncelik verileceklerin belirlenmesi gerekmektedir. İzmir’de kaplıca şehri/bölgesi olarak geliştirilebilecek Balçova, Seferihisar, Çeşme, DikiliBergama ilçeleri arasında son yıllarda termal turizm alanında hızla yol kat eden Çeşme’de sağlıktermal turizm olanakları uluslararası turizmde rekabet edecek güce sahiptir. Ancak turizmi geliştirmek için dünyadaki yeni turizm yaklaşımlarının takip edilmesi, bileşik turistik ürün yaklaşımlarının benimsenmesi kaçınılmazdır. Çünkü termal turizm tüm turizm türleri ile bütünleşebilecek bir turizm türüdür. Kıyı turizmi olanaklarının yanı sıra Çeşme’yi turizm açısından ayrıcalıklı bir konuma kavuşturan termal su kaynakları Çeşme Yarımadası’nda çeşitli doğrultulardaki fay hatları boyunca, yüzeye çıkmaktadır. Özellikle kuzeydeki Çeşme-Ilıca-Şifne çevresi termal kaynakların yoğunlaştığı yerlerden biridir. “Çeşme Yarımadası Jeotermal Alanı Jeolojik ve Jeofizik Etüt Raporu ” sonuçlarına göre, Kızılkaya Karadağ yöresi sıcaklık açısından en ümitli bölge olarak gösterilmekte, Ilıca ve çevresinin de önemli bir jeotermal merkez olduğunu gözler önüne sermektedi
Dünyada ve ülkemizde turizm hareketlerine katılım giderek artmaktadır. Deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepte ki değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle uluslararası turizm pazarında rekabet etme modası geçmiştir. Bu nedenle egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, sağlık turizmi- termal turizm, kırsal turizm türleri önem kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda insanlar dinlenme ve tatil dönemlerinde sağlıklarını önplanda tutmaya başlamıştır. Kaplıca, ılıca, deniz ve dağ kürlerinin uygulandığı merkezlerde dinlenerek tedavi görme, sağlıklı kalma giderek yaygınlaşmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından özel bir önemi olan sağlık turizmi bir takım hastalıkların tedavi edilmesi için, içilen banyosu yapılan, çamuru sürülebilen, sıcak-soğuk madensel suları kullanılan bir turizm türü olarak tanımlanmaktadır. Sağlık turizmi içinde değerlendirilen termal turizm soğuk/sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve fiziksel tedavi amaçlı kullanım için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan turizm türüdür. Kaplıca, içme, deniz suları çamur gibi maddeleri kullanarak iklimden yararlanılarak, elektrikli veya diğer mekanik gereçlerle masaj ve beden eğitimi uygulamaları ile insan sağlığını korumak amacıyla doktor denetiminde tedavilerin yapıldığı tesisler sağlık tesisi olarak tanımlanmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Çünkü değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün ayrıcalıklarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. İzmir kıyı özellikleri, yılın bütün aylarında turizme olanak sağlayan iklimi ve tarihi-kültürel zenginliklerinin yanısıra termal kaynakları ile önemli bir potansiyele sahiptir. İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle Çeşme termal bölgesi, coğrafi konumu, ulaşım olanakları, kıyı-plaj özellikleri, iklimi ile İzmir’de ve Türkiye’de sağlık turizminde söz sahibi olabilecek güçlü bir potansiyele sahiptir. Dünyada ve ülkemizde turizm hareketlerine katılım giderek artmaktadır. Deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepte ki değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle uluslararası turizm pazarında rekabet etme modası geçmiştir. Bu nedenle egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, sağlık turizmi- termal turizm, kırsal turizm türleri önem kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda insanlar dinlenme ve tatil dönemlerinde sağlıklarını önplanda tutmaya başlamıştır. Kaplıca, ılıca, deniz ve dağ kürlerinin uygulandığı merkezlerde dinlenerek tedavi görme, sağlıklı kalma giderek yaygınlaşmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından özel bir önemi olan sağlık turizmi bir takım hastalıkların tedavi edilmesi için, içilen banyosu yapılan, çamuru sürülebilen, sıcak-soğuk madensel suları kullanılan bir turizm türü olarak tanımlanmaktadır. Sağlık turizmi içinde değerlendirilen termal turizm soğuk/sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve fiziksel tedavi amaçlı kullanım için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan turizm türüdür. Kaplıca, içme, deniz suları çamur gibi maddeleri kullanarak iklimden yararlanılarak, elektrikli veya diğer mekanik gereçlerle masaj ve beden eğitimi uygulamaları ile insan sağlığını korumak amacıyla doktor denetiminde tedavilerin yapıldığı tesisler sağlık tesisi olarak tanımlanmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Çünkü değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün ayrıcalıklarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. İzmir kıyı özellikleri, yılın bütün aylarında turizme olanak sağlayan iklimi ve tarihi-kültürel zenginliklerinin yanısıra termal kaynakları ile önemli bir potansiyele sahiptir. İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle Çeşme termal bölgesi, coğrafi konumu, ulaşım olanakları, kıyı-plaj özellikleri, iklimi ile İzmir’de ve Türkiye’de sağlık turizminde söz sahibi olabilecek güçlü bir potansiyele sahiptir.
Dünyada ve ülkemizde turizm hareketlerine katılım giderek artmaktadır. Deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepte ki değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle uluslararası turizm pazarında rekabet etme modası geçmiştir. Bu nedenle egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, termal turizm, kırsal, turizm türleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Çünkü değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün ayrıcalıklarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. İzmir kıyı özellikleri, yılın bütün aylarında turizme olanak sağlayan iklimi ve tarihi-kültürel zenginliklerinin yanısıra termal kaynakları ile önemli bir potansiyele sahiptir. İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Bu bilinen ve kısmen kullanılan kaynakların yanısıra potansiyel bir çok termal kaynak ta değerlendirilmeyi beklemektedir. İzmir’de termal turizmin gelişmesi için; öncelikle potansiyelin belirlenmesi, coğrafi dağılımın ortaya konması ve turizmde yararlanılabilecek termal kaynakların saptanması gerekmektedir. Daha sonra kaplıca ve içmelerin bulunduğu yerlere turistik yatırımların yapılması, özellikle yeme-içme-dinlenme-eğlenme gereksinimlerini karşılayacak alt ve üst yapı tesislerinin geliştirilerek İzmir’in kıyı ve kültürel çekiciliklere sahip turistik mekanlarıyla bütünleştirilmesi sağlanarak, turizm çeşitliliği artırılmalıdır. Bu bildiride termal turizmin önemi üzerinde durularak, İzmir turizmine alternatif oluşturacak ve bugüne kadar yeterince değerlendirilemeyen, son zamanlarda sıkça gündeme gelen, İzmir’in diğer turistik merkezlere oranla farklılık yaratan, turistik ürün çeşitlendirilmesinde önemli bir yere sahip termal kaynaklar üzerinde durulacaktır.
Bergama’nın sahip olduğu turistik arz çekiciliklerini optimum düzeyde kullanamadığı, yeterli talebi ve konaklamayı yaratamadığı, uluslararası turizm hareketlerinden hak ettiği payı alamadığı, turizm gelirlerindeki beklentilerin de karşılanamadığı bilinen bir gerçektir. Bergama turizminin sahip olduğu bu sorunlar, ilçe turizminde yeniliklere gidilmesine büyük ihtiyaç duyulduğunu ortaya çıkarmaktadır. Bu bildiride, Bergama turizminin yaşadığı sorunlardan yola çıkarak, yapılması gerekenlere turizm coğrafyası yaklaşımıyla ışık tutulacaktır. Dünya turizm eğilimleri içinde önemli yeri olan turizm türlerini çeşitlendirme ve coğrafi mekanlar arasındaki bütünleşmeler mutlaka Bergama’ya da uygulanmalıdır. Bergama’da kültürel turizm; kırsal kültürel turizm, ekoturizm ve termal turizm aktiviteleri ile zenginleştirilmelidir. Böylece kent merkezinin, köylerin, dağların, yaylaların, ormanların ve termal su kaynaklarının aynı anda, ancak özel temalar eşliğinde kullanımı, hem turist sayısını hem de kalış süresini arttırabilecektir. Böylece farklı seçeneklerle turistlere sunulan paket turlar, ilçenin doğal ve kültürel coğrafyasını bir bütün halinde tanımaya fırsat verecek, turizm potansiyelinin en iyi biçimde değerlendirilmesini sağlayacaktır. Bu yeni yapılanma ile Bergama’nın turizm sorunlarına çözümler üretmek kolaylaşacaktır.
Doğal ve kültürel değerleri tahrip etmeyen, koruma-kullanma dengesini hedefleyen sürdürülebilir kalkınmanın içinde yer alan sürdürülebilir turizm yaklaşımları, birbiriyle çelişen kalkınma ve korumacılığın aynı zamanda gerçekleştirilmesini öngörmektedir. Sürdürülebilir turizmde; koruma-kullanma dengesini oluşturmak, turizmi zamana-mekâna yayarak çeşitlendirmek, turistik yoğunlaşmayı önlemek önemli yaklaşımlar arasında yer almaktadır. Turizmde çeşitlenme mekânın çeşitlenmesi, turistik ürünün çeşitlenmesi ve pazarın çeşitlenmesi anlamlarını içermektedir. Turizm aktörleri ile yapılan görüşmeler ve alan araştırmaları, karşılaştırılan turizm istatistikleri; İzmir iline bağlı turizmin ilk başladığı ilçelerden biri olan Çeşme’nin turizmde hak ettiği ilgiyi ve geliri sağlayamadığını gözler önüne sermektedir. Konaklama-geceleme, ortalama kalış süreleri düşük olup, turizm mevsimi 2-3 ayla sınırlı kalmaktadır. Kıyı ve termal turizme yönelik yapılan yatırımlar ilçede turizmi ayakta tutmaya yetmemekte, turizmde hedeflenen gelire ulaşmayı engellemektedir. Özellikle turizmi tüm yıla ve mekâna yaymak, yabancı gecelemeleri artırmak için çeşitlendirme planlanırken arz-talep-rekabet ve-pazar analizi yapılması kaçınılmazdır. Bu değerlendirmelere göre Çeşme; kıyı turizmi ve su sporları olanaklarının yanı sıra termal kaynakları, kırsal mekânları, kültürel değerleri ile turizmin zaman, mekan, pazar ve tür açısından çeşitlendirilmesine uygun zenginliklere sahiptir
ÖZET Çevresel duyarlılık; toplumsal, ekonomik, etik ve hukuksal yönleriyle günümüzde ön plandaki kavramlardandır. Çevre koruma bilinci, bir sorumluluk olarak içselleştirildiği takdirde, gelecek nesillere temiz bir çevre bırakma umudu artacaktır. Bu çalışmada, bacasız endüstri olarak nitelendirilen ve hammaddesi çevre olan turizm sektöründen ve sektörde çevre sorunlarına yol açma riski daha yüksek olan konaklama işletmelerinden beklenen duyarlılık, almaları gereken çevre koruyucu önlemler etik ilkeleri ekseninde değerlendirilmiştir. Anahtar Kelimeler: Turizmde Etik, Çevresel Duyarlılık, Çevre Sorunları, Çevre Koruma. ABSTRACT Environmental sensitivity is a close up concept with its economical, ethical, sociological and legal aspects. The hope to leave a cleaner environment for future generations will increase, only if the environmental protection awareness is internalized as a responsibility. In this study, the environmental sensitivity expected from the tourism industry, defined as the industry without a chimney and the environment is its main resource, and the hospitality enterprises, which indicate high risk in causing environmental problems, environmental protective measures they should take are evaluated in the axis of the ethical principles.
TOPLUMSAL İNŞACI YAKLAŞIM AÇISINDAN YENİ TERÖRİZM, 2018
ÖZET 1990 sonrası yeni terörizm kavramı, gerek güvenlik çalışmaları gerekse de Uluslararası İlişkiler disiplininde önemli bir konu haline gelmiştir. 9/11 saldırıları sonrası iyice popülerleşen yeni terörizm kavramının gerçekten yeni olup olmadığı ve eğer yeniyse bu terörizmin ayırt edici özelliklerinin ne olduğu sıkça tartışılmıştır. Bu tartışmalar doğrultusunda, yeni terörizmin ayırt edici özellikleri; dini motivasyonun ön plana çıkması, bu örgütlerin yatay ve ağ biçiminde küresel boyutta örgütlenmeleri, şiddeti gelişigüzel kullanılmaları ve kitle imha silahlarını elde etmeye daha istekli olmaları şeklinde özetlenmektedir. Kısaca, 1990’lardan itibaren görünür olan yeni terörizm, geleneksel terörizmden niteliksel olarak farklı olarak tanımlanmış ve bu farklılıklar, terör örgütlerinin ilan edilmiş niyetleri ve uyguladıkları taktikler üzerinden gösterilmiştir. 1990’lardan itibaren popülerleşen yeni terörizm kavramı, beraberinde kuramsal tartışmaları getirmiş ve toplumsal inşacı yaklaşım, yeni terörizm tartışmaları açısından ön plana çıkan Uluslararası İlişkiler kuramlarından biri olmuştur. 1990 sonrası Uluslararası İlişkiler disiplininde ön plana çıkmaya başlayan toplumsal inşacılık açısından yeni terörizmin nasıl toplumsal olarak inşa edildiği, yeni terörist örgütlerin yaşadıkları dönüşümde fikirlerin, kimliklerin ve ben-öteki ilişkisinin önemi ön plana çıkan noktalar olmuştur. Toplumsal inşacılık; yeni terörizme fikirler ve kimlikler üzerinden dikkat çekerken bu kavramın toplumsal olarak inşa edildiğini savunmuş ve bu yüzden yeni terörizm konusunda motivasyonun dönüşümlerine ve manişeist anlayışın yükselişine dikkat çekmiştir.
Uzay turizmi, geleceğin en önemli trendleri arasında görülmektedir. Teknolojik gelişmelerin yaşanması ile birlikte daha fazla yaygınlık sağlanacağı ve uzay turizminin, turizm sektörüne inovatif bir yaklaşımla, önemli bir pazar haline geleceği düşünülmektedir. Uzay turizmininpostmodern turistler tarafından ilgi göreceği düşünülmektedir. Turizmde postmodernlik, bireysellik ve gerçek üstü deneyim temellerine dayanmaktadır.Postmodern turizme katılım sağlamayı tercih eden, risk almayı seven ve macera arayan turistler postmodern turist adıyla nitelendirilebilir. Bu bağlamda uzay turizmi de postmodern turistler için sunulmuş olan birpostmodern turizm ürünü olarak kategorize edilebilir.Araştırma, uzay turizminin araştırmacılar ve uygulamacılar tarafından daha iyi anlaşılması ve tatbik edilmesi amacıyla, uzay turizminin vurgu noktalarına dair literatür taraması yapılarak oluşturulmuştur. Verilerin ikincil veri kaynaklarından elde edilmesinde, çalışmanın soruları yol gösterici olmuştur. Araştırmanın yöntemi mevcut durumu keşfetmeye yönelik, keşifsel araştırma yöntemidir. Araştırma sonucunda uzay turizminin katılım sağlayabilecek potansiyel turistlere sağlık açısından, ekonomik ve hukuki açıdan bir takım zorlukları beraberinde getirdiği gerçeği göz ardı edilemez.
Uluslararası Eğitimde ve Kültürde Akademik Çalışmalar, 2019
Pamukkale, which is approximately 18 km away from Denizli city center, has been a center of attraction for centuries with its rich natural resources and historical history. Thermal waters originating from this area have been healing for around 2500 years. Pamukkale travertine placed on a cultural heritage list by UNESCO, only in Turkey but worldwide in health, tourism, history, archeology, urban planning, is a recognized position in the geology of the area. The hot waters that have traces of the heavy earthquakes that have been experienced and which emerge along the fault lines formed as a result of the earthquakes are used for treatment in the region as well as agriculture. Today, many modern tourist facilities are opened with only attracted a large number of tourists from abroad is not an important value in the country of Turkey. The aim of this study is to evaluate the rich tourism opportunities by revealing the general characteristics of the region. Field study and literature review were conducted for the study.
Son yıllarda turistik talepte meydana gelen değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle rekabet etme modası geçmekte, egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, termal turizm, kültürel turizm ve kırsal turizm gibi turizm türleri ön plana çıkmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir (Özbek,1991). Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün avantajlarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden bu yana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir (Emekli,2002). Seferihisar’da termal turizmin gelişmesi için; öncelikle potansiyelin belirlenmesi, coğrafi dağılımın ortaya konması, turizmde yararlanılabilecek termal kaynakların saptanması gerekmektedir. İkinci adım ise turistik yatırımların yapılması, özellikle yeme-içme-dinlenme- eğlenme gereksinimlerini karşılayacak alt ve üst yapı tesislerinin geliştirilmesi, ilçenin kıyı ve kültürel çekiciliklere sahip turistik mekanlarıyla bütünleştirilmesi olmalıdır. Bu bildiride termal turizmin önemi üzerinde durularak, Seferihisar’ın turizmine güç kazandıracak, bugüne kadar yeterince değerlendirilemeyen, son zamanlarda sıkça gündeme gelen, ilçenin diğer turistik merkezlere oranla farklılık yaratan, turistik ürün çeşitlendirilmesinde önemli bir yere sahip termal kaynaklar üzerinde durulacaktır.
Bir konaklama i letmesinin, farkl kültürlere mensup turistlere etkili bir ekilde hitap edebilmesi, tüketici tatminini belirleyen önemli bir unsurdur. Turistlerin konaklamalarndan tatmin olarak, tekrar ayn konaklama i letmelerini tercih etmeleri veya çevresindekilere önermeleri, hem konaklama i letmelerinin kârn artacaktr hem de bu durum ülke ekonomisine olumlu katk sa -layacaktr. Bu çal mada, farkl kültüre mensup turistlerin konaklama i letmesi tercihleri ve konaklama i letmelerinden beklentileri arasnda farkllk olup olmad ara trlm ve tüketici tatmininin sa lanabilmesi için konaklama i letmesinde sunulmas gereken hizmetler belirlenmeye çal lm tr.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Yönetim Bilimleri Dergisi, 2020
Türkiye'nin İktisadi Büyümesinde Turizm Sektörünün Katkısı
REFLECTION OF ISLAM TO TOURISM: HALAL TOURISM, 2018
Cumhuriyet’in 100. Yılında Turizm Coğrafyasının Güncel Konuları, 2024
TATUTA ÇİFTLİKLERİNİ ZİYARET EDEN TURİSTLERİN ÇEVRİMİÇİ YORUMLARININ İNCELENMESİ, 2019
TERÖR TRÖRİZM VE AYRILIKÇI KÜRT SORUNU, 2018
BEYPAZARI’NDA KIRSAL KALKINMADA TARIM, TURİZM VE ÇEVRE ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ, 2006