Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Edebiyatın millî kimlik edindirmedeki işlevselliği; geçmiş bugün ve gelecek üçgeninde, bireylere tarih bilinci aşılar. Edebiyatın böyle bir işlevinin olması onun, zaman zaman edebî amacının arka planda kalıp toplumsal yönünün ağır bastığını gösterir. Bir milletin kültürel kodlarını oluşturmada tarihî romanlara önemli bir misyon yüklenir. Bir ulusun destanını yazan tarihî romanlar, bireylerde ortak bir bilinç oluşturur. Kimliklerin çözüldüğü ve toplumsal ilişkilerin farklılaştığı dönemde bu romanlar insana toplumsal bilinci yeniden yerleştirir. 2005'te yayımlanan Turgut Özakman'ın Şu Çılgın Türkler adlı eseri Türklerin millî kimlik inşasını, Kurtuluş Savaşı ve sonrası yükselen Kemalizm ideolojisini, günümüz nesline hatırlatan ve onu canlı tutan bir araçtır. Bu çalışmanın amacı, geçmişten geleceğe köprü niteliğindeki bu eserin bugün de millî kimlik oluşturmada ve Kemalizm ideolojisini yaymadaki rolünü ortaya koymaktır.
Traffic, the expression of anger is often an environment that we come across. When the anger of the individual to consider the negative impact they have on traffic, the evaluation of the different components related to the driver anger and * Bu çalışma, yazarların "Stres ve Trafik: Stres ile Trafikte Öfke İfadesi Arasındaki İlişkide Sürücü Öfke Düşüncelerinin Aracı Rolü" başlıklı araştırma örnekleminin bir kısmı kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Bu bildiride, Türkiye’de içgöç-kırsal kalkınma-kırsal turizm ilişkileriyle, kalkınma ve turizm stratejilerindeki son eğilimler, yürürlükteki bazı kalkınma projeleri kapsamında, eleştirel bir bakışla değerlendirilecektir. Türkiye’de bölgelerarası dengesizlikler, geçmişten bugüne içgöçü beraberinde getirmiştir. Büyük ölçüde ekonomik gerekçelerle ortaya çıkan içgöçlerin, kırsal alanlardan kentlere, “az gelişmiş yörelerden gelişmiş yörelere” yöneldiği bilinmektedir ve bu durum kırsal kalkınmanın önemine işaret etmektedir. Kırsal kalkınma, kırsal nüfusu yerinde kalkındırmayı, göç ve istihdam sorunlarını yerinde çözmeyi amaçlayan politik bir tercihtir ve bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesinde stratejik öneme sahiptir. Avrupa’nın kırsal alanlarındaki sorunların çözümünde kırsal turizm, uzun yıllardır bir “kalkınma aracı” olarak kullanılmaktadır. Nitekim AB’nin Ortak Tarım Politikasıyla bağlantılı olan kırsal kalkınmanın ana hedeflerinden biri “turizm altyapısının geliştirilmesidir”. Kırsal turizm, kırsal kalkınma stratejilerinin toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla ilişkilidir ve mesleki eğitimi, kırsal mirasın korunmasını, tarımın iyileştirilmesini, yerel halkın örgütlenmesini, üretimde kalitenin artırılmasını ve çevrenin korunması bilincini teşvik etmektedir. Bu açıdan kırsal turizm, Türkiye’nin de kırsal kalkınmasına ve turizm sektörüne büyük destek verecektir. Kırsal kalkınma projelerinde başarıyı yakalayabilmek ve tarım dışı istihdam olanakları yaratabilmek için, projelerin kırsal turizm ile bütünleştirilmesi gözetilmelidir.
ÖZET Edebiyat sosyal bir gerçeklik olan insan ve hayatı konu alır. Herhangi bir yönüyle insan ve hayatla, dolayısıyla toplumla ilişkilendirilemeyecek edebî eser düşünülemez. Klasik Türk edebiyatı altı asır boyunca toplumumuzun duygu, düşünce, yaşayış ve kültürünü son derece estetik bir şekilde yansıtmış bir edebiyat geleneğidir. Buna rağmen 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren klasik Türk şiirine ağır eleştiriler yöneltilmiş; bu şiirin hayattan kopuk, toplumu aksettirme gücünden yoksun olduğu dile getirilmiştir. Yapılan divan tahlilleri, klasik Türk şiirinde sosyal hayatı konu alan tez, makale ve kitaplar klasik Türk şiirinin içinden çıktığı toplum ve hayatla kuvvetli ilişkisi olduğunu göstererek bu eleştirilerin haksız ve hakikatsiz olduğunu ortaya koymuştur. Klasik Türk şiirine geçmişin değerlerini bugün ve yarın için dönüştürebilme gücünü içinde barındıran bir mazi bilinci ve dikkatiyle bakıldığında bu şiirin toplumumuzun kültür ve değerlerinin zengin bir hazinesi olduğu görülür. Bu bağlamda klasik Türk şiirinde yaygın bir kullanımla kendini gösteren şükrane geleneği söz konusu edilecektir. Osmanlı toplumunda önemli bir iş bitirildiğinde, bir murada erme ya da musibetten kurtulmada hediyeler verilir, şükrane adı verilen iyilikler yapılır. Toplumda ve kültürde var olan şükrane verme geleneğinin klasik Türk şiirinde sanatsal bir boyut kazanarak işlenmesi, bu şiirin toplumla sıkı bağlarının olduğunun bir göstergesidir. Anahtar Kelimeler: Edebiyat, toplum, klasik Türk şiiri, şükrane geleneği ABSTRACT Literature takes the topic of human and life which are social realities. A literary work which can not be associated with any aspect of human and life, therefore with the society can not be considered. Classical Turkish literature is a literary tradition that reflects the feeling, thought, the way of life and culture of our society during six centuries in a high aesthetic manner. In spite of this, by the second half of 19th century heavy criticism was directed to classical Turkish poetry, it was expressed that this poetry was broken from life and had no power of reflecting the society. The analysis of divans made; thesis, articles and books that took the topic of social life in classical Turkish poetry brought out that these criticisms were unfair and unfaithful showing classical Turkish poetry had strong relationship between the society and life it came out of. When classical Turkish poetry is looked around with consciousness and diligence of past which contains the power to transform the values of past for present and tomorrow this poetry appears to be a rich treasure of culture and values of our society. In this context, the tradition of thanksgiving which is widely used in classical Turkish poetry will be discussed. In Ottoman society, when an important job is finished, one is attained a desire or got rid of the evil gifts are given, favors named thanksgiving are made. Processing by gaining an artistic dimension in classical Turkish poetry the tradition of giving gratitude that exists in society and culture is an indication of the close ties with the community of this poetry. Giriş Edebiyat, ifade aracı olarak toplumun meydana getirdiği dili kullanan sosyal bir kurumdur. İfade aracı olarak dil denilen sosyal malzemeyi kullanması, sembolizm ve vezin gibi ancak bir toplum içinde doğup gelişebilecek gelenek ve normlar üzerine kurulması edebiyatın doğrudan doğruya sosyal * Bartın Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Araştırmanın amacını Bolton ve Lane (2012) tarafından geliştirilmiş olan Bireysel Girişimcilik Yönelimi Ölçeğinin (BGYÖ) Türkçe’ye uyarlanması oluşturmaktadır. Ekonomik kalkınmada ve sosyal büyümede önemli bir role sahip olan girişimcilik kavramı, akademik çalışmalar kapsamında hep ilgi odağı olduğu söylenebilir. Bundan dolayı, her ölçekteki ve sektördeki işletmeler bireysel girişimcilik yönelimini tespit etmeye ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle gelecekteki çalışmalarda kullanılması için BGYÖ’nin Türkçe’ye adaptasyonu sağlanması önemli görülmektedir. Araştırma Karabük, Kastamonu, Zonguldak ve Bandırma ilindeki devlet üniversitelerinde işletme bölümünde eğitim gören 3. ve 4. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin uyarlanma sürecinde Brislin vd. (1973) beş aşamalı çeviri prosedürü takip edilmiştir. Dil ile ilgili geçerlilik sağlandıktan sonra, elde edilen ölçeğin yapısal geçerliliği ve güvenirliliği analiz edilmiştir. Yapı geçerliliği için açımlayıcı faktör analizi ve doğrulayıcı faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Analizler sonucu elde edilen bulgulara göre BGYÖ’nin Türkçe’ye uyarlamanın kabul edilebilir olduğu, güvenilir ve geçerli bir ölçek olduğu söylenebilir.
TESİSTEN KONUTA, TURİSTTEN MİSAFİRE: COUCHSURFING ÖRNEĞİ, 2019
Günümüz dünyasında, bilgi ve iletişim teknolojilerinin seyahat öncesi, esnası ve sonrasında kullanım yoğunluğu ve çeşitliliği giderek artmaktadır. Bu durum modern turizm endüstrisinin geleneksel paydaşlarınca sağlanan mal ve hizmet tedariği ve bilgi akışında alternatifler oluşturmaktadır. Paylaşım ekonomisini benimsemiş ağ toplumu bireylerince alternatif yaratılan paydaşlardan bir tanesi de konaklama endüstrisidir. Çalışma kapsamında, postmodern turizm faaliyetlerinin konaklama arzını oluşturan platformlardan olan CouchSurfing sosyal ağına yoğunlaşılmıştır. Bu bağlamda, platform kullanıcıların genel özelliklerine, konut sahibi, paylaşım turisti ve diğer deneyimlerine (aktivite, buluşma ve bilgi-deneyim alışverişi) yönelik sorgulamalar gerçekleştirilmiştir. Bu sorgulamalar doğrultusunda nitel bir araştırma süreci izlenmiş ve örneklem seçiminde üç üst (yaş, cinsiyet ve referans) ve üç alt (konut sahibi, paylaşım turisti ve kişisel referanslar) olmak üzere altı kriter gözetilerek sekiz katılımcı ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Elde edilen veriler, betimsel analiz ile yorumlanmıştır. Sonuç olarak; katılımcıların kültürel, ekonomik, kişisel motivasyonlar ve geleneksel turist imajından kaçış amacı ile platformu kullandığı belirlenmiştir. Katılımcılar; misafir ettikleri paylaşım turistlerini seçerken en çok referans, profil düzeni ve paylaşım isteğinin içeriğine, misafir oldukları konut sahiplerini seçerken ise referans, yaş, ortak ilgi alanları ve konutun konumuna dikkat ettiğini belirtmiştir. Paylaşım konutu sahipleri, yaşam alanları ve çevresi hakkında misafirlerine tavsiye ve ipuçları vermekte ve rehberlik yapmaktadır. Böylece katılımcılar, akranları ile kurdukları ilişkilerin ev sahibi-misafir bağlamından çıktığını ve yoğunlaşarak kalıcı bir hale dönüştüğünü vurgulamaktadır. Kişisel seyahatlerde platformun kullanılması, katılımcıların daha özgür ve yaratıcı hissetmelerini ve seyahatlerinden daha fazla zevk almalarını beraberinde getirmiştir. Ayrıca katılımcıların seyahat alışkanlıklarının değiştiği, seyahat sıklıklarının arttığı ve seyahat sürelerinin uzadığı da tespit edilmiştir.
Bu çalışmada, ilk Türk lehçeleri sözlüğü Dîvânü Lügâti'it-Türk ve İslami dönem Türk edebiyatının ilk ve en çok söz varlığı barındıran eseri olan Kutadgu Bilig'den hareketle sınırlı verisi ile Trabzon ve yöresi ağızlarının söz varlıkları incelenmiş, bu eserlerin Trabzon ve yöresi ağızlarındaki izleri takip edilerek tanıklanmış, böylece ortak kültür mirasına katkı sunmaya çalışılmıştır. Yaklaşık bin yıl önce yazılan Türkçenin bu iki şaheserinin söz varlıkları, Trabzon ve yöresindeki söz varlığıyla karşılaştırılmış, tarihî ve coğrafî değişime ve mekân farklılığına rağmen söz varlığı yönünden birçok ortaklık tespit edilmiştir. Böylelikle bin yıllık süreçte, coğrafi ve kültürel değişiklikler nispetinde devamlılık ve ortaklıklar aranmıştır. Trabzon ili ağızlarında tespit edilen söz varlığı malzemesi için Necati Demir'in üç cilt olarak basılan Trabzon ve Yöresi Ağızları adlı kitabının sözlük bölümü başta olmak üzere Derleme Sözlüğü'nde yer alan Trabzon ve yöresine ait sözcükler, İren Ertem'in Trabzon Çepni Ağzı ve Meligül Günaydın'ın Trabzon/Tonya Ağızları Örneğinde İşlevsel Bir Ağız Sözlüğü Oluşturma Denemesi adlı yüksek lisans tezleri ile yazarın yöre ağzına ilişkin kendi derlemeleri (YKD) temel başvuru kaynaklarıdır. Kutadgu Bilig için Arat, Dîvânü Lügâti'it-Türk için ise Ercilasun-Akkoyunlu'nun dizinleri tercih edilmiştir.
3. Uluslararası Dil ve Edebiyat Kongresi , 2021
Aşk, insanlık tarihi boyunca üzerinde en fazla konuşulan konulardan bir tanesi olmuştur. Bu doğrultuda da edebiyatta geniş yer bulmuş; üzerine romanlar, şiirler, hikâyeler yazılmış, tiyatro oyunları sergilenmiştir. Çin tarihinin her döneminde aşk konulu edebiyat eserleri ortaya konulmuştur. Bu dönemlerden bir tanesi de Tang Hanedanlığı (618-906) dönemidir. Tang Hanedanlığı dönemi Çin edebiyatının gelişmesinde çok önemlidir. 618 yılı öncesinde yaşanan askeri mücadeleler edebiyat ve sanata çok kısıtlı gelişme imkânı sunmuştur. 906 yılı sonrasında ise tiyatroya önem verilmiş; şiir, nesir gibi edebi türler çok az gelişme şansı bulabilmiştir. Bu bakımdan Tang Hanedanlığı dönemi Çin edebiyatı özellikle de Çin şiiri için en fazla yazarın yetiştirildiği ve eserin üretildiği dönem olmuştur. Şiirdeki gelişme diğer edebiyat eserlerine de yansımış, nesirler ve şiirler pek çok eserde iç içe işlenmiştir. Bu eserlerden bir tanesi de Yingying’in Hikâyesi’dir. Yingying’in Hikâyesi, klasik Çin aşk hikâyelerin en bilinen örneklerindendir. Zhang Sheng ve Cui Yingying’in aşkının anlatıldığı hikâye Yuan Zhen (元稹) (779-831) tarafından kaleme alınmıştır. Yuan Hanedanlığı (1280-1368) dönemi tiyatro yazarlarından Wang Shifu (王实甫) (1260-1307) tarafından ise operaya dönüştürülmüştür. Tiyatro eserine dönüştürülmesi hikâyenin daha geniş kitlelere ulaşmasına imkân vermiştir. Yuan Zhen, hikâyenin anlatımında farklı teknikler kullanmıştır. Hikâye biçimsel olarak nesir tarzında yazılmış olsa da şiirler ve diyaloglar geniş yer kaplamaktadır. Arka plan olay örgüsünde ise tarihsel olaylara yer verilmiştir. Bu durum hikâyenin biçimsel özellikleri ile birlikte edebiyat-tarih bağlamında da incelenmesini gerektirmektedir. Ayrıca hikâyenin sonunda Yuan Zhen kendisini Zhang Sheng’ın bir arkadaşı olarak gösterdiği için bu hikâye bazı araştırmacılar tarafından yazarın otobiyografik bir eseri olarak nitelendirilmektedir. Hikâyenin Çince aslından Türkçeye tercümesi yazar tarafından yapılmış olup, çalışmada Tang dönemi Çin edebiyatından, yazar Yuan Zhen’ın biyografisi ve edebi üslubundan bahsedilecek; Yingyin’in Hikayesi kısaca anlatılacak; hikayenin biçimsel özellikleri, işlediği tarihi sürecin hikayeye yansıması hakkında bilgi verilecektir. Anahtar Kelimeler: Tang Hanedanlığı, Çin Edebiyatı, Yuan Zhen, Zhang Sheng, Cui Yingying.
Bu makalenin amacı; beyin göçünü kavramsal olarak açıklamasını yaparak özellikle Türkiye'nin karşılaştığı beyin göçü sorunlarının anlaşılması için bir çerçeve sunmaktır. Makalede öncelikle beyin göçü kavramsal olarak daha sonra da beyin göçüne sebep olan etkenler açıklanmıştır. Ayrıca beyin göçü sorunuyla ilgili olarak Türkiye'nin durumu ele alınmış ve Türkiye'nin yaşadığı beyin göçü ile ilgili bilgiler sunulmuştur. Makalenin yazılmasında beyin göçü ile ilgili kuramsal eserlerin ve konuyla ilgili yapılan bazı araştırmaların taranmasına dayalı bir yöntem izlenmiştir. Makalede beyin göçünün; siyasal ve dinsel etkenler, çalışma koşulları, işgücü ve eğitim planlaması, sömürge bağları, yurtdışında öğrenim, araştırma koşulları ve bilinçli politikalar gibi etkenlere dayalı olarak meydana geldiği ortaya konmaktadır.
Türk Dünyası Araştırmaları Sayı: 209, 2014
Öz Balkanlar'da beş yüzyıla yaklaşan Türk hakimiyetinin en önemli etkilerinden biri Alhamiyado edebiyatının ortaya çıkışıdır. Balkan milletlerinin kendi dillerinde ve Arap alfabesini kullanarak oluşturdukları Alhamiyado edebiyatında Türkçenin bu diller üzerindeki tesiri açıkça görülmektedir. Makalemizde 19. yüzyılda Abdulvehhâb Jepçevî tarafından kaleme alınmış Boşnakça ilmihalde görülen Türkçe kelime ve ekleri tespit ederek incelemeye çalışacağız. Anahtar kelimeler: Alhamiyado Edebiyatı, Boşnakçadaki Türkçe Kelimeler, Kitâb-ı Bosnevî İlmihâl, Abdulvehhâb Jepçevî.
Azınlıklar ve Medya, 2014
Özet Bu çalışma 2010 yayın döneminde ulusal televizyon kanallarından ATV'de yayınlanmaya başlayan Gönülçelen dizisi özelinde Türkiye'de medyada Çingene kimliğinin temsilini sorunsallaştırmaktadır. Dizinin Şubat 2010-Haziran 2010 arasında yayınlanan ilk 16 bölümüne odaklanan çalışma popüler medya ürünlerinde Çingene kimliğinin kurgusu ve temsili açısından Gönülçelen dizisindeki süreklilikleri ve farklılıkları ortaya koyacaktır. Anlatısının eksenine "farklı dünyaların buluşmasını" yerleştiren Gönülçelen'de, diğer popüler kültür ürünlerinde olduğu gibi "ötekilik" vurgusu sürekli korunurken, kentin ve müziğin bu iki dünya arasındaki karşılaşmaların ve çatışmaların vücut bulduğu alanlar olarak temsili diziye özgün bir yön vermektedir. Dizinin ikinci önemli özgün yönü, pek çok popüler kültür ürününde Çingenelerin "hakim kültürün dünyasını tehdit etmediği sürece bir güldürü nesnesi" olarak sunulan gibi kimi özelliklerinin "korunması gereken kültürel bir zenginlik" olarak betimlenmesidir. Ancak ana teması Çingene kızı Hasret'in "doğuştan gelen" müziksel yeteneğinin üst orta sınıf bir aileden gelen, iyi donanımlı müzik hocası Murat tarafından "ehlileştirilmesi" olan dizide Çingenelerin olumlu anlamlar yüklenen kimi özellikleri Çingeneliğin doğasına atfedildiği sürece Gönülçelen dizisi hakim kültürdeki Çingene imajını yeniden üretmektedir. Anahtar Kelimeler: Çingeneler, medya, azınlıklar, popüler kültür, kimlik, kent.
Zeytin Dalı Harekatı, 2018
24 Haziran seçimleri, Türkiye siyasetinin gelecek 5 yılın belirleyeceği gibi, Türkiye’nin Suriye’de düzenleyeceği muhtemel operasyonların başlangıç tarihi olma potansiyeline sahip. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belli aralıklarla dile getirdiği İdlib, Tel Rıfat, Münbiç hamleleri başta olmak üzere Suriye’ye dair senaryoların fiiliyata geçirilmesi için de seçimlerden sonrasını beklemek oldukça makul. Türkiye, öncelikleri çerçevesinde Suriye’de operasyonlara devam sinyali verirken, olası senaryoların Türkiye’nin imkânları açı- sından taşıdığı avantajları ve dezavantajlarını ortaya koymak, hangi senaryoların daha olası gözüktüğünü anlamak için önem taşı- maktadır. Bu yüzden hem Türkiye’nin önceliklerine ve kapasitesine hem de bölgedeki diğer aktörlerin oluşturabileceği engellere odaklanılmalıdır.
2017
Sustainable development grounds on global approach with economic, environmental and social aspects “from micro effect to the macro effect” compatibly actualise change-progress phase. In this regard, United Nations (UN) with co-desicions and common goals in global sustainable development on the point of international cooperation and consensus, play an important part in creating right environment for global sustainable development. In this context, between 25th and 27th of September at New York, United Nations Sustainable Development Summit 2015 came true. At this summit, 193 member Country of UN accepted agreement of “Transforming Our World: 2030 Sustainable Development Agenda” which mainly consists of 17 global sustainable development goals. In this study, 17 sustainable development goals which affirmed by 193 UN Countries are examined on account of tourism and contribution of tourism in Turkey to these goals is also revealed by numeric data.
Fergana Valley is an ancient basin surrounded by mountains in Turkestan. Its history dates back to ancient times. From past to present, it has always preserved its feature of being an important place in terms of geopolitical, geocultural and geostrategic aspects. The valley, where the historical Silk and Spice roads intersect, has served as a cultural and economic bridge between Asia and Europe, has been the crossroads of science and civilization, and the center of politics. Today, the Fergana Valley is shared between Uzbekistan, Kyrgyzstan, and Tajikistan. Important cities of the region; Kokand, Andijan, Margilan, Osh, Jalalabad, and Hocent. It is possible to include the Kashgar region of East Turkestan in this order. Fergana, one of the first centers of the ancient agricultural culture of the Turkish peoples, is also the name of a civilization. Fergana Valley, the land on which the Turks established a state, ruled the region, struggled with all kinds of obstacles, and produced, today hosts material and spiritual heritage. It has been important as the intellectual and thought center of Turkestan, where the tradition of science and wisdom is transferred from generation to generation, science, art, and traditional crafts are kept alive. The valley, which has an easy climate, is irrigated by the Seyhun River and small rivers flowing into it. Fergana Valley, with its geographical feature, economic convenience, fertile lands, underground resources, dense population, and ethnic diversity, is considered the ore of Turkestan.
ÖZET Konya Ereğli’de Çayhan ve Aziziye kasabaları ile Çakmak köyünde yaşamakta olan Çayan Türkmenleri hakkında, Çayan halılarıyla ilgili olarak yapılan bir çalışma dışında başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. Savaşçı Türkmen kimliklerini Konya Ereğli’ de halen muhafaza etmekte olan bu Türkmenler Bozulus Türkmenlerindendir. Özellikle halılarında yaşattıkları Şamanistik Türk Kültür ögeleri dikkat çekicidir. Bu bildiride Çayan Türkmenleri, Konya Ereğli’ye iskânları, Çayan Türkmenleri içerisindeki diğer Türkmenler hakkında bilgi verilecektir. Anahtar kelimeler: Çayan, Karaçayan, Bozulus, Kuzoluk Derbendi, İskân
KÜRELERİN MÜZİĞİ’NDEN YEDİ BİLGE’YE: TANBURÎ KÜÇÜK ARTİN’DE MÜZİKAL KOZMOLOJİ DÜŞÜNCESİ, 2022
The man is a symbolizing creature and lives in a symbolic nature. Man carries out this seek for meaning in this intellectual field, achieves this effort only while producing, interpreting or comprehending symbolic expressions. With the consistently reinterpretation of cultural codes and traditions, a new universe of semiosis is occured; so that this universe is structured into a network of interpreters and constantly recording what is said abouth the truth. This structuring has led to formation of a symbolic meaning network embedded in the semiosphere, interpreted through esoteric knowledge traditions, by developing distinctive ways of thinking over time. Musical cosmology is one of the salient symbolic narratives in the speculative music theory tradition, which tries to make sense of the relationship between 'God-Universe-Man' and the position of man in this network of relations within the scope of cosmological and ontological debates. In this article, musical cosmology notion was interpreted based on Tanburi Kucuk Artin’s theoretical work named ‘Musiki Edvari’ and aimed to clarify the meanings hidden behind the text by discussing the position of allegories that Artin applied in the tradition of symbolic thought. In accordance with this purpose, in order to determine the intellectual basis of the symbolic expressions used by Tanburi Kucuk Artin, the ‘Comperative Historical Research’ method, which is a branch of the ‘Historical Research’, one of the qualitative research designs, was used. Afterwards, based on the narratives of Tanbûri Küçük Artin in his theoretical work named Mûsikî Edvârı, his musical cosmology thought was explained, and the symbolic narratives he used at this point were tried to be analyzed with a hermeneutic effort.
İktisadi İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, 2018
Kırsal kesimde yaşayan insanların kırdan kente doğru göç etme faaliyetinin altında sosyal, ekonomik ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Bu çalışma; kırsal göç ile ekonomik, sosyal ve psikolojik etkenler arasındaki ilişkiyi konu edinmiştir. Çalışmada Türkiye'de kırdan kente doğru göç faaliyetlerine neden olan sosyal, ekonomik, psikolojik faktörlerin ve göç sonrası ortaya çıkan sosyal, ekonomik, psikolojik sorunların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın teorik altyapısı oluşturulurken kırdan kente göç ile ilgili daha önce yapılmış olan çalışmalardan faydalanılmıştır. Bölgedeki göçün ekonomik, sosyal ve psikolojik nedenlerinin ortaya konulması için Erzincan ili merkez ilçesine bağlı mahalle ve köylerde sürekli ikamet etmekte olan hane reisleriyle 280 adet anket çalışması yapılmıştır. Bu anket çalışması sonucunda elde edilen yatay kesit verileri LISREL 8.72 ve SPSS 13 paket programları kullanılarak Yapısal Eşitlik Modeli ile analiz edilmiştir. Erzincan ili merkez ilçesine bağlı köylerde yapısal eşitlik modeli ile yapılan analizde kırsal göç ile sosyal, ekonomik psikolojik etkenler arasında yüksek düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kırsal göç üzerinde, demografik yapı, ekonomik beklentiler, sosyal ve kültürel beklentiler ve psikolojik beklentiler yüksek düzeyde
ÖZET Klasik Türk şiirinde sadece düşünce âlemi değil, aynı zamanda toplumun kültür hayatıyla ilgili ifadeler de yer alır. Toplumun müzik hayatına ilişkin bu kavram, terim ve motifler spesifik anlam katmanı oluşturur. İlk önce belirtmeliyiz ki, divan şairlerinin musikiye müracaatı çeşitli boyutlardadır. Bununla birlikte divan şiirinin musiki kültürü bağlamında incelenmesi ve değerlendirilmesi orta çağ kültürel hayatının hangi alanlarında musikiye müracaat olunması gerektiği hususunda belirli bir tasavvur oluşturmaktadır. Örneğin Nesimî'nin Türkçe divanında dönemin musiki makam sanatı ve genellikle musikiye ait kavramları kullanışı dikkati çekmektedir. Şairin din dışı, dini ve tasavvufi konulu 20'den fazla beytinde musiki ıstılahları çoğu kez tevriyeli olarak kullanılır. Bu beyitlerde musiki sanatıyla ilgili şahıslar (Büzürg, mutrib, rakkas, dilber-i tennâz, nağme-hân), özellikli terimler (nevâ, zenküle, zil, bem, âhenk, âvâz, perde, şüab, nağme), makam musikisinin şubeleri (" Hüsеyni " ,
Many commentary books were written in Turkish, Arabic and Persian in classical Turkish literature. Rhetoric books were read from original books for years, a few of commentary books of rhetoric books that translated to Turkish weren't taken an interest. Many Turkish rhetoric books were written when modern schools started to educate in the years 1839-1876 in Ottoman history. That caused an arqument on modern and classic. The information on rhetoric, that taught by Ahmed Cevdet Paşa in Mekteb-i Hukuk, was written in a book called Belagat-ı Osmaniyye. Succesor of Ahmed Cevdet Paşa, Hacı İbrahim Efendi commented this book and published his commentary book with the name of Şerh-i Belagat.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.