Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Teritoryal Düzenden Devletleşmeye: Heyet Tahrir El-Şam (HTŞ)
https://doi.org/10.31679/adamakademi.1402003…
28 pages
1 file
Öz 2011 yılında Suriye'de patlak veren toplumsal olayların hem bölgesel hem de küresel etkileri oldu. 1970 yılından günümüze kadar ülkeyi kontrolü altında tutan Esad rejimi, toplumsal tabanda istediği kontrolü ve denetimi sağlamak için antidemokratik ve baskıcı uygulamaları devreye soktu. Bu durum aynı toplumsal tabanda yaşayan ve çok farklı kimliklerin bulunduğu sosyal ortamın Arab Baharı süreciyle birlikte şiddete kanalize olmasında kritik rol oynadı. Kitlesel olaylar kısa sürede şiddet içeren ve aşırıcı eğilimleri olan grupların uzun süredir beklediği fırsatları sağlamış oldu. Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin 2003 İrak operasyonuyla başlayan bölgesel otorite boşluğu, el-Kaide başta olmak üzere çeşitli yerel silahlı aktörler tarafından doldurulmaya çalışıldı. Ayaklanmaların oluşturduğu toplumsal dinamizmi kendi lehine kullanmak isteyen gruplar etkin oldukları bölgelerde ya küresel bir terör grubunun desteğini almaya çalıştı ya da kendine özgü bir strateji geliştirerek öz yönetim yapısını uygulamaya çalıştı. Bu çalışma kapsamında ele alınan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) da bu iki durumu kullanarak kendisine iç savaş ortamında verimli alan bulan yapıların başında gelmektedir. HTŞ hali hazırda uygulamaya çalıştığı stratejisini üç temel ayak üzerine inşa etmektedir. Bunlar: Küresel örgüt bağlantılarından ayrışma, yerelleşme ve devletleşme. İ� lk iki aşamasını tamamlayan örgüt son aşama için ihtiyaç duymuş olduğu donanımı temin etme sürecindedir.
ÖZET: Bu çalışmanın amacı Eskişehir ili ve civarındaki geçmiş depremsellik göz önüne alınarak ve en yaygın yer hareketi tahmin denklemleri kullanılarak yerel bir spektral ivme eğrisi elde etmektir. Türkiye'nin depremselliği göz önüne alındığında, Eskişehir'in en aktif deprem kuşağında bulunmadığını görürüz. Ancak, Eskişehir, depremselliği yüksek olan Ege Bölgesi ile, Kuzey Anadolu Fay Hattı arasında bir geçiş bölgesinde bulunmaktadır. Dolayısıyla Eskişehir için hem yakın hem de uzaktaki depremlerden etkilenme olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle Eskişehir ili için deprem tehlikesi ve risk değerlendirilmesinin yapılmasında yer hareketi tahmin denklemlerinin gerçeğe yakın olması çok önemlidir. Bu çalışmanın sonunda yerel spektral ivme eğrisi elde edilmesi için hali hazırdaki yer hareketi tahmin denklemlerinin o bölgenin depremselliği göz önüne alınarak parametrelenin değiştirilmesi ya da parametrik katsayılarının yeniden çıkarılmasının gerçeğe en yakın sonucu elde etmeye yönelik bir yaklaşım olduğu gösterilmiştir. Çalışmada moment büyüklüğü 7.0 olan ve şehir merkezine 10 km uzaklıktaki bir depremin ivme spektrumları uygun görülen denklemler kullanılarak hesaplanmış ve karşılaştırmalı olarak verilmiştir. 1. GİRİŞ Sismik tehlike analizinin önemli bir kısmını tehlikenin belirleneceği alan için en uygun yer hareketi tahmin denkleminin belirlenmesi oluşturur. Şu an halen kullanımda olan ve özellikle belirli alanlara özel, sadece birkaç çeşit deprem tipi için geliştirilmiş yer hareketi tahmin denklemleri bulunmaktadır. En yaygın olarak kabul gören ve kullanımda olan yer hareketi tahmin denklemlerinin oluşturulmasında küresel veritabanları kullanılmış, birçok değişik ülkede ve kıtada meydana gelmiş depremler veritabanlarına dâhil edilmiştir. Ancak, bu denklemlerin herhangi bir alan için uygulanabilirliği, o alanın yerel sismik verileri ve jeolojik yapıları göz önüne alınarak sorgulanmalıdır. Dolayısıyla, bu denklemler kullanılarak o alana özel bir analizin yapılması gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, yerel ve geçmiş depremler kullanılarak Eskişehir şehri için ivme spektrumu geliştirmek olup, yöntem olarak Campbell (2003) tarafından önerilen ampirik yerine koyma metodu ele alınmış ve en yaygın olarak kullanılan yer hareketi denklemleri ile, Eskişehir için derlenen veritabanına göre bu denklemlerin uyumluluğu araştırılmıştır. 2. BÖLGENİN DEPREMSELLİĞİ VE AZALIM İLİŞKİLERİ Türkiye'nin depremselliği göz önüne alındığında Eskişehir şehrinin en aktif deprem bölgelerin dışında olduğunu görürüz. Ancak tektonik olarak aktif Ege Bölgesi ile dünyanın en aktif fay hatlarından birisi olan Kuzey Anadolu Fay Hattı arasında bulunması nedeniyle deprem tehlikesine maruz kalabilecek bir konumdadır. Şimdiye kadar derlenmiş 1900 öncesi depremlerle ilgili kataloglarda, Eskişehir ve çevresinde kaydedilmiş önemli bir depreme rastlanmamıştır (Ambraseys, 2009). 1900-2010 arasında ise, 20.02.1956 tarihli ve M s =6.4 büyüklüğünde meydana gelen deprem, Eskişehir'e en yakın ve en büyük deprem olarak kayda geçmiştir.
HİTİT DEVLETİ’NİN KURULUŞ AŞAMASI , 2016
Şeyh Haydar on yıl boyunca Uzun Hasan'ın yanında kalmış ve burada büyümüştür. Şeyh Cüneyd öldükten sonra Uzun Hasan onun Erdebil Tekkesine vâris olarak görmüş ve onu tekkenin başına geçirmeyi düşünmüştür. Uzun Hasan'ın Haydar'ı tekkenin başına getirmesindeki neden ise o devrin büyük güçlerinden birisi olan bu tarikatı kontrol altında tutmak istemiştir. Öyle ki Uzun Hasan'ın Timurîler'den olan Ebû Saîd ile olan savaşta (1451-1469) Haydar'ın müridler'i Uzun Hasan'ın yanında yer almıştır. 1469 yılında Şeyh Haydar daha dokuz yaşındayken tarikatın başına geçti. Tarikatın işlerini bu sırada Şeyh Cafer yönetiyordu. Fakat Uzun Hasan tarafından desteklenen Haydar'ı kıskanmıştır fakat bu duruma ses çıkartamamıştır. Çünkü kendisi daha önceleri Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah ve Timurîler'den olan Ebû Saîd ile ittifak yoluna gitmiş ve Uzun Hasan bunu görmezden gelmişti. Şeyh Cafer'in ölmesi sonucu Şeyh Haydar'a karşı olan kıskançlığı bitmiş oldu. Şeyh Haydar, ilk olarak Akkoyunlular ile askeri ve siyasi birliği temin etme yoluna gitmiştir. Şeyh Haydar Uzun Hasan'ın Trabzon Rum İmparatoru Calo Johannes'in kızı Despina Hatûn (Katerina) ile evliliğinden dünya ya gelen kızı Halime Begi Aka (Âlemşah Begüm) 1 ile Erdebil'de evlenmiştir. Böylelikle Şeyh Haydar faaliyetlerine Uzun Hasan'ı arkasına alarak devam etmiştir. Bu evlilikten üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir bunlar Sultan Ali, İsmail ve İbrahim'dir. Şeyh Haydar döneminde Erdebil'e çok sayıda mürid akın etmiştir. Bu müridler, genellikle Karaman, Teke, Hamid bölgelerinden, Suriye'nin Şam havalisinden, Geylan ve Taliş yani Hazar Denizinin güney batı ve batı kenarlarından gelmekte idi. 2 Şeyh Haydar, gelen bu müridlerin yetenekli olanlarını tarikat merkezinde tutuyordu. Şeyh Haydar amacı Anadolu'daki teşkilatı geliştirmek ve müridlerin sayısını arttırmaktır. Anadolu'lu müridlerinden istidatlı olanlar hususi bir şekilde yerleştirilerek halîfe ünvanı ile memleketlerine gönderiyorlardı.
Istanbul Aydin Universitesi Dergisi
Bu makalede, şehirleşmeyi etkileyen etkenler arasında, Belediye'nin yetki ve sorumlulukları arasına giren maddeleri inceleyerek çözüm önerileri oluşturmaya çalışacağız. Tarihçiler ve toplumbilimciler, şehirlerin ortaya çıkışını uygarlıkların doğuşu olarak değerlendirirler. O dönemin insanlarının karşı karşıya kaldıkları ve kendi başlarına üstesinden gelemedikleri güçlükleri, toplumda geliştirilen ilişkiler yoluyla çözümlemek istediği ve başarıyla sonuçlanan her durumun ileri toplumsal birlik seviyesine ulaştırdığını var sayarsak tarihteki ilk şehirlerin oluşumunu da bu yaklaşım içinde değerlendirebiliriz. Şehir; insanoğlunun yüzyıllardır arayışında olduğu ve oluşumunu da kolay kolay kontrol edemediği kendiliğinden gelişmiş bir mekanizmadır. Şehir kavramı, tarih boyunca farklı şekillerde yorumlanmış olmasına rağmen; genel olarak kentsel yerleşim alanlarının genel adı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sanayi devriminden sonra şehir kavramının tanımında, hızla gelişen kentlerin yapılarına bağlı değişime rastlamaktayız. Şehri; kendi sınırları içinde yaşayan insanların, geçim kaynaklarını tarım ve hayvancılık dışı uğraşıların oluşturduğu; yönetim yapısı, toplumsal ilişkiler, kültürel alanlar, nüfus yoğunluğu gibi birçok yönden kırsal alanlardan farklı olan yerler şeklinde tanımlamak da mümkündür.
Pınar Yayınları, 2023
Günümüzde fıkha ilişkin derinlikli çıkarımlar ancak İslâm klasiklerinden modern sosyal bilimin genel ve özel meselelerine yayılan geniş bir bilgi dağarcığı ile inşa edilip desteklendiğinde yapılabiliyor. Meseleleri bu derin bilgi dağarcığı ve hassas bir araştırmayla ele alan Wael b. Hallaq’ın fıkıh çalışmalarındaki müstesna yeri de bununla bağlantılı. Wael b. Hallaq’ın makalelerinden oluşan Ahlâki Yonetimsellik Şeriat, Anayasa ve Ulus Devlet kitabında şeriatın Kur’anî kökenleri ve mahiyeti, moderniteyle birlikte geçirdiği dönüşüm ve ulus devletle karşılaşması gibi önemli meseleleri inceliyor. Farklı disiplinlerin birikiminden yararlanan yazılar, geniş bir analitik kavram seti sunuyor. Çalışmada ayrıca Şafiî bağlamında fıkıh usûlünün teşekkülü ve mahiyetine ilişkin sorgulamaları içeren neredeyse benzersiz bir arka plan ve bağlama sahip iki makalesine yer veriliyor. Hukuk ve ahlakı ayrılmaz bir biçimde ele alan müellif, fıkhın usûl ve fürû boyutunu teknik bir araştırmanın ötesinde entelektüel bir düzlemde değerlendirerek İslâm düşüncesine ilişkin yeni ufuklar açıyor. İslâm’a dair oryantalist dezenformasyonu tenkit ederek, fıkıhta sosyal pratiğini bulan İslâm’ın dünya tasavvurunu gündeme getiriyor. Değerli, anlamlı ve güçlü argümanlarıyla öne çıkan Ahlâki Yonetimsellik Şeriat, Anayasa ve Ulus Devlet fıkhın temel özelliklerine ve bu hukukî ve kültürel sistemi incelemenin ne anlama geldiğine dair küllî bir bakış açısı sunuyor.
Analist Dergisi, Sayı 45 (Kasım 2014), pp. 20-27, 2014
SETA - Perspektif, 2014
vardır ve gerçektir. Bir olgudur, bir varlık alanıdır. Yaşanılan, ölünen, hayatın tadına varılan bir alandır. Kendine ait bir ruhu, kokusu, rengi, tılsımı, sesi, zamanı, bakışı, algısı, insanı ve halleri olan bir iklimdir. İnsan halleriyle mekânların el ele verip ördükleri bir dünyadır; merkez gibi, başkent gibi, diğer dünyalar gibi. Taşra başka dünyalara bütünüyle kapalı değildir; kaskatı bir kapanmışlığı yoktur, katı bir bağnazlığı da. Taşra kendini yaşar; her kendini yaşayan gibi bu süreçte başkalarından kimi şeyler elbette alır, ama bu bütünüyle onun kendiliğini yitirdiği anlamına gelmez. Taşraya uzak bakış, oradaki sırrı, esrarı, ruhu, asudeliği, sıkıntıyı, darlığı, ufku, yoksulluğu, zenginliği göremez. Tek bir resim, tek açılı bakış taşrayı sahiden göremez. Oysa taşra kendi hayatını olanca yalınlığı ile yaşar durur; çelişkiler, çatışmalar, yokluklar ve varlıklar anaforunda.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AKADEMİK DERGİSİ, 2016
Mesajın şiddet dolayımıyla aktarıldığı terör eylemleri, son yüzyılda yaşanan teknolojik gelişmeler ve kitle iletişim araçlarının sunduğu imkânlar ile hedeflediği etkiyi yaratan toplumsal olaylardır. Türkiye'de son beş yılda yaşanan yirmiye yakın terör saldırısı ülkede terör eylemlerine karşı korku ve paniğe yol açarken, medyanın olayı haberleştirme pratiğinde de değişimler gözlenebilmektedir. 12 Ocak 2016 tarihinde İstanbul Sultanahmet medyanında Suriyeli bir intihar bombacısının düzenlediği ve turistlerin yaşamını yitirdiği terör eylemi, ölenin ve öldürenin yabancı ülkelerden olduğu ilk saldırı olması bakımından incelemeye değerdir. Gündem belirleme kuramı ışığında toplumsal gündemi belirleyen bu olayın ulusal ve uluslararası medya tarafından nasıl ele alındığının niceliksel ve niteliksel içerik analizi ve çerçeveleme yöntemleri ile analiz edildiği bu çalışma, terörün haber dilinin küreselleşmekte olduğunu göstermesi bakımından önemli ipuçları sağlamaktadır. Cumhuriyet, Hürriyet, Zaman, Sabah, El Jezire, New York Times, Euronews ve BBC medya kaynaklarından toplam 148 haber makalesi üzerinde gerçekleştirilen analizde, teröristin etnik kimliğinin uluslararası güvenlik endişesi kadar öne çıktığı, din ve kardeşlik çerçevesi yerine ekonomi çerçevesinin belirgin olduğu saptanmıştır. Ulusal medyaya getirilen yayın yasağına benzer şekilde uluslararası medyanın da olayı sıklıkla resmi kaynaklara dayandırması, terörün küreselleşen bir haber dili yarattığını ortaya koymaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
YAZININ GÖLGESİNDE BİR ASIR -Erken Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı Üzerine İncelemeler -Cumhuriyet’in 100. Yılına Armağan (Haz. Necati Tonga), Ötüken Neşriyat, İstanbul, (ss. 529-558), 2023
ÇİN HALK CUMHURİYETİ’NİN KÜRESEL HEGEMONYA GİRİŞİMİ: BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ, 2019
TRABZON TARİH VE KÜLTÜR YAZILARI, 2011
Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 1998
Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi
İdlib: HTŞ’nin Mikro Devleti ve Ufukta Beliren Operasyon, 2020
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
TERCİHTEN ZORUNLULUĞA ÇOK PARTİLİ SİYASAL HAYATA GEÇİŞ SÜRECİ
Nevşehir Hacı Bektaş Veli üniversitesi sbe dergisi, 2023
Journal of History and Future
Gaziantep Üniversitesi Ayıntab Araştırmaları Dergisi, 2018
Mehmet Ali Yaşar'a Armağan, 2021
“TÜRK HALKLARININ DEVLETÇİLİĞİ VE KÜLTÜR MİRASININ GELİŞİMİNDE HOKAND HANLIĞININ YERİ”, 2022