Varlıklı ve köklü bir aileden geldiği bilinen Halit Ziya, henüz küçük yaşlarda edebi değerlere kafa yormaya başlar. Babasıyla beraber Gedikpaşa sahnesinde fazlaca mesai harcadığı ve bu süre zarfında gözlem yeteneğinin geliştiği bilinmektedir. Henüz çocukluk yıllarında kazanmış olduğu bu müşâhede becerisi, ortaya koyduğu eleştirilerin de zemini hazırlamıştır. "Mechitariste Mektebi'nden aldığı iyi bir Fransızca eğitimi sayesinde o, daha önce okuduğu Leylâ ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi halk hikâyeleriyle Ahmet Midhat'ın romantizm ağırlıklı eserlerinden başka bir merhaleye yönelir.'' (Ünlü, 2016, s. 6). Kendisine açtığı yeni ufuklar onu Balcaz, Stendhal, Flaubert, Zola gibi önemli isimlerle tanıştırır. Edebiyatın o günkü koşulllarından daha da uzaklara bakabilmesi, kendi dönemine aykırı fikirlerin bir bakıma nedenidir. Bu düşüncelerin sesinin en yankı kazandığı yer ise Hikâye adlı eseridir. Aldığı Fransızca eğitimi sayesinde elde ettiği kaynakları daha iyi anlamaya ve ilerleyen zamanlarda bu becerinin meyvesi olarak çeviri faaliyetlerini ortaya yapmaya başlar. Yaşam öyküsünde eleştiri anlayışını ortaya koyan önemli meselelerden biri de budur. Fransızca'yı kavradıktan sonra soyunduğu çevirmenlik görevi onun edebiyatımızdaki romanları "masal" saymasına neden olur. Bu iddiali çıkışı yaparken henüz tabanı oturmamış bir terimselleştirme buhranında olunduğu unutulmamalıdır. Edebiyat âlemi roman ve hikâyenin ayrıdının peşindeyken Halit Ziya, bunu kafasında çoktan hallederek cesur bir biçimde edebiyattımızdaki çoğu romanı da masal kabul eder. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kendisini modern romanın kurucusu ilan etmesi boşuna değildir. Tanpınar'ın çıkış noktası Halit Ziya'nın gözlemdeki becerisi ve başarısıdır. 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi eserinde Halit Ziya için "Etrafımıza bakmayı onunla öğrendik." (2019) demiştir. Etrafa bakabilme yetisi ve becerisi sadece gözlem yoluyla varılan bir nokta değildir. Bu becerinin kaynağında Halit Ziya'nın eleştirel süzgecini de yabana atmamak gereklidir. Çağının gözlermlerinin dışında "farklı" bir adım atabilmek görebilmemekten çok daha fazlasını talep etmektedir. Halit Ziya'nın attığı adımda mukayyeseli düşünme hareket