Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Pınar Yay.
Ülkemizde anayasa ve vatandaşlık kavramlarına dair tartışmalar özellikle 19. yüzyılın ortalarından itibaren ülke gündeminin değişmez konusu haline gelmiştir. Uzun yıllardır tartışılan ancak üzerinde ittifakla bir mutabakat sağlanamayan anayasal vatandaşlık konusunun nasıl sonuçlanacağı merak konusudur.
5TH INTERNATIONAL BLACK SEA MODERN SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, 2023
Citizenship is a legal term that refers to the allegiance of individuals to a particular country or organized state structure. Citizenship provides individuals with certain fundamental rights, while at the same time citizenship initiates a process in which the state has certain responsibilities towards the individual and the individual has certain responsibilities towards the state. The concept of citizenship, which is not a new concept belonging to the modern period, is at the center of political systems today. The definition and development of citizenship in Turkey has been a subject of debate for many years. The definition of citizenship in Turkey has been included in the constitutions of 1921, 1924, 1961 and 1982 and in special laws related to citizenship, thus establishing the constitutional understanding of citizenship in the country. With the digitalization process, in addition to the constitutional understanding of citizenship, the understanding of digital citizenship, which acts with ethical principles through information and communication technologies, has even started to form its rights and responsibilities. In this respect, this study aims to reveal the development of the understanding of citizenship in Turkey. In Turkey, the understanding of citizenship based on constitutional citizenship has evolved into a new understanding of citizenship with digitalization. At this point, within the theoretical framework of the study, the understanding of citizenship that has developed from the last period of the Ottoman Empire to the present day has been evaluated through constitutions. Then, the concept of digital citizenship, which imposes new rights and responsibilities on citizens other than constitutional rights, is explained in detail. Finally, the similarities, differences and criticisms of the constitutional and digital citizenship concepts are stated as a whole.
Tezin amacı şu an ülkemiz gündeminde olan yeni anayasa hazırlama konusunda uzlaşma sağlanamayan ve çok önemli bir konu olan yurttaşlık kavramının Osmanlı Devleti'nde günümüze kadar olan anayasalarımızda nasıl ele alındığı, nasıl tanımlandığı ve anayasalara ve dönemlere göre ne değişiklikler yapıldığını gözlemlemektir. Kapsam olarak Osmanlı Devleti'nin ilk anayasası olan 1876 Kanun-i Esasi'den başlayarak günümüzde yürürlükte bulunan 1982 Anayasası ve bu anayasalarda yer alan yalnızca yurttaşlık konusu incelenmiştir. Yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Sonuç olarak yurttaşlık kavramının her dönemin getirdiği koşullara göre şekillendiği incelenen anayasalarda yapılan tanımlamalar ve düzenlemeler ile açıkça görülmüş ve günümüzde uzun yıllardır kullanılan 1982 Anayasasının da artık değişen ve dönüşen yurttaşlık kavramının ihtiyaç ve taleplerine yeterli cevap veremediği ve yeni yapılacak anayasada bu durum göz önünde bulundurularak her kesimden bireyi kapsayan, dışlayıcı olmayan bir yurttaşlık tanımının yer alması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.
ÖZ İlk devletlerin var olmasıyla beraber varlığından söz edilebilecek olan vatandaşlık kavramı, bireyin/toplumun devletle olan hak-sorumluluk ilişkisini ortaya koyan bir statüyü ifade etmektedir. Devletlerin ve toplumların değişen koşullarına bağlı olarak farklılık gösteren vatandaşlık uygulamaları birçok vatandaşlık tanım ve kuramının olduğuna da işaret etmektedir. Bu kuramlardan biri olan Anayasal vatandaşlık, son yılların çokça tartışılan önemli tanımlamalarından biri olmuştur. Bu çalışma, Anayasal vatandaşlık kuramının Türkiye'de yeni anayasa yapım sürecinde siyasi partiler tarafından nasıl ele alındığını, partilerin lider ve önde gelen isimlerinin açıklamalarını söylem analizine tabi tutarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. ABSTRACT The concept of citizenship that has existed since the initial state, means a status which is a relation between individual/society and state depending on mutual rights and responsibilities. Citizenship applications change in different states/societies; this shows that different definitions and citizenship theories exist. Constitutional citizenship, as one of these citizenship theories, has been widely discussed in recent years. How political parties discuss constitutional citizenship in Turkey is aimed to analyze in this study by examining speeches of leading people of the parties using discourse analysis.
Kerem Altıparmak danışmanlığında hazırladığım doktora tezim. Ankara Üniversitesi, Siyaset Bilimi, 2012.
Article, 2021
Bu çalışmada, çalışanların aşırı niteliklilik algıları ile olumsuz rol dışı işyeri davranışlarından olan zorunlu vatandaşlık davranışları arasındaki ilişki ve olası etki Kişi-İş Uyumu Teorisi kapsamında incelenmiştir. Bu bağlamda, araştırmanın örneklemini kolayda örnekleme yöntemi ile 2017 Aralık ve 2018 Ocak aylarında ulaşılan İstanbul ilindeki yönetici olmayan 334 hizmet sektörü çalışanı oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak anket tekniği kullanılmış olup, hazırlanan anket iki farklı zaman diliminde aynı kişilere uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programında analiz edilmiştir. Analizler sonucunda, algılanan aşırı nitelikliliğin işini küçük görme boyutunun zorunlu vatandaşlık davranışları üzerinde pozitif bir etkisinin olduğu belirlenirken; algılanan aşırı nitelikliliğin kendini üstün görme boyutunun zorunlu vatandaşlık davranışları üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Araştırma sonunda yönetici ve uygulayıcılara öneriler sunulmuştur. / In this study, the relationship and the possible impact between employees' perceptions of overqualification and compulsory citizenship behaviors which is one of the negative extra-role workplace behaviors are examined within the scope of Person-Job Fit Theory. In this context, the sample of this study consists of 334 non-manager service sector employees in Istanbul, which were reached in December 2017 and January 2018 by using convenient sampling method. The survey technique was used as a data collection tool and the questionnaire was applied to the same people in two different time periods. The obtained data were analyzed in SPSS software. Findings show that the job misprision dimension of the perceived overqualification has a positive effect on compulsory citizenship behaviors, while the self-righteousness dimension of the perceived overqualification has no statistically significant effect on compulsory citizenship behaviors. At the end of the research, managerial and practical implications are provided.
Article, 2016
ÖZ İlk devletlerin var olmasıyla beraber varlığından söz edilebilecek olan vatandaşlık kavramı, bireyin/toplumun devletle olan hak-sorumluluk ilişkisini ortaya koyan bir statüyü ifade etmektedir. Devletlerin ve toplumların değişen koşullarına bağlı olarak farklılık gösteren vatandaşlık uygulamaları birçok vatandaşlık tanım ve kuramının olduğuna da işaret etmektedir. Bu kuramlardan biri olan Anayasal vatandaşlık, son yılların çokça tartışılan önemli tanımlamalarından biri olmuştur. Bu çalışma, Anayasal vatandaşlık kuramının Türkiye'de yeni anayasa yapım sürecinde siyasi partiler tarafından nasıl ele alındığını, partilerin lider ve önde gelen isimlerinin açıklamalarını söylem analizine tabi tutarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. ABSTRACT The concept of citizenship that has existed since the initial state, means a status which is a relation between individual/society and state depending on mutual rights and responsibilities. Citizenship applications change in different states/societies; this shows that different definitions and citizenship theories exist. Constitutional citizenship, as one of these citizenship theories, has been widely discussed in recent years. How political parties discuss constitutional citizenship in Turkey is aimed to analyze in this study by examining speeches of leading people of the parties using discourse analysis.
BÜYÜK VATAN SAVAŞI’NDA TÜRKÜLERİN OLUŞUMU VE SAVAŞTAKİ YERİ, 2020
Sovyet Rusya ve diğer eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ülkelerinde İkinci Dünya Savaşı’nı nitelemek için Büyük Vatan Savaşı (Великая Отечественная война) tabiri kullanılır. Vatanın kutsallığı ve vatan sevgisi üzerine bina edilmeye çalışılan mücadele ruhu, Rusya tarihinde yer alan diğer kritik savaşlarda da aynı isimle ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Büyük Vatan Savaşı’nda askerin moral motivasyonunu, mücadele gücünü ve zorlu koşullarda dayanıklılığını artırdığı fark edilen bir unsur daha ön plana çıkar: Türküler/Şarkılar. Milli folklorun önemli simgelerinden biri olan türküler daha önceki kahramanlık hikâyelerini anlatan ve her bir askerin kendiyle özdeşleştirebileceği ya da kendinden bir değer atfedebileceği manalar içeren yapısıyla cephe şartlarında askerin güç ve dayanak noktasını teşkil eder, halk için umut vesilesi olur. Türkülerin bu tesirini fark eden Sovyet yönetimi cephelere mühimmatlarla beraber plaklar da göndermeye başlar. Yönetimce görevlendirilen folklor bilimcilerle birlikte gönüllüler cephede şekillenen yeni türküleri kayıt altına almaya çalışır. Bu çalışmada türkülerin özellikleri, oluşumu ve Büyük Vatan Savaşı’ndaki yeri mercek altına alınmaktadır.
Öz: Bu çalışmadaki temel amaç, Osmanlı Devleti'nde 18. yüzyılda başlayan ve özellikle hukuki alana hasredilen yenilik hareketlerinin neden başarıya ulaşamadığını tespit etmektir. Çalışma bu amaçla insanlık tarihinin seyrinde yaşanan ve dönüm noktası olarak kabul edilen önemli gelişmeleri, bu gelişmelerin yarattığı yeni iktisat zihniyetini ve bu iktisat zihniyetinin devlet birey ilişkisi ve hukuk devleti bağlamında belirlediği yeni toplumsal kurumların ortaya çıkışını ve bu durum ile Osmanlı'daki anayasacılık hareketlerinin mukayeseli olarak incelenmesini kapsamaktadır. Çalışma'da konu ile ilgili özellikle iktisat zihniyeti, iktisat ahlakı, modernizm, kapitalizm, burjuvazi ve anayasacılık hareketlerinin doğuşu ve gelişmesi konulu kitap, dergi ve makale gibi ikincil kaynaklar taranmış ve ulaşılan bilgiler yorumlanarak kullanılmıştır. Çalışmanın genelinde elde edilen bulgular, iktisadi alanda yaşanan gelişmelerin mevcut iktisat zihniyetlerini değiştirdiği, değişen iktisat zihniyetlerinin ise yeni ekonomik sistemler oluşturduğu ve bu ekonomik sistemlerin de başta hukuk alanında olmak üzere kendine has kurumlar oluşturduğudur. Çalışmanın özelinde elde edilen bulgular ise Osmanlı Devleti'ndeki mevcut iktisat zihniyetinin, Batı'dakine benzer şekilde değişip dönüşmediği ve bu sebeple Osmanlı'da, Batı'daki gibi bir kapitalist sistem ve burjuva sınıfının oluşmadığı, ekonomik anlamda bu dönüşüm yaşanmadan kapitalist sisteme has hukuki kurumların ithal edilmeye çalışılmasının bu hukuki kurumları icat eden ve koruyan sınıfın yokluğundan dolayı yerleşip olgunlaşamamasına sebep olduğudur.
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 2015
Türk boy ve toplulukları binlerce yıllık bir ortak dile, tarihe, kültür ve uygarlığa sahiptirler. Ancak Türk boy ve toplulukları geride kalan tarihî süreçte farklı sebeplerle birlikte yaşadıkları coğrafyaları terk etmek zorunda kalmışlardır. Türk boy ve topluluklarının yüzyıllar boyu bir arada, dayanışma içinde yaşamalarında ortak değerlerin (milliyet, dil, din, tarih, kültür…); ayrışmalarında ise söz konusu değerlerden uzaklaşmalarının rolü büyüktür. Türklerin yaşadıkları bölgelerde ve dünyada gelişen ve değişen şartlar Türklerin ortak değerler ve çıkarlar etrafında bir araya gelmelerini ve anlamlı birlikler oluşturmalarını gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda Türk devlet, boy ve toplulukları tıpkı Avrupa Birliği’ne benzer bir birlik (“Türk Dünyası Birliği” / “Türk Birliği”); Avrupa Birliği Vatandaşlığı’na benzer de bir vatandaşlık (“Türk Dünyası Vatandaşlığı”) tesis edebilirler. Söz konusu birliğin ilerleyen süreçte bölge ülkelerinin de (Rusya, Çin, Kore, Japonya, Moğolistan, Hindistan, İran, Gürcistan…) katılımlarıyla “Asya Birliği”ne; vatandaşlığın ise, “Asya Birliği Vatandaşlığı”na çevrilmesi elbette mümkündür. Bu makalede Türk Dünyası Vatandaşlığı, Türk Dünyası Vatandaşlığı’nın Türk Dünyası ve bölge ülkeleri açısından önemi ve getireceği kazanımlar üzerinde durulmaktadır.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü 2019-2020 Bahar Dönemi Ödev Defteri
BAŞLANGIÇ (Değişik: 23/7/1995-4121/1 md.) * Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
Özet Yargıda çoğulcu uygulamalar yargı bağımsızlığını sağlayarak hukuk devletinin bir gereğinin yerine getirilmesi olarak tartışılmaktadır. Türkiye’de bu tartışmalar, yargıda çoğulculuğun sağlanmasına yönelik Anayasa değişiklikleriyle birlikte yürütülmektedir. Buna göre hukuk devletinin bir gereği olarak, yargı kurullarının oluşturulmasında çoğulcu yapının sağlanması gerektiği öne sürülmüş ve böylece söz konusu Anayasa değişikliklerinin meşru bir zemine taşınması mümkün olmuştur. Türkiye’de bu konudaki tartışmaların seyrini ele almayı amaçlayan bu çalışmada yargıda çoğulculuğun hukuk devleti için bir gereklilik olup olmadığını sorgulanırken; bir yandan da yargıda çoğulculuğun nasıl anlaşıldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu itibarla Türkiye’deki yüksek yargı organlarından Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısına dair önemli anayasa değişiklikleri incelenmektedir. Bu inceleme sonucunda ortaya konulacağı gibi yargıda çoğulculuk, Türkiye’de farklı yorumlanarak dünyadaki diğer uygulama örneklerinden oldukça farklı anlaşılmaktadır. Bu farklı anlayış ise yargıda çoğulculuk uygulamaları adı altında Türkiye’deki düzenlemelerin, yargı bağımsızlığına gölge düşürmede araç olarak işlev görmesine kaynaklık etmektedir. Buna ek olarak dünyadaki yargıda çoğulculuğu sağlamaya ilişkin uygulamaların da doğrudan olumlamasını yapmak mümkün değildir. Abstract Practices on judicial diversity is discussed as the fulfillment of a requirement of the rule of law by providing judicial independence. In Turkey, these discussions are conducted with constitutional amendments that provide judicial diversity on the Bench. In these discussions it is suggested that, judicial diversity is necessary on the Bench as a requirement of rule of law. Therefore it has been possible that the constiutional amendments to be legitimised. This article which aims to address the direction of the discussions about judicial diversity in Turkey examines both whether judicial diversity is a necessity for the rule of law and how judicial diversity is understood in Turkey. In this respect, some of the important constituonal amendments that are related to the structure of higher judicial boards - Constitutional Court and the Council of Judges and Prosecutors- in Turkey is reviewed. As revealed in this review, in Turkey, judicial diversity is interpreted and understood differently compared with the other example countries. This different understanding gives rise to the instrumentalisation of the regulations on judiciary in Turkey so as to detract from judicial independence. Furthermore it is not possible to accept that the practices on judicial diversity in the world always bring to positive results.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, 2023
Çalışmada Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da halkevlerinin kurulması ile, halkevlerinin bölgede Türk kimliğini inşa sürecine etkileri değerlendirilmektedir. Halkevlerinin Kemalist ideolojinin birer temsil aracı olduğu düşünüldüğünde, demografik olarak türdeş bir yapı sergilemeyen coğrafyada “Türk vatandaş kimliğinin” oluşturulma çabası temel tartışmanoktasıdır. Halkevlerinin tüm vatandaşları kucaklayıcı ve bütünleştirici ideali modernleşmenin özüne uygun bir biçimde yurt çapında sürdürülmüştür. Bu süreç, söz konusu bölgede yurdun diğer bölgelerinden biraz daha farklı ilerlemiştir. Bunun nedeni hem coğrafyanın merkeze uzaklığı hem de bölge halkının sahip olduğu farklı etnik ve kültürel özelliklerdir. Ulus-devletin resmi kimliğini kalıcı olarak hissetmek istediği bölgede bu süreç çok da kolay olmamıştır. Çalışmada söz konusu zorlayıcı etkilerin tespitinde, halkevlerinin faaliyetleri ile ilgili CHP umumi müfettişlik raporları oldukça yön gösterici olmuştur. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki halkevlerinin seçiminde şubelerin faaliyetleri göz önünde bulundurulmuştur. Cumhuriyet değerlerinin bir yaşam biçimine dönüşmesine aracılık eden halkevleri, bölge halkına özellikle Türkçe öğretme konusunda ısrarcı bir çaba harcamıştır. Erken cumhuriyet döneminde nüfusun çoğunluğunun Türkçe okuma-yazma bilmediği bölgede, halkevleri ve halkodalarının en önemli sorumluluğu milli bir kültür oluşturarak halka devrim şuurunu anlatmak olmuştur. Birbirini anlayan, seven ve aynı ideale bağlı kaynaşmış bir kütle halinde tasarlanan vatandaş tipolojisi, aynı zamanda Türk vatandaşı kimliği anlatısının da en belirleyici yönü olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla Doğu ve Güneydoğu’da açılan halkevleri, vatandaşlara Türk kimliği üzerinden bir aidiyet duygusu oluşturulmasında aracı görevi üstlenmişlerdir.
Tarihsel olarak bakıldığında devlet başkanı makamını çok eskilere götürebiliriz. İlk dönem uygulamalarında siyasal sistem içerisinde sınırsız yetkilerle donatılmış olan devlet başkanı makamı parlamanter hükümet sisteminde sorumsuz ve sembolik konuma getirilmiştir.
Zamanımızda anayasa yargısının siyasallaşmaya başladığı yönündeki kanaatlerin önüne geçmek için, Kıt'a Avrupası anayasa yargısında yeni bir yapılandırma modeli benimsenmelidir. Bu yeni modele göre Anayasa Mahkemeleri her biri 11 asıl ve 4 yedek üyeden meydana gelen 2 daireden oluşmalıdır. Her bir daireye asıl ve yedek üy elerin seçilmesi/atanması yetkisi, mümkün olduğunca farklı toplumsal kesimlerin temsil edilmesini gözetecek şekilde kullanılmalıdır. Daha açık bir ifadeyle, Anayasa Mahkemesi üyelerinin sayıca büyük bölümünün yüksek yargı organları veya TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) tarafından seçilmesi usûlünd en ziyade, üye seçmede Cumhurbaşkanı, TBB (Türk iye Barolar Birliği), YÖK (Yüksek Öğretim Kurulu) gibi kuruluşların da etkin hale getirilmesi tercih edilmelidir. Her bir dairenin verdiği kararlar, usûlüne göre yapılacak temyiz başvurusu üzerine, diğer dairenin asıl ve yedek üyeleri tarafından incelenebilmelidir. Önerimizde ilgili daire temyiz incelemesi yaparken Temyiz Kurulu'na dönüşmüş olmaktadır. Anayasa Mahkemesinin temyizen verdiği kararlara karşı bir kereye mahsus olmak üzere karar düzeltme talebi de mümkün olmalıdır. Anahtar Kelimeler: Anayasa yargısı, anayasa mahkemesi, temyiz, temyiz kurulu, karar düzeltme, anayasa yargısının siyasallaşması The decisions which every section makeson application of appealcould be investigated by the full ad alternate member of the other sections acco rding to procedure. In our offer the related section has turned into an appeal committee while it is doing the appellate review. Against the decisions that Constitutional Court makes on appeal decision correction motion should be open one-time
Atatürk Yolu Dergisi, 2023
Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde hazırlanan anayasa değişikliği teklifinin 29 Ekim 1923’te kabul edilmesiyle gerçekleşmiştir. İkinci Dönem TBMM’de kabul edilen cumhuriyet, Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda attığı en önemli adım olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı, Türk kamuoyunda olduğu üzere uluslararası basında da geniş biçimde yer almıştır. Çalışma, Avustralya basınında Ankara’nın başkent olması ve Türkiye’de Cumhuriyetin ilanına yer vermiştir. Araştırma, Avustralya basınında Türkiye’de Cumhuriyetin ilan edileceği söylentilerinin başladığı 29 Eylül 1923 tarihinden 29 Ekim 1923’te Türkiye’de Cumhuriyetin kabulü ve sonrasındaki haberlere yer vermiştir. Çalışmada, araştırma yöntemi olarak kaynak taraması, sınıflandırma, çözümleme, tenkit ve sentez sırası izlenmekle birlikte 29 Eylül-2 Kasım 1923 tarihleri arasında Avustralya basınında elli farklı gazete ve yetmiş beş habere yer verilmiştir. İlgili haberler, duyuru ve yorum kategorileri altında Türkiye’de Cumhuriyetin ilanı ve sonrası olmak üzere iki farklı çerçevede değerlendirilmiştir. The proclamation of the Republic in Turkey took place with the adoption of the constitutional amendment proposal prepared under the leadership of the great leader Mustafa Kemal Atatürk on 29 October 1923. The republic adopted in the Second Term of the Turkish Grand National Assembly has been the most important step Turkey has taken toward modernization. The proclamation of the Republic of Turkey was widely covered in the international press as well as in Turkish public opinion. The study covers the news in the Australian press from 29 September 1923, when rumors of the proclamation of the Republic in Turkey began, to 29 October 1923, when the Republic was proclaimed in Turkey and its aftermath. In the study, following a research method literature review, classification, analysis, criticism, and synthesis, seventy-five news from fifty different newspapers were included in the Australian press between September 29 and November 2, 1923. The news items were evaluated under the categories of the announcement and comment in two different frameworks the proclamation of the republic in Turkey and its aftermath.
KARŞILAŞTIRMALI ANAYASA HUKUKU AÇISINDAN TÜRKİYE VE AZERBAYCAN, 2019
KARŞILAŞTIRMALI ANAYASA HUKUKU AÇISINDAN TÜRKİYE VE AZERBAYCAN
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.