Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
…
25 pages
1 file
Siyasetnâme yazım kültürünü, İslam Tarihi’nin ilk dönemlerine götürmek mümkündür. İlk olarak Kur’ân-ı Kerim ve Hadisler bu kültürün bir parçası ol- makla birlikte, Abbasiler ve sonraki İslam Devletlerinin tamamında siyasetnâme eserleri yazılmıştır. Devlet yönetimini temel alan bu eserler, Osmanlı İmparator- luğu’nun bünyesinde de var olmuştur. Aynı zamanda tarihimizde yazılmış birçok siyasetnâme örneği, dönemin siyaset anlayışını da bize yansıtmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Balkanlar’da doğmuş birçok âlim, siyasetnâme türü eserler yazmıştır. Biz çalışmamızda geleneğimizde yer almış ilk olarak nasihat- nâme; daha sonra da siyasetnâme ve zamanla ıslahatnâme olarak gelişen siya- setnâme yazım geleneğinden söz edip, Bosna-Hersek’li âlimlerin yazdığı siyaset- nâme türü eserleri ele alıp, bu kültürün seyrini ortaya çıkartmaya çalışacağız. Türkiye Yazma Eserler Arşivi’nin taranması sonucu bulduğumuz üç siyasetnâme yazarının eserlerini incelemek suretiyle bu yazım sürecinin serencamını ortaya çıkartacağız. Bosnalı siyasetnâme türü eser veren âlimlerden Bosna’da doğup müderrislik ve kadılık yapan Nergisîzade Mehmed Bosnevî’nin “el-Vasfü’l-kâ- mil fî ahvâli’l-vezîri’l-âdil” adlı eserini, Bosnalı Hasan Kâfî’nin “Usûlü’l-hikem fî nizâmi’l-ʿâlem” adlı eserini ve Bosnalı Hilmi Baba’nın “Risâle fi’s-siyâse” adlı eserini siyasetnâme türü eserler arasında görmemiz mümkündür. Bu eserler, devrin siyasi anlayışını ve devlet düzeni ve yönetiminin nasıl olması gerektiğine dair bize bilgiler vermektedir. Aynı zamanda devrin tarihi ile ilgili bilgiler içer- mektedir. Ve asırlarca devam eden siyasetnâme yazım geleneğinin Balkanlarda varlığını da bize göstermektedir.
2021
Erkannames are texts that reveal the belief and worship system of Bektashism. They are in verse and prose type works that reflect the teachings of Haci Bektas Veli. In the understanding of the Bektashi tradition, the erkannames have a special place. The references used in teaching ethics, manners, ways and methods, especially the Prophet Muhammad, and personalities who have a positive or negative place in the Bektashi thought in the history of Islam are included in the manners, on the one hand, the history lesson is given, on the other hand, the foundation is made with references to the sources of the teaching. In this article, it has been tried to find clues about Bektashism's Consciousness of History by examining the references regarding Sirah and History in a Bektashi Erkanname in the Albanian State Manuscripts Archive. In the research, content information was given about the writing in question, and then Hz. Muhammad, the Prophet. The handling of personalities such as Ali an...
Journal of Turkish Studies, 2013
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
Öz Roman, 19. yüzyılda Avrupa'da yeni özgürlükçü/kentsoylu yaşam biçimini öyküleyen bir tür olarak belirir. 20. yüzyılda yazılan Marksist toplumsal gerçekçi romanlar yalnızca çağına ayna tutmakla yetinmez, onu değiştirmek ereğiyle düşüngüsel aygıtlar olarak kullanılır. Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Mihail Şolohov, Maksim Gorki, gibi siyasal güdümlü yazarlar, dünya görüşlerini okura iletmek ve onu bilinçlendirmek için kalemlerine sarılır. Roman, geçen yüzyılda yaşanan siyasal olaylara tanıklık eden en önemli kurmaca evrenidir. Biz bu makalede, siyasal romanın tarihsel gelişimini, siyasal roman kuramı çerçevesinde sorunsallaştırmayı ve siyasal romanların çözümlemelerinde sorgulanması gereken önemli bağlamları tartışmayı amaçlıyoruz. Anahtar Kelimeler: Siyasal Roman, Yazın, Anamalcılık, Türk Siyasal Yazını Abstract Novel as a genre has emerged as the most appropriate narrative to depict bourgeois life style in the 19th century. In the 20th century, Marxist realistic social novels have not only mirrored the age of the time but they have also been used as reflexive vehicles in order to change the societies. Politically oriented writers as Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Mihail Şolohov, Maksim Gorki, writes in order to change the world lived especially. Novel has become the most significant fiction universe that witnessed the political events of the last century. In this article, it is aimed to problematize the historical development of political novel, within the scope of political novel theory and to discuss important contexts.
VAN YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ PROF.DR. FUAT SEZGİN ORTADOĞU VE AVRASYA ARAŞTIRMALARI UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ ULUSAL DİL VE EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU TAM METİN KİTABI, 2021
Modern dönemde bilim ve teknolojideki yeniliklerin edebiyatı da etkilemesinin bir neticesi olarak ortaya çıkan Bilim kurgu edebiyatı, günümüzde dünya çapında takip edilen ve popüler kültürde kendisine yer bulan bir tür olmuştur. Bilimkurgu, her ne kadar bilim ve teknolojiye dair öngörüler ve hayal gücü çerçevesinde tesis edilse de bu tür aynı zamanda toplumsal bilimlere yönelik söylemler de ortaya koymaktadır. Bilim kurgu edebiyatının en çok bilinen ve sevilen serilerinden biri olan Isaac Asimov’un Vakıf Serisi de bu doğrultuda bilimkurgu ögelerinin yanında ve onlara göre daha fazla olacak şekilde toplum ve siyasetle alakalı söylemler inşa etmiştir. Asimov’un, Edward Gibbon’un Roma İmparatorluğunun Gerileyişi ve Çöküşü serlevhalı eserinden mülhem bir şekilde kaleme aldığı Vakıf Serisi, bu manada bir bilimkurgu eseri olmanın yanında siyasetname olarak da okunabilecek niteliğe bürünmektedir. Bu hususta Asimov’un hususi katkısı, onun Vakıf Serisi’nde ürettiği ve toplumsal hareketlerin matematiksel bir dille formüle edilmesine dayandırdığı psikotarih bilimi çerçevesinde ortaya koyduğu zihniyette kendisini göstermektedir. Vakıf Serisi’nde insanlık dünyadan çıkmış, evrenin her yerindeki gezegenlere yerleşmiş ve bütün evren bir imparatorluk olarak yönetilir hâle gelmiştir. Bireylerin değil fakat toplumların tarihsel süreç içerisindeki değişim ve dönüşümlerini matematiksel olarak ortaya koyan psikotarih bilimi doğrultusunda evreni yöneten imparatorluğun yok olacağı gözlemlendiğinden medeniyetin devam ettirilebilmesi amacı ile evrenin iki noktasındaki gezegenlere “Vakıf” adı verilen yapılar kurulmuştur. Bu yapılar öncelikli olarak diplomasi, din, bilim ve ticaret gibi ögeleri kullanarak başlangıçta varlıklarını muhafaza etmiş; ardından etkinlik alanlarını genişletmiştir. Bu doğrultuda çalışma, Asimov’un Vakıf Serisi’nin temel metni olan ve 1951-1953 yılları arasında neşredilmiş üçleme ile sınırlandırılmış ve bu seride siyaset ve toplum üzerine ortaya koyulan söylemlerin söylem analizi yöntemi ile tetkik edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın neticesinde varılan sonuç, edebiyat sahasındaki akademik çalışmalarda görece ihmal edilmiş bir tür olan bilim kurgu edebiyatının fantastik ögelerin yanında siyaset ve toplum gibi alanlar üzerine söylem ürettiği ve Asimov’un Vakıf Üçlemesi’nin bu hususta özel bir örnek teşkil ettiği olmuştur.
Siyaset, Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2017
Bir eserin anlaşılması zor olan kısımlarını açıklamak maksadıyla kaleme alınan kitap (Demirci: s. 82), şeklinde tarifi yapılan hâşiye edebiyatı/literatürü, VI/XII. yüzyılın başlarından başlayarak zamanımıza kadar İslâm dünyasının hemen her yerinde pek çok ilim ehli zevat tarafından, tefsirlerin anlaşılamayan, muğlak, müşkil vb. yerlerine tam, eksik, sûre, âyet, dîbâce ve hâşiyetü'l-hâşiye türü eserler kaleme alınmıştır. Bu geleneği devam ettirenlerden biri de Bosna-Hersek kökenli müfessirlerdir. Bu müfessirlerden dördü, zikri geçen türler çerçevesinde Zemahşerî'nin Keşşâf'ına, Kadî Beyzâvî'nin Envâru't-tenzîl'ine ve Ebussuûd'un İrşâd'ına hâşiye ve talikalar kaleme almışlardır. Bu çalışmada, bu yazarlar ve eserleri ele alınmaktadır.
Journal of Turkish Studies, 2015
DergiPark (Istanbul University), 2004
ÖZET "Siyaset" kelimesinin bir çok farklı lügat anlamı olmakla birlikte, günümüzde daha ziyade, kamu düzenini sağlamak için yapılan faaliyetler veya devletler arası ilişkileri düzenleyen bilim anlamında kullanılmaktadır. Geçmişte İslam dünyasında devlet yönetimi ve hükümdarlara dair yazılan eserlere genel olarak "Siyasetnâme" adı verilmektedir. Siyasetnâmeler, dönemin hükümdar ve devlet adamlarına pratik tavsiyelerde bulunmak ve adaletli bir yönetim oluşturmalarını sağlamak amacıyla yazılan siyasî, ahlakî ve dinî içerikli eserlerdir. İslam dünyasında VIII. yüzyılın ortalarından itibaren yazılmaya başlanan Siyasetnâmelerin ilk kaynaklarını önceki kültür ve medeniyetlere dair eserler ile, yönetim sanatına dair tecrübeler oluşturmaktadır. Tarih ve Siyasetnâme yazarları, başta Fars tarih ve siyaset geleneği olmak üzere, Hind hikmetinden ve Yunan filozoflarının ideal devlet düşüncesinden esinlendiler. Siyasetnâmelerin klasik kaynaklarını; İran krallarının hayat hikayelerini anlatan Hudaynâme ve Âyinnâme gibi eserlerle, Abbâsîlerin ilk devirlerinde idarecilik görevi yapan Bermekîler ve İbnü'l-Mukaffa gibi Fars kökenli devlet adamlarının eserleri; Hind filozof ve krallarının siyasi kuralları ve ahlakî uygulamaları; Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi Yunan filozoflarının ideal devlet kuramına dair görüş ve sözleri; İslam öncesi Arap krallarının hikayeleri ve siyasi tecrübeleri ile Uzak Doğu Çin kültürüne mensup filozof ve kralların siyaset sanatına dair bilgi ve tecrübeleri oluşturmaktadır. O devirde mevcut olan bu malzemeler, müslüman bilginler tarafından İslami anlayışla sentezlenerek Siyasetnâme türü eserlerin ilk kaynaklarını oluşturmuşlardır.
Modus Operandi: İlişkisel Sosyal Bilimler Dergisi, 2015
Türkçe akademik yazın alanında son yıllarda biyopolitika kavramına ilişkin çalışmaların sayısında kayda değer bir artış meydana gelmesine karşın kavramın Türkiye'deki toplumsal ve tarihsel araştırmalarda nasıl alımlandığını ele alan herhangi bir çalışmanın varlığı göze çarpmamaktadır. Bu makalede, mezkûr durumdan hareketle, Türkiye'de biyopolitika kavramının alımlanma biçimlerini ortaya çıkarmayı, kavram ile ilgili algı kategorilerini görünür kılmayı hedefliyorum. Bu amaç doğrultusunda teorik bir arka plan sunmanın elzem olduğuna inandığım çalışmaya, Foucault'nun ölümü gündelik hayatın sınırlarına doğru iten, onu kamusal alandan silerek olağandışı hale getiren modernitenin biyopolitik rasyonalitesinin cazibesine kapıldığını iddia ederek başlayacağım. İkinci olarak, Foucault'nun biyopolitika nosyonundaki “kör nokta[lar]”ı tespit eden ve biyopolitikanın bir yüzünün de kaçınılmaz bir biçimde ölüm politikası [thanatopolitics] olduğunu gösteren Agamben'in Foucault’yu düzeltme girişiminin bu nedenle kısmen başarılı olduğunu öne süreceğim. Ve nihayet makalenin üçüncü ve son kısmında biyopolitika mefhumunun Türkiye serüvenine yoğunlaşarak kavramın Michel Foucault'dan hareketle üç varyant üzerinden alımlandığını, lakin yerel bağlama aktarılması esnasında kimi arızi durumların ortaya çıktığını; birkaç münferit çaba dışında akla gelebilecek muhtemel ilk anlamlarıyla oldukça dar bir düzeyde yorumlandığını, hatta tahrif edildiğini göstereceğim. The Stillbirth of Biopolitics in Turkey: The Reception of the Concept of Biopolitics in Turkish Academic Literature Recently, there has been a significant increase in the number of studies that are related with the concept of biopolitics in the Turkish academic literature. Nevertheless, studies dealing with the ways that the concept is received in social and historical works are hard to find. In this article, I aim to reveal the ways in which the concept of biopolitics is received and make visible the categories of perception of the concept in Turkey. To this end, believing that this article requires a theoretical background, I will start by claiming Foucault simply gravitated towards the biopolitical rationality of modernity that drive death to the fringes of daily life, and make it extraordinary by excluding it from the public sphere. Secondly, I will put forward that Agamben was partially successful in his attempt to complete Foucault by detecting the blind spot[s] in Foucault’s notion of biopolitics and indicating the other side of biopolitics which is inevitably death politics [thanatopolitics]. Finally, in the third and last part of the article, focusing on the journey of the concept of biopolitics in Turkey, I will point out that the concept has been received through three variants with respect to Michel Foucault’s perspective, yet its adaptation into the local context is somewhat problematic since, except for a few attempts, it has been narrowly interpreted by the very first meaning that might come into mind, and even been distorted.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
KÜLLİYE ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2023
Edebî Eleştiri Dergisi, 2019
Uluslararası sosyal bilgilerde yeni yaklaşımlar dergisi, 2022
Gercüş (Kercos/Kercews) Kitabı (İnsan-Dil-Edebiyat-Tarih-Coğrafya-Kültür), 2021
Turkish Studies, 2012
International Journal of Language Academy, 2019
JOURNAL OF SOCIAL, HUMANITIES AND ADMINISTRATIVE SCIENCES, 2023
e-makâlât, 2024
International Journal Of Turkish Literature Culture Education, 2016
Kitap İnceleme: Akademik Yazma, 2019