Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, INTERNATIONAL TOPKAPI CONGRESS-II
…
8 pages
1 file
İroni, bir söz oyunu ve söz sanatı olarak kabul edilmiş ve sanatçılar ironiyi kullanarak metinlerine katmanlılık ve derinlik kazandırmışlardır. İroni, romancının metni içinde aktif olarak okuyucuyla iletişim kurmasını, farklı konuları ele almasını ve metni farklı edebi türlerle zenginleştirmesini sağlar. İroniyi kullanan sanatçının metinde özgürce dolaşmasına ve istediği gibi yaratıcı olmasına imkân tanır. İroni, hem felsefe hem de edebiyatın vazgeçilmez bir kavramdır. Bu kavram uyumsuzluk veya zıtlık ilkesine dayanır ve genellikle politik ve eleştirel bir tutumu ifade eder. İroninin olduğu eserlerde bir kurban olduğu için sıklıkla mizahla iç içe olan bir kavramdır. Mizahla iç içe olması ironiyi eğlendirici bir boyuta taşır. Diğer yandan, ironik eserler genellikle okuyucuyu ironinin hedefi olduğu noktada birleştirir. İroni, tarih boyunca Sokrates dönemine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir ve zaman içinde retorik, dramatik ve romantik yönlerde gelişim göstermiştir. Ele aldığımız örnek, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Tezer Özlü’nün Çocukluğun Soğuk Geceleri adlı romanıdır. Bu roman, çocukluktan başlayarak gençlik yıllarına uzanan uzun bir serüveni anlatmaktadır. Bu eseri incelediğimizde, bireyin hayatla kurduğu yabancılaşma temasını merkeze koyarak, aile yaşamı, okul yaşamı ve toplumsal durum gibi etkili faktörleri göz önünde bulundurarak ironinin rolünü ortaya çıkarmaya çalıştık. Bu çalışmamızda, ironi kavramının Türk Edebiyatı'nda nasıl yer bulduğunu açıklamaya çalıştık. Bir sonraki adımda ise Tezer Özlü’nün Çocukluğun Soğuk Geceleri adlı romanında ironin retorik, dramatik ve romantik yönlerinin izi sürülüp değerlendirilecektir.
Farklı disiplinler arasındaki ortaklaşan ve ayrışan paydalara odaklanan karşılaştırma fikrinin sosyal bilimlerde kullanımının edebiyattaki yansıması olan Karşılaştırmalı Edebiyat Bilimi, 1830'lardan sonra gelişmeye başlar. Bu bilim dalının dayandığı temel saikler, farklı kültür ve edebiyatlara açılma, ötekiyle karşılaşma, ötekini keşfetme ve dünyada evrensellik fikri olarak sıralanabilir. Yirminci yüzyılın, ölümünden sonra keşfedilen ve derin izler bırakan yazarlarından biri olan Franz Kafka'nın (1883-1924) yaşadığı çağı yansıtma duyarlılığında öne çıkan nitelikler toplamı demek olan Kafkaesk, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında ürün veren yazarların yazış biçimi üzerinde belirgin şekilde etki eder. Türk edebiyatında, dünyanın politik bölünmüşlüğünden ve bunun Türkiye'nin kültürel ve politik iklimine etkilerinden de bağımsız olmayan bu etki, özellikle 1950 Kuşağı'nın, varoluşçu felsefenin öğretileriyle bir arada yürüyen modernist duyarlılığının temel renklerinden biri olarak belirir. Yazarlık yaşamının erken evrelerinde kendini 1950 Kuşağı'nın üyelerinin içinde ve izinde bulan, hayata erken veda eden Tezer Özlü (1943-1986), az sayıdaki eserlerinde, yaşadığı çağın sorunlarını varoluşsal felsefenin penceresinden ve Kafkavâri bir duyarlılıkla ortaya koyar. Bu makalede, Özlü'nün yazar duyarlılığının ana hatlarında göz ardı edilemeyecek yabancılaşma, yalnızlık, iletişimsizlik, bürokrasi, iktidar, eğitim, başkaldırı ve kaçış gibi sorunlara odaklanan Çocukluğun Soğuk Geceleri (1980) adlı romanı, içerdiği Kafkaesk etkiler açısından analitik bir çözümlemeye tabii tutulmuştur.
KARADENİZ, 2018
Varoluşçuluk yirminci yüzyılın ortasında Fransa‘da başlayarak birçok ülkede popüler olmuş bir felsefe akımıdır. Başta J.P.Sartre olmak üzere Albert Camus, Franz Kafka, Simone de Beauvoir vd. gibi ateist varoluşçu yazarların başını çektiği varoluşçuluğun Türk edebiyatında da popüler olduğu ve Demir Özlü, Ferit Edgü, Leyla Erbil, Tezer Özlü gibi yazarlar tarafından temsil edildiği ortaya konuldu. Bu yazarların eserleri hakkında genel bilgiler verilerek Türk edebiyatında varoluşçuluk tanıtıldı. Yeni roman tekniğiyle klasik roman anlayışının üstüne çıkan bu akımın, Türk edebiyatında modernizmle beraber iç içe olduğu üzerinde durularak felsefî temeli sorgulandı. Türkiye‘de felsefe üretiminin yoksunluğu ve felsefî akımların genel olarak edebiyatçılar/sanatçılar ile yapıldığı çıkarımına varıldı. Araştırma öncesinde Tezer Özlü‘yle ilgili kaynak taraması yapılarak çok farklı açılardan değerlendirme yapma imkânı bulunldu. İnceleme, 'varoluşçuluk nedir?‘, 'Türk edebiyatında varoluşçuluğun etkileri nedir?', 'önemli temsilcileri kimdir?‘, 'VaroluĢçu söylem‘ ve Tezer Özlü‘nün Çocukluğun Soğuk Geceleri romanında varoluşçu söylem‘ gibi alt başlıklara ayrılarak çözümlemeye derinlik kazandırıldı. Bu çözümlemelerde göze çarpan unsurlar değerlendirilerek Tezer Özlü‘nün eserleri üzerinde Albert Camus ve Cesare Pavese etkisi olduğu sonucuna varıldı. Özellikle ölümle ilgili metinlerde Pavese‘nin eserlerindeki kişilere benzerlik dikkatten kaçmadı. Albert Camus‘un Tersi ve Yüzü eserinden de büyük ölçüde etkilenildiği tespit edildi. Romandan yapılan alıntılarla varoluşçu söylem çerçevesinde metin okumaları sonucunda Özlü‘nün Çocukluğun Soğuk Geceleri romanında varoluşçu söylemin etkisi olduğu gözlemlendi. Anahtar Kelimeler: Varoluşçuluk, Türk Edebiyatı, Tezer Özlü, Varoluşçu Roman, Söylem
Dede Korkut Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2021
"Çocukluğun Soğuk Geceleri" isimli roman Tezer Özlü tarafından kaleme alınmıştır. Otobiyografik bir nitelik taşımaktadır. Tezer Özlü bipolar bozukluktan mustariptir. İntihara teşebbüs etmiş, elektroşoklara maruz kalmış, haloperidol kullanmıştır. Her türden bireysel özgürlüğü savunan, devrimci bir yazardır. Yaşadığı olaylar zaman zaman yaşama sevincini yok etmiştir. Birden çok evlilik yapmıştır. Aile hayatında ve kocalarında çoğunlukla aradığı mutluluğu bulamamıştır. Hayatı sorgulayan, mücadeleci bir karakteri vardır. Yaşadığı sıkıntılarda yılmadan yeniden toparlanmayı bilir. Özlü'nün yaşadıkları, Türkiye'de bir bireyin genel anlamda çocukluktan yetişkinliğe nasıl bir evrim süreci geçirdiğinin bir özeti gibidir. Baskıcı bir baba ve korumacı bir anne etrafında şekillenen aile kültürü, çocuğun yaşamında derin yaralar açabilmektedir. Yaşanmışlıklar, gelecekte seçimleri ve davranış biçimlerini belirlemektedir. Aile, okul, toplum baskısı ve cinsel yasaklar bireyleri hasta etmektedir. Psikolojik/ekonomik/fiziksel/cinsel şiddet insan haklarını içselleştirememiş, geri kalmış toplumlarda bir kültür hâline gelmiştir. Yaşanan tüm bu sıkıntılar insan hayatını yaşanamaz bir duruma getirmektedir. Bu makalede "Çocukluğun Soğuk Geceleri" adlı roman psikolojik olarak incelenmiştir. Makalenin başında psikolojik roman ile ilgili bilgi verilmiştir. Psikoloji ile edebiyat birbirlerini tamamlar niteliktedir. Esasında her roman psikolojiyi içinde barındırmaktadır. Psikolojiyle ilgili çalışmalar ilerledikten sonra edebiyat ve psikoloji arasındaki ilişki daha da ilerilere taşınmıştır. Romanda toplumu oluşturan birey ve kurumlar sorgulanmakta olup yozlaşmış şiddet ve baskı kültürünün çağdışı yaklaşımları sergilenmektedir. İstismarın ve yasakların olduğu bir ülkede mutluluktan söz edilemez. Mutluluk her zaman olduğu gibi gelişimini tamamlamamış zihinlerin engeline takılmaktadır. Abstract The work titled “Çocukluğun Soğuk Geceleri” was written by Tezer Özlü. It has an autobiographical character. Tezer Özlü suffers from bipolar disorder. She committed suicide, was subjected to electroshocks. She used haloperidol. She is a revolutionary writer who advocates for all kinds of individual freedom. Her events from time to time destroyed her joy of living. She had multiple marriages. She could not find the happiness she sought in her family life and in her husbands. He has a fighting character that questions life. He knows how to regroup without giving up in the troubles he has experienced. Özlü's experiences are like a summary of the evolutionary process of an individual in Turkey from childhood to adulthood. The family culture shaped around an oppressive father and a protective mother can cause deep wounds in the child's life. Experiences determine future choices and behavior patterns. Family, school, social pressure and sexual prohibitions make individuals sick. Psychological / economic / physical / sexual violence has become a culture in societies that have not internalized human rights. All these troubles are making human life uninhabitable. In this article, the novel named "Çocukluğun Soğuk Geceleri" is examined psychologically. At the beginning of the article, information about the psychological novel is given. Psychology and literature complement each other. In fact, every novel contains psychology. After the studies on psychology progressed, the relationship between literature and psychology was carried further.In the novel, individuals and institutions that make up the society are questioned and the outdated approaches of the corrupt culture of violence and oppression are exhibited. There is no happiness in a country where there is abuse and prohibitions. As always, happiness is stuck in the barrier of minds that have not completed their development.
Yazınsal metinler yapısı gereği okurda duygusal çağrışımlar uyandırır, okuru yeni bir arayışa yöneltir. Sözcüklerle kurulan yeni anlam örüntüleri okuru da duymaya ve düşünmeye çağırır. Örtük iletileriyle de çok anlamlı bir özellik gösterir (Sever,2013,s.16).
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2022
The play Ahmet Yesevi, written by Remzi Özçelik in 2000, contains a lot of information about Yesevilik and Pir-i Turkistan. However, from this information that spreads and reflects on the work, an information about Ahmet Yesevi's family life draws attention. His son İbrahim, who was not brought up much when talking about Ahmet Yesevi, was killed when he was a child for being hostile to Yesevi. Ahmet Yesevi's attitude towards this child's pain in the play reminds us of Hz. Muhammad. It reminds us of Hz. Muhammad's attitude towards the death of his son, Ibrahim. This state of Yesevi in the play, first of all, Hz. Muhammad. It will be compared with the attitude of Hz. Muhammad and it will be revealed how similar it is. Another point that draws attention in the work is nutrition. In particular, the value and importance given to the use of the spoon reminds us, "It is sunnah to eat by hand." He will bring the knowledge of the Prophet and Ahmet Yesevi with the importance given to the spoon. Hz. Muhammad's situation will be compared, "Is it right to eat with hands or eat with a spoon?" It will be tried to answer the question by getting help from the work and Islamic sources. After all this, the information about not consuming green tea, milk and eggs together in the game will also be researched and discussed.
Timur, Şebnem ve Murad Babadağ. 2022. "Tasarımın Tesellisi: Özne ve Nesnenin Zoraki Ayrımında Boynu Bükükler." UTAK 2022 UTAK Ulusal Tasarım Araştırmaları Konferansı -Tasarım ve Çoğulculuk, (14-16 Eylül 2022) Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Ankara, 2022
Bu yazı, “tasarım”ın ontolojisi üzerine – tasarımın düşünme, üretme, yapma, ifa etme yaklaşımlarını, ele alış biçimlerini – irdeleyen çalışmalara kapı açan bu davete cevaben kaleme alınmıştır. Heskett tasarımı şöyle tanımlamıştır: “Tasarım, tasarımcılar bir tasarım üretmek için bir tasarım tasarladığında oluşandır (2001).” Bu tanım, “tasarım” kavramının hem fiil, hem isim, hem fiili mümkün kılan disiplin, hem süreç, hem bitmiş ürün anlamında kullanılmasının ne kadar problemli olduğunu ima etmektedir. Buradan hareketle bir tasarım ontolojisinden bahsedilmesi gerektiğinde öncelikle tasarımın hangi katmanından bahsedildiği açıklanmalıdır. Ancak burada, bir katmanı bağımsız ve tekil olarak ele almak yerine tasarımı bütün halleriyle birlikte ve öncesi ve sonrasını da katarak, meseleyi oluşumdan -kullanıma uzanan ve birbiri içine giren bir varoluş biçimi olarak okuma önerilecektir. Tasarımın hallerinin farkları itibariyle dil de dahil olmak üzere temsil/oluş biçimleri irdelenmeye çalışılacaktır. Bunu yaparken “tek başına nesne”nin Antik Yunan düşüncesi sonrası yapılmış özne ve nesne ayrımının bir ürünü ve zorunlu olarak nasıl bir eksikle doğduğu, varoluşunu bu “eksik” üzerine kurduğu ve buna bağlı olarak eğer mümkünse bu eksiğin nasıl tamamlandığına dair olasılıklar açılmaya çalışılacaktır.
Çocuk suçluluğu sadece ülkemizde değil, tüm dünyada güncel olan ve üzerinde çok tartışılan bir konudur. Son yıllarda özellikle büyük kentlerimizde, çocuk suçluluğunda artış yaşandığı inkâr edilemez bir gerçektir. Dünyanın en kalabalık çocuk nüfusuna sahip ülkelerden biri olan Türkiye'de, nüfus ile birlikte suçluluğun da artışının kaçınılmaz olduğu kabul edilmelidir. Bununla birlikte; çocuk suçluluğuna neden olan etmenler, derinlemesine incelenmelidir. Çünkü çocuklar geleceğimizdir ve çocukların en iyi biçimde yetiştirilmesi ise geleceğimizin güvencesi olacaktır. Bu tez çalışmasında, ülkemizdeki çocuk suçluluğunda önemli bir faktör olan “aile” kavramı, ailenin sosyo-ekonomik ve kültürel durumu, ailenin çocuk sayısı ve yaşam şartları, ailedeki suçlu bireyler gibi çocuğun sosyalizasyon sürecinde ona yakından etki eden şartlar ele alınarak; çocuk suçluluğunun nedenleri ve nasıl önlenebileceği tespit edilmeye çalışılmıştır.
II. İKSAD ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2018
Kavramlar ve değerler karmaşasının tebellür ettiği bir çağ olan 19. yüzyıl, kimi zaman doğrudan kimi zaman ise dolaylı olarak sanatkârları da etkisi altına almıştır. Her ne kadar "yenileşme" sürecinin başlangıç tarihi olarak 19. yüzyılın daha gerisi, 17. yüzyılda İngiltere'de başlayan ve birçok ülkeyi de etkisi altına alan "Aydınlanma Çağı" baz alınsa da; edebî anlamda ve konumuz dahilinde olan "modernleşme", 19. yüzyılda görünmeye başlamıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Uluslararası Tarih, Kültür, Dil ve Sanat Bağlamında Bitlis Sempozyumu SEMPOZYUM TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI EDİTÖR, 2023
V ХАЛЫҚАРАЛЫҚ ТҤРКІ ҼЛЕМІ ЗЕРТТЕУЛЕРІ СИМПОЗИУМЫ МАТЕРИАЛДАРЫ, I ТОМ, 2018
Nurullah kaleli, 2019
Alternatif Politika, 2018
SOBİDER, 2017
RECEP TOPARLI ARMAĞANI, 2022
Ege Üniversitesi Yayınları, 2022
BAXSHICHILIK SAN’ATINING JAHON MADANIYATI SIVILIZATSIYASIDA TUTGAN О‘RNI II xalqaro ilmiy-amaliy konferensiya, 2021
ÇOCUKLARDA OLUMSUZ DÜŞÜNCE: ISRARCI VE GİRİCİ OLUMSUZ DÜŞÜNCELER ÖLÇEĞİ’NİN (IGODÖ) TÜRKÇE UYARLAMASI NEGATIVE THINKING IN CHILDREN: TURKISH ADAPTATION OF PERSISTENT AND INTRUSIVE NEGATIVE THOUGHTS SCALE (PINTS), 2022
Conference: THE OPINIONS OF PRE-SCHOOL TEACHER CANDIDATES ABOUT THE SOCIOLOGY OF EDUCATION COURSEAt: Turkey/İstanbul, 2018
IlI. ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU, 2016
GEÇMİŞTEN GELECEĞE AVRASYA, 2021
TÜRKÇE SÖZLÜK’TE YER ALAN EŞ GÖSTERENLİ “SAZ” SÖZCÜĞÜNE İLİŞKİN DÜZELTME ÖNERİLERİ, 2023
The Analysis of Etgar Keret’s Short Story “Breaking the Pig”, 2019