Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Ayrım
…
5 pages
1 file
Oğuz Atay, tüm yazın yaşamı boyunca "Türkiye'nin ruhu"nu aradı. Bu ruhun içinde tarih de vardı, siyaset de; ama en çok ve belki de en yoğun haliyle duygu vardı. Atay'a göre Türkiye, neresine bakılırsa hemen karşımıza çıkıveren duygularla dolu bir ülkeydi. Duygulardan, hele hele içli, sulu, yapışkan duygulardan ölesiye nefret etmesine rağmen edebiyatımızın en duygulu yazarlarından biri olmasının, yani bilinci ile varlığı arasındaki çelişkiyi yazınında da cisimleştirmesinin nedeni de tam olarak buralı olması, tıka basa duygu dolu olan bu topraklara ait olmasıdır belki de. Günlük'ünde önerdiği bakış açısı da bu duygululuğu işaret eder: "IJ nsanımıza, geri kalmış ya da az gelişmiş değil; fakir düşmüş, yani gücünü kaybetmiş bir varlık olarak bakmak." 1 Yani, onu salt iktisadi ölçeklerle, sosyolojik kategorilerle veyahut bilimsel terimlerle anlamanın ötesine geçmek; ondaki kaybın, horlanmanın, yenilmişliğin, incinmişliğin, alay edilmişliğin duygusunu da anlamak.
YKY Yayınları, 2023
Bu yazı, Sanat Dünyamız Dergisi'nin Ocak-Şubat sayısında "Kesişimsellik ve Sanat" dosyası altında yayınlanmıştır. Metin kapsamında Ercan Akın'ın Bozlu Art Project'te sergilenen "Umutsuz Bekleyiş" adlı sergisine odaklanmaktadır
Hiçbir Şey Yerinde Değil-Çatışma Sonrası Süreçte Adalet ve Geçmişle Yüzleşme Talepleri, 2015
2014 yılında Diyarbakır Siyasal ve Kültürel Araştırmalar Enstitüsü bünyesinde yapılmış ve İletişim Yayınları tarafından yayımlanmış bir çalışma. "Muş, Bitlis, Van, Hakkâri, Mardin, Batman, Diyarbakır ve İstanbul hattında yaptığımız elli altı görüşme boyunca en sık duyduğumuz kelime, “Neden?” oluyor. Bu soruya verilecek anlamlı bir cevap yok. Hiçbir kelime, bu sorunun aradığı anlama gelmiyor. Yine de söylenecek çok söz var, hiçbir zaman sözün bittiği yerde değiliz; söz hiç bitmeyecek, çünkü asla yetmeyecek. Bu çalışma da, söylenen onca söze eklenecek. Mukaddes Hanım’ın ve bize kapısını açan diğer kişilerin söylediklerini, dünyanın diğer yerlerinde, benzer acıları yaşayanların söyledikleriyle, benzer durumlar için söylenmiş, adalete, bağışlamaya, hınca dair felsefi, siyasi sözlerle birleştirecek. Sömürgeleştirilmiş, fakirleştirilmiş, susturulmuş, yerinden edilmiş, yakınları “yok edilmiş” insanların inatla yaşattıkları, mücadeleyle ürettikleri değerleri, kelimeleri, siyasetleri, bu zulümleri görmemiş, duymamış insanlara, hayatlara, bilimlere, “geçmişleriyle yüzleşmeleri” için armağan etmelerine tanıklık edecek. Zulmün tanıklığını aktarmak mümkün değil, belki tanık olduğumuz “zulmün anlatısını” aktarabiliriz."
Her Şeyi Onaran Adam'a Dair , 2019
İnsanlığa farklı şekillerde hizmet etmiş kişilerin biyografilerini kaleme almak hele de bunu kurgu yoluyla ve resimli kitap olarak tasarlamak belki de biyografi yazarlığının en zor şeklidir. Bir yanda anlatılması gereken gerçekler, öte yanda yazarın o kişi hakkında kurguladığı ve okura sunmaya çalıştığı bakış akışı yer alır. Bir yanda yaptıkları ile sanat, siyaset, bilim, insan hakları, spor vb. alanlara değer katan gerçek bir kişiyi tanıtma amacı, öte yanda gerçekleri kurguya dönüştürme çekimi yazarı etkilemektedir. Yazarın biyografik eser yazmaktaki amacı bir başarıyı betimleyerek çocuk okurda, o kişiye karşı merak duygusu uyandırmak ve belki de anlatılan kişinin hikâyesiyle bir tatmin yaşatmaktır. Biyografide, hayatı anlatılmaya değer gerçek bir kişi yer alır ve yazar, bu kişinin hayatını kendine özel bir bakış açısıyla ve üslubuyla sunarken kişinin gerçek yaşamından uzaklaşma, onu farklılaştırma hakkına sahip değildir. Yazar, bir hikâye kurgulandığında zaman ve mekân unsurları devreye girer. Dolayısı ile biyografisi yazılan kişinin hikâyesinin inandırıcılığı, kahramanın yaşadığı zamana ve mekâna göre kurgulanmasıyla yakın ilişkilidir. Bir biyografi yazarının, metnini oluştururken tanrısal bakış açısı yerine, betimlemeye dayalı gözlemci bakış açısını tercih etmesi biyografinin daha inandırıcı olmasını sağlar. Öte yandan devlet başkanı, padişah gibi geçmişte yaşayan liderlerin, çocukların zihninde yer edebilmesi için bu kişilerin birbirinden farklı ayırt edici kişisel özelliklerinin biyografi metninde öne
Ege Akademik Bakis (Ege Academic Review), 2009
2000 yılından sonra Türkiye'nin özellikle kıyı şeridinde yer alan konaklama işletmelerinin sayılarında ve kapasitelerinde meydana gelen önemli artış, turizmdeki rekabetin şiddetini arttırmıştır. Bu durum karşısında konaklama işletmeleri, rekabet üstünlüğü sağlamak için her şey dahil sistemine yönelmişlerdir. Sistemin uygulanmasına başlandıktan sonra en fazla etkilenen taraflardan biri bölge esnafıdır. Bu çalışmanın amacı, Alanya'da faaliyet gösteren yöre esnafının her şey dahil sistemine yönelik tutumlarının belirlenmesidir. Araştırmaya 280 yöre esnafı katılmış ve veri toplama aracı olarak anket yöntemi uygulanmıştır. Ölçekte yer alan önermelere faktör analizinin uygulanması ile yöre esnafının her şey dahil sistemine olan tutumlarının yedi boyuttan oluştuğu saptanmıştır. Faktör analizi sonucunda her bir faktörün ve önermelerinin ortalamaları alınmış ve bölge esnafının her şey dahil sistemine yönelik olumsuz tutumlara sahip olduğu, sistemin ülke turizmine zarar verdiği ve uygulamadan kaldırılması gerektiği yönünde bir görüşe sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıca uygulanan t testi ve anova analizi sonuçlarına göre yöre esnafının her şey dahil sistemine yönelik tutumlarının, işletmelerin faaliyet süresi, faaliyet alanı, personel sayısı, müşteri grupları ve etkinlik türüne göre istatistiksel anlamda farklılaşmadığı görülmüştür.
Bu yazı BirGün Pazar’da yayımlandı. Sayı: 617. Tarih: 6 Ocak 2019.
KAYGI, 2020
Öz Bu makalede kavramların anlam bakımından boşalması ile gerçeklik hissinin yitirilmesi arasında, terimleri Kant düşüncesi çerçevesinde ele alarak bağlantı kurmaya çalışacağız. Filozoflar, hatta yanıltıcı doğası nedeniyle hissetme yetisine hiç güvenmeyenler bile bu yetide göz ardı edemeyecekleri bir şey bulmuşlardır. Hisleri bilginin tek kaynağı olarak gören ampirist filozofları ayrı tutarsak, Kant'ın hissetmeye yönelik tutumunu, bir bilme yetisi olarak hissetmenin itibarını iade etme diye tarif etmek haddini aşan bir ifade olmayacaktır. Kant'a göre hissetme, düşünme yetisi kadar değerli ve kaynak teşkil edici bir bilme yetisidir. Bu makalede, hissetme yetisini vazgeçilmez kılan şeylerin, his ile ilgili tek şüphe götürmez şey olan her hissin tekliği ile genel olarak kabul edildiği gibi irademizden bağımsızlığı olduğunu tespit edeceğiz. Kant'a göre gerçekliğin ne olduğunu ve insan bilgisi bakımından nasıl sadece tezahürlere sınırlandığını açıkladıktan sonra, bir kavramın kapsamı (veya küresi) ile içeriği arasında yaptığı ayrımı ve içeriğin kapsam genişledikçe daralmasını değerlendireceğiz. Son olarak ise, bu ayrımdan hareketle 'sanal gerçeklik' olarak kullanıldığında gerçeklik kavramının boşaldığını, anlamını yitirdiğini öne süreceğiz. Abstract In this essay, we will try to construct a relation between concepts' becoming empty of sense and loss of the sense of reality by taking each term in its Kantian sense. Throughout history, philosophers, even who do not lay much trust on sensibility due to its misleading nature, find something indispensable in it. If we let aside empiricist philosophers who take sensibility to be the sole source of cognition, it will not be extravagant to characterize Kant's approach as the restitution of the dignity of sensibility as a faculty of knowing, which is as equally valuable and original as the faculty of thinking. We will argue that what makes sensibility indispensable is what is indubitable in sensation, that is, its uniqueness and also, as a generally accepted fact, its independence from our will. After explaining what reality is according to Kant and how it is restricted to mere appearances in so far as human cognition is concerned, we will elaborate the distinction he makes between the extension (or sphere) of a concept and its content, and how the content diminishes due to the expansion of the concept's extension. Finally, depending on this distinction, we will argue that the concept of reality is emptied and denuded of sense when it is employed in the expression "virtual reality."
2013
Calismanin amaci, Akdeniz Universitesi Turizm Fakultesi ogrencileri baz alinarak her sey dahil sistemine yonelik tutumlarini degerlendirmektir. Yapilan anketlerle arastirmanin amacina uygun olarak, ogrencilerin her sey dâhil sistemine yonelik tutumlari tespit edilmeye calisilmistir. Arastirmada, turizm ogrencilerinin her sey dâhil sistemine yonelik tutumlarinin olumsuz yonde oldugu belirlenmistir.
2020
Bu makale iThenticate programında taranmış ve intihal içermediği tespit edilmiştir.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1999
Sosyoloji kitaplannda zaman zaman rastlanan bu eski, özlü söz düşündürücüdür. Neden şehir bütün bağlan çözüyor? Bunun cevabını çevremizi gözleyerek bulabiliriz. Küçük çevreler genelde daha tutucu ortamlar olmaktadır. Dış etkilere kapalı kalmış dar çevreler, eğitim düzeyinin dü-şük1üğüyle-burada sözü edilen düzey, eğitimin süresinden çok niteliği ile ilgilidir-pekiştiği oranda tutucu, kalıplaşmış, çok yavaş değişen alt kültür adacıkları oluşturmaktadır.
Mimarlık Dergisi, 2019
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
DEĞIŞEN ISTANBUL'UN KENTSEL ÇEVRESINDEN SEÇMELER Editör: Pınar Erkan Bursa, 2022
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2021
2021
İnsan Hakları Yıllığı, 2021
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (SAUIFD), 2018