Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Düşünen Şehir Dergisi
Düşünen Şehir Dergisi, 2022
K adim dünyadan bu yana şehirler/kentler hep beden/ten ile irtibatlı olarak kurulmuştur. Yerleşik yapı, anatominin mimari şeklidir, denilebilir. Şehir de bir beden gibi kurgulanmıştır ancak bu kurgu bedene bakışla doğrudan ilintilidir. İşin aslı, bu bakış açısının, biraz daha geriye giderek baktığımızda yeryüzü ile gökyüzü arasında paralellik kurularak elde edildiğini görürüz. Güneş merkezli olarak algılanan gökyüzü, kendini yeryüzü ölçeğinde göstermiştir. Şehirler kurulurken merkez olarak güneşe benzer şeklinde zigguratlar kurulmuştur. Anlatıma isterseniz oradan başlayalım ki görelim, gelişim 62
Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Alanında Gelişmeler 4, 2023
Sağlıklı kent, en temelde kentsel yaşam koşulları ile sağlık arasındaki ilişkiye atıfta bulunan kent olarak bilinmektedir. Bu nedenle sağlık kavramı, kişilerin fiziksel sağlığının yanı sıra daha geniş bir perspektiften kent halkının ruhsal, sosyal, ekonomik ve siyasi sağlığını da içermektedir. Dünya ölçeğinde sağlıklı kentler uygulamaları ile daha fazla sayıda kente ulaşmak için çalışmalar yapılmaktadır. Sağlıklı, güvenli, sürdürülebilir kentler oluşturmak amacıyla ulusal ve uluslararası alanda birçok belgeler düzenlenmekte, projeler uygulamaya koyulmaktadır. 1988 yılında insanlar için tehlike oluşturan kentsel ortamların sağlık üzerindeki etkisi hakkında endişelerin artmasıyla birlikte ilk çevre ve sağlık süreci başlamıştır. Avrupa’daki ülkeler DSÖ Avrupa Bölge Ofisi ile entegreli biçimde insan sağlığına etki eden endişeleri yok etmek için çalışmalara başlamıştır. Bu çalışmaların ilerleme süreci beş yıl arayla düzenlenen bir dizi bakanlık konferansıyla yürütülmüştür. Bu konferanslar bölgedeki politika ve faaliyetleri şekillendirmek amacıyla birçok farklı sektörü bir araya getirmiştir. Avrupa Bölge Ofisi, kendi tüzüğünde yer aldığı şekliyle Avrupa’daki uluslararası sağlık uygulamalarını yönlendirici bir pozisyonda görevini yerine getirmiştir. Söz konusu ofis, birçok ortak ile iş birliği sağlama ve ülkelere teknik destek sunma noktasında ortaya çıkmıştır. Bahsi geçen ortaklıklar sonucu ortaya birtakım işbirliği mekanizmaları çıkmıştır. Güney Doğu Avrupa Sağlık Ağı, Kuzey Boyutu isimli politikalar, DSÖ Sağlıklı Şehirler Ağı ve ulusal sağlıklı şehirler ağlarını bu mekanizmalara örnek olarak göstermek mümkündür. Öte yandan, Bağımsız Devletler Topluluğu’na dahil olan alt bölgesel ağlar ve okul, işyeri, hastane gibi mekanlarda sağlığın geliştirilmesine yönelik ağlar etkin iş birliklerine eklemlenmektedir. Avrupa şehirleri, ulusal ağların oluşturulmasına odaklanmanın ardından sağlıklı şehirler yaklaşımını geliştirmek maksadıyla kapsamlı şehir sağlık planı hazırlama girişiminde bulunmuştur. Bu plan, şehirlerin sağlık gelişimi için yapılması gerekenleri içeren strateji belgesi niteliğinde hazırlanmıştır. Şehir sağlık planının en temel amacı, sağlık kavramının şehirlerin idaresi için önemli bir bileşen olduğunu açığa çıkarmaktır. Söz konusu plan ile sağlığın sosyal, çevresel ve ekonomik belirleyicilerinin altı çizilerek ortaklık temelli politikalar oluşturulmuştur. Bu çalışmada söz konusu belgelerden Avrupa Kentsel Şartı sağlıklı kent kavramı açısından incelenmiştir.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Afro-Avrasya Özel Sayısı / ISSN: 1302-6879 , 2017
Özet Güvenlik ödevi devlet kadar eskidir. Türkiye'de iç güvenlik hizmeti anayasal bir görev olarak devlete verilmiştir. İdari kolluk faaliyetleri Bakanlar Kurulu, İçişleri Bakanı ve Valiler eli ile yürütülür. Genel idare kolluk için İçişleri Bakanı, valiler, kaymakamlar sırasıyla ülke, il ve ilçe kolluk üstleridir. Güvenlik hizmetlerini genel kolluk kuvvetleri olarak polis ve jandarma teşkilatları yürütmektedir. Büyükşehir belediyesinin yetkili olduğu veya işlettiği alanlarda kanunla sayılan ve güvenlik kapsamına giren birçok iş ve işlemler belediyelere aittir. Bununla birlikte büyükşehirlerin güvenlik yönetimi için ayrı bir teşkilatlanma bulunmamaktadır. Türkiye'de yaşanan iç göçler ve nüfusun bazı alanlarda yoğunlaşması, uluslararası arenada ve bulunduğumuz coğrafyada meydana gelen iç savaşlar ile istikrarsızlık halleri, uluslararası terörizmin hız ve ivme kazanması sonucu bu ülkelerden Türkiye'ye doğru yapılan göçler de yeni güvenlik açıklarını yaratmıştır. Vandalizm suçu ve intihar saldırıları son yıllarda ivme kazanan suçlardır.2016 yılında en az 318 kişinin, 2015 yılında ise en az 149 kişinin öldüğü bilinmektedir. İlgili mevcut hukuki yapı incelenmiş özellikle büyükşehirler için günümüz şartlarında eksiklikler taşıdığı tespit edilmiştir. Büyükşehirlerde kent güvenliğinin yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi, önemli boyutlara ulaşan güvenlik kaygılarının ortadan kaldırılması gerekmektedir. Büyükşehirlerde ilgili birçok birimin katılımını ve işbirliğini esas alan bir hukuki düzenleme ile teşkilatlanmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Anahtar kelimeler: Güvenlik yönetimi, Türkiye'nin güvenlik yönetimi mevzuatı, Türkiye'de büyükşehir güvenlik yönetimi METROPOLITAN SECURITY MANAGEMENT IN TURKEY Abstract The security notion is as old as the existance of states. In Turkey, the internal security issue is counted as a responsibility of state as a constitutional right. Law enforcement practices is implemented by the council of ministers, minister of interior and governors. Respectively, minister of interior, governors and qaimaqams are the law enforcement superiors of the country, city and the county. On the other hand, security services are implemented by police and gendarme as the general law enforcement. In addition, many duties which enters the responsibility area of greater city municipality belongs to municipalities. Besides this, there is no additional security unit for the greater cities. Due to many reasons, such as internal migration, the unstable population density, political developments and instabilities that emerge in the neighboring countries and finally international terrorism did create some new security holes. Crime of vandalism and suicide attacks are the newly emerging crimes. It is known that in 2016, at least 318 people and in 2015 at least 149 people died. In this context, the related judicial system is investigated and it is found out that the current system, in particularly greater city municipalities has some deficiencies. It is needed that the urban security within the greater city of municipalities should be reconsidered and some new implementations which will decrease the security concerns should be carried out. Finally, it is also needed to carry out some judicial arrangement which involves the many unites of the greater city municipalities.
İdealKent (Kent Araştırmaları Dergisi), 23. Sayı: Kent ve Güvenlik
1980 sonrası küreselleşme ve uygulanan neoliberal politikaların da etkisiyle kent mekânında ekonomik, sosyal, kültürel politik bir dizi değişim meydana gelmiştir. Bu dönemle birlikte toplumsal eşitsizliklerin giderek arttığı ve buna bağlı olarak kentsel ayrışmanın hız kazandığı görülmektedir. Kentsel ayrışmanın yeni ve önemli biçimlerinden olan “güvenlikli site"lerin yaygınlaşması söz konusu ayrışmanın boyutlarını oldukça yükseltmiştir. Güvenlikli site yerleşimleri hangi sosyal ve fiziki unsurların etkisiyle kendisine uygun bir alıcı kitlesi yaratabilmiştir? Çalışmada Lefebre'nin Kent Hakkı kavramına atıfta bulunularak bu sorunun cevabı aranmaktadır.
ÖZET 6360 sayılı kanun ile birlikte 30 ilde belediye sınırları il mülki idare sınırları ile birleştirilmiştir. Bununla birlikte jandarma ve polisin sorumluluk alanlarıyla ilgili bir çelişki ortaya çıkmıştır. 2015 yılında yapılan bir yasal düzenlemeyle polis ve jandarmanın sorumluluk alanını belirleme yetkisi valiye verilmiştir. Bu bağlamda güvenlik konusunda vali merkezinde bir güç yoğunlaşmasına gidildiğini iddia eden bu çalışmada 6360 sayılı kanun temel alınmak suretiyle ve diğer muhtelif yasal düzenlemeler üzerinden büyükşehir belediyelerinde güvenlik sorunu ele alınmıştır. ABSTRACT By act of Law No. 6360, provincial administrative boundaries has combined with municipal boundaries in 30 provinces. However, a dilemma about the areas of responsibility of the gendarmerie and police had occured. By act of a legislative regulation which was made in 2015, the authorisation to determine the areas of resposiblitiy of police and gendarmerie was given to governor. In this context, the security question was handled adressed by basiccally Law No. 6360 and through other legislative regulations in this writing which has claimed that there is a power intesity on governor .
2019
20. yuzyilin sonlarinda devletlerin tercih ettigi ekonomik uretim modeli olan fordizmin, kapitalizmin karlilik ve verimlilik ilkelerini karsilayamayacak duzeyde eskidigi tartismalari surerken, 1970’li yillarin sonlarindan itibaren uretim modeli degismeye, fiziksel emegin yerini “bilgi” almaya baslamistir. Ekonomik duzende ortaya cikan bu gelismelerle birlikte ozellikle gelismis ulkelerde bulunan sanayi sektoru yerini, hizmet ve finans sektorune birakmistir. Bu durum da oncelikle kuresellesmenin getirdigi mal ve isgucunun serbest dolasimi nedeniyle, sanayinin gelismis ulkelerden az gelismis ulkelere aktarilmasi sonucunda kentsel alanlarin sanayiden arindirilarak hizmet sektorunun kentlerde yayginlasmasini saglamistir. Boylece kentsel mekânlarin donusumu de gerceklesmeye baslamistir. Sanayi sonrasi olusan durumda, kent merkezlerinin sanayi isletmelerinden arindirilmasi ve beraberinde hizmet sektorunun gelismesi ile kent merkezleri yeni kentsel donusumlere ve yeni bir orta sinifin orta...
İdealKent, 2018
Öz Bu çalışma kent ve güvenlik arasındaki bağlantıyı polis kavramı üzerinden incelemektedir. Polis ile kent arasındaki sosyo-tarihsel ilişki bugün unutulmuş ve polis kavramının anlam yelpazesi daralmıştır. Polis, bugün işlevi ya suçluları yakalamak ve suçu önlemek olan bir meslek-kuruma indirgenmekte; ya da hâkim sınıfların tabi sınıfların siyasallaşmasını baskıladığı bir zor aygıtı olarak görülmektedir. Her iki yaklaşım da devlet erkinin bir formu olarak polis erkinin tarihsel seyir içinde üstlendiği daha geniş sosyo-politik işlevleri yakalamaktan uzaktır. Bu eleştiriden ha-reketle bu çalışmanın temel argümanına göre polis erki kent güvenliğini, salt suçluları yakalaya-rak, suçu önleyerek ya da siyasal toplumsallaşmayı bastırarak değil; özgül sosyo-politik projeler ile uyumlu bir şekilde kente ait belirli normları, kültürel referansları, kimlikleri ve davranış kalıp-larını imal ederek sağlamaktadır. Bu sav, tarihsel bağlamda, feodalizmden kapitalizme geçiş so-runsalı çerçevesinde tartışılacaktır. Ayrıca çalışma, bu temel argümanla bağlantılı olarak dört yan argüman ileri sürmektedir. Birincisine göre, kent ve polis arasındaki tarihsel ve etimolojik bağlantı polisin daralan anlamına rağmen bugün de varlığını korumaktadır. İkincisi, tarihsel seyri içinde düzen ve toplumsal düzen kavramlarındaki değişikliklere koşut olarak polis erkinin işlevi değiş-miştir. Üçüncüsü, polis erki tarihsel süreç içinde burjuva sivil toplumun değerlerinin üretilme-sinde kilit bir rol üstlenmiştir. Dördüncüsü, feodalizmden kapitalizme geçiş döneminde polis erki mülksüz yığınların ücretli emeğe dönüşümünde nazım rol oynamıştır. Anahtar Kelimeler: Kent, polis, güvenlik, kapitalizm, toplumsal düzen * Bu çalışma, 2214-A 2014 yılı 1. Dönem TÜBİTAK Doktora Sırası Yurtdışı Burs Programı kapsa-mında 2014-2015 akademik yılı içinde İngiltere Londra Brunel Üniversitesi'nde yapmış olduğum doktora çalışmaları sonucu ortaya çıkmıştır. Çalışmanın Adam Smith ile ilgili olan bölümünün bir kısmı Çukurova Üniversitesi ev sahipliğinde, 5 Kasım 2016 tarihinde gerçekleşen Siyasi İlim-ler Türk Derneği XIV. Lisansüstü Konferansı'nda bildiri olarak sunulmuştur.
Okur, 2024
Segregation or Integratıon: Gated Communities in Modern Urban Life Turgut Cansever’in mimarlık disiplinini varlığın tüm alanlarını kapsayan bir bilim olarak gören bakış açısı, mimarlığın içinde yaşadığımız 21.yüzyılın sadece şehirleri oluşturmasında değil; insan hayatının sosyolojik, psikolojik ve kültürel alanlarını da etkilediği bilim insanlarınca tespit edilmiştir. 20. yüzyılın en önemli mimarlarından Chicago ekolünün de temsilcilerinden F.L. Wright, “Mimarlık, biçim haline gelmiş yaşamın ta kendisidir” sözüyle zaten doğa ile yapının kendiliğinden bir uyum içinde olması gerektiğini ifade ederek mimarlığın insan hayatının tüm evrelerini kapsadığını savunmuştur. Eserlerine de bu bakış açısını yerleştiren Wright, meşhur şelale evi projesini açıklarken yapının toprağı kucaklayabilmesi gerektiğini; orada yaşayacak insanların doğaya sadece bakmalarını değil, doğayla birlikte bütünleşerek yaşamalarını istediğini belirtmiştir. Peki, Cansever’in mimarlığı varlığın aşkın bir tanımı olarak gören bakış açısı bize ne söylemektedir? Cansever, insanın çevreyi idrak etmesini ve içinde yaşadığımız güzel dünyayı sonsuz bir saygı ile koruyup güzelleştirmesini ahlaki bir sorumluluk vazifesi olarak görmesi gerektiğini belirtir ve ardından sorar: 21.yüzyılın modern ve modern olma yolunda ilerleyen kentleri insanı mutlu edebilir mi, edebiliyor mu? Mimarlık özelinde ilerleyecek olursak, insan nasıl bir çevrede ve nasıl bir yaşamalıdır ki mutlu olabilsin? Bu sorulara elbette cevap vermek zor olsa da, en azından mimarlık disiplininin modern şehir hayatında insanı mutlu edebilecek koşullara hizmet edip edemediğini tartışabiliriz herhalde, değil mi? Köksal Alver’in “Siteril Hayatlar: Kentte Mekânsal Ayrışma ve Güvenlikli Siteler” başlığıyla yayımladığı kitabı , ilk baskı tarihi 2007’den itibaren, önemi her geçen zaman içinde artan, yukarıdaki sorularımıza da cevap arayan, analiz ettiği cevaplarıyla günümüz modern toplum hayatına ışık tutan önemli eserlerden biri. Alver’in modern kent hayatını incelediği ve son yıllarda dünyanın hemen her yerinde artan “güvenlikli site” yaşamını konu edindiği kitabı, bir yandan “güvenlikli site” yaşamının tercih edilmesinin sebeplerini araştırırken, diğer yandan ise “güvenlikli site” yaşamının toplum hayatına getirdiği olumlu olumsuz yanlarını inceliyor. Biz bu yazımızda Alver’in modern kent hayatına dair ileri sunduğu tezleri tartışırken, kitabın ilk yayımlandığı 2007 yılından itibaren sorduğu soruların ve analizlerin ne derece değişip değişmediğini tartışacağız.
Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, 2024
Bilgi İletişim Teknolojilerinde (BİT) meydana gelen gelişmeler siyasal ve yönetsel alanda paradigma değişimine yol açmıştır. BİT temelli e-demokrasi uygulamaları hem uluslararası politika belgelerinde hem de akademik camiada oldukça önem atfedilen bir konu haline gelmiş, literatürde farklı yaklaşımlarla ele alınmaya başlanmıştır. E-demokrasi hem merkezi hem de yerel otoritelerce daha fazla katılım ve siyasi eşitlik hakkı, bütün paydaşların karar alma sürecine dhil edilerek daha iyi kararlar alınması, daha etkin bir kamu hizmeti sunumu ve meşru bir yönetim sağlanması açısından etkin bir araç olarak görülmektedir. Özellikle yerel yönetimlere yerel ve yerel üstü paydaşlarla ilişkileri kolaylaştırma, siyasal kapsayıcılığı arttırma, şeffaflık ve hesap verebilirliği geliştirme, vatandaşa duyarlılığı ve odaklanmayı arttırma gibi birçok yarar sunmaktadır. Literatürdeki Caldow, Aström, Nair, Päivärinta ve Sæbø’nun modellerii e-demokrasinin analizi konusunda yararlı bir çerçeve oluşturmaktadır. E-demokrasinin e-bilgi, e-kampanya, e-müzakere, e-şikâyet, e-dilekçe, e-girişim, e-danışma, e-katılımcı bütçeleme gibi uygulama araçları yerel yönetimlerde bilgilendirme, danışma ve aktif katılım aşamalarının daha kolay hale gelmesini sağlamakta, bütün paydaşları dijital ortamda bir araya getirerek sağlıklı bir yönetişim süreci sunmaktadır. Ancak yerel yönetimlerde e-demokrasi araçlarının tesisi ve yaygınlaşmasının önünde birtakım zorluklar bulunduğu da ifade edilmelidir. Yerel yönetimlerin e-demokrasi mekanizmalarına fazla önem vermemesi en büyük zorluklardandır. Bu konuda yöneticilerin istekli olmaları ve girişimde bulunmaları gerekmektedir. E-demokrasi uygulamalarının tesisine yönelik yatırım ve işletme maliyetinin yüksekliği bir başka zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka zorluk ise siber güvenlik açıklarına yönelik endişelerdir. Yöneticiler ve vatandaşlar dijital ortama taşınan bilgilerin güvenliği açısından tedirginlik yaşamaktadır. Vatandaşlar arasında dijital araçlara ulaşım açısından eşitsizlikler, diğer bir deyişle dijital bölünme de e-demokrasi açısından bir başka zorluğu meydana getirmektedir. E-demokrasinin yerleşmesi açısından önemli olan demokrasi kültürü ve uygulamalarındaki zayıflık ayrı bir zorluk alanı olarak ortaya çıkarmaktadır. Yerel yönetimlerde kurumsal kapasite eksiklikleri de e-demokrasinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca e-demokrasi süreçlerinin gerçekten fonksiyonel bir şekilde işleyebilmesi için bütün toplumsal grupların eşit bir şekilde bu süreçlerde yer alması gerekmektedir. Bu yüzden siyasal katılım süreçlerinde görülen kapsayıcılık problemleri de e-demokrasi açısından bir başka sorun alanı olarak ortaya çıkmaktadır. Etkin bir e-demokrasi tesis etmek için ise öncelikle bu engellerin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu kapsamda öncelikle belediye başkanları ve meclisteki temsilciler konuya önem vererek sahiplenmeli ve teşvik etme noktasında harekete geçmelilerdir. E-demokrasinin önündeki engeller analiz edilmeli ve bu doğrultuda tespit edilen sorunların çözümüne yönelik gerekli iyileştirmeler gündeme alınmalıdır. Ayrıca kurumsal kültürün dönüşümünün sağlanması, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, vatandaşlar ve toplumdaki diğer aktörlerle iş birliğinin sağlanması ve iyi uygulamaların takip edilerek uyarlanması önem taşımaktadır.
Düşünen Şehir Dergisi, 2021
G ünümüz şehirlerinde olmazsa olmaz mekân biçimlendirmelerin başında meydanlar gelir. öyle ki adeta meydansız bir şehir planı asla düşünülemez ve meydansız şehirlere kasvet gözüyle bakılır. Bu bağlamda meydanlar, insanın rahat nefes aldığı, başka açıdan da kendisini hem bulup hem gösterdiği özel mekân tasarımları olarak değerlendirilir. Meydandan başka çokça istenilen/beklenilen bir yer daha vardır ki o da park ve bahçelerdir. Park ve bahçeler daha dinlenme/eğlenme mekânları olarak tasarlanırken, buna paralel bir biçimde meydanlar da ağaçsız topraksız bahçeler gibi bir tasarıma büründürülür. Park ve bahçeler, adına piknik denilen bir serüven için uzanma, oynama, koşma, yeme, içme ve eğlenme edimlerini sağlayan "kamusal" mekânlardır. Özellikle betonarme yığınlar arasında halkın rahat nefes alması için hem genel hem de geniş bir perspektif sunar. İşte meydanlar da, bir çeşit park ve bahçe gibi ama ağaçsız ve topraksız bir biçimde oluşturulan geniş mekânlar olarak kendini gösterir. Modern şehirlerin vazgeçilmez "boşluklar"ı olmuştur artık, meydanlar ve parklar. Öyle ki meydanların ve parkların çokluğu ve büyüklüğü, o şehrin sakinleri için övünç kaynağıdır. Tıkış tıkış binalar ve bunları çevreleyen yollarda gelip giden yoğun araç trafiğine karşın, insanların böylesi mekânsal tasa
Düşünen Şehir Dergisi, 2024
2009
article(s) in LSE Research Online to facilitate their private study or for non-commercial research. You may not engage in further distribution of the material or use it for any profit-making activities or any commercial gain. You may freely distribute the URL (http://eprints.lse.ac.uk) of the LSE Research Online website. İSTANBUL KESİŞİMLER ŞEHRİ 2 ISTANBUL Urban Age, kentlerin geleceğine dair dünya çapında bir incelemedir.
Düşünen Şehir Dergisi, 2024
S araylı bir genç olan Hz. Musa yaşadığı talihsiz bir hadiseden sonra Mısır'dan ayrılmış ve Medyen'e doğru yola çıkmıştır. Medyen'e geldiğinde bir suyun başına varır. Hayvanlarını sulayan insan grupları içinde dikkatini çeken şey, suya yaklaşmakta çekingen davranan sürü sahibi iki kızdır. Suyun başı erkek çobanlar ve onların sürüleri tarafından tutulduğu için kızlar suya yaklaşmaktan imtina ederler. Hayvanlarını sulamak için erkek çobanların dağılmasını beklemek zorundadırlar.
ŞEHİR VE TOPLUM, 2007
Medeniyet Havzalarından Küresel Trendlere ŞEHİR ve TOPLUM Şehirlerin Toplum Biçimlendirme İşlevleri
International Journal of Social Sciences, 2024
ÖZ Güvenlik toplumsal hayatın önemli boyutlarından birini oluşturmaktadır. İçinde yaşadığı topluma güvenli bir yaşam alanı sunma vaadi üzerine kurulan kentin bunu ne kadar sağlayabildiği önemli bir tartışma konusudur. Özellikle eşitsiz ve daha kırılgan olan sosyal grupların kendini güvende hissetmemesi ulaşımdan mimariye kadar farklı alanlarda kentin tasarımına ve yönetimine yönelik eleştirileri de beraberinde getirmektedir. Buradan hareket eden bu çalışma, TÜİK’in 2016 yılında yayınladığı “İllerde Yaşam Endeksi”nden ilham alarak yeni bir güvenlik endeksi önerisi sunmaktadır. TÜİK bu çalışmasında illerdeki yaşam kalitesini içinde güvenliğin de olduğu 11 değişkenli bir veri setiyle anlamaya çalışmıştır. TÜİK’in endeksinde güvenlik dört değişkenle anlamlandırılırken, önerilen endekste suç türü 19’a çıkarılırken, buna ilave olarak terör olayları da ayrı bir değişken olarak endekse dahil edilmiştir. Önerilen güvenlik endeksi oluşturulurken veriler sırasıyla: ağırlıklandırıldı, ardından nüfusa (100bin) orantılandı ve son olarak da en yüksek değer 100 kabul edilerek buna göre sıralandı. Verilerin ağırlıklandırılmasında, suçun Türk Ceza Kanunu'nda belirtilen "hapis cezası yılı" esas alınmıştır. Önerilen endeksin, güvenliği etkileyen faktörlerin bir arada ve bir bütün olarak değerlendirilmesine imkân vereceği düşünülmektedir. Bu sayede, güvenliğin kentler arasında ve herhangi bir kentin güvenliğinin zamansal ölçekte nasıl değiştiği de anlaşılabilecektir. Endeksin, güvenliğe ayrılan emek ve sermayenin verimliliğinin de bir göstergesi olabileceği değerlendirilmektedir. ABSTRACT Security constitutes one of the important dimensions of social life. It is an important matter of debate to what extent the city, which was founded on the promise of providing a safe living space to the society it lives in, has been able to provide this. The fact that especially unequal and more fragile social groups do not feel safe brings with it criticism towards the design and management of the city in different areas from transportation to urban planning and architecture. Based on this, this study proposes a new security index, inspired by the "Provincial Life Index" published by TURKSTAT in 2016. In this study, TURKSTAT tried to understand the quality of life in the provinces with a data set of 11 variables, including security. While security is interpreted with four variables in TURKSTAT's index, the type of crime is increased to 19 in the proposed index, and terrorist incidents are also included in the index as a separate variable. While creating the proposed security index, the data were weighted, then proportioned to the population (100 thousand), and finally, the highest value was accepted as 100 and sorted accordingly. The weighting of the data was based on the "year of imprisonment" of the crime specified in the Turkish Penal Code. It is thought that the proposed index will allow the factors affecting security to be evaluated together and as a whole. In this way, it will be possible to understand how security varies between cities and how the security of any city varies over time. It is evaluated that the index can also be an indicator of the productivity of labor and capital allocated to security.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.