Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Klasik Türk Şiirinde Vaat Meselesi
https://doi.org/10.11616/asbi.1516376…
14 pages
1 file
Öz: "Vaat" lütuf ve ihsan gibi insanın talep ettiği bir ihtiyaç iken "vade" ise bu talebin zamana yayılması ile mecburi bir bekleyiş ve sabır gerektirir. Vaat, Yaratıcı'dan gelirse İlâhî'dir ve hakîkîdir; insandan gelirse beşerîdir ve çoğunlukla yalandır. Klasik Türk şiirinin hayal dünyasında, özellikle maşukun vaatleri, âşığı heyecanlandırıp ümit verse de vadesi sürekli ertelenen ve gerçekleşmeyen vaatlerdir. Devlet adamları, din adamları ve feleğin vaatleri de tıpkı maşukunki gibi genellikle yalan vaatlerdir. "Vaat" ve "vade" kelimeleri, çoğunlukla "va'd-i ferdâ, va'd-i visâl, va'd-i dîdâr, va'de-i muhâl, va'de-i dürûğ...vb." gibi tamlamalar etrafında kullanılmıştır. Ayrıca insanların yetiştirdikleri kimyon bitkisine yeşermesi için vaatte bulunmaları ile "va'd-i kemmûn", yalancılığıyla meşhur olmuş bir kişi olan 'Urkûb'a teşbihle de "va'd-i 'Urkûb" ifadeleri sembolik değeri olan vaatler olarak kabul edilebilir.
SATIRES FOR CLERKS IN CLASSICAL TURKISH POETRY, 2019
KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE KÂTİPLERE YÖNELİK HİCİVLER Öz Matbaanın Osmanlı toplumunda kullanımının yaygınlaşmasından önce kitaplar el yazısıyla çoğaltılırdı. Bu işe istinsah ve bu işi yapanlara da müstensih, hattat veya kâtip denirdi. Kâtiplik esasen güzel yazı yazma yeteneğinden başka söz ve yazıya dair bazı incelikleri bilmeyi de gerektirmekteydi. Kimi şair ve yazarlar bazı kâtiplerin yeterli bilgi ve hüner sahibi olmadan bu işi yapmalarını eserlerinin niteliğini ve şiirlerinin kıymetini düşüreceği gerekçesiyle eleştirmişlerdir. Bazı müstensihlerin geçim kaygısıyla müellif elinden çıkan eserleri hızlı ve özensiz yazmaları ve eserin bazı kısımlarını okunmaz ve anlaşılmaz hale getirmeleri şairlerin hicvine yol açmıştır. Kâtiplere yönelik eleştirilerin sebepleri arasında şairin emeğinin heba olması kaygısı, şiirinin oldukça kıymetli olmasını vurgulamaya bahane araması, tefahür gösterme arzusu ve belirli bir kişi veya kesimi hicve bahane arama isteği de yer almaktadır. Konuyla ilgili şiirlere ve eleştirilere bilhassa mesnevilerin sebeb-i telif veya hâtime bölümlerinde, divanların dibacelerinde ve bazı hiciv eserlerinde rastlanmaktadır. Bu çalışmada belirli bir yüzyılla sınırlamadan, çok sayıda divan ve mesnevi taranmış, farklı asırlarda yazılmış eserlerden elde edilen bulgular hiciv ve eleştiri edebiyatı bağlamında incelenmiş, ayrıca şiirler içerik açısından değerlendirilmiştir. SATIRES FOR CLERKS IN CLASSICAL TURKISH POETRY Abstract Before the widespread use of the printing press in Ottoman society, the books were handwritten. This work was called as a resident, and those who did this work were called insensitive, calligrapher or clerk. The scribe essentially required to know some subtleties of words and writing other than the ability to write beautifully. Some poets and writers have criticized some clerks for doing this work without having sufficient knowledge and skill, because they will undermine the quality of their works and the value of their poems. The poets ‘satiries have led to some poetic poets’ quick and sloppy writing of some of the works produced by the author with the concern of subsistence and making some parts of the work unreadable and incomprehensible. The reasons for criticism against clerks include the concern that the poet's labor will be wasted, the excuse to emphasize that his poetry is very valuable, the desire to show contemplation and the desire to seek excuse for a particular person or segment. Poems and criticisms related to the subject are found especially in the chapters of “sebeb-i telif” (reason for writing) or final chapters of masnawies, in the forewords of the divans and in some satirical works. In this study, without limiting to a certain century, the findings of many divan and masnawi were searched and the findings obtained from works written in different centuries were examined within the context of satirical and critical literature and poems were evaluated in terms of content.
Geçen zamanla birlikte kültür de az ya da çok değişir, gelişir; edebi eserlerle nesilden nesile taşınır. Böylelikle bir toplumun ortaya koyduğu edebi eserler, o toplumun geçmişi ile geleceği arasında bir köprü vazifesi görür. Dolayısıyla, toplumların kültürleri edebi eserler sayesinde devamlılık gösterir. Klasik Türk edebiyatı, medeniyetimizin izlerini 13. yy.dan 19. yy.a kadar takip edebileceğimiz çok zengin bir edebiyat geleneğidir. Daha çok nazım alanında gelişim göstermiş bu edebiyat geleneğinde farklı anlam katmanlarını içerisinde barındıran beyit, toplumu başta sosyal, kültürel, dini, siyasi yönleriyle yansıtan zihniyet unsurlarını son derece estetik bir şekilde okuyucuya sunar. Bu anlamda, 13. yy.dan itibaren ortaya konan klasik Türk şiiri ürünlerinde eski Türklerin olduğu kadar Müslüman Türklerin hayatında da önemli bir yeri olan sihir olgusunu çeşitli özellikleriyle görmekteyiz.
Bu çalışmada klasik Türk şiirinin temel unsurlarından biri olan aşk konulu şiirlerde âşığın sevgili ile buluşmasına dair beyitler konu edilmiştir. Türk edebiyatında 13 ilâ 19. yüzyıllar arasında hüküm süren divan şiirinin geleneksel yapısı içerisinde gerek mecazî aşk gerekse hakikî aşk bağlamında âşığın sevgiliyle buluşamadığı, bir başka ifade ile vuslatın gerçekleşmediği bilinmektedir. Ancak, divan şiirinde birçok şairin nadiren de olsa vuslata dair söz konusu geleneksel bakış açısının dışına çıktığına dair tespit ettiğimiz bazı beyitler bulunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmada söz konusu beyitlerin tespiti ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda farklı yüzyıllardan birçok divan incelenmiş ve söz konusu divanlarda âşığın sevgiliye kavuştuğu ifade edilen beyitler tespit edilerek değerlendirilmiştir. Klasik Türk şiirinde verilen eser sayısının fazlalığı ve eserlerin hacimleri göz önüne alındığında çalışmamızda genel olarak divanlara ve özellikle gazeller üzerine yoğunlaşılmıştır. Sonuç olarak bu çalışma ile klasik Türk şiirinde âşığın sevgiliye kavuştuğu birçok beyit tespit edilmiş, dolayısıyla şairin ve şiirde onun temsilcisi olan âşığın vuslat konusunda divan şiirinin geleneksel yapısının dışına çıktığı ortaya konulmuştur.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2020
The literal works go into division in terms of the wording: prose and poem ( poetry). The prose has got more disconnected and free wording according to the general acceptance in The Classical Turkish Literature. The poem has been perceived as a type which is made in a certain extent and order. Thus the poem which has more systematical and clean wording has been conceptualized with the expression of " stringing the pearl to the thread" in The Classical Turkish poem. When the prose and poem are compared in The Classical Turkish literature, it will be clearly seen that their common point is that they are considered as art (pearl). The poem is an art that the voices and words are conformably arranged. The poets have gone towards the different seekings in the purposes of establishing a harmony, reflecting the feeling in a stronger way; during the process that the art of poem is made: Assonance, alliteration, word and voice repetitions, parallelism, cadency and rhythm; are the factors that the poets use in creating the harmony in poem. Definitely, those that the voice value is associated with the meaning are more valuable among these factors that their harmony is made. In our study; we will try to reveal what an extent and way the source of onomatopoeia ( reflection) art that we can briefly describe " the factor of voice reinforces the meaning in poem", which gives an opportunity to express the meaning and feeling in a stronger way in the poem, is included in The Classical Turkish poem.
4. Uluslararası Antalya Bilimsel Araştırmalar ve Yenilikçi Çalışmalar Kongresi, 2023
Klasik Türk Edebiyatında Mizah Aşı, 2022
Klasik Türk Edebiyatı. Mizah. Yemek Kültürü.
Disiplinlerarası Yenilik Araştırmaları Dergisi, 2024
İnsanın gelişim dönemleri içerisinde geniş bir yer tutan çocukluk kavramı farklı disiplinlerin çalışma konusu hâline gelmiştir. Hukuktan tarihe edebiyattan sanata kadar çocuk kavramı işlenmiş ve işlenmeye de devam etmektedir. Tıp alanında pediatri, psikoloji ve eğitim alanında ise pedagoji kendine ait disiplinler içerisinde insanların bu dönemini detaylı inceleyen kolunu oluşturmaktadır. Bu çalışmada çocuk kelimesinin klasik Türk şiirinde nasıl geçtiği ve hangi anlam dairelerine sahip olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Klasik Türk şiirinde çocuk ve çocukla ilgili kelimelerin olduğu beyitler “Çocukla İlgili Benzetmeler”, “Çocukla İlgili Kültürel Ögeler” ve “Çocuğun Gelişim Özellikleri” olmak üzere üç ana başlık altında tasniflenmiş ve beyitler incelenirken alt başlıklar oluşturulmuştur. Çalışma yapılırken pek çok eser taranmış fakat ait olduğu başlığı en iyi yansıtan örnek tercih edilmiştir. Örnek olarak verilen beyitler şerh edilirken farklı disiplinlerden yararlanma yoluna gidilerek farklı disiplinlerin klasik edebiyat çalışmalarında ne gibi fayda sağlayacağı irdelenmiş ve tarihî görsellerle desteklenmeye çalışılmıştır.
Divan edebiyatı araştırmaları dergisi, 2022
Özet Klasik Türk edebiyatının beslendiği kaynaklar sıralanırken "mitoloji" de anılır. Çünkü mitoloji bütün bir insanlık tarihini kuşatır ve sürekliliği bulunan bir kavramdır. Mitoloji içinde var olan kültler ise sanat ve edebiyata, hatta bilimsel faaliyetlere tesir eder. Çeşitli törensel ritüellerin yanı sıra asıl sözlü anlatımlarla aktarılan mitik değerlerin tabiatıyla en çok edebiyat alanında müessir olduğu söylenebilir. İnsanlığın iptidai çağlarının, yaşanılan dünyanın keşfi bakımından günümüzden daha fazla merak uyandırdığını söylemek yanlış olmaz. Kozmoloji ise hem insanın erişemediği hem de göz alıcı cazibesiyle ilgi ve merakı daha fazla uyandırmış olmalıdır. Gök cisimlerinin yan ısıra gök olayları da insanı türlü yönlerden etkiler. Bunlardan biri olan gökkuşağı hem şekli hem nadiren görülmesi hem de rengârenk olmasıyla hakkında türlü çağrışımlar yaratan bir unsur olagelmiştir. Yaşadığı dünyaya yabancı olmak bir yana bütünüyle içinde olan divan şairi, gökkuşağını-bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla-elli üç ayrı benzetmeyle ele almış, onu çok zengin ve renkli hayallerle algılamıştır. Bu makalede, şairlerin gökkuşağı metaforunu, mitolojik arka planını iyi bilerek, sanatsal ve estetik bir zevk içinde algılayışları, zengin örnekler eşliğinde ele alınıp değerlendirilmektedir.
"Bir Göç Edebiyatı Olarak Klasik Türk Şiiri", Çağlar Boyu Göç (Tarih-Kültür-Medeniyet), Ed. İsa Kalaycı-Gökhan Kalmış, Gazi Kitabevi, Ankara, s. 33-67, 2021
Bu çalışmada -yaygın bir tabirle- klasik Türk edebiyatı olarak isimlendirdiğimiz ve yaklaşık 600 yıllık edebî birikimimizi karşılayan dönem, bir göç edebiyatı olarak incelenmiş, klasik şairin göç karşısındaki tavrı sorgulanmıştır.
Ortaçağ Anadolu Türk Mimari Bezemesinde Vakvak Üslubu
ÖZET Şâhid bir yerde var olan, bulunan; kanıt, belge ve tanık demektir. Kelime zamanla anlam genişlemesine uğrayarak tasavvuf ve edebiyatta değişik manalar ifade eder duruma gelmiştir. Tasavvufta; tecelli, temaşa edilen zuhurat ve fuyuzat; kalpte hazır olup daha çok hatırlanan ya da sözü edilen eser manasına gelir. Klâsik Türk şiirinde ise taradığımız divanlardan tespit edebildiğimiz kadarıyla: 1. tanık, 2. tasavvuf terimi olarak Allah, Hz. Muhammed, Ashab, Hz. Âdem, Hz. Yûsuf, Hz. İsa ve insân-ı kâmil, 3. mahbub (sevilen), köle ve cariye manalarıyla kullanılmakta ve peri, sultan, mülk, çiçek, servi, gül, vb. unsurlara teşbih edilmektedir. A n a h t a r K e l i m e l e r Şâhid, klâsik Türk şiiri, sufizm.
Misk geyiğinin nâfesinde/misk kesesinde biriken kanın kurumasından elde edilen misk, güzel kokusu sebebiyle geçmişten günümüze insan hayatında önemli bir yere sahip olmuştur. Bu yazıda misk ceylanı ve ondan elde edilen miskin klasik Türk şiirine nasıl yansıdığı örnek beyitlerden hareketle ortaya konulacaktır.
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Özet: Klasik Türk şiirinin en önemli karakterlerinden biri olan rint, divan şairleri tarafından idealize edilmiş bir tip olarak yansıtılmış ve rintlik divan şiirinin en önemli konularından biri olmuştur. Divan şairleri, rindâne görüşlerini, rint tipi, özellikle de rint-zahit çatışması üzerinden anlatmışlardır. Dünya ve ahiret kaygısından uzak bir hayat yaşadıkları için dünyaya ve ahirete ait hiçbir menfaatin peşinden koşmamış, hiç kimseye baş eğmemişlerdir. İnsanları ikiyüzlü davranmaya zorlayan bütün gelenek ve âdetlere karşı çıkan rintler, aşk ve sarhoşluktan yana tavırlarını koymuşlar ve anı yaşamanın mutluluğunu bırakmadan kendi yollarında yürümeye devam etmişlerdir. Bu çalışmada rint ve şarap hakkında genel bilgiler vererek rintlerin şaraba yaklaşımlarının nasıl olduğunu ortaya koymaya çalıştık.
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2021
Semender, klasik Türk şiirinde ateşten etkilenmeyen, hatta hayatını ateşte idame ettiren efsanevi bir hayvan olarak tasavvur edilmiştir. Bu çalışmada klasik Türk şiirinde semender algısı, semenderin şiirlerdeki kullanım sıklığı ve anlam çerçevesi, şiirlerinde semender geçen 173 şairin şiirleri incelenerek tespit edilmeye çalışılmıştır. Girişte, semender kelimesinin sözlüklerde yer alan anlamları üzerinde durulmuştur. Daha sonra bu efsanevi varlığın klasik Türk edebiyatı şairlerinin şiirlerinde nasıl bir varlık olarak tasavvur edildiği tespit edilen tanık beyitler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Semenderin yüzyıllar ve şairler temelinde hangi sıklıkta kullanıldığı araştırılmış ve kelimenin 14-19. yüzyıllar arasında şiir yazmış şairlerin şiirlerindeki kullanımı sayısal veriler ve grafiklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca semenderin teşbih unsuru olarak kullanımı araştırılmış, bu çerçevede teşbih edilen varlıkların tespiti ve hangi varlığa hangi sıklıkla teşbih edildiği konusu tanık beyitlere de yer verilerek açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada klasik Türk şairlerinin semender algıları, semenderin klasik Türk şiirinde kullanımıyla ilgili sayısal veriler ve kelimenin klasik Türk şiirinde teşbih unsuru olarak kullanımı konularında elde edilen veriler detaylandırılarak incelenmeye çalışılmıştır.
III. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Kongresi, İstanbul 2010, C.1, s.797-809.
Klasik Türk iirinde, sevgili üzerinde o kadar çok durulmu tur ki sevgilinin her bir uzvu ve özelli i için binlerce beyit yazılmı tır. airler, sevgilinin yana ında ve duda ının kenarında bulunan ayva tüyleriyle ilgili de çok sayıda benzetme ve mecaz unsurlarını, geni bir hayal dünyasıyla birlikte kullanmı tır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.