Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
…
10 pages
1 file
Çağdaş Türk Felsefesine Giriş, 2024
Düşünen Şehir Dergisi, 2020
yaşayan sanatı da yeniden yorumlamayı gerektirmektedir. Elbette mekânsızlık, dijitalleşme ve şehir tartışmalarına girmeden önce, zihnimizdeki mekânın neye karşılık geldiğini, aşındığını iddia ettiğimiz şeyin ne şekilde aşındığını göstermek için mekâna dair birtakım sınırlandırmalar, adlandırmalar yapmak gerekli gözükmektedir. Mekânın sözlük anlamlarına baktığımızda Prof. Dr. Ömer Demir kavramı "algıya konu olan bütün varlıkları içine alan sonsuz boşluk" olarak tanımlamaktadır. Türk Dil Kurumu kavram için "yer, bulunulan yer, ev, yurt, uzay" anlamlarını vermektedir. Bu anlamların dışında mekânın bizim zihnimizdeki karşılıklarına değinmek de gerekmektedir. Öncelikle mekân pürüzlüdür. Pürüzden kasıt, Chul Han'ın kavramsallaştırdığı pürüzsüzlük kavramıdır. Chul Han'â göre "pürüzsüz olan yaralamaz. Ne de direnç gösterir. Beklediği Likedır (Beğen). Pürüzsüz nesne iptal eder. Her negatiflik def edilir." … "Pürüzsüzün dünyası; içinde acının, yaranın kabahatin olmadığı kuliner bir dünyadır, saf pozitifliğin dünyası" Mekânsa bunun zıddı bir anlamı içerisinde barındırır. Mekân orada bulunan kişiyi yaralayan, kişilerin anlam, anı, hikâye, acı vb. insan olmaya dair duyguları ve durumları biriktirmesidir. Mekân kendi sınırları içerisinde belli zorunluluklar sunar. Bu zorunluluklar içerisinde özne kendi varlığını tanır ve tanımlar. Doğduğu ev, eğitim aldığı kurum, kötü haberi duyduğu ağacın altı, mutluluğunu haykırdığı yer, muhabbet ettiği kahvehane ve daha nice ortam kişinin hafızasında yer eder ve kişinin bir özne olarak kendini var etmesinde katkı sağlar. Mekân biriktirir. Dijital alanın aksine mekânlar kendisine bırakılan izleri saklar. Burada kastedilen saklama ile dijital ayak izlerinin silinmeyişi denk/ özdeş değildir. Dijital ayak izlerini görünür kılmak için belirli araçlar
Özet Türkler, tarih boyunca çok geniş bir coğrafi alana yayılmış olup buralarda birtakım farklı müzik kültürleriyle etkileşim içine girmişlerdir. Bu etkileşimler sonucunda Türk müzik kültürü pek çok koldan beslenmiş ve zengin bir yapıya kavuşmuştur. Böylesine zengin bir kültür mirasının izlerini Geleneksel Türk Sanat Müziği'nin gerek terminolojisin-de gerek bu kültüre hizmet etmiş müzisyenlerinin etnik çeşitliliklerinde gerekse ses siste-minin temellerini oluşturan eski yazılı kaynakların diğer bazı kültürlerle bağlantısında so-mut olarak görmek mümkündür. Son ikiyüz yıldır Batı'dan gelen kültürel etkilerin izleri ise ses ve çalgı müziği repertuarındaki eserlerle icra alanında kendini göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Geleneksel Türk Sanat Müziği, Osmanlı Dönemi Müziği, Müzik Yazmaları. Abstract Turks have spread to wide lands in the world and interacted with different music culture. By the way Turkish music culture have reached very rich condition. Such rich cultures evidences can be visible in terminology, music theory, music writtings and ethnic varieties of the musicians who served to this music of Traditional Turkish Art Music. Traces caused by cultural effects which comes from western can be seen both vocal and instrumental music repertoire at last two centuries.
In the 19th century, the Ottoman Empire faced a great migration wave from the Caucasus to Anatolia. Thousands of Circassians, who left their homeland due to the political and military pressure of the Russians in the Caucasus region, took refuge in the Ottoman lands. Circassians, who lived together with the Turks in various regions of Anatolia within the conditions of the period, fought shoulder to shoulder with the Turks against the enemy during the National Struggle. The Circassians are a noble nation that protects their culture and makes great sacrifices to pass it on to future generations. Music has an important place in their social life. In this research, the music culture that Circassians try to keep alive in Turkey is examined. Traditional music and instruments constitute the main subject of this research. The aim of the study is to examine the musical cultures of the Circassian nation, which settled in the Ottoman lands from the Caucasus after the great migration and keeps their culture alive today. In particular, their unique instruments and usage purposes are discussed. In the study, only Circassians among the Caucasian origin nations are the subject. In this study is a descriptive study based on literature review. The main center of the study is the instruments that are widely used in Circassian culture. At this point, academic articles, theses and records related to the subject were classified and added to the study
Bu tebliğ Ortadoğu ve Afrika bölgesinin en büyük, dünyanın ise on dördüncü en büyük sanat piyasasına sahip şehrine dönüşmüş olan İstanbul’da sanat ve piyasanın karşılaşmasının doğurduğu kimi gerilimlere odaklanıyor. Dayandıkları değer sistemleri tamamen farklı olan –ya da öyle olduğu savunulan sanat dünyası ile ekonomi dünyasının (piyasaların) çağdaş sanatın gelişimi ile birlikte giderek daha fazla iç içe geçmelerinin yarattığı çatışma ve uzlaşma dinamiklerini İstanbul’da çağdaş sanat piyasasının failleri nezdinde yürütülmekte -ve henüz tamamlanmamış- olan saha araştırmasının ilk bulgularından hareket ederek tartışıyor. Bahsi geçen iki dünya arasındaki gerilimleri ve çatışmaları anlamaya olanak sağlayacak bir kavramsal düzeneği oluşturmayı öngörüyor.
Anadolu Üniversitesi Sanat & Tasarım Dergisi, 2021
Recent debates on art education focus on an agenda that questions the position of arts education within the university structure (Borgdorff, 2012; Busch, 2009; Elkins, 2009; Slager, 2012). In this context, the concept of artistic research proposes an experimental and process-oriented practice, within a university model with limited ideas on knowledge production and transfer of this knowledge. Today, the concept of research becomes one of the focal points of an epistemological transformation (Latour, 1998), while the relative ease of accessing information triggers questions about the function of the university as a medium that provides experience and knowledge transfer. The excessive proliferation of information leads to undermining the access to knowledge and to determine the process of classifying, analyzing, and laying the groundwork for new imaginations as the dominant skills. The concept of research becomes crucial with its emphasis on the flow of thought rather than finite knowledge, and the experimental process that is integrated with its object. Within this epistemological transformation, this review article aims to reflect on the particular mode of thinking relevant in artistic production, which is open to experience and experimentation. In this framework, it discusses artistic thinking, which is traditionally excluded from the scientific knowledge field due to its intuitive, emotional and sensational nature. Within this context, the paper aims to examine the potentials of experimental practice and material thinking within the language of art.
ulakbilge, 47 (2020 Mart): s. 435–458, 2020
Öz 2000'li yıllar Türkiye'de; neo-liberal politikaların sonucunda sermayenin merkezi bir ruhla yönetildiği, yurt dışı sermaye kaynaklarına ilginin arttığı bir süreci temsil etmektedir. Bu dönem; kurumlar yoluyla görünür olan koleksiyonlar aracılığı ile özel müzeciliğin gelişim gösterdiği, sanat yönetimi olgusunun özel şirketlere tasfiye edildiği bir dönemi temsil etmektedir. Türkiye'de yaşanan 2001 ekonomik krizinin ardından yürürlüğe giren 2004 ekonomik teşvik yasası ile sanat yatırımında ivme elde edilmiştir. 2000'li yıllarda özel sermaye sahipleri tarafından açılan müzelerin yanında sanat kurumları da gündemde yer edinmeye başlamış ve bu kurumsal yapılar, gerçekleştirdikleri etkinlikler ile özel müzeler gibi sanat gündemini değiştirme sürecine girmişlerdir. Açılan özel müzelerin yarattığı etki ile sanat kurumları ve galerileri, toplumda gelişen kül türel yapının bir parçası olmuşlardır. Vehbi Koç Vakfı; ARTER aracılığı ile, edindiği çağdaş sanat koleksiyonunu izleyenlere sunarken aynı zamanda da koleksiyonunu geliştireceği bir saha yaratmıştır. Çalışma kapsamında; ARTER özelinde kurumun 2010 yılındaki açılışından 2019 ARTER Dolapdere dönemine dek gelişen kurumsal yapısı, sergiler tarihi üzerinden analiz edilmiştir.
İslamda tebliğin yeri çok önemlidir. Nerdeyse müslümanların hayat amacıdır. O, peygamberlerin görevidir. Onlar bu görevi en iyi şekilde eda etmişlerdir. Bu görev bize emanet olarak tevdi edilmiştir. Bizler de bu görevi en iyi şekilde her vesileyi kullanarak yerine getirmeliyiz. O vesilelerden bir taneside sanattır... Günümüz insanları sanata çok önem verdikleri için, tebliğ yapma vesilelerinden birinin de sanat olduğunu görmekteyiz. Burdaki sanattan kastetiğimiz dış görünüş, şekil ve düzen ile alakalı olan sanattır. Dış görünüş, sessiz bir tebliğdir. Bir insanın güzel giyinmesinde temizlik, düzen ve sanatın önemli etkisi vardır. Bu da onun maddi-manevi temizlik anlayışına bağlıdır. Bir de, tebliğimizi etkili kılacak, bir sanat daha vardır, o da davranış sanatıdır. Bu sanata dinleme, konuşma, hal ve hareketler gibi şeyler girer. Yukarıda bellirlediğimiz konuları tebliğ ile nasıl ilişkilendirebiliriz. Ve en iyi şekilde nasıl yapmalıyız ki, insanların ilgisini çekelim ve bize karşı iyi düşüncelerde bulunmalarını sağlayalım?Gibi sorular, bu çalışmanıniçerisinde cevap bulmaktadır. Evet, bir müslümanın hayatı, sanata bağlı olmalıdır, çünkü sanatla insanlara ulaşabiliriz ve ulaştıktan sonra, artık tebliğde bulunma imkanı olur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Sobider Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2019
DergiPark (Istanbul University), 2023
Journal Of History School, 2020
Route education and social science journal, 2022
İdil Dil ve Sanat Dergisi, 2017
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2022
TMMOB-MMO, 1987 Sanayi Kongresi Bildirileri, 1988
Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 2016