Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2004, Marife Dini Araştırmalar Dergisi
…
12 pages
1 file
İSLÂM MEDENİYETİ BAĞLAMINDA ADALET, 2024
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Dergisi , 2012
Kitap Tanıtımı
Günümüzde küreselleşmenin de etkisiyle, farklı milletlere, farklı dini geleneklerin mensuplarına ulaşmak, onlar hakkında bilgi edinmek çok daha kolay hale gelmiştir. Bu süreç, dinler arasında hoşgörü ve diyalog sürecini de etkilemiştir. İşte dini çoğulculuk düşüncesi, bu farklılıklardan hareket eder. Buna göre, tek bir Gerçek vardır ve tüm dinler aynı Gerçek'e ulaşma çabasındadır. Ancak, farklı lambaların aynı ışığı birbirinden farklı yansıtmasında olduğu gibi, dini gelenekler de aynı Gerçek'e farklı şekillerde ulaşmayı hedefler. Dini çoğulculuk düşüncesinin temellerinin incelendiği bu makalede, önce dini çoğulculukla oldukça alakalı olan kapsayıcılık ve dışlayıcılık gibi kavramlardan bahsedilecek, daha sonra bu yaklaşıma belki de en büyük katkıyı sağlayan John Hick'in düşünceleri değerlendirilecek, bu surada, farklı düşünür ve teologlara da yer verilecektir. Son olarak John Hick'in dini çoğulculuk anlayışının eleştirel noktalarına değinilip, değerlendirmelerle çalışma bitirilecektir. 2 1. BÖLÜM DİNİ ÇOĞULCULUK KAVRAMI 1.1. Dini Çoğulculuğun Ortaya Çıkışı Dini çoğulculuk, dinler tarihinin geleneklerin ve bunların her birindeki farklılıkların çeşitliliğini gösterdiğine; felsefi olarak ise, geleneklerin birbiriyle rekabet eden iddialarıyla birlikte, bunlar arasındaki ilişkiyle ilgili belli bir teoriye işaret eder. Geleneklerin farklılığını ve onlar arasındaki ilişkiyi gözetmenin yanında, çağdaş dini realiteleri açıklamayı da hedefler. Tolerans, diyalog, karşılıklı anlayışla temellenmiş farklı inançlar arasında tamamen uyumlu ilişkilere sahip ideal bir durumun taslağını çizer. Bu nedenle dini çoğulculuğa önce pratik çoğulculuğa ulaşan ülkelerde rastlanır. 1 15. yüzyılda kuzey Hindistan'da çoğulcu bakış açısı vardır. Sih geleneğinin kurucusu olan Guru Nanak şöyle der: "Hindular yoktur, Müslümanlar da yoktur. Zira Tanrı'ya gerçekten ibadet eden herkes birdir." Günümüzde de Hindistan, tüm dini geleneklere ev sahipliği yapan bir ülkedir. Öyle ki, ülkede Hindulardan sonra en önde gelen grup Müslümanlardır. Hindistan'da dini yapı denildiğinde, elbette ki Pakistan'ın ayrılışı önemli bir husus olarak karşımıza çıkar. Hindularla Müslümanlar arasındaki çatışmaların kaynağı çoğu tarihçiye göre, 1333 yılında Sindhi bölgesindeki savaşta, Hindu liderinin Müslüman lider tarafından öldürülmesidir. Bu olaydan sonra, uzun yıllar boyunca iki grup arasındaki gerilim devam etmiş, bu gerilim, Pakistan'ın ülkeden ayrılmasına kadar gitmiştir. 2 Hindistan örneğinden sonra, klasik İslam medeniyetine baktığımızda bazı kesim tarafından çoğulcu, bazı kesim tarafından da kozmopolit olarak nitelenen bir yapı görmekteyiz. Çoğulculuğun aksine kozmopolit bir yapı olduğunu ileri sürenlerin en önemli argümanları, kendisi hakikat iddiasında bulunan bir medeniyetin, çoğulcu olamayacağıdır. Bu nedenle, çoğulculuk post-modernizme ait bir durumdur. İslam medeniyetinde kozmopolit bir yapı söz konusudur. Belli bir hiyerarşiye tabi olmakla beraber, farklı dini gelenekler bir arada yaşamaktadır. İslam medeniyetinde, farklı dinlerin hakikat iddialarından yararlanılsa da, bu iddiaların nerede duracakları belliydi.
Şırnak İlahiyat Dergisi, 2024
Öz Türkiye’de isteğe bağlı olarak yaygın din eğitimi faaliyetlerini yürüten kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), camiler ve Kur’an kursları aracılığıyla toplumun bütün kesimlerine hizmet götürmeyi amaçlamaktadır. Ancak gelinen noktada, kurumun İslam içi çoğulculuktan kaynaklanan farklı din eğitimi taleplerini karşılamakta bazı sorunlar yaşadığı ve imam-hatip ile Kur’an kursu öğreticilerinin bu konuda zorlandığı görülmekte, dolayısıyla toplumun bu talepleri yeterince karşılanamamaktadır. Ülkede hem bireylerin eğitim düzeylerinin çeşitliliğinden hem de farklı din anlayışlarından kaynaklanan bir çoğulculuk olduğu söylenebilir. Bu sebeple, cami ve Kur’an kurslarında sunulan din eğitiminin İslam içi çoğulculuktan kaynaklanan farklı ihtiyaç ve talepleri ne ölçüde karşıladığı, imam-hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin bu konularda karşılaştıkları sorunların neler olduğu ve bu konulara yönelik olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hangi çalışmaları yürüttüğünün araştırılması gerekmektedir. Bu çerçevede ‘yaygın din eğitimi kapsamında DİB bünyesinde İslam içi çoğulculuğa dair karşılaşılan problemler nelerdir?’, ‘Şafii imam-hatip ve Kur’an kursu öğreticilerinin kullandıkları ders kitabı ve mezhepsel farklılıklara dair düşünceleri nelerdir? ‘Bu düşüncelerin ortaya çıkmasında etkili olan faktörler nelerdir?’ sorularına cevap aranmıştır. Mezhepler üstü din öğretimi yaklaşımını ilke olarak kabul eden Diyanet İşleri Başkanlığı, yaygın din eğitimi kurumları olan cami ve Kur’an kurslarındaki İslam din eğitimi faaliyetlerinin de mezhepler üstü bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Böylelikle Kur’an ve sünnet merkezli dini bilgiyi esas alan bir din eğitimi gerçekleştirmek hedeflenmiştir. Ancak, yaygın din eğitiminde bu ilkenin uygulamaya ne ölçüde yansıdığı ve gerçekleştirildiği yeteri kadar tartışılmamış ve bilimsel araştırmalarda da analitik değerlendirilmeleri yapılmamıştır. Ayrıca, camii ve Kur’an kurslarının hangi din eğitimi yaklaşımlarını benimseyeceği sorunu da bilimsel zeminde tartışılmalıdır. Bu çalışmamız, literatürdeki bu boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Ayrıca, yaygın din eğitimi faaliyetleri kapsamında İslam içi çoğulculuktan kaynaklanan farklı talepler ile sunulan din eğitimi hizmetlerinin tartışılması ve değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Nitel araştırma yöntemi ile Şırnak ili özelinde imam-hatip ve Kur’an kursu öğreticileri ile yarı-yapılandırılmış görüşmeler yapılarak ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan program ve kurs kitapları incelenerek bu hususun incelenmesi amaçlanmaktadır. Şırnak ilinde görev yapan toplam 15 Diyanet personeli çalışma grubu olarak belirlenmiş ve elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir. Çalışma din hizmetleri personeli tarafından fark edilen sorun veya zorluklar ile ders kitaplarına ve öğretim programına yönelik tespitleriyle sınırlı tutulmuştur. Toplanan verilerden elde edilen genel görüş, Kur'an kursu ve cami derslerinde mezhepsel çoğulculuğun göz ardı edildiği ve farklılıkların temsil edilmesinde sorunlar yaşandığıdır. Özellikle katılımcılar, kendi mezhepleri olan Şâfiîliğin DİB ders kitaplarında, müfredatında ve uygulamada yeteri kadar yer almamasının birtakım sorunlara yol açtığını ve bu durumun kendilerini ötekileştirdiğini ifade etmişlerdir. Verilen din eğitiminin yetersiz olması nedeniyle dini konulardaki bilgilerini okul dışında kendi çevrelerinden edindiklerini belirten katılımcılar, bu eksikliklerin DİB tarafından giderilmesini ve mezheplerinin DİB kurumlarında temsiliyetinin artırılmasını talep etmişlerdir. Araştırma, İslam içi dini çoğulculuk olarak adlandırabileceğimiz mezheplerin yaygın din eğitiminde görülen sorun ve eksikliklerine dair sunulabilecek öneriler ile sonuçlandırılmıştır. Anahtar kelimler: Din Eğitimi, Dini Çoğulculuk, İslam İçi Çoğulculuk, Yaygın Din Eğitimi, Diyanet İşleri Başkanlığı.
DergiPark (Istanbul University), 2010
John H ck, d nî çeş tl l k karşısında en doğru seçeneğ n çoğulculuk olduğunu savunan bell başlı f lozoflardandır. H ck' e göre âlem d nî bakımdan müphemd r ve d nî tecrübe b ze ancak nanma hakkını tem n eder ama h çb r muayyen d nî nancın doğruluğunu tem n etmez. Dünyada pek çok d n olduğuna ve heps de d nî tecrübeye dayandığına göre, pek çok d n, nançları bakımından ve müntes pler n kurtuluşa erd rmeler bakımından eş t hükümded r. Bunu zah etmek ç n John H ck, bütün muayyen d nler n lah veya mutlak öğret ler n n ötes nde b r b zat h Gerçek vazeder. Ancak bütün d nî lah ve mutlak tasavvurlarının ötes nde b zat h b r Gerçek vazetmes , bütün d nler n geçerl l ğ n desteklemekten z yade onların heps n geçers z sayma sonucuna götürmekted r, z ra d nî nançlara tasv r düzey nde nd rgemec b r yaklaşım çermekted r. Dolayısıyla, H ck' n ortaya koyduğu çoğulcu model aslında pek çok d n d n olarak geçerl saymaktan z yade, zımnen heps n geçers z saymaktadır. Anahtar Kel meler: John H ck, d nî çoğulculuk, d nî bakımdan müpheml k, bzat h Gerçek, nd rgemec l k. _____ Ant-Rel g ous Impl cat ons of John H ck's Rel g ous Plural sm ABSTRACT John H ck s one of the lead ng contemporary ph losophers who defend rel g ous plural sm as the best response to the fact of rel g ous d vers ty. For H ck, the un verse s amb guous regard ng ts rel g ous status. Rel g ous exper ence, wh ch s the sole ground of rel gous bel efs, can prov de us w th the r ght to bel eve. But t cannot just fy the truth of any def n te rel g ous bel ef. G ven the fact that there are many rel g ons n the world, and that the r bel efs are equally grounded on some rel g ous exper ence, they all must be equally val d w th regard to the status of the r teach ngs and the r soter olog cal funct on. In order expla n how th s could be, H ck postulates the Real an s ch, wh ch s beyond the personal gods or absolutes taught by rel g ons. However, H ck's postulat on of the Real an s ch mpl es that all rel gous bel efs equally false rather than equally true. It mpl es that all rel g ons are equally nval d because t assumes a reduct ve approach to rel g ous teach ngs at the level of descr pt on.
Moment Journal, 2016
Even if we are not able to argue that religion is a reality which produces symbols for social life, we can speak of it functioning as a shield against several pains of modernism with its properties of providing confidence, producing meaning and giving peace. As secularization theories put it, religion is not totally with drawn from social life; yet it has been largely limited with the private sphere. We can talk about religion as "an economic value", "a marketable commodity", "a consumable object", "a matter of fashion" or which "serves as therapy"; as well as an issue of "subjective" and "personal preference." Several theories have been put forward to explain these kind of views on religious phenomena peculiar to modern or postmodern period, such as "rational selection theory", "religious pluralism" and "religious mobilization." In this study, Islam in general and indicators of religious situation in Turkey in particular will be evaluated in the context of "consumer culture" and "religious mobilization."
2013
Turkiye’nin câri rejiminde Islâmin ve ona bagli olarak sivil ve siyasal alandaki Islâmi olusumlarin yeri oteden beri sorunlu olmustur. Islâmi siyaset geleneginin onemli olcude degisime ugramis guncel temsilcisi durumundaki Adalet ve Kalkinma Partisi’nin (AKP) on yildir iktidarda olmasi nedeniyle, bu sorunlarin niteligi bugun kismen de olsa degisiklige ugramistir. Bu meyanda, gunumuz Turkiyesi’nde dindar Muslumanlarin sistem icindeki konumlari soz konusu oldugunda, ozel olarak tartisilmasi gereken baslica iki sorun var. Bunlardan biri, suphesiz, Muslumanlarin Cumhuriyet Turkiyesi’ndeki geleneksel din ozgurlugu sorunudur. Turkiye’nin rejiminin geleneksel “lâikci” karakterinin Muslumanlarin din ozgurlugu uzerindeki kisitlayici ve hatta baskici etkileri oldugu oteden beri bilinmektedir. Bu baglamda kisaca denebilir ki, ana referans cerceveleri Islâm olan veya kendilerini esas olarak “Musluman” kimligiyle tanimlayan genis kitleler yakin zamanlara kadar lâikciligin olumsuz etkilerini yasa...
Sistem olarak laikliğin kaynağındaki düşünce olan sekülerizm, bilginin din, dogma ve inançlardan bağımsızlaşması yönündeki felsefi temellerini ağırlıklı olarak onyedinci yüzyıldan itibaren Avrupa'da buldu. Anılan ilkenin Fransa'da ondokuzuncu yüzyılda hukuk yoluyla uygulama alanına konulmasından sonra da, önce Avrupa ülkelerinde, daha sonra da Amerika Birleşik Devletleri'nde farklı nüanslarla uygulamaya koyulmuş değişik sistemler ortaya çıktı.
Özet: Pek çok alanda sayısız ve nadide eserler barındıran İslam Edebiyatı, tarihteki İslam devletlerinin bir parçası olan cihâd kültü ve hak-batıl mücadelesi kapsamında da çeşitli eserler vermiştir. İlk nüvesi inananları cihâda teşvik için Hz. Peygamber'in cihâdla ilgili sözlerini bir araya getirilerek oluşturulan Kitâbü'l-cihâd literatürü, gerek temel hadis literatürünün bir parçası olarak, gerekse müstakil telifler halinde, hemen her dönemde dönemin sosyal-siyasi yapısına göre güncel yorumlar eklenerek bir gelişme göstermiştir. Bugün tespit edilebildiği kadarıyla müstakil olarak cihâdla ilgili rivayetleri ilk derleyen isim Abdullah b. el-Mübarek'tir (ö. 181/797). Bundan sonra cihâdla ilgili rivayetler pek çok eserde bir araya getirilmiştir. Bu eserlerde cihâdın önemi, faziletleri, şehitliğin önemi ve mertebesi, savaş hukuku, ganimet ve fey hükümleri, kullanılan bazı savaş alet ve taktikleri, savaş için hazırlanan binekler, savaştan geri duranlar, savaş meydanından kaçanlar, komutana itaatin ve savaş düzenine uymanın önemi, esirlerle alakalı hükümler gibi pek çok meseleye temas edilmiştir. Kitabu'l-cihâdlar yanında cihadın faziletleri, Hz. Peygamber'in savaşlarını ele alan siyer ve megazî rivayetleri, cizye ve ganimetler hakkındaki rivayetler, savaşçı ve atlarla ilgili rivayetler, sulh rivayetleri ayrı kitaplarda bir araya getirilerek geniş bir literatür oluşturulmuştur. Bu tebliğde Kitâbü'l-cihâdların oluşumu, metotları, muhteva gelişimi, ilim ehli ve halk arasında gördüğü rağbet, yazıldığı dönem ve sonrasına etkisi ele alınacak, müellifleri, konu seçimi ve muhtevaları hakkında genel bir değerlendirme yapılacaktır. Abstract: Islamic Literature, that hosts numerous and recherche works on many issues, has various works also within jihad and right-superstitious struggle. Al-Jihad Literature, which was created his basis bringing together the words of the Prophet on jihad to promote the worshipper to jihad (battle for Allah), showed an improvement as part of the basis hadith literature as well as separate copyrights, by adding the latest comments according to the social-political structures in almost every time period. As far as can be determined today the first collector on jihad-related rumors detachedly is Abdullah b. al-Mubarek (d.181/797). After him jihad-related rumors have been put together in many works. In these works it has been in contact with many issues, as importance of jihad, its virtues, the importance of martyrdom and its degree, law of war, plunder provisions, some used combat equipment and tactics, passenger prepared for war, standing back from war, fleeing from the war field, the importance of obeying the commander and the battle order, provisions about captives, etc. Meanwhile, a vast literature has been created by bringing together fadail al-jihad-rumors, the sīrat and the maghāzī rumors which examine the Prophet's battles, rumors about the jizyah and trophies, warriors and horses, and also peaces in different books, as books: Fadail al-Jihad. In this paper, the creation of Kitab al-Jihads, its methods, its content developments, its popularity among scholars and people, its effects to its age and after will be discussed and a general assessment will be carried out about its writers, contents and classifications.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2014
Tefsir ilminde farklı yorumların çıkmasının öncelikli sebeplerinden bir tanesi mezhepsel farklılık ve müfessirin mensup olduğu kelâmi paradigmadır. İki farklı yorumcu aynı metinden farklı yorum çıkarma gayretinde olduğu için aynı zamanda dil alanında da farklı anlamlar ortaya çıkarma gayretinde olmaları gerekmektedir. Bundan dolayı da Arap dil kurallarını da farklı yorumlamışlardır. Bunu yaparken Arap dilinin farklı anlamlar elde etme imkanı tanıyan esnek yapısından faydalanmışlardır. O kadar ki lam harfine hangi işlevin yükleneceği, hangi mananın takdir edileceği bile müfessirlerin mensup oldukları kelami ekole ve ön kabullere göre değişmektedir. Çalışmamızda farklı mezheplere mensup kişilerin akıbet lamını hangi sebeplerle tercih ettikleri, bu anlamı tercih ederken hangi dinamiklerin rol oynadığı ve müfessirin itikadi düşüncesinin bu yorum üzerindeki etkisini tartışacağız.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1997
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2017
Tefsir Araştırmaları Dergisi, 2021
YAZILIŞININ 950. YILI ANISINA ULUSLARARASI KUTADGU BİLİG VE TÜRK DÜNYASI SEMPOZYUMU, 2019
ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ENSTİTÜSÜ, I. ULUSLARARASI TÜRKİYAT KONGRESİ I. INTERNATIONAL TURKOLOGY CONGRESS 8- 10 Haziran 2022- June 8-10, 2022
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2024
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2022
Ekoller ve Kurumlar Din Bilimleri, 2022
Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Göç Olgusunun Dini ve Toplumsal Yansımaları: Kur'an'daki Atıflar Bağlamında, 2018
Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017