Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
ÖZ Küreselleşme, her alanda olduğu gibi eğitim alanında hem içerik hem de süreç bazında köklü değişikliklere yol açmıştır. Küresel etkileşimlerin artışı, bilgiye erişimin kolaylaşması ve teknolojinin yaygınlaşması, bireylerin ve toplumların eğitim ihtiyaçlarını yeniden şekillendirmiştir. Bu makale, küreselleşmenin eğitim üzerindeki etkilerini inceleyerek, değişen dünyada eğitim sistemlerinin teknoloji, kültür ekseninde nasıl yeniden şekillendiğini değerlendirmektedir. Çalışma, küreselleşmenin eğitim programlarını, içeriklerini, öğretim yaklaşımlarında meydana gelen değişimleri ele almaktadır. Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, eğitim, eğitim programları, küresel eğitim Abstract Globalization has led to radical changes in both content and process in the field of education, as in every field. The increase in global interactions, easier access to information and the spread of technology have reshaped the educational needs of individuals and societies. This article examines the effects of globalization on education and evaluates how education systems are reshaped in the changing world in terms of technology, culture and economy. The study examines how globalization transforms educational programs, learning methods and the development processes of individuals. Key Words: Globalization , education, education programs, global education
Özet Uzaktan Eğitim, kısaca zaman ve mekândan bağımsız, bilişim teknolojilerinden yararlanılarak gerçekleştirilen, ekonomik ve etkileşimli bir eğitim biçimidir. Modern toplumun gerektirdiği yenilenme ihtiyacı, eğitim sisteminden bir şekilde ayrılmış veya bu sisteme hiç girememiş olma, bireyleri uzaktan eğitim yolunu denemeye yöneltmiştir. Küreselleşme, ekonomi ve siyasette olduğu gibi, eğitimde de alternatifleri artırmıştır. Uzaktan eğitim de çeşitlenen alternatiflerden, belki de en cazip olanı olarak ortaya çıkmaktadır. Literatür taraması yöntemi ile yapılan bu betimsel çalışmada küreselleşme sürecinde uzaktan eğitim irdelenmektedir. Anahtar sözcükler: Eğitim, uzaktan eğitim, küreselleşme.
ÖZET İnsanların doğdukları topraklardan göç etmesinin temelinde yatan çok sayıda neden vardır. Göç nedenleri nüfus problemleri, ekonomik problemler, çevre şartlarındaki bozulmalar, eğitim şartlarındaki yetersizlikler, siyasi problemler ve savaşlar olarak sıralanmaktadır. Gelirdağılımındaki dengesizlikler, işsizlik ve yoksulluk gibi ekonomik nedenlere bağlı olarak çok sayıda kişi, yaşadığı alanları etkileyen birçok sorunla karşılaşmaktadır. Kentlere taşınan ailelerin çocukları çoğu zaman kısıtlı şartlarda eğitim almakta, birçoğu eğitimlerini yarıda bırakmaktadır. Çocukların eğitimi üzerinde aile toplumsal çevre, etkin olur. Aileyle beraber göç yaşayan çocuklar, çevresel, mesleki ve bazen de inanış açısından farklı eğitimlerle karşılaşmaktadır. Devlet okullarında başarısız olan çocuklar alternatif eğitim kurumlarında denetimsiz eğitimlere katılmaktadır. Sosyal dışlanma bu bölgelerde yaşanan ayrı bir sorundur. Eğitim becerilerinden mahrumiyet ya da toplumun dışına itilmeleri ve toplumsal hayata katılımlarını engellenmektedir. Kentselleşme bölgesinde bulunan yoksul mahalleler, sosyaldışlanma süreçlerine karşı oldukça zayıf bölgelerdir. Bu bölgelerde zararlı madde kullanımı yaygındır. Eğitimbütün insan topluluklarına eşit olarak verildiği zaman anlam kazanır. Eğitim verimli işgücü kaynağının üretilmesinde temel faktördür. Kentsel dönüşüm bölgelerinde yaşayan öğrencilerin aileleri incelenmesi gereken ayrı bir konudur. Bu bölgelerde yaşayan öğrencilerin aileleri düşük ücretlerle sağlıksız şartlarda çalışmaktadır. Bu çalışmada kentselleşme bölgelerinde yaşamını sürdüren ve bu bölgelerde okula devam eden öğrencilerin başarıları ve sorunları üzerinde durulacaktır. Derleme çalışması, litaratür taraması şeklinde gelişmiştir. Anahtar Sözcükler:Kentselleşme, eğitim, başarı ABSTRACT There are many reasons underlying the migration from the land of their birth of people. Immigration causes of population problems, economic problems, deterioration in environmental conditions, deficiencies in the training requirements are listed as political problems and wars. İmbalances in income distribution are due to economic reasons such as unemployment and poverty that affects large numbers of people live in areas that are faced with many questions. Urban children to receive education in the most limited circumstances when the family moved, many of which leave half their education. Children's education on family social circle, becomes active. Children who are failing public schools attend in alternative education.in unsupervised training. Social exclusion is a separate problems in this area. Be excluded from society or deprivation of education and skills are prevented from participation in social life. Urbanization located in poor neighborhoods, are highly vulnerable areas against social exclusion process. This region is the widespread use of harmful substances. Education makes sense when given equally to all human societies. Education is a key factor in the production of efficient labor resources. Urban families of students living in the transformation zone is a separate issue that should be examined. The families of the students living in this region are working at low wages under unhealthy conditions. In this study, who lives in the urban area and the success of students attending schools in these areas and will focus on issues. Compilation work litarat is an advanced form of the scan. Keywords: Urbanization, Education, Success.
21. Yüzyılda Kimlik, Vatandaşlık ve Tarih Eğitimi. Ed. M. Safran ve D. Dilek. Yeni İnsan Yayınevi, 2008
Klasik modernitede eğitim genel, zorunlu, zorunluluk süresince devlet okullarında parasız ve ulusaldır. Ulusal eğitimin temel amacı vatandaş ile toplum arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirmek. Bu nedenle, " siyasal toplumsallaşma " ve " ulusal kimlik kazandırma " , eğitimin temel hedeflerindendir. Devletlerin siyasal yapılarına ve devletlerarasındaki ilişkilerin farklılıklarına göre, siyasal toplumsallaşmanın içeriği değişse de, hedefi değişmez. Günümüzde ise, evrensel değerlerin yaygınlaşması ve birçok sorunun birer küresel sorun haline gelmesi, eğitimde siyasal sosyalleşmenin içeriğini değiştirmiştir. İnsan hakları, dünya barışı ve dünya sorunları ders kitaplarında daha kapsamlı biçimde yer alırken, ülkeler arası öğrenci değişim programları da geliştirilmektedir. Geleneksel ulusal-eğitim anlayışına uygun olmayan bu durum, eğitim ya da politika ile ilgili çevrelerde olumlu ve olumsuz yönde eleştirilere neden olmaktadır. Bu bildiride siyasal toplumsallaşma kavramı çerçevesinde, ulusal eğitim anlayışının tarihsel gelişimi ve değişimi ele alınacak; küreselleşme sürecinde " ulusal eğitim nereye gidiyor? " sorusuna yanıt bulunmaya çalışılacaktır. GİRİŞ Yirmi birinci yüzyılın başlarında, eğitim alanında önemli değişiklikler gözlemlenmektedir. Bu değişikliklerin en dikkat çekici olanı, ulus-devletlerin eğitim politikasının tek belirleyicisi olma özelliğini, yani " meşru eğitim tekelini " (Gellner, 1992) kaybediyor olmasıdır. Bu durumun nedenleri, söyle sıralanabilir: * Enformasyonun çoğalması ve kurumsal olmayan eğitimin etkili olmaya başlamasının, okulun eğitici rolünü ikinci plana itmesi. * Ulus-altı ve ulus-üstü politika yapıcıların eğitim politikasının belirlenmesinde söz sahibi olmaya başlaması. * Batı'da refah devleti krizi ve neo-liberalizmin yükselişi ile eğitim, sağlık gibi kamusal hizmetlerin özelleştirilmeye başlanması. * Teknolojideki, üretim ilişkilerindeki hızlı değişimler ve yoğunlaşan insan hareketliliğinin yaşam boyu eğitimi zorunlu kılması; devlet diplomasının iş garantisi sağlama özelliğini kaybetmesi (Birzea, 2000). Ulus-devletlerin " meşru eğitim tekelini " kaybetmesi, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlardaki değişimlerin bir sonucudur. Bu alanlardaki değişimler sadece devletlerin eğitim üzerindeki politikalarını değil, klasik egemenlik anlayışından vatandaşlık kavramına, devlet-insan ilişkilerinden devletlerarası ilişkilere, tüketim kalıplarından vergi sistemlerine kadar birçok şey üzerinde etkili olmuştur. Küreselleşme olgusu, büyük ölçüde ulusal nitelikli olan toplumsal ilişkilerin ve kurumların yapısını değiştirmiştir. Okullar kültür, ideoloji ve değer aktarmanın aracı olmaktan çıkmış mıdır? Ulusların ve devletlerin kültür, ideoloji ve değerlerden bağımsız olması mümkün müdür? Ulusal değerler ile evrensel değerler birlikte mi öğretilmelidir? Bu iki değer grubu arasında bir çatışma var mıdır? İçeriği BM, Avrupa Konseyi ve AB tarafından belirlenen Vatandaşlık Bilgisi eğitimi, ulus-devletlere vatandaş yetiştirebilir mi? Bu programlar aracılığı ile oluşturulmaya çalışılan " Avrupa vatandaşlığı " ve " dünya vatandaşlığı " ulusal bağlılığı zayıflatabilir mi? Bu bildirinin amacı, yukarıdaki soruları cevaplandırarak, ulusal eğitimin geleceği konusundaki belirsizliğin çözümüne katkıda bulunmaktır. Bildiride sırasıyla a) ulusal-eğitimin tarihsel gelişimi, işlevi ve siyasal amaçları, b) ulusal-eğitimde vatandaşlık bilgisi ve siyasal sosyalleşme c) küreselleşme olgusu ve değişen vatandaşlık kavramı d) küreselleşme sürecinde demokratik vatandaşlık eğitimi ve insan hakları e) ulusal eğitimi yeniden düşünmek alt başlıları yer almaktadır.
Journal of International Social Research, 2016
KÜRESELLEŞMENİN MÜZİĞİ-MÜZİĞİN KÜRESELLEŞMESİ MUSIC OF GLOBALIZATION-GLOBALIZATION OF MUSIC Barış GÜRKAN * Öz Sosyal yaşamın tüm dinamiklerini etkileyen diğer önemli paradigmalar gibi, küreselleşme de dünya müzik yaşamı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Sound, yeni türler, dinleyiciler, konserler vb. gibi dünya müziklerinin pek çok yönünde küreselleşmenin etkisini gözlemlemek hiç de zor değildir. Bu durum, farklı küreselleşme yaklaşımları tarafından değişik şekillerde yorumlanır. Bazıları küreselleşmeyi standartlaştırma ve homojenleştirme süreci olarak görürken, diğerleri küreselleşmeyi dünya çapında yerel ve etnik unsurların kendilerini ifade etme mekânının hazırlayıcısı olarak değerlendirir. Bu çalışma World Music örneğinde küreselleşme ve müzik arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçlar. Bu amaçla, öncelikle küreselleşmeye farklı yaklaşımlar gözden geçirilecektir. Ardından kültür ve küreselleşme tartışılacak, son olarak "Küreselleşmenin müziği mi? Müziğin küreselleşmesi mi?" sorusuna yanıt aranacaktır.
KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜR İLIŞKISI, 2024
w w w. a k a d e m i s y e n . c o m ÖNSÖZ Kültürel coğrafya, insan topluluklarının oluşturmuş olduğu kültürlerin özelliklerini, mekânsal dağılış ve farklılıklarını nedensellik ve zaman faktörlerini dikkate alarak incelemektedir. Mekân ve zaman değiştikçe kültürler değişmekte, dolayısıyla kültürel özellikler süreç içerisinde bir yandan yaşanırken diğer yandan değişmeye devam etmektedir. Bu bağlamda kültür, insanların geçmişten devraldıkları ve gelecek nesillere değiştirerek aktardıkları bilgi ve davranış kalıplarını içine alan sosyal ve ekonomik faktörleri de bünyesinde taşıyan özellikler bütünüdür. Kültürel özelliklerin oluşmasında bulunulan mekânın coğrafi özellikleri etkili olmaktadır. Bir toplumun yaşadığı coğrafi alanın özellikleri o alanda gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin şekli ve hacmi üzerinde etkili olduğu gibi bölgedeki yerleşmelerin dokusu, dağılımı ve fonksiyonları üzerinde de etkilidir. Coğrafi özellikler aynı zamanda mekândaki idari ve siyasi yapılanmanın şekli ve boyutunda da önem taşıyan bir öğe olarak yerini almaktadır. Fiziki çevresel faktörler ekonomik, sosyal ve siyasi yapı üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bunun yanında insan topluluklarının sahip olduğu kültürel birikimler de çevre ve insan aktiviteleri üzerinde etkilidir. İnsanların ulaşmış olduğu kültürel birikim yaşanılan mekânın şekillenmesinde, ekonomik faaliyetlerin şekil ve boyutunda, siyasal ve sosyo-kültürel kurumların oluşmasında ve insanların yaşam şekli üzerinde etkisi olan unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada kültürel coğrafyanın çalışma alanı içinde yer alan birçok konu (kültürün tanımı ve özellikleri, kültürel coğrafyanın genel özellikleri, dünya kültür âlemleri, kültür ve mekân ilişkisi, kültürel coğrafya ve diller, kültür ve ırklar, tarihsel süreç içerisinde kültürel coğrafyanın düşünsel gelişimi, kültür-coğrafya ve devlet ilişkisi, kültürel coğrafya ve müzik, coğrafya ve milli kültür ilişkisi, yerel ve otantik kültürler, kır ve şehir kültürleri, kültürel coğrafya ve plüralizm, ekonomik özellikler ve kültür ilişkisi, sanayileşme ve kültür ilişkisi, göç ve kültür ilişkisi, turizm ile kültür ilişkisi, imparatorluk ve sömürgeciliğin kültüre etkileri, kadın-feminizm ve kültür ilişkisi, mimari özellikler ve kültür ilişkisi, kültür ve coğrafi işaretler, küreselleşme ve kültür ilişkisi) coğrafyacılar ve değişik disiplinlerdeki araştırmacılar tarafından kaleme alınmıştır. Yirmi üç ayrı bölümden oluşan bu kitapta yazarlar kendi bölümleriyle ilgili çalışmalarını uygulama veya kavramsal çerçevede gerçekleştirmişlerdir. Bu kitapta bölüm yazarlığını kabul eden ve katkı sunan tüm değerli akademisyen ve hocalarımıza, kitabın akademik camiaya ulaşmasını sağlayan Akademisyen Yayınevine sonsuz teşekkür ederim. Bu akademik çalışmanın kültür ve kültürel coğrafya alanına ilgi duyanlara büyük katkılar sağlayacağı kanaatindeyim.
Millî Eğitim Dergisi, 2021
Suriyeli göçmenlerin eğitimi, yirmi birinci yüzyılın en büyük göçmen krizinin temel meselelerinden biridir. Göçmenlerin eğitimine ilişkin başlıca politika hedefi okul çağındaki çocukların ev sahibi ülkelerin ulusal sistemlerine dahil edilmesidir. Tüm çocukları içeren kapsamlı bir öğrenim sürecinin oluşturulması bulundukları ülkeler için büyük bir mali yük oluşturmaktadır. Suriyeli göçmenlerin sırasıyla en fazla bulunduğu üç ülke Türkiye, Lübnan ve Ürdün’dür. Hane halkının yoksulluğu ve maddi yaşam koşulları, okul çağındaki göçmen çocukların eğitime erişimini doğrudan etkilemektedir. Ülkelerin üstlendiği eğitim maliyetinin hafifletilmesi uluslararası müdahaleler aracılığıyla sorumluluğun paylaşılmasını gerektirmektedir. Ancak çeşitli yardım programları ve fonlar aracılığıyla parasal yardım sağlayan Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Birliği’nin desteği yetersizdir. Doğru politikaların uygulanması ve yeterli düzeyde kaynağın tahsis edilmesi göçmenlerin eğitime erişimini artıracaktır. Çalışma, Suriyeli göçmen çocukların eğitiminde sorumluluk paylaşımını geliştirmeye yönelik öneriler sunmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Göçmen çocukların eğitiminin finansmanına ilişkin doküman analizi aracılığıyla elde edilen veriler karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
e-International Journal of Educational Research
Bu araştırmanın amacı eğitim bilimlerinde lisansüstü eğitimlerini tamamlayan ilk ve ortaöğretimde görevli öğretmenlerin lisansüstü eğitim yapmaya karar vermelerinde etkili olan faktörleri belirleyip bunları çeşitli açılardan incelemek ve lisansüstü eğitimleri süreçlerinde karşılaştıkları sorunları belirlemektir. Bu amaçla, öğretmenlerin lisansüstü programı tercih sebepleri, programdan ne umduklarını, programın beklentilerini ne derece karşıladığı ve karşılaştıkları sorunları kendi söylemlerinden hareketle çeşitli açılardan incelenmiştir. Nitel bir durum çalışması olan bu araştırmada tarama modeli kullanılmış olup katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır. Verilerin toplanmasında uzman görüşleri alınarak hazırlanan "Lisansüstü Eğitime İlişkin Görüşme Formu" kullanılmıştır. 2010-2011 Eğitim-Öğretim yılında farklı illerde görev yapan, farklı mesleki deneyime sahip, farklı üniversitelerin lisansüstü eğitim programlarından mezun olmuş 30 öğretmen ile görüşmeler yapılmıştır. Veriler, içerik analizi yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenler, genel olarak lisansüstü eğitimi "kişisel gelişim, meslekî kıdemde kolaylık sağlaması ve akademik personel olmak" için tercih etmektedirler. Kaydoldukları programı tercih sebeplerini ise "alanlarında ileri düzey bilgi edinme ve yeni öğretim yöntem ve tekniklerini anlama" olarak belirtmişler, eğitim sürecinde karşılaştıkları problemleri ise temelde, "yükseköğretimden kaynaklanan danışmanlık ile ilgili sorunlar, görev yaptıkları okullarda ise okul yöneticilerinin ders saatlerini düzensiz planlaması" olarak belirtmişlerdir.
Idil Journal of Art and Language, 2016
Bireyin davranışlarına yön veren tutum ve kabullerden oluşan değerler, "ideal insan"ın niteliklerini içerir. "İnsanı insan yapan" bu inançlar bütünü, sosyal kontrol mekanizması olarak da işlev görür. Saygılı, sorumluluk sahibi, adil, hoşgörülü bireyler, toplumsal yapının teminatıdır. Ailede başlayıp eğitim kurumları ve sosyal çevre ile devam eden değerler eğitiminde farklı yöntemler izlenebilir. Bu çalışmada, Fars ve Türk milletlerine ait iki klasik eser, Bûstân ve Risâletü'n-Nushiyye, içerdikleri değerler bağlamında karşılaştırılmıştır. Farklı milletlere ait olmalarına rağmen ortak bir medeniyetin ürünü olan bu iki nasihat kitabı, İslamiyeti ve onun kutsal kitabı olan Kur'an-Kerîm'i esas almıştır. Sadî-i Şîrâzî, Bûstân adlı mesnevisinde "adalet, kanaat, rıza, alçakgönüllülük" gibi değerleri hikâyeler hâlinde sade ve etkili bir üslupla anlatmıştır. Yunus Emre, Risâletü'n-Nushiyye'de, Sadî gibi, insana dünya ve ahiret mutluluğu getirecek değerlerin önemini vurgulamıştır. İnsan vücudunu bir ülkeye benzeten Yunus, bu ülkeyi ele geçirmek isteyen "tama, kibir, cimrilik, öfke ve gıybet"in "Akıl" sultanının yönlendirmesiyle yerlerini "kanaat, tevazu, cömertlik, sabır ve doğruluk"a bırakmasını alegorik bir tarzda anlatmıştır. Her iki klasik eserde de kanaat, tevazu, cömertlik ve doğruluk ortak değerlerdir. Eserlerde İslamiyetin "güzel ahlak" prensibiyle "ideal insan" portresi çizilmiştir. Sadî-i Şîrâzî ve Yunus Emre'nin bilge kişiliklerinin izlerini taşıyan ve yazıldıkları dönemden bugüne değerlerinden bir şey yitirmeyen bu eserlerle yeni neslin tanışması, vurgulanan değerleri benimseyerek dünyalarını zenginleştirmeleri gerekmektedir. Çünkü bu değerler, modern insanın pek çok derdine şifa olduğu gibi toplumsal barışın da anahtarı niteliğindedir.
ÖZET Günümüzde, küreselleşme sürecinde ekonominin ve toplumsal sistemlerin vizyonunda kentsel sorunlara çözüm arayışları giderek artan bir öneme sahiptir. Özellikle, kent toplumunun demokratik ve sosyal değerlerinin şekillenerek gelişmesinde etkin olan kent kimliği 1980'li yıllardan itibaren yeni bir yaklaşımla irdelenmektedir. Kent kimliği çalışmalarında, kent kültürü, kent yapısı, kentsel alan kullanımı ve kentsel dönüşüm politikaları vurgulanmaktadır. Bu çalışmada, kentlerin kimliğinin şekillenmesinde sosyal, ekonomik ve kültürel değişimler irdelenecektir. Küresel süreç içinde dönüşerek gelişme uğraşında olan kentler tartışılacaktır. ABSTRACT In today's world, the vision of social and economic systems in the process of globalization, increasingly taken in concern, the solution to the problems of cities. Specially, identity of city with in the corcern of urban societies democratic and social values has been shaping the process of development which has been discussed since 1980's with a new approach. At studies of urban identity, emphasized urban culture, urban structure, using of urban area and the politics of transnational cities. In this study, in the shaping of urban identities, it has been discussed within the concern of social, economic and cultural changing. How urbans effectted within the concern of the development of transnational cities in global process is discussed.
BİLGİDEN BECERİYE: DEĞİŞEN EĞİTİM PARADİGMASI VE İNSAN ANLAYIŞI, 2024
Küreselleşme ekonomiden kültüre, siyasetten teknolojiye kadar hayatın her alanını derinden etkileyen bu olgu ve beraberinde hem fırsatlar hem de zorluklar sunmaktadır. “Küreselleşme Bağlamında Eğitim ve Değişen Sosyal Olgular: Haklar ve Sorumluluklar” başlıklı III. bölümde küreselleşmenin toplum ve eğitim üzerindeki etkileri, küresel vatandaşlık kavramı, hak ve sorumluluklar ile sosyal sorumluluk arasındaki ilişkiler bağlamında ortaya konulmuştur.
Diyalektog, 2024
Küreselleşme, insanların ulusal sınırlarında karşılayamadıkları ihtiyaç ya da isteklerini dünyadan talep etmelerini ve bu talebin kendi içerisinde oluşturduğu dinamizmi ifade eder. İhtiyaç ve isteklerin tatmini için oluşan bu dinamik yapı, toplumların, ekonomik, politik ve sosyal hayatlarında büyük etkiler yaratmıştır. Küreselleşme etrafında şekillenen ekonomi, dünyada bir pazar oluşturmuştur. Bu pazarla birlikte oluşan iletişim, farklı kültürler arasında ortak bir bakış açısı geliştirmeyi gerekli kılmış ve bunu algılayabilecek insan gücüne olan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır. Böylece, küreselleşme ve eğitim arasında kaçınılmaz bir bağ oluşmuştur. Bilgi toplumunun önemli bir parçası olan yükseköğretim kurumları, bu ilişkinin açıkça gözlemlendiği bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma ile küreselleşmenin yaşadığı dönemler ve bu dönemlerle yükseköğretim alanı arasındaki etkileşim ele alınacaktır.
Sanayi toplumundan bilgi toplumuna doğru yaşanan süreçte devlet kavramı merkezli tartışmalar ve gelişmeler, yönetim anlayışlarını, yapılanmalarını, bu alanda oluşmuş ilkeleri ve kurumlaşmaları, yönetim yapısını oluşturan örgütlerin konumunu ve ilişkilerini önemli ölçüde ve köktenci bir şekilde etkilemektedir. Bu etkilerin en hızlı ve etkili biçimde görüldüğü alanlardan biri de, hem demokratikleşme eğilimleri bağlamında hem de kamu yönetiminin işleyişi ile ilgili olarak, yerel yönetimlerdir. Bu anlamda ortaya çıkan evrensel nitelikteki anlayışlar ve ilkeler, demokratik yönetimin vazgeçilmez öğeleri ve hizmet sunumunda önemli bir yeri olan yerel yönetimlerin kamu yönetimindeki konumu ve ilişkilerini de doğrudan etkilemekte, yönetim anlayışında ve hizmet sunma yöntemlerinde önemli değişmelere neden olmaktadır. Küreselleşme ve beraberinde gelen bölgeselleşme, yerelleşme eğilimlerinin yönlendirdiği süreçler içinde diğer faktörlerle birlikte yönetim anlayışları ve yapılanmaları da önemli dönüşümleri yaşamaktadır. Yöneten-yönetilen arasındaki değişen ilişkilerin yeniden tanımlanmasını gerekli kılan bu süreçte, bir taraftan sorumluluk, katılım, saydamlık gibi ilkeler yönetim ve kamu yönetimi yaklaşımlarında öne çıkarken, diğer taraftan ise, etkin ve verimli hizmet sunan birimler ve demokratik yönetim birimi olma gibi iki boyutu bulunan yerel yönetimler hızla önem kazanmaktadır.
FLSF- Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Okul kurumunun toplumsal eşitsizliklerin üretiminde farklı formlarda rol ve işlevler üstlendiğine ilişkin eğitim sosyolojisi alanı geniş bir literatür içermektedir. Bu makale toplumsal eşitsizliklerin oluşumu, dönüşümü ve farklı formlarda kendini yeniden üretme potansiyelini kültürel süreçler üzerinden ele almakta ve eğitim alanında gerçekleştirilmiş araştırmalara başvurarak incelemektedir. Kültürel süreçlere yönelik metinde merkezi rol üstlenen temel kavramlar özdeşleşme (identification) ve rasyonalizasyon (rationalization) ile sembolik sınırlardır (symbolic boundaries). Bu kavramların ilişkili olduğu diğer ek kavramlar ise özdeşleşme altında "damgalama" ve "ırksallaştırma" ile rasyonalizasyon altında "standardizasyon" ve "değerlendirme" dir. Kültürel süreçler bilişsel (cognitive) düzeyde örgütlenen eşitsizlikler ile makro düzeydeki eşitsizlik yapıları arasındaki bağlantı noktası olarak konumlandırılmaktadır. Sonuç olarak bu makale, toplumsal eşitsizliklerin bilişsel ve makro düzlemlerde üretim ve yeniden üretiminin anlamlandırılmasında orta (meso-level) düzeyde kültürel süreçlerin belirleyici olduğunu incelemekte ve eğitim alanında var olan eşitsizliklerin kültürel süreçler ile ilişkisini tartışmaya açmaktadır.
Özet Günümüz dünyasında, küreselleşme sürecindeki ekonominin ve toplumsal sistemlerin vizyonunda kentsel sorunlara çözüm arayışları giderek artan bir öneme sahiptir. Kentler küreselleşme olgusunun hayata geçtiği temel zeminler olarak görülmektedirler. Küresel değişim kentlerde açık bir şekilde izlenmekte ve kentler de bu süreç içinde değişmektedirler. Kent toplumunun demokratik ve sosyal değerlerinin şekillenerek gelişmesinde etkin olan kent yeni bir yaklaşımla irdelenmektedir. Yaşam kalitesini, kent kültürünü merkeze alan ve mekân insan ilişkisi bağlamında sorgulayan bu yaklaşımda, kent dokusu, kent kültürünün ürettiği değerlerin paylaşım alanı olarak değerlendirilmektedir. Kentsel doku, uluslararası gelişmelerin öngördüğü refah anlayışına göre yeniden şekillenmekte ve bu süreçte ortaya çıkan ihtiyaçlar toplumsal ilişki sistemini de etkilemektedir. Kentsel değişim süreci içinde bu değişimden etkilenen kesimlerin başında kadınlar gelmektedir. Ancak kadınlar kentin erkek bakış açısıyla oluşturulan işleyiş mekanizmasının içinde yer almamaktadırlar. Bu durum kadının toplum dışında kalmasına neden olmaktadır. Zaten, Ülkemizde tarihsel olarak var olan ataerkil toplum yapısı kadını kamusal alanın dışında tutmaktadır. Kadının kent yaşamına katılımının artmasında, eğitim ve bilinç düzeyinin yükselmesinin ve sivil toplum kuruluşlarının büyük rolü vardır. Bu çalışmada, küresel süreç içinde dönüşerek gelişme uğraşında olan kentlerin şekillenmesinde sosyal, ekonomik ve kültürel değişimler irdelenecektir. Çalışmanın temel vurgusu, toplumsal açıdan yenilik arz eden bu süreçte, yaşamımızın her alanında kadının bağımsız bir birey olarak var olması ve sistem içinde daha aktif rol oynamasıdır. Abstract In today's world, searches for solutions of urban problems in the vision of the economic and social sistems in the globalization process have an increasing importance. Cities are seen as the basic grounds on which globalization phenomenon depends.Global change is observed in urban areas clearly and cities are also changed in this process. City that has a great affect on the development of the democratic and social values of the city society is discussed with a new approach. The urban tissue is assesed as the sharing values that urban culture has produced in the approach that questions the life quality by putting the urban culture in the center and examining the relationship between the place and human. Urban tissue has reshaped according to the welfare concept that the international developments foresee and the needs emerging in this period has effected the relationships system. Women are at the top of the parts tha are affected from this change in this urban development process. But, women don't take place in the city mechanism which is formed by men's perspective. The situation makes the women stay out of the society. Meanwhile, the patriarchal society structure existing in our country doesn't let women to be in the society. The rising of the education and awareness level and the non-governmental organizations have a crucial role in the increasing of the participation of women to the urban life. In this study, social, economic and culturel changes effecting the shaping of the cities in the globalization period willl be discussed. The main emphasis of the study is the existence of the women in every part of our life as an independent individual and the more active role she has in this sistem within the process including innovations from the social perspective.
kefdergi.com
Bugün, karşı karşıya olduğu sorunlar nedeniyle eğitim sistemi yoğun bir şekilde eleştirilmektedir. Bu eleştirilerin en önemli konularından biri, aşırı merkeziyetçilik ve merkez teşkilatının çok fazla büyümesidir. Bu anlamda, yerel yönetimlerin eğitim ile ilgili faaliyetlere daha fazla katılımının sorunların çözümüne büyük ölçüde katkı sağlayabileceği ileri sürülmektedir. Bu çalışmada yerel yönetimlerin eğitim ile ilgili katkılarına neden gereksinim duyulduğu, bu katkıların neler olabileceği ve bu katkıların olası sonuçları ele alınmıştır.
ÖZET Bu çalışmada amaç, kamu ve özel sektör yöneticilerinin davranışlarında küreselleşme süreci ile birlikte meydana gelen değişikliklerin incelenmesidir. Yöneticilerin küreselleşmeye bakış açılarının ve küreselleşmeden beklentilerinin değerlendirildiği bu çalışmada, ayrıca küreselleşmenin getirdiği değişim gücünün, örgüt çalışanlarına ve örgüt performansına etkileri incelenmektedir. Kamu sektörü yöneticilerinin özel sektör yöneticilerine oranla küreselleşmeyi daha geriden takip etme nedenleri değerlendirilmektedir. Çalışmada örgütsel başarının, küreselleşmenin getirilerini örgütlerinde başarı ile uygulayabilen, değişime ayak uydurabilen örgüt yöneticilerince sağlanabileceği fikri üzerinde durulmaktadır. Örgütlerin temel amaç ve hedeflerine, daha hızlı ve etkin bir şekilde ulaşabilmeleri için küreselleşmenin getirilerinden yararlanmaları gerektiği ve bu etkinliği sağlayabilecek örgüt yöneticilerine ihtiyaç duyulacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Küreselleşme, Liderlik, Yönetici Davranışları, Küresel Beklentiler, Değişim Olgusu 1.GİRİŞ Küreselleşmenin kaçınılmaz olduğu çağımızda insan ihtiyaçlarını karşılamak için kurulan ve bu amaca hizmet eden işletmeler ve kamu kurumları, bu değişimde önemli rol üstlenmektedir. Örgütlerin yapıları ve fonksiyonları bu değişimden önemli ölçüde payını almaktadır. Dünya ile bütünleşme, giderek her alanda artan bir uluslararası rekabeti de beraberinde getirmektedir. Kamu sektörünün sunduğu kamu hizmetleri kapsamında kendilerini gözden geçirerek yeniden yapılanma fikirlerinin ortaya konması, bu rekabette geri kalmamak için yapılması gereken önceliklerindendir. Çünkü devlet-vatandaş, devlet-özel sektör ilişkilerinde daha az sorun yaşayan ülkeler daha hızlı büyüyebilmektedir. Bu nedenle kamu yönetiminde yeniden yapılanma, sürdürülebilir gelişme ve vatandaş odaklı hizmet anlayışının geliştirilmesi ve uygulamaya konulması için gereklidir. Özel sektör ve kamu sektörünü etkileyen değişim olgusu, öncelikle kurum yöneticilerini ardından da örgüt çalışanlarını ve örgüt yapısını etkilemektedir. İnsanların mutluluğu, ihtiyaçlarının karşılanması ve beklentilerine cevap verilmesi için, bu değişime örgütlerin ayak uydurması gerekmektedir. Özel sektör örgütlerinin hayatta kalmaları, dünyadaki bu değişimleri takip etmeleri ve örgütlerini olumlu yönde geliştirmelerine bağlıdır. Kamu sektöründe ise durum farklıdır. Hukuki temellere dayalı olan kamu kurumlarında değişim kolay gerçekleşmemektedir. Her iki örgütün de ana amacı aynı olmakla beraber izlenilen yol ve hız farklı olmaktadır. Dünyada meydana gelen bu değişim
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.