Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
34 pages
1 file
Apache Impala mimarisi ve diğer teknik detayları örneklerle, derinlemesine şekilde ele aldım.
Bu makalede İkbal'in Urduca şiirlerinin yer aldığı "Bang-e Dara", "Bal-e Cibril" ve "Zarb-e Kalim" adlı eserlerinde şairin edebi ve fikri olarak gelişim süreci içerisinde çocuk ve gence bakışı incelenmiştir. İkbal, çocuk ve genci şahin; olgun insanı kartal sembolleriyle betimlemiştir. Gençten şahinin cesaret ve ataklığına sahip olmasını isteyerek bilince ve bilgiye giden yoldan ayrılmamasını öğütlemiş; olgunlaşan gençten de kartalın bilgeliğine ve vakurluğuna yakışır davranışlarda bulunmasını arzulamıştır.
5.5.4 Çapa şarkısı Sümer dini edebiyatı Sümer ve kentleriyle ilgili bütün işleri tanrılar yapar şeklinde bir anlatım geliştirmiştir. Bu anlatım diğer mitolojilerden bildiğimiz benzetmeleri kullanır ama benzetmeli anlatımı aşar. Buna özdeşleştirme diyorum. Bir parçada kendisi dışında başka şeylerle özdeşleştirilen bir şey parça içerisinde hem kendisi, hem de özdeşleştirildiği şeyler olur. Örnek olarak bu parçadaki çapayı alalım. Parça içerisinde çapa Sümerli, çapacı, erkek ve penisle özdeşleştirilir, çapa hem çapadır, hem de özdeşleştirildiği şeylerdir. Böylece çapa çok anlamlı bir sözcükmüş gibi olur. Parçanın başlangıç bölümünde En-lil'in çapayla E-kur tapınağıyla birlikte Sümer kralını, Sümer ülkesiyle birlikte Sümerlileri yaratışı anlatılır. Sonrasında ise Sümer tanrıları çapayı En-lil'den isterler, çapayla tapınaklarını ve kendi kentleriyle ilgili işleri yaparlar. Gerçekte işleri yapan Sümerlilerdir, özdeşleştirme üslubuyla Sümerliler tanrıların elindeki bir alete indirgenir, Sümerlilerin yapmış olduğu işler tanrılar yapıyormuş gibi anlatılır. Olaylarda da özdeşleştirme vardır. Çapanın özdeşleştirmeyle çok anlamlı olması gibi olaylar da çok anlamlı olur. Özdeşleştirme anlatımıyla tanrılar kentlerindeki bütün işleri tek başına yapar şeklinde bir anlatım yapabildiğiniz gibi tanrıçalara kent, tapınak da doğurtabilirsiniz. Özdeşleştirmeli anlatımda çokluk bir yapılmaktadır. Çok şey bir şey yapıldığı gibi bir şeyin sayısı da bir olur. Bu parçada Sümerli, çapacı, erkek ve penis birleşip çapa olmuştur. Birçok çapa yoktur, bir tane çapa vardır. Tapınak birçok tuğladan yapılır ama parça tapınak yapımını bir tek tuğlanın yapılışına indirger (Çokluk yoktur birlik vardır ilkesi tasavvuf ve doğu dinlerinde görülür. Acaba Sümer dininde böyle bir anlayış var mıdır?). Bir aletin en basit özdeşi kendini kullanan kişidir. Çapa çapacının özdeşidir. Özdeşleştirilen sözcükler birbiri yerine kullanılabilir. Bu yüzden çapacı yerine çapa sözcüğünü kullanabilirsiniz. Parçalara göre normal Sümer halkı çapayla çalışan insanlardır. Bu yüzden çapa Sümerlilerle de özdeştir. Bu parça içerisinde çapanın özdeşleri bu kadar değil. Bir de olayların özdeşleştirilmesinden kaynaklanan özdeşleri vardır. Bu parçada tapınağın yapımıyla rahip kralın yaratılışı (döllenme, gebelik ve doğumla olur) özdeşleştirilir. Parçada birçok tuğladan yapılan tapınak bir tek tuğlanın yapımına indirgenir. Tuğlanın yapılışı: su ve çamurun çapayla karılmasıyla oluşan çamurun çapayla tuğla kalıbına konmasıyla yapılır. İnsan (olan rahip kralın) yaratılışı: erkek dölünün kadın dölünü döllemesiyle oluşan embriyonun rahimde gelişmesiyle oluşur. Erkek dölünü rahme koyan penistir. Şimdi özdeşleştirilen bu iki olaydaki şeyleri birbiriyle özdeşleştirelim: su-erkek dölü, toprak-kadın dölü, suyun toprakla karılması-dölenme, suyun çamurla karılmasıyla oluşan çamur-embriyo, suyu toprakla karan çapa-erkek-penis, çamurun konulduğu tuğla kalıbı-kadın-rahim, tuğla-insan. Böylece bu parçadaki çapanın özdeşleri çapacı, Sümerli, erkek, penis olur. Özdeşleştirilen şeyler birbiri yerine kullanılabilir, tek parçaya özgü değildir. Örneğin 1.1.1 Enki ve Ninḫursaĝa parçasında En-ki penisiyle kanal kazar. Ben En-ki'nin penisini çapa kullanan Sümerliler olarak yorumluyorum. Bu parçada kazığa rahim asılır. Kazığa asılan aslında tuğla kalıbıdır. Tuğla kalıbı yerine özdeşi olan rahim kullanılmıştır. Görüldüğü gibi özdeşleştirmeleri bilmezseniz parçalar anlaşılmaz olur. Anlatmaya çalıştığım birşey de özdeşleştirmeler oldukca karmaşıktır ama bunun bir mantığı, özdeşleştirme yapmanın bir usulü, yönetemi vardır. Gelişi güzel yapılmaz. Bir parçaya göre de yapamazsınız, parçaları bilmeniz gerekir.
Mahalle, dünden bugüne kentin temel birimi olagelmifltir. fiehrin özü ve çe-kirde¤i olan mahalle, kent tan›m›nda esasl› bir ö¤edir. Kent, mahalle mahalle kendini infla etmektedir. Kent kurmak mahalle kurmaya iflaret eder. Bu bak›mdan mahallenin kentin çekirde¤i ve tohumu oldu¤u söylenebilir. Kentin gerek mekânsal gerekse insanî/toplumsal yap›lanmas›nda mahalle vazgeçilmezdir. Bu gerçek kent tarihi ile mahalle tarihinin paralel oluflunda izlenebilir. Gene bu gerçek, mahallenin, tüm kentsel dönüflüm, baflkalafl›m ve yönelimlere ra¤men kent için vaz geçilmez olufluyla da aç›klanabilir.
Arıkoğlu vd. tarafından yayımlanan Kırgızca-Türkçe Sözlük'ün "T Maddesi" Esasında Kırgız Türkçesi (İsim) Söz Varlığı eser esas alınarak yaptığımız bu çalışmada Kırgız Türkçesinde söz varlığı ele alınmıştır. Kelime bünyesinde kök ve ek dediğimiz şekiller vardır. Kökler isim kökleri ve fiil kökleri olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ele almış olduğumuz konu isim sözvarlığı üzerinedir. İsim sözvarlığı, yapım ekleriyle oluşmuş sözcüklerden ya yakın ya da yeni anlam türetmiş sözcüklerden oluşmaktadır. Biz, Kırgızca-Türkçe Sözlük'ün "T Maddesi" Esasında Kırgız Türkçesi Sözvarlığı adlı çalışmamızda 37 konu başlığı tespit ettik. Bunları da varsa kendi içinde alt başlıklar altında sıraladık. Tespit ettiğimiz Kırgız Türkçesi söz varlığına dair konu başlıkları aşağıda gösterilmiştir:
Molla 'İsâm, 'Abdulmelik b. Cemaliddîn el-'İsâmî b. Sadriddîn b. 'İsâmiddîn el-İsferâyinî, ilmin merkezi sayılan bir ailenin çocuğu olarak 978/1570 senesinde Mekke'de dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlardan beri babası ve amcasının yanında Arapça eğitimine başlayan Molla 'İsâm, birçok âlimin rahle-i tedrisinden geçmiştir. Büyük fedakârlıklarla bitirdiği talebelik hayatından sonra ilim tedrisatıyla iştigal etmiş, ünü etrafa yayılmış ve ilim ehlinin teveccühünü kazanmıştır. Bütün zamanını ilme ayıran Molla 'İsâm, elli sekiz yıllık gibi kısa bir ömre çoğunluğu Arap diliyle ilgili altmıştan fazla eser ve yüzlerce talebenin eğitimini sığdırarak 1037/1628 tarihinde Medine'de vefat etmiştir. Onun bu eserlerinden biri Manzûmetu'l-Elğâzi'n-Nahviyye isimli risalesidir. Bu risale kırk beyitten oluşup kırk dokuz bilmece içermektedir. Bu bilmeceler, dilciler arasında yaygın olmayan nahiv meseleleri, şaz ve nadir kullanımlar, çoğunluğun görüşünün hilafına olan konular ve pek de bilinmedik Arap kabilelerinin lügatlarından ibarettir. Bu çalışmada Molla 'İsâm ve Manzûmetu'l-Elğâzi'n-Nahviyye, adlı eseri hakkında bilgi verilmiştir. Nahiv bilmeceleriyle alakalı olan bu esere geçmeden önce çalışmanın giriş kısmında luğaz konusu ele alınmış ve bu kelimenin 1 Bu makale, 7-10 Aralık 2017, tarihinde Mardin'de düzenlenen I. Uluslararası Kültür ve Medeniyet Kongresinde "Molla 'İsâm ve Manzûmetu'l-Elğazi'n-Nahviyye Adlı Eseri" başlığı ile sunulan ve daha sonra tam metin olarak basılan tebliğin içeriğinin geliştirilerek ve kısmen de değiştirilerek üretilmiş halidir. ORCİD ID: 0000-0002-3402-2895 Ahmet TEKİN [2] sözlük ve ıstılahî anlamları üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte Arap edebiyatı ve gramerinde luğazın başlangıcı hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca Molla 'İsâm'ın bu manzumesini açıklamak için kaleme aldığı Şerhu Manzûmeti'l-Elğâzi'n-Nahviyye, ismindeki şerhine kısaca değinilmiştir. Buna ilaveten Molla 'İsâm'ın luğazlarını oluştururken esas aldığı nahiv ilminin ilkeleri hakkında da bilgi verilmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
KAPLICALARDAN TERMAL OTELLERE: YALOVA TERMAL, 2023
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2021