Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Nişantaşı üniversitesi sosyal bilimler dergisi
Son yüzyılda uluslararası göç eden nüfusta görülen artış ile birlikte dünya nüfusunun yaklaşık %4'ü yaşamına göçmen statüsünde devam etmektedir. Bireylerin göç kararlarında etkili olan faktörleri siyasi belirsizlikler ve sosyoekonomik sorunlar olarak iki ana başlıkta değerlendirmek mümkün olmakla birlikte birçok alt unsurun da etkili olduğu bilinmektedir. Bu çalışma, bireylerin Türkiye'den yurtdışına göç kararlarında etkili olan sosyolojik ve iktisadi faktörlerin analiz edilmesini amaçlamaktadır. Bu doğrultuda, Türkiye illeri düzeyinde, 2016 ve 2019 yılları arasını içeren bir panel veri seti kullanılarak Türkiye'den yurtdışına göçü etkileyen faktörlerin analizinin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Lojistik regresyon, ağırlıklandırılmış en küçük kareler yöntemi ve sayım verisi yöntemleri olmak üzere dört farklı model yardımıyla analizler gerçekleştirilmiştir. Tahmin sonuçlarına göre işsizlik oranı ve gelir düzeyi gibi iktisadi faktörlerin yanında okuryazar olan nüfus ve yurtdışından gelen nüfus da bireylerin yurtdışına göç kararlarında etkili olan faktörler içerisindedir.
Fırat Üniversitesi Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2020
Migration has a long history that can go back to the beginning of human history. As the needs of people differ, migration emerges as a process of pursuing these needs. Although migration has a history as old as human history, it is a social phenomenon that takes place in different forms depending on different social, economic and cultural reasons. Migration can also be defined as the changes made by individuals or groups to achieve better living conditions. Natural disasters, famines and wars can load new meanings and contents, unlike migration. In addition to searching for better living conditions, access to safe areas, access to food enough to survive, find housing to accommodate may become evident in migration. Migration is first and foremost a displacement movement, but it is also nourishing a social process that enables the emergence of new cultural, social, economic and political processes. However, the economic, social, cultural and technological development of societies added different dimensions to the migration and migration process. In this respect, migration requires a multi-faceted assessment. However, it is not possible to fit all of these aspects in one study. Turkey to Syria's civil war and migration is mostly a transit country. However, immigration Syria with war, to head for Turkey has become a social phenomenon seems difficult. Therefore, Turkey's aim of our study with an overview of the migration story is get Syria to discuss the specifics of the policy on migration. The aim of our study, along with an overview of Turkey's migration story is to handle the details of the policy on immigration Syria. This study is structured by examining the literature review, document analysis, observation and statistical data.
2019
Calismada turizme dayali buyume hipotezinin Turkiye icin gecerli olup olmadigi analiz edilmektedir. 1980-2015 donemi icin turizm ile ekonomik buyume arasindaki nedensellik iliskisi Toda-Yamamoto yontemi ile incelenmektedir. Analiz sonucunda turizm gelirlerinden ekonomik buyumeye dogru nedensellik iliskisi bulunmustur. Turkiye icin turizme dayali buyume yaklasiminin gecerli oldugu tespit edilmis olup, turizm sektorunun rolunu artiracak politikalar uygulanirsa ekonomik buyumeye katki saglayabilecegini soyleyebiliriz. Ekonominin surekli gelisen dinamigi makroekonomik istikrarsizliklari cozmek icin ulkeleri, uretken sektorler yaratmaya zorlamaktadir. Turizm sektorunun canlanmasi turizm ile ilgili diger sektorlerin gelismesine ve istihdama onemli katki saglamaktadir. Turizmden elde edilen gelirler ulkenin dis ticaret aciginin kapanmasinin yani sira istihdami artirir, bolgelerin sosyo-ekonomik yonden kalkinmasini saglar.
Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2009
Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de cari işlemler açığının nedenlerini, vektör otoregresif (vector autoregression: VAR) yöntemi yardımıyla, 1992:01-2007-12 dönemi aylık verileriyle analiz etmektir. Çalışmanın ampirik kanıtlarına göre, reel döviz kuru, reel faiz oranı ve imkb Türkiye'de cari açığın belirleyicilerini açıklayan en önemli değişkenlerdir. Bunun yanı sıra, ulusal gelirin cari açık üzerindeki etkisi düşük kalmıştır.
2020
Bu makalenin temel amaci, Turkiye’de Tekirdag ili ozelinde gocun sosyoekonomik etkilerini arastirmaktir. Calismanin temel cercevesi iki asamadan olusmaktadir. Ilk asamada goc, gocun nedenleri ve sonuclari aciklanmaktadir. Ikinci asamada, Tekirdag ili ozelinde goc incelenmektedir. Tekirdag’a gerceklesen goc, istihdam olanaklarindaki problemler, cevre kirliligi, konut talebi, nufus yogunlugundaki artis ve sanayilesmenin yan tesirleri gibi unsurlarin artmasina neden olmaktadir. Goc sonucunda pozitif dissallik olarak sanayilesme ve istihdam olanaklari ortaya cikmaktadir. Negatif dissalliklar ise; cevre kirliligi, nufus yogunlugu ve konut fiyatlarindaki artis gibi unsurlari icermektedir. Bu makalede ayrica, 2008-2018 doneminde Tekirdag’in nufusundaki artisin yaklasik %72’sinin goc ile meydana geldigi belirlenmektedir. Bu donemde, Tekirdag’a diger illerden toplam net gocun yaklasik %53.3’u Istanbul kaynakli oldugu tespit edilmektedir.
Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, 2020
Görünmez el ve serbest piyasa odağındaki klasik görüşün 1929 krizine çözüm üretememesi, ekonomik oyuna müdahaleleri öngören Keynesgil yaklaşımlara kapı aralamıştır. Böylece sanayi devriminden itibaren güven duyulan liberal politikaların yerini refah merkezli politikalar almaya başlamış ve bu durum 1970li yıllara kadar sürmüştür. 1970lerde yaşanan gelişmeler sonucunda refah yaklaşımından neoliberal politikalara yöneliş başlamıştır. Bu dönüşüm sürecinde toplumlar sosyoekonomik ve politik anlamda ciddi krizlerle karşı karşıya kalmışlardır. Ortaya çıkan sorunlarla baş edebilmek için ülkeler 1980'lerden itibaren sosyal harcamalar yapmaya başlamış ve zaman içinde bu harcamalar ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin varlığı ve mahiyeti sorgulanmıştır. Çalışma kapsamında Türkiye' de 1980-2016 arası dönemde aynî ve nakdî kamusal sosyal harcamaların ekonomik büyüme ile olan ilişkisi incelenmektedir. Bu doğrultuda ilk olarak IMF ve OECD-SOCX veri tabanından elde edilen değişkenlerin durağanlıkları Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) ve Phillips-Perron (PP) birim kök sınamalarıyla test edilmektedir. Ardından değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkileri analiz eden yapısal vektör oto regresyon analizi (SVAR) yapılarak etki-tepki fonksiyonları, varyans ayrıştırması ve pairwise Granger nedensellik testi yapılmıştır. Elde edilen analiz sonuçlarına göre değişkenler birbirlerini değişen oranlarda etkilemektedir. Aynî ve nakdî kamusal sosyal harcamalar ile GSYH arasında tek yönlü nedensellik ilişkisi mevcuttur. Bu durum sosyal harcamaların ekonomik büyüme üzerinde etkili olduğunu ifade eden Keynesgil yaklaşım ve içsel büyüme modellerini destekler mahiyettedir ve sosyal harcamaların Türkiye ekonomisinde bir tür yatırım olduğunu ifade etmektedir.
firat.edu.tr
Özet Bu araştırmada 47 ülkeye ait 37 sosyo-ekonomik değişken yardımıyla, aynı yapıyı gösteren homojen ülke gruplarının belirlenmesine ve elde edilen verilere bağlı olarak Türkiye'nin hangi ülke veya ülkeler grubuna daha çok benzediğinin ortaya çıkarılmasına çalışılmıştır. Bunun ...
metinberber.com
TÜRKİYE'DE İLLERİN SOSYO-EKONOMİK GELİŞMİŞLİK SIRALAMASI (2010). Arş. Gör. Ezgi Baday Yıldız. Karadeniz Teknik Üniversitesi, SBE, İktisat Bölümü. [email protected]. Yrd. Doç. Dr. Uğur Sivri. Karadeniz Teknik Üniversitesi, İİBF, Ekonometri Bölümü. [email protected]. ...
Sürdürülebilirlik İçin Akademik Araştırmalar - IV, 2022
Kaynakların yıllar boyunca insanların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla artan şekilde kullanılması dünyanın kendi kaynaklarını yenileyebilme kabiliyetini azaltmıştır. Geleneksel üretim ve tüketim anlayışı ile dünyanın sürdürülebilir bir gelecekten uzaklaşması, iklim krizinin yarattığı olumsuzlukların artması ve daha da artacağının tahmin edilmesi ile tüm canlıların sürdürülebilir bir dünyada yaşabilmesi için geleneksel doğrusal ekonomi anlayışından döngüsel ekonomi anlayışına geçilmesinin gerekliliği ve önemi anlaşılmıştır. Aksi takdirde gelecek nesillerin temel ihtiyaçlarını karşılama kabiliyeti geçmiş nesillerce ellerinden alınmış olacaktır. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılamalarına engel olmayacak şekilde kaynakları sınırsız gibi tüketmeden gelişebilmek için sürdürülebilir anlayışa uygun bir üretim biçimine geçilmelidir. Geleneksel anlayışta üretim için doğrusal ekonomi modeli benimsenmiştir. Bu modelde al-yap-kullan-at anlayışının bir sonucu olarak artan bir biçimde kaynak kullanımı sürdürülürken aynı zamanda çok fazla atık oluşmuş ve çevre tahrip edilmiştir. Tüm bunların sonucunda iklim krizi ile yüzleşmek zorunda kalınmış ve çözüm yolları için arayış başlamıştır. Firmalar kâr elde etmek, faaliyetlerini devam etmek ve büyümek amaçlarına göre hareket etmektedir. Ancak faaliyetlerinin sürebilmesi çevre, toplum ve teknolojiden bağımsız değerlendirilemez. Bu nedenle üretim yaparken kaynakların sürdürülebilirliğini, atık yönetimini, daha az enerji kullanımını ve çevreyi korumayı gözetmeleri gerekmektedir. Yaşanan iklim krizi nedeniyle firmalar artık sorumluluk bilinci ile üretim yapması sürdürülebilirlik ile ilgili hükümet politikaları, sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri ve bireysel tepkiler nedeniyle zorunluluk haline gelmiştir. Döngüsel ekonomi, iklim krizi ile birlikte sürdürülebilirlik çerçevesinde üretimin devamlılığında önemli bir rolü olması bakımından ilgileri üzerine toplamıştır. Doğrusal ekonomi anlayışı ile sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmanın mümkün olmaması nedeniyle döngüsel bir ekonomi anlayışının gerekliliği anlaşılmıştır. Döngüsel ekonomi ile daha az enerji tüketimi, üretimin kapalı bir döngüde sürecek biçimde dizayn edilmesi ile minimum atıkla ihtiyaçların giderilmesi amaçlanmaktadır. Böylelikle kaynak israfı, enerji kullanımı ve çevreye zarar veren atıkların ortaya çıkması azaltılabilecektir. Doğrusal ekonomi anlayışı ile verimsiz bir üretim gerçekleştirildiği dünya kaynaklarının mevcut durumundan anlaşılmaktadır. Bu anlayışı değiştirmek, sürdürülebilir bir gelecek oluşturabilmek ancak döngüsel bir ekonomiye tam geçiş ile mümkün olabilecektir. Tersine lojistik, sürdürülebilirlik anlayışının öneminin anlaşılmasıyla birlikte lojistik alanında öne çıkan kavramlardan biri olmuştur. Yasal zorunluluklar, çevreyi koruma misyonu, tüketicilerden gelen taleplere uygun olarak firmaların üretimlerini sürdürülebilmeleri için kaynak kullanımını azaltmalarının yolu; hâlihazırda üretilmiş ürünleri girdi olarak kullanabilmektir. Firmalar bu girdileri ulaşabilmek için tersine lojistik sistemini üretim süreçlerine dahil etmeleri gerekmektedir. Bu süreçte sadece üretimi sürdürmek için girdi elde etmek amaçlanmamaktadır. Firmaların üretilmiş ürünleri geri alma, yeniden değer kazandırma ve nihayetinde atıkların çevreye zarar vermeden imhası gibi sorumlulukları da bulunmaktadır. Döngüsel ekonomi ile tersine lojistik kavramının ortak amaçları oldukça fazladır. Döngüsel ekonomi tersine lojistikten çok daha bir geniş anlayışı içermektedir. Ancak tersine lojistik olmadan döngüsel ekonomi anlayışına uygun olarak üretim ve tüketim yapmak sürdürülebilir olmayacaktır. Çalışmanın amacı sürdürülebilir bir geleceği vaat eden döngüsel ekonomide tersine lojistiğin rolünü değerlendirmektir. Bu amaçla ilk bölümde genel olarak döngüsel ekonomi anlayışından bahsedilmiştir. İkinci bölümde tersine lojistik kavramı açıklanmış, üçüncü bölümde ise döngüsel ekonomi ile tersine lojistik ilişkisi değerlendirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2006
Bu çalışmada Türkiye'deki 81 ilin incelenen 28 tane sosyo-ekonomik değişken için gelişmişlik sıralamalarını elde etmek için Faktor Analizi ve Temel Bileşenler Analizi uygulanmıştır.
Sayıştay dergisi, 2021
Kamu hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için güvenilir kamu gelirlerine ihtiyaç vardır. Literatürde ve uygulamada en güvenilir kamu geliri olarak vergiler ön plana çıkmaktadır. Vergi gelirlerinin kompozisyonu ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, ülkelerin gelişmişlik seviyesi vergi kompozisyonunun belirleyicisi olmaktadır. Vergi kompozisyonu, vergi mükelleflerinin üzerine düşen vergi yükünü belirlemektedir. Vergi yükü, bir yandan mükelleflerin kullanılabilir gelirini azaltmakta, diğer yandan da ekonomik büyüme üzerinde etkiler yaratmaktadır. Ekonomik büyüme üzerinde ortaya çıkacak etkiler ise gelecek dönemlerde kişi başına düşen geliri yeniden belirleyecek olup, vergi mükelleflerinin kullanılabilir gelirini doğrudan etkileyecektir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de 1975-2019 yılları arasında vergi yükü ile kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada, Fourier KPSS birim kök testi, Fourier EG Eşbütünleşme Testi
TÜRKİYE'DE GELİŞİMİN BÖLGESEL KÜRESEL VE SOSYO-POLİTİK ETKİSİ, 2021
Türkiye, üç tarafı denizlerle kaplı, sekiz farklı devlete; kara sınırı ile komşu olan ve kendi içinde seksen bir ili barındıran yedi bölgeli bir ülkedir. Bu denli stratejik konumdaki bir ülkeye sekiz farklı devletin komşu olması ülkede siyasal, sosyal ve kültürel alanda farklılıkların oluşmasını ön plana çıkarmaktadır. Oluşan bu farklılıkların; uzak ile yakın arasındaki etkileşimi, küreselleşme kavramının varlığını ortaya koymaktadır. Böylelikle devlet, toplumda refah ve sosyal koruma sağlamak amacıyla politikalar uygulamaktadır. Devletin uyguladığı politikalar bütününe ise sosyal politika denilmektedir. Sonuç olarak gerçekleşen küreselleşmenin ülkedeki sosyal politikaları etkilemesi kaçınılmazdır. Bu çalışma; üç tarafı denizlerle kaplı, sekiz farklı devlete kara sınırı ile komşu, yedi bölge ve seksen bir ilden oluşan Türkiye’nin, uluslararası stratejisinden kaynaklı bölgesel gelişimini, bu gelişimin doğurduğu küresel ve sosyo-politik etkilerin kurumsal açıdan değerlendirmesini amaçlamaktadır. Anahtar Sözcükler: Türkiye, Küreselleşme, Bölgesel Gelişme, Sosyal Politika. Jel Kodları: F60, J18, R58
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2021
Sadece gelismis degil, Turkiye gibi gelismekte olan ekonomilerde (GOE) de uzunca bir suredir insaat ve gayrimenkul sektorlerinin ekonomideki agirligi artmaktadir. Ozellikle 2000’li yillardan itibaren GOE’ye yonelen kisa vadeli yabanci sermaye akimlari sonucunda artan arsa ve konut fiyatlari ile birlikte insaat sektorunun finans kesimi ile iliskileri daha ic ice gecmistir. Bu surecte bir dizi finans disi sirket (FDŞ) de bu sektorlere yatirim yapmistir. Bu calismada temel amac Turkiye’de cesitli sermaye gruplarinin ve FDŞ’nin Gayrimenkul Yatirim Ortakligi (GYO) biciminde bu alana nasil ve neden yoneldiklerini ortaya koymaktir. Calismanin temel onermesi bu yonelisin ardinda Turkiye ekonomisinin dunya pazariyla artan butunlesmesinin bagimli niteligi nedeniyle ortaya cikan kur riski ve artan finansman maliyetleri ile bas etme cabasinin yattigidir.
International Journal of Management Economics and Business, 2021
Turizm, yerleşme amacı taşımadan tarihi ve doğal güzellikleri keşfetmek, gezmek, dinlenmek ve eğlenmek amacıyla gerçekleştirilen aktiviteler olarak tanımlanabilir. Turizm sektörü yarattığı istihdam, sağladığı döviz girdileri ve yatırımları teşvik etme özelliklerinin yanında dış ticaret açıklarını azaltmadaki payı sayesinde gelişmekte olan ülkelerde önemli bir yere sahiptir. Bu çalışma ile turizm gelirlerinin Türkiye'nin ekonomik büyümesi üzerindeki etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın 1980-2020 yıllarını kapsayan ekonometrik analiz aşamasında Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) ile turizmi temsilen turizm gelirlerini kullanılarak ekonometrik bir model oluşturulmuştur. Oluşturulan modelde turizm gelirleri ve GSYH arasındaki ilişki ARDL eşbütünleşme analizi yardımıyla incelenmiştir. Sonuç olarak, çalışmanın teorik kısmında belirtilen biçimde turizm gelirlerinin ekonomik büyümeyi etkilediği hipotezinin geçerliliğini ölçmek adına yapılan ARDL modeline göre uzun dönemde turizm gelirlerinin ekonomik büyüme üzerinde istikrarlı ve anlamlı etkileri olduğu değişkenler arasında uzun dönemde eşbütünleşme ilişkisinin var olduğu tespit edilmiştir. Hata düzeltme modeli sonuçlarına göre kısa ve uzun dönemin entegre olduğu görülmüştür. Türkiye'nin turizm gizli gücünü büyütmesi ve bu kapsamda turizm gelirlerini çeşitlendirerek artırıcı politikalara yönelmesi sürdürülebilir büyüme sürecinde önemli bir unsur olacaktır.
Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi, 2020
Bu çalışmanın amacı, tüm Türkiye'yi temsil eden Sağlık Araştırması mikro veri setlerinin 2014 ve 2016 yıllarına ait verileri kullanılarak Türkiye'de karşılanamayan ağız ve diş sağlığı bakım hizmetlerinin belirleyenlerini araştırmaktır. Lojistik regresyon modelinin tahmin yöntemi olarak kullanıldığı çalışmada karşılanamayan ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin belirleyenleri olarak cinsiyet, yaş grupları, medeni durum, eğitim durumu, sigortalılık durumu ve gelir kullanılmıştır. Bununla birlikte, değişkenlerin etkilerini birbirleriyle karşılaştırabilmek için olasılık oranları hesaplanmıştır. Genel itibariyle sonuçlara bakıldığında, kadınların, 35-54 yaş grubuna ait bireylerin, evli ve dul bireylerin, ilkokul ve altı eğitim seviyesine sahip olanların ve düşük gelir gruplarının ödeme güçlüğü nedeniyle ağız ve diş sağlığı bakım hizmetlerinden yararlanamama olasılıklarının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, Sosyal Güvenlik Kurumu'na kayıtlı olan bireylerin ağız ve diş sağlığı bakım hizmetlerinden yararlanma olasılıklarının düşük olması çalışmadan elde edilen önemli sonuçlardan biridir.
Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2020
Bu çalışmanın amacı pandeminin Türkiye'de sektörlere yönelik ve sektörler arası etkilerini araştırmaktır. Bu amaç doğrultusunda Covid-19 pandemisinin oluşturduğu şokların sektörleri nasıl etkilediği VAR analizi ile incelenmiştir. Çalışmada 2015 M:1-2020 M:5 dönemi aylık verileri kullanılarak sanayi üretim endeksi, imalat sanayi kapasite kullanım oranı, inşaat sektörü maliyet endeksi, perakende ticaret ve hizmet sektörü, istihdam oranı, ihracat ve ithalat sektörü endeksi analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda Covid-19 pandemisi kapsamında incelenen dönem süresince sektörler arasında negatif bir şoka en geç tepki veren sektörün inşaat sektörü olduğu tespit edilmiştir. Sanayi sektörü, perakende ticaret ve hizmet sektörü ile imalat sektörünün ise olası şoklara en hızlı tepki veren sektörler arasında olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Sakarya İktisat Dergisi, 2021
Bu çalışmada, cari açık, döviz kuru ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki 2003Q1-2018Q3 dönemine ait üçer aylık veriler kullanılarak araştırılmıştır. Türkiye'de bu dönemler arasında yer alan 2008 küresel krizi kukla değişken olarak analize dahil edilmiştir. Modelde kullanılan Reel Efektif Döviz Kuru (REDK) ve Cari İşlemler Açığı(CİD) Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Elektronik Veri Dağıtım Sistemi'nden, GSYH Zincirlenmiş Hacim Endeks değerleri Türkiye İstatistik Kurumu sitesinden(TÜİK) elde edilmiştir. Çalışmada VAR analizi yapılarak etki-tepki analizi, varyans ayrıştırma ve Granger nedensellik analizi yapılmıştır. Granger nedensellik analizi sonuçları reel efektif döviz kuru ile cari açık arasında çift yönlü nedensellik ilişkinin olduğunu ekonomik büyümeden cari açığa doğru ise tek yönlü nedensellik ilişkisinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca reel efektif döviz kurundan ekonomik büyümeye doğru tek yönlü nedensellik ilişkisinin olduğu tespit edilmiştir.
2011 SURİYE DEVRİMİ’NİN SOSYO-EKONOMİK NEDENLERİ, 2020
The most painful period in the history of Middle East in 21st century is the Arab Spring which started with a Tunisian young man’s burning himself to protest the intervention of the municipal police to his job. The event which started at Tunisia first spread out to reach Egypt, Libya, Bahrein, Yemen and Syria respectively and also led to the resigning of both Egypt’s and Tunisia’s presidents form the office, while in Libya it was culminated in a civil war ended with the death of Kaddafi after international intervention. In Syrian case the Arab Spring started a long period of sufferings and pains. While recent research on the subject focus on the future evolution of the Syrian conflict and on how it started and developed, this thesis takes a deeper look at the reasons behind the Syrians uprising and spots the light on field that was ignored in such studies by studying the significance of the socioeconomic factor on the uprising. In other words, this study asks the following question: ‘Do the socioeconomic factors play any significant role in “The Syrian Revolution” ‘. The base argument of this thesis is that, in addition to the political demands against the oppressive Assad regime, the social and economic situations in Syria had also significant role, in the occurrence of the events which lead to the civil riots which evolved into an opposition against the Syrian regime. This thesis comprises of four sections and it uses qualitative research methods. The first section briefly introduction has been made. The second section studies the economic policies and its evaluations during the following periods; French mandate, military coups period, United Arab Republic and Hafez Assad’s period. The third section covers Bashar Assad’s pre revolution era between 2000 - 2010, the reformation stage, the adaptation of liberalism stage, in this era we studied the unemployment, poverty, financial data and the economic sectors. In the fourth section we studied the start of the uprising, analyzed its spread and public support in different regions showing the socioeconomic reasons behind it.
İktisadi İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, 2018
Kırsal kesimde yaşayan insanların kırdan kente doğru göç etme faaliyetinin altında sosyal, ekonomik ve psikolojik nedenler yatmaktadır. Bu çalışma; kırsal göç ile ekonomik, sosyal ve psikolojik etkenler arasındaki ilişkiyi konu edinmiştir. Çalışmada Türkiye'de kırdan kente doğru göç faaliyetlerine neden olan sosyal, ekonomik, psikolojik faktörlerin ve göç sonrası ortaya çıkan sosyal, ekonomik, psikolojik sorunların tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın teorik altyapısı oluşturulurken kırdan kente göç ile ilgili daha önce yapılmış olan çalışmalardan faydalanılmıştır. Bölgedeki göçün ekonomik, sosyal ve psikolojik nedenlerinin ortaya konulması için Erzincan ili merkez ilçesine bağlı mahalle ve köylerde sürekli ikamet etmekte olan hane reisleriyle 280 adet anket çalışması yapılmıştır. Bu anket çalışması sonucunda elde edilen yatay kesit verileri LISREL 8.72 ve SPSS 13 paket programları kullanılarak Yapısal Eşitlik Modeli ile analiz edilmiştir. Erzincan ili merkez ilçesine bağlı köylerde yapısal eşitlik modeli ile yapılan analizde kırsal göç ile sosyal, ekonomik psikolojik etkenler arasında yüksek düzeyde bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kırsal göç üzerinde, demografik yapı, ekonomik beklentiler, sosyal ve kültürel beklentiler ve psikolojik beklentiler yüksek düzeyde
Although there are many empirical and theoretical studies written on the economic growth; in this study, which examines the impacts of foreign trade on the economic growth in pre-crisis and after crisis terms; the datum of Turkey’s economic growth, import and export are chosen as the variables. One of the most important criterion in providing the economic development and evaluating the performance of the economy is the growth in the gross national product (GNH). In this article, the effects of import and export on economic growth in the first quarter (Q1) of year 2000 and second quarter (Q2) of year 2017 have been investigated with the help of unit root test and VAR analysis via the Granger causality tests. With the aim of evaluating whether Turkey’s economy has been effected from global crisis or not, data belonging to economic variables has been separated into two (data representing the period before 2008 crisis as 2000 Q1 and 2008 Q4, and data representing the period after 2008 crisis as 2009 Q1 and 2017Q2) and has been analysed through the established model. As a result, import and export have been found out to be the reason of the economic growth before the Mortgage crisis while it has been depicted that the causality relationship between export and growth has been lost during the period after the crisis.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.