Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024, Uluslararası anadolu sosyal bilimler dergisi
https://doi.org/10.47525/ulasbid.1473315…
16 pages
1 file
In our study, the usuls (rhythmic cycles) section of the book titled Turkish Music, Notes, Usul, Makamat and Solfeggio Method, written by Muallim İsmail Hakkı Bey in 1926, was examined. In our research, primarily literature review and comparative analysis methods were used, the change of the usuls since the 10th century were briefly mentioned and the usul practices in the tradition were examined within the framework of the informations in Hakkı Bey's book. In this context, the current structures of the usuls given by Hakkı Bey’s book were compared and those with different names or different practices were identified. In addition, the usuls that we think to be Hakkı Bey's own inventions are discussed in line with the idea of 'invention of tradition' and the reasons are discussed. As a result, it has been clearly observed that the usul informations in a theory book published in 1926 has a quite different content compared to today's knowledge, even though only 100 years have passed. It is important in terms of showing us that the concept we call 'tradition' is in motion and can change even in not very long periods of time.
Çalışmamda benden desteklerini esirgemeyen araştırmamda bana öneri, fikir, yönlendirme ve katkılarda bulunan Dr. Öğr. Üyesi. Sayın Abdussamet VARLI hocama ve her zaman benim yanımda olan maddi-manevi desteğini benden esirgemeyen kıymetli babama teşekkür ederim. iii ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ İSMAİL HAKKI BURSEVÎ'NİN RÛHU'L-BEYÂN ADLI TEFSİRİNDE KEVNİ AYETLERE YAKLAŞIMLARI Ömer KARACA TEMMUZ 2022, 131 Sayfa Kur'an'ı Kerim'de yer alan ayetler Allah Teâlâ'nın varlığının ve birliğinin delillerini ifade eder. Ayetler aynı zamanda Allah Teâlâ ile insanlar arasındaki bağlantıyı kuran köprülerdir. Kur'an'da yer verilen bu köprüler/vahiyler, yüce yaratıcının eşsiz kudretini insanlara anlatmak için kimi zaman telkin kimi zamanda ispat şeklinde ifade edilir. Ayrıca bu ayetler insanları hidayetin çeşitli yollarına ulaştırır. Allah Teâlâ, insanların ibret almaları için kâinattan pek çok örneği varlığının ispatı olarak onlara sunmuştur. Allah Teâlâ'nın kudretini ve kâinatın oluşumuyla kâinatta sergilediği ayetlerini ifade eden bu delilleri Kur'an'da anlatması kevnî ayet olarak değerlendirilir. Bu çalışmada, kevnî ayetlerin daha çok bilimsellikle ilişkili olmasına rağmen işari tefsirin temsilcilerin arasında sayılan İsmail Hakkı Bursevî'nin "Rûhu'l-beyân" adlı tesirinde bu ayetlere yaklaşımları incelenmiştir.
Bir edebî eserde en önemli iki özellik, özgünlük ve güvenirliktir. Özgünlük aynı zamanda güvenirliği de beraberinde getirir. Sözde, özgünlük demek; daha önce söylenmemiş bir sözü söylemek ya da söyleneni sanat dairesi içinde yorumlayarak farklı biçimde söz alanına çıkarmaktır. Diğer bir ifadeyle eserin özgünlüğünü sağlayacak olan şeyin sanat dünyasına yeni bir şey katması, daha önce söylenmemiş olanı söylemesidir. Özgün edebî eser bu özelliklerdeki sözlerin bütünüdür. Bununla birlikte edebî eserlerde benzerlikler olabilmektedir. Şair, eserine vücut verirken örnek aldığı eser(ler) olabilir. Nitekim adaptasyon, iktibâs, nakîza, nazîre, taklîd, tazmîn gibi edebî sanatlar bunun sonucunda ortaya çıkmış ve sanat değeri taşımışlar; ait oldukları esere güzellik ve değer katmışlardır. Bu benzerlikler arasında intihâl ayrıca dikkat çekmiştir. Çünkü intihâlde “aşırma” vardır. Bu çalışmanın girişinde benzerliklerle ilgili bazı terimlerin izahı yapılmıştır. Daha sonra edebî eserlerde benzerlik konusu işlenmiştir. Ardından Hacı İzzet Paşa’nın Mirâc-ı Fahr-i Âlem ile İsmail Hakkı Bursevî’nin Miraciye’si arasındaki ilgi / benzerlik araştırılmış ve sonuçlandırılmıştır.
The Problem of Process Neglect And Generalization in the Perception of Imāmiyya: The Case of Ash‘arite Maqālāt Literature, 2018
Mezhepler arası ilişkiler, öncelikle algılar üzerine bina edilir. Bu algılar, olgu ile birebir mutabık olabildiği gibi hiç alakasız da olabilmektedir. Bu yüzden fırkalarla ilgili algının doğru bilgilere dayanmasını sağlamak, Mezhepler Tarihi araştırmalarının ana amacıdır. Ne var ki bilhassa bazı klasik dönem Mezhepler Tarihi kaynaklarında mezheplerle ilgili çok ciddi algı sorunları yar almaktadır. Bunların başında da süreç ihmalinden kaynaklanan sorunlar yer alır. Süreç ihmali, fırkaların fikirlerindeki değişim ve hatta gelişimleri dikkate almama ve tarihsel görüşler üzerinden onlarla ilgili genel bir yargıya ulaşma şeklindeki yaklaşımın adıdır. Örneğin İsferâyinî’ye göre bütün İmâmî fırkalar, Kur’an’ın tahrif edildiğine inanmaktadır. Ancak onun bu algısı büyük oranda gerçek dışıdır. Çünkü bu, sadece bir kısım İmâmî âlimin fikridir. İsferâyinî, açık bir şekilde bireysel ve tarihsel bir fikri genelleştirmiştir. Bunun yanında şeriatın reddi, teşbihe dayalı Allah tasavvuru ve Allah’a ait sıfatlarının hâdisliği meselelerinde de çok ciddi algı problemleri mevcuttur. Biz makalemizde bu ve benzeri sorunlar üzerinde duracak ve bunun tarihsel ve dinsel sebeplerini tespit etmeye çalışacağız. Anahtar Kelimeler: İslam Mezhepleri Tarihi, İmâmiyye, Eş‘arî, Makâlât, Kur’an’ın Tahrifi. Relations between sects are primarily based on perceptions. These perceptions can be either compliance with the phenomenon or irrelevant. Thus, one of the main purposes of the History of the İslamic Sects is to ensure that the perception about the sects must be based on the right information. However, there are very serious perception problems related to sects in some classical sources of history of sects. At the beginning of this, there are problems caused by process neglect. Process neglect is the name of the approach of not considering the changes in the ideas of the sects and even the developments and reaching a general judgment about them through historical views. When we look at the Ash’arite heresiographers’ perception of Imāmiyya, we can see some examples of this. For example, according to Isferāyinī, all the Imāmite sects believe that Qur’an is distorted. However, this perception is largely wrong. Because only some Imāmite scholars have this idea. Isferāyinī has openly generalized an individual and historical opinion. In addition, there are very serious problems of perception on the issues of denial of sharī‘ah, anthropomorphic concept of God and attributes of Allah. In this article we will focus on these and similar problems and try to analyze their historical and religious background. Keywords: History of İslamic Sects, Imāmiyya, Ash‘arite, Heresiographers, Corruption of the Qur’an.
Türk İslam sanatlarında çiçek motifleri önemli bir unsur olarak yer alır. Bu motiflerin kullanımında tarihi, siyasi ve toplumsal etkenlerin yanında din, belirleyicidir. Özellikle divan edebiyatı ve ona paralel tekke ve halk edebiyatı eserleri incelendiğinde onlarca çiçeğin, özellikleriyle şiirde söz konusu edildiği görülür. Bunlardan gül; kokusu, rengi, şekli, güzelliği gibi özellikleriyle edebî eserlerde en fazla zikredilen çiçektir. Gülün bu üstün konumu, Hz. Peygamber’i temsil eden bir sembol olmasıyla ilgilidir. Gülün sembolik anlamı, nazari olarak nasıl temellendirilmiştir? Bu soruya cevap verebilmek için gül konusuyla ilgili nazari metinlerin ortaya çıkarılması ve incelenmesi gerekir. Bu eserlerden biri, İsmâil Hakkı Bursevî’nin Risâle-i Gül adlı risalesidir. Bu risalede gül ile Hz. Peygamber arasındaki münasebet açıklanmaktadır. Müellifin kimliğinin esere ayrı bir önem kattığını belirtmek gerekir. Bilindiği gibi İsmâil Hakkı, yazdığı eserlerle tüm İslam coğrafyasında şöhrete ulaşmış büyük bir âlim ve mutasavvıf olduğu gibi aynı zamanda divan sahibi bir şairdir. Yapılan çalışma, İsmâil Hakkı Bursevî’nin Risâle-i Gül isimli risalesi hakkında kısa bir değerlendirme ile risalenin günümüz harflerine aktarılmasından müteşekkildir. Çalışmada Risâle-i Gül’ün Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Halet Efendi nüshası esas alınmıştır.
in Mescid-i Harâm'dan Mescid-i Aksâ'ya yolculuğu, oradan da semaya yükselerek Allah'ı ve diğer âlemleri görüp geriye dönmesi olayıdır. Olay, Hz. Muhammed'in kalbinin yarılıp bu seyahate uygun hâle getirilmesi, Burak vasıtasıyla ve Cebrâil eşliğinde Mescid-i Aksâ'ya yolculuğu (isrâ), orada önceki peygamberlere namaz kıldırması, Sahretu'llâh'tan semaya yükselişi, Allah'ın huzuruna kabulü, sema katlarını dolaşması, diğer peygamberlerle görüşmeleri, cennet ve cehennemi seyri ve geri dönmesi şeklinde özetlenebilir. Bu olaya Müslümanlar değer atfetmişlerdir. Bunun sonucunda Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında çok sayıda müstakil mirac-name yazılmıştır. Ayrıca pek çok divan ve mesnevi yazarı da eserlerinde bir bölüm olarak olaya yer vermişlerdir. Bu makalede İsmail Hakkı Bursevî'nin 1709'da tamamladığı Miraciye'sinin, müellif nüshası ile birlikte toplam 18 nüshası tanıtılmıştır. Tüm nüshalar metinleri üzerinden incelenmiş, nüshalarla ilgili, bulundukları yerlerde verilmiş olan bilgilerle karşılaştırılmış, yanlış bilgiler düzeltilmeye çalışılmıştır. Ayrıca bu incelemelerde elde edilen bilgiler makaleye eklenmiştir. Makalede Miraciye metni şekil ve muhteva yönlerinden incelenmiş, elde edilenler sonuç bölümünde değerlendirilmiştir.
İsmail Hakkı Bursevî, Şerh-i Pend-i Attâr isimli eserini 17 Ramazan 1136’da tamamlamıştır. Ömrünün son yıllarında yazdığı bu eserinde derin bilgi ve birikiminden yararlanmış olmalıdır. Eserlerinin büyük bir kısmı tasavvufla alâkalıdır. İsmail Hakkı’nın şerh sahasında başarılı olması ve bu kadar çok eser kaleme almasında mutasavvıf kimliğinin büyük etkisi olmuştur. Düşüncelerini ifade edebilmek için şiiri ve sözü vasıta kılmıştır. Feridüddin Attâr’ın Pendnâme’si yazıldığı dönemden itibaren Şark- İslâm kültürüne tesir eder. Nasihat etme, küçük kısa hikâyelerle okuyucuya ders verme gelenek halini almıştır. Eser Türk halkı tarafından sevilerek okunmuş bir ahlâk kitabıdır. Pendnâme’nin Türkçe tercümeleri yanında şerhleri de yapılmıştır. İsmail Hakkı aynı zamanda okullarda ders kitabı olarak da okutulan Pendnâme’ yi şerh etmiştir. Çalışmamızda İsmail Hakkı’nın eseri tanıtılırken şerh ederken kullandığı metot hakkında da bilgi verilmiştir. Ayrıca günümüzde İran’ da basılan Pendnâme metni ile İsmail Hakkı’nın eserinde esas aldığı Pendnâme metni karşılaştırılmıştır. Türk Edebiyatı’nda yazılan şerhlerin ansiklopedik eserler olduğu bilinen bir şeydir. Sonuç olarak Şerh-i Pend-i Attâr hakkında genel bir değerlendirme yapmaya çalıştık. İsmail Hakkı edebiyatımızda şerh sahasında önemli bir yere sahiptir. Mesnevî ve Muhammediyye gibi Türk halkı tarafından asırlarca okunmuş iki büyük esere şerh yazmıştır. Eserini didaktik gaye ile kaleme aldığı cümle aralarında yaptığı uyarı ifadelerinden anlaşılmaktadır. Pendnâme metniyle yaptığımız karşılaştırmadan anlaşılmaktadır ki büyük bir titizlikle metni kurmuş, nüsha karşılaştırmaları yapmış ve bilgi birikiminden yararlanarak eserini meydana getirmiştir.
ÖZET 1305 (1887-88) senesinde İstanbul'da doğan Mehmed Gazâl Bey,Dârütta'l m ve Burhân-ı Terakk mektepleri ile Bursa İdâd si ve Dârülfünûn Edebiyat Şubesinde okumuştur.1328 (1910) yılından itibaren ise kendini eğitime adamış, öğrenme ve öğretme arzusunu hiç kaybetmemiş bir öğretmen olarak çalışmıştır. Bağdat idâd ve sultân mekteplerinde Türkçe, edebiyat ve tarih derslerivermiştir. Balıkesir'e de öğretmenlik yapmak üzere gelen Gazâl Balıkesir Erkek Muallim ve Kız Muallim mektebinde görev yapmıştır. En verimli çalışmalarını Balıkesir'de gerçekleştiren Gazâl , şehrin önemli kalem erbabı arasında temayüz etmiştir. Balıkesir Halkevi, Kütüphane ve Neşriyat Şubesinde üye olarak görev yapmış, hakevinin yayın organı Kaynak dergisinde şiir ve yazıları yayınlanmıştır. Ayrıca Balıkesir'de yayımlanan Çağlayan, Gençler Yolu, Irmak dergilerinin de yazar kadrosunda yer almıştır. Mehmed Gazâl bu dergilerde sanat, felsefe, iktisat, eğitim, hitabet, biyografi gibi çok çeşitli yazılar yazmış olmakla beraber yazılarının ağırlık merkezini Balıkesir vilayetine dair olanlar teşkil eder. Bu yazıları onun Balıkesir'in dil ve folkloruna ne denli hizmet ettiğinin önemli bir göstergesidir. Dergi yazılarından başka onun müstakil eserleri de bulunmaktadır Balıkesir Vilâyeti Coğrafyası (1927), Türkçenin Tedr si Hakkında Tavsiyelerim (1929), Usûl-i Hitâbet, Târihçe-i Mezâhib bu eserlerdendir. Gazâl aynı zamanda şairdir. 1926 yılında yayımladığı Balıkesr İlhâmları onun şiirlerini yayımladığı bir mecmuadır. Eserde Gazâl 'nin aruz ve heceyle yazdığı şiirler tespit edilmektedir. Bu haliyle Gazâl bir yandan geleneği takip eden bir yandan da yeni söyleyişe tâbi, başka bir ifadeyle tam olarak yaşadığı dönemin adamı olan bir şahsiyet olarak kaşımıza çıkmaktadır. Şiirlere muhteva olarak bakıldığında tıpkı düz yazılarında olduğu gibi bir çeşitlilik görülmektedir. Milli duygu ve düşüncelerinin yer aldığı şiirlerden, sosyal konulara, tabiata pek çok konuda güzel manzumeler yazmıştır. Bildiride Mehmed Gazâl Bey tanıtıldıktan sonra "Balıkesr İlhamları" adlı eserindeki bu şiirler şekil ve muhteva özellikleri bakımından değerlendirilerek, onun şairlik yönü ortaya konulmaya çalışılacaktır.
2022
Kur’an-ı Kerim’de işaret isimlerinin sıklıkla kullanıldıkları gö- rülmektedir. Türkçe dilbilgisi açısından çoğunlukla işaret zamiri formunda gelen bu kelimelerin özellikle Türkçe meallerde yerini aldıkları isimlerin (müşârun ileyhin) doğru şekilde ifade edilmesi önem arz etmektedir. Arapça açısından müşârun ileyhin tespitin- de kullanılan karineler (müennes/müzekker, müfred/müsenna/ cem‘) Türkçeye göre daha fazla olması sebebiyle Türk okuyucusu için bunların doğrudan metin içerisinde beyan edilmesi metnin anlaşılması ve akıcı olması bakımından önem taşımaktadır. İsm-i işaretlerin Türkçe meallerde doğru bir şekilde akta- rılmasında diğer bir önemli unsur bu kelimelerin sözdizimsel fonksiyonlarının doğru tespitidir. Nitekim işaret edilen kelime- nin yani müşârun ileyhin hangi özelliğinin vurgulandığı ilgili ism-i işaretin sözdizimsel fonksiyonunun belirlenmesi ile müm- kün olmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının yayımlamış olduğu Kur’an Yolu Tefsiri’nden alınan Kur’an Yolu Meali (8. Baskı, 2020) üzerinden ism-i işaretlerin tercümesi ve müşarun ileyhin tespitine yönelik eleştirileri aşağıdaki gibi ifade edebiliriz:
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Vergi Sorunları, 2011
İNGİLTERE’DE ON YEDİNCİ YÜZYIL DEVRİMLER ÇAĞI VE PARLAMENTARİZMİN GELİŞİMİ DOĞRULTUSUNDA BÜTÇE HAKKI, 2017
MUŞ İLİ’NDE YAYLALARIN DAĞILIŞI, 2019
MİKAİL MÜŞFİK’İN ‘MEN ŞİRİN LEHÇELİ BİR BÜLBÜLEM’ ADLI ESERİNDEKİ ŞİİRLERİN DİL, ŞEKİL VE MUHTEVA AÇISINDAN İNCELENMESİ, 2021
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat AraĢtırmaları
Uluslararası Eğitim ve Tarih Araştırmaları Dergisi (ETA Journal), 2025
BİR FIKIH USULÜ ESERİ OLARAK URMEVÎ’NİN ET-TAHSİL MİNE’L-MAHSÛL’Ü ÜZERİNE BAZI DEĞERLENDİRMELER
journal of sociology,Sosyologca (Vol.2, No. 4), 2012
İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü, 2024
ULUSLARARASI EĞİTİM VE TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (ETA JOURNAL), 2019
e-makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 2021
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2014
İMAM TİRMİZÎ’NİN HADİS USÛLÜ İLMİNE KATKILARI, 2018