Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
nun Femme aux Beaux Seins (Güzel Göğüslü Kadın) adlı heykelini bir yıl süreyle sergilemeyi de hak etmiş oldu. Bu doğrultuda, küratörler Emre Zeytinoğlu ve Nilüfer Ergin, "Miro'ya Açılan Heykelli Yol" adlı sergileriyle, Türkiye'nin önemli heykel sanatçılarının yapıtlarını Miro'nun heykeli etrafında bir araya getirerek, ödülün Baksı Müzesi'ne verilmesinin sağlam gerekçesini pekiştirdiler. Nitekim ödülü veren parlamento; bu ödülün Baksı Müzesi'ne verilmesinde, müzenin yerel sanatçıları ve üretimleri desteklemesinin öneminin yanı sıra, ulusal düzeydeki usta sanatçıları Bayburt gibi Türkiye'nin kültürel periferisinin belki de en uç noktasında yer alan bir şehre taşıyarak, merkez ve çevre arasında var olan kültürel mesafeyi daraltmasının ne kadar önemli olduğunun da altını çizmiştir. 1 Bir müze nedir, ne işe yarar? Hiç şüphesiz, bir müze, sanat yapıtının özenle muhafaza edildiği bir yer olmanın ötesinde, onun değerinin ölçülmesi ve belirlenmesi konusunda da hayati bir öneme sahiptir. Daniel Buren'in işaret ettiği gibi, bir müze üç temel işlev üzerinde sanat yapıtına değer kazandırır: Estetik, ekonomik ve mistik işlev. 2 Bir müzeye (ya da galeriye) giren sanat yapıtı, sadece sanatsal bir değere sahip olduğunu tescil ettirmekle kalmaz, aynı zamanda ekonomik manada bir değeri de elde etmiş olur. Buren'in, müzenin mistik (ya da metafizik) rolü dediği şey ise, sanat yapıtını dokunulmaz kutsal bir hale ile çerçeve içine alır. Böylece müze, temelde, zanaat ya da endüstri ürünü olan ve kullanım amaçlı tasarlanmış 1 Nitekim Avrupa Konseyi Müze Ödülü raportörü Vesna Marjanoviç, Baksı Müzesi'ne verilen ödülün gerekçesini açıklarken şöyle demiştir: "Müze, yönetimi ve düzenlediği etkinlikler ile, Avrupa Konseyi Faro Sözleşmesi'nin kültürel mirasın yaratılmasına yönelik prensiplerinin yerelde nasıl uygulanabileceğini gösteren çok etkileyici ve ilham verici bir model sunuyor". Kaynak: Baksı Müzesi Yılın Müzesi Ödülü başlıklı basın bildirisi. 2 Daniel Buren, Müzenin İşlevi, çev. Ali Berktay, Sanatçı Müzeleri içinde, s. 150, der. Ali Artun, İletişim Yayınları, 2005.
Müdafii, ceza muhakemesinde şüpheliyi/sanığın haklarını savunan kişidir (CMK m.2/c). Müdafiinin hukuki konumu doktrinde tartışmalı bir konudur. Müdafiinin şüpheli/sanığın yardımcısı mı yoksa temsilcisi mi olduğuna ilişkin CMK'da açıkça bir hüküm bulunmamakla birlikte, kanun gerekçesinde müdafii, sanığın adalete de yardımcı olması gereken yardımcısı olarak tanımlanmıştır. Ancak Avukatlar Kanunu m.1'de müdafilik, hukuk sorunlarının çözülmesine yardımcı olan bağımsız bir kamu hizmeti olarak tanımlanmaktadır. Bu husus öğretide de tartışmalı olmakla beraber Yargıtay'a ve hakim görüşe göre müdafilik bir tür temsilcilik değil, şüpheli/sanıktan da bağımsız bir yargı koludur. Temsil ise birçok yönüyle özel hukuk ilişkilerini ifade eden bir durumdur. Bu ilişki, temsil edenin temsil edilen adına işlemler yaptığı ve onun adına konuştuğu bir ilişkidir. Burada korunan değer yalnızca temsil edilenin hukuki çıkarlarıdır. Ancak ceza hukukunda bu durum biraz daha farklıdır. Ceza hukukunda şüpheli/sanığın haklarının yanında kamu çıkarı da korunur. Korunan tek değer şüpheli/sanığın hakları değil, bunun yanında maddi gerçeğin aranması yoluyla korunan kamu çıkarıdır. Bu nedenle şüpheli/sanık ve müdafii arasındaki ilişkinin de salt bir temsil ilişkisi olduğunu kabul etmek doğru olmayacaktır. Müdafii sadece şüpheli/sanık için değil kamu için de görevini yerine getirir. Savunmasındaki temel amaç şüpheli/sanığın haklı çıkması ve çıkarlarının korunması değil, maddi gerçekliğe ulaşılmasıdır. Bu gerekçeler ışığında müdafinin hukuki konumu şüpheli/sanıktan da bağımsız ayrı bir yerdedir.
The Turkish Straits, one of the most important waterways in the world, the struggle, passions and struggles for many states throughout history. became the symbol of the battle to determine the fate of this geographical area. If this is the last curtain of this ancient war -for now- Montreux Straits Conference or In the words of the press of the period, it creates the "Battle of Montreux". Young Republic of Türkiye, It is a common belief that the Turks had won the "table-top" wars, having emerged victorious from this diplomatic battle that lasted for about a month. It was demolished once again after Lausanne. The Montreux Straits Convention is the trophy of this victory and The primary goal of the book in your hand is the story of the battle that led to the loot to be as complete and documented as possible.
Balıkesir Üniversitesi Genç Halkbilimciler Sempozyumu / Bilim ve Kültür Dergisi, 2012
2022
Bu araştırma Merzifon (Amasya) ilçesinin kuraklık durumunu belirlemek amacıyla yapılmıştır. Orta Karadeniz Bölgesinde yer alan ve araştırmanın çalışma alanı olan Merzifon’un, Aydeniz, Erinç, De Martonne, Köppen, Thornthwaite, Trewartha gibi sınıflandırmalara göre iklim özellikleri belirlenmiştir. İlçe yazları ve kışları ılık, az kurak ve nemli iklim özelliklerine sahiptir. Betimsel araştırma yönteminin uygulandığı bu çalışmada öncelikle alanyazın taraması yapılmış, daha sonra da Meteoroloji Genel Müdürlüğünden araştırmaya konu olan sahada yer alan istasyona ait gözlem, rasat değerleri ve ilçeye ait 40 yıllık (1980-2020) yağış verileri temin edilmiş ve temin edilen veriler yorumlanarak değerlendirmeler yapılmıştır. Yıllık yağış ortalamasının altında kalan yıllar kuraklık olayının yaşandığı dönemler olarak tanımlanmıştır. Araştırmada ilçenin mevsimlik yağış durumu da analiz edilmiş en çok ve en az yağışın gerçekleştiği mevsimlerde belirlenmiştir. İlçenin aylık ve yıllık yağış rejimlerinin özellikleri aktarılmış ve çalışma sonucunda meteorolojik verilerden elde edilen bulgular doğrultusunda Merzifon ilçesinin kuraklık durumu analiz edilmiştir.
Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler EnstitüsüDergisi, 2020
Osmanlı Devleti'nin Balkan topraklarında gerçekleştirdiği fetih ve iskân sürecinin en kıymetli şahsiyetleri Mihaloğulları, Evrenosoğulları, Turahanoğulları, Malkoçoğulları gibi önemli akıncı aileleridir. Bu aileler bir akıncılık geleneği olarak babadan oğula geçen bir nizamla, Osmanlı Devleti için hayatları boyunca hizmet vermiş, devletin sınırlarını yaptıkları fetihlerle her zaman bir adım öteye taşımış ve ayrıca kurdukları vakıflarla da yeni fethedilmiş bölgeleri iskâna açan önemli Osmanlı aileleri olmuşlardır. Bu ailelerden biri de Bosna'nın Malkoviç ailesine mensup oldukları düşünülen Malkoçoğulları'dır. Ailenin bilinen ilk ferdi Sivas kale muhafızı olan Malkoçoğlu Mustafa Bey'dir. Bu ailenin en çok bilinen ismi Malkoçoğlu Bali Bey ise II. Mehmed ve II. Bayezid dönemlerinin en önemli akıncı beylerinden biridir. Bu makalenin amacı, hakkında çok fazla çalışma bulunmayan Malkoçoğlu Bali Bey'in Osmanlı kroniklerine yansıyan izini sürmek ve yine Osmanlı arşivine dayanarak Bali Bey'in mezarı hakkında yeni bir bilgiyi paylaşmaktır. Abstract The most precious names of the Ottoman Empire's conquest and settlement process in the Balkan lands are important raider families such as Mihaloğulları, Evrenosoğulları, Turahanoğulları, Malkoçoğulları. These raiders with a paternal order as a tradition of raiding, were important Ottoman families who served the Ottoman Empire throughout their lives, always taking the borders of the state one step further with their conquests, and opened the newly conquered regions to settlement with the foundations they established. One of these families is Malkoçoğulları, who are thought to belong to the Malkoviç family of Bosnia. The first known member of the family was Malkoçoğlu Mustafa Bey who was the Sivas castle guard. Malkoçoğlu Bali Bey, the best known name of this family, was one of the most important raiders of the Mehmed II and Bayezid II periods.The purpose of this article is to trace Malkoçoğlu Bali Bey's -about whom there are not many studies-reflection on the Ottoman chronicles and to share new information about Bali Bey's tomb based on the Ottoman archive.
MİRAS HUKUKU PRATİK ÇALIŞMA SORULARI VE CEVAPLARI (VİZE KISMI)
Türk kültürü incelemeler dergisi, 2019
Divan şiiriyle halk şiirinde ortak kullanılan ve bu iki şiir anlayışının birbirine en yakın örnekleri olarak kabul edilebilecek "dedim-dedi" kalıbıyla sorulu cevaplı, karşılıklı konuşma biçiminde yazılmış şiirlere "mürâca'a" denilmektedir. Divan şairlerinin şiirleri arasında mürâca'aların değişik şekillerde düzenlenmiş örnekleri bulunmaktadır. Bu tür mürâca'a şiirlerde kullanılan "dedim-dedi" kalıbını divan şairleri şiir bütününün yanı sıra beyit bütünü içinde de farklı şekillerde kullanmışlardır. Divan şairlerinin ilgi gösterdiği, bir çeşit kalıp ifade denilebilecek "dedim-dedi"li şiirler, özellikle divan şiirinin erken ya da başlangıç dönemlerinde yaşamış şairlerin şiirlerinde daha yaygın ve dikkat çekici örnekleriyle görülür. Mürâca'a şiirlerde belirli nazım şekilleri kullanılır. Özellikle gazel nazım şekli bunlar arasında önde gelir. Rubâ'î, kıta, tuyuğ vb. diğer kısa nazım şekilleriyle yazılmış şiirlerle de karşılaşmak mümkündür. Araştırmalarımız sırasında örneğinin çok olmadığını düşündüğümüz, kaside mecmuasında yer alan "mürâca'a" kasideye rastladık. Kaside, Safî mahlaslı bir şaire ait görünmektedir. Şairi hakkında kesin bilgiye ulaşamamakla birlikte, makalemizde "mürâca'a" kasideyi biçim ve içerik özellikleri yönünden inceleyeceğiz.
Anarşizm mutlak olanı reddeden bir dünya görüşüne karşılık gelir. Mutlaklık karşıtı tavır siyasi içeriği itibariyle hem yönetilememezlik hem de yönetime ihtiyaç olmaması gibi anlamları içerisinde barındırır. Bahsi geçen tutum özellikle iktidar ve otorite karşıtı konumu nedeniyle kendine özgü ideolojik bir pozisyonu da karakterize eder (Bakır, 2011: 404-5). Anarşizmle ilgili bu genel tablo Bakunin'in devrimci siyaseti ve sosyalist hareketin liderliği noktalarında Bakunin ile Marx arasındaki tartışma bakımından daha özel bir gündeme indirgendiğinde karşımıza bir dizi önemli husus çıkar. Bahsi geçen hususlar kolektivist Bakunin üzerine kaleme alınmış bu yazının gerekçelerini de ortaya koyar niteliktedir. Bakunin Marksizmin turnusol kağıdıdır. Marx'ın kişiliğine ve düşüncelerine yönelik Bakuninci itiraz Marksist hareketin temel sorunları hakkında sayısızca ipucunu içerisinde barındırır. Metin içerisinde bu sorunlardan özellikle üç tanesinin altı yoğun bir şekilde çizilecektir: 1) Marksist düşünür ve yorumcular 20. yüzyıla damgasını vuran Marksist reel politiği değerlendirirken, -özellikle de devasa boyutlara ulaşmış devlet terörü ve totaliter pratikler bakımından-Marx'ı tartışmanın dışarısında bırakma eğilimi gösterirler. On milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve ülkeleri yarı açık cezaevine dönüştüren asıl neden Asya'daki yarı feodal koşullar, Jakobenizme öykünen Bolşevik zihniyet, Lenin, Stalin ve Mao gibi liderlerin otoriter karakterleri veya soğuk savaşın kuşatıcı atmosferidir. Oysa I. Enternasyonel sürecinde doruğa ulaşan Bakuninci görüş ayrıntılı bir şekilde ele alındığında Marx'dan takipçilerine kalan teorik mirasın Marksist zihniyetin yarattığı acıların asıl sebebi olduğu görülür. Çünkü sonuçta Marx hakikatin mutlak bilgisine sahip olduğu hissinden bir an için bile vazgeçmemiştir. Kendi teorisi dışındaki tüm açıklama setlerine, özellikle de sosyalizm içerisindeki alternatif bakış açılarına karşı hemen her zaman küçümseyici ve acımasız bir turum takınmıştır. Otoritesini sorgulatmayan, eleştiriye ve öz eleştiriye kapalı otoriter Marx, Ortodoks Marksizmdeki otoriterlik için bir kurucu kaynak niteliğindedir. Bu bağlamda Bakunin'i Enternasyonel'den attırmaya çalışan Marx ile Troçki'yi önce partiden ihraç edip ardında da sürgünde öldürten Stalin arasında derin ve sağlam bir tarihsel devamlılık vardır. Marx'ın kişiliği ve yazılarındaki antihümanist öz bizi kaçınılmaz bir şekilde Bolşevik terörüne ve Marksist devrimciliğin yarattığı sayısız trajediye götürür. Ez Artvin Çoruh Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
III. Uluslararası Mehmet Akif Ersoy Sempozyumu, 2021
Yedi İklim Çar Köşede Hacı Bektaş Veli, 2022
Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü 50. Yıl Anı Kitabı, 2025
KIRGIZ MİLLİ MARŞINDAKİ “BEYKUT” KELİMESİ ÜZERİNE, 2022
Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, 2021
Paradigma Akademi, 2021
Mustafa USTA, 2021
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Milli Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy Uluslararası Sempozyumu, 2021
Studies of the Ottomon Domain, 2013
The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication - TOJDAC, 2022