Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
15 pages
1 file
Bilim ve Teknoloji Çalışmaları sosyal, politik ve kültürel koşullarla bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmeler arasındaki karşılıklı etkileşimi inceleyen, açıklayan ve bilim-teknoloji politikalarının oluşturulmasına temel hazırlayan disiplinler-arası bir çalışma alanıdır.
1978
Kalkinma, Ikinci Dunya Savasi'ndan sonra uluslararasi bir yarisa donustu, bir 'fetis' halini aldi. Bu yaris icinde, sanayilesme sureclerini tamamlamis yada sonradan yikintiya ugramis olanlarla bu surecin esigine gelmis yada kapitalizm oncesi iliskileri yasayan ulkeler arasinda onemli nitelik farklari oldugu yadsinamaz. Bilim ve teknolojinin niteligi ve duzeyi her iki grup ulkede farklidir. Birinci Grup ulkede teknolojiyi gelistirmek bir yatirim sorunudur, bu tur yatirimlarla diger yatirimlar arasindaki oncelikler ve agirliklarin saptanmasidir. Oysa, sanayilesme surecini yasamamis yada henuz yasamaya baslamis ulkeler icin bilim ve teknolojiyi gelistirmek icin yatirim yapmak sorunundan once, ekonominin yapisal degisikligini gerceklestirmek, sinai alt yapi ile birlikte bilim-teknoloji alt yapisini kurmak temel sorundur.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2020
Bilimsel araştırma, bilimsel bilgi üreterek, kendimizi ve dünyamızı daha iyi anlamamızı sağlar. Bu süreçte, bilginin hangi yöntem, teknik ve araçlarla, ne kadar disiplinli ve özenli üretildiği ve paylaşıldığı önemli bir konudur. Özellikle, bilimsel yönteme ve etiğe uygun olmayan araştırma araç, teknik, tutum ve eylemler, art niyet taşımaksızın dahi bilimsel araştırma açısından ciddi riskler oluşturmakta ve üretilen bilginin kalitesini, güvenilirliğini ve geçerliliğini düşürmektedir. Bilim ve araştırma etiği, bilimsel araştırmanın amaç, değer, ilke, kural, yöntem ve tekniklerinin açık ve anlaşılır olarak ortaya konularak, etkili bir şekilde uygulanabilmesini konu edinir. Bu çerçevede, araştırma sürecinde ve verilerinin paylaşımında açıklık ve şeffaflık, katılımcıların hakları ve bilgilerinin gizliliği ve anonimliği, bulguların güvenilirliği, araştırma yöntemi, teknik ve araçlarının doğru ve etik ilkeler ve standartlarla uyumlu kullanılması gibi konular bilim ve araştırma etiği açısından önemlidir. Bu çalışmada, bilimsel araştırma süreci ve yöntemi, bilim ve araştırma etiği ile bilimsel etik ihlalleri ve sorunları ele alınarak tartışılmaktadır.
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 1997
Cengiz ALYILMAZ* * ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların tabii neticesi olarak ihtirasları bitip tükenmek bilmeyen insanoğlu, daha iyiye daha güzele, daha mükemmele ulaşmak / kavuşmak arzusuyla her geçen gün kendini bir başka arayışın içinde bul ur. Söz konusu arayışların ısrarlı takibinin ardından gerçekleştirilen buluşlar ise bu gün artık neredeyse insan kavramıyla aynileşen ileri teknolojinin doğmasına ve sınır tanımazlığına da zemin hazırlamıştır.
İslâm Tarihi ve Medeniyeti, İslâm Medeniyeti (Osmanlı Dönemi), Cilt 14
DİVAN - Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi
ÖZET Bu çalışmada, Heidegger’in düşüncesinden hareketle, çağımızın temel bir meselesi olarak teknolojiyi, dolayısıyla da varlığın teknolojik kavranışını tartışacağız. Çağımıza hâkim, otonom bir fenomen hâline gelmiş bulunan teknoloji, insan ile varlığın arasına girmekte ve insana varlığın teknolojik bir kavranışını dayatmaktadır. Bu problematik kavrayış, insana varlıkla bağını unutturmakta ve ona yeryüzünde bulunuşun anlamını, giderek de anlamın kendini kaybettirmektedir. Hesâbî ve/veya temsilî düşünme, teknolojik kavrayışı beslemekte ve desteklemektedir. Heidegger teknolojik kavrayışa karşı antidot olarak teemmülî düşünme tarzını öne çıkarmaktadır. Düşünmenin aslı teemmüldür. İnsan “düşünen varlıktır” derken kastedilen onun “teemmül eden bir varlık” olmasıdır. Teemmül, bizi dinginliğe (Gelassenheit), dolayısıyla varlığın hakikatine götürür. Heidegger, teemmülî düşünme ve dinginlik çerçevesinde, teknolojiye ve teknolojik kavrayışa karşı, iki mühim tavırdan söz eder: “eşyaya karşı kayıtsızlık” ve “gizeme açıklık”. Dinginlik içre ve teemmül üzere yaşayan insan, teknolojiye “hem evet hem hayır” demesini, dolayısıyla da teknolojik aygıtlarla uygun bir ilişki kurmasını bilir. Keza, varlıkla bağı taze kalan bu insan, yeryüzünde dingin ve anlamlı bir şekilde ikamet etmek nedir, bunu bilir. Heidegger’de teemmüli düşüncenin “eşyaya * Yrd. Doç. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü. Dîvân DİSİPLİNLERARASI ÇALIŞMALAR DERGİSİ cilt 19 say› 36 (2014/1), 197-XX Dîvân 2014/1 198 Özkan GÖZEL karşı kayıtsızlık”ın yanı sıra bir diğer bileşeni -işaret ettiğimiz üzere- “gizeme açıklık”tır. Biz her iki bileşeni teknolojik dünyamızda deneyimleyebiliriz. Kendimizi gizeme açık tuttuğumuzda, dünyanın temsilî ve/veya hesabi tasavvurunun dar ufuklarının ötesine geçmek mümkün olabilir. İmdi, bu surette biz, gizem olarak kalanı ya da kalması gerekeni bilimin indirgeyici ışığından kaçırabilir ve gizemin muammalığına saygı duymasını öğrenebiliriz. Bilimin veya teknik aklın gizeminden-ettiği dünyamızda, gizeme yani ölçülemeze, tanımlanamaza, kavranılamaza yeniden yer açabilir ve ölçünün, hesabın, tasarımın ve nesneleştirmenin çözülmüş-çözülecek bir şeyden ibaret olarak tasavvur ettiği varlığa sürpriz-karakterini iade edebiliriz; öyle ki, bu durumda, önüne-koyduğu (vor-stellen) her şeyi kolayca “bilme nesnesi” hâline getirip kendi terimlerine tercüme ederek tüketen teknik-bilimsel aklın indirgemeci tavrına karşı daima teyakkuz hâli içinde oluruz. Sonuçta, “eşyaya kayıtsızlık” ile “gizeme açıklığı” uhdesinde tutan insan, “hem evet hem hayır” dediği teknolojiyle uygun bir ilişki tarzı geliştirebilir ve yeryüzünde dingin bir ikamete yol bulabilir. Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Varlık, Varlığın Teknolojik Kavranışı, Teemmülî Düşünme, Hesâbî Düşünme, Temsilî Düşünme, Gelassenheit, Dinginlik, Eşyaya Karşı Kayıtsızlık, Gizeme Açıklık, Esîr.
Güzel sanatların sosyal ve politik alanlara etkisiyle ilgili tartışmalar en azından Antik Yunan’a kadar uzanır. Platon, şiirin illüzyonlar yaratmak suretiyle insanları aldattığına ve sağlıklı bir akıl yürütmeyi engellediğine inanırdı. Saint-Simon ve Adorno gibi sosyologlar ise güzel sanatların toplumu iyileştirme ve sosyal/politik sorunları çözme potansiyelinin altını çizdiler. Dünyaca ünlü Türk şair Nazım Hikmet (1902-1963) de benzer bir şekilde avangart sanata inanmış ve sanatı politik ve ideolojik görüşlerini Türk toplumu ile paylaşmada bir araç olarak kullanmıştır. Onun teknolojiyi ve bilimi yücelten şiirleri bu çabanın bir uzantısı olarak görülmelidir. Zamanın Rus fütürist şairlerinden fazlasıyla etkilenen Nazım Hikmet şiirlerinde bilimsel gelişmeleri övmüş, hızlı trenlere, yüksek binalara ve traktörlere hayranlığını gizlememiştir. Bu makale Nazım Hikmet’in bilim ve teknoloji anlayışını dönemin sosyal ve politik bağlamı ile ilişkilendirerek analiz etmeyi amaçlamaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Cukurova Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2004
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1992
Üniversite araştırmaları dergisi, 2021
Türkiye’de Kitle İletişimi, Der.: N. G. Pazarcı, Turhan Kitabevi, Ankara., 2004
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2014