Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
Sanal kaytarma internet kaynaklarının işle ilgili faaliyetler yerine kişisel ve eğlence amaçlı kullanılması ve işten kaçınma davranışlarının en maliyetli hali olarak tanımlanmaktadır. İşyerinde geçirilen sürenin yaklaşık üçte birini oluşturan sanal kaytarma davranışı önemli bir ekonomik sorun haline gelmiştir. Çalışmanın amacı, sanal kaytarma davranışı ile çalışanların işlerinden duydukları hoşnutluk olarak tanımlanabilen iş doyumu arasındaki ilişkiyi araştırma sonuçları olarak ortaya koymaktır. Araştırma Facebook üzerinden ve aktif çalışanlara yönelik gerçekleştirilmiştir. Örneklem 753 aktif çalışan katılımcıdan oluşmuştur. Sanal kaytarma ve Minnesota iş doyumu ölçekleri kullanılmıştır. Sanal kaytarma ve iş doyumu arasında pozitif yönlü ve zayıf (,134) düzeyde bir ilişki bulunmuştur. Sanal kaytarma ve iş doyumu yaş ile ilişkili olup cinsiyete göre farklılaşmaktadır. Erkeklerde daha yüksektir. Bekar katılımcılar ile çocuk sahibi olanların iş doyumu yüksektir. Sanal kaytarma davranışlarında bir farklılaşma söz konusu değildir.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2023
The main purpose of the research is to examine the mediating role of organizational cynicism in the relationship between workplace incivility and cyberloafing. The research was carried out at the 18th Regional Directorate of Highways. The sample group of the research consists of 407 personnel working in the 18th Regional Directorate of Highways. In the study, it was revealed that workplace incivility has a positive relationship with affective, cognitive and behavioral cynicism, which are the sub-dimensions of organizational cynicism. It was concluded that there is a relationship between workplace incivility and significant cyberloafing. It was concluded that there was no relationship between workplace incivility and trivial cyberloafing. It has been determined that cognitive cynicism has a mediating role in the relationship between workplace incivility and significant cyberloafing. It was determined that affective and behavioral cynicism did not have a mediating role in the effect of workplace incivility on significant cyberloafing. It is thought that examining the relationship between the mentioned workplace incivility, cyberloafing and organizational cynicism variables will make an important contribution to the literature for future studies. As a result of this research, some suggestions were made.
İKTISADI VE İDARI BILIMLERDE ULUSLARARASI ÇALIŞMA VE DEĞERLENDIRMELER, 2024
Toplumların oluştuğu dönemlerden beri insanlar normlar, kurallar, değerler inançlar ve belirli düşünceler etrafında birleşmişlerdir. Ancak son yıllarda toplumun kurumlardan beklentilerinin değişmesi, küreselleşme, teknolojik ilerlemeler, yoğun rekabetin yaşanması ve bilgi birikiminin artması gibi unsurlar iş yerinde çalışanların birbirlerine karşı olan davranış şeklini değiştirmiştir. Çalışanların davranış şekillerinin değişmesi ise, nezaket dışı davranışlara yol açmıştır. Nezaket dışı davranışlara maruz kaldığını düşünen çalışanlar ise, bir süre sonra iş yerine karşı olumsuz tutum ve davranış geliştirmiştirler. Bu bağlamda iş yeri nezaketsizliği, iş yerinde bir çalışandan diğer bir çalışana ve bir yöneticiden bir çalışana karşı yapılan niyeti belirsiz olan, düşük yoğunluğu sahip ve birçok olumsuz davranışı barından bir nezaketsizlik türü olarak ifade edilmektedir (Kanten, 2014: 12’den akt. Alhas, 2021b: 157). Örgütsel sinizm ise,iş yerinde çalışanların iş yerinin bütünlükten, dürüstlükten, adaletten ve iyi niyetten yoksun olduğuna duyulan inancın bir yansımasıdır (Alhas, 2021a: 71). Son olarak sanal kaytarma çalışanların, çalışma süresi içinde görevlerinin dışında kalan faaliyetler için interneti ve bilgisayarı iş yerine zarar verecek şekilde kullanmaları olarak tanımlanmaktadır (Örücü ve Yıldız, 2014: 100). Literatürde sanal kaytarma davranışını açıklamak için değişik kuramlardan yararlanılır. Sanal kaytarma davranışını açıklamak için çalışmada Planlı Davranış Teorisi kullanılmıştır (Ajzen, 1991). Planlı davranış teorisinin üç tür düşünce veya inançla ilişkili olduğu varsayılmaktadır. Buna göre çalışanın göstermiş olduğu davranışların muhtemel sonuçları ile ilgili geliştirdiği inançlar ve elde ettiği sonuçların önemi (davranışsal inançlar), diğer çalışanların beklentileri ve bu ifade edilen beklentilerin önemi (normatif inançlar) ve çalışanların davranışlarının gerçekleştirilmesini kolaylaştıran veya bu davranışların gerçekleştirilmesine engel olan unsurlar hakkındaki inançlar (kontrol inançlar) ve bu unsurların gücüdür (Ajzen, 2006: 1). Planlı davranış teorisine göre çalışanların iş yerinde karşılaştıkları davranışlar çalışanların tutum ve davranışlarını etkileyerek, çalışanların oluşturdukları bu tutum ve davranışlarda çalışanın gelecekte sergileyeceği davranışı açıklar (Ajzen, 2005). Bu teoriye göre çalışanların sanal kaytarma yapmalarının nedeni geçmişte iş yerinde nezaket dışı davranışlarla karşılaşmalarından kaynaklanmaktadır. İş yerinin başarılı olması ve iyi bir performans gösterebilmesi için çalışanların nezaket dışı davranışlarla karşılaşmamaları gerekir. Çünkü çalışanların iş yerinde nezaket dışı davranışlara maruz kalmaları sinik davranışlar geliştirmelerine (Ezeh vd., 2018; Polat, 2020; Manzoor vd., 2020; Özdemir; 2017; Örücü ve Hasırcı, 2020) neden olacaktır. Bu nedenle çalışanların, iş yerine karşı geliştirdikleri sinik tutumların sanal kaytarma gibi davranışlara dönüşmemesi için nezaket dışı davranışların minimum düzeyde tutulması gerekmektedir.Literatür taraması yapıldığı süre boyunca çalışanların nezaketsizlik algılarının sanal kaytarma davranışını nasıl etkilediğini inceleyen bir araştırmaya rastlanılmamıştır. Ayrıca yapılan araştırmalar belediye çalışanları, kamu kurumlarındaki memurlar, kamu iktisadi teşebbüsündeki çalışanlar, iletişim sektöründe çalışanlar ve öğretmenler ile sınırlıdır. Araştırmanın karayollarında çalışan hem beyaz hem de mavi yakalılar üzerinde yapılması bu çalışmayı diğer çalışmalardan farklı kılmaktadır. Yapılan bu araştırma ile literatüre katkı sağlanmak istenmiş ve gelecekte yapılacak araştırmalara öncülük edebileceği düşünüldüğü için de bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu durum ise, araştırmanın literatüre olan katkısını daha da arttırmaktadır.
İKTISADI VE İDARI BILIMLERDE ULUSLARARASI ÇALIŞMA VE DEĞERLENDIRMELER, 2024
Toplumların oluştuğu dönemlerden beri insanlar normlar, kurallar, değerler inançlar ve belirli düşünceler etrafında birleşmişlerdir. Ancak son yıllarda toplumun kurumlardan beklentilerinin değişmesi, küreselleşme, teknolojik ilerlemeler, yoğun rekabetin yaşanması ve bilgi birikiminin artması gibi unsurlar iş yerinde çalışanların birbirlerine karşı olan davranış şeklini değiştirmiştir. Çalışanların davranış şekillerinin değişmesi ise, nezaket dışı davranışlara yol açmıştır. Nezaket dışı davranışlara maruz kaldığını düşünen çalışanlar ise, bir süre sonra iş yerine karşı olumsuz tutum ve davranış geliştirmiştirler. Bu bağlamda iş yeri nezaketsizliği, iş yerinde bir çalışandan diğer bir çalışana ve bir yöneticiden bir çalışana karşı yapılan niyeti belirsiz olan, düşük yoğunluğu sahip ve birçok olumsuz davranışı barından bir nezaketsizlik türü olarak ifade edilmektedir (Kanten, 2014: 12’den akt. Alhas, 2021b: 157). Örgütsel sinizm ise,iş yerinde çalışanların iş yerinin bütünlükten, dürüstlükten, adaletten ve iyi niyetten yoksun olduğuna duyulan inancın bir yansımasıdır (Alhas, 2021a: 71). Son olarak sanal kaytarma çalışanların, çalışma süresi içinde görevlerinin dışında kalan faaliyetler için interneti ve bilgisayarı iş yerine zarar verecek şekilde kullanmaları olarak tanımlanmaktadır (Örücü ve Yıldız, 2014: 100). Literatürde sanal kaytarma davranışını açıklamak için değişik kuramlardan yararlanılır. Sanal kaytarma davranışını açıklamak için çalışmada Planlı Davranış Teorisi kullanılmıştır (Ajzen, 1991). Planlı davranış teorisinin üç tür düşünce veya inançla ilişkili olduğu varsayılmaktadır. Buna göre çalışanın göstermiş olduğu davranışların muhtemel sonuçları ile ilgili geliştirdiği inançlar ve elde ettiği sonuçların önemi (davranışsal inançlar), diğer çalışanların beklentileri ve bu ifade edilen beklentilerin önemi (normatif inançlar) ve çalışanların davranışlarının gerçekleştirilmesini kolaylaştıran veya bu davranışların gerçekleştirilmesine engel olan unsurlar hakkındaki inançlar (kontrol inançlar) ve bu unsurların gücüdür (Ajzen, 2006: 1). Planlı davranış teorisine göre çalışanların iş yerinde karşılaştıkları davranışlar çalışanların tutum ve davranışlarını etkileyerek, çalışanların oluşturdukları bu tutum ve davranışlarda çalışanın gelecekte sergileyeceği davranışı açıklar (Ajzen, 2005). Bu teoriye göre çalışanların sanal kaytarma yapmalarının nedeni geçmişte iş yerinde nezaket dışı davranışlarla karşılaşmalarından kaynaklanmaktadır. İş yerinin başarılı olması ve iyi bir performans gösterebilmesi için çalışanların nezaket dışı davranışlarla karşılaşmamaları gerekir. Çünkü çalışanların iş yerinde nezaket dışı davranışlara maruz kalmaları sinik davranışlar geliştirmelerine (Ezeh vd., 2018; Polat, 2020; Manzoor vd., 2020; Özdemir; 2017; Örücü ve Hasırcı, 2020) neden olacaktır. Bu nedenle çalışanların, iş yerine karşı geliştirdikleri sinik tutumların sanal kaytarma gibi davranışlara dönüşmemesi için nezaket dışı davranışların minimum düzeyde tutulması gerekmektedir. Literatür taraması yapıldığı süre boyunca çalışanların nezaketsizlik algılarının sanal kaytarma davranışını nasıl etkilediğini inceleyen bir araştırmaya rastlanılmamıştır. Ayrıca yapılan araştırmalar belediye çalışanları, kamu kurumlarındaki memurlar, kamu iktisadi teşebbüsündeki çalışanlar, iletişim sektöründe çalışanlar ve öğretmenler ile sınırlıdır. Araştırmanın karayollarında çalışan hem beyaz hem de mavi yakalılar üzerinde yapılması bu çalışmayı diğer çalışmalardan farklı kılmaktadır. Yapılan bu araştırma ile literatüre katkı sağlanmak istenmiş ve gelecekte yapılacak araştırmalara öncülük edebileceği düşünüldüğü için de bu çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu durum ise, araştırmanın literatüre olan katkısını daha da arttırmaktadır.
2023
TEKSTİL ÇALIŞANLARINDA İŞ DOYUMU VE YAŞAM DOYUMU ARASINDAKİ İLİŞKİNİN SAPTANMASI Öz: Amaç: Bu araştırma, tekstil çalışanlarında iş doyumu ve yaşam doyumu arasındaki ilişkinin saptanması amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma, tanımlayıcıkesitsel nitelikte bir araştırma olarak planlanmıştır. Bu araştırmanın evrenini, Tunceli sanayi bölgesindeki tekstil çalışanları oluşturmaktadır. Veriler, Ocak-Şubat 2022 tarihleri arasında 136 tekstil çalışanı ile yüz yüze toplanmıştır. Araştırmada, Tanımlayıcı Bilgi Formu, İş Doyumu ve Yaşam Doyumu Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma) kullanıldı. Verilerin normal dağılım göstermediği basıklık ile test edildi. SPSS 25 ve JAMOVI programı kullanılarak t testi ve One Way ANOVA analizi yapılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan tekstil çalışanlarında yaşam doyumu ortalaması 11.44±2.91; iş doyumu ortalaması 73.13±8.83 olarak saptanmıştır. Yaş, cinsiyet, medeni durum, gelir durumu, çocuk varlığı, eğitim ve çalışma yılı, iş memnuniyeti ve alkol kullanımı ile iş doyumu ve yaşam doyumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05). Uyku süresi ve sigara kullanımı ile yaşam doyumu arasında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Sonuç: Bu araştırmada, tekstil çalışanlarının iş ve yaşam doyumları orta düzeyin üzerinde çıkmıştır. Elde edilen sonuçlar; iş doyumu ile yaşam doyumu arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir. İşverenler, çalışanlarına iş doyumunu arttırmaya yönelik eğitimler düzenlemelidirler. Bu doğrultuda işyeri hekimi ve işyeri hemşiresi sağlığı koruyup geliştirme çalışmalarına ağırlık vermelidir. Periyodik ve düzenli aralıklarla sağlık kontrolleri ve muayeneleri ile sağlığı iyileştirmeye ilişkin yaklaşımlar başlatılmalıdır. Anahtar Kelimeler: İş Doyumu, Yaşam Doyumu, Tekstil, İşçi DETERMINING THE RELATIONSHIP BETWEEN JOB SATISFACTION AND LIFE SATISFACTION IN TEXTILE EMPLOYEES Purpose: This research was conducted to determine the relationship between job satisfaction and life satisfaction in textile workers. Materials and Methods: The research was planned as a descriptive-cross-sectional study. The population of this research consists of textile workers in the Tunceli industrial region. Data was collected face to face with 136 textile workers between January and February 2022. In the research, Descriptive Information Form, Job Satisfaction and Life Satisfaction Scale were used. Descriptive statistical methods (number, percentage, mean and standard deviation) were used to evaluate the data. It was tested with kurtosis that the data did not show a normal distribution. T test and One Way ANOVA analysis were performed using SPSS 25 and JAMOVI program. Results: The average life satisfaction of textile workers participating in the research was 11.44±2.91; The average job satisfaction was found to be 73.13±8.83. There was no statistically significant difference between age, gender, marital status, income level, presence of children, years of education and working, job satisfaction and alcohol use, and job satisfaction and life satisfaction (p>0.05). A statistically significant difference was found between sleep duration and smoking and life satisfaction (p<0.05). Result: In this research, the job and life satisfaction of textile workers was above the medium level. Obtained results; showed that there is no relationship between job satisfaction and life satisfaction. Employers should organize training for their employees to increase job satisfaction. In this regard, the workplace physician and workplace nurse should focus on work to protect and improve health. Approaches to improving health should be initiated through periodic and regular health checks and examinations. Key Words: Job Satisfaction, Life Satisfaction, Textile, Worker
Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi, 2022
Bu çalışmanın amacı iş yerindeki panoptikon uygulamalarının çalışanların sanal kaytarma davranışı üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda nicel bir araştırma yapılmıştır. Araştırmanın ana kütlesini Bitlis Eren Üniversitesi'nde görev yapan akademik ve idari personel oluşturmaktadır. Rassal örnekleme ile araştırmaya katılan 303 akademik ve idari personel örneklemi oluşturmaktadır. Anket yöntemi ile elde edilen veriler SPSS 25 ve Amos 23 programları ile ilk olarak güvenirlik ve geçerlilik yönünden analiz edilmiştir. Daha sonra açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile değişkenlerin bileşen yapıları tespit edilmiştir. Literatür taraması sonucunda oluşturulan hipotezleri test etmek amacıyla regresyon analizi yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre; izlenme bilgisi ve negatif panoptikonun önemli sanal kaytarma davranışı üzerinde anlamlı etkiye sahip olduğu görülmüştür. Ayrıca negatif panoptikonun önemsiz sanal kaytarma davranışı üzerinde de anlamlı etkisi olduğu görülmüştür. Araştırma bulgularına göre; çalışanların panoptikona ilişkin bilgilere sahip olmasına ve gözetimden rahatsızlık duymasına rağmen sanal kaytarma davranışlarına devam ettiği söylenebilir.
yatırımlarından farklı olarak marka, teknoloji, işletmecilik bilgisi yanısıra yatırımcıya yatırımını kontrol etme yetkisi de sağlamaktadır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımları gelişmekte olan ülkeler için öncelikle yatırımları için ek dış kaynak olmaktadır. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının sermaye birikimini hızlandırması "kaynak dağılımı etkinliği", üretimi artırması "üretim etkinliği", artan üretime bağlı olarak üretim faktörlerinin aldıkları paydaki değişim ise "dağılım etkisi" olarak ifade edilmektedir. Yatırımı kontrol etme yetkisinin yabancı da olması nedeniyle, doğrudan yabancı sermaye yatırımının "bağımsızlık etkisi "de sözkonusu olmaktadır 3 .
İnönü Üniversitesi, 2022
The main purpose of the research is to examine the mediating role of organizational cynicism in the relationship between workplace incivility and cyberloafing. The research was carried out at the 18th Regional Directorate of Highways (KGM). The sample group of the research consists of 407 personnel working in the 18th Regional Directorate of Highways (KGM). These personnel were selected by the convenience sampling method. Within the scope of the research, the opinions of the personnel working in the 18th Regional Directorate of Highways were obtained through the workplace incivility scale, organizational cynicism scale, cyberloafing scale and social desirability scale. In addition, the personal information form regarding the demographic information of the personnel was also used. In this study, it is discussed that employees who have been subjected to workplace incivility in public institutions develop cynical attitudes towards the organization and as a result of this situation, they give weight to cyberloafing behaviors. The models established for the study of research hypotheses were based on the structural equation model with the help of the Amos program. In the study, when the differences of workplace incivility, cyberloafing and organizational cynicism according to gender, age, marital status and title were examined, it was found that only organizational cynicism differed according to age. As a result of the research, it was found that workplace incivility has a positive relationship with affective, cognitive and behavioral cynicism, which are the sub-dimensions of organizational cynicism. It has been concluded that there is a relationship between workplace incivility and significant cyberloafing, and there is no relationship between workplace incivility and insignificant cyberloafing. Cognitive cynicism has been found to have a mediating role in the relationship between workplace incivility and significant cyberloafing, while affective and behavioral cynicism has not been found to have a mediating effect on the effect of workplace incivility on significant cyberloafing.
Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
The point of this scope is to observe the force of organizational commitment on cyberloafing. Working Kars Highways 18. It was engaged out in the Regional Directorate. The sample of the study consists of 381 managers and civil servants designated by the easy sampling modus. To conduct analysis, the data collected for the study, confirmatory factor analysis, multiple regression analysis and exploratory factor analysis were to be realized and frequency distributions, normal distributions, averages, kurtosis, distortions and standard deviations were examined. In addition, the method of multiple linear regression analysis was also used in order to designate the prediction levels of independent variables for dependent variables. According to the data received; it has been found that there is a moderate bond between organizational commitment and cyberloafing. According to the outcomes of the regression analysis; it has been discovered that significant cyberloafing noticeably predicts emotional attachment, continuation attachment and normative attachment at a significant level. However, it has also been found that trivial cyberloafing. Does not predict emotional commitment, continuation commitment and normative commitment at a significant level. Since there are a certain size of examines scoping the force of organizational commitment on cyberloafing when the literature review is conducted, it is apprehension that this study may contribute.
Örgütsel Davranış Çalışmaları Dergisi, 2024
Günümüzde insan hayatını kolaylaştırma açısından internet, vazgeçilmez bir konumda. Dijitalleşen dünyada hemen hemen her şey internet vasıtasıyla çözülmeye çalışılmaktadır. İnternet, insanların hizmetine sunulan dijital dünyanın sürekli değişen ve dönüşen bir etkileşim aracı olarak işlev görmektedir. Bu işlevsellik insanların, işletmelerin ve dünya genelindeki sistemlerin üzerinde giderek artan bir etkiye sahiptir.Geleneksel iş modellerinin farklılaştığı, müşteri çeşitliliğinin arttığı ve rekabetin giderek yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. İşletmeler, dijitalleşme sürecine uyum sağlayarak kendilerini yeniden yapılandırıyorlar. Ancak, bu dönüşüm sürecinde işletmelere hem fırsatlar hem de tehditler sunulmaktadır. Fırsatlara karşı hazırlıklı olmak ve tehditlere karşı önlem almak işletmeleri daha sürdürülebilir kılacaktır. Verimliliği arttıran ve rekabet avantajı sağlayan teknolojiler, işletmelerin amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracaktır.Teknolojinin kullanımı çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu zorluklardan biri, işletmelerde sanal kaytarma olgusudur. Mesai saatleri içerisinde çalışanların işletmedeki işlerini bir kenara bırakıp önemli veya önemsiz şekilde üretkenlik karşıtı bir davranış olarak internet ortamlarında gezinmesi olarak tanımlanan sanal kaytarma, işletmeler için dikkat edilmesi gereken husus olarak göze çarpmaktadır. Bu çalışma, üretkenlik karşıtı bir davranış olarak sanal kaytarma kavramının teorik yapısı, öncül faktörleri, nedenleri ve diğer ilgili kavramlarla ilişkisi üzerine odaklanmıştır.
… ve Uygulama Dergisi
Parion Akademik Bakış Dergisi, 2021
Bu çalışmanın amacı, örgütlerde sanal kaytarma davranışının, grup çatışması ve yaratıcı davranışlar üzerindeki etkisinin incelemektedir. Literatürdeki çalışmalarda işgörenler tarafından algılanan sanal kaytarma davranışının bireysel ve örgütsel açıdan birçok olumsuz sonucu olduğu ileri sürülmektedir. Bu doğrultuda sanal kaytarma davranışının grup çatışması ve yaratıcı davranışlara olan etkisi incelenmektedir. Araştırma kapsamında Çanakkale ili Biga ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 27 ilk, orta ve lise okullarında görev yapan 231 idareci ve öğretmenlerden anket tekniği ile veriler toplanmıştır. Analizlerde SPSS 24 programları kullanılmıştır. Elde edilen veriler faktör analizleri, korelasyon analizi, regresyon analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularına göre; sanal kaytarma davranışının, grup çatışması ve yaratıcı davranışlar üzerinde etkisinin olduğu belirlenmiştir. Araştırma bulguları, eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenlerdeki sanal kaytarma davranışının, grup çatışması üzerinde olumlu ve anlamlı yönde etkisinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca sanal kaytarma davranışının, yaratıcı davranışlar üzerinde olumsuz ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu belirlenmiştir.
Türk tarım sektöründe küçük işletme büyüklüğü sebebiyle ortaya çıkan verimsizlik sorununa, Zirai Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları (ZGYO) ile çözüm önerilen bir makaledir. The article offers a solution for the efficiency problem of Turkish farms. The solution proposal is based on Farmland Real Estate Investment Trusts
Erasmus International Academic Research Symposium on Education and Social Sciences, 2019
Bugün sosyal medya olarak hayatımızda önemli bir yere sahip olan yeni dijital iletişim ortamları, bireylerin gündelik hayatlarını, duygu ve düşüncelerini, bilgilerini ve her tür ve biçimde oluşturdukları içerikleri paylaştıkları, sürekli aktif ve gelişen platformlardır. İletişim araştırmalarının başlangıcından bu yana kitle iletişim araçlarını kullanan izleyiciler sadece hedef kitle olarak konumlandırılmış ve medyadan etkilenen bireyler olarak ele alınmış ve sadece medyanın etkileri yönünden incelenmiştir. İletişim araştırmaları yoğunlaştıkça kullanımlar ve doyumlar yaklaşımının ortaya çıkması ile izleyici pasif bir hedef kitleden ziyade, medyadaki içeriği kendi ihtiyaçları doğrultusunda alan ve kullanan, aktif bir unsur haline gelmiştir. Dolayısıyla bu yaklaşım, kullanıcılarının hem üretici hem de tüketici olduğu sosyal medyanın doğası ile son derece uyumlu bir yapıya sahiptir. Bireyler genellikle sosyal medyayı boş zamanlarını değerlendirmek, eğlenmek, gündemi takip etmek ve keyifli vakit geçirmek amacıyla kullanmaktadır. Ancak son dönemlerde, sosyal medya platformlarında popüler kültür ürünlerinin yanı sıra sanat temalı paylaşımlar da oldukça ilgi görmektedir. Bir yüksek kültür ürünü olarak kabul edilen sanatın, daha geniş kitlelere ulaşabilmesinin önündeki en büyük engel; onu anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için gereken bilgi birikiminin yokluğudur. Dolayısıyla gereken bilgi birikiminden yoksun olan bireyler, yüksek sanat ve kültürden uzaklaşarak kitle iletişim araçları vasıtasıyla kendilerine sunulan popüler kültür ürünlerini tüketmektedir. Sosyal medyanın yaygınlaşması ile bilgiye ulaşmanın hızlanması ve kolaylaşması; yüksek sanat ve kültürün de ulaşılabilirliğini arttırmış, reprodüksiyonların yayılmasını sağlamıştır. Bu çalışmada kullanımlar ve doyumlar yaklaşımı çerçevesinde sosyal medya ve kültür - sanat ilişkisinin yanı sıra popüler kültür ve yüksek kültür arasındaki ilişki incelenecektir. As social media, having an important place in our lives, new digital communication environments are active and thriving platforms that people share their daily lives, feelings, thoughts and contents of any nature. Since the beginning of communication research; the people using mass media have been only defined as target mass that are affected by the media and they have been observed from the point of the media effects. Along with the development of communication research, with the appearance of uses and gratifications approach, the audience began to be treated as an active element, selecting and using the media content due to their needs and wishes. Hence, this approach has a coherent structure with the nature of social media, in which the users are both producers and consumers. Individuals generally use social media in order to make use of their spare time, entertain themselves and be up to date. Lately; art-themed sharings attract the audience as well as popular culture contents in social media platforms. The major obstacle of art to reach the masses as a product of high culture is the lack of knowledge to understand and interpret it. Therefore, the individuals that lack of necessary knowledge are alienated from high culture and art and consume the popular culture products offered them via mass media. Due to the popularization of social media, reaching the knowledge became easier and faster. This led high culture and art to be more accessible. In this study; not only the relationship between the social media, high culture and art, but also the relationship between popular culture and high culture will be examined.
İş doyumu, insanın yaptığı işten zevk almasını, tatmin olmasını ve hayat kalitesini ifade etmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, hem çalışanlar ve hem de örgütler açısından önemli bir unsur olan iş doyumu üzerindeki cinsiyet değişkenin etkisini incelemektir. İnsan kaynaklarının işi hakkında hissettiği duygu olarak tanımlanan iş doyumu; iş verimliliği, çalışan devamlılığı, performans gibi örgütlerin başarısını etkileyen birçok kavram arasında önemli bir yere sahiptir. Bu çerçevede, Karabük ilindeki bir kamu kurumunda çalışan insan kaynaklarının, iş doyum durumları, iş doyum ölçeği ile ölçümü ve cinsiyetin iş doyumu üzerindeki etkileri incelemiştir. Bu inceleme anket yöntemiyle elde edilen verilerin analiz edilip yorumlanması ile gerçekleştirilmiştir. Analiz sonuçlarına göre iş doyum ölçeğinde yer alan bazı yargıların cinsiyet ile anlamlı olarak farklılaştığı görülmüştür. Anlamlı bulunan yargıların yöneticilerce dikkate alınması, insan kaynaklarının moral ve motivasyonlarını arttırarak örgütsel etkinliğe katkıda bulunacak ve daha yaşanabilir örgütlerin oluşturulmasına hizmet edebilecektir.
İŞ TATMİNİNİN SANAL KAYTARMA ÜZERİNDEKİ ETKİSİ THE EFFECT OF JOB SATISFACTION ON CYBERLOAFING, 2017
The aim of research is to examine the effect of the job satisfaction expressing the employee's contentment about his/her job on cyberloafing expressing employees' usage of information technologies
Verimlilik Dergisi, 2021
Ülke ekonomilerinde önemli yere sahip olan imalat sanayinde rekabetçiliğin geliştirilebilmesi için işgücü verimliliğini artırmaya yönelik stratejiler benimsenmesi, sürdürülebilir ekonomik büyümenin temelidir. Ekonomik büyümeye üretim yaklaşımı ile bakılması gerektiğinden, bu çalışmada, büyümenin lokomotifi olarak görülen imalat sanayinin işgücü verimliliği ile ekonomik büyüme ilişkisi araştırılmak istenmiştir. Yöntem: Bu çalışmada, VAR Analizi kullanılarak 2005-2017 döneminde Türkiye'de imalat sanayi işgücü verimliliği ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki araştırılmıştır. Bulgular: Yapılan istatistiksel analizlerin sonucunda, hem uzun dönemde hem de kısa dönemde imalat sanayi işgücü verimliliği ve ekonomik büyüme arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi tespit edilmiştir. İmalat sanayindeki işgücü verimliliği artışının ülke ekonomisinde büyümeye neden olduğu ve ekonomik büyümenin de imalat sanayideki işgücü verimliliği artışına neden olduğu tespit edilmiştir. Özgünlük: İmalat sanayindeki işgücü verimliliği ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi analiz etmek için imalat sanayi çalışılan saat başına üretim endeksi, Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla zincirlenmiş hacim endeksi ve imalat sanayi kapasite kullanım oranına ait üç aylık verilerden oluşan seriler kullanılmıştır. İstatistiksel yöntemler kullanılarak yapılan bu çalışma, literatüre katkı sağlaması bakımından önemlidir.
Geliş Tarihi (Received): 11.02.2016 – Kabul Tarihi (Accepted): 26.02.2016 Öz Zaman yönetimi günümüz işletmelerindeki en büyük rekabet silahlarından birisidir. Örgütün zamanından alıkonulan bir dakika bile büyük önem taşımaktadır. Teknolojinin yaygınlaşması ile beraber internet, bilgisayarlar ve akıllı telefonlar insan hayatının her anını işgal eder hale gelmiştir. İnternet ve bilgisayar teknolojileri iş yapma yöntemlerini pratikleştirerek ve kısaltarak işletmeler için vazgeçilmez bir iş görme vasıtası haline gelmiştir. Ancak internet yararlarının yanı sıra birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. İşgörenlerin interneti mesai saatleri içinde iş dışı amaçlarla kullanmaları günümüzde sık karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Literatürde sanal tembellik adı verilen bu davranış işletmelerde zaman, maliyet ve verimlilik kayıplarına neden olmakta, işletmeyi çeşitli yasal yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, işyerinde sanal tembellik davranışı ve etkin zaman yönetimi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Araştırma sonucunda, zaman yönetimi ölçeğinin alt boyutu olan zaman tuzaklarının sanal tembellik davranışını pozitif yönde etkilediği tespit edilmiştir.
Tasarımda insanın yetenek ve sınırlamalarının yanı sıra, fiziki, zihinsel ve sosyal özelliklerinin de dikkate alınması gerekir. İş tasarımı çalışmasının amaçlarını iki temel grupta toplamak mümkündür (Üreten,s.442):
Bu çalışmanın amacı, kişilik-iş uyumunun, iş ve yaşam doyumu ve duygusal tükenmişlik düzeyi üzerine etkisini incelemektir. Çalışmada muhasebeci olarak çalışan 154 kişi üzerinde bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde, frekans dağılımı, korelasyon ve regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen sonuçlara göre, kişilikleri ile yapmış oldukları meslekleri uyumlu olan bireylerin iş ve yaşam doyumlarının yüksek olduğu görülmektedir. Ayrıca kişilikleri ile meslekleri uyumlu olan bireylerin daha az duygusal tükenmişlik yaşadıkları tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda, bireylerin kişiliklerine uygun iş veya meslek seçmelerinin yaşam kalitesini ve yapmış olduğu meslekteki başarısını etkileyeceği söylenebilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.