Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
…
25 pages
1 file
Yonetmen panelimizde bu yil 2 yonetmenimiz var. Gecen yil 6 yonetmenimiz bulunmaktaydi. Biraz once kafede Dervis Bey ile sohbet ederken 22 oturumumuzun oldugunu soyledim, 88 sunumumuzun oldugunu belirttim. Gecen sene de benzer sayilar oldugunu vurguladim. Kendisi de soyle dedi: “Ya Turkiye’de bu kadar dusunen insan var mi?” Ben de dedim ki varmis. Demek ki varmis. Biraz da maharet onlari bir araya getirmek. Gercekten bu sempozyum dusunen insanlari bir araya getiren bir ozellige sahip olmaya basladi. Oncelikle aksamin bu saatinde buraya geldiginiz icin hepinize tesekkur ederiz.
SineFilozofi, 2019
SineFilozofi Dergisi'nin 23-25 Kasım 2018 tarihlerinde Akbank Sanat Merkezi'nde düzenlediği yönetmen panelinde Ercan Kesal, Tayfun Pirselimoğlu ve Ceylan Özgün Özçelik konuştular...
Sinefilozofi , 2020
Yönetmenler: Derviş ZAİM, Pelin ESMER Moderatörler: Serdar ÖZTÜRK, Işıl BAYSAN SERİM Serdar Öztürk: Hoş geldiniz değerli konuklar. Yönetmen panelimizde bu yıl 2 yönetmenimiz var. Geçen yıl 6 yönetmenimiz bulunmaktaydı. Biraz önce kafede Derviş Bey ile sohbet ederken 22 oturumumuzun olduğunu söyledim, 88 sunumumuzun olduğunu belirttim. Geçen sene de benzer sayılar olduğunu vurguladım. Kendisi de şöyle dedi: "Ya Türkiye'de bu kadar düşünen insan var mı?" Ben de dedim ki varmış. Demek ki varmış. Biraz da maharet onları bir araya getirmek. Gerçekten bu sempozyum düşünen insanları bir araya getiren bir özelliğe sahip olmaya başladı. Öncelikle akşamın bu saatinde buraya geldiğiniz için hepinize teşekkür ederiz. Şimdi tabii ilginç bir sempozyum oluyor yani sinema ve felsefe. Felsefe madem sorgulamak üzerine kuruluysa biraz-tırnak içerisinde-sıkıştırma üzerine kuruluysa bizim de bu panelde yönetmenleri sıkıştırma hakkımız var diye düşünmekteyim. Dolayısıyla baştan yönetmenlerimizi uyarıyorum. Yani burada hem biz hem de dinleyiciler tarafından sıkıştırılabilirsiniz. Çünkü sorgulama hakkımız var ve felsefe demek zaten sonuna kadar sorgulama demek. Işıl Hocam, yöntem olarak şöyle bir yöntem takip edelim mi? Geçen yılki yöntem. Biz genel sorularımızı soralım moderatörler olarak, daha sonra sözü dinleyicilere verelim-çünkü onlarında da sormak istedikleri sorular var-ve kendi aramızda bir söyleşi yapalım. Sorgulayıcı, sıkıştırıcı bir söyleşi. Işıl Baysan Serim: Soruları teker teker mi soralım yoksa hepsini birden mi soralım? Serdar Öztürk: Teker teker soralım. Pelin Esmer: Yavaş yavaş gelin. Sıkıştırma filan, şimdi böyle daha başlangıçta. Serdar Öztürk: Mizah ustası, mizahi konuşan Derviş Bey zannediyor millet ama gördüğünüz gibi bizde de bir şeyler var, değil mi? Işıl Baysan Serim: Tabii canım. Bir temayül oluştu zaman içerisinde. Sinemacı dostlarımız sayesinde o dili biz de öğrenmeye başladık. Serdar Öztürk: İzninizle, o zaman ben genel bir soruyla başlayayım. Şimdi, felsefede iki yaklaşım var. Kabaca toplarsak birincisi, kavram ve mantık temelli bir sunum. Kavram ve mantık üzerinden giden bir yaklaşım, hakikati bulma kaygısı ve bunun içinde olağanüstü kavramsal çerçeveler yaratmak. Diğer tarafta ise, nasıl yaşamalıyız sorusu üzerine bu bir gün önce bahsettiğim mesele, nasıl yaşamalıyız sorusu üzerine biraz kafa yoran bir düşünce. Dolayısıyla bu iki yaklaşım birbiriyle çokta uyumlu değil aslında. Şimdi sizin-Söyleşiler.Interviews
SineFilozofi, 2019
Hoş geldiniz. Cumartesi gününüzü bizimle geçirdiğiniz için teşekkür ediyoruz. Hocalarımızla daha önceki görüşmemizde şöyle bir karar aldık, sizlerin de izniyle. İsterseniz "Genel sorunlar" başlığını taşıyan birinci panelimizde hocalarımıza beşer dakika verelim, iki tur yapalım sonra sorulara geçelim. Hocalarım, uygun mudur? Tamamdır. Sayın Belmin Söylemez ile başlamak istiyorum. Özellikle yapım öncesi ve yapım sonrasında çeşitli sorunlar olduğunu bildiğimiz bir sistem içinde Türk filmleri üretilmekte. Bu konuda ilk film yapma çabası ne derece zor ve son dönem Türk sinemasında neden yeni yönetmenler ikinci filmlerini yapmakta bu kadar zorlanıyorlar? BELMİN SÖYLEMEZ: Teşekkür ederim. Geçenlerde bir festivalde, Türkiye'deki bir festivalde bir sinema yazarı, bir yönetmeni sunarken şöyle bir şey söyledi: 'Türkiye ilk filmler çöplüğü'. Ve bu laf gerçekten benim çok ağırıma gitti. Ayrıca şöyle düşündüm; olabilir, birçok ilk film yapılmıştır, ikincisi yapılamamıştır. Ama yani bunu böyle tanımlamak neden? İnsan bir filmle de kalabilir yine de, ikincisini yapması gerekmez diye de düşünüyorum. Ama bunun ötesinde evet, ilk film yapmak çok zor. Ben ilk filmimi aslında ilk film diye de tanımlayamıyorum. Şimdiki Zaman'a ilk kurmaca filmim diyebilirim. Çünkü daha öncesinde yaptığım kısa filmler ve uzun belgeseller de var; ortak bir çabanın ürünü olan. İlk filmi de tıpkı diğerlerini yaptığım gibi yaptım ve tamamen kendi olanaklarımızla, kendi çabamızla başladık. Daha sonra kurguyu tamamladıktan sonra destek imkânı bulduk. Kültür Bakanlığı'ndan yapım sonrası desteği aldık. Ama daha önce başvurduğumuz hiçbir yerden hiçbir destek alamadık. Belgesellerde de kısa filmlerde de böyle olmuştu. Yaptığımız uzun metraj belgesel Bu Ne Güzel Demokrasi'yi de yine ortak bir çaba olarak, bir film kolektifi olarak gerçekleştirmiştik dört yönetmen. Ama onun dışında da kolektifin içinde görüntü yönetmenleri, ses yapan arkadaşlar, prodüksiyonda gönüllü çalışan arkadaşlar, tamamen bir 'Bu filmi yapalım' güdüsüyle ortaya çıkan bir belgesel olmuştu. Filmin kaba kurgusunu tamamladıktan sonra İsveç Konsolosluğu'ndan fon bulabilmiştik ve bu sayede tamamlamıştık. Yani, ben aslında bu tür bir pratiğe önce yapıma kendi kendimize başlayıp daha sonra yol alırken, bir şekilde gemi yola çıktıktan sonra, artı bir destek bulmaya daha önceden alışmıştım diyebilirim. O yüzden de tabii ki ilk filmi yaparken çok zorlandık. Tamamen desteklerle, arkadaşlarımızın yardımıyla, kendi çabalarımızla yaptık ama-ufak bir ekiple, dokuz kişilik bir ekiple-bunun imkânsız olmadığını gördük. Bir de ben daha önce sinemaya çok zor şartlarda, film pratiğine alışkan bir insanım yönetmen-Söyleşiler.Interviews
Connectist: Istanbul University Journal of Communication Sciences, 2021
Bu çalışmada Covid-19 pandemisinin sinema sektöründe yarattığı kriz ve bu krize yönelik destek paketlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Krize ve destek mekanizmalarına yönelik görüşmelerden elde edilen veriler, sinema salonları, sinema çalışanları ve yapım grubu başlıkları altında toplanarak incelenmiş ve betimsel olarak analiz edilmiştir. Sinema sektöründe Covid-19 pandemisinin yarattığı kriz, sektörün yapısal sorunlarından (örgütlenme, güvencesiz ve ağır çalışma koşulları, telif hakları, dağıtım ve işletmecilikte tekelleşme, yeterli sermaye birikiminin olmaması gibi) bağımsız olmayıp birbirleriyle ilişkili bu alanlardaki krizi daha da derinleştiren bir seyir izlemiştir. Çalışmada sinema sektörüne yönelik farklı destek paketleri oluşturulması gerektiği ortaya konmakta ve sektörün desteklenme yöntemleri tartışılmaktadır. Destek paketleri kısa vadede Covid19’un ortaya çıkardığı problemleri gidermeye, uzun vadede sektörün yapısal sorunlarını çözmeye yönelik olmalıdır. Sektör temsilcileri ile yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği başta olmak üzere nitel yöntem kullanılmıştır. Pandemi, sinema sektörünün var olan yapısal sorunlarını çözmek için katalizör işlevi görebilir. Sinema, gerek ulusal kültürün temsilcisi olma niteliğinden ötürü, gerekse kültür ekonomisi içinde yüksek katma değer yaratma potansiyeline sahip olması nedeniyle kriz zamanlarının da ötesinde desteklenmek zorundadır. Yirmi birinci yüzyılın pandemi gibi krizlerle geçeceğine dair genel bir kanıdan hareketle bu çalışma, destek mekanizmalarının kalıcı olması için yasal düzenlemeler yapılarak, “Sinema-Televizyon Kriz Destek Fonu” oluşturulmasını önermektedir. Anahtar Kelimeler: Türk sineması, Covid-19 pandemisi, kriz, Covid-19 önlemleri, destek politikaları Covid-19 Pandemic And Crisis In The Film Sector:Opportunity To Confront Structural Problems This study aimed to examine the crisis in the film industry as a result of the Covid-19 pandemic and its corresponding support packages for behind-thecamera employees, movie theaters and film productions. Since the crisis is dependent on the structural problems of the sector (i.e., organization, unsafe and poor working conditions, copyright issues, monopolization in distribution and management, insufficient capital accumulation, and piracy), it deepens This work is licensed under the current crisis in these interrelated areas. Thus, various support packages specific to the cinema sector should be created. To explore potential support packages, the study conducted semi-structured in-depth interviews with representatives of the sector. The pandemic can be a catalyst for solving the existing structural problems of the film industry, which exhibits different dimensions in this process. Cinema should be supported even beyond crisis because it is an important representation of national culture and holds the potential to create high value in the cultural economy. Based on the general assumption that crises, such as pandemics, in the 21st century will come to pass, this study proposes a permanent support mechanism called the Cinema-Television Crisis Support Fund through legal arrangements. Keywords: Turkish cinema, Covid-19 pandemic, crisis, Covid-19 safety guidance, support policies
Sinema da yeniden yorumlayan bir pratik olarak kabul görmüştür. Öncelikle klasik anlatı yapısını benimseyen sinema bir eğlence olgusu olarak gelişimini devam ettirmiştir. Hollywood klasik sinema anlatısına karşıt olarak İtalya’da ortaya çıkan Yeni Gerçekçilik Akımı ile Fransız Yeni Dalga Akımı, sinemada modern anlatı yapısını ortaya koymuştur. Modern anlatıya göre yönetmen bir edebiyatçının kalemini kullandığı özgürlükte kamerasını kullanmalıdır. Filmin sahibi olan yönetmen belli bir stil ve içsel bütünlükle filmin tek yaratıcısı olmalıdır. Bu çalışmada Türk Sinemasında auteur olarak kabul edilen yönetmenler arasında olan, Zeki Demirkubuz’un sineması auteur kuram çerçevesinde incelenmektedir. Çalışma kapsamında auteur kuram bağlamında yönetmenin sanatçı ruhunun, hayata karşı duruşunun filmlerinin sinematografik dili, anlatı yapısı, temaları ve karakterlerine nasıl biçim verdiği ele alınmış; yönetmenin sinema dilinin öğelerinden faydalanarak, anlatımda yeni katmanlara ulaşıp ulaşmadığı sorgulanmıştır. Filmlerin çözümlenmesinde yararlanılan analiz tekniği tematik içerik analizidir. Çalışma sonucunda, Zeki Demirkubuz’un bir auteur olup olmadığı filmlerinin yaratılmasında en büyük sorumluluğu taşıyıp taşımadığı, filmleri arasındaki ortak karakteristik yapılar göz önünde bulundurularak ortaya konulmaktadır.
Toplumsal Değişim Dergisi, 2024
Sinemanın toplumla olan ilişkisinde filmler, toplumun gerçekliğini ve dinamiklerini yansıtır. Eğitimin de özü itibariyle toplumsal yapıların bir ürünü olması göz önünde bulundurulduğunda, eğitim ve okul temalarını konu alan filmleri incelerken eğitim sisteminin nasıl yansıtıldığı, öğretmenlerin toplumla nasıl etkileşim kurduğu, kendi dönemlerinde karşılaştıkları zorluklar ve toplumun eğitime ve eğitimcilere ilişkin beklentilerine dair çıkarım yapılabilir. Türk sinemasında eğitim teması ve öğretmen tasviri erken dönemden itibaren filmlerde yer almaya başlamıştır. 1970’lerde ise “Hababam Sınıfı” serisinin Mahmut Hoca’sıyla beraber ömrünü öğrencilerine adayan idealist bir öğretmen profili öne çıkmıştır. Erken Cumhuriyet döneminde toplumu dönüştürme aracı olarak ortaya çıkan bu idealist öğretmen profilinin kaybolması ve postmodernizmin akışkan kimlikleri ideal kimliklerin önüne koyması, toplumsal dinamiklere etki ederek filmlerdeki okul ve öğretmen modellerine de yansımıştır. Bu çalışma, son dönem Türk sinemasında yer alan Kar Korsanları (2015), Okul Tıraşı (2021), Sabırsızlık Zamanı (2021) ve Kuru Otlar Üstüne (2023) filmlerini eğitsel tasvirler ve öğretmen-öğrenci dinamikleri bağlamında ele alacaktır.
1955
Türk Film Dostları Derneği'nin 1955 yılında Türk Filmciliğinin içinde bulunduğu durumu tespit etmek için düzenlediği rapor.
Moment Journal, 2016
Türkiye'deki film çalışmalarına baktığımızda temsil konusunun verdiği doygunluk, ilginin kuramsal çalışmalara kaymasının önünü açmıştır. Bu ilgi sinema ve felsefeyi bir araya getirerek sinema-felsefesi hakkında bir perspektif oluşturmuştur. Çağımız son dönem dikkat çeken düşünürlerden biri olan Jacques Rancière de film kuramı ve sinema felsefesi alanda çalışan ya da bu konulara ilgi duyan herkesin başvurması gereken önemli düşünürlerden birisidir. Kitap eleştirisi olarak hazırlanan bu yazı, Rancière'in 2016'da Türkçe'ye kazandırılan Sinematografik Masal adlı çalışması üzerinedir. Rancière'in sinema felsefesini anlayabilmek için özellikle Gilles Deleuze'ün sinema felsefesini kavramak gerekir, çünkü Rancière hocası Deleuze'den oldukça etkilenmiştir. Rancière'e göre (2016, s. 123) Deleuze okumalarının çoğundaki temel hata
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türk Sineması Araştırmaları ve Yaklaşımlar (Yüksek Lisans Dersi), 2024
YeniFİLM , sayı:20, Haziran Eylül 2010 slr:35-41., 2010
SineFilozofi, 2018
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi, 2021
YeniFİLM , sayı: 22 Şubat Nisan 2011 slr: 63- 68. , 2011
Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 2022
Hazretli Filmler Akımı: Yönetmenler, Filmler, Temalar..., 2016
Selçuk İletişim, 2018
Türk Sineması’nınYüzüncü Yılı, 2015