Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
…
42 pages
1 file
Mehmed Ata Bey'in sultanilerdeki kıraat dersleri için hazırladığı 4 ciltlik eseri ve rüştiyeler için hazırlanan Musavver Küçük İktitaf adlı eseri.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
İslâm, insanların toplumdan uzaklaşmaları ve kendilerini tümüyle ibadete vermeleri şeklindeki ruhbanlığı yasaklamış, onlardan dünya ve ahiret dengesini gözetmelerini isteyerek bu doğrultuda bir hayat sürdürmelerini salık vermiştir. Hz. Peygamber de bi`set öncesi ve sonrası yaşadığı çevreye ilgisiz kalmamış; peygamber olmadan önce Hilfü’l-fudûl ve Kâbe hakemliği gibi önemli işlerde görev almıştır. Bu arada da Cahiliye Dönemi’nde yaygın olan kötülüklerden ve günahlardan uzaklaşmak ve tefekkür etmek amacıyla belirli günlerde Hira’da tahannüs (itikâf) yapmıştır. İtikâf, Hz. İbrâhîm ve oğlu İsmâîl (as.) zamanından bu tarafa devam eden bir sünnet olarak bilinmektedir. Hz. Peygamber de Medine’ye hicret ile birlikte şehrin merkezinde bulunan Mescid-i Nebevî’de bir yıl ramazanın ilk on gününde, sonra da birkaç sene aynı ayın orta on gününde olmak üzere her yıl itikâf yapmıştır. Daha sonra ise vefat edinceye kadar ramazan ayının son on gününde söz konusu ibadeti ifa etmiştir. Vefat ettiği yılın ramazan ayında ise yirmi gün itikâfa çekilmiştir. Sahâbe ve Resulullah’ın (sav.) eşleri de hem Hz. Peygamber hayatta iken hem de vefatından sonra itikâf ibadetini gerçekleştirmişlerdir. Allah Resulü (sav.), mescitte ve on gün şeklinde itikâf yapmışken sahâbe ve tâbiîn arasında itikâf mahalli ve süresi ile alakalı farklı görüş ve uygulamalar varid olmuş, aynı durum itikâf âdâbları hakkında da cereyan etmiştir. İşte bu makalede itikâfın İslâm öncesi durumu, kadınların itikâfı, itikâf mahalli ve süresi ayrıca itikâf âdâbı konuları rivayetlere yansıyan tarafları ile ele alınıp incelenmiştir.
DİN: Allah-u Teala tarafından konulan bir kanundur ki, insanlara yaratılışlarındaki gaye ve hedefi, Allah-u Teala'ya ne suretle ibadet yapılacağını bildirir.
Vefatının 90. Yılında Mehmet Âkif 5. Bilgi Şöleni: Milli Mücadele ve İstiklâl Marşı, 2011
Âkif’in bilhassa şiirlerinde onun sistemli bir şekilde yer verdiğini düşündüğümüz “duâ ve yakarış”ın temel hususiyeti, şahsını aradan çıkararak İslâm ümmetinin içinde bulunduğu hâle imdat arayışıdır. O yaşamında, dağılan yurdun her bir karışı için neredeyse bütün enerjisiyle bedenen didinirken dili ve gönlü ile duasını Allah’a bağlamıştır. Mehmet Âkif Ersoy’un şiirlerinden hareket ettiğimizde onun Allah’la irtibatındaki samimiyet, devamlılık ve saygı çok açık bir şekilde hissedilir. Onun nesirlerinin tümünü incelememekle beraber Sebîlü’r-Reşad’ta yazdığı makaleleri, Milli Mücadele yıllarında verdiği vaazlarından bizlere intikal edenler ve mektupları da bu hususta bize yeterince fikir verir niteliktedir. O, Allah’ın adının anılmadığı tek bir metin kaleme almamıştır desek yanlış olmaz. “Necid Çöllerinden Medine’ye” şiiri Âkif’in Müslüman dünyayı içinden gözlemleyerek yazdığı bir şiirdir. Vaazında yer verdiği dua, şiirinde Medine’de Peygamberimizin kabri başında farklı memleketlerden gelmiş, başka başka milletlerden binlerce Müslüman’la birlikte yapılmış duadır. Tüm Müslümanlar gözyaşları içerisinde inlemektedirler.
Semerkand Dergisi, 2018
Bizler, Müslümanlar olarak Allah'a, âleme, eşyaya ve insana dair bilginin esas kaynağının ilâhî olduğuna iman ederiz. Cenâb-ı Hak, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem ve diğer peygamberleri bu bilgilerin nesilden nesile aktarılmasına vesile kılmıştır. İbn Kesîr, "Allah Adem'e bütün isimleri öğretti" (Bakara, 2/31) âyetinin tefsirinde isimler ile muradın ne olduğu hususunda kendisine gelen rivayetleri aktardıktan sonra kanaatini şöyle nakleder: "Hak Teâlâ, Hz. Adem'e âleme ve eşyâya dair bilgiyi zât, sıfat ve fiilleriyle kâmilen öğretmiştir." Hak Teâlâ'nın, Efendimiz'den önceki peygamberlere vahyettiği ve onların da nesilden nesile aktarageldikleri akide ve şeriatın zaman içerisinde tahrife maruz kalışını, sebepler dairesinden bakıldığında, sahih bir senet ve icâzet zincirine sahip olmayışıyla izah mümkündür. Bu meyanda, Nebîler Serveri'nden sonra özellikle naklî ilimlerin nesilden nesile rivayetinde bu rivayetin sıhhatinin temini için icâzet ve icâzetnâmeler mühim bir mevkii işgal etmektedir.
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın İffet romanının sunuş yazısı.
Veled Çelebi İzbudak’ın Harb-i Umumi esnasında eşinin vefatından sonra kaleme aldığı bir manzume.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi dergisi, 1973
HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2015
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (C. 25), 2002
Tasavvuf İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi, 2020
DergiPark (Istanbul University), 2006