Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2003, Journal of Turkish Research Institute
…
5 pages
1 file
Alaattin UCA• ÖZET Bu araştırmada, "Delikli Taş" etrafında gerçekleştirilip, Anadolu'nun muhtelif yerlerinde yaşatılan, ancak günümüzde unutulmuş, bazı örf, adet ve tedavi yöntemleri üzerinde durulmaktadır. Halk hekimli~inin bir uygulaması olarak görülüp, gelenek halini alan bu inanç ve egzersizler folklorumuzun önemli degerlerindendir. rihte ve günümüzde, taşın toplumlar üzerinde etkili oldugu ilinmektedir.Tarihe malolmuş bir çok toplulukta oldugu gibi, günumüzde yaşayan pek çok toplumda da taşlarla ilgili inançlara ve "Taş kültli"ne rastlanınaktadır. Taş kültü gibi, halk hekimliginin de kaynagı insanlık tarihi kadar eskidir. Bu iki tarihi unsur, zaman zaman iç içe girmiş ve birbirini tamamlamıştır. Yani, insanlar hastalıktan, ugursuzluktan, büyüden, kısacası olumsuzluklardan kurtulmak için taşlara yönelmişlerdir.
DergiPark (Istanbul University), 2010
Bu araştırmada, "Delikli Taş" etrafında gerçekleştirilip, Anadolu'nun muhtelif yerlerinde yaşatılan, ancak günümüzde unutulmuş, bazı örf, adet ve tedavi yöntemleri üzerinde durulmaktadır. Halk hekimli~inin bir uygulaması olarak görülüp, gelenek halini alan bu inanç ve egzersizler folklorumuzun önemli degerlerindendir.
Doğan Kaya Armağanı 70. Yaş Hatırası, 2021
Kaynağı coğrafi olarak Türkistan’a, tarihi olarak da İslam öncesi dönemlere dayanan âşıklık geleneği; müzikal ve edebi yönden taşıdığı gücün etkisiyle modern zamanlarda da varlığını sürdürmektedir. Âşıklık geleneği içerisinde üretilen ürünler, zaman içinde biçim ve işlevlerinde değişikliklere uğramakla birlikte kuşaktan kuşağa aktarılırken toplumsal belleğin okunmasına olanak tanımaktadır. Bu çalışmanın amacı, söz konusu geleneğin XIX. yüzyıldaki temsilcilerinden biri olan Âşık Dertli’ye dayandırılan ve “Şeytan Bunun Neresinde?” adıyla bilinen taşlamanın en az iki yüz yıllık serüveni üzerinden bir zihniyet tarihinin izini sürmektir. Çalışma içinde söz konusu eser; yaratım bağlamı, biçimi, metnin anlamı gibi hususlar üzerinden analiz edildikten sonra eserin modern dünyadaki konumuna odaklanılmıştır. Başlangıçta sözlü kültür ortamında yaratılan eserin zaman içerisinde plak, radyo, televizyon ve sosyal medyadaki yeni icraları değerlendirilmiş ve eserin giderek artan bir ivmeyle popülaritesinin yükseldiği saptanmıştır. XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren elektronik kültür ortamı içerisinde farklı müzik geleneklerinde yeniden icra edilmeye başlanan eser, asıl popülerliğine 2000’li yılların başında kavuşmuştur. Bu ilginin arka planında ise 1990’lı yılların sonunda Türk basınında yürütülmeye başlanan rock müzik karşıtı tartışmalar yer almaktadır. Rock ve metal müziğin icracı ve dinleyicilerinin topyekûn Satanist olmakla suçlandığı bu dönemde, Türkiye’de bu müzik türünün öncü gruplarından biri olan Pentagram’ın 2002 yılında yayımladığı “Bir” adlı albümle bu suçlamaları protesto ettiği görülür. Teması Türk tasavvuf düşüncesi olan bu albüm içinde Dertli’den ve Âşık Veysel’den alınıp yorumlanan eserlerle birlikte Türk halk müziğine ait enstrüman ve ezgiler de kullanılarak bu müzik türünün üretici ve tüketicilerinin geleneksel değerlerle barışık olduğu, kamuoyuna gösterilmeye çalışılmıştır. İçinde “Şeytan Bunun Neresinde?” adlı eserin de bir yorumunun bulunduğu bu albümün yayımlamasından sonra Satanizm ve rock müziği bağdaştıran tartışmalarda bu taşlamanın merkeze oturduğu görülür. Grup üyelerinin verdikleri röportajlarda medyayı, dönemin Beypazarı Kadısı’na benzetirken, kendilerini Âşık Dertli ile aynı yere konumlandırmalarından; konuyla ilgili gazete sayfalarında atılan “Şeytan Rock Müziğin Tam Kalbinde” gibi başlıklara kadar değişen bağlamlar içerisinde bu taşlamanın ayak kısmı, bir referans noktası olarak kullanılagelmiştir. Eserin ayağının bu tarz kullanımlarla Nasreddin Hoca fıkralarının son cümlelerinin kalıplaşarak yaşamasına benzer biçimde kristalize bir halk bilgisine dönüştüğü söylenebilir. Nihayetinde çatışan iki grubun, halk edebiyatı geleneğine ait aynı şiiri, farklı motivasyonlarla da olsa kullanmış olmaları; folklorun, ayrışmalardan ziyade ortaklıklara işaret eden anlamını göstermektedir ve bu anlamın artık kavranması gerektiğini bir kez daha kanıtlamaktadır.
Bu çalışma, “Zaman Yolcusu Türklerin İzinde” televizyon belgeselinden hareketle kültürel bellek kavram ve tartışmaları arasında Orhun Abideleri’ni ‘hatırlama’, ‘uyarlama’, ‘güncelleme’ ve ‘kullanılır kılma’ amacıyla ele almayı hedeflemektedir. Bu abideler bugüne dair ne söylemektedir? Bunu çıkarımlamaya çalışmak, analiz etmek ve daha önemlisi bunun için bir metodoloji geliştirmek mazi, kimlik, aidiyet ve bellek gibi kültürel çalışmaların en önemli başlıkları adına millet mirasına ne sağlar? Bu makale, Orhun Abideleri üzerinden kültürel bellek önermeleri ve önerileri sunmaktadır. Belgeler ve belgeseller, hiç şüphesiz, geçmişi yorumlamanın ve geleceği öngörmenin en kritik enstrümanlarından biridir. Bu arayış içeriksel olduğu kadar metodolojiktir de. Bu eksende makalede, minimal bir “kültürel bellek terimler dizini” kurgulanmaya çalışılmış ve böylece benzer çalışmalar için bir tür kavramsal zemin oluşturulmuştur. This paper aims to deal with the Orhon Inscriptions among the concepts and debates on cultural memory for the purpose of 'remembering', 'adaptation', 'updating' and 'refunctionalising' through the television documentary " Time Traveller: Following the Steps of the Turks ". What do the inscriptions tell us about today? What does deducing, analysing and developing a methodology for this provide to the national heritage under the titles of past, identity, belonging and memory? In this article, accordingly, cultural memory questions and suggestions are offered through the Orhon Inscriptions. Documents and documentaries, without doubt, are instruments of interpreting the past and projecting the future. This research is conceptual as well as methodological. In this respect, a minimal " cultural memory glossary " is fictionalised and thus a sort of conceptual ground is generated.
Millî Folklor, 2023
Kazakh, who have Kipchak origin and date back to 15th century in historical documents, have some similar traditions to old Turkic traditions in terms of graves and grave stones. Because they live the steppe culture today, Kazakhs continue to do some old Turkic traditions that they have been able to integrate with Islamic rules and basis. The word “Kabir” (grave) is a word of Arabic origin that entered the Kazakh steppes in the process of spreading Islam and means the place where the dead person was buried. The word “Kabirtas” (grave stone) is a stone including many meanings and placed on the grave where the dead was buried. In Kazak language, these structures are called as “sıntas, sandıktas, koytas, kabirtas or kulpıtas”. As in the old Turks, the graves in Kazakhs are usually constructed in high places so that they are not damaged by natural events. In the Kazakh society, some graves were ascribed holiness. For example, the tomb of Hoca Ahmet Yesevi in the city of Turkistan has a very high spiritual value not only for Kazakhs but also for the whole Turkic World. In Kazakh society, some religious obligations that could not be realized are considered to have been fulfilled by visiting Ahmet Yesevi tomb, and visiting the Yesevi tomb three times is considered to be equivalent to pilgrimage. When some Kazakh Khans died, they bequeathed to be buried next to the saints in the city of Turkistan. The burial place was sometimes hidden in Kazakhs, as in old Turkic and mostly Mongo-lian traditions. For example, the place where Kabanbai Batyr, who gained great reputation for his heroism in battles against Kalmyks, was buried is not known exactly. The grave stone which is erected on the head of the tombs has many meanings for the Kazakhs who adopted a nomadic life style. The grave stone can some-times serve as a compass during the migration in the vast steppe and sometimes it can be the resting point of the tired. However, just like in the Kokturk, in the old Kazakh culture there is a tradition of drawing the face of the dead person on the grave stone. However, nowadays, it is possible to say that this tradition has been disappearing. In the Kazakh culture, graves and grave stones have a spiritual value as well as their daily functions such as sheltering and orientation. In our field research, it has been witnessed that Kazakh people often visit the grave of the person who is loved and adopted in the society in order to find out solutions for their problems, cures for their illnesses. In this study, historical graves and grave stones will be discussed, especially in the western region of Kazakhstan and around Almaty, and the similarities between some prac-tices related to the construction of the grave in Kazakhs and the old Turkic life and belief system developed around the steppe will try to be found out.
DergiPark (Istanbul University), 2023
İnsanoğlunun yeryüzünde ortaya çıkışından madenleri kullanmaya başlamasına kadar geçen süreç taş devri olarak bilinmektedir. Bir çağa adını veren taş ile insanoğlunun ilk teması, vahşi doğanın tehlikelerinden korunmak amacıyla girdiği mağaralar gibi doğal barınaklarla gerçekleşmiştir. Öncelikle çevresinde bulunan doğal malzemeleri keşfedip kullanan insanoğlu, tarihi insanlık tarihi kadar eski olan taş malzemeyi de ihtiyaçları doğrultusunda kullanmış ve çeşitli şekillerde ondan faydalanmıştır. Avcı-toplayıcı olan primitif insan taştan kap kacak, kase gibi günlük kullanım gereçleri tasarlamış, savunma ve avlanma amacıyla taşları sivrilterek mızrak, balta gibi av malzemeleri üretmiş, ilk mobilyaları da taş malzeme ile yapmıştır.
2020
Cevirinin Onemi: Yaklasim 3.2. milyon kilometre kare alana sahip Arap Yarimadasi’nin buyuk bir bolumu ve hemen bitisigindeki Suriye ve Urdun Topraklari collerle kaplidir. Gunluk sicaklik farkinin fazla, nem oraninin dusuk ve hararetin bir hayli yuksek oldugu bu alanlarda yasanmasi zor gibi gorunse de buralar son zamanlarda artan arkeolojik calismalara inanilmasi guc derecede materyal sunmaktadir. Bu sebeple cevirisini yapmis oldugumuz arastirma Urdun’deki bazalt kayalarla kapli kurak bir colde bulunan kayalar uzerine kazinmis muzik enstrumanlari ve muzik rituelini incelemek uzere hazirlanmistir. Kayalarin uzerindeki yazilarin Eski Kuzey Arapcasinin bir lehcesi olan Safaitik tarzda olmasi tarihi acidan onemlidir. Zira bu yazilarin yer almasi islenen figurlerin Islâm oncesi doneme ait oldugunu gosterir.
Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, 2017
Mezar taşları boyut olarak küçük olsalar da, üzerindeki yazılar nedeniye birçok yapı ile yarışacak kadar önemli eserlerdendir. İçinde yatan kişinin kim olduğunu, statüsünü, ölüm sebebini, ölüm tarihini, sade yada süslü cümlelerle anlatan mezar taşaları, kişinin dünyadaki konumuna göre de ihtişamlı ve görkemli olabilmektedir. Siirt İli, Baykan İlçesi'ne bağlı Derzin (Adakale) Köyü'ne hakim bir tepe üzerinde, kale, medrese, cami, türbeler ve onlarca mezar taşı bulunmaktadır. Bu eserlerin hepsi Osmanlı Devleti zamanında yurtluk-ocaklık sistemine göre bölgede varlık gösteren Zırki Beyliğine aittir. Ancak bu eserler arasında bir mezar taşı vardır ki, üzerindeki bilgiler ile bölgedeki Şerefhani etkisinin Zırkiler üzerindeki egemenliğini göstermektedir. Siirt bölgesindeki Bitlis-Zırki iktidar mücadelesinin somut bir örneği olan araştırmaya konu mezartaşı Muhammed Halef Bey'e aittir. Muhammed Halef Bey'in kim olduğu ve iktidar mücadelesi , hem mezartaşındaki bilgiler, hem de arşivdeki belgeler ile ortaya konulmuştur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi (TUDED), 2023
Afyon Kocatepe Universitesi Akademik Muzik Arastirmalari Dergisi, 2019
Avrasya uluslararası araştırmalar dergisi, 2023
Karadeniz Sosyal Bilimler Dergisi (Süreli Yayınlar Özel Sayısı), 2015, 113-131., 2015
www.birgun.net, 26-12, 2015
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2022
Türk Edebiyatları Araştırma Dergisi, 2021
Bitig Türkoloji Araştırmaları Dergisi, 2022
Doğa ve Kent, 2017
Journal of Turkish Studies, 2013
Lokman Hekim Dergisi, 2011
V. ODTÜ Arkeometri Çalıştayı Türkiye Arkeolojisinde Takı ve Boncuk: Arkeolojik ve Arkeometrik Çalışmalar Prof. Dr. Ay Melek Özer Onuruna Editörler Asuman Günal Türkmenoğlu, Şahinde Demirci
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi
Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
The Journal of Social Sciences
Sosyal Bilimlerde Akademik Araştırma ve Değerlendirmeler-VI, 2023
the Journal of Academic Social Sciences, 2022
ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE MEDENİYETİ KONGRESİ, 2018