Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
25 pages
1 file
AN ESSAY ON TURKISH SEALS (TAMGA) Abstract: As it is known, the origins of the seal (tamga) tradition go back to the ages before Christ, and today, especially the groups we call the Trans-Caspian Turks attach great importance to this. Some of these seals are inscribed on inscriptions, some on balbals that we can call tombstones, some on rocks, and some on animals. Tamga are special signs that express the individual or society in short. At this point, Turkish people have engraved these seals on everything that belongs to them, animate and inanimate. Although they are sometimes similar to each other, they are essentially all different. The seals, which have important Turkish cultural changes, reflect the world of thoughts of this nation and are the title deed documents of the assets owned by this nation. Since the beginning of history, Turks in a regular family and society structure have used seals, which have a kind of special signature, in order to reveal their differences. In this study, we first tried to match the tamgas of the four tables in the text with those of the Oguz and then with the tamga of some Turkish tribes living today. In conclusion, we believe that this research will at least be useful in terms of providing some raw materials for those who will work on this subject. Key Words: Turkish Culture, Turkish Communities, Tamga (Seal), Seal Culture
[International Journal of Yunus Emre Social Sciences], 2020
Toshkent davlat sharqshunoslik universiteti Ilmiy-uslubiy, maʼnaviy-maʼrifiy jurnal - SHARQ МАSH’АLI, 2024
Dünya genelinde kullanılan ve 0 - 9 arası sayıları gösteren rakamlar Türk bengü taşlarında sözcüklerle ifade edilmekteydi. Buna sebep olarak, Türk tamgaları ile yazılı metinlerde rakamları ifade etmek için özel işaretlerin kullanılmamış olduğu düşünülmektedir. Yazıtlarda karşımıza çıkan sayılar sık kullanılmamakla birlikte küçük ve büyük olanları sözcüklerle ifade edilmekteydi. Bu araştırmanın amacı tamgalara rakam karşılıkları vererek tamgalar sistemine özgü Türk rakamlarını oluşturmaktır. Türk rakamlarının oluşturulması, çağımızın Türkçesini ifade etmesi için tamgaların güncelleştirilmesi yönünde bir katkı olarak düşünülmektedir. Bu doğrultuda kullanımda olmayan bir alfabe için rakamlar oluşturmanın sebebi sorgulandığı zaman doğacak soru da kendiliğinden cevaplanmış olacaktır. Günümüzde tamgalarla bir metin inşa edileceği zaman rakamların kelimelerle yazılmasının bir hayli zor olacağı fikrinin altı çizilmelidir. Tamgalardan yola çıkarak Türk rakamlarının oluşturulması yönünde şimdiye kadar yapılmış bir bilimsel çalışmanın bulunmadığının da bu hususta hatırlatılması gerekmektedir. Bununla birlikte Türk rakamlarının oluşturulması yönünde bir çalışmanın olduğu bilinmelidir. Lâkin araştırmamızda değineceğimiz söz konusu çalışma tamgalardan yola çıkılarak yapılmadığı için Türk tamgaları sistemine özgü değildir. Türk rakamlarının belirlenmesinde izlediğimiz en başlıca metot rakamların tamgalardan oluşturulmasıdır. Tamgalara rakam karşılıkları sıfır ve dokuz arası sayılar için verilmiştir. Rakam karşılıkları olacak iki sesli, üç sesli ünsüz tamgaların günümüzde kendi başına kök sözcük olmamasına, yan yana geldiklerinde bir kelime oluşturmamasına ve ünlü tamgaların seçilmemesine dikkat edilmiştir. Çünkü iki ve üç sesli ünsüz tamgaların birçoğu tek başına kök sözcük olabildikleri gibi, bazı ünlülerin ünsüzlerle yan yana gelmesi de kök sözcükler oluşturabilmektedir. Bu hususları dikkate alarak rakam olarak belirlenmiş tamgaların metin içerisinde sıralandığında sözcükler oluşturarak karışmasının önüne geçilmiştir. Bunlarla birlikte Türk rakamları olarak oluşturulan tamgaların seçiminde görsel hafızada yer edinmesi kolay, geometrik sembolleri andıran tamgaların seçilmesine dikkat edilmiştir. Aynı zamanda tamgalardan oluşan Türk rakamlarının dünya genelinde kullanılan rakam sistemlerine benzetilmesinin önüne geçilmiştir. Sonuç olarak Türk tamgaları sistemi yayılmış olduğu farklı coğrafyalardaki tüm çeşitliliği ile detaylıca incelenerek Türk rakamları oluşturulmuştur.
Sosyal Bilimler Dergisi (The Journal of Social Sciences), 2018
Türk kültüründe “düğünlerde gelinleri süsleyen ve onlara kılavuzluk eden kadınlar” için birçok farklı adlandırmanın kullanıldığı çeşitli kaynaklarca saptanmıştır. “Telek” adlandırması da Yalova İli Manavları’nın sözü edilen tanımlamayı karşılamak için tercih ettiği sözcük olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada, düğünlerde gelinleri süsleyen ve onlara kılavuzluk eden kadınların Türk kültüründeki konumlarından bahsetmek, “telek” ve “teleklik” kavramlarını tanımlamak ve açımlamak hedeflenmektedir. Bununla beraber, “telek” kelimesinin etimolojik yapısı incelenerek dilsel yolculuğundan söz edilmekte ve “telek” sözcüğünün kavram alanı Yalova İli Manavları’ndan derlenen metinlerle tanıklanarak ortaya çıkarılmaya çalışılmaktadır.
Alman Sinemasında Türk Temsilleri
Kitle iletişim araçlarına eleştirel bir açıdan yaklaşıldığında, medyanın erkek egemenliğinde olduğunu ve bu sebeple de ataerkil zihniyeti desteklediğini söylemek mümkündür. Medyanın gücünün sınırsız olduğunu savunan Frankfurt Okulu ve Kültürel Çalışmalar Birmingham Okulu gibi eleştirel yaklaşımlara göre birey, medyada gördüklerini gerçek sanma eğilimdedir. Bu durum kimi zaman bireylerin medya aracılığıyla sunulan içerikleri sorgusuz benimsemesi sonucuna varabilmektedir. Medya metinlerinde, anaakımın dışında kalanlar diğer bir ifadeyle “öteki”ler yeteri kadar temsil edilmezken, anaakımın içinde kalanlarsa belli başlı stereotipler ve çerçeveler etrafında kurgulanmaktadır. Bu bakış açısından yola çıkarak “Türk Televizyon Dizilerinde Toplumsal Kimliklerin Temsili” konulu çalışma kapsamında yerli televizyon dizilerinde yer alan karakterler analiz edilerek, bunların egemen ideolojiyi ne kadar yansıttıkları, mevcut düzeni ne kadar olumladıkları ve neleri eleştirip kimleri ötekileştirdikleri incelenmiştir. İçerik analizi yöntemi esas alınarak yapılan bu çalışma, 2011-2012 yayın döneminde reyting ölçümlerine göre en fazla izlenen ilk 5 dizi (Arka Sokaklar, Öyle Bir Geçer Zaman Ki, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Adını Feriha Koydum ve Kuzey Güney) üzerinden yapılmıştır. Araştırmanın neticesinde ana hatları ile (a) dizi karakterlerinin egemen ideolojiyi yansıtacak biçimde kurgulandığı, (b) genel kabul görmüş ve/veya görmesi istenilen davranış kalıplarının olumlandığı, (c) toplum ve sistem açısından “öteki” olarak görülen kimliklerin ise olumsuzlanarak göz ardı edildiği bulgulanmıştır
Motif Vakfı Yayınları , 2021
Standart (yazı dili) Türkçeden farklı olarak ağızlar; Türkçenin tarihi geçmişini, eskiye dayalı ses, şekil ve söz varlığını çoğu durumda standart Türkçeden daha iyi koruyan dil verilerini içermektedir. Bu bağlamda ağız araştırmaları Türkçenin arkaik özellikleri hakkında bilgi sahibi olmamız açısından önemli yere sahiptir. Anadolu ağızlarının bir uzantısı olan Suriye Türkmen Türkçesi Ağızları (STTA)1, coğrafi olarak Türklerin Anadolu’ya geçiş bölgelerinde (Türkiye-Suriye sınırı boyunca doğuda Irak’a kadar batıda Akdeniz’e kadar; iç kesimlerde Şam, Hama, Humus bölgeleri) konuşulmaktadır. Bölge, Oğuz boylarının çeşitliği ile ön plana çıkmaktadır. Dolayısıyla bu çeşitlilik, Suriye Türkmenlerinin dil ve kültürlerine de yansımıştır. Dil-kültür bağlamında milletin kültürel kodlarını taşıyan dil ögelerinin önemi büyüktür. Yani dili oluşturan kelimelerde ya da kelime gruplarında o dili konuşan milletin kültürel kodları ve dünya görüşü yatmaktadır. Bu bağlamda Anadolu ağızları ve STTA’da birer hastalık adı olarak kullanılan “dumağı ve demreği” kelimelerinin arka planda taşıdığı kültür (tedavi yöntemleri, halk inanışları) ve bu kültürün günümüze ulaşmasında, söz konusu kelimelerin dil-kültür ilişkisi çerçevesin- de rolü büyüktür. Bu yazı; “dumağı ve demreği” kelimelerinin tarihi lehçelerdeki durumu, yaşadığı çağdaş lehçeler, Anadolu ağızları ile STTA’daki durumu ve bu kelimeler çerçevesinde oluşan kültürel değerler üzerinde durmayı amaçlamaktadır.
Memluk Devleti döneminde Araplara Türkçe öğretmek amacıyla birtakım sözlük ve gramer eserleri meydana getirilmiştir. Eserler Arapçadır. Söz konusu eserlerde geleneksel olarak önce Arapça kelimeler verilir sonra Türkçe karşılığı gösterilir. Ancak eserlerin müellifleri her zaman böyle yapmazlar. Bazen Arapça madde başlarını Farsça, Türkçe, Aramice gibi dillerden alıntı kelimelerle düzenleyebilmekte; bazen de kelimelerin Arapça karşılıklarını vermeden sadece “maruf” ibâresiyle yetinebilmektedirler. Bildiride Arapça madde başı olarak kullanılan Türkçe alıntı kelimeler ve Arapça karşılıklarını verilmeyen sadece “maruf” ibâresiyle gösterilen Türkçe kelimelerin üzerinde durulacak ve bugünkü çağdaş Arap diyalektlerindeki durumu hakkında değerlendirme yapılacaktır.
Millet kavramıyla ilgili yapılan tariflere baktığımızda tarifi yapan fikir adamlarının hareket noktalarının birbirinden farklı olduğunu görürüz. Milleti oluşturan amillerin ırk ve dil olduğunu kabul edenler olduğu gibi, yaşanılan coğrafyanın millet oluşumunda en büyük etken olduğunu ileri sürenler de vardır. Bu görüşleri değerlendirdiğimizde dünyadaki tüm milletleri kapsayacak bir millet tarifi olmadığı fikrine varabiliriz. Ancak şunu da eklemeliyiz ki milletlerin tarifi konusunda farklı noktalardan hareket etseler de tüm fikir adamları tarihsel süreçte millet kavramının çok önemli olduğunu kabul eder.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
TÜRKİYE’YE GELEN YABANCI TURİSTLERİN TACİZ ALGISI ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2017
Son Saat gazetesi, 2023
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2021
Prof. Dr. Leyla Karahan Armağanı, 2013
1. ULUSLARARASI DEMOKRASİ SEMPOZYUMU: DARBELER VE TEPKİLER E-KİTABI, 31 ARALIK, 2016
İstanbul Bilimler Akademisi Vakfı, 2021
Uluslararası Edebiyat ve Toplum Sempozyumu Bildirileri Cilt 2
Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2023
Uluslararası Dengbejlik Kültürü ve Dengbêjler Sempozyumu, 2019