Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
ÖZET Türk şiir geleneğinde önemli bir farklılaşma miladı olarak kabul edilen İkinci Yeni dönemi, şairlerinin kendi karakteristikleri ve şiir algıları ile kendinden önceki şiir geleneğinden önemli ölçüde ayrılır. Şiiri hem görme hem de kurma biçimi ile başka bir düzleme taşıyan İkinci Yeni şiiri, gerek konu gerekse form açısından önemli bir dönüm noktasıdır. İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç bu şiirin temsilcileri kabul edilir. Bu dönem şairleri, kendilerinden önceki şairlerin şiirlerinden beslenmiş ancak şiir anlayışı ile ilgilerini koparmıştır. İkinci Yeni şiiri, başta resim, mü-zik, sinema gibi değişik kaynaklardan, edebi ve felsefi akımlardan beslenmiş, şiiri salt anlam ekseninden uzaklaştırmıştır. Sezai Karakoç, kendilerinden ön-ceki şiir geleneği ve anlayışı ile kendi şiirleri arasında ayrıma giden bu döne-min şairlerinden birkaç yönü ile ayrılır. Sezai Karakoç, şiirini gelenek üzerin-den inşa etmiş, İkinci Yeni içinde, şiirinin biçim özelliklerinde değişikliğe gitse de gelenekle tematik bağını sürdürmüştür. Geleneğin yeni formlar içinde güncele taşınması ve takip edilmesi açısından Sezai Karakoç şiiri önemli bir imkândır. Bu çalışmada Sezai Karakoç’un İkinci Yeni ile olan münasebeti, ge-lenek ve yenilik tartışmaları üzerinden ele alınacaktır. Anahtar Kelimler: İkinci Yeni, gelenek, diriliş, süreklilik, anlam, form
Bu yazıda, önce 1950'lere girerken modern Türk şiirinde etkili ve popüler olan iki şaire kısaca dikkat çekilecek, sonra Sezai Karakoç'un İkinci Yeni Şiiri içindeki rolü, etkinliği ve etkisi, 1950lerdeki süreli yayınlardan hareketle değerlendirilecek ve onun İkinci Yeni Şiiri içindeki yeri belirginleştirilecektir. In this article, first, it is intended to briefly draw attention to the two poets who became influential and popular in the modern Turkish poetry on the eve of 1950's; then Sezai Karakoç's role, effectiveness and influence within Second New Poetry will be evaluated with reference to the periodicals in the 1950's and his place within Second New Poetry will be made clear.
Öz İkinci Yeni şairleri, uzak, yoğun ve serbest çağrışımlı imgeler kullanmaları, kapalı ve muğlak bir anlatımı benimsemeleri ile Türk şiirine tartışmaları uzun yıllar devam edecek yeni bir poetik anlayış getirirler. Sezai Karakoç'un İkinci Yeni şairleri arasında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği de güncelliğini koruyan bir tartışmadır. Ancak Sezai Karakoç da imgelerin kuruluşu, verili dilin kullanım biçimi, modern hayata başkaldırı ve kapalı anlatımın benimsenmesi gibi poetik özellikler bakımından İkinci Yeni'nin öncü şairleri arasında yer almaktadır. Dünya görüşleri ve hayatı anlamlandırma biçimleri bakımından farklı bir bağlamda yer alsalar da Sezai Karakoç'un estetik tutumu ile İkinci Yeni şairlerinin estetik tutumları ve şiir dilini kullanış biçimleri pek çok ortak noktada buluşmaktadır. Zira Sezai Karakoç da diğer İkinci Yeni şairleri gibi şiirlerinde yaşadığı çağın bunaltılarını, huzursuzluklarını, uyumsuzluklarını, tedirginliklerini ve bireyi etkisi altına alan dayatmalarını derin ve yoğun anlamlar içeren metaforik ve imgesel söylemler aracılığıyla dile getirir. Sezai Karakoç'un yoğun imgelerle kurulan şiirlerinde, içinde yaşanılan çağın ve modern kent hayatının eleştirisi; kapitalizmin etkileri, mimarinin dönüşümü, bireyin yozlaşması ve asli gerçekliğinden uzaklaşması bağlamında yansıtılırken geleneksel, İslamî ve metafizik unsurlar merkeze alınır. İkinci Yeni şiirinin öncülerinden olan Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın şiirlerinde ise modern hayatın eleştirileri, modern ve kentli bireyin kendine yabancılaşması ve dinmek bilmeyen bir uğultuya dönüşen varoluşsal kaygılarla, bunaltılarla boğuşması üzerinden aktarılır. Bu bağlamda Sezai Karakoç'un şiirlerindeki modernlik eleştirisi, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın modernlik eleştirilerinde olduğu gibi bunaltı, uyumsuzluk ve huzursuzluk gibi yıkıcı duygu durumlarını yansıtmakla birlikte dinî ve metafizik bir içerik barındırması yönüyle daha farklı anlam alanlarına işaret etmektedir. Bu çalışmada Sezai Karakoç'un şiirlerinde yoğun olarak kullandığı imgeler ile Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın şiirlerindeki imgelerin çağrışımları ve göndergeleri bakımından benzerlikleri tespit edilerek yorumlanacaktır. Çalışmanın kapsamından dolayı sadece örneklem olarak seçilen imgelere odaklanılacaktır.
İmaret Dergisi (Karaman), 2014
Öncelikle şunu belirteyim: Bir sanatçı, eserlerinde az ya da çok, bir coğrafyaya, bir mekâna yer verir. Varoluşun kaçınılmaz sonucudur bu. Çünkü varlıklar mekândan münezzeh değildir. Ve dahası insan, yaşadığı coğrafyayı şekillendirir, bunun tersi coğrafya da içinde yaşayan insanı şekillendirir. Bu bakımdan coğrafyayla, mekânla insan birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hacı Bayram-ı Veli'nin dediği gibi "ol şârı yapan insan, taş u toprak arasında kendi dahi inşa olur". Uzatmadan söylemeli ki, coğrafyanın, mekânın siyasal/ideolojik bir anlamı da vardır. Coğrafyayı vatan kılmak, o mekâna hem maddeten hem de manen sahip ve egemen olmak arzusu, coğrafyayı ideoloji ya da dünya görüşü ile ilişkilendirir. Bu bağlamda Ziya Gökalp'ın şiirlerinde sözünü ettiği "Turan ili" ideolojik/ütopik bir coğrafyadır. Bu, ırka bağlı, milliyetçi ideolojinin belirlediği bir coğrafyadır.
2015
Türk edebiyatı ve II. Yeni şiirin önemli şairlerinden olan Sezai Karakoç, Türk milletin geleneksel değerlerini modern değerlerle bütünleştirerek toplumun tutunma noktası haline getirir. Karakoç’un düşünsel dünyasında Türk-İslâmî ve geleneksel değerleri, geçmişte bıraktığımız veya yitirdiğimiz “yitik cennet” imgesini, kolektif bilinçdışın yaratıcı mitik atılımlarıyla ortaya koyar. Karakoç şiirlerinde kolektif bilinçdışının yaratıcı mitik enerjisiyle modern çağ insanın yazıl(a)mayan öyküsünü, şiirsel bir tatla zamanın dili ve ruhuna uygun bir şekilde yeniden inşa eder. Tüm insanlığı ontolojik anlamda kuran sevgi ve aşk, yaratıcı dönüştürücü kadın-anima, din ve inanışlar şairin eserlerinin temel kurucu yaratıcı değerdir. Karakoç, kolektif bilinçdışının yaratıcı mitik enerjisiyle modern çağ insanın yazıl(a)mayan öyküsünü, zamanın dili ve ruhuna uygun bir şekilde yeniden inşa eder. Anahtar Kelimeler: Sezai Karakoç, şiir, aşk, kadın, din, gelenek, imge.
SEZAİ KARAKOÇ'UN SİYASİ DÜŞÜNCESİ, 2021
Tez Başlığı / Konusu: Sezai Karakoç'un Siyasi Düşüncesi Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 210 sayfalık kısmına ilişkin, 11/02/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin (Turnitin) * adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı % 10'dur. Uygulanan filtrelemeler: 1-Kaynakça hariç 2-Alıntılar hariç/dahil 3-5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları'nı inceledim ve bu Uygulama Esasları'nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 11.02.2022
Tüm Yönleriyle Sezai Karakoç Din ve Medeniyet Düşüncesi, 2022
Hiç şüphesiz Sezai Karakoç Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden birisidir. O, yazdığı şiirlerinde ve düz yazılarında sürekli İslâm dünyasının güncel sorunlarına değinmiş ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini sunmuştur. Onun yazdığı eserler incelendiğinde hem bu yaklaşımı hem de sunduğu çözümlerin sağlam bir dayanağının olduğu hemen göze çarpmaktadır. Sezai Karakoç’un şiirleri ve düz yazıları okunduğunda eserlerindeki metafizik hava da kendini hemen hissettirmektedir. Bizzat kendisi kendi metafiziğinin dayandığı noktanın İslâm olduğunu belirtmektedir. Nitekim gerek yazılarında gerekse şiirlerinde zaman zaman doğrudan veya dolaylı olarak âyetlere göndermede bulunduğu görülür. İslâm dünyasının dirilişinin Kevser’le olacağını söylerken aslında referansını Kevser sûresinden almaktadır. Yine o, İslâm Medeniyetinin inkırazından bahsederken “Duvar yanmış bir Kur’an sağlam kalmış duvardan” demekte ve aslında dirilişin Kur’an ile ancak mümkün olacağını ifade etmektedir. Yine onun “Yeni çağın önüne, yeni bir Kitab’ı koyuyorum” derken de koyduğu kitabın Kur’an olduğu sonraki dizelerde kendini açık etmektedir. Nitekim ona göre Müslümanların yitik cenneti Kur’an’dır. Bu düşüncesine uygun olarak âyetlerden çokça iktibaslarda bulunan Karakoç’un şiirlerinin ve eserlerinin bu açıdan incelenmesi son derece önemlidir. Çalışma yapılırken Karakoç’un âyetlerden ilhamını nasıl aldığı, âyetleri referans olarak kullanırken tefsir kaynaklarından yararlanıp yararlanmadığı, yararlandıysa hangi kaynaklardan yaralandığı tespit edilmeye çalışılacaktır.
Avrasya Beşeri Bilm Araştırmaları Dergisi, 2023
Sezai Karakoç, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda önemli bir İslam şair, aydını ve yazarı olarak öne çıkar. Şairin bu bahsettiğimiz alanlarda sağlam bir edebi birikime sahip olmasının temelinde, Divan edebiyatı, Doğu edebiyatı ve Batı edebiyatına olan hakimiyeti yatar. Karakoç, bu bilgi birikimini kullanarak geleneksel şiir anlayışını modern bir perspektifle harmanlayarak, geleneksel motifleri günümüze ve geleceğe taşımayı başarmıştır. Karakoç’un şiirlerinde en sık ele aldığı konular, insanın varoluşu, medeniyet, İslam’ın dirilişi ve İslam’ın evrenselliği gibi kavramlardır. Şair, insanın varoluşuna dair soruları şiirleri vasıtasıyla sorgulamış, insanın hayatındaki önemli kırılma noktalarına dikkat çekmiştir. Ayrıca, medeniyetin önemini vurgulayarak, medeniyetin oluşumunda İslam'ın etkisine değinmiştir. Şair, İslam’ın evrenselliği konusunda da düşüncelerini şiirleriyle ifade ederek İslam’ın tüm insanlık için bir rehber olduğunu vurgulamıştır. Sonuç olarak, Cumhuriyet dönemi etkisi altında olan ve şiirinin temelini oluşturan gelenekçi şairlerin öncüsüdür. Şair, şiirlerini geleneksel temalar üzerine kurarak diğer şairlerden ayrılır. Bu sayede, şiirleriyle geleneği bugünden ve geleceğe taşıma düşüncesi öne çıkar. Makalede, bu düşünceyi anlamak için şairin belirli şiirleri detaylı bir şekilde incelenmiştir.
Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2012
Sezai Karakoç’un şiirlerinde coğrafya önemli bir unsurdur. Onun coğrafyası genelde bütün Ortadoğu ve İslam coğrafyasını özelde ise Diyarbakır, Ergani ve çevresini kapsar. Karakoç, memleketine ait kültürel, tarihsel ve insansal unsurları mistik bir atmosfer içerisinde yazınsal söyleme taşır. Doğduğu coğrafyanın yoksul olması, annesi ve çocukluğuna dair hatıraları söz konusu atmosferi dinamitlemiştir. Bu çalışmada, şairin doğduğu coğrafya ve çevresinin şiirine yansımaları irdelenecektir. Bu coğrafyanın önemli meknalarından biri Diyarbakır ve Dicle Nehri’dir. Diyarbakır, zengin çağrışımlarla şiirlerde yer alır. Diyarbakır için şehir sözcüğünü kullanan şair, mekanın önemli tarihsel ve kültürel yerlerine atıfta bulunur. Dicle nehri ise Diyarbakır Bağdat gibi şehirlere hayat veren bir nehir konumundadır. Çalışmada Eregani’nin de memleket bağlamında önemli bir yere sahip olduğu belirlenmiştir. Şairin Ergani’den hareketle bütün bir kasaba atmosferini şiirine egemen kıldığı saptanmıştır. Gül’e ev sahipliği yapan Karakoç’un memleketi, bazen genişler ve bütün bir Mezopotamya olur. Önemli dinsel ve tarihsel olaylara öncülük eden ancak bu gün yoksul olan bu toprakların bir gün kendi ilhamı ile tekrar dirileceği düşüncesini duyumsatır. Çocukluk anıları memlekete dair imgeleri güçlendirmiştir. Şairin üzerinde derin izler bırakan çocukluk, acı tatlı bütün yönleriyle dizelere yansıtılmıştır. Çocukluğunda bütün yaşadıkları geniş bir açılıma kavuşur. Şairin annesi de memleket algısını güçlendirdiği gözlemlenmiştir. Annesinin ev içindeki silihueti ve onunla yaşadıkları, memlekete bağlılığı artmıştır.
2011’den bu yana devam etmekte olan ve yakın tarihte yaşanan en kanlı çatışmalardan birisi olan Suriye krizinde Esed rejiminin askeri kazanımlarının ardından İdlib bölgesi muhaliflerin son kalesi konumuna gelmiş durumdadır. İdlib’i yeniden kontrol etmek istediğini açık bir şekilde ifade eden Esed rejiminin şehre saldırma kararının Rusya ve İran’ın onayı ve desteği olmadan gerçekleşmeyeceği söylenebilir. Özellikle Rusya’nın artan nüfuzu İdlib gibi önemli bir meselede Esed rejiminin tek başına karar alma imkanını sınırlamaktadır. Diğer yandan yedi yıldır devam eden çatışma ve “yıpratma savaşı”ndan dolayı Esed rejiminin askeri gücü gittikçe aşınmış ve insan kaynakları tükenmiştir. Oldukça sınırlı bir mobilize güce sahip olan, hem insan kaynağı hem de askeri teçhizat açısından zayıf duruma düşen Esed rejiminin muhaliflerin son kalesi haline gelmiş, on binlerce savaşçının olduğu İdlib bölgesine yapacağı hamlenin kolay olmayacağı aşikardır. Bu hususlar dikkate alındığında Esed rejiminin İdlib’e saldırma kararının ancak Rusya’nın onayı ve kapsamlı desteği halinde gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır. Ancak bu durum Esed rejiminin kendi imkanlarıyla Kuzey Hama ve Kuzeybatı Lazkiye’de sınırlı harekatlar düzenleyemeyeceği anlamına gelmeyecektir. Türkiye, Rusya ile yürüttüğü müzakereler neticesinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları örneğinde olduğu gibi sahadaki varlığını ve etkinliğini artırarak Suriyeli muhaliflerin yanı sıra siviller için de bir yaşam alanı oluşturmuştur. Astana süreci ve çatışmasızlık anlaşmasının neticesinde İdlib bölgesinde on iki farklı gözlem noktası tesis eden Türkiye İdlib üzerinde Ruslarla yürüteceği müzakerelerle ve sahada muhalefeti birleştirecek ve radikal unsurları elimine edecek adımlarla yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı bölgeyi büyük bir insani krizden kurtarabilir.
Ġmage is a term which is used in many fields ranging from philosophy to architecture and from literature to painting and it is also a term whose borders can"t be defined easily. It makes itself felt in literature, especially in poetry. While each poet benefits from image more or less, some poets use it more intensively. Sezai Karakoç"s poetry is very rich in imagery. In this period, in which what the term of image was and what it included couldn"t fully be understood, the main aim was understanding the image and revealing some belief images by analyzing some poems of our poet which has image richness. Examining the poet"s image beliefs comprehensively will be helpful in order to understand the spiritual world of Karakoç.
İnsanın ve toplumun varoluşunu gerçekleştirme zemini mekânda, zamanı tarihte tecelli eder. Mekân (place) mahaldedir (space) ama saf mahal değildir. Tarih ise sadece geçmişe indirgenemez. Mekân, varoluşun ufuk çizgisine işaret eder, insan ve toplumun tezahür imkânlarını kuşatır. Tarih ise daha ziyade geçmişten süzülen geleceğe atılan ânın kurulması, yaşanması ve idrak edilmesidir. Mesele ânı diriltmek, onun sürekliliğini bir nizam içinde tecrübe edebilmektir. Bu da geçmiş, şimdi ve geleceği bir araya getirebilmekle mümkün görünür. 1 Hayat küre bir koordinat sistemine oturuyorsa onun dikey tarafı tarih, yatay tarafı mekândır. Mekân, mahallin, tarih ise zamanın şuur ve irade ile imar ve inşa edilmesidir. Bu, en güzel şekilde şehirde temsil edilebilir. Bir medeniyet kendi mekânını ve tarihini ortaya koyar. Kurulan mekân ve tarihle zihniyeti, zihniyetle insanı inşa eder. Ancak bu ilişki dairevidir, inşa olunan insan tarihi yapar, mekânı imar ve inşa faaliyetini bir özne olarak devam ettirir. O halde şehir; medeniyet, zihniyet, insan, tarih ve mekân arasındaki dairevi, canlı sürecin hayat bulduğu bir hayat küresi olarak da çıkar karşımıza. Şehir, kendisinde medeniyetin, tarihin, mekânın ve insanın izlerini taşır. Ne kadar muhafaza edilmiş iz varsa, o şehrin tarihte ve mekânda
ABDURRAHİM KARAKOÇ VE ŞİİR, 2021
ABDURRAHİM KARAKOÇ VE ŞİİR, Şiir, Edebiyat, milli ve manevi duygular, şehadet, şehit,
2021
The name of our work is Traces of Romanticism in the Second New Poem. In this study, by emphasizing the anti-modernity and capitalism aspect of the Romanticism literature movement, these aspects were determined in the Second New Poem and the traces of romanticism were traced in the poems of Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Edip Cansever, Cemal Süreya, İlhan Berk and Turgut Uyar. Since our work is not an independent work of romance, we briefly provided information on these aspects of romanticism in the context of modernity and anti-capitalism, whose traces we seek in the Introduction to Second New Poem. We continued our research by explaining the points we briefly explained in the Introduction section in the main sections. The basis of our work is based on the idea that Romanticism is the pioneer of modernist literature and that the romantic attitude continues until today. In our research, we based on the ideas of the Early German Romantics, Jean Jacques Rousseau and sociologists and philosophers who were influenced by them, Karl Marx, Max Weber, Ferdinand Tönnies, George Simmel. In the First Chapter, where the thesis originally started, one of the most important themes of Romanticism, individual feeling was emphasized. In this sense, it has been discussed and evaluated how the individual anxieties experienced by the modern individual in the face of the problems arising from the capitalist relations caused by modernism are reflected in the Second New poem. In the Second Part of the study, the perception of civilization, another important theme of Romanticism, was mentioned and the opposition of the Second New poets to the dominant results of modernism including technology was emphasized. In the Third Part, the perception of nature, which is also an important theme, is discussed and how our poets deal with the conflict between civilization and nature has been highlighted. In the conclusion part, our determinations about the appearance of the romance movement in the Second New poem were subjected to a holistic evaluation. The relationship between the aforementioned poems and romantic sensation style has been tried to be grounded in this section.
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/1 Winter 2013, p.2817-2836, ANKARA-TURKEY, 2013
ÖZET Sezai Karakoç, modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir. Toplumun üzerindeki karamsar atmosferi dağıtmak için iç dinamikleri harekete geçirmeyi önemser. Bu bağlamda Karakoç, geleneği ve dinsel öğeleri önceler. Şiire ve yaşama dinsel bir perspektifle bakar. Gelenek, geçmiş ve din bir imge kaynağı olarak şiire büyük bir potansiyel oluşturur. Bu potansiyeli imge sağanağına dönüştüren şair, çocukluğu bu çerçevede değerlendirir. Toplum adına konuşan şair, çocuktan beklenti çetelesini oldukça yüksek tutar. Bu çalışma Sezai Karakoç şiirinde çocukluğu ve ilişkilendirildiği kavramları irdelemek amacındadır. Birinci bölümde çocuk ile diriliş arasında bağlantı kurulmuştur. Şairde, "çocuk" diriliş eri olarak tasarlanmıştır. Karakoç, çocuğu, Diriliş projesinin önemli sacayaklarından biri olarak görür ve diriliş eri olarak tanımlar. Çocuğun hem ahlaksal hem de bilimsel anlamda iyi yetiştirilmesi gerektiğini duyumsatır. Öz annenin çocuğun ruhsal ve bedensel gelişmesinde önemini vurgulayan Karakoç, Avrupalı eğitimdeki anneyi ikinci plana atma anlayışını şiddetle kınar. İkinci bölümde çocuğun tarihi şahsiyetlerde işlenişi ele alınmıştır. Çocukluğu imgeleştirmek için gül, şarap, menekşe gibi divan edebiyatının unsurlarından yararlanan Karakoç, Hz. İsa, Hz. Musa gibi dinsel değerleri yazınsal söyleme katar. Şair, bütün bu değerlerin işleyişini çocukla ilişkilendirir. Çocuktan aldığı güçle geleceğe büyük bir ümit besler. Genelde insanlığın özelde ise Müslüman coğrafyasının başına gelen felaketlerden ve fırtınalardan o kurtaracaktır. Üçüncü bölümde ise saflığın sembolü olan çocuğun masumiyet biçimiyle yansıması ele alınmıştır. Çocuk, yontuldukça çocuklaşan insanlığın özü olarak tasarlanmıştır. ABSTRACT Sezai Karakoç is one of the most important poets in the Turkish poem. He takes care the community to mobilize of the internal dynamics of the gloomy atmosphere to disperse. In this context, Karakoç searchs tradition and religious items. He takes care poem and life within boundary of religious perspective. Tradition, history, and religion as the source of an image creates a huge potential to poetry. The poet who can manage convert this potential to downpour image,
Edebiyat ve sinema ilişkisinin birden fazla bilimsel araştırmaya konu olduğu bilinmektedir. İmgenin her iki sanat dalıyla olan bağı göz önüne alınarak, bu çalışmada imge tanımları, kavramları ve sanatlararası ilişkileri üzerinde durulmuştur. Edebiyat metinlerinin sinemaya aktarılması bağlamından şiir ve sinema ilişkisi ele alınmıştır. İkinci Yeni şiirinde şairlerin imge dünyasındaki benzerlikleri sinema izlekleri üzerinden incelenmiştir. İkinci Yeni şiirinde sinematografik imge çalışırken yedinci sanat olarak kabul edilen sinemanın teknik kaynaklarından yararlanılmıştır. Sinema sanatı, şiiri şekillendiren bir anlayış olarak metin incelemelerinde yer almıştır. Metin incelemelerinde sinema ve şiir ilişkisi kurularak göstergebilim/ göstergelerarasılık yönteminden istifade edilmiştir. Çalışmamız bu yönüyle disiplinlerarası bir araştırma olma özelliği göstermektedir.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde önemli bir yere sahip olan Karakoç, II. Yeni hareketi içerisinde kendine mahsus dil ve özgün söyleme sahiptir. Özellikle kendine has imge kültürüyle geçmişin bilgi ve deneyimlerini günümüz şiirinde kendine has estetik bir duyuşla yeniden yorumlar. Sezai Karakoç‟un şiirlerindeki kuruluş ve kurtuluş değerleri, geleneksel yaşam bilinci, tarih bilinci, İslâm medeniyeti, Divan edebiyatı ve aşk estetiği gibi unsurlar üzerine kurulur. Sezai Karakoç, insanın içinde yaşadığı şeyler dünyasında yitip gitmemesi için ona tarihselliğini hatırlatan kendilik değerlerine ve kuruluş ve kurtuluş değerlerine sığınması gerektiğini belirtir. Bu açıdan kur(t)uluş değerleri en geniş anlamıyla önceki yaşam ve yaşanmamışlıkların bilgi ve birikimlerini temel izlek ve imgeler düzeyinde aktarılmasıdır. Karakoç‟un öğretisinin merkezinde yer alan kavramların en önemlisi diriliştir. Sezai Karakoç gerek şiirlerinde gerekse denemelerinde “Diriliş” kavramını merkezden çevreye yayılan bir şekilde ele alır. Diriliş estetiği ise kuruluş ve kurtuluş değerleri ve imgelerinin hal zamanında kendilik ve kendi oluş biçimidir. Sanatçının şiirlerinde geleneksel değerler, onu kuşatan, besleyen ve geçmişle hal zamanında ilişki kurmasını sağlayan önemli unsurdur. Anahtar Kelimeler: Sezai Karakoç, şiir, kuruluş ve kurtuluş değerleri, kendilik bilinci, tarih bilinci, aşk estetiği.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.