Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
GRID - Architecture, Planning and Design Journal
…
26 pages
1 file
Kırsal yerleşimlerin temelini, üretim dinamiklerinin etkisinde ortak iş yapma bilinci ve imece kültürü ile paylaşım ve sosyal ilişkiler oluşturmaktadır. Bir arada olma, dayanışma ve yardımlaşma ile süregelen günlük yaşam, mahrem hayatın geçtiği konutlar ve yakın çevresi ile birlikte sosyal ilişkilerin mekânlarını oluşturan köy odası, kahvehane, değirmen, fırın, yunaklık ve çamaşırhaneler çevresinde gelişmektedir. Topluluğu oluşturan bireyler, bu mekânlarda bir amaç doğrultusunda bir araya gelerek, hem amacı gerçekleştirmekte, hem de iletişim kurarak bilmekte, öğrenmekte, eğlenmekte ve paylaşmaktadırlar. Ancak bu mekânların büyük bir çoğunluğu, üretim dinamiklerinin farklılaşması ve konfor koşullarının çağdaş yaşam gereksinimlerine uygun olarak güncellenmesi sebebi ile eskisi gibi kullanılmamakta veya tamamı ile kullanım dışı kalmaktadır. Kullanım dışı kalan mekânlar / yapılar ise gün geçtikçe köhneyerek hem sosyal yaşantıdan çekilerek unutulmakta, hem de fiziksel olarak yok olmaktad...
TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, 2023
Historic laundries, as small scale modest buildings in rural areas, are the witnesses of a lost cultural practice, which was abandoned due to the technological changes in time. Having lost their functions they now face new challenges in regard of safeguarding their authentic features. This study targets to investigate the laundries of Savur (Mardin) with ther tangible and intangible values and focus on one of these laundries, in order to open up a discussion on their current conservation states and issues related with these heritage buildings. The laundries in Savur are the reminiscents of the traditional washing culture, when there was no domestic water system. Most of them were built by the senhors of Savur close to the Savur creek. Laundries which served public were bigger in scale compared to the ones built for a single family. These masonry structures had flat roofs covered with compressed earth. They usually had no windows or doors, which made them vulnerable aganist environmental conditions. This study begins with an overview of Savur’s historic urban development. Then, eight laundry buildings in Savur are examined with their architectural features and spatial organizations. Out of these 8 laundries Aynül Meydan Laundry is evaluated comprehensively depending on the site study during 2018-2019. In the conclusion section, proposals for the sustainable continuity of the heritage values of Aynül Meydan Laundry are developed regarding the current national and international conservation principles and approaches.
INTERNATIONAL REFEREED JOURNAL OF DESIGN AND ARCHITECTURE, 2015
Değişen teknoloji ve yaşam koşulları ile birlikte yaşadığımız çevrelerde değişmekte ve gelişmektedir. Özellikle kentlerde bu değişimin çok daha hızlı olduğu görülmektedir. Kırsal yerleşmelerde aynı hızla olmamakla beraber bu gelişmelerden etkilenmektedir. Bu süreçte kırsal yerleşmelerde geleneksel mimari gittikçe yok olmakta, çevreyle uyumsuz yapılar artmaktadır. Bu durum bu bölgelerde yapılacak çalışmaları önemli kılmaktadır. Kırsal yerleşmelerin peyzajdaki görüntülerini oluşturan siluet görüntüleri, yerleşmenin öne çıkan kimliğini belirlemekte önemlidir. Kır konutunun cephesi, kırsal mimari kimliğin öncelikli görünen yüzüdür. Konutun cephe elemanları bölgenin yaşam biçimini, çevresel koşullarını, yapı kültürünü gösteren önemli yapı elemanlarıdır. Bu çalışmada Artvin İli kır konutunun cephe elemanlarına ilişkin tipolojileri yapılmıştır. Bölge ahşap, taş, tuğla malzeme çeşitliliği içerisinde özgün örnekler barındırmaktadır. Çalışma ilçelerden seçilmiş köyler kapsamında gerçekleştirilmiştir. Kır konutunun cephe elemanları işlevsel ve çevre ile ilişkileri açısından ele alınmıştır. Ayrıca bu ilişkiler sosyal ve kültürel açıdan değerlendirilmiştir. Çalışmada yerinde elde edilen veriler, plan, görünüş, üç boyutlu çalışmalarla analiz edilmiştir.
Doğu Coğrafya Dergisi, 2014
Özet Kırsal mirasımızın en önemli maddi kültür belgelerinden biri de, halk mimarisi örneklerinden olan "Su Değirmenleri"dir. Kırsal alanda üretilen ve kır insanının temel besin kaynaklarından olan mısır ve buğdayın öğütülmesi yanı sıra; beslediği hayvanlarının yiyeceği olan tahıl türlerinin öğütülmesinde de su değirmenlerinden yararlanılır. İnsanın hem kendisi ve hem de beslediği hayvanlarının besin teminine yönelik, bu gereklilik su değirmenlerini de kır yaşantısının vazgeçilmez aracı haline getirmiştir. Bu yönüyle su değirmenleri, hem konumları ve hem de yapı gereci kullanımı ve inşa tarzıyla bulundukları yörelerin coğrafi koşullarıyla sıkı sıkıya ilişkilidirler. Yazılı kaynaklar ve yapılan arkeolojik çalışmalar, Ağlasun ve çevresinde bulunmuş olan pek çok tip su değirmeninin yerel koşullara en uygun tipler olduğunu ortaya koymuştur. Ülkemizin coğrafi koşullarına sıkı sıkıya bağlı kalarak varlığını sürdürdüğü coğrafi yöreler olsa da, su değirmenleri de, diğer halk mimarisi örnekleri gibi kır yaşantısında zamanla değişen ekonomik koşulların yanı sıra, ulaşım sistemleri ve teknolojik gelişmelere yenik düşmekte ve sayıları gün geçtikçe azalmaktadır. Günümüzde özellikle ve yaygın bir biçimde elektrik enerjisiyle çalışan değirmenlerin kullanılmaya başlanması, su değirmenlerinin işlevselliğinin de zamanla ortadan kalkmasına yol açmıştır. Ağlasun ilçesi örneğinde olduğu gibi yakın zamana kadar kullanılan on kadar su değirmeninden bu gün sadece biri amacına uygun kullanılabilmektedir. Diğer değirmen yapıları asıl işlevi dışında daha çok ahır veya küçükbaş hayvan barınağı olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada, kırsal kültürel mirasımızın en önemli halk mimarisi örneklerinden olan su değirmenlerinin Ağlasun örneğinde coğrafi özellikleri irdelenmiş, mimari ve yapısal özelliklerine değinilmiş, korunması ve gelecek nesillere taşınabilmesi konusunda nelerin yapılabileceği tartışılmıştır.
Geographical Review, 1988
Bayburt ili Karadeniz ile Doğu Anadolu arasında geçiş bölgesinde konumlanması nedeniyle köklü tarihi ve kültürel zenginliklere sahiptir. Kentin tarihi M.Ö. 4000'li yıllara kadar inmektedir. Kurulduğu dönemden günümüze kadar geçen zaman içerisinde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin kültür, yaşayış ve inançlarıyla hem kent merkezi hem de kırsal yerleşmeleri şekillenmiştir. Kaynaklarda farklı isimlerle anılan kent, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde 'zengin yurt' anlamına gelen Bayyurt olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentin zengin tarihi gerek kentsel gerekse kırsal yerleşmelerinde, yaşam alanlarına ve mimariye kendine has özellikler kazandırmıştır. Kırsal mimarinin biçimlenişinde iklim, sosyal-ekonomik yapı ve çevresel faktörler önemli olmuştur. Bayburt kırsal mimari mirasının büyük bir bölümünü oluşturan evler tescil edilip koruma altına alınmamışlardır. Koruma altına alınmayan bu evlerin terk ve yerine yeni evlerin yapılması nedeniyle zamanla yok olma sürecine girmiştir. Kır yaşamının her türlü inceliğini yansıtan bu evler kültür varlıkları açısında önemli miras değerine sahiptir. Bu mirasın bütüncül ve uygun yaklaşımlarla korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereklidir. Bu çalışma kapsamında, Bayburt kırsal ev mimarisinin seçilen 11 adet köyde fotoğraflama, rölöve ve gözlem teknikleriyle tespit çalışmaları yapılmıştır. Alan çalışmasından elde edilen verilerle evlerin mimari özellikleri analiz edilerek tipolojiler oluşturulmuştur. Ayrıca evler çevresel veriler, yapı malzemesi, yapım teknikleri, plan, cephe ve diğer yapı elemanları bakımından incelenmiştir. Analiz sonuçları tablolar ve görsel malzeme ile desteklenerek sunulmuştur.
Idil Journal of Art and Language, 2019
Cinema, which is an art and visual communication tool, provides an experience documenting the spaces and the change in space over the time. The common meeting point of cinema and architecture is the city. The usage of the city and architecture icon in the cinema are quite common. Sometimes the city itself was used as a film set, and sometimes the city was used as a film set by creating a similar place. The use of the city in cinema has sometimes played a role in promoting the city. In this application made with icons, the architectural symbol of that city also gives clues about where and when the film took place. The most prominent features of the city used in this description, also known as cinematic cities, are emphasized in the first scenes of the film. In addition to the known cities, the use of lesser known small settlements in the cinema has played an important role in the development of that city. In addition to adding value to the city in terms of the development of the economy of the city, cinema may have negative effects such as removing the settlement from the calmness of the city. In creating the image of the city, it is seen that cinema connects the audience emotionally by using architectural symbols and increases the recognition of that city. For cinema and architectural arts, movement has become a common concept. In cinema, the negative effect of life in big cities is reflected to the audience, but the comfort of the audience in small and historic towns is reflected. Symbolically London in UK, New York in USA, Paris in France and Istanbul in Turkey, cinema is the most widely used town. Domestic and foreign filmmakers often feature the historical sites of Istanbul in their films. In this study, the Doganbey Village, where the effects of cinema are examined, is a village that contains the buildings built by the Greeks and preserves its old texture and stone streets.
MEGARON / Yıldız Technical University, Faculty of Architecture E-Journal, 2014
Housing has always been of special interest to architecture and interior architecture, which is understandable, given its primary role in individuals' lives. In particular, the beginning of the 20th century and the impact of modernism on social life created diversification in viewpoints on housing and housing interiors. Housing has had an active, varied, and disputatious history, starting from the avant garde, flexible, and chic spaces of modernism alienated from tradition, to the colourful, cheap, and inarticulate signs of postmodernism. Of course, these changes were not easy to achieve. The change of social organism, innovations in technology, differentiations in individuals' needs and demands, and their social status created the most essential components of this process. As we leave the twentieth century behind and move through the the first quarter of the twenty-first, it seems that even as housing remains as important as ever in individuals' lives, some differentiations in what it represents are attracting attention. Today, as an object of consumption, the house stands somewhere beyond being a statement of daily dynamics, taste and an expression of the identity the consumer defines as representing the social groups to which he belongs. The aim of this study is to analyse the conversion of the house since the beginning of the 20th century in respect of the space identifying and identity creating factors of the individual, who sees house as an consumption object in daily life, and transformes "home" as part of his life; and to reveal the possible existential results.
1st Istanbul International Geography Congress Proceedings Book, 2019
Meskenler bir bölgenin coğrafi özelliklerinin ve kültürünün en önemli yansımaları arasında yer almaktadır. Nitekim hem meskeni oluşturan yapı malzemelerinin tercihi, hem de bu malzemenin hangi esaslar dâhilinde nasıl bir araya getirileceği coğrafyanın sunduğu imkânlar ile kültürel birikimin bir sonucudur. Doğu Karadeniz Bölümü sınırları içerisinde bulunan Artvin ili, genel anlamda nemli Karadeniz ikliminin etkisi altında olup, ormanlar en geniş doğal bitki örtüsü grubunu oluşturmaktadır. Bu kapsamda Artvin ilinde mesken yapımında kullanılan yapı malzemeleri arasında en yaygın olanı ahşaptır. İlin bazı kesimlerinde ahşap haricinde herhangi bir yapı malzemesinin kullanılmadığı meskenler de mevcuttur. Bu meskenlerde ahşap malzeme işlenmiş veya yarı işlenmiş şekillerde üst üste yığılarak yapı duvarları oluşturulur. Ahşap yığma olarak adlandırılan bu yöntemde en önemli aşama, ahşap malzemelerin köşe kısımlarından birbirine tutturulması işlemidir. Nitekim çivi bile kullanılmadan açılan çentik ve yivler aracılığıyla ahşabın birbirine kenetlenmesi, yöredeki bu meskenlerin en karakteristik özelliğidir. Ahşap yığma meskenler, hem kırsal alanlardan yaşanan göçlere hem de yeni inşa malzeme ve tekniklerine karşı ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Ahşabın nemli ortamlarda kolay çürümesi ve deforme olması da bu mücadelede söz konusu meskenlerin en önemli dezavantajları arasında yer almaktadır. Oysaki bu meskenler kültürel mirasın önemli bileşenleri konumundadır. Bu kapsamda korunmaları ve gelecek nesillere miras olarak bırakılmaları oldukça önemlidir. Bunu sağlamanın en rasyonel yollarından biri de, bu meskenleri hem bir turistik çekicilik unsuru, hem de turistik konaklama mekânı haline getirmek olacaktır. Bu çalışmada da yöre ailelerinin yanı sıra yönetim kademelerinde bulunan idarecilerde söz konusu kırsal meskenlerin öneminin kavranması, korunması ve turizme kazandırılması noktasında bir bilincin oluşmasına katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Çukurova Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2024
Endüstrileşme ve göçle büyüyen kentlerde yeni mimari unsurlar ortaya çıkmış; modernizmin etkisiyle 20. yüzyılın başlarında, fonksiyonellik ve minimalizm vurgulanarak planlama yaklaşımları değişmiştir. Kentin fiziksel dönüşümüyle birlikte toplumsal ve ekonomik yapısı da bireyselleşme ve özelleşme üzerinden dönüşmüştür. Günümüzde özelleşmenin, mekânı farklı kitlelerin kullanımı için bölümlemesi ve farklı sebeplerle kentin geri kalanında göz ardı edilen, sıradanlaşan, tanımsız mekânlar oluşmakta; kapsayıcı kamusal mekânlar azalmaktadır. Son yirmi yılda mevcut planlamanın boşluklarını dolduran farklı tasarım yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Yeni yaklaşımlar sorunlu alanlarda aşağıdan yukarı, pratik ve küçük müdahalelerle insan ölçeğinde etkiler yaratmaktadır. Çalışmada bu yaklaşımların kuramsal yapıları, sistematik bir yöntemle örnekleriyle birlikte incelenmiştir. Lydon ve Garcia'nın (2015) kavramsallaştırdığı yerel farkındalık ve katılımla ortaya çıkan taktiksel şehircilik De Solà-Morales’in (1980) geliştirdiği, kente noktasal müdahalelerle yaklaşan kentsel akupunktur; çeşitli sanatçı ve ofislerin geliştirdiği, kentin ilişkisel süreçlerini ve mekân kurgularını araştıran kentsel kürasyon yaklaşımları üzerinden ilerlenmiştir. Tartışma bölümünde yaklaşımların birbirlerini nasıl beslediği, benzerlik ve farklılıkları irdelenmiş; sonuçta ulaşılan ilişkiler, güncel tasarım yaklaşımlarının taşıdığı bakış açılarının planlama süreçleri için denemeler ve yöntemler sunma potansiyelini göstermektedir. New architectural elements have emerged in cities growing with industrialization and migration; under the influence of modernism in the early 20th century, planning approaches underwent a transformation with an emphasis on functionality and minimalism. Along with the physical transformation of the city, its social and economic structure has also been transformed through individualization and privatization. Today, privatization divides the space for the use of different social groups, leading to the creation of ignored, ordinary, undefined spaces that are overlooked within the rest of the city; inclusive public spaces are decreasing. In the last two decades, various design approaches have emerged to fill the gaps in existing urban planning. New approaches create human-scale impacts in problematic areas through bottomup, practical, and small-scale interventions. In this study, the theoretical frameworks of these approaches are systematically examined with examples. The study is based on tactical urbanism conceptualized by Lydon and Garcia (2015), which emerges through local awareness and participation; urban acupuncture developed by De Solà-Morales (1980), which approaches the city through punctual interventions; and urban curation approaches developed by various artists and offices which explore the relational processes and spatial constructions of the city. In the discussion section, the interrelations between the approaches, their similarities and differences have been examined; the relationships identified demonstrate the potential of contemporary design approaches to offer experiments and methods for planning processes, reflecting the perspectives they embody.
Öz Bayburt ili Karadeniz ile Doğu Anadolu arasında geçiş bölgesinde konumlanması nedeniyle köklü tarihi ve kültürel zenginliklere sahiptir. Kentin tarihi M.Ö. 4000'li yıllara kadar inmektedir. Kurulduğu dönemden günümüze kadar geçen zaman içerisinde farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin kültür, yaşayış ve inançlarıyla hem kent merkezi hem de kırsal yerleşmeleri şekillenmiştir. Kaynaklarda farklı isimlerle anılan kent, Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde 'zengin yurt' anlamına gelen Bayyurt olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentin zengin tarihi gerek kentsel gerekse kırsal yerleşmelerinde, yaşam alanlarına ve mimariye kendine has özellikler kazandırmıştır. Kırsal mimarinin biçimlenişinde iklim, sosyal-ekonomik yapı ve çevresel faktörler önemli olmuştur. Bayburt kırsal mimari mirasının büyük bir bölümünü oluşturan evler tescil edilip koruma altına alınmamışlardır. Koruma altına alınmayan bu evlerin terk ve yerine yeni evlerin yapılması nedeniyle zamanla yok olma sürecine girmiştir. Kır yaşamının her türlü inceliğini yansıtan bu evler kültür varlıkları açısında önemli miras değerine sahiptir. Bu mirasın bütüncül ve uygun yaklaşımlarla korunarak gelecek kuşaklara aktarılması gereklidir. Bu çalışma kapsamında, Bayburt kırsal ev mimarisinin seçilen 11 adet köyde fotoğraflama, rölöve ve gözlem teknikleriyle tespit çalışmaları yapılmıştır. Alan çalışmasından elde edilen verilerle evlerin mimari özellikleri analiz edilerek tipolojiler oluşturulmuştur. Ayrıca evler çevresel veriler, yapı malzemesi, yapım teknikleri, plan, cephe ve diğer yapı elemanları bakımından incelenmiştir. Analiz sonuçları tablolar ve görsel malzeme ile desteklenerek sunulmuştur. ABSTRACT Due to its location in the transition region between the Black sea and Eastearn Anatolia of Bayburt province, it has deep-rooted historical and cultural riches. History of the city it goes down to 4000 years. It has been home to different civilizations from the time it was established to the present day and the culture, life and beliefs of these civilizations have shaped both the city center and the rural settlements. The name of the city with different names in the source, Evliya Çelebi in the chronicle of the "rich country" means that the Bayyurt emerges. The rich history of the city, in both urban and rural settlements, has brought unique features to living spaces and architecture. Climate,
Journal of Planning, 2016
The city planning and architecture had been used as the instruments of the young regime in making itself visible, concrete, and symbolized. The buildings and urban plans transmitting the foundation ideals of Republic together with modernity have contributed to the creation of national sovereignty and a modern society. Divergence from the planning and architectural approach to that period and becoming the target of the political structure of particularly post 2000s caused the formation of a new expression in space. Yusuf Batur Vocational High School's Stone Ateliers have been one of the places enabling to read the process; it was symbolized with early Republican Period, left in time, and finally intended to be deleted from the social memory by collapsing. This paper focuses on the transformation process of Denizli Stone Ateliers to the ruins of modernity by investigating its symbolic meaning and spatial structure.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Araştırmaları Dergisi, 2022
2016
Endüstri Mirası Olan Bakırköy Baruthanesi’nin Yeniden İşlevlendirilerek Kamusal Alana Dönüştürülmesi, 2024
Kent akademisi, 2021
Journal of Turkish Studies
VAN YÜZÜNCÜYIL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DERGİS, 2018
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
Kent akademisi, 2019
2nd International Architectural Sciences and Applications Symposium Proceeding Book, 2022
Sanat Tarihi Dergisi, 2020
Uludag University Journal of the Faculty of Engineering, 2006
Journal of Abant Social Sciences, 2022
İstanbul Gelişim Üniversitesi, ART/icle: Sanat ve Tasarım Dergisi, 2021
A LOST CULTURAL HERITAGE FROM ISPARTA: BUILDING RUINS OF ÇOBANİSA VILLAGE AND ITS FLOOR MOSAIC, 2023
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
GRID - Architecture, Planning and Design Journal
International Journal of Scientific and Technological Research, 2019