Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2024
“Bütün Yönleriyle Sömürgecilik” Kitabı Sömürgecilik sahasında otorite isimlerden Prof. Dr. Azmi Özcan’ın bu alandaki seminerleri Tarihçi İbrahim Akkurt’un editörlüğünde bir kitap çalışması etrafında bir araya getirildi.
Batı yayılmacılığı 20. yüzyılın hemen başında ekonomik ve siyasî olarak zirve noktasına ulaşmış bulunuyordu. Neredeyse bütün büyük Avrupa devletleri sömürgecilikle bir şekilde bağlantılıydı. İngiltere, Fransa gibi imparatorluklar zenginliklerini bu yolla katlayarak artırmışlardı. Antiemperyalist bir düşüncenin ürünü olan Amerika bile kendi içindeki problemleri çözdükten sonra, yalnızca şirketler bazında gerçekleştirdiği uluslararası ticarî faaliyetleri bir adım daha öteye taşıma gayretindeydi.
"Kavramların İzinde" programında bu ay "sömürgecilik" söylemini konuşacağız. Aslında belki bunu biraz daha açarak sömürgecilik karşıtı söylemin şekillenmesi üzerinden belli portreleri merkeze alan bir sunum olacak. Konuğumuzsa Uludağ Üniversitesinden Fırat Mollaer, kendisine program teklifimizi kabul ettiği ve bize sömürgecilik söylemi odaklı bir sunum yapacağı için şimdiden teşekkür ediyorum.
Tarihte büyük kültürel, ekonomik, siyasi, sosyal, askeri, teknolojik değişimleri ifade eden önemli dönüm noktaları vardır. Tarihsel ilerlemelerin referans kaynağı olarak gösterildiği, büyük değişimlerin, yeniliklerin olduğu olaylar… Bunlara örnek olarak yerleşik yaşama geçiş, dinlerin ortaya çıkışı, Rönesans, Fransız İhtilali, Endüstri Devrimi, 20. yüzyılın ilk yarısında büyük yıkımlara yol açan iki dünya savaşı gösterilebilir. İnsanlık tarihindeki değişimlere alan açan bu büyük olayların yanı sıra başka önemli dönüm noktaları da vardır. Ancak detaylandırma işini burada keselim. Bu referans kaynakları her ne kadar bilimsel bir üslupla ele alınmış olsa da tarihçilerin dünya görüşü ve devletlerin zihniyetleri ekseninde de şekillenmiştir. Örneğin Marksist tarih yazımında tarihi devindiren şey sınıf mücadeleleridir. Toplum yapıları insanlık tarihinin başlangıcından bu ana kadar ilkel-komünal toplum, köleci toplum, feodal toplum ve de kapitalist toplum olarak yorumlanmıştır. Yukarıda bahsettiğimiz şey ise tarihte büyük etkisi olan olayların, tarihe nasıl yön verdiği meselesidir. Örneğin bizim ülkemizde İstanbul'un Fethi okullarda, ders müfredatlarında dünya tarihini derinden etkileyen bir olay olarak sunulmaktadır. Ve hatta Rönesans'ın başlangıcı bu tarihi olaya dayandırılır. Ancak durumun
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 2021
Anne sütü, evrensel olarak yaşamın ilk altı ayında yenidoğan beslenmesinin temelini oluşturmaktadır. Bu dönemde sadece anne sütü ile beslenme ve iki yaşına kadar ek besinler ile birlikte anne sütü ile beslemeye devam etme, sağlık otoriteleri tarafından önerilmektedir. Anne sütü, bebeğin uygun bir biçimde büyüme ve gelişmesinin sağlanmasında elzem olup yenidoğan beslenmesinde inek sütü, bebek mamaları ve uygunsuz başlanan ek besinlerden belirgin şekilde üstündür. Ancak annenin, bebeğin anne sütüne ihtiyacı olduğu zaman ölümü, bebeğin emmeyi reddetmesi ve annenin sütten kesilmesi, yanlış emzirme tekniklerinin kullanılması veya annenin bebeğini emzirmeyi reddetmesi gibi durumlarda, yenidoğanın anne sütüne erişimi olanaksız hale gelmektedir. Bu durum, yenidoğanın henüz olgunluğunu tamamlamamış olan immün sistem, ürogenital sistem, gastrointestinal sistem ve nöromüsküler sistem başta olmak üzere tüm sistemleri için en uygun olan besinden yoksun kalmasına yol açmakta ve tüm bunların sonuc...
Siyasî tarih, geçmişten bugüne uluslararası siyasette ve dünya tarihinde yaşanan değişimleri gözler önüne sererken bugünün dünyasının bazı alanlarda geçmişten çok da farklı olmadığını, öz itibariyle aynı kavramların, politikaların ve düşüncelerin yeni araçlar ve yeni metotlarla günümüze uyarlandığını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Afrika ve Afrika tarihi de yüzyıllar boyunca kıta dışından gelen istilacı güçlerin, iktisadî ve sömürge faaliyetlerine maruz kalmıştır. 15. yüzyıldan itibaren çeşitli formlarda Afrika'ya yönelen sömürge girişimleri, ana tema olarak kıtanın sahip olduğu kaynakların çevreden merkeze aktarılmasıyla alakalıydı. Kıtanın sahip olduğu kaynak çeşitliliğini sadece yer altından çıkarılan değerli madenlere ve fosil yakıtlara bağlamak, Afrika'nın sömürülme geçmişini anlamakta yetersiz kalacağı gibi olayı sadece iktisadî ve endüstriyel bir ihtivaya sokar. Hâlbuki ilk dönem sömürülme faaliyetinin temel hedefi bizatihi insandır ve bu hedefe binâen yapılan köle ticaretidir.
TERCÜMAN, 2024
Sömürgeciliği başlatan şehirden Avrupai üsten bakışın hissedilmediği bir Akdeniz şehrine dönüşümün adı Lizbon. Yaşadığı felaketler ile bir dönemi toprak altına atıp küllerinden yeniden inşa edilmiş, bir arada yaşam ruhunun hâkim olduğu bir başkentin hikâyesini birlikte takip edelim.
Research Paper
Malik bin N ebi 20. Yüzytlda Cezayir'de yaşayan ve yaşadıgı yüzyılda Fransa'nın Cezayir sömürgesine tüm yönleriyle tanıklık eden düşünürlerden biridir. Bundan dolayı sömılrgecili.k olgusu O'nun dilŞünceleıinde Onemli biryere sahiptir. DilŞünür, bilhassa İslam tarihi boyunca Müslüman toplumlarda görülen sOmiirgeciligin türleri ve mahiyeti üzerinde durarak, bu baglarnda sömürgeye sebep olan durumlan ortaya koymaya çalışınışnr. Bin Nebi'ye göre, sömurgecilik olgusundan sonra ele alınması gereken en önemli durum "sômürgeye müsait olma" durumudur. Zira islam toplumlannda görülen sömürgeciligin en temel sebebi budur. Dolayısıyla Bin Nebi'nin sömürgecilik olgusuna yaklaşımı yalnızca dışardan bir gözlem niteliginde degildir. Aksine düşünür "sömürgeye müsait .olma" halinin sOmurgecilige sebebiyet verdigiııi ve bunun içsel bir durum oldugunu söylemektedir. Aynca Bin Ne bi Müsluman halk-Iann ziıiı.nsel sOmürgeye maruz kaldıgını ve lsla. m toplumunun sömürgecilikten k-urtulmak için fikri bagunsızlıguu elde etmesi gerekligini iddia etmektedir. Sonuç olarak Bin Nebi'nin sömürgecilik düşüncesinin "sömurgeye musait olma" kavramı çerçevesinde şekillendigiııi söylemek ve onun sömürgecilik düşüncesini bu çerçevede ortaya koymak mumkün gôzülanektedir.
İletişim Yayınları, 2020
Dünyanın Ters Köşesi Latin Amerika Tarih, Toplum ve Kültür
2016
Meridyen Derneği Yönetim Kurulu üyesi F. Zehra Durmuş'un ''Sîretin Sûreti'' başlıklı tezhip sergisinin açılışını yapması ile başlamıştır. 9-11 Nisan 2015 tarihleri arasında ziyaret edilebilen sergide, Hilye-i Şerîf, İsm-i Nebî ve Âyet-i Kerimeler'den oluşan eserler yer almıştır. Ardından Avrasya salonunda Fatih Cami İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu'nun Kur'ân-ı Kerim tilâveti ile başlayan açılış konferansı Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Fayda, Dr. Jonathan A.C. Brown ve Joe Bradford'ın konuşmaları ile devam etti. Konuşmacılar özellikle Hz. Peygamber'in miras bıraktığı güzel ahlakın örnek alınmasına dair eksikliğe dikkat çekerken, Allah Râsûlü'nün tüm insanlık için bir model olması ve doğru bilgilere dayanarak anlatılmasının önemi üzerinde durdular.
AHBV Akdeniz Havzası ve Afrika Medeniyetleri Dergisi, 2019
30.065.000 km2'lik bir alana sahip olan Afrika kıtası; Avrupa kıtasını, ABD'yi ve Çin'i içine alabilecek bir büyüklüğe sahiptir. Avrupa ülkelerinin kralları tarafından desteklenen seyyahların başlattığı keşiflerin izlerini, Afrika kıtasına ülkelerinin kiliseleri tarafından gönderilen misyonerlerin faaliyetleri takip etmiştir. Bu kıtaya gönderilen/giden misyonerleri sömür-geci Avrupa ülkelerinin askerleri izlemiş sonuçta yüz yıl süren bir zaman diliminde tüm Afrika kıtası işgal edilmiştir. Sömürge devletleri işgal ettikleri yerlerde yaşayan toplumlar için iyilik yaptıklarını düşünüyorlardı. Misyonerlik, sömürge yönetimleri ve medeniyet Batılı toplumlardan her bakımdan "geri" kalmış olan Afrika kıtasına yüksek bir yaşam standardı ve yönetim kalitesi götüreceğine inanıyordu. Bu alanda çalışan bazı bilim insanları ve araştırmacılar sömürge yönetimle-rinin Afrika'yı işgal etmelerini kıtayı kurtarmak için gerçekleştirilen "insancıl" ve "hayırsever" bir müdahale olarak görmüş-lerdir. Günümüzde bazı bilim insanları ve araştırmacılar misyonerlerin kaşif, tüccar ve askerler kadar sömürgeci güçlerin bir parçası olduklarını iddia etmektedirler. Aynı şekilde, sömürge yönetimleri arasında kurulan ilişki ve işbirliğinin tesadüfi ve kasıtsız olduğu kabul edilmektedir. Bu işbirliğinin tesadüfi olmaktan öte bilakis birbirini destekleyen, birbirinin önünü açan bir ilişki biçimi olduğu ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’de Endonezya Çalışmaları-1, 2022
Batak toplumu, Malay Takımadaları veya Nusantara olarak bilinen coğrafyada, Sumatra Adası’nın kuzeyinde dağlık bölgelerde yaşam süren ve kendi içinde çeşitli alt kollara ayrılan bir etnik yapıdır. Bu toplum, yaşadığı coğrafya parçası, sahip olduğu kültürel yapı kadar, belki de daha çok kendi adıyla anılan kilisesiyle tanınmaktadır. Bu noktada, Batak toplumunu Takımadalar coğrafyasında öne çıkaran unsurların başında, kendilerini bir ‘millet’ olarak tanımlamaları veya Avrupalı sömürgeci yapıların, bu topluluğu kendi siyasi literatürlerine bağlı olarak, bütünlüklü bir yapı şeklinde tanımlamaları gelmektedir. Bu noktada, Batılı araştırmacıların ölçütlerinden biri, Hristiyanlığa ihtida olgusu olduğu söylenebilir. Öyle ki yapılan karşılaştırmalarda Kuzey Sumatra’da Batak, Kuzey Sulawesi’de Minahasa toplumu gibi Hristiyanlaşmış yerel toplum yapılarının dışında kalanlar, “çok daha geleneksel ve daha az dinamik” unsurlar olarak tanımlanmışlardır. Bu noktada, çalışmaya konu edinilen Bataklar, “iç çekişmeleri, kendilerine özgü Hristiyanlık pratikleri, gayet eğitimli olmaları ve Batak olmalarından duydukları gururla” tanınmaktadırlar.
Turkiye Klinikleri Journal of Gynecology and Obstetrics, 2013
Avrupa'da güç dengelerinin değişme sürecini açıklayabilecek, Almanya ve İtalya'nın ulusal birliklerini kurma ve Belçika'nın bağımsızlığını kazanma sürecini açıklayabilecek, Almanya, İtalya ve Belçika'nın sömürgecilik yarışına girişlerini özetleyebilecek, Almanya, İtalya ve Belçika'nın sömürgecilik faaliyetlerini açıklayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabileceksiniz.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
This study sets out to demonstrate that the emergence and rise of the discipline of English literature was moulded by the colonial mission of civilizing colonial subjects in India and educating the middle class in England. The former one that is the civilizing mission was an adaptation of the content of English literature to the
Osmanlı Kürt İlişkileri ve Sömürgecilik, 1994
Kürtlerin başansızlıklarını, 'onların uyuşukluklarına, beceriksizliklerine' doğrudan bağlamak gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Daha başka etmenler var.
Kürd Araştırmaları Haziran , 2019
Cumhuriyet'in Doğu'ya yerleşmesi, medeni milletlerin Afrika'ya yerleşmesi gibidir… Afrika'nın Diyarbakır'a nazaran birkaç misli daha ağır olan hava şartlarını yenerek oralarda yerleşen medeni milletlerden, bizim bir eksiğimiz olduğunu iddia etmeye kimin hakkı vardır. Umumi Müfettiş Avni Doğan Dersim'in yönetimi sömürge yönetimi gibi ele alınmalı ve burada bir sömürge idaresi kurulmalıdır…. Yüksek memurlara sömürge yönetimlerindeki yetkiler verilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Başbakanı ve ilk Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Hakikatleri açıkça görmek ve ifade etmek en önemli vazifemiz. Kendi vatanımızda, kendi kardeşlerimiz arasında adeta bir sömürge devleti gibi yaşamamızın, silah kuvvetiyle halka hâkim olmaya çalışmamızın sebepleri üzerinde ısrarla durmak, bunları bertaraf etmeye çalışarak vazifeye başlamak hedefimiz olmalıdır. Şiddet siyasetine artık son verilmesi kati bir zarurettir. Maliye Müfettişi Burhan Ulutan 1 Bu yazı 4 Ekim 2019 tarihinde
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.