Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Kaygı (Bursa)
…
14 pages
1 file
This study compares Husserl's transcendental phenomenology to Dilthey's methodological hermeneutics in context of the problems of the consciousness and the meaning. In this context, it's tried to show that Husserl has hermeneutical dilemmas like that Dilthey has phenomenological ones. In this respect, it tries to answer the following problems. What is the hermeneutical and phenomenological dilemma of the transcendental phenomenology and methodological hermeneutics? Where are the limits of Husserl's and Dilthey's epistemological attempts? Can these attempts answer the problem of relation between language and world? This study, which has two basic headings, firstly claims that Husserl's notions of the consciousness and the meaning have lack of the categories of the historicity and the individuality. Thus he cannot explain that the understanding has hermeneutical conditions. Secondly, it tries to show that Dilthey's concepts of the consciousness and the meanings have lack of the phenomenological intentionality. Thus he cannot see that appearing the meaning in expression has the phenomenological conditions. Eventually, this study asserts that Gadamer and Heidegger surpass the both of Husserl's and Dilthey's dilemmas. In this regard, it indicates that the crisis, which put on the agenda by two thinkers, is actually belonging to the life not to the scientific methodology.
his study compares Husserl’s transcendental phenomenology to Dilthey’s methodological hermeneutics in context of the problems of the consciousness and the meaning. In this context, it's tried to show that Husserl has hermeneutical dilemmas like that Dilthey has phenomenological ones. In this respect, it tries to answer the following problems. What is the hermeneutical and phenomenological dilemma of the transcendental phenomenology and methodological hermeneutics? Where are the limits of Husserl’s and Dilthey’s epistemological attempts? Can these attempts answer the problem of relation between language and world? This study, which has two basic headings, firstly claims that Husserl's notions of the consciousness and the meaning have lack of the categories of the historicity and the individuality. Thus he cannot explain that the understanding has hermeneutical conditions. Secondly, it tries to show that Dilthey’s concepts of the consciousness and the meanings have lack of the phenomenological intentionality. Thus he cannot see that appearing the meaning in expression has the phenomenological conditions. Eventually, this study asserts that Gadamer and Heidegger surpass the both of Husserl’s and Dilthey’s dilemmas. In this regard, it indicates that the crisis, which put on the agenda by two thinkers, is actually belonging to the life not to the scientific methodology.
Dilbilim Dergisi / The Journal of Linguistics, 2021
This work is licensed under Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License ÖZ Görünüşe göre, Edmund Husserl'in (1859-1938) yazılarının dilbilimsel araştırma üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı gibi Alman filozofun dille ilgili yazdıklarının da dilbilim tarihinde yer almaya değmez olduğu görülür. Makalenin amacı, Husserl'in ilk başyapıtının-Mantıksal Araştırmalar / The Logical Investigations-dilbilim tarihi içerisindeki hem konumunu hem de rolünü yeniden değerlendirerek bu görüşü tam olarak karşılaştırmaktır. Bu amaçla ağırlıklı olarak üçüncü (bütün ve parça teorisi) ve dördüncü (bağımsız ve bağımsız olmayan anlamlar arasındaki ayrım) bölümler üzerinde durulacaktır. Araştırmalar, Husserl'in mereolojisine ve genel saf dilbilgisi fikrine özel önem verir. Çalışma, üçüncü ve dördüncü bölümlerde Mantıksal Araştırmaları (The Logical Investigations) geç on dokuzuncu yüzyıl ve erken yirminci yüzyılın genel şartları içinde konumlandırmaya çalışır ve dahası yirminci yüzyılın en önemli dilbilimi "ekoller"inden birinin, yani yapısal dilbilimin, doğuşu ve gelişiminde Mantıksal Araştırmaların tarihsel ve teorik önemini göstermeyi amaçlar.
2018
Husserl’in transandantal fenomenolojisi ve Dilthey’ın metodolojik hermeneutiği, bu çalışmada, iki temel sorun bakımından karşılaştırılmaktadır: bilinç ve anlam. Bu iki sorun çerçevesinde, Husserl’in hermeneutik ve Dilthey’ın fenomenolojik çıkmazlara sahip olduğu gösterilmek istenmektedir. Bu bakımdan şu sorulara yanıt aranmaktadır. Transandantal fenomenolojinin hermeneutik çıkmazı ile metodolojik hermeneutiğin fenomenolojik çıkmazı nedir? Hem Husserl’in hem de Dilthey’ın epistemolojik çabalarının gelip dayandıkları sınır neresidir? Bu çabalar, dil ile dünya arasındaki ilişki sorununa tatmin edici bir yanıt verebilmişler midir? İki temel başlığa sahip olan çalışmada, ilkin Husserl’in bilinç ve anlam konusunda, tarihsellik ve tekillik kategorilerinden yoksun olduğu ve anlamın başka bir özne tarafından anlaşılmasının hermeneutik koşullarını açıklayamadığı iddiası temellendirilmek istenmektedir. İkinci olarak Dilthey’ın aynı konularda, bilincin şimdide iş gören yönelimselliğinden yoksun...
Çalışmanın ilk bölümünde, Dilthey'ın yaptığı doğa bilimleri-tin bilimleri ayrımından hareketle, açıklama ve anlamanın ne olduğu ele alınacaktır. Anlamayı olanaklı kılan yaşam ifadelerinin ne olduğunun ve özelliklerinin ortaya konduğu ikinci bölüm, yaşam ifadelerinden hareketle basit anlama'ya ve bu anlamanın arka planına ilişkinken; üçüncü ve son bölüm ise, basit anlamanın yetmediği durumlarda insanın ihtiyaç duymasıyla ortaya çıkan yüksek anlama ve hermeneutiğin Dilthey'da ne anlama geldiğini ele almaktadır. Abstract- In the first part of this study, understanding and explanation will be considered from Dilthey's distinction between natural sciences and human sciences. The second part, which sets forth the meaning and importance of life-expressions that enables understanding, is on elementary understanding and its background. As for the third and the last part, it approaches the higher understanding and hermeneutics in Dilthey which emerge from the insufficiency of elementary understanding.
Grammatical Equivalence and Losses in Dîvânu Lugâti't-Türk and its Secondary Translations:-(I)ş-Morpheme Nuh DOĞAN Öz Dîvânu Lugâti't-Türk (DLT), 11. yüzyıl Türk dilinin söz varlığını temel alan Türkçe-Arapça çeviri bir sözlüktür. Çeviri eyleminin amacı iki dil arasında eşdeğerlilik sağlamaktır. Çeviride eşdeğerlik sağlamak ise oldukça güçtür. Arapça ve Türkçenin hem dilsel hem de kültürel açıdan oldukça farklı olması DLT'de kimi dil bilgisel kategorilerin Arapçaya aktarılmasında birtakım eşdeğerlik sorunları ve anlam kayıplarının yaşanmasına neden olmuştur. Karahanlı Türkçesinde-(I)ş-biçim biriminin işaretlediği başta işteşlik ve diğer farklı işlevlerinin Arapçada bire bir "dil bilgisel eşdeğer" karşılığı yoktur. Bu durum Türkçede farklı olay tiplerini işaretleyen-(I)ş-biçim biriminin dil bilgisel işlevlerinin kaybolmasına ve yanlış şekilde hedef dilin işlevlerinin kopyalanmasına neden olmuştur. Bu,-(I)ş-biçim biriminin işlevlerinin belirlenmesini güçleştirmiş ve yanlış aktarılmasına neden olmuştur. DLT'nin ikincil çevirilerinde (Arapça-Türkiye Türkçesi) orijinal metin ve dilden hareket edilmediğinden anlam kayıplarının katlandığı, dil bilgisel eşdeğerliğin sağlanması bir yana Arapça dil bilgisel kategorilerin aktarılmasına ve-(I)ş-biçim biriminin işlevlerinin yanlış betimlenmesine neden olduğu görülmektedir. Bu çalışmada DLT ve çevirilerinde-(I)ş-biçim biriminin işlevlerinin çevirisinde yaşanan anlam kayıpları ve eşdeğerlik sorunu üzerinde durulmuştur. DLT ve çevirilerinde-(I)ş-biçim biriminin dil bilgisel eşdeğerliğinin sağlanamadığı ve çeşitli kayıplara maruz kaldığı ileri sürülmüştür. Dilsel köken ve kültür ortaklığının eşdeğerliğin sağlanmasını kolaylaştırdığı dikkate alınarak dil bilgisel eşdeğerliğin Karahanlı Türkçesinden Türkiye Türkçesine "dil içi çeviri" yapılarak belirlenebileceği ileri sürülmüş;-(I)ş-biçim biriminin biçim-söz dizimsel yaklaşımlarla bazı dil bilgisel işlevleri belirlenmiştir.
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2025
UNESCO 2017 yılını Dîvânü lugāti’t-Türk, 2018 yılını Atebetü’l-hakāyık ve 2019 yılını Kutadgu Bilig yılı ilan ederek Türk tarihinin bu kültür hazine-lerinin zaman ve mekân sınırlarını aşan hikmet dolu derin içeriğiyle daha birçok bilimsel çalışmaya konu olacağını göstermişti. 11. yüzyılda kaleme alınan Kutadgu Bilig ve yaklaşık yüzyıl sonrasında yazılan Atebetü’l-hakāyık, Türk İslam edebiyatının nasihatname türünde yazılan ilk eserleridir. Bu çalışmanın amacı, iki nasihatnamenin ortak konularından biri olan dil er-demi kapsamında Türk İslam kültürünün dil düşüncesinin yansıdığı ifadele-ri, bağlamlarıyla incelemektir. Çalışmada Atebetü’l-hakāyık’taki dile dair bö-lüm esas alınmakla birlikte Kutadgu Bilig ve Dîvânü lugāti’t-Türk’ten benzer içerikli şiir ve atasözü örnekleri de incelemeye dâhil edilmiştir. Böylece Türk İslam medeniyet coğrafyasının ortak kültür hafızasına sahip bilgelerinin dil erdemi düşüncesinin dayandığı değerler ve kabuller ifade şekilleriyle ele alınmıştır. Çalışmanın çerçevesi dil kavram alanı altında, sözün doğruluk ve bilgiyle kazandığı anlamı, konuşma ve dinleme adabını, söz sahibinin değe-rini ve sözün etkisini kapsamaktadır. Bu doğrultuda ele alınan metin örnek-leri dil içi çevirileriyle birlikte alan yazındaki birincil ve ikincil kaynaklara başvurularak doküman inceleme yöntemiyle nitel bir şekilde değerlendiril-miştir.
Bu çalışmada, Türkçenin tarihî metinlerinde ve Türkiye Türkçesi ağızlarında kullanılan; ancak standart Türkçede yaşamayan sayru ve sökel sözlerinin anlam özellikleri incelenmiştir. Tarihî metinlerde genellikle eş anlamlı biçimde kullanılan bu sözler, Türkiye Türkçesi ağızlarında anlam bakımından farklı özellikler göstermektedir. Bu anlam farklarının tarihsel metinlerdeki kökenlerini araştırmak gerekmektedir. Çalışmada öncelikle sözcüklerin tarihî sözlüklerde kaydedilmiş anlamları üzerinde durulmuş; sonra tarihî metinlerde bağlama göre farklılaşan anlam özellikleri ele alınmıştır. Sözcüklerin anlam özelliklerini doğru biçimde tespit edebilmek için metinlerde geçtiği bütün yerler ve bağlam göz önüne alınmış ve kullanımdaki anlam nüansları tespit edilmiştir. Son olarak sözcüklerin Türkiye Türkçesi ağızlarında kullanılan anlamları çıkartılmış ve bunlar tarihî metinlerdeki anlamlarla karşılaştırılmıştır. Sözcüklerin Türkiye Türkçesi ağızlarındaki biçim ve anlamlarını tespit etmek için, Türk Dil Kurumu tarafından Derleme Sözlüğü‟nün ve Türkiye Türkçesi Ağızları ile ilgili çalışmaların söz varlığının bilgisayar ortamına aktarılmasıyla oluşturulan Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü kullanılmıştır. Tarihî metinlerde ve sözlüklerde genelde „hasta‟ anlamıyla kaydedilen sayru sözü, Türkiye Türkçesi ağızlarında değişime uğramadan halen devam etmektedir. Ancak sökel sözü Türkiye Türkçesi ağızlarında anlam bakımından farklı özellikler göstermektedir. Sözcüğün ağızlarda yaşayan bazı anlamları Türkçenin tarihî metinlerinde de tespit edilmiştir. Tarihî metinler üzerinde yapılacak olan anlam bilimi çalışmaları, eş anlamlı gibi kullanılan sözcüklerin anlam bakımından nasıl bir gelişme gösterdiklerinin tespit edilmesine yardım edebilir.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2017
Dil felsefesinde tartışılan başlıca konular anlam, gönderge, belirli betimlemeler, düşünme-dil ilişkisi ve söz edimleri olarak örneklendirilebilir. Bu konulara bakıldığında anlam probleminin dil felsefesi içinde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Anlam problemi ile ilgili olarak, dildeki anlamlı en küçük birimin ne olduğu, sözcük veya cümleye anlamını verenin ne olduğu gibi sorular gündeme gelmiştir. Bu çalışmada, 20. Yüzyıl başlarında, felsefenin bir disiplini olarak adlandırılmaya başlanan dil felsefesinin ele aldığı pek çok problemden birisi olan anlam sorunu ayrıntılarıyla incelenecektir. Dilde anlam problemine detaylı olarak bakıldığında iki temel tartışma noktası ile karşılaşılır. İlk mesele, bir dilsel ifadeyi anlamlı kılanın ne olduğudur. Zihinci yaklaşım ve davranışçı yaklaşım bu soruya farklı cevaplar vermiştir. İkinci mesele, ise dilde anlamlı en küçük birimin ne olduğudur. Kelime atomcuları dilde en küçük anlamlı birimi kelime olarak belirtirler. Cümle atomcuları ile cümlenin en küçük anlamlı birim olduğunu iddia ederler. Aslında, felsefe tarihinde Herakleitos'tan günümüze dili sorgulayan filozofların ortaya koyduklarına bakıldığında, dilde anlama yönelik dört temel yaklaşım ile karşılaşılacaktır. Bu çalışma, ideci, göndergeci, davranışçı ve pragmatik yaklaşımları, bu görüşlerin savunucusu olan filozoflara atıfta bulunarak derinlemesine sorgulanacaktır. Bu sorgulama süreci sonunda bu yaklaşımların her birinin dildeki anlam problemine yaptıkları katkılar betimlenecektir. Aslında, ortaya konan her yaklaşım, bir diğerinin anlamı başka bir yönden görebilmesini sağlamıştır ve bu açıdan da anlam kavramının farklı boyutlarda tartışılmasına neden olmuştur.
Dört Öge, 2019
Derrida düşüncesinin kökeni olarak Husserl’e işaret etmek, dekonstrüksiyonun doğasını anlamak açısından oldukça önemlidir. Husserl üzerine çalıştığı on beş yılın sonunda Derrida, kendine özgü yöntemini ortaya koyarken Husserl’in gösterge üzerine zorunlu bir ayrım temelinde yaptığı kökensel atfa dair eleştirel bir tutum alır. Derrida Husserl’in iddia ettiği gibi tek bir kökene atıf yapmak yerine, ikili karşıtlıkların kökende sürekli yeniden yapılandırıldığının zorunlu bir sonuç olduğunu göstermeyi amaçlamaktadır. İdeal nesnelerin zihinde yapılandırılması ve zamansallık sonucunda sonsuz bir yeniden tekrar, düşüncenin içinde kendini görünür kılmaktadır. Belirli bir idealliğe vurgu yapan logos temelli felsefe bu şekilde ideal olmayanın “bulaşması” ile her zaman yanında gelen bir “ek” ile malül olacaktır. Bu izlek üzerinden bu çalışmada öncelikle Derrida’nın Husserl üzerine çalışmalarının bir çetelesi çıkarılırken, ikinci olarak Ses ve Fenomen kitabının ana argümanları tartışılacaktır. Son olarak, Derrida’nın Husserl okuması üzerine bir değerlendirme yapılarak, Derrida’nın doğrudan eşitlediği temsil ve zamanın genişliği içinde alıkoyma (retention) fazı Husserl’in İçsel Zaman Bilinci Üzerine Dersler’i çerçevesinde tartışmaya açılacak, Derrida ve Husserl’in düşüncelerini aşmaya çalıştığı Brentano arasında bir benzerlik tespit edilmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Dekonstrüksiyon, Gösterge, Zaman, Logos, Köken Künye: SALMAN, Gülben. (2019). Ses ve Fenomen: Derrida ve Husserl. Dört Öge, 15, 1-14. http:// dergipark.gov.tr/dortoge.
ÖZET Fuzûlî ve Bâkî XVI. asırda, klasik Türk şiirine damgasını vuran iki önemli şahsiyettir. Her iki şairin şiirlerinde dile getirdikleri aşk, mahiyeti bakımından çeşitli araştırmacılarca sorgulanmış ve bu konuda farklı görüşler öne sürülmüştür. Klasik şiirin ana teması olan aşk, şiirlerde sevgili ve âşık ekseninde şekillenmekte, bu da söz konusu edilen aşkın mahiyeti hakkında belirli bir kanaatin oluşmasını sağlamaktadır. Fuzûlî ve Bâkî'nin şiirlerinde, aşkın nasıl yer aldığının karşılaştırmalı olarak incelenmesi, aynı yüz yılda yaşamış iki büyük şairin divan şiirinin dayandığı ortak temele, aşk kavramı bağlamında nasıl bir katkıda bulunduklarını görmek açısından gereklidir. Bu amaca yönelik olarak söz konusu şairlerin divanlarında aşk ve aşkla ilgili kavramlar, sevgili ve âşık tiplerinin özellikleri tespit edilmiş ve çeşitli örneklerle somutlaştırılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Beytulhikme Int J Phil 11 (1), 2021
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 1991
DergiPark (Istanbul University), 2009
Korkut Ata Türkiyat uluslararası Türk dili ve edebiyatı araştırmaları dergisi, 2023
Çukurova Araştırmaları Dergisi
Eskiyeni, 2013
Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, 2020
2ND INTERNATIONAL 5 OCAK CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES AND HUMANITIES, 2021
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi (SUTAD), Nisan (45), 2019
DergiPark (Istanbul University), 2017
Bahçelerinde Yaz: Füruzan Edebiyatı Üzerine, 2021
KURAMSAL YÖNLERİYLE BİLİŞSEL DİLBİLİM, 2022
Ordinary Language Philosophy and Austin’s Theory of Speech Acts, 2014
The journal of academic social science studies, 2022