Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, DergiPark (Istanbul University)
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
2021
Bu makale özel bir yazılımla taranmış ve intihal tespit edilmemiştir. This article has been scanned by a special software and no plagiarism detected.
2015
Kur'ân’in ilmi i'câzi konusu, asrimizda tartisilan onemli meselelerden biridir. Bu konu dirayet tefsiri kapsaminda mutalaa edilmektedir. Aslinda i'câzin ilmi olarak nitelendirilmesinde batililasma dusuncesinin izleri vardir. Bu nitelemenin arkasinda deneysel ilimlerin konumunu, arasinda ser’i ilimlerin de yer aldigi diger nazari ilimlere karsi yuceltme dusuncesi yatmaktadir. Zaten ilmi i'câzi savunanlar genellikle deneysel ilimlerle mesgul olanlardir. Onlarda gozlemlenen en onemli hususlardan biri, deneysel arastirmalardan elde ettikleri sonuclari Kur'ân ayetlerine monte etme cabalaridir. Ancak onlar belli bir usule bagli hareket etmemektedirler. Ayrica onlar Kur'ân’in tefsiri noktasinda Selef’e (Sahâbe, Tâbiin, Etbâuttâbiin) de hic deger vermemektedirler. Bu acidan bakildiginda samimi ilim adamlarinin, ilmi i'câz konusunu ciddiye almalari ve bu alanda cok ciddi calismalar icerisine girmeleri gerekmektedir. Ancak bu sayede batililarin ortaya koymus oldugu...
2020
Her peygamberin nubuvvetini tasdik eden mucizeleri vardir. Hz. Peygamber’in de en buyuk mucizesi Kur’ân’dir. Kur’ân, ummi bir peygamber tarafindan teblig edilmesi, erisilmez bir hidâyet kaynagi olmasi, beyâni, belâgati nazmi, tertibi, uslubu, psikolojik etkileme gucu, tesriʻ icin koydugu hukumler ve sonradan kesfedilen bircok ilmi gercege isaret etmesi gibi pek cok yonden mu‘cizdir. Kur’ân’in en onemli i‘câz yonlerinden biri de onun ihtiva ettigi gaybi haberlerdir. Âlimlerin cogu, Kur’ân’in gaybi haberler yonuyle mu‘ciz oldugunu kabul etmekte ancak bu yonun tek basina yeterli olamayacagini da ifâde etmektedir. Kur’ân’in gaybi haberler yonuyle mu‘ciz oldugunu savunan âlimler, genellikle onu diger i‘câz yonleriyle birlikte kabul etmektedir. Bu calismamizda oncelikle, Kur’ân’in gecmise, nuzul zamanina ve gelecege ait gaybi haberler yonuyle i‘câzi ayrintili bir sekilde degerlendirilmeye ve incelenmeye calisilacaktir.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010
Bu çalışmamızda Bilim’in en temel yöntem ve ayırtedici tanım ve ta’rifini ifade eden “Bilimsel(lik) İnancı”nın yapısını anlatmaya çalışacağız. Böylelikle “akıl mı – inanç ve iman mı; bilim mi – din mi, bilgi mi – inanç mı öncelikli ve asıl?” gibi soruların da yanlış ve eksiklik ve mantıksızlığı görülebilir. Başka vesilelerle önceki haftalarda dediğimiz gibi: Yanlış sorunun, doğru cevabı olmaz; bu sebepten önce bu yanlış soruları düzeltmek gerekiyor. Önceki haftalarda “bilgi” (ilim – veri – data – info – information – knowledge) ve “bilim”in (science) aynı şeyler olmadığını; dolayısıyle birbirine karıştırılan bu iki kavramın ayrılması, sanki eşanlamlılarmış gibi birbirleri yerine kullanılmaması gerektiğinden bahsetmiştik. Konunun devamında; objektif ve tarafsız, olgusal ve nesnel, inanç ve değer’den bağımsız; yani nötr “bilgi (ilim)” ve nötr “bilim (science)” olamayacağını; bunun en başta mantık ve dil açısından mümkün olmadığını belirtmiş ve birşeyi gözler ve gözlem sonuçlarımızı ifade ederken ya “Rabbi var(mış) ve fâili O(ymuş)” veya “yok(muş)” gibi Araştırma Yöntemi ve İfade Biçimi seçebileceğimizi; bunun ortası veya dışarıdan bakılacak eşit mes’âfeli başka bir orta ve dış noktası yok demiştik.
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Kur'an-ı Kerim'de sarfın yirmi dört sığasına da örnek vardır. Bu yirmi dört sığanın son iki tanesi fiili taaccüptür. İkisi de taaccüp ifade eder yani şaşırma ifade eder. Ancak vezinleri farklıdır. Malumdur ki Kur'an hakîm bir kitaptır. Yani amaçsız bir şey içinde barındırmaz. Diğer sığalar gibi bu iki sığayı da kullanmasında hikmetler vardır. Sadece sığalar değil, Kur'an'da harflere dahi yer verilmiştir. Ancak biz bu çalışmamızda fiili taaccüplerin nerde geçtiğini ve ne mana ifade ettiğini araştırdık ve derledik. Fayda sağlayacağını umut ederek bu çalışmayı gerçekleştirdik.
Cappadocia Journal of History and Social Sciences, 2021
Kur'ân-ı Kerim'in kendine özel bir dil üslubu vardır. Kureyş lehçesiyle nazil olmasına rağmen kendi bünyesinde başka lehçelerden kelimelere de yer verir. Yine kendisini "Kur'ânen arabiyyen/Arapça bir Kur'ân" olarak tavsif ettiği halde onda İbranice, Rumca, Farsça, Süryanice, Habeşçe, Berberice, Nebatice sözcükler de bulunur. Âyetlerinin neredeyse tamamı Arap dili gramerine uygun cümlelerden oluşur buna mukabil ilk bakışta gramere muhalif gibi duran ve üzerinde gramer açısından özel bir araştırma yapmayı gerektiren cümleleri de vardır. Arapçanın bir yazı diline dönüştürülmesinin temel nedeni, Arap olmayan milletlerin İslam'ı kabul etmesiyle birlikte dilde meydana gelen elhân-ı luğaviyyeden/dil hatalarından Kur'ân'ı korumaktır. Korunması istenen Kur'ân, aynı zamanda bu yazı dilinin gramerini oluşturmada âlimler için ana kaynak olmuştur. Ancak gramere kaynaklık etmesine rağmen Kur'ân'ın bazı cümlelerinde öyle bir nahiv yapısı vardır ki bu yapı cümlelerinin doğru anlaşılmasında çeşitli işkâllere neden olur. Zamirlerin merciini tespit edememe, i'tirâzî cümlelerin nerede başlayıp nerede bittiğini belirleyememe, cümle öğelerinin birbirleri üzerindeki amellerini doğru tespit etmeyi zorlaştıracak iştigâl yapıları, hasr-ı kasr ifade eden istisna kalıplarının kullanılması nedeniyle cümlelerin yanlış anlaşılabilmesi, âyetlerde yer alan bazı kelimelerin aynı anda bedel, hâl ya da atf-ı beyân olabilecek şekilde getirilmesi nedeniyle türünün tespitine yönelik zorluklar, bazı fiillerin mef'ullerinin kendisiyle mef'ulün arasına bir başka fiil girdikten sonra verilmesi, özel işlevi bulunan bazı harflerin tür tespitinde yaşanan sıkıntılar vb. durumlar, söz konusu âyetlerin anlaşılmasını zorlaştırmakta, doğru anlama adına ek çalışmalar yapmayı gerektirmektedir. Bu bağlamda Kur'ân nahvinin neden olduğu işkâl türlerinden biri de cümlede hâlin ya da zi'l-hâlin doğru tespit edilememesinden kaynaklanan işkâllerdir. Bu çalışmada hâlin ya da zi'l-hâlin doğru tespit edilememesinden neşet eden işkâl için bazı örnekler sunulduktan sonra söz konusu işkâlin ortadan kaldırılmasına yönelik alternatif çözüm yolları belirlenecektir.
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2020
İlahî vahyin son halkası olan Kur’ân, şirk, küfür, nifak ve zulmün her türlüsünden insanlığı kurtarmak için gönderilmiştir. Kur’ân, kendini yeni bir medeniyyet tasavvuru olarak insanlığa takdim etmiştir. Bunun için kendisine inananların, onu okuma, anlama ve hayatlarına rehber olmasını istemektedir. Müslümanlar, Kur’ân’ı sadece telaffuz ederek onun istediği bu rehberliği yerine getirmiş olamazlar. Müslümanlar, hem ellerinde bulunan Kur’ân âyetlerinden ve hem de çevrelerinde yer alan ve her gün yüz yüze kaldıkları kâinattaki âyetlerden gereğince istifade etmek zorundadırlar. Kur’ân, kendisini kabul edenlerin inanç, ibadet, kişilik, kimlik, düşünce yapısı ve davranışlarının tevhide göre şekillenmesini ister. Şâyet Kur’ân’a inananların bu özelliklerinde bir değişim meydana gelmiyorsa, burada sorgulanması gereken çok ciddi problemler var demektir. Hiç kuşkusuz bugünkü Kur’ân eğitimi yöntemiyle, Kur’ân’ın istediği medeniyet seviyesini ve mü’min kişilikleri oluşturmamız mümkün değildir. B...
2001
K elâm mezhepleri, ilgi alanlarına giren konular için naklî delillerin yanı sıra, özellikle aklî delillerle görüşlerini sağlama alma gayretinde olmuşlardır. Kur'ân'ın mahlûk olup-olmamasıyla ilgili Mu'tezile'nin getirdiği naklî delillerin ve sonuçta vardıkları yargıların aklî delillerden bağımsız olması mümkün değildir. Özellikle naklî delillerin anlam bakımından şekillenmesinde, aklî delillerin ve olgusal alan (şâhid)da çerçevesi çizilen yaklaşımların Mu'tezile üzerindeki belirgin etkisinden söz etmekte yarar vardır. Hatta onlara göre tevhid ve adâlet konusundaki tek belirleyici unsur, olgusal alanda varılan sonuçlar olmuştur. Konuya başlarken, Allah'ın mütekellim ve Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğunu kabulde Ehl-i Sünnet ve Mu'tezile'nin görüş birliği içinde olduklarını belirtmekte yarar vardır. Nitekim Bâkıllânî (403/1013) Kur'ân'ın, Allah'ın kadîm kelâmı olduğunu, Kâdî Abdülcebbâr ise yaratılmış olduğunu savunurlarken, onun Allah'ın kelâmı olmasında birleşmektedirler. Kâdî Abdülcebbâr, Hz. Peygamber'in getirdiği İslâm dininde Kur'ân'ın hakiki anlamda Allah'ın kelâmı olup, hatta buna inanmanın zarûrîyyât-ı diniyyeden olduğunu söylemektedir. Ona göre Müslümanlar, Allah'ın mütekellim oluşunda ittifak etmişlerdir. 1 Hatta Kâdî Abdülcebbâr, mihraplarda okunan, sayfalarda yazılı olan şeyin Allah'ın kelâmı olduğunu, * Bu makale, Kamil Güneş'in hazırladığı "Kelâmî Ekollerin Farklılaşmasında Nassların Rolü (Bâkıllânî ve Kâdî Abdülcebbâr'da Kelâmullah Meselesi Örneği)" adlı doktora tezinin bir kısmını içeren özetidir.
Yüksek Lisans Tezi, 2021
Çalışmada bilimsel tefsirin geçmişten günümüze serencamına yer verildikten sonra asrımızda bilimsel tefsire dair özgün eserler kaleme alan Mısırlı bir mütefekkir olan Zağlûl en-Neccâr’ın bilimsel tefsire dair görüşleri, diğer âlimlerin görüşleri ile mukayeseli bir biçimde ele alınacaktır. Bilimsel tefsir, en genel ifadesi ile Kur’ân-ı Kerîm’in bilimsel buluşlara işaret ettiği iddia edilen âyetlerine ilişkin yapılan yorumları kapsamaktadır. Tefsir literatüründe bilimsel tefsirin başlangıcına ilişkin birtakım ihtilaflar olsa da tefsir âlimleri, bilimsel tefsirin başlangıcının genel itibariyle Gazzâlî ile başladığını ifade etmektedirler. Gazzâlî’den günümüze kadar ise birçok müfessir doğrudan veya dolaylı bir şekilde bilimsel tefsire atıfta bulunmuştur. Bilimsel tefsir çalışmaları özellikle son iki asırda yapılan keşifler ve buluşlar sebebiyle bir ivme kazanmıştır. Çalışmada bilimsel tefsirin ele alınmasının sebebi, güncelliğini koruyan bir konu olmasıdır. Bununla birlikte çalışmada Neccâr’ın seçilmesinin sebebi ise âyetlere yaklaşımının önceki müfessirlerden araştırmaya değer farklılığının olmasıdır. Çalışmanın bilimsel tefsirin mahiyetine ilişkin bölümünde, konunun daha iyi anlaşılması adına alıntılarla konu zenginleştirilecektir. Bilimsel tefsire dair örneklerin yer alacağı bölümde ise bazı müfessirlerin görüşleri Neccâr’ın görüşleri ile mukayeseli bir şekilde ele alınacaktır. Çalışmanın birkaç amacı vardır. İlki, bilimsel tefsirin her yeni buluş ile ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceğini ortaya koymaktır. İkincisi ise Neccâr’ın bilimsel tefsirinde yer vermiş olduğu örneklerin, diğer müfessirlerin görüşleri ile mukayese edilmesinden sonra tutarlılığının tespit edilmesidir
İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi , 2016
Bu calismada, Kur’an kissalarinin egitsel ozellikleri tahlil edilmektedir. Kissalar icerik ve uslup acisindan egitsel amaclari gerceklestirmeye yardimci olacak bircok ozellige sahiptirler. Cok farkli rollerde olumlu ve olumsuz karakterlere yer verilmesi, surukleyici anlatim tarzi, psikolojik ve sosyolojik tahlillere imkân veren ornek olaylarin anlatilmasi, bazi soyut ve manevi kavramlari somutlastiran anlatimlari vb. ozellikler kissalarin ogreticiligini guclu kilan yonleridir. Orgun ve yaygin din ve ahlak egitiminde hedeflenen kazanimlarin gerceklestirilmesine yonelik yapilacak egitim etkinliklerinde Kur’an kissalarinda kullanilabilecek bircok materyalin oldugunu soylemek mumkundur. Teorik arastirmaya dayali olan bu calismada kissalarin uslup ve icerik acisindan sahip olduklari bazi ogretici ozellikler tahlil edilmektedir. Egitim biliminin verileri isiginda kissalarda ogrenmeyi kolaylastirici ozellikler, aktif ogretim yontem ve tekniklerinde kullanilabilecek icerik ve uslup ozellikl...
Marife Dergisi, 2021
Bu çalışmada, bilimsel tefsir hakkında bilgi verildikten sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan Kur'an Yolu tefsirindeki bazı bilimsel yorum örnekleri incelenecektir. Kur’an-ı Kerim nazil olduğu günden itibaren farklı yaklaşımlarla tefsir edilmiştir. Bu yaklaşımlardan biri de ayetlerin pozitif bilimlerin verileri çerçevesinde yorumlandığı bilimsel tefsir yöntemidir. Bu yorumlama yönteminin tarihi hicri beşinci yüzyıla ve hatta sahabe dönemine kadar götürülmekle birlikte, bu dönemlerdeki örnekler tikel ve primitif düzeydedir. Bununla birlikte yaklaşımın ekol haline gelmesi on dokuzuncu yüzyılda mümkün olmuştur. Bilimsel tefsirin ekol haline gelmesine ilişkin çeşitli sebepler ileri sürülmüştür. Bilimsel tefsire ilişkin eserler incelendiğinde, bu ekolün gelişmesindeki en önemli etmenin, Müslümanların sanayi devriminden sonra teknoloji ve bilimde ilerleme kaydeden Batı karşısındaki gerilemesini durdurmak amacıyla Kur’an'a dayalı bilimsel bir yöntem oluşturmak ve İslam'ın bilime engel olduğu şeklindeki görüşü çürütmek olduğu anlaşılmaktadır. Bu tarihten itibaren birçok tefsirde bilimsel yorumlara yer verildiği ve bilimsel tefsire ilişkin müstakil eserler kaleme alındığı görülmektedir. Ancak ilerleyen süreçte bu yöntemin kazandığı ivmede mezkûr nedenlerden çok bu yönteme olan ilginin artmasının etkili olduğu görülmektedir. Ayetlerin pozitif bilimlerin verileri çerçevesinde yorumlandığı bu eserlerden biri de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan ve geniş bir okur kitlesine sahip olan Kur'an Yolu tefsiridir. Eserin girişinde ayetlerin yorumunda bilimsel tefsir yönteminin kullanılacağına ilişkin doğrudan bir ifade bulunmamakla birlikte, Kur'an'ın şekil ve içerik açısından örnek bir kitap olduğu; yaratılış, varlık, insan ve evrenin yapısı hakkındaki bilgilerin onun önemli özellikleri arasında sayılması ve yapılan yorumlarda bilimin gerekleri ile çağın gereklerinin birlikte dikkate alınması gerektiği yönündeki uyarı, eserde bilimsel yorumlara yer verileceğini ihsas etmektedir. Eserin girişinde, tefsirde yer verilen bilgi ve yorumlarda seçmeci bir yaklaşım sergileneceğinin ve yeni yorumların yapılacağının ifade edilmesi eserde bilimsel yorumlarda da diğer yorumlarda olduğu gibi seçmeci bir yaklaşım sergileneceğini ve modern dönemde yapılan yorumlara yer verileceğini göstermektedir. Kur'an Yolu tefsirinde, ayetlerin bilimsel yorumunda, pozitif bilimlere ilişkin Türkçe ve yabancı dildeki çeşitli eserlerle modern dönemdeki tefsirlerden yararlanılmıştır. Eserdeki birçok yorumun kaynağını Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nin pozitif bilime ilişkin maddeleri oluşturmaktadır. Her iki eserin Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili olmasının bu tercihte etkili olduğu anlaşılmaktadır. Kur'an Yolu tefsirinde ayetlerin daha önce yapılan bilimsel yorumlarına yer verildiği, bu doğrultuda müstakil yorumların yapıldığı ve nadiren de bazı bilimsel yorumların eleştirildiği görülmektedir. Kur'an'ın bir bilim veya astronomi kitabı olmadığı belirtilen eserde, pozitif bilimlere ilişkin veriler çoğu zaman Kur'an'ın temel amacı olan "hidayet" çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu durum, eserde bilimsel tefsirin amaç olarak değil, Kur'an'ın asıl amacına ulaşmada bir araç olarak görüldüğünü göstermektedir. Eserin modern dönemde kaleme alınmış olması, bilimsel yorum açısından bütüncül bir bakış açısı yakalamamızı ve yeni görüşlere ulaşmamızı sağlamaktadır. Eserde bilimsel tefsire ilişkin önceki yorumların değerlendirilmesi de okuyucuya eleştirel bir bakış açısı sağlamaktadır. Ayetleri bilimsel buluşlar veya teorilerle yorumlamanın her zaman ve her ayet için isabetli bir yöntem olmadığı belirtilen eserde, evrenin yaratılışına ilişkin teorilerin ve doğa bilimlerindeki gelişmelerin ayetlerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olduğu belirtilmektedir. Tüm ayetlerin modern bilimin verileriyle yorumlanmadığı eserde, bazı bilimsel yorumların eleştirildiği ve çoğunlukla ayetlerde açıkça ifade edilen ve bilim tarafından kesinliği kanıtlanan konularda yorum yapılmaya özen gösterildiği görülmektedir. Kur’an’ın takip ettiği metoda bağlı olarak kozmolojiye ilişkin yorumlara ağırlık verilen eserde ayetlerin jeoloji, biyoloji, meteoroloji ve tıbbın verileriyle de yorumlandığı görülmektedir. Kur'an Yolu tefsirinde bilimsel verilerin Kur'an'ın iʻcâzıyla ilişkilendirildiği yorumlara da rastlanılmaktadır. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Kur’an, Bilimselci tefsir, Kur’an Yolu Tefsiri Summary In this study, after giving information about the scientific tafseer, some examples of scientific tafseer in Kur’an Yolu exegesis published by the Presidency of Religious Affairs will be examined. The Holy Quran has been interpreted with different approaches since its revelation. One of these approaches is thescientific tafseer method which the verses are interpreted within the framework of the data of positive sciences. Although the history of this method goes back to the fifth century (A.H.) and even the period of the companions, the examples in these periods are rare and at a primitive level. However, it was possible for this method to become a school in the nineteenth century. Various reasons have been put forward for the scientific tafseer to become a school. When studies on scientific tafseer are examined, it is understood that the most important reason for the development of this school is to create a scientific method based on the Qur'an to stop the decline of Muslims in the race against the West, which advanced in science and technology after the industrial revolution, and to refute the view that Islam is an obstacle to science. Since this date, it is seen that scientific tafseers have been included in many commentaries, and individual works related to scientific tafseer have been written. However, it is seen that the increasing interest in this method rather than the aforementioned reasons was effective in the acceleration gained by this method in the following process. One of these books in which the verses are handled within the framework of data of modern sciences is Kur’an Yolu exegesis published by the Presidency of Religious Affairs which has a wide readership. Although there is no direct statement in the introduction of the book that the scientific tafseer method will be used while interpreting the verses, it is indicated from the following statements that the book will include scientific explanations: The Qur'an is an exemplary book in terms of form and content, and information about creation, existence, human and the structure of the universe is among its important features, and the requirements of science and the requirements of the age should be considered together in the tafseer. n the introduction of Kur’an Yolu exegesis, it is stated that a selective approach will be followed while giving information and explaining in tafseer and that new comments will be put forward. This shows that a selective approach will be followed in scientific tafseer, as in other fields, in the book and comments arose in the modern period will also be included. In Kur’an Yolu exegesis, while explaning the verses scientifically, works related to the positive sciences in Turkish and foreign languages as well as the tafseers in classical and modern periods are used. The source of many explanations in the book constitutes articles about the positive sciences of Turkiye Diyanet Foundation (TDV) Encyclopedia of Islam. As understood, the fact that both works are related to the Presidency of Religious Affairs is effective in this preference. n Kur’an Yolu exegesis, it is seen that the previous scientific explanations of the verses are included, independent comments are made in this direction, and some scientific tafseers are rarely criticized. In the book, which is stated that the Quran is not a science or astronomy book, data on positive sciences are often handled within the framework of "guidance" which is the main goal of the Quran. This situation shows that scientific tafseer is not seen as a goal in the exegesis, but as a tool in achieving the main goal of the Quran. The fact that the book was written in the modern period enables us to catch a holistic perspective in terms of scientific tafseer and to reach new ideas. Moreover, evaluation of previous explanations of scientific tafseer in the Kur’an Yolu exegesis also provides a critical perspective to the reader. Stating that interpreting the verses with scientific discoveries or theories is not always an accurate method and for every verse, Kur’an Yolu exegesis states that the theories regarding the creation of the universe and the developments in natural sciences help the Quranic verses to be understood better. Kur’an Yolu exegesis, which does not interpret all the verses with the data of modern science, mostly takes care to comment on the issues that are clearly expressed in the verses and proven by science. In the book, which focuses on interpreting cosmology depending on the method followed by the Qur'an, it is also seen that the verses are interpreted with the data of geology, biology, meteorology and medicine. In the Kur’an Yolu, there are also comments that scientific data are associated with i’jāz of the Quran. Keywords: nterpretation, Quran, Scientific nterpretation, Kur’an Yolu Tafseer Book
EKEV AKADEMİ DERCİSİ Yıl: 8 Sayı: 21 (Güz 2 0 0 4 ) -------KUR'AN-BİLİM İLİŞKİSİNİN OLABİLİRLiG-i VE MEŞRUiYETi SORUNU 25 Şahin EFİL (*)
Eskiyeni, 2022
Kur’ân’da biri Allah’ın ismi, diğeri Kur’ân-ı Kerîm’in vasfı olmak üzere iki yerde müheymin kelimesi zikredilmiştir. Allah’ın koruyan, gözeten, yöneten olduğunu ifade eden müheymin kavramı, Kur’ân’ın önceki vahiyleri koruma vasfına işaret etmektedir. Allah (c.c.), Kur’ân’ı korumakla semâvî kitapları ve sahifeleri de dolaylı muhafaza altına almıştır. Buna göre Kur’ân, önceki kitapları muhafaza eden, gözeten, onlardaki âyetleri doğrulayandır. Kur’ân, bu sahifelerin ve kitapların Allah’ın kelamı olduğunu ilan eden, onlarda var olan tahrîflere işaret eden, o kitaplardaki hakikat olanlar ile hakikat olmayanları birbirinden ayıran bir ölçüdür. Kur’ân’ın Tevrât’ta, İncîl’de var olduğunu söylediği hususlar, günümüzdeki nüshalarda yoksa bunlar zaman içerisinde kaybolmuş demektir. Tevrât ve İncîl ile hükmün mutlak olması Kur’ân’la mukayyed olmasına bağlıdır. Kur’ân önceki kitaplarda ve sahifelerde mevcut olan itikat, ibadet, ahlak, muâmelât (yasal, idârî ve mâlî), mezâcir (zararı defetme) vb. konulara dair vahiylerden bahsetmiştir. Bununla önceki peygamberlere inen vahiyleri koruma altına almış; neshedilen, neshedilmeyen hükümleri birbirinden ayırmıştır. Bu vahiylerin yanlış intikalini önleyerek istismar edilmesini engellemiştir. Önceki vahiylerin inzal esnasında yazılıp kaydedilmemesi neticesinde unutulup tahrif edilmesi, peygamberimizin Kur’ân’ın muhafazasına yönelik tedbir almasını sağlamıştır. Allah Hz. Muhammed ve onun ashabının eliyle Kur’ân’ı muhafaza etmiştir. İnen ayetlerin yazıya geçirilmesi, ezberlenmesi, kırâatın öncelenmesi, arz ve sema metoduyla denetlenmesi, tebliğ ve tebyin edilmesi vd. önlemlerle Kur’ân korunmuştur. Kur’ân’ın önceki kitaplara müheymin oluşu, onların Kur’ân’a muvâfık olanını hak; muhâlif olanını bâtıl olarak ayırdığı anlamına gelmektedir. Kur’ân, ilâhî kitapların sonuncusu, en kapsamlısı olarak telakki edilmiştir. Önceki kitaplarda mevcut iyilikleri (mehâsin) cemeden, diğerlerinde olmayan kemâlâtı (mükemmellikleri) artıran kitap olmasından dolayı hepsine tanık, koruyucu ve güven verici kılınmıştır. Kur’ân’ın müheymin oluşu, tebdîl (değiştirilmiş) olmaktan korunmuş; diğer kitaplar üzerinde denetleyici, o kitapların doğruluğuna ve sabitliğine tanıklık edici olmasıdır. Kur’ân, şeriatlerin asıllarını kabul eder, mensûh hükümleri tayin eder, şeriat kılınan ebedî, bâkî hükümleri, şeriat kılınma vakti sona ermiş hükümlerden ayırt edendir. Hz. Âdem’den beri peygamberlere vahyedilen sabit hükümleri, muvakkat hükümlerden ayırt edendir. Önceki kitaplardaki hükümleri tebdîl ve tağyîrden (değiştirme) koruyandır. Kur’ân, ilâhî kitaplardan bâkî olan şeriatleri birleştirmeyi ihtivâ eder. Kur’ân’ın önceki ilâhî vahiyleri sağlama vazifesi vardır. Semâvî kitaplardaki hükümlerin tahrif edilip edilmediğinin tespiti mevcut Tevrat ve İncil ile değil Kur’ân’la belirlenir. Bu bağlamda Kur’ân’ın korunmasına ilişkin birçok araştırma yapılmasına rağmen Kur’ân’dan önceki ilâhî vahiylerin korunmasını ihtiva eden Kur’ân’ın müheyminliği konusunda herhangi bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Bu nedenle çalışmamızda Kur’ân’ın müheyminliği konusu ele alınmıştır.
Vahyi Anlama Yolunda 3 (Vahiy ve Gelenek), 2022
Kur’ânı Kerim’in inceliklerinin keşfedilmesi ve yorumlanması konusunda muhtelif alanlarda çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmaların büyük bir kısmı dille alakalıdır. Göstergeler sisteminden oluşan dili inceleyen dilbilim kendi içinde birden fazla alt dala sahiptir. Dil içi ve dil dışı göstergeleri bir arada inceleyen göstergebilim ise dili kapsayan bir yapıdadır. Göstergebilim dilbilimden de istifade etmek suretiyle yer, zaman, kişi ve olay barındıran her anlatıyı inceleyen anlatıbilim alt dalını kurmuştur. Bu bilim dalı da diğerleri gibi kendi içinde teoriler ve uygulamalara sahiptir. Sistematik olarak batı menşeli olan göstergebilimde ortaya çıkan teoriler, bazı Müslüman araştırmacılar tarafından Kur’ânı Kerim âyetlerine uygulanarak semiyotik analiz denemeleri yapılmıştır. Bu makalede, yapılan bu denemelerin semiyotik analize uygunluğu ve vardıkları sonuçlar itibariyle Kur’ân yorumuna katkı sağlayıp sağlamadıkları üzerinde durulacaktır.
Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017
Nurullah DENİZER * ÖZ İnsan, doğası gereği merak eden, sorgulayan, bir bilginin hakikatini kabullenebilmek için ikna olması gereken ve bu konuda sürekli tatmin arayışı içerisinde bulunan bir varlıktır. Bu durumdan dinî bilgi de istisna değildir. İnsan vahiy ile kendisine bildirilen dinî bilgiler hususunda da sürekli bir merak ve onların hakikatini arayış içerisinde olmuştur. Dinî bilginin fizikî dünyaya dair yönü her devrin imkânları nispetince araştırılmış ve araştırılmaya devam etmektedir. Dinî bilginin metafizik yönü ise fizikî imkânlarla doğrulanabilir bir alan değildir. Dolayısıyla bu konular iman sahası içine girmektedir. Sağlam bir imanın, içerisinde şüphe barındırmaması beklenir. Bununla birlikte imanın bu seviyeye ulaşması sürecinde birey, inandığı konular hakkında şüphe içerisine düşebilir. Bu durumda şüphe; bireyin imanî meselelerde çıkmaza girmesine ve hatta imanını kaybetmesine sebep olabileceği gibi onu, kuşku duyduğu konuları araştırmaya sevk ederek imanda tahkik seviyesine de ulaştırabilir. Bu çalışmada öncelikle, Kur'ân-ı Kerîm'de şüphe anlamında kullanılan kavramlar ele alınacak, Kur'ân-ı Kerîm'de hangi konularda insanların şüpheye düştüğü değerlendirilecek ve Hz. Peygamber'in konu ile ilgili hadîs-i şerîflerinden de yararlanılarak şüphenin iman ile olan ilişkisi, Kur'ân-ı Kerîm ışığında ortaya konmaya çalışılacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.