Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Yayınlanmış olan Anadolu Selçuklu Sikkeleri ile ilgili kitaplarda ve muhtelif koleksiyonerlere ait internet sitelerinde birebir örneğine rastlayamadığım dört adet Anadolu Selçuklu Dönemine ait sikkeyi bu makale ile tanıtmak istiyorum. 1-II.İzzeddin Keykavus, Hicri 646 tarihli, Sivas darplı ½ Dirhemi: Koray Gürleyük Sikke Koleksiyonunda, 93 envanter numarası ile yer alan bu yarım dirhem; 16 mm çapında, 1.35 gram ağırlığındadır. Hem ön yüz, hem arka yüz orijinal yarım dirhem kalıbı ile darp edilmiştir. Her iki yüzde de üstte üç yıldız bulunan başka bir örnek görülmemiştir. Ön Yüz: Noktalı kare bordur içerisinde "La ilahe illallah / Muhammed resulallah / Ei imam el-Mustasım / Billah emir'ül müminun" yazısı bulunmaktadır. Kare bordurun üzerinde üç yıldız, solunda "sene", altında "sitte", sağında ise "erbain ve sitte mie" yazısı bulunmaktadır. Arka Yüz: Noktalı kare bordur içerisinde "Es-Sultan'ul azam / Zıllallahu fil alem / İzzeddünya veddin / Keykavus bin Keyhüsrev" yazısı bulunmaktadır. Kare bordurun üzerinde üç yıldız, solunda "Duribe haza el", altında "dirhem", sağında "Sivas" yazısı bulunmaktadır. 2-IV.Rukneddin Kılıçarslan, Fels Koray Gürleyük Sikke Koleksiyonunda, 699 envanter numarası ile yer alan bu sikkenin çapı 18x17 mm olup ağırlığı 1.40 gramdır. IV.Kılıçarslan sikkelerinde "El-Mülkilillah" ibaresi sadece H.665 Madenşehir dirhemlerinde kullanılmıştır. Dolayısıyla bu sikkeyi IV.Kılıçarslan'ın son dönemlerine tarihlemek yanlış olmayacaktır. Ön Yüz: Bu küçüklükteki bir bakır parada az rastlanılır nitelikte bir yazı sanatı ile ortada, madalyon içerisinde "El Mülkilillah" yazmaktadır. Etrafı ise net okunamamaktadır. Arka Yüz: Tam okunamayan bu yüzde iki satır halinde "Es Sultan-ül azam / Rukneddünya veddin" yazısının baş tarafları seçilebilmektedir.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020
Anadolu’da Lidyalılar tarafından M.Ö 7. asrın ortalarından itibaren kullanılmaya başlanılan sikke, devletlerin garantisi altında ve ayarı önceden belirlenmek suretiyle ticaretin ve ekonominin temelini oluşturmuştur. Ait olduğu dönemin sosyal yaşantısına, ekonomik yaşantısına ve tarihine ışık tutmanın yanı sıra hükümdarların saltanat gücünün göstergesi niteliğindedir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin kuruluşunun ilk evrelerinde, kaliteli Bizans altın paraları başta olmak üzere tedavüldeki diğer sikkeler kullanılmıştır. I. Rükneddin Mesud (1116-1155) zamanında Konya’da kendilerine ait sikkeler darp edilmeye başlanmıştır. Bu çalışmada, Burdur Müzesi’nde bulunan Anadolu Selçuklu Dönemi sikkelerinden müze idaresinin uygun gördüğü miktardaki örneklerin ölçüleri alınıp tartılarak üzerlerindeki yazılar okunmuştur. Kronolojik hazırlanan katalog sonrasında gelişim değişim aşamaları ortaya konmaya çalışılmıştır. Araştırmada Anadolu Selçuklu Dönemi sikke örneklerinden Süleyman Şah, I. Gıyaseddin Ke...
Konya Darplı Anadolu Selçuklu Sikkeleri, 2018
Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1075 yılında kurulan Anadolu Selçuklu devleti Bizans imparatorluğu, Haçlı orduları, Klikya Ermeni Krallığı, Trabzon Rum imparatorluğu, Gürcü Krallığı, Kıbrıs Krallığı ve Eyyübilerle yaptıkları savaşlar sonunda Anadolu’nun çok büyük bir bölümüne hâkim olmuştur. Kültürel alt yapısı çok zengin ve karmaşık olan Anadolu’ya gelirken beraberlerinde İslamiyet öncesi göçebe geleneklerini taşıyan Türkler, Anadolu’da Rum, Ermeni ve Süryani toplulukları ile bir arada yaşamışlar ve onların eski yerleşik kültürlerinden etkilenmişlerdir. Böylece farklı geleneklerin bir potada erimesiyle Anadolu Selçuklu kültürünü oluşturmuşlardır. Bu kültür, sosyal ve kültürel yaşamda olduğu kadar; mimariden küçük elsanatlarından sikkelerine kadar yansımıştır. Anadolu Selçuklularının ilk dönemlerinde bölgede Bizans ve diğer İslam devletlerinin sikkeleri tedavül etmiştir. Anadolu Selçuklu döneminden günümüze ulaşan en erken sikke; I. Rükneddin Mesud (M. 1116-1155) dönemine aittir. Konya darplı günümüze ulaşabilmiş, bilinen en erken Anadolu Selçuklu sikkesi ise II. Kılıç Arslan dönemine (M. 1115-1192) aittir. Çalışmamızın konusu; Anadolu Selçukluları tarafından Konya’da bastırılan sikkelerdir. Selçuklu sultanlarından II. Kılıç Arslan, I. Keyhüsrev, II. Süleymanşah, I. Keykavus, I. Keykubad, II. Keyhüsrev, II. Keykavus, 3 Kardeşler (II. Keykavus, IV. Kılıç Arslan, II. Keykubad), IV. Kılıç Arslan, III. Keyhüsrev, Siyavuş, II. Mesud ve III. Keykubad dönemlerinden Konya’da basılmış sikke örnekleri kronolojik sıra ile detaylı olarak tanıtılmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Anadolu Selçuklu, Sikke, Darp, Konya
2023
Bu çalışmada Alanya Arkeoloji Müzesi'nde bulunan Anadolu Selçuklu Sikkeleri ilk kez yayınlanarak biçimsel ve anlamsal boyutları incelenmiştir.
İSTEM
Uygarlık tarihinin en önemli buluşlarından olan ve başta ticaret hayatının vazgeçilmez unsuru olan sikkeler tarih, sanat ve kültür etkileşiminin önemli unsurlarındandır. Anadolu Selçuklu Döneminde ilk gümüş sikkeler II. Kılıçarslan zamanında (1156-1192) darp edilmiştir. II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıçarslan ve II. Alaeddin Keykubad dönemi sikkelerinde sülüs yazı kullanılmıştır. Bu dönem sikkelerinde form olarak, düz daire ve inci dizisi bordür daire kullanılmıştır. Süsleme olarak ise bitkisel motifler ve yıldız motifleri ağırlıktadır. Bu çalışmanın amacı, II. İzzeddin Keykavus, IV. Rükneddin Kılıç Arslan, II. Alaeddin Keykubad'ın Side Müzesi'nde bulunan on bir sikkenin incelenmesidir. Yöntem olarak kronolojik bir sıraya göre düzenlenen sikkelerin her birinin detaylı incelemesi yapılmıştır.
Amasya İlahiyat Dergisi, 2024
Eski çağlarda insanlar küçük topluluklar halinde yaşadıklarından para olarak kullanabilecekleri herhangi bir nesneye ihtiyaç duymamışlar, hayatlarını avcılık ve toplayıcılıkla geçirmişlerdir. Zamanla hayatın getirdiği gelişmeler insanların ihtiyaçlarında da yenilikleri zorunlu kılmıştır. Coğrafi ve iklimsel faktörlere bağlı olarak kendi yaşam alanlarındaki eksikliklerini değiş-tokuş yoluyla gidermeye çalışmışlardır. Tahıl, tütün, deniz kabuğu, balık, şeker, pirinç, at, çivi ve kürk vb. eşyaları değişim aracı olarak kullanmışlardır. Ancak takas işlemlerinin kullanım zorluğundan dolayı işlerin daha hızlı ilerleyebilmesine olanak sağlayan bir araca gereksinim duyulmuştur. Bu sebeple ulaşılması kolay olmayan altın, gümüş ve bakır madenlerden üretilmiş kürek, balta, yüzük, küpe ve bilezik gibi nesneler ticaret aracı olarak kullanılmıştır. Başlangıçta farklı nesnelerle yapılan alışverişin yerine sikkenin ortaya çıkmasıyla çeşitlilik ortadan kalkmıştır. Böylelikle hem zamandan tasarruf sağlanmış hem de herkes tarafından kabul edilen standart bir ödeme aracı ile işlem görme fırsatı bulunmuştur. Para basmak, eski çağlardan itibaren bağımsız devlet olmanın temel unsurlarından biri olmuştur. Özellikle İslam coğrafyalarında fethedilen topraklarda para bastırmak ve İslam geleneği olan hutbe okutmak hükümdarlık alameti sayılmıştır. Tahta geçen her padişah kendi adına sikke kestirerek toprakların kendi himayesinde olduğunu ispatlamak istemiştir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri ve sosyal yaşamlarını daha rahat bir şekilde devam ettirebilmeleri için kullanılan sikkeler, medeniyetlerin maddi ve manevi yansıması olmuştur. Üzerindeki yazı, tarih, malzeme ve süsleme özellikleri ile döneminin ekonomik, sosyal, dini ve kültürel yapısını yansıtan en önemli temsilcisi durumundadır. Sikkeler sayesinde bir devletin bağımsızlığını, hükümdarlarını, ekonomisini, teknolojik yapısını, darp merkezlerini, devletin yayılma alanlarını, yazı çeşitlerini, dillerini, dinlerini, sanat üsluplarını, kültürel özelliklerini anlayabilmek mümkün hale gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında, dayanıklılığı nedeniyle yüzyıllar öncesinde yaşamış medeniyetlerle ilgili bilgilerin özgün şekliyle günümüze ulaşmasında köprü görevi gören sikkeler dönemin şahitleri olarak görülmektedir. Bağımsızlık sembolü olan para bastırma uygulaması 623 yıl boyunca hüküm sürmüş Osmanlı Devleti’nde de devam eden bir uygulama olmuştur. Osmanlı küçük bir beylikten devlete, devletten imparatorluğa dönüşmüştür. Böylesine geniş bir coğrafyaya yayılmış imparatorluğun iktisadi hayatı da siyasi gücü ile paralellik göstermiştir. Osmanlı sultanları, devleti ayakta tutabilmek için güçlü siyasi ve ekonomik yapıya sahip olması gerektiğinin farkında olmuşlardır. İstanbul başta olmak üzere, Anadolu, Balkanlar ve Kuzey Afrika gibi pek çok bölgede, önde gelen ticaret ve kent merkezleri ile önemli madenlerde ya da onların yakınında çok sayıda darphane kurup kendi adlarına sikke kestirmişlerdir. Bu dönemde basılmış olan sikkeler, üzerindeki detaylarla Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik, siyasi, kültürel ve diplomatik alanlarda yaşadığı gelişmelerin ve dönemin önemli figürleri olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda güçlü ve çok kültürlü bir yapıya sahip Osmanlı İmparatorluğu’nda sultanların farklı coğrafyalarda adlarına bastırdıkları sikkeler Nümismatik bilimi için büyük önem taşımaktadır. Amasya kültür tarihi bakımından oldukça köklü bir geçmişe sahiptir. Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Amasya’da, bu medeniyetlere ait mimariden el sanatlarına kadar çok sayıda eser miras kalmıştır. Eserler arasında sikkeler de yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun şehzade sancakları arasında bulunan Amasya’da bu sikkeler, Amasya Müzesi’nde muhafaza edilmektedir. Müzede Antik Dönem’den İslami Dönem’e kadar yaklaşık 13.000 adet sikke yer almaktadır. Sikkelerden 3460 adedi Osmanlı Dönemi adına kayıtlıdır. Çalışmamıza 3460 adet Osmanlı sikkesi arasından seçilmiş, XIV-XX. yüzyıl arasına tarihlenen 24 farklı Osmanlı sultanına ait 24 adet sikke dâhil edilmiştir. Sikkeler seçilirken her birinin farklı dönem olmasına ve zaman içinde çok fazla tahrip olmamasına dikkat edilmiştir. Bu sikkelerin transkripsiyonu yapılarak ayrıntılı şekilde incelenmesi, çözümlenerek açıklanması başta sanat tarihi olmak üzere birçok bilim dalı açısından önem arz etmektedir. Ayrıca Osmanlı sultanları adına darp edilmiş sikkelerin değişim, gelişim çizgisini kronolojik ve kesintisiz olarak izleyebilmek Amasya Müzesi ölçeğinde mümkün hale gelecektir.
Herbal Temalı Batı Anadolu Sikkeleri, 2017
İnsanlık tarihi ile paralel şekilde gelişen tedavi yöntemleri, doğal şartlara uyum sağlamak ve zor koşullardan korunmak için devamlı gelişmiştir. İnsanlar, rahatsızlıklarına çözüm yolu bulmak amacıyla çevrelerinde bulunan bitkileri gözlemleyip, zamanla kullanımını tecrübe etmişlerdir. Toplayıcılık yaparken deneme ve yanılma yoluyla tıbbi açıdan önemli olduğunu fark ettiği bitkileri, kendisi için fayda sağlayan diğer önemli tür bitkiler gibi kültürüne almış ve ıslahını yapmıştır. İlk başlarda, kendisine faydası olduğuna inandığı bitkileri sadece yiyerek hastalıklarına çare arayan insanoğlu, daha sonra tedavide kullandığı bu bitkilerin özünü veya daha doğrusu etken maddesini keşfederek, rahatsızlıkları için bilinçli şekilde ilaç elde etmeye başlamıştır.
İnönü University International Journal of Social Sciences, 2016
COINS MINTED IN MALATYA IN DANISHMENDİDS and SELJUQS OF RUM In this study we aim to present samples of coins which were minted in Malatya during Danishmendids and Seljuqs of Rum period. By this way it is aimed to give point of view on history of the city through coins. It is known that copper coins belonging to periods of Aynüddevle, Zülkarneyn, Nasıreddin Muhammed and Fahreddin Kasım the phratry of Malatya of Danishmendids are figurative. These coins also do not have any place of minting, but have Arabic and Romaic writings. When it comes to Seljuqs of Rum, samples of silver and copper coins dated and minted in Malatya, belonging to period of Keyhüsrev I, Keykubad I, Three Brothers and Kılıç Arslan IV have reached the present day. In this study it is presented samples of coins located in museums and private collections and minted in Malatya in the periods of Danishmendids and Seljuqs of Rum. Key Words: Coin, Malatya, Danishmend, Seljuq of Rum.
BELLEK Uluslararası Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi, 2022
Uluborlu, coğrafi konumu itibariyle İç Anadolu'yu Batı Anadolu'ya bağlayan önemli askeri ve ticari yol güzergahlarından birisinin üzerinde Eski Çağ’dan Yakın Çağ’a kadar önemini yitirmemiş bir şehirdir. Tarihsel süreç içerisinde Apollonia, Mordiaion, Sozopolis ve Borgulu gibi isimlerle anılmış olmakla birlikte şehirde farklı medeniyetlerin izlerinin varlığı bölgenin zengin bir tarihi coğrafyaya sahip olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Geç Orta Çağ’da Türkiye Selçuklu-Bizans mücadeleleri sırasında hem Bizans hem de Selçuklular için önemli bir medeniyet merkezi konumundadır. Bölgede uzun yıllar Bizans’ın önemli bir sınır şehri, Türkiye Selçukluları döneminde meliklerin eğitim ve ikametgâh yeri olan Uluborlu, Hamitoğulları döneminde ise beyliğin kuruluş ve idare merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde ise sosyal, kültürel yönleriyle ve sanayi üretimiyle bölgenin önemli bir merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet döneminde önemini muhafaza eden şehir, çeşitli nedenlerle 1960’lı yıllarda kurulduğu alanın bitişiğinde yer alan düzlük alana taşınmıştır. Ancak günümüzde az da olsa eski yerleşim yerinde evler ve camiler bulunmaktadır. Köklü bir geçmişe ev sahipliği yapan şehirde Türkiye Selçuklu, Hamitoğulları ve Osmanlı dönemlerinden günümüze başta mimari eserler olmak üzere pek çok kültür varlığı ulaşmıştır. 2020-2021 yıllarında yürütülen arkeolojik yüzey araştırmaları sırasında bulunan nümizmatiğe dair bulgular Uluborlu’nun tarihsel geçmişi hakkında bizlere bazı bilgiler verebilir. Söz konusu yıllardaki araştırmalar esnasında 50 adet sikke bulunmuş olup, 2022 ve daha sonraki yıllarda bölgede yapılacak araştırmalarda bu sayının artacağı tahmin edilmektedir. Bu çalışmada ilk olarak kentin tarihsel süreç içerisindeki durumu ve önemine değinilecektir. Sonrasında ise sikke buluntularının okunma ve kimliklendirme işlemleri yapılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda okunabilen ve tarihlendirilebilen sikkeler üzerinden çeşitli değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır.
Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2020
Bilindigi gibi Oguzlarin Ucok kolunun Kinik boyuna mensup olan Selcuklular, hânedâna adini veren Selcuk Bey’in onuncu yuzyilin ikinci yarisinda Siriderya nehrinin Aral golune dokuldugu mecrada yer alan Cend sehrine gelisi ile tarih sahnesinde adindan soz edilmeye baslanmistir. Selcuk Bey’in Cend’e gelisinden sonra Islâm dinini kabul ederek Musluman olmasi sâdece kendi hânedaninin degil, ayni zamanda Islâm dunyasinin da kaderini etkilemistir denilebilir. Selcuk Bey’in torunlari tarihte pek az fâtihe nasip olacak buyuk bir hayali gerceklestirmislerdir. Selcuklular, doguda Hindukus Daglari’ndan batida Akdeniz kiyilarina, kuzeyde Kafkaslar’dan guneyde Yemen’e kadar uzanan orta cagin en kudretli devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuslardir. Bu makalede Selcuklular’in Kudus fethini ele almaktan cok, Filistin bolgesinin Turkler, ozellikle Selcuklular zamaninda Fâtimiler’den ve Haclilar’dan kurtarilisina dikkat cekmeye calisacagiz. Ayrica ceyrek asirlik Selcuklu yonetiminden daha sonr...
Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2020
Bu makale bilimsel etik ve kurallara uygun hazırlanmış ve intihal incelemesinden geçirilmiştir.
Türk-İslam Sanatları Tarihi, 2021
Anadolu Medeniyetleri Muzesi Kolleksiyonunda Bulunan Unik Bir Seleukos Sikkesi, Umut Alagöz, Asırlık Çınar Anadolu Medeniyetler Müzesi 100 Yaşında, vol. 2, Y. Kıraç, U. Alagöz, Z. F. Taşkıran, A. Alpagut (eds.),Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Anı Dizisi 2 , 2021
The subject of the article is a coin in the stater unit belonging to Antiokhos VI Dionysos, one of the Seleucid Kings, in the inventory of the Greek Coin Section of the Museum of Anatolian Civilizations. In scientific studies carried out until today, only one coin has been published in the gold stater unit belonging to Antiokhos Dionysos VI. In this example from the Warsaw Museum, the front face is similar to the AMM sample; the backside depiction is different. The reverse composition of the AMM specimen depicts Apollo sitting on the omphalos, a popular depiction from the Attic Olympos repertoire. In the Warsaw example, Athena is depicted standing. Antiokhos Dionysos VI, in the short kingdom under the patronage of General Diodotus, known as Tryphon, also minted coins in silver Tetradrachm, Drahmi, Hemidrachmi, Diobol units, as well as gold stater. In the period of this emperor, the capital Antiokheia and Apameia came to the fore in coin minting. In addition to these two cities, coins were minted in Tarsus and Mallus in Anatolia, Syria and Phoenician geography on behalf of the Child King. From the founding leader Seleukos Nikator until the reign of Seleukos II, gold coin minting was used in regular state payments. After Seleukos II, they took their place in the Seleucid coin repertoire as a small number of coins minted in memory of particular events since 240 BC.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023
Anadolu Selçuklu Devleti'nde evlilikler dini, sosyal ve siyasi sebeplere dayalı olarak gerçekleşmiştir. Buna dayalı olarak devletlerarası münasebetler sonucunda da evlilikler yapılmaktaydı. Bu evlilikler sadece Türk ve Müslüman kişiler ile yapılmamıştır. Farklı dine mensup kişiler ile yapılan evlilikler devlet çıkarlarının ön planda olduğunu göstermektedir. Anadolu Selçuklu Devleti'ne gelin olarak gelen Rum Prensesler, Melike unvanına sahip olmaktaydılar. Bazı Melikelerin evlilikleri siyasi olaylar sonucunda gerçekleştiği için yaşantıları ile ilgili ulaşılan kaynaklardan sınırlı bilgiler elde edilmiştir. Melike İzabella ve Mavrozomes'in kızı Melike Hatun bu duruma örnektir. Melikelerin evlilikleri süresince din değiştirmeleri konusunda herhangi bir baskı olmamış, kendi dinlerini istedikleri gibi yaşamışlardır. Kendi inançlarına bağlı kalan Melikeler, bir süre sonra Müslüman olmuşlardır. İnanç özgürlüğünün olduğu bir ortamda, İslam dinini benimsemeleri Melikelerin toplum tarafından kabulünü kolaylaştırmıştır. Özellikle Mahperi Hatun ve Gürcü Hatun'un İslam dinini kabul ettiği kaynaklarda belirtilmektedir. Hem yapmış oldukları eserler hem de Gürcü Hatun'un dönemin alimlerinden olan Mevlâna ile ilişkileri bu düşünceyi desteklemektedir. Ulaşılan kaynaklarda her ne kadar toplumsal ve kültürel alanlarda faaliyet göstermişlerse de kendi çocukları için mücadelelerde bulundukları da görülmektedir. Anadolu Selçuklu Devlet'inde bu mücadelede en aktif rol oynayan Melike, Mahperi Hunad Hatun'dur. Mahperi Hatun, bulunduğu dönem itibariyle oğlu I. Gıyaseddin Keyhüsrev'in tahta çıkmasında etkili olmuştur. Bunun yanı sıra oğlundan sonra torunlarının tahta çıkması için uğraşmıştır. Rum Melikeler içinde özellikle Berduliye Hatun'un Hristiyan inancında kaldığı kesindir. Selçuklu sarayına gelin geldiği dönemde Hristiyan kardeşlerinin de Anadolu Selçuklu Devleti'nde etkili olduğu görülmektedir. Moğol baskısının giderek arttığı bir dönemde Berduliye Hatun, oğlu II. İzzeddin Keykavus ve maiyetindekilerle birlikte Bizans İmparatorluğuna sığınmıştır. Berduliye Hatun, bundan sonraki yaşamını burada geçirmiştir. Bunun haricinde maiyetinde bulunan birçok kişi Hristiyan olmaya zorlanmıştır.
2018
Arpacay’in kenarinda ve Kars Il’ine Bagli Ani Oren Yeri, gecmisinde yuksek medeniyetlerin izlerini bin yillardir barindirarak gunumuze kadar tasimis ve kompozit yapili bir acik hava muzesidir. Ani her ne kadar daha sonra gelen uygarliklar tarafindan yeniden bicimlendirilse de eskiye ait yapilari ve degerlerini bozmadan devam ettirebilmis nadir bir yerdir. Tum bu farkliliklari ve degerleri bugunku oren yerinde bile gorebiliyoruz. Ani Şehri, Selcuklu Hukumdari Sultan Alparslan’in Anadolu’ya giris yaptiktan (1064) sonraki surecte uzerinde Turk Mimarisine ait yapilarin olusmasi ile yepyeni ve modern bir gorunume kavusmustur. Ozellikle Ipekyolu’nun guzergahi uzerinde bulunmasi hasebi ile Ani Şehri sadece yapisal alanda degil, kulturel ve sosyolojik acidan da kompozit sehirlerden biri olmustur. Ataturk Universitesi destegi ile Ani Oren yerindeki yapilarin 2000’den sonraki gorunumleri Ani Gravurleri Projesi kapsaminda akademisyenler ve ogrencilerden olusan bir arastirma ekibi tarafindan ye...
Anadolu Medeniyetleri Müzesi 100 Yaşında, 2022
This article introduces five Old Assyrian documents brought to the Museum of Anatolian Civilizations that were not found in official excavations. The texts consist of a deed with an envelope, a personal note, two letters and an unopened envelope that includes a receipt. There is no sufficient information about the sources of the texts in the museum inventory books or registration slips. A definite judgment cannot be made about the dates of the documents which generally gave the paleographic features of the second layer of Kültepe. However, it is considered that most of them may belong to the end of the second layer of Kaniš or the first years of the Ib period.
Sanat Tarihi Dergisi, 2019
Sikkeler bir devletin bağımsızlık durumu, hükümdarların sırası, ekonomik yapısı, teknolojik gelişimi, hangi madenin kullanımda olduğu, darb edildiği merkezler, yayılma alanı, yazı ve dilleri, sanatları, kültürel özellikleri ile ilgili çok çeşitli ve önemli bilgiler sunan ve son derece değerli belge niteliğinde kültür varlıklarıdır. Osmanlılar Dönemi'nde Osman Bey'den itibaren hükümdarlar tahta geçince bir gelenek ve aynı zamanda hakimiyet sembolü olarak sikke bastırmıştır. Osmanlılar'ın temel para birimi gümüş akçedir. I. Murad Dönemi'nden itibaren bakır mangırlar ve Fatih Sultan Mehmed Dönemi'nde ilk altın sikke sultani basılmıştır. Osmanlı Devleti'nin en parlak ve muhteşem dönemi olarak adlandırılan Kanuni Sultan Süleyman Dönemi'nde ise altın sikke basımı yaygınlaştırılarak çok sayıda darbhanede sultani darb edilmiştir. Kanuni Dönemi, Osmanlı sultanları arasında, sultani basılan darbhane çeşitliliği açısından en zengin dönemdir. Bununla birlikte gümüş ve bakır para basımı da sultanın ve devletin gücüne paralel olarak oldukça fazladır. Sultaniler gibi akçe ve mangırlar da pek çok darbhanede basılmıştır. Kanuni Dönemi sikkeleri (sultani, akçe ve mangır) yazı tipleri ve sikke tasarımları ile Osmanlı Dönemi'nde farklılık, yenilik ve çeşitliliği yansıtırlar. Silifke Müzesi'ndeki Osmanlı sikkeleri içinde Kanuni Sultan Süleyman Dönemi'ne ait yazıları okunabilen ve sağlam durumda olan beş adet sikke mevcuttur. Bu sikkelerden biri altın sultani, dördü gümüş akçedir. Bu çalışmada Kanuni Sultan Süleyman Dönemi ile ilgili tarihsel süreçten çok bu dönemin sikkeleri, tipleri, süslemeleri ve genel özellikleri yayınlardaki katalog örnekleri dikkate alınarak incelenmekte ve Silifke Müzesi'ndeki beş sikkenin katalog bilgilerinin yanı sıra malzeme, kompozisyon, süsleme, tasarım ve darb yeri açısından değerlendirilerek Osmanlı sikkeleri içindeki yeri ve önemi vurgulanmaktadır.
Anadolu Selçuklu Devletinde Para konusu ile ilgili yaptığım çalışma.
2020
M.O. 8. Yuzyildan baslayarak gunumuze kadar gelen, Mancurya vadisinden Tuna nehrine kadar olan alani kaplayan Turkistan cografyasinda bircok alanda kullanilan Turkuaz, 3. yuzyilda Hunlar ’da, 9-13. yuzyillarda Karahanlilar’ da, 11. yuzyil Iran topraklarinda,12-13. yuzyillarda Anadolu’da Selcuklu doneminde ve sonrasi Osmanli doneminde her alanda kullanilmistir. Mimari yapilardan takilara, dokumalardan sus esyalarina kadar her alana imzasini atmistir. Ozellikle Anadolu Selcuklu donemi mimari yapilarinda cini bezemelerde kullanilarak mimari yapilara dokunmus, taslara can katarak konusan dili olmustur. Bu makalede Anadolu Selcuklu donemi mimari yapilarinda kullanilmis olan Turkuaz rengi ele alinacaktir. Tek renk olarak kullanilmasindan, figurler ve motifler arasinda yer aldigi alanlara ve ara ara gosterdigi renk degiskenligine kadar orneklerle anlatim saglanacaktir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.