Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2012, DergiPark (Istanbul University)
Özet:Bu makalede "çeviri"nin Arapça üzerinde meydana getirdiği ve getirmeye devam ettiği etki ele alınmıştır. Bu etkinin iki yönü vardır. Biri olumludur, diğeri olumsuzdur. Olumlu etki bilim, teknoloji ve sanat alanlarında binlerce kelimenin arapçalaştırma yoluyla, çok sayıda kelime ve ifadenin de çeviri yoluyla Arapçaya katılarak bu dilin zenginleştirilmesidir. Ne var ki çeviri yapı, türetme ve "naht" yoluyla yeni kelimelerin türetilmesi açısından da Arapçanın tabiatını olumsuz etkilemeye başlamıştır. Bu olumsuz etki sadece dilin doğru kullanımına itina göstermeyen ve doğru Arapça ifadenin gereklerini önemsemeyen çevirmenlerin yaptığı çeviri ile sınırlı kalmamaktadır, aksine çeviri olmamakla beraber önemli derecede yabancı dil etkileri taşıyan telif yazılarda da görülmeye başlamıştır. Bu da kötü çevirinin bir etkisidir. Anahtar kelimeler: Çeviri, etki, sesler, yapılar, kelime kadrosu, türetme, ön ekler, son ekler * "Te'sîru't-terceme ale'l-lugati'l-Arabiyye", Mecelletu Câmiati'ş-şârika li'l-ulûmi'ş-şer'iyye ve'l-insaniyye, c.4, sayı 2, (2007), ss.195-216. I would like to thank Professor Mohamad H.M.Ausfour, the author of the article, for his permition to publish a Turkish translation of this valuable article and for checking the translation draft. And also special thanks goe to Dr.Khalil Nofal of Philadelphia University who lead me to the author.
International journal of Science Culture and Sport, 2015
Gelişen ve değişen toplumlar ve ortaya çıkan yeni çeviri kuramları ile birlikte çeviriye dair tanımlamalar değişiklik gösterse de genel olarak çeviri, bir dilde yazılan bir metni, anlamsal içeriğini ve biçimsel yapısını belli bir düzlemde koruyarak başka bir dile aktarmaktır. Çevirinin dilsel bir olgu olmanın ötesinde toplumların tarihini değiştirebilecek karmaşık bir süreç olduğu artık birçok kuramcı tarafından kabul edilmektedir. Bu nedenle çevirinin toplumsal ilişkilerde önemli bir misyonu vardır ve çeviri, dillerarası ve kültürlerarası bir aktarım olduğundan, erek kültüre direk nüfuz eder, o kültürde kendine bir yer edinir. Bu bağlamda Arap kültürü de Arapça'dan Türkçe'ye yapılan çeviriler sayesinde kendine Türk toplumu içerisinde bir yer edinmiş ve kültürünü bu sayede tanıtma fırsatı bulmuştur. Bu çalışmanın amacı da Arapçadan Türkçeye yapılan çevirilerdeki kültür aktarımını belirlemektir. Bu çerçevede öncelikle çevirinin tanımı, kapsamı, işlevi ve çeviri-kültür aktarımı ilişkisi açıklanmıştır. Çalışma, Arapçadan Türkçeye yapılan bazı edebi eserler yoluyla örneklendirilerek sonlandırılmıştır. Bu araştırma bir tarama çalışmasıdır. Öncelikle alanyazın taranarak birtakım teorik bilgilere ulaşılmıştır. Daha sonra çeviri-kültür aktarımı ilişkisine Arapçadan Türkçeye yapılan çeviri eserlerden örnekler sunmak yoluyla ulaşılmıştır. Çalışmada sadece modern dönem Arap edebiyatına ait edebi eserlerin çevirileri göz önünde bulundurulmuş, klasik dönem veya dini eser çevirilerine yer verilmemiştir.
İstanbul journal of arabic studies, 2023
Gelişen ve değişen toplumlar ve ortaya çıkan yeni çeviri kuramları ile birlikte çeviriye dair tanımlamalar değişiklik gösterse de genel olarak çeviri, bir dilde yazılan bir metni, anlamsal içeriğini ve biçimsel yapısını belli bir düzlemde koruyarak başka bir dile aktarmaktır. Çevirinin dilsel bir olgu olmanın ötesinde toplumların tarihini değiştirebilecek karmaşık bir süreç olduğu artık birçok kuramcı tarafından kabul edilmektedir. Bu nedenle çevirinin toplumsal ilişkilerde önemli bir misyonu vardır ve çeviri, dillerarası ve kültürlerarası bir aktarım olduğundan, erek kültüre direk nüfuz eder, o kültürde kendine bir yer edinir. Bu bağlamda Arap kültürü de Arapça’dan Türkçe’ye yapılan çeviriler sayesinde kendine Türk toplumu içerisinde bir yer edinmiş ve kültürünü bu sayede tanıtma fırsatı bulmuştur. Bu çalışmanın amacı da Arapçadan Türkçeye yapılan çevirilerdeki kültür aktarımını belirlemektir. Bu çerçevede öncelikle çevirinin tanımı, kapsamı, işlevi ve çeviri-kültür aktarımı ilişkisi açıklanmıştır. Çalışma, Arapçadan Türkçeye yapılan bazı edebi eserler yoluyla örneklendirilerek sonlandırılmıştır. Bu araştırma bir tarama çalışmasıdır. Öncelikle alanyazın taranarak birtakım teorik bilgilere ulaşılmıştır. Daha sonra çeviri-kültür aktarımı ilişkisine Arapçadan Türkçeye yapılan çeviri eserlerden örnekler sunmak yoluyla ulaşılmıştır. Çalışmada sadece modern dönem Arap edebiyatına ait edebi eserlerin çevirileri göz önünde bulundurulmuş, klasik dönem veya dini eser çevirilerine yer verilmemiştir.
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Yabancı dil öğrenmek, ciddi çabalar gerektiren karmaşık bir süreçtir. Zira pek çok unsur bu sürecin bir parçası olabilir. Bunlardan biri de sözcük öğrenme ve sözcük bilgisidir. Geçmişten günümüze, sözcüklerin ezberlenmesi ve bellekte saklanması amacıyla birçok strateji geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Her dilin kendine özgü yapısı sebebiyle yeni sözcük öğrenme stratejileri geliştirilebilir. Özellikle anadili Türkçe olup hedef dil olarak Arapça öğrenen kitle için sözcük öğrenmede ciddi kolaylıklar mevcuttur. Günümüz Türkçesinde de aslı Arapça olan pek çok sözcük yaygın şekilde kullanılmaktadır. İki dil arasındaki bu denli yakınlık dil öğrenmede değerlendirilecek bir fırsat niteliğindedir. Özellikle ana dili Türkçe olup Arapça öğrenmeye başlayan/dil yeterliliği başlangıç seviyesinde olan kimselerin güdülenmelerini olumlu yönde artıracak bu strateji, Arapça öğrenme sürecini daha uzun ve sağlıklı bir zemine oturtabilecektir. Elinizdeki çalışma, Arapça ve Türkçenin sözcük yapısı ve sözcük öğrenme stratejilerinin keyfiyetini ortaya koymak amacıyla yapılmaktadır. Böylece anadili Türkçe olup Arapçayı yabancı bir dil olarak öğrenenler, Arapça sözcükleri daha kolay bir şekilde anlayıp öğrenebilecektir.
2018
Bu makalede İslâm düşüncesinin, teşekkül sürecinde coğrafi alanına dâhil olan kültürlere yaklaşımı ele alınmıştır. İslâm toplumu, sahasına dâhil olan çeşitli karakterlerdeki dinî ve sosyal topluluklara ve değerlere zaman zaman yaklaşım normları geliştirmiştir. İslâm kültür ve medeniyetinin himayesi, çok farklı karakterlere sahip bu topluluklar ve sahip oldukları değerler açısından tarihsel bir damga olmuştur. Bu topluluklar bir yandan yok olmaktan ve ölümcül tahribatlardan korundukları gibi bir yandan da İslâm kültür ortamı onlar lehine iletişim ve etkileşim imkânları sağlamıştır. Benzer, farklı, çelişik, zıt ve sair karakterlerin İslâm kültürü ortamında varlığı ve sürekliliği yakalaması insanlığın önemli bir tarihsel tecrübesidir. Bunların kendi kültürel varlıkları ve düşünsel tecrübelerinin çatı kültür ortamına sirayeti meselesi de İslâm kültür ve düşünce tarihi açısından önem taşımaktadır.
Dil, Edebiyat ve Çeviri Çalışmaları, 2022
1. ULUSLARARASI TÜRKOLOJİ KONGRESİ "Arayışlar ve Yönelimler", 2022
Arap dili gramer kural sayısı, Türk diline göre fazladır. Türkçe'de bir mefhumu ifade etmek için dolaylı anlatım zorunda olurken, Arap dili gramerinde aynı mefhumu ifade etmek için daha iyi imkanlar bulunmaktadır. Ancak her konuda Arap dilinin Türk diline üstünlüğünün var olduğu iddia edilemez. Zira Türk Dili de Arap dilinde olmayan bazı gramer yapılarını barındırmaktadır. Bunların sayısının az olması hasebiyle bu noktalar makale olarak ele alınacaktır. Arap dilinde fazla olan gramer yapıları ile ilgili çalışma yapılacak olunursa, makaleden daha büyük çalışmalara ihtiyaç duyulacaktır. Türk dilinde var olup Arap dilinde bulunmayan bazı gramer yapılarından bahsedilecek olursa şu şekilde sıralanabilir: a) belirtili-belirtisiz isim tamlamaları b) “ıp” eki ile iki peş peşe yapılan fiilin sıralaması b) bir eşyanın diğerine olan benzerliğini ifade eden “ımsı” eki, c) edilgen fiil kalıbının mastarı, d) “mış” geçmiş zaman eki e) fikir sahibi anlamını ifade eden “ce” eki, f) “…olarak düşünüyorum” anlamını ifade eden “mış” eki, g) yabancı kelimelere yapım eki ekleyerek yeni isimler türetme imkanı, g) yabancı kelimelere yardımcı fiil eklenerek fiil olarak kullanma imkanı, h) fiillere eklenen “yor” (şimdiki zaman) eki sayesinde geniş zaman ile anlam kargaşasını önleme, i) gelecek fiile olumsuzluk anlamı yükleme imkanı, j) olumsuz gelecek zaman kipi ve diğer bazı özellikler Türk Dili’nde bulunmaktadır. Arap Dili gramer ve kelime sayısının zenginliği, M.S. VII. asırdan itibaren yapılan filolojik incelemeleri ve bariz bir sayısal üstünlük ile Türkçeye göre çok fazla kitabın Arapçada yazılmış olması, bu iki dili bilen insanlarda Arap dilinin her yönden üstün olduğu algısını oluşturmaktadır. Bu çalışmada Türk dilinin bazı üstün olan yönleri ele alınacaktır.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Kültürler toplumların ayrılmaz parçaları niteliğindedir. Çeviri ise bir topluluktan diğerine kültür alışverişi sağlayan başat bir rol görevi üstlenmiştir. Bu yönüyle çeviri, dilbilimin önemli bir alt başlığı olmasının yanında kültürler arasında mühim bir köprü vazifesi görmektedir. Müzik çevirileri ise toplumlararası sınırları kaldırarak kültürlerin birbirine katkı sağlamasına ve zenginleşmesine olanak tanımaktadır. Çünkü müzik, var olduğu kültürün müzikal kodlarını taşıyan evrensel bir olgu niteliğindedir. Pop, rock, jazz, opera, sanat ve halk müziği gibi müziğin bütün türlerini içerisinde barındıran müzik çevirileri, kültürlerin birbiriyle harmanlanmasını, kültürlerarası kodların aktarımı ile farklı estetik hazlar ve değerler yüklenmesini, nihayetinde farklı toplumlarda aynı estetik etkiyi hissettirme ereğini gütmektedir. Her ne kadar müzik çevirileri biçimsel ve anlamsal estetiğin yanı sıra melodik bir estetik arayış içerisinde olsalar da benzer melodi ve ifadelerle hedef kültürde estetik bir haz ve etki oluşturabilmektedirler. Bu anlayışla ele aldığımız çalışmamızda Türk-Arap müziğinin gelişim süreci ile etkileşimi hakkında bilgi verildikten sonra müzik çevirisi ve çevirmeninin genel özellikleri üzerinde durulmuştur. Müzik çevirisi alanında özellikle karşılaştırmalı incelemelerin az olması nedeniyle ele aldığımız bu çalışmanın çeviribilime katkı sağlayacağı düşünülerek çalışmamızın uygulamalı bölümünde Arapçaya "Belgharam" )بالغرام( adıyla çevrilen "Aramam sormam bir daha" adlı şarkının çevirisi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. İlgili şarkı rastgele seçilmiştir. Şarkının "yeniden söz oluşturma" stratejisiyle oluşturulduğu göz önünde bulundurularak inceleme, güfteler üzerinde sürdürülmüştür. Uyarlama süresince çevirmenin izlediği metotlara ve karşılaştığı sorunlara genel olarak yer verilmiş, değerlendirme sürecinde Peter Low'un müzik çevirilerinde belirlediği kriterler esas alınmıştır. Arapça-Türkçe özelinde yapılan müzik çevirilerin çoğunluğunda yeniden söz yazıldığı, anlamsal düzeyde eşdeğerlik sağlamak yerine şarkının temasına sadık kalındığı çalışmada elde edilen bulgular arasındadır.
Öz Bu makalede, çeviri olgusunun bir dili nasıl etkilediği, çeviri tarihi ve felsefesi açısından irdelenmektedir. İnsanlık tarihine bakıldığında, çeviri ediminin önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Toplumlardaki birçok gelişme ve yenilik hareketi, çeviri edimiyle birlikte başlamıştır. Bir kültürel/yazınsal geleneğe özgü yapıtların çeviri yoluyla farklı bir kültüre/yazına aktarılması, söz konusu çevirileri yabancı bir kültüre/yazına özgü olmaktan çıkararak yerel kültürün/yazının bir parçası durumuna getirmektedir. Bunun en iyi kanıtı, bir dilin gelişim sürecinde çevirinin oynadığı etkin roldür. Dolayısıyla bir toplumda çeviri edimine verilen önem, ana dile verilen önemle e ş değer biçimde yorumlanabilir. Bu çalışmanın amacı, çeviriye verilen bu önemin hangi nedenlerden kaynaklandığını ve ana dillerine karşı duyarlı olan yazarların neden çeviri ediminin yararlarından vazgeçmediklerini tarihsel gerçekleri de göz önünde bulundurarak kanıtlamaktır. Anahtar Sözcükler Çeviri Etkinliği, Çeviri Tarihi, Ana Dil, Erek Odaklı Kuramla. The Impact of Translation Activity on Mother Tongue Abstract In this article, the effect of translation on a language tongue is examined in terms of translation history and philosophy. The act of translation is known to have an important place in the history of humanity. Various developments and innovations in societies have been initiated with the act of translation. The transfer of the works pertaining to a cultural/literary tradition to another culture/literature via translation makes the translated works part of the local culture/literature rather than a foreign culture/literature. The best evidence for this is the active role of translation in the development process of a mother tongue. Therefore, the importance given to the act of translation in a society can be considered equivalent to the importance given to the mother tongue. The aim of this study is to put forth the underlying reasons for translation activity as well as the reasons why authors sensitive to the mother tongue could not renounce the benefits of translation in history. Giriş Bir kültürdeki dil bilincinin yaratılması ve geliştirilmesi ana dile olduğu kadar, bu dilin yabancı dillerle olan ilişki biçimlerine de bağlı bir olgudur. Bu ilişkinin niteliği ve yoğunluğunun sosyo-kültürel etmenlere göre değişmesi, ana dile olan yansımalarının da farklı olmasına neden olmuştur. Bu çalışmada söz konusu edilen yabancı dili, ana dilin karşıtı anlamında değil, onunla bütünleşmiş olan çeviri edimi bağlamında ele almaktayız. Çünkü iki dili/kültürü buluşturan çeviri edimi, bir kültürün yabancı bir dile olduğu kadar kendi diline karşı gösterdiği duyarlılığı vurgulamaktadır. Çeviride ileri sürülen yaklaşımların çıkış noktasında, burada da kanıtlanacağı gibi ana dil konusu tartışmaların odağında yer almıştır. Batı dünyasında ana dille ilgili tartışmaların artmasıyla birlikte çevirinin önemi daha da çok gündeme gelmiştir. Çeviriye verilen bu önemle, Romantik dönemde doruğa ulaşan çeviri kültürü, adeta ana dil ve yazını için bir ölçüt olmaya başlamıştır. Bunun dışındaki dönemlerde de çeviri ediminin, ana
1st International Congress of Language and Translation Studies, 2021
Edebî çeviri, edebî metinlerin, hedef dilde de aynı anlamı ve üslûbu koruyacak şekilde eşdeğer kelimelerle ve kültürel kayıplara yol açmadan aktarıldığı bir çevirmenlik dalıdır. Yazılı çeviri denince akla ilk gelen tür olan edebî çeviri, en genel anlamda roman ve hikâye çevirisi olarak da ifade edilebilen düzyazı ve kurmaca çevirisi, şiir çevirisi ve tiyatro eserlerinin çevirisini kapsamaktadır. Bu çeviri türünde, içerikle birlikte öncelikle çevrilecek metnin biçim, üslûp, sözcük, ses, sözdizimi gibi bütün dilbilgisel örgüsünün aktarılması gerekmektedir. Edebiyatın temel amacı, okuyucuyu bilgilendirmek olmayıp duygu aktarımını sağlamak olduğu için edebiyat çevirisinde de aynı amacın korunması esastır. Bu bakımdan kaynak metindeki yazarın üslûbunun korunması ve hedef dile olabildiğince aktarılması da son derece önemlidir. Edebi çeviri sürecinde kaynak dil ile hedef dil arasındaki farklılıklardan kaynaklı bazı çeviri kayıpları ortaya çıkmaktadır. Eşdeğerliğin tam sağlanamaması, kültürel unsurlar, verilmek istenen mesajın doğru anlaşılamaması ve çevirmen tercihleri gibi unsurlar bu kayıplardan bazılarını oluşturmaktadır. Ara dilden yapılan çeviriler de söz konusu kayıplara yol açan bir başka husustur. Arap ve Türk kültürleri arasındaki etkileşim arttıkça söz konusu dil çifti içerisinde yer alan edebî eserlerin kazandırılması gündeme gelmiştir. Öyle ki kimi zaman kaynak metnin, hedef dile birden fazla çevirisinin yapıldığı görülmektedir. Nicelikteki bu artış, ortaya konan çevirilerin niteliğinin ne ölçüde olduğunun da sorgulanmasına yol açmıştır. Kaynak metin ile hedef metin arasında gerek anlamsal gerek biçimsel eşdeğerliğin sağlanıp sağlanmadığını tespit etmenin en iyi yolu ise karşılaştırmalı okumalardan geçmektedir. Arapçadan Türkçeye bugüne kadar yapılan çeviriler incelendiğinde; Arapça aslından yapılanların yanı sıra söz konusu çevirilerin büyük çoğunluğunun İngilizce ya da Fransızca ara dilleri kullanılarak yapıldığını söylemek mümkündür. Yabancı dilden çevirisi yapılmak istenen metin, doğrudan kaynak dilden hedef dile çevrilebildiği gibi ara dil kullanılarak da hedef dile aktarılabilmektedir. Kuşkusuz bu durum, doğrudan kaynak dilden hedef dile yapılan çevirilere kıyasla dil, anlatım biçimi ve içerik açısından daha fazla kayba yol açacaktır. Bu çalışmada Arapçadan Türkçeye ara dil kullanılarak yapılan çevirilerden bazı örnekler sunularak kaynak metinden hedef metne ulaşana dek yaşanan kayıplara dikkat çekilmek istenmiştir.
Transferring of the Disputes Arising from Arabic Language Rules to the Translations of Qur'an: The Examples of Bayraktar Bayraklı and Mustafa Öztürk's Translations, 2020
Bu çalışmada Arapça dil kurallarından kaynaklanan ihtilâfların meâllere ne ölçüde aktarıldığı Bayraktar Bayraklı ve Mustafa Öztürk meâli özelinde incelenmiştir. Çalışmada bu iki meâl; hakîkat-mecâz, çokanlamlılık, zamirin mercii, bazı bağlaç ve edatlar ile ilgili farklı değerlendirmeler, hazif/eksiltili cümle ve takdîm-te’hîr olmak üzere altı dil kuralı açısından üçer örnekle karşılaştırılmıştır. Sonuçta, anlamın özünde ciddi bir farklılığa sebep olmayan ihtilâfların meâle yansıtılmadığı ve dolayısıyla her iki meâlde de bu konuda isâbet sağlandığı saptanmıştır. Zira anlamın özüne etki etmeyen farklılıkların meâle yansıtılması, mealin kapsamı nazara alındığında hem imkân dışı hem de gereksizdir. Diğer taraftan mananın özünde ciddi farklara neden olan ihtilâfların kimi zaman meâle aktarıldığı kimi zaman ise aktarılmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle her iki meâlde de bu açıdan bazı eksikliklerin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Çünkü tercih edilmeyen görüşlerin dipnot ya da açıklama bölümünde meâle yansıtılması önem arz etmektedir. Aksi halde âyetlerdeki anlam zenginliği meâle aktarılmadığı gibi tercih edilen anlamın kastedilmeyen anlam olma ihtimâli de mümkündür. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Meâl, Dil kuralları, İhtilâf, Aktarım. Language rules are one of the main elements of the interpretation of the Qur’ân in different ways. The Qur’ân, an Arabic book, has used the rules of this language in the most beautiful way. Because the Qur’ân is a unique book not only in terms of meaning but also in terms of word. As a matter of fact, every language scholar has spoken about the language and style wonders of the Qur'ân as much as he can. It is seen that linguistic analysis has an important place in the tafsir written in the first periods. This situation reveals how important the language rules are in the interpretation of the Qur’ân. Indeed, it is a well-known and undeniable fact that even some inter-sectarian disputes are based on language rules. The interpretation of the Qur'ân from different perspectives is directly related to the correct understanding of the language. For this reason, it is impossible to think of any commentator's interpretation of the Qur'ân by ignoring the language rules. In this study, the reflections of the differences arising from the Arabic language rules to the translations were examined. The study was carried out specifically for Bayraktar Bayraklı and Mustafa Ozturk translations. These two translations were compared with three examples in terms of six language rules. The following results were achieved in the study: In two verses that are clearly evident that the metaphorical meaning is intended, both translators preferred the metaphorical meaning and transferred it to their translations. However, in the verse where the true and metaphorical meaning is possible, Bayraklı only transferred the meaning he preferred to his translation, but Ozturk gave the meaning he didn’t prefer in the footnote too. In the verse, where the meaning of the polynomial word is easily determined from the context, both translators didn’t need to mention the different meanings that the word has. Bayraklı reflected different meaning of only one of the words in his translation that cannot be easily determined from the context. Ozturk did the same. However, both translators transferred various meanings of the word in different verses to their translations. In a verse where the authority of the pronoun did not cause serious differences on the basis of meaning, both translators did not reflect this conflict in their translations. Regarding the two verses in which the authority of the pronoun caused a serious change in terms of meaning: Bayraklı only conveyed his preferred opinion to his translation and did not mention different evaluations. On the other hand, Ozturk stated the dispute about the authority of the pronoun in a footnote only in one verse. In a verse where different evaluations about some conjunctions and prepositions did not cause a serious change in meaning, both translators did not reflect these differences in their translations. As for the other two verses that these affect the meaning: Bayraklı reflected one of these disputes and not the other. But Ozturk conveyed the meaning he preferred in both verses. In one of the two verses that came in the same sentence form, Bayraklı made a translation by drawing attention to the “hazf”. İn the other verse Ozturk made same thing. However, neither of them referred to the “hazf”. In the other example that the “hazf” is mentioned, Bayraklı made a translation without drawing attention to the “hazf”. But Ozturk accepted the “hazf” and translated the verse according to that. “Takdîm-ta’hîr" is used in the sentence for various purposes in Arabic language. One of the "takdîm-ta’hîr" varieties that draw attention in the Qur'an is the one done through "hasr". "hasr" is simply to change the place of the sentence elements to emphasize meaning. In one verse, Bayraklı translated it by paying attention to “hasr”, in another verse, Ozturk made that. The third verse in which “takdîm-ta’hîr” is mentioned has been translated by Bayraklı regardless of “takdîm-ta’hîr”. But Ozturk accepted “takdîm-ta’hîr” among the words and translated the verse according to that. As a result of transferring the differences arising from language rules to these two translations, it is possible to say the following: It is unnecessary to reflect the differences that do not have a serious effect on the essence of the meaning. Because the translation is not as comprehensive as tafsir. Bayraklı and Ozturk did the right thing by not reflecting such differences to their translations. However, differences that seriously affect the essence of meaning need to be transferred to translations. Because there is a possibility that the meaning reflected in the translations may not be the correct meaning. Therefore, instead of giving the preferred meaning to the reader as final and precise information, it is a more correct method to make the reader feel this difference. In this regard, it can be mentioned that both translations are partially missing. Keywords: Tafsir, Translation of Qur’ân, Grammar rules, Difference, Transferring.
Arap Dünyasında Tercüme Faaliyetleri , 2020
Öz: Çeviri, insanoğlunun var olduğundan beri yapılan bir faaliyettir. Farklı bir dilden ana dile tercüme, karmaşık ve zor bir süreçtir. Tercümede önemli olan, çevrilmiş metni hedef dile en yakın anlamıyla çevirmektir. Çeviriyi etkileyen birçok faktör vardır bunların en önemlisi tercüme edilen çalışmanın yazıldığı kültürü bilmek ve onu, en uygun kelimeyi bularak hedef dile aktarmaktır. Tercüme, günümüzde de süregelen bir faaliyettir. Tarih boyunca toplumlar arasında iktisadi, kültürel ilişkiler ve fetihler aracılığıyla iletişimi sağlamak için tercüme ihtiyacı ortaya çıkmıştır ve aralarındaki iletişimi çeviri sayesinde sağlamışlardır. İnsanoğlu var olduğu zamandan itibaren, tercümenin önemli olduğunun farkına varmış ve diğer kültürlere mensup toplumlarla anlaşmak için tercümeden faydalanmıştır. Tercüme faaliyetleri, farklı dil ve kültürler arasında meydana gelebilecek anlaşmazlığı gidermek amacıyla M.Ö. II. asırda ortaya çıkmıştır. Araplarda ise; tercüme faaliyetlerinin ilk temelleri Emevîler döneminde, devleti yöneten kişilerin kişisel merakı sayesinde atılmıştır. Bu dönemde, tercüme faaliyetleri sadece devlet adamlarının çeviriye olan ilgilerinden öteye gidememiştir. Eski dönemlere ait, tarih eserlerinin çevirisinin yapıldığı bir dönem olmuştur. Araplarda, tercüme faaliyetlerinin gelişimi Abbâsîler döneminde kendini göstermiştir. Bu dönemde, tercüme faaliyetlerinin yapılması amacıyla kurulan Beytu’l-ḥikme adı verilen tercüme merkezinde, kadim kültürlere ait eserler Arapçaya tercüme edilmiştir. Bu bağlamda çeviri faaliyetleri, çeviri kelimesinin anlamı ile ortaya çıktığı zaman dilimi, çıkış sebebi ve üç büyük çeviri hareketi hakkında bilgi verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Tercüme, başlıca çeviri hareketleri, Beytu’l-ḥikme, önemli kültür merkezleri.
Mütefekkir, 2019
TÜRKÇE-ARAPÇA DİLBİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE TRANSFERİN PROBLEMLERİN ÇÖZÜMÜNDEKİ KOLAYLAŞTIRICI ETKİSİ1 Öz Bilgi transferinin öğrenmeyi kolaylaştıran bir faktör olduğu, bütün eğitimciler tarafından kabul edilmektedir. Son yıllarda Türkiye'ye yerleşen Arap göçmenler içerisinde eğitimini ülkemizde sürdürmek veya Arap ülkelerin rağbet etmesiyle eğitimlerini tamamlamak üzere Türkiye'ye gelen Arapların fakültelere yerleşmesi, daha önce İslami ilimler ve ilahiyat fakültelerinin hazırlık sınıfları için söz konusu olan iki dil arasındaki gramer transferinin öğretimdeki önemini bir kez daha göstermiştir. Test tekniğine dayalı bir dil öğretiminin zararlarından kaçınmak için özellikle gramer bilgisinin ve yazma becerisinin gelişmesi konusunda kaynak dil ile hedef dil arasında transferin sağlanması öğrenme hızını olumlu etkilemektedir. Türkçede tam olarak karşılığı bulunmayan bir dilbilgisi konusunun Türk öğrencinin zihninde yer edebilmesi ancak iki dil arasındaki doğru bir transferle mümkündür. Arapçanın tersine Türkçenin cümle yapısında yüklemin sonda olması, herhangi bir fakülteye kayıt yaptırarak çoğu zaman kaynak dil ve hedef dilin her ikisine vakıf olmayan bir eğitmenden ders alan bir Arap öğrencinin, ilk öğrenmesi gereken konulardandır. Zira öğelerin yer değiştirmesi, yaşanan en temel problemdir. Bu çalışmada öncelikle grameri kolaylaştırma çabalarının tarihçesine, ardından her iki dilin öğrencilerinin kaynak dildeki birikimlerinin hedef dile aktarılması ile kolaylaşan problemlere değinilecektir.
2017
UNIVERSITE OĞRENCILERININ BIR YABANCI DIL OLARAK ARAPCAYA ILIŞKIN METAFORIK ALGILARI Doc Dr Sevim OZDEMIR * Bu calisma ile secmeli ders olarak Arapca dersini secen universite ogrencilerinin Arapcaya iliskin metaforik algilari tespit edilmeye calisilmistir. Metafor, en genel anlamiyla “bir seyin baska bir sey araciligi ile aciklanmasi”, ya da “yabancilik cekilen bir olgunun bize tanidik gelen bir olguya benzetilerek aciklanmasi” olarak tanimlanmaktadir. Yabanci dil ogretiminde, ogretim surecinin yani sira, ogrencilerin dil ogrenmeye iliskin tutum ve davranislari da etkili rol oynamaktadir. Yabanci dil ogrenmede metaforlar, ogrenme surecine yonelik ogrencilerin dusuncelerini ve algilarini ortaya cikarmada kullanilmaktadir. Olumlu metaforik algilar dil ogrenme surecini olumlu yonde etkilerken, olumsuz algilar da tam tersi bir sonuc verebilmektedir. Bu calisma 2016-2017 egitim-ogretim yilinda Suleyman Demirel Universitesi Egitim Fakultesi Yabanci Diller Egitimi Bolumunde verilmekte olan...
Dil Dergisi, 2011
Language is the name given to the reporting tool of the feelings, thoughts and motives, directly or indirectly of the people living in the same community or people with the same nationality. In other words, language is a complex structure consisting of a set of rules, audio, strings of words and grammar. In language that recognized as a living entity which being opened to all influences and constantly changing and evolving, due to various reasons some changes are outstanding. As a result of this change; when language enriches with new words, some of the words dies or leaves their location for other words. In this process, while some of the words are faced with the meaning changes, others will start to be used out of the actual meaning. Finally, one other important prominent matter in this change, markably important changes in the structure of the voice of the existing language are outstanding, and this gives rise to the formation of other dialects and even languages. To intervene to a language within the framework of the above-mentioned reasons means to protection and recovery of that language from corruption. Once upon a time, the Arabs who speak the dialect of Fasih Mudar and Yemen, after a while, took different words to their language and eventually the words have been an integral part of Arabic words. To prevent this and to save the Arabic from Arapçanın Gelişimindeki Dış ve İç Etkenler 936 the erosion it has fallen into, a number of innovations have become mandatory. In this study, firstly, the result of the Arabs' by the fusion of linguistic interaction with other nations both naturally and necessarily, and the consequences are examined, as well as the external and internal factors leading the development of Arabic are explained with appropriate examples.
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
Madrasehs are the places where the education activities of the Islamic world are made. Because of the language of the Qur'an is Arabic, and the importance of this language has increased, and learning of Islam has been dependent on learning Arabic. This has been instrumental in the application of different methods of teaching Arabic language and the opening of places of practice. For this reason, the methodology used in the teaching of this language in the Siirt madrasahs, which continue to study Arabic, has been examined. Observation and interview techniques were used in the research. The main purpose of the study is to know the educational principles of the medreses and to present this principles to the linguists.
FIRAT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2015
Nesri şah SAYLAN. Öz V[Xll. yüzyıl alimlerinden olan Begavi tefsir alanında Me'ôlimu't-Tenzfl adlı eseri telif etmiştir. Bu tefsir gerek içeriği gerekse kullandığı kaynaklar itibariyle dini ilimler yönünden önemli bir eserdir. Begavi'nin kıraat-i aşereyi bir araya toplayan alimlerden biri olarak t~nınması, kıraale dair e/-Ki{ôye {i'l-Kırôe adlı eseri telif etmesi gibi hususiyetler, tefsiıinde kı raatierin çok geniş bir şekilde yer almasını sağlamıştır. Bu makalede tilolajik bağlamda Begavi'nin tefsirinde kullandığı kıraat vecihleri incelenecektir. Nitekim o, kıraatleri izah ederken aniann Arap diliyle irtibatı temelinde kıraat-lehçe, kıraat-sarf ve kıraat-nahiv ili. şkisine değinmiş ve yeri geldiğinde bu konularda açıklamalarda bulunmuştur.
İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016
Özet: Mevlânâ'nın Arapça dîbâcelerdeki (önsöz) sözleri ile bazı Mesnevî şârihlerinin ve âlimlerin Mesnevî hakkındaki görüşleri, Mesnevî'yi Kur'an'a benzetme hatta onunla denk görme anlayışını ortaya koymaktadır. Bu anlayışı, klasik İslam akidesi ve düşüncesiyle bağdaştırmak, mümkün gözükmemektedir. Bunun izahını, tasavvuf ehlinin vahiy ve ilham anlayışında aramak bir çıkış yolu olabilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.