Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Selçuk Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi
Ahîlik kendine has ilkeleri ve sistemiyle mensuplarına bir hayat nizamı sunmaktadır. Bu hayat nizamı dine ve dinin temel prensiplerine dayanmaktadır. Bu bakımdan İslâm dininin dünya ve ahiret hayatı arasında dengeli olmayı öğütleyen prensibinin Ahîlik Teşkilatı üzerinde önemli bir tesiri bulunmaktadır. Ahîliğin çalışmaya önem veren ve meslek eğitimini önceleyen anlayışı, dünya hayatının devamı konusunda önemlidir. Ahlakı, yardımseverliği, cömertliği ve birlik şuurunu benimseyen ilkeleri ise teşkilatın dünya ve ahiret arasında dengenin sağlanması konusundaki hassasiyetini göstermektedir. Anadolu'ya göç eden Türklerin bu coğrafyaya uyum sağlaması ve bölgede kalıcı olmalarında, Selçuklu ve Osmanlı Anadolu'sunun tarihî kodlarında Ahîliğin önemli bir tesiri bulunmaktadır. 21. yüzyılda insanlık tarihine sunacağımız medeniyet tasavvurunda Ahîliğin dikkate değer bir yönlendirici olacağı açıktır. Bu çalışma, tarihî bir olgu olan ancak ilkeleriyle tarihi aşan mesajlar veren Ahîlik Teşkilatı'nı konu edinmektedir. Araştırmada teşkilatın dünya ve ahiret arasında dengeli olmayı öne çıkartan söylemi ve Kur'ân ayetleri çerçevesinde şekillenen temel ilkeleri üzerinde durulmaktadır.
Ahîlik teşkilatı, Abbasi Halifesi en-Nasır liDinillah’ın kurduğu fütüvvet teşkilatının geliştirilerek Türk toplumuna uyarlanmış bir devamı niteliğindedir. Fütüvvet teşkilatın usul, adap ve erkânını tespit etmek amacıyla Fü- tüvvetnâmeler kaleme alınmıştır. Bu esasları temellendirme anlamında sıkça ayet ve hadislere müracaat edilmiştir. Ahîliğin, ahlaki ve eğitimsel ilkelerini ve temel kurallarını Fütüvvet teşkilatından aldığı kabul edildiğinde Ahîliğin itikâdî temellerinin tesbitinde Fütüvvetnâmeler büyük önem arzetmektedir. Çalışmamızda Fütüvvetnâmelerden yola çıkarak Ahîliğin ahlaki yapısının itikâdî temelleri tespit edilerek İslam inanç esaslarının Ahîliğin ahlaki boyutuna etkileri ortaya konulacaktır. Fütüvvetin temel amacı Allah’ın rızasını kazanmaktır. Kişiye Allah’ın rızasını kazandı- racak ve onu ebedi saadete ulaştıracak ameller ve ahlaki davranışlar Fütüvvetnâmelerin ana temasıdır. İslam inanç esasları Fütüvvetnâmelerde bu ana tema çerçevesinde yorumlanmıştır.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
Kur'an ayetleri, muhatabı olan insana hitap ederken insanın ilişkili bulunduğu diğer varlık alanlarını da gündeme getirmektedir. Bu noktada insanı çevreleyen tabiat ve âlem konuları öne çıkmaktadır. Âlemi konu edinen ayetler, yaratılışından itibaren âlemin taşıdığı belli özellikleri önemli mesajlar eşliğinde sunar. Âlemin bir unsuru olan insana yönelik söz konusu mesajlar, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır. Âlemdeki dengeli işleyiş, alelade bir düzen ve amaçsız bir sisteme sahip olmakla açıklanamayacak kadar ilkeli ve sistemlidir. Âlemin her türlü çelişki ve çatışmadan uzak, hikmet dolu dengeli yapısı, ayetlerde Allah'ın yaratıcılığının, vahdetinin ve yüce kudretinin delili olarak öne sürülmektedir. Diğer yandan dengeli ve sistemli işleyişin dinamiklerindeki bozukluktan insanın bizzat sorumlu tutulması, insanın kâinat üzerindeki sorumlu ve etkin rolünü bizlere hatırlatmaktadır. Bu çok yönlü denge unsuru, insanın da bu dengeli yapıya uyum sağlamasını gerektirmektedir. Dolayısıyla âlemin dengeli yapısının varlığını sürdürmesi, insanın dengeli bir form'a ulaşmasıyla mümkün olmaktadır. Söz konusu bu denge, Kur'an'da farklı bağlamlarda dile getirilen 'orta yol'un da anahtarını bizlere sunacaktır.
Tefsir Araştırmaları Dergisi
Bu makale, intihal.net yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by intihal.net. No plagiarism detected.
KADER, 2022
Tenkit, hayatın tüm aşamalarında ve boyutlarında var olan bir olgudur. İnsanları bâtıldan hakka, dalâletten hidâyete yönlendirmek için gönderilmiş olan Kur’ân’ın bu maksadını gerçekleştirirken kullandığı anlatım üslûplarından biri olan tenkit üslûbu genel bir bakışla değerlendirildiğinde, bu üslûbun insanlara eksikliklerini giderme ve hatalarından arınma hususunda sürekli bir çaba göstermelerini sağlamayı amaçladığı görülmektedir. Tenkit üslûbu Kur’ân’da nasıl yer almaktadır? Muhatapları için nasıl bir önem arz etmektedir? Kur’ân’ın kullanmış olduğu tenkit üslûbundan bu üslûbun kullanımına dair birtakım ilkeler çıkarmak mümkün müdür? Bu ve benzeri soruların cevaplarının aranması, mevzubahis üslûbun metodunun tespitini ve bu üslûbun muhatap üzerinde oluşturmayı hedeflediği etkinin keyfiyetinin kavranmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda Kur’ân’ın muhataplarına yönelttiği eleştirilerin bazı ilkeler çerçevesinde gerçekleştiği söylenebilir. Kur’ân, muhatabını bazen yumuşak sözlerle ikaz ederek, bazen hikmet ve güzel öğütle uyararak, bazen de soru-cevapla düşündürerek tenkit etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Kur’ân’da yer alan tenkitlerin Kur’ân’ın insanları hidayete ulaştırma hedefini gerçekleştirmenin yanında tenkit üslûbuna dair insanlara bir metot sunduğu da görülmektedir. Kur’ân’ın tenkit üslûbunun ilkelerini ve özelliklerini tespit etmek, onun mesajının daha iyi anlaşılmasına ve aktarılmasına yardımcı olacaktır. Bu yönü itibariyle Kur’ân’ın tenkit üslûbunu bilmenin hem bireye hem de tefsir literatürüne önemli katkılar sağlayacağı aşikârdır. Kur’ân, insanlara bir hayat nizamı sunarken aynı zamanda insanın bunu pratik hayatına uygulamasını da emreder. Kur’ân’da insan için konulan ilkeler, sınırlar, hedefler ve ona gösterilen örnekler, pratik hayata aktarılmak için birer referans noktasıdır. Bunların göz ardı edilmesi, uygulanmaması yahut maksadından saptırılması durumunda ise Kur’ân insanları belli bir üslûpla tenkit eder. Bu bağlamda Kur’ân’da tenkit içeren pek çok âyet insanları Kur’ân’ın çizdiği hayat nizamına yönlendirme işlevi görmesinin yanı sıra tenkit üslûbunun nasıl olması gerektiğine dair evrensel bir takım ilkeler de sunmaktadır. Zira insanların sosyal hayatlarında birbirlerini tenkit ederken Kur’ân’ın tenkit üslûbunu model alması, tenkitin olumlu sonuçlar vermesine yardımcı olacaktır. Bu çalışmanın odak noktası Kur’ân’ın tenkit üslûbunun özellikleri ve ilkeleridir. Bu odak nokta çerçevesinde öncelikle kavramsal olarak üslûp ve tenkit kavramları tahlil edilecek, tenkit üslûbunun Kur’ân’daki yeri ve önemi üzerinde durulacak ve bu üslûbun genel özellikleri ve ilkeleri tespit edilmeye çalışılarak söz konusu ilkeler hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2018
Bu makalede Kur'an'ın nazil olmasıyla birlikte oluşan kardeşliğin mahiyeti, genel anlamda Kur'an'da bahsedilen kardeşlik türleri, bunları oluşturan temel ilkeler ve bunun bir sonucu olarak insanların ilişkilerinde meydana gelmesi gereken değişimler tetkik edilmiştir. Öncelikle Kur'an ile birlikte oluşan kardeşliğin temel dayanaklarının bulunup bulunmadığı şayet bu kardeşliğin temel parametreleri varsa bunların neler olabileceği üzerinde durulmuştur. Fikir hürriyetinin sağlandığı ortamın oluşturulması, insan onurunun korunması, adalete tanıklığın yapılması, ihtilaflar vuku bulduğunda çözüm odaklı düşünülmesi, iyinin yanında, kötünün ise karşısında durulması, hoşgörülü olunması, beşerî ilişkilerde saygı dilinin kullanılması ve dürüst olunması gibi değerlerin Kur'an ile birlikte oluşan kardeşliğin temel prensipleri olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra çalışmada Kur'an-ı Kerim'deki konuyla ilgili ayetlerden, bu âyetlerle ilgili tefsir kitaplarında yer alan yorumlardan, konu ile ilgili hadislerden ve genel anlamda kardeşlik ve kardeşlik hukukuyla ilgili yapılan çalışmalardan yararlanılarak bir senteze varma yöntemi kullanılmıştır. Bunun neticesinde Kur'an'da insan olmaktan ve inançtan kaynaklanan kardeşlik türleri, merhametli olmak, adalete tanıklık etmek gibi yukarıda zikredilen niteliklerin, kardeşliğin insanî ve ahlâkî temel prensipleri oldukları sonucuna varılmıştır.
Cemil Meriç 10.Uluslararası Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi , 2019
2012
Oz Islam ilim dunyasi ile bati ahlâk ve hukuk felsefesindeki modernist faraziyeleri yeniden degerlendirdigimde, Kur’an’in Hz Muhammed’in vahiy almaya basladigi ilk Mekke doneminden itibaren Islâm hukukunun bir kaynagi oldugu sonucuna vardim. Kur’an’in bizzat kendi icinden kapsamli delillerle desteklenen bu sonuc, Islâm hukukunun ortaya cikisi ile ilgili standart soylemde bir tadile gitmeyi zorunlu kilmaktadir. Tarihciler islerini yaparken, kendi faraziyelerinin -tabii eger bu faraziyelerin farkindalarsa- urettikleri tarihi hikayeleri sekillendirmede ne kadar hayati bir rol oynadigini genellikle goremezler. Bazilari, boyle bir farkindaligin buyuk onemini hepten gozden kacirip, sozde calistiklari tarihi konudan ziyade kendi hayal guclerinin bir kurgusunu yansitan tarihler insa etmeye devam ederler. Şeriat olarak bilinen –ki bu daha dogrudur-1 Islam hukukunun ilk tesekkulunde Kur’an’in rolu meselesi, bu “kendinin farkinda olma” halinden yoksunluk probleminin, ser‘i hukukun tesekkul don...
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
Ahlâk konusu kelâm kitaplarında müstakil bir başlık halinde ele alınmamaktadır. Ancak kelâm sahasında ciddi bir literatüre sahip olan Mu‘tezile, ahlâk konusunun temel terimlerini fazlasıyla tartışmaktadır. Özellikle insanın fiilleri, hüsün-kubuh, kader ve adâlet gibi konular bağlamında değerlendirmeler yapılmaktadır. Daha çok iman ile ahlâk arasında nasıl bir ilişki vardır? İman mutlak anlamda sahibini iyiye götürür mü? İmanın varlığı ahlâkı zorunlu kılar mı? gibi sorular gündeme gelmektedir. Bu soruların temellendirilmesinde ise genelde iki yaklaşım görülmektedir. Birincisi nakli önceleyen, diğeri ise aklı önceleyen düşünce şeklidir. İkinci yaklaşım olan aklı önceleme yöntemi Mu‘tezile tarafından kullanılmaktadır. Ancak Mu‘tezile, aklı ahlâkî değerlerin kaynağı olarak görmekle beraber vahye/nakle de açtığı bir alan bulunmaktadır. Mu‘tezile, ahlâkın temellendirilmesinde vahyin rolünün, aklen bilinen hususları tamamlayıcı olması, onları doğrulaması ve bu davranışların sosyal hayata a...
NÂTIKÎ DİVANI'NDA ÂHENK UNSURLARI, 2022
Bu çalışmanın tamamı veya her hangi bir kısmı, telif sahibinin yazılı izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi, sesli veya görüntülü ka-yıt, tarama, veri tabanı üzerinde ve/ya hiç bir formda amacına bakılmaksızın depolanamaz, yeniden üretilemez, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz. Söz konusu talepler, Talebe Yayın Dağıtım Ar-Ge San. ve Tic. Ltd. Şti, Niğde Teknopark, Ömer Halisdemir Yerleşkesi, (532) 133 58 25 adres ve telefonlarına iletilmelidir. No part of this publication may be reproduced, stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, scanning, or otherwise, except as permitted under Copyright Act, without either the prior written permission of the Publisher, or authorization through payment of the appropriate per-copy fee, Requests to the Publisher for permission should be addressed to the Permissions Department, Talebe Yayın Dağıtım Ar-Ge San. ve Tic. Ltd. Şti, Niğde Teknopark, Ömer Halisdemir Yerleşkesi, (532) 133 58 25. Yükümlülük ve Garanti Sınırlaması: Yazar ve Yayımevi, bu çalışmanın hazırlanmasında elinden gelenlerin tamamını yapmış olmakla birlikte, çalışmanın Yazar ve Yayınevi amaçlarına uygunluğu ve ticari dağıtılabilirliği dışında bu çalışmanın kesinliği, içeriğin her yönüyle tamamlanmışlığı ve tek doğruluğu üzerinden hiç bir yükümlülük almazlar. Aynı sınırlılık, bu çalışmanın satışına aracılık eden kişi veya kurumlar için de bağlayıcıdır. Bu çalışmanın içeriği, sunulan öneriler ve/ya stratejiler sizin özel durumunuza herhangi bir gerekçe ile uygun düşmeyebilir. Uygunluğu konusu bir başka profesyonel destek konu-sudur. Bu anlamıyla Yazar ve Yayınevi, hiç bir koşul altında oluşacak menfii durumlardan sorumlu tutulamaz. Limit of Liability/Disclaimer of Warranty: While the publisher and author have used their best efforts in preparing this book, they make no representations or warranties with respect to the accuracy or completeness of the contents of this book and specifically disclaim any implied warranties of merchantability or fitness for a particular purpose. No warranty may be created or extended by sales representatives or written sales materials. The advice and strategies contained herin may not be suitable for your situation. You should consult with a professional where appropriate. Neither the publisher nor author shall be liable for any loss of profit or any other commercial damages, including but not limited to special, incidental, consequential, or other damages. Genel bilgi ve diğer ürünlerimiz hakkında lütfen (532) 133 58 [email protected] üzerinden müşteri temsilcilerimiz ile temasa geçiniz.
Arapça "kardeşlik" anlamına gelen Ahilik, iş hayatında da kan bağı kadar yakın insanların ortak davranışlarını belirleyen bir değerler bütünüdür. Ahilik, bir anlamda, Türk ticaret geleneğinin yazılı olmayan kurallarını oluşturur. Anadolu' da kök salan ve gelişen Ahilik, Osmanlı'dan günümüze ekonomik, sosyal ve kültürel hayatta çok önemli bir rol oynamıştır. Etkilerini bugünkü ticari ve ekonomik hayatımızda da sürdürmektedir. Bu nedenle Ahiliğin getirdiği kazanımlarının derinlemesine incelenmesi, Türkiye'nin ekonomi ve ticaretinin geleceğini de belirleyecektir. Ahiliğin son derece faydalı ilkeleri, bize yol gösterecektir. Peki, bu ilkeler nedir? Özetle, bu ilkeler fütüvvet ahlakıdır, ahiliktir.
XI. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu, 2019
Türk destanlarında sınamalar ve savaşlar önemli motifler olarak göze çarpmaktadır. Sınamalar ve savaşlar; özellikle evlilik öncesi rakiple, eş adayının babası ya da kardeşiyle; düşmanla, olağanüstü güçlerle gerçekleşirken rastgele yapılmamaktadır. Destanda kahramanın karşısına çıkan rakip yine onunla eş değer seviyede olmak durumundadır. Rakip olma durumu “denge” kavramıyla karşılanabilir. Destanlarda kahramanın ya da yardımcı kahramanların ödüllendirilmesi gösterdikleri başarı veya sadakate bağlı olarak ya da çeşitli sebeplerle işledikleri suça verilen cezaların da yine suçun oranına göre gerçekleştiği, hatta bu cezaların ölümle bile sonuçlandığı görülmektedir. Bu durum da “adalet” kavramıyla karşılanabilir. Bu çalışmada “denge” ve “adalet” kavramları Dede Korkut boyları arasından tespit edilen örnekler üzerinden okunacaktır. Dirse Han, Begil, Aruz, Bamsı Beyrek’in cezalandırılması ve Yalancıoğlu Yaltacuk’un affedilmesi “adalet”; Kanturalı ve Bamsı Beyrek’in evlilik biçimleri; Salur Kazan, Bamsı Beyrek, Begil oğlu Emren’in savaşlarda rakipleriyle eşleşmeleri “denge” kavramlarıyla ilişkilendirilecektir. Bu nedenle seçilen örnekler; kahramanların evlilikleri, rakipleriyle olan mücadeleleri, düşmanlarla karşılaşmaları, kahramanların işledikleri suçlar ve onlara verilen cezaların nitelikleri bağlamında değerlendirilecektir.
Günümüzde temel hak hürriyetler içerisinde en önde gelenlerinden biri olarak kabul edilen din hürriyeti yada daha genel adlandırıldığı biçimiyle din ve vicdan hürriyeti genel olarak kişinin dilediği dine yada felsefi kanaate inanması ve inancının gereği olarak yapması gerekenleri yerine getirmesi hususunda serbestlik sahibi olması biçiminde anlaşılmaktadır. Değişik bir şekilde anlatacak olursak din hürriyeti kişinin istediği dine inanması ve inandığı dinin ibadetlerinin yerine getirebilmesi hususunda hürriyete malik olmasıdır.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2010
Kur'ân; bugüne kadar üslubu, muhtevası, hükümleri, kelime ve terkipleriyle pek çok yönden araştırma konusu olmuştur. Varlık, insan, hayvan, tabiat ve toplum hakkındaki temel kodlardan bahsetmesi onun farklı düzey ve zeminde incelenmesine neden olmuştur. Kur'ân'ın bireyleri geliştiren, yetiştiren ve öğretip şekillendiren prensipleri yanında kardeşlik, diğerkâmlık, yardımseverlik, adalet, doğruluk ve ahlak gibi temel değerleriyle toplumsal kurum ve sistemlere yön veren bir özelliği de bulunmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca devlet ve toplum hayatının muhtelif aşamalarında fonksiyon icra eden nice sistem ve kurum var olmuştur. Dini, hukuku, insanı veya muhtelif menfaatleri esas alan bu kurumlar olumlu ve olumsuz yönleriyle tarihteki yerlerini almışlardır. Fütüvvet, ahilik, loncalar ve esnaf birlikleri söz konusu kurumlardan sadece birkaçıdır. Kur'ân, insanlık için bir hidayettir. O'nun muhatabı insandır. Ahilik kurumunun merkezinde de Kur'ân'ın tabiriyle; annelerinden hiçbir şey bilmiyorken yaratılıp kendilerine kulak, göz ve gönüller verilen, her şey kendisi için yaratılan insan bulunmaktadır. Dolayısıyla ahilik müessesesi ve Kur'ân'ın insanın eğitimi ve yetiştirilmesi noktasındaki müşterek metot ve hedefleri bulunmaktadır. Bu çalışmamızda bireyi ve toplum kurumlarını etkileyen Kur'ân'î değerlerin ahilik kültüründeki/ ahlakındaki izdüşümlerine yer verilmektedir. Bu bağlamda ahlâkî, iktisâdî, toplumsal ve kurumsal anlamda ahiliği ayakta tutarak ona yön veren ayetler konu başlıkları altında değerlendirmeye alınmaktadır. Kültür tarihimizde derin izler bırakan ahiliğin günümüz yansımalarına, temel kaynakları ve çağdaş araştırmalara da temas edilerek önemli tespit ve değerlendirmelerle birlikte genel bir sonuçlandırmaya varılmaktadır.
Belleten, 1994
Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun üç lut'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "A hi lik T e~kilâ t~" nda aramak gerekir. Bunu ~öyle de ifade etmek mümkündür. ülkedeki çe~itli az~nl~k gruplara ra~men Os-manl~~ Imparatorlu~u'nun üç k~tada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalma-s~na sebep olan faktörlerin içinde "Ahi li k" ilke ve inançlar~~ vard~r. Ahi, kelime olarak Arapça olup, karde~im mânis~na gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder° ki, XIII. as~rdan XX. as~r ba~lar~na kadar yamak, ç~rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde çe~itli meslek gruplar~n~~ i~~ ba~~nda yeti~tirip, diplomas~n~~ özel törenlerle verip mensupla-r~n~n çal~~ma ve insani davran~~lar~n~~ kontrol eden mesleki bir kurumdur. 1072 M. tarihinde, yani 922 y~l önce Ka~garl~~ Mahmud taraf~ndan kaleme al~nan Divan-i1 Lügat-it Türk'de "Ak~" eli aç~k, sa~lam, yi~it, cömert2 mânâs~na gelmekte, "Aktl~k" ise yine sa~lam, yi~it ve cömertlik anla-m~nda 922 y~l önce Orta Asya'da Türkmenistan'da kullan~ld~~~~ bilinmektedirs. Ahili~in anayasas~~ "Fü tü vvetnâmeler" dir. Fütüvvet kelimesi de Arapça olup, bilindi~i gibi o devirlerin ilim dilidir. Tekil olarak 'feta' deli-kanl~, yi~it eli aç~k, gözü pek, iyi huylu ki~i manas~nda kullan~lm~~t~r. Ço~ulu yityan "dm Feta, Farsçada civanmert mânâs~na gelmektedir ki4, bu meziyetlerin tümü, ideal olarak zihinlerde ya~at~lan asil ve tam mânâs~~ ile kâmil in-san~~ sembolize eder. Mücadelede feta, arkada~lar~~ u~runa hayat~n~~ ortaya koyar. Misafir-perverli~i ve eli aç~kl~~~; kendisinin hiçbir~eyi kalmay~ncaya ve tamamiyle fakir dü~ünceye kadar devam eder. Ebu Bekr Verrak; feta, dü~man~~ olmayan ki~idir, diye tarif etmi~tirs. Ömer Bin Osman el-Mekki, feta'y~~ iyi huy diye tarif etmi~tir. Dostlar~n~ns
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2019
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
2020
Islam hukuk kaynaklarinda etraflica incelenmis olan “ric‘i talâk”, esler arasindaki nikâh bagini sonlandirmadigi icin erkege esine iddet suresi icerisinde donus yapma imkâni vermektedir. Kocanin “ric‘at” kavramiyla ifade edilen “donus yetkisi”, yeni bir nikâha gerek kalmadan evliligin devam etmesini mumkun kilmaktadir. Ric‘i talâk ile iddet bekleyen ese/ric‘iyyeye donus yetkisinin hukuki dayanagini olusturan Bakara suresinin 228, 229 ve 231 ile Talâk suresinin 2. âyetlerinde birinci ve ikinci talâkta donusun gerceklesme bicimine dair hukuki bazi duzenlemeler yer almaktadir. Bu cercevede, kocanin kanundan dogan ric‘at yetkisinin hukuki sonuc dogurabilmesi, en basta donusun iddet gunleri henuz sona ermeden yapilmasi sartina baglanmistir. Ayrica donusun hangi ilkeler cercevesinde yapilacagi ve evlilik birliginin yeniden nasil tesis edilecegi konusunda âyetlerde “marufa uygunluk”, “eslerin arasini bulma”, “kadina zarar vermeme” ve “ric‘atin yapildigina dair adalet sahibi iki sâhit bulun...
On Temel Eser Örneğinde Dinî ve Ahlâkî Değerler, 2021
Çocukluktan itibaren dinlenilen masallar ve ninniler, okunan hikâyeler ve romanlar ruh dünyamızı etkilemekle kalmayıp dinî ve ahlâkî gelişimimizi de etkilemektedir. Bu bağlamda araştırmada, 2005 yılında MEB tarafından tavsiye edilen 100 Temel Eser içinden öğrencilerin en çok okuduğu kitapların dinî ve ahlâkî gelişimlerini etkileyip etkilemediği, kitaplarda dinî ve ahlâkî değerlerin nasıl işlendiği incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmaya temel oluşturan problemleri şu şekilde özetlemek mümkündür: 100 Temel Eser içinden seçilen kitaplarda dinî ve ahlâkî değerler nasıl işlenmektedir? DKAB programlarında hangi değerlere yer verilmektedir? Dinî ve ahlâkî değerlerin öğretiminde edebi eserlerden faydalanılabilir mi? Bahsedilen eserler DKAB derslerinde kullanılabilir mi? Bahsedilen eserler öğrencilerin dinî ve ahlâkî eğitimini nasıl etkilemektedir? Bu problemlerin incelenmeye çalışıldığı araştırmada, betimsel alan araştırması yöntemi kullanılarak bazı dinî ve ahlâkî değerler tespit edilmiş ve bu değerlerle ilgili yorumlar yapılmıştır. Daha sonra bahsedilen kitaplar temel alınarak hazırlanan anketler farklı liselerin 1. sınıfında okuyan 200 öğrenciye uygulanmıştır. Uygulamadan sonra öğrenciler ve öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen bulgular SPSS programıyla analiz edilmiştir. Sonunda, bahsedilen kitaplarda dinî ve ahlâkî değerlerin yoğun olarak işlendiği, öğrencilerin 100 Temel Eserde yer verilen kitapları okuduğu ve etkilendiği ancak DKAB derslerinde kullanılması konusunda, kitapları sanat eseri olarak görmelerinden dolayı zihinsel karmaşıklık yaşadıkları görülmüştür. Bununla birlikte dinî ve ahlâkî değerleri belirli bir kesim ya da zamanla sınırlandırmayan, günümüzle bağlantı kurabilen, öğrencilerin ilgi ile ihtiyaçlarını dikkate alan ve gerçeklik algısına uyan eserlerin yazılmasına ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.