Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Edebiyat ve sinema ilişkisinin birden fazla bilimsel araştırmaya konu olduğu bilinmektedir. İmgenin her iki sanat dalıyla olan bağı göz önüne alınarak, bu çalışmada imge tanımları, kavramları ve sanatlararası ilişkileri üzerinde durulmuştur. Edebiyat metinlerinin sinemaya aktarılması bağlamından şiir ve sinema ilişkisi ele alınmıştır. İkinci Yeni şiirinde şairlerin imge dünyasındaki benzerlikleri sinema izlekleri üzerinden incelenmiştir. İkinci Yeni şiirinde sinematografik imge çalışırken yedinci sanat olarak kabul edilen sinemanın teknik kaynaklarından yararlanılmıştır. Sinema sanatı, şiiri şekillendiren bir anlayış olarak metin incelemelerinde yer almıştır. Metin incelemelerinde sinema ve şiir ilişkisi kurularak göstergebilim/ göstergelerarasılık yönteminden istifade edilmiştir. Çalışmamız bu yönüyle disiplinlerarası bir araştırma olma özelliği göstermektedir.
ULUSLAR ARASI MANİSA SEMPOZYUMU, 2017
Türk edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip olan İkinci Yeni hareketi, birbirinden özgün birçok şairin adının anıldığı bir edebi dönem olarak değerlendirilir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 1990lara ulaşan ömür çizgisinde bu dönem şairlerinin yaşantıları ve bu yaşanmışlıkların sanat eserlerine yansıması, üslup ve dil algıları birbirlerinden farklı değerlendirmeleri doğurmuştur. Bu sanatçılar içinde öne çıkan isimlerden biri de İlhan Berk’tir. Asıl adı Emrullah İlhan Birsen olan şair, Hicri 1334 yılında Manisa’nın Deveciyan Mahallesinde doğmuştur. Manisa’nın Yunanlılar tarafından işgalini çocukluk hatıraları arasında anlatan İlhan BERK, Balıkesir Necati Bey Öğretmen okulunu kazanana kadar eğitimine Manisa’da devam eder. Şairin Millî Mücadele yılları ve Cumhuriyetin kuruluş zamanına tekabül eden çocukluk ve gençlik yıllarının yansımalarını, İstanbul ve Ankara’da katıldığı yeni edebiyat çevrelerinin tesirlerini onun eserlerinde görmek mümkündür. Takip ettiği batı edebiyatı sanatçılarının tesiri ise onun şiirinin başka bir boyutudur. Bu çalışmada İlhan Berk’in yazım sürecindeki değişimler ve etkilenmeler tespit edilecek, sanatçının kendi hatıraları ve arkadaşlarının hatıraları gözden geçirilerek eserlerindeki otobiyografik unsurlar, Manisa’nın İlhan Berk’in biyografisindeki yeri belirlenip bunun eserlerdeki işlenişi, kavram, duygu ve düşüncelerin zamanla uğradığı değişimler tespit edilerek şairin sanatına yansımaları değerlendirilecektir
2010
arts in their poems. Particularly painting has had a great influence in their woks. In this article the view(s) of The Second New, the reflection of the changes in painting in 1950s in their poetry, the relation of poetry and painting, the poetic and practice effect of painting were examined.
2023
Türk edebiyatının geçmişten günümüze kadar geçirdiği dönemlerine bakıldığında farklı edebî topluluk ve hareketlerin ortaya çıktığı görülür. Belirli tarih aralıklarıyla ortaya çıkan bu edebî topluluklar, hiç şüphesiz toplumsal ve sanatsal etkilerle yoğrularak edebiyatımızı etkilemiştir. Edebiyatımızı derinden etkileyen topluluklardan biri de 1941'de ortaya çıkan Garip şiiridir. Birinci Yeni olarak da adlandırılan Garip, geçmişten beri var olan şiir geleneğini yıkarak yeni bir şiir ortaya koyar. Garip hareketinin kurucuları olarak bilinen Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet, şiirde asırlarca süregelen vezin, kafiye gibi biçim özelliklerini bir kenara bırakarak serbest şiir tarzının ilk örneklerini verirler. Bunun yanı sıra sokaktaki insanın günlük sorunları, kaygıları ve sıkıntıları şiire dâhil edilir. Orhan Veli ve arkadaşlarının Türk şiirinde ortaya koyduğu bu yenilik, İkinci Yeni hareketiyle birlikte farklı bir boyut kazanır. Garip hareketiyle sokağa, Lâleli'ye inen Türk şiiri, İkinci Yeni'yle birlikte dünyaya açılır. Sokaktaki insan ve onun sorunlarının yanı sıra modern resim, müzik, sinema Türk şiirinin yararlandığı yeni imkânlardır. 1950'lerden itibaren Türkiye'de yaşanan kentleşme, sanayileşme ve bunun doğurduğu yalnızlık, yabancılaşma gibi modern travmalar Türk şiirine girer. Şiirde meydana gelen bu yenileşme sonucunda dilde büyük bir kırılma görülür. Söz dizimsel, sessel sapmalar, ters çevirme ve alışılmamış bağdaştırmalar şiir dilinin farklı bir havaya bürünmesine yol açar. Şiir dilinin bu denli kökten değişmesi ve alışılmışın dışına çıkması tepkilerin doğmasına sebep olur. Bu çalışmada, 1950'li yılların ortalarında çıkan İkinci Yeni'ye yönelik başlıca eleştiriler ele alınacaktır.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010
Bu makalede, Batı Aydınlanma dönemi sonrası Türk Şiirinin tarihsel serüveninde II. Yeni poetik üslubunun teşekkül ettiği estetik ve sanatsal çerçevenin hangi tematik kırılmalara maruz kaldığına ilişkin bazı edebî münasebetler sorunsallaştırılmıştır. Özellikle mevcut dil ve edebî tarz üzerinde meydana gelen paradigma kaymasının estetik/retorik bağlamlarla olan düşünce ilişkisi, imge, metafor ve üslup gibi pek çok sanatsal kaymayı/ sapmayı gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla II. Yeni şiiri ve tarihsel konumu, yürürlükteki edebî geleneğin ve bu geleneğin dışında oluşmuş bir paradigma kaymasının epistemolojik arka planını ayrıştırmayı zorunlu hale getirmektedir
Bu çalışma Simav (Yeniköy) peribacalarının jeomorfoturizm bakımından önemini ortaya koymaktadır. Jeomorfoturizm son yıllarda yeni bir küresel olgu olarak tüm dünyada gelişme eğiliminde olan bir turizm unsurudur. Morfolojik özelliklere, yerşekillerine ve peyzaja odaklanan özel ilgi kapsamındaki turizm şeklidir. Jeomorfositler ve onların değeri Türkiye'de az bilinmektedir. Buna karşın kültürel ve tarihsel değerlerinin yanında çevresel önemleri de bulunan çok sayıda yerşekli tüm Türkiye'de olduğu gibi Simav ve çevresinde de bulunur. Bu yerşekillerinden birisi de peribacalarıdır. Peribacaları jeomorfoturizm bakımından önemlidir ve onlar kültürel, tarihsel değerleri ve morfolojik mirasının yanında çevresel önemleri nedeniyle araştırılmalıdır. Ege Bölgesi'nde bulunan çalışma alanı peribacaları bakımından büyük bir jeomorfoturizm potansiyeline sahiptir. Bu nedenle çalışma Simav (Yeniköy) peribacalarının özellikleri ile birlikte bir jeomorfoturizm değerlendirilmesini sunmaktadır. Ayrıca konaklama, turlar, aktiviteler ve bu alanın planlama ve yönetimi gibi turizm bileşenleri ile birlikte oluşum ve gelişim süreçleri dâhil olmak üzere yerşekli öğelerini de içerir. Sonuçta bu çalışmanın temel amacı tanıtım, koruma, eğitim ve turizm konularına vurgu yapılarak Yeniköy peribacalarının jeomorfolojik sit bilgilerini ve değerlendirmelerini geliştirmeyi hedeflemektedir.
İkinci Yeni Şiirine Toplumsal Meseleler [Cemal SÜREYA, Edip CANSEVER ve Turgut UYAR Örneği], 2019
Cemal Süreya, Edip Cansever ve Turgut Uyar, İkinci Yeni olarak adlandırılan şiir akımının öncü ve yetkin isimlerindendir. Bu şâirler şiirlerinde derin bir hayâl ve duygu dünyasına yer verirken aynı zamanda toplumsal meselelere de sessiz kalmamış bir yönüyle şiir anlayışları ekseninde bu meseleleri ifade etmişlerdir. Bu şairlerin, ele aldıkları konular incelenirken temel prensibimiz, toplumsal meselelerin siyasî ve fikrî olarak tarihsel çerçevede ve tarih determinizmi altında şiirlere nasıl ve ne şekilde yansıdığını ortaya çıkarmak olmuştur. Toplumsal meseleler hakkında çalışma yaparken örnek alınan şâirlerin dünyaya ve olaylara bakış açıları ortaya konmak istenmiştir. Toplumsal, siyasal, ekonomik, insanî ve evrensel meselelerin şiirde ne şekilde yer aldığı eleştirel bir gözle irdelenerek şâirlerin bilinçaltında yer alan sorunlar farklı bir bakış açısıyla sunulmaya çalışılmıştır Böylece Cemal Süreya’nın, Edip Cansever’in ve Turgut Uyar’ın şiirleri anlamsal derinliklerden ve disiplinler arası ilişkilerden faydalanılarak farklı bir bakış açısıyla incelenmiş ve çözümlenmiştir.
ÖZET Türk şiir geleneğinde önemli bir farklılaşma miladı olarak kabul edilen İkinci Yeni dönemi, şairlerinin kendi karakteristikleri ve şiir algıları ile kendinden önceki şiir geleneğinden önemli ölçüde ayrılır. Şiiri hem görme hem de kurma biçimi ile başka bir düzleme taşıyan İkinci Yeni şiiri, gerek konu gerekse form açısından önemli bir dönüm noktasıdır. İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç bu şiirin temsilcileri kabul edilir. Bu dönem şairleri, kendilerinden önceki şairlerin şiirlerinden beslenmiş ancak şiir anlayışı ile ilgilerini koparmıştır. İkinci Yeni şiiri, başta resim, mü-zik, sinema gibi değişik kaynaklardan, edebi ve felsefi akımlardan beslenmiş, şiiri salt anlam ekseninden uzaklaştırmıştır. Sezai Karakoç, kendilerinden ön-ceki şiir geleneği ve anlayışı ile kendi şiirleri arasında ayrıma giden bu döne-min şairlerinden birkaç yönü ile ayrılır. Sezai Karakoç, şiirini gelenek üzerin-den inşa etmiş, İkinci Yeni içinde, şiirinin biçim özelliklerinde değişikliğe gitse de gelenekle tematik bağını sürdürmüştür. Geleneğin yeni formlar içinde güncele taşınması ve takip edilmesi açısından Sezai Karakoç şiiri önemli bir imkândır. Bu çalışmada Sezai Karakoç’un İkinci Yeni ile olan münasebeti, ge-lenek ve yenilik tartışmaları üzerinden ele alınacaktır. Anahtar Kelimler: İkinci Yeni, gelenek, diriliş, süreklilik, anlam, form
HİKAYENİN İLETİŞİMİ, 2021
Seyircinin sinema anlatısı ile kurduğu ilişki, yakınsama, simbiyoz (ing.symbiosis) ve melezleme (ing.hybridization) gibi kavramların yükseldiği dijital kültür içerisinde etkileşime ve birlikte üretim felsefesine dayalı yeni sinema anlayışına doğru evrilmiştir. Hikâye anlatımının yeni sinema anlayışı çerçevesinde geldiği konum, öyküyü kendi konvansiyonel kodları çerçevesinde anlatan televizyon ve sinema gibi alanları da etkileyerek veri tabanı sineması (ing.database filmmaking), çoklu-doğrusal film (ing.multi-linear film), yeni medya belgeseli (ing.new media documentary), web-belgeseli (ing. webdocumentary) etkileşimli belgesel (ing.interactive documentary), belge-oyun (ing.docu-game) doğrusal olmayan belgesel (ing.non-linear documentary) gibi türlerin doğuşuna öncülük etmiştir. Hikâye anlatımına ilişkin algılayış ve üretim çerçevesinin ağ’lar üzerine kurulu merkeziyetsiz bir mimariye kavuşması yalnızca sinema ya da yeni nesil seyir platform alanlarıyla sınırlı kalmamış, izleyici ya da kullanıcıların kendisini birer öykü anlatıcısına dönüştürmüştür. Kullanıcıların yaratıcı araçlar aracılığıyla çeşitli öyküleri paylaştığı yeni platform ve uygulamalar dijital hikâye anlatıcılığını (ing.digital storytelling) gündeme getirmiştir. Hikâye ve hikâye anlatıcısının teknoloji aracılığıyla dijitalleşen yeni konumları yakınsama, etkileşim ve kuşatılmışlığa dayanan seyir pratikleri üzerinden incelenecektir.
Maltepe University, 2024
The general tendency seen in many films produced throughout the history of cinema has been to work by taking the social criteria at its center. The general aesthetic criteria and the subjective intervention of the director give the films an independent meaning. The most creative element in a film production is the director. Auteur directors, who have a relatively special position among directors, are those who create their own stories, create connections between their films with thematic nuances, convey their inner world with a unique modeling and apply cinematic elements as a unique narrative tool. The New French Extremism or New Extremism movement, which emerged in France in the 90s and is seen as a branch of the New Wave, has produced a unique cinematographic form. The directors involved in this movement turned their cameras on characters experiencing burnout and adopted a style that exposed social corruption in the most extreme way. One of the characteristic features of the French New Extremism is their preferences in the use of color and light. The main problematic that this thesis focuses on is to reveal the effects of this stylistic preference. To this end, the concepts of transgressive art, sociotelism and dystopia are analyzed through the film Gas Lamp. Thus, this thesis aims to present a new perspective on extremism from a Turkish perspective.
İKİNCİ YENİ'NİN SON YOLCUSU ÜLKÜ TAMER HAYATI SANATI ESERLERİ
Bâki Asiltürk İKİNCİ YENİ ŞİİRİNDE KENTLER HARİTASI I Konuya hangi amaçla ve hangi açıdan bakılırsa bakılsın modernleşme ile kentleşme/kentlileşme/kentlilik arasında sıkı ve kopmaz bir bağ olduğu görülecektir. Bu bağın varlığının yadsınamaması, modernleşmenin Avrupa merkezli bir tutum ve bu tutumun sonucunda geliştirilmiş bir kavram olduğu gerçeğiyle daha iyi anlaşılabilecektir. Moda kentle, kentin günlük yaşamıyla doğrudan ilgilidir. Hatta bir açıdan bakıldığında moda, kentin günlük yaşamının belirleyicilerinden biri olarak algılanabilir. İmparator III. Napoléon tarafından görevlendirilen Baron Haussmann'ın XIX. yüzyılın ikinci yarısında dünya başkenti olarak algılanan Paris'te yaptığı köklü değişiklikler, kente yeni ve geniş meydanlar, yeni hayata kusursuz biçimde hizmet edebilecek modern binalar (tiyatro, kışla, hastane) kazandıran çalışmaları anımsandığında ve bu anımsama modernleşmenin sanattaki yansımalarının aşağı yukarı aynı yıllarda görülmeye başlandığı bilgisiyle örtüştürüldüğünde modernizm-kentlilik ilişkisi daha iyi kavranacaktır. 1 Sanatta gerçek ve köklü modernist değişimin babası sayılan Baudelaire'in 2 modernizmi hiç kuşkusuz kentin kalabalıklarıyla simetrik/asimetrik ilişkiden besleniyordu. Kentin kenar kahramanları onun sanatını canlı tutan ana damarlardan biriydi. Baudelaire'in tutumuna bakılarak denebilir ki kent, modern sanatın başka tercihe yer bırakmayan tek tapınağı, tek politikası, tek sığınağıdır. Avangardizmin ancak metropolden yola çıkan bir karşı-estetik tutumuyla kendini var edebilmesi de işin bir başka boyutunu oluşturur. 3
Studies on Social Science Insights, 2023
Insurance refers to a risk management process that includes identifying “unknown and sudden, involuntary hazards”, identifying and evaluating risks, and producing alternative solutions to prevent or mitigate the effects of these risks. The “perfect insurance policy” has not been produced yet, as the data obtained on the subject of insurance during the risk assessment phase in insurance is often insufficient. However, with the development of data science and digital technologies, the insurance industry is improving in terms of risk pool operation, claims management, operations and customer retention and developing sustainable business models. InsurTech, formed by the merger of the words “Insurance” and “Technology”, means that new digital technologies such as big data, artificial intelligence, machine learning, internet of things, cloud technologies, blockchain, smart contracts, distributed ledger are used in all insurance processes in order to increase efficiency and profitability in the insurance industry, to improve customer experience and most importantly to ensure sustainability. On the other hand, although “InsurTech” has not yet developed as much as “Fintech”, which has dramatically reshaped financial services, it has started to attract the attention of insurance companies, especially after the Covid-19 pandemic, with the rise of the tendency to purchase digital policies, the development of mobile applications and the increase in customers' adaptation to technology. In this study, academic articles, published international reports, surveys and publications on “InsurTech” in the literature are examined and the usage areas of these new digital technologies in the insurance sector, their benefits and potential effects on the insurance ecosystem are determined.
YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI, 2015
Bu makalede özellikle 1960 sonrası yoğunluk kazanan Marksist şiir anlayışının İsmet Özel merkezinde İkinci Yeni şiir anlayışına yönelik olumsuz bakış açısı irdelenmiştir. Bu noktada İkinci Yeni poetikasının ağırlıklı olarak toplumdan uzak bir görüntü çizmesi ve toplumsal pratiği zayıf bir şiir oluşu, meseleyi Marksist yöntemle ele alan İsmet Özel ve çağdaşı şairlerin eleştiri oklarını İkinci Yeni’ye yöneltmelerine neden durumundadır. Söz konusu eleştiriler, aynı zamanda şiirin ne tür bir problem alanına sahip olduğuna yönelik de poetik tartışmadır. Bu yazı, şairlerin meseleye ilişkin yazıp çizdiklerinden hareketle karşılaştırma amacına yöneliktir.
Türkbilig, 2024
Klasik Türk şiirinin önemli simalarından olan Cezerî Kâsım Paşa (öl. ?), Fatih ve II. Bâyezîd devirlerinde sürdürdüğü bürokratik görevlerinin yanı sıra şairliğiyle de dikkat çekmektedir. Şiirlerinde Sâfî mahlasını kullanan Cezerî Kâsım Paşa, XV. yüzyıl şairleri arasında şiirde deyim ve atasözlerine yer verme noktasında Necâtî ile birlikte ismi zikredilen ikinci şair olma payesine sahiptir. Sade dil ve yerel unsurlardan müteşekkil şiir üslubu tezkire yazarlarınca övgüyle karşılanır. Sâfî Dîvân’ının tespit edilen üç adet nüshası bulunmaktadır. İlk nüsha İsmail E. Erünsal tarafından XIV. Türk Tarih Kongresi’nde tanıtılmış ve ikinci nüsha yayımlanan Sâfî Dîvân’ı neşrinin temelini oluşturmuştur. Makalemizin de konusu olan üçüncü nüsha Mısır Milli Kütüphanesinde 18 arşiv numarasıyla kayıtlı olup Necâtî, Ahmed Paşa ve Karamanlı Nizâmî divanlarının bulunduğu bir divan mecmuasında yer almaktadır. Sâfî Dîvân’ının nüsha sayısının azlığı göz önünde bulundurulduğunda Mısır nüshasının kıymetli bir nüsha olduğu söylenebilir. Ayrıca bünyesinde yer alan ve yayımlanmış Dîvân neşrinde bulunmayan şiirlerin varlığı ile bu şiirlerin Sâfî’nin üslubunu pekiştirici veya üslubuna yönelik yeni verilerin ortaya çıkmasına vesile olucu yapısı Mısır nüshasının önemini artıran etmenlerdendir. Çalışmamızda Mısır nüshasında bulunan yeni şiirlerin dökümü yapılmış, bu şiirler Sâfî’ye olan aidiyeti açısından tanık ve üslup temelli birtakım tarama ve karşılaştırmalara tabi tutulmuştur. Şiirler vasıtasıyla Sâfî üslubunun temel şubelerine atıfta bulunularak bazı üslup özellikleri ortaya çıkarılmıştır.
2021
The name of our work is Traces of Romanticism in the Second New Poem. In this study, by emphasizing the anti-modernity and capitalism aspect of the Romanticism literature movement, these aspects were determined in the Second New Poem and the traces of romanticism were traced in the poems of Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Edip Cansever, Cemal Süreya, İlhan Berk and Turgut Uyar. Since our work is not an independent work of romance, we briefly provided information on these aspects of romanticism in the context of modernity and anti-capitalism, whose traces we seek in the Introduction to Second New Poem. We continued our research by explaining the points we briefly explained in the Introduction section in the main sections. The basis of our work is based on the idea that Romanticism is the pioneer of modernist literature and that the romantic attitude continues until today. In our research, we based on the ideas of the Early German Romantics, Jean Jacques Rousseau and sociologists and philosophers who were influenced by them, Karl Marx, Max Weber, Ferdinand Tönnies, George Simmel. In the First Chapter, where the thesis originally started, one of the most important themes of Romanticism, individual feeling was emphasized. In this sense, it has been discussed and evaluated how the individual anxieties experienced by the modern individual in the face of the problems arising from the capitalist relations caused by modernism are reflected in the Second New poem. In the Second Part of the study, the perception of civilization, another important theme of Romanticism, was mentioned and the opposition of the Second New poets to the dominant results of modernism including technology was emphasized. In the Third Part, the perception of nature, which is also an important theme, is discussed and how our poets deal with the conflict between civilization and nature has been highlighted. In the conclusion part, our determinations about the appearance of the romance movement in the Second New poem were subjected to a holistic evaluation. The relationship between the aforementioned poems and romantic sensation style has been tried to be grounded in this section.
DÜ - 2. MİMARLIK SEMPOZYUM BİLDİRİ KİTABI, 2022
Side’de son birkaç yılda yakın tarihinde görülmediği oranda büyük bir kazı ve inşaat faaliyeti sürdürülmektedir. Bir yandan tarihi şehir merkezindeki mevcut yerleşiminin altındaki antik kalıntılar ortaya çıkarılmakta ve sergilenmekte, diğer yandan onlarca sayıda yeni yapı kentsel dokunun son katmanına kısa sürede eklemlenmektedir. Çalışmada, günümüzde turizm referanslı bir merkez olma yolunda hızla ilerleyen ve değişen antik Side’nin turizm, arkeoloji ve “koruma amaçlı imar planı” uygulamaları değerlendirilmektedir. Yeni uygulamalar ve yeni yapı oluşumları yerinde gözlemlere dayalı olarak irdelenmektedir. Yerin tarihsel bağlamı ve koruma-uygulama kararlarının gelişimi literatür kaynakları ile desteklenmektedir. Kuruluşu MÖ. 7. yüzyıla kadar uzanan Side’de yaşam 14. yüzyıla kadar kesintisiz olarak devam ettirilmiştir. 19. yüzyılda, uzunca bir aradan sonra, Girit’ten getirilen göçmenler için tekrar yerleşime açılmıştır. 1960’ların sonuna gelindiğinde adanın 1/3’ini, ahşap cumbaları ve çıkmaları ile özgün mimari karakter sergileyen yığma taş evler kaplamıştır. 1980 sonrası konaklamaya yönelik yoğun bir yapılaşma ve aralarına yapılan kaçak eklerle neredeyse bitişik nizama dönüşmüşlerdir. Bu durum, arkeolojik kalıntılar üzerinde de olumsuz etkilere yol açmıştır. Antik Side merkezinin 3. derece Sit Alanı olarak kabul edilmesinden sonra yerel Belediye, Valilik, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu birlikte, parsel bazında bir çözüm önerisi ile sosyal varlığın korunmasını hedefleyen “Antik Side Kentsel Tasarım Projesi” başlatmışlardır. Buna göre, mülk sahiplerinin yapıları yıkarak eski hacmine geri döndürmeleri, arkeolojik değerlerin korunması adına, inşaat öncesinde, arkeologlar denetiminde kazı yaptırmaları, buluntuların belgelenmesi ve sergilenmesini sağlamaları durumunda yapı izni almaları ve tapu sahibi olmaları mümkün olmaktadır. Bu yaklaşım, hâlihazırda antik yapı strüktürüne ulaşmanın zorluğunu yaşayan arkeologlar tarafından da olumlu karşılanmaktadır. Bunun yanında kentsel dokunun en son katmanına eklenen betonarme, iki katlı, geniş vitrinli zemin katı taş kaplamalı, “depolama” işlevi gören üst katı cumbalı yeni yapılar çağımızın tarihi çevreye bir katkısı olarak sunulmaktadır. Mimari açıdan kendi başlarına herhangi bir özgül değeri olmayan bu yeni satış birimlerine “yeni bir değer” atfedilmek amacıyla “Türk Evi” imgesi kültürel bağlamından koparılmakta, her yerde var olabilir ve her işlev için kullanılabilir bir meta haline getirilmekte ve mimari bir rol model olarak ortaya konmaktadır. Çalışmada, kullanılan tarihselci mimari dil ve ziyaretçilere dayatılan “yanlış” toplumsal gerçeklik tartışılmaktadır.
Turkish Studies, 2009
Bu çalışmada, Türk şiir tarihinde nesnel gerçeklik, yalınlık ve doğallığı esas alan bir estetik alt yapıyla, 1930'lu yılların sonundan itibaren toplumun alt ve orta katmanlarının dünyasını yansıtmayı hedefleyen Garip (I. Yeni) şiirine, "humour/mizah" ögesinin estetik yapı, anlatım biçimi ve topluma yönelişte bir kaynak oluşu üzerinde durulacak; ayrıca Đkinci Yeni şiirine "humour"dan çok "ironi"nin kullanılması ve her iki şiir hareketinin humour ve ironiyi şiirde kullanış şekli değerlendirilmeye çalışılacaktır.
9.TURKCESS 2023 TAM METİN KİTABI, 2023
Kültürel, tarihsel, ekonomik, siyasi, dini ve sosyolojik nedenleri olan İslamofobi 11 Eylül olaylarından sonra artışa geçmiştir. Günümüzde antisemitizmin yerini alan İslamofobi Müslümanlara yönelik ayrımcılık, nefret, sözlü ve fiziksel saldırılara neden olmaktadır. Bunun sonucunda Müslüman bireylerde kaygı, korku, stres güvensizlik gibi etkilerin oluşmasına zemin hazırlayarak anomik durumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Müslümanlara karşı dışlanma ve ayrımcılıkla sonuçlanan temelsiz bir iğrenme ve hoşlanmama içeren bu görüşün, Avrupa ve Amerika’ da yayılmasının nedenleriyle birlikte Müslüman toplumlarını da ilgilendiren çok kültürlüğün altında yatan gerilim noktalarını da irdelemek gerekmektedir. Bu gerilim noktalarına baktığımızda din ve sosyal hayat arasındaki ilişkilerin farklı boyutlarda olduğu görülmektedir. Yükselen tüketim alışkanlığı ve küresellik ve buna bağlı olarak gelişen dini kriminal olaylar ile din arasındaki ilişki, Müslüman dünya ile Batı ve Batı ile Batı’da yaşayan Müslüman azınlıklar arasında teolojik anlaşmazlıklara sebep olmuştur. Özelikle de Batı dünyasının birçok konuda kendisini mutlak güç olarak görmesi ve ötekilerle bir çatışma yaratma çabası İslamofobi’yayı daha da artırmıştır. Bu çalışmada öncelikle fobi kavramının tanımı ve fobi ile ilgili sosyolojik yaklaşımlara yer verilerek, daha sonra İslamofobi’nin tarihi, nedenleri ve Müslümanlar üzerindeki sosyolojik etkilerine teorik yaklaşımlar bağlamında değerlend
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi-Journal of Turkish Researches Institute TAED-60, Eylül-September 2017 Erzurum, 2017
Biyografi yazarının temel problemi, tarihin nesnesi olmuş ve kendini savunma imkânından yoksun bir insan hakkında hüküm verecek olmasıdır. Tarihte sübjektifliğe en açık alanlardan birisi olarak görülen biyografi inşasında, biyografın his dünyasında, hayatını yazdığı şahsa karşı ister istemez bir yakınlık meydana geldiği reddedilemez. Bu durum biyografı, hayatı yazılan şahıs nezdinde müspet veya menfi bir tür tarafgirliğe itmektedir. Bilimsel biyografi inşasında biyograf, psikolojik tahlillere ve kişisel hükümlere girişmemeyi prensip edinip referanssız bilgilerden kaçınmaya özen göstererek objektifliğe yaklaşabilir, özel evrakın, mektupların, doğru nakledilen sözlerin muhafaza edildiği ve bunların vesikalarla doku uyumunun sağlandığı durumlarda ise sübjektiflikten olabildiğince uzaklaşır. Tarih yazıcılığının en kadim türü olan ferdin tarihini inşa ederken sübjektifliğe düşmenin temel nedenlerinin tespiti ve bu durumdan uzak durmanın başarılıp başarılamayacağı tarih felsefesinde tartışmalı bir mevzudur. Çalışmada genel olarak tarih inşasında ve onun bir çalışma sahası olan biyografi inşası özelinde, objektifliksübjektiflik kavramları ile kastedilen asıl şeyin ne olduğunun ve sübjektiflik olarak adlandırılan durumun oluşmasına etki eden şartların neler olduğunun izi sürülecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.