Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Türkiye Kentsel Morfoloji Ağı, IV. Kentsel Morfoloji Sempozyumu Bildiriler Kitabı
…
9 pages
1 file
Kent dokusunu oluşturan en önemli açık alanlardan olan sokaklar ve meydanlar, hem kentlerin kamusal alan ağını oluşturan hem de toplumsal yaşamda öne çıkan kentsel mekânlar olarak kabul edilmektedir. Sokaklar, kentsel doku içindeki hareketi simgelerken, meydanlar bu hareketin toplandığı ve dağıldığı düğüm noktalarıdır. Ancak kentler ve dolayısıyla kamusal alan ağları, tarihsel süreç içerisinde dönüşümlere uğramakta, kendilerine özgü ekonomik ve politik koşullarla farklılaşmaktadırlar. Tarihi kent merkezleri ise bu dönüşümden en çok etkilenen alanlardır. Avrupa'nın son bölünmüş başkenti Lefkoşa'da bu dönüşümü tarihi kent merkezi olan Surlariçi bölgesi üzerinden net olarak okumak mümkündür. Surlariçi'nde, Kuzey'den Güney'e uzanan, bölünme öncesinde kesintisiz olarak varlığını sürdüren geleneksel bir alışveriş aksı bulunmaktadır. Kuzeyde Girne Kapısı'ndan başlayarak, Girne Caddesi üzerinden, güneyde Ledra Caddesi ile devam eden ve Eleftheria Meydanı'yla biten bu güzergah, geçmişten günümüze kent merkezinin en önemli kamusal aksı olma özelliğini korumuştur. Zamanla kent içi ana dolaşım hattının önemli bir parçası haline gelen bu aks, Surlariçi'nin ana omurgasını oluşturmakta ve kentin en önemli kamusal meydanlarını barındırmaktadır; kuzeyde İnönü Meydanı ile başlayan güzergah, güneyde Eleftheria Meydanı ile bitmektedir. Bu nedenle bu araştırmanın çalışma alanı bu meydanlarla sınırlanmış aks olarak belirlenmiştir. Bu bahsedilenler ışığında, bu çalışma, Lefkoşa Surlariçi'nin ana kamusal aksının bölünme öncesi, sonrası ve mevcut durumdaki kısmi birleşim olarak üç farklı dönemdeki morfolojik değişimine dikkat çekerken, günümüzdeki mekânsal konfigürasyonuna odaklanmaktadır. Mekân Dizimi yöntemi ile kamusal aksın üç farklı dönemdeki erişilebilirlik değerleri yorumlanırken, fonksiyonel analiz ile kamusal aksın kullanım çeşitliliği değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında ayrıca, Lefkoşa kent merkezinin ana kamusal aksının başlangıç ve bitiş noktası olarak kabul edilebilecek iki önemli meydan da ilgili planlama stratejileri ve mekânsal pratikleri kapsamında tartışılmaktadır. Araştırmanın ön bulguları, geleneksel alışveriş aksının belirtilen üç dönem için farklı mekânsal nitelikler gösterdiğini ortaya koymaktadır. Mevcut durumda, aksın kuzey ve güney yarısının farklı mekânsal kurgusu ve kullanım biçimleriyle bir bütünlük oluşturamadığı, kuzeydeki başlangıç noktasının giderek zayıflayan bir kamusal alana doğru evrilirken, güneydeki bitiş noktası kentsel kamusal alan kullanımını yayarak mekânsal ve imgesel olarak güçlü bir kamusal mekân geliştirmektedir.
Abstract The Old City located in the centre of Nicosia, the capital of Turkish Republic of Northern Cyprus, has become an area where the locals do not choose to reside and rather the immigrants from the low-level income group who came to the island to work for a long time. It has turned into a non-investment zone. Therefore, the living standards of the area had deteriorated when compared with the other areas of the Turkish republic of Northern Cyprus-even Nicosia; and the immigrants get on with their lives in various challenges. On the other hand, due to some cultural differences, there has been an increase in the criminal cases together with the problems and economic challenges that might even arise in case of immigration to a bigger city in Turkey. As there has been no scientific research on the Old City, this study has a unique nature in addition to allow the identification of problems of immigrants as well as the problems caused by the immigrants in such areas through data collection in general and area-specific, performance of observation, utilisation of questionnaires and press screening, and concrete solutions are provided accordingly. The problems of immigrants and problems caused by the immigrants can only be solved through increasing the state support by positive discrimination and enhancing the cultural differences of immigrants in the positive way and enduring integrated living standards rather than disintegration in compliance with the structure of country and values of society. Öz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’nın merkezinde bulunan Surlariçi bölgesi, uzun bir dönemdir, yerel halkın genellikle ikametten kaçındığı, daha ziyade, Türkiye Cumhuriyeti’nden adaya çalışmak amacı ile gelen düşük gelir grubundan göçmenlerin, ikamet etmekte olduğu bir bölge haline gelmiştir. İlgili bölge, -deyim yerinde ise- yatırımlardan mahrum bölge halini almıştır. Bu kapsamda da bölgenin yaşam standartlarında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, hatta Lefkoşa’nın, diğer bölgelerine kıyasen, gerileme söz konusu olmuş; bölgede yaşayan ilgili göçmenler, çeşitli zorluklar içinde yaşamlarını idame ettirir hale gelmiştir. Diğer yandan, bazı kültürel farklılıklar nedeni ile, geldikleri bölgeden, Türkiye içinde büyük bir şehre göç etmeleri halinde dahi söz konusu olacak kültürel farklılığa dayalı sorunlar ve göç etmelerine yol açan bir takım ekonomik sorunlar beraberinde, adli olaylarda artışı da getirmektedir. Surlariçi bölgesine ilişkin, bilimsel çalışma yapılmamış olması, çalışmayı özgün niteliğe taşırken; genel ve bölgeye ilişkin veri toplanması, gözlemler gerçekleştirilmesi, anket çalışmalarından yararlanılması ve basın taraması gerçekleştirilmesi ile, çalışmada gerek göçmenlerin sorunları gerekse bölgede göçmenlerin yol açtığı sorunların tespiti sağlanmakta ve somut çözüm önerilerine yer verilmektedir. Göçmenlerin sorunlarının ve göçmenlerin yol açtığı sorunların çözümü, bölgeye verilen devlet desteğinin, pozitif ayrıma gidilerek arttırılması ve bölgede yaşayan göçmenlerin kültürel farklılıklarının olumlu yönde geliştirilerek, ülke yapısına ve toplumun değerlerine uygun hale gelmesi ve ayrışma yerine, entegre yaşam standartlarının sağlanmasından geçmektedir.
JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE, 2020
Tarihi kent dokuları, geçmiş ile günümüz arasında bir bağ kuran kültür miraslarıdır. Tarihi süreç içerisinde gelişim gösteren bu alanlar, bir kültür mozaiği olarak günümüze ulaşmakta, kentlerin sahip olukları kimlik üzerinde önemli bir etki yaratmaktadırlar. Tarihi dokuların en önemli bileşeni olan yeşil alanlar ise dokuları doğayla buluşturup, yaşam katmaktadırlar. Tarihi dokuların kentsel peyzaj ile birlikte doğru planlama politikaları doğrultusunda korunmaları, sürdürülebilirlikleri ve geleceğe taşınabilmeleri için büyük önem arz etmektedir. Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa da tarihi geçmişindeki uygarlıklar dönemlerine ait kültür mirasları ile çok zengin bir tarihi dokuya sahip olmuştur. Kentin merkezi durumundaki suriçinde yer alan tarihi doku, tarihindeki zengin peyzajını koruyamamış, günümüze neredeyse yeşilden yoksun bir şekilde ulaşmıştır. Çalışmamızda, kuzey Lefkoşa suriçi tarihi kent dokusunda tek kentsel park niteliğiyle önemli bir yeşil alan olan Yiğitler Burcu Parkı konu edilmiş ve parkın oluşumu ile günümüzdeki durumu literatür taraması, yerinde gözlemler ve park çevresinde ikamet eden kişiler ile görüşmeler yapılarak irdelenmiştir. Parkın günümüzdeki durumuna dair sorunların ortaya konması sonucunda kullanılabilirliğini artırmaya ve korunmasına yönelik öneriler sunulmuştur.
MİMARCA (KTMMOB Mimarlar Odası), 2018
İdealkent: Kent Araştırmaları Dergisi, 2019
[English abstract is below] Bu yazı, Pierre Bourdieu’nün “toplumsal mekân” kavramının yeni kent sosyo-lojisinin en önemli yayın mecraı ve kurumsal yapısı olan International Journal of Urban and Regional Research üzerinden alanı nasıl tanımladığını, hangi kırılma nok-talarına hitap ettiğini, bu kırılma noktaları aracılığıyla nasıl bir bilimsel kopuş müdahalesi, benim deyişimle doksaya yönelik bir “huruç,” tertip ettiğini açıkla-mayı amaçlar. Bunu yaparken IJURR’un son kırk yıldaki arşivini gözden geçirerek Bourdieu’nün kavramlarının kullanımını inceler. Yeni kent sosyolojisi ve Marksist şehirciliğin mekân anlayışı ve yorumu son kırk yılda önemli değişimler geçirdi. Ancak özellikle 2000’li yıllardan itibaren Bourdieu’nün kuramsal etkisi bir dizi araştırmayla kendini göstermeye başladı. Bu etkiyi araştırırken üç farklı durak noktasından geçmemiz gereklidir. Bu yazıda, öncelikle yeni kent sosyolojisinin ve eleştirel kentsel kuramların Chicago Okulu’na bir tepki olarak nasıl ortaya çıktığı-nı incelenmiştir. İkinci durak noktasında, Castells’in kurucu etkisi altında kurulan yeni kent sosyolojisinin 1970’lerden 1980’lere dönüşümünü ele aldım. Üçüncü du-rak ise yeni kent sosyolojisinin geri çekilme noktasında Bourdieu’nün yapıtının öncelikle Anglofon sosyolojide, sonra da kent sosyolojisinde nasıl temellük edildi-ğiyle ilgilidir. Burada, 1980’lerden itibaren IJURR’un sayfalarında Bourdieucü sos-yolojik programın nasıl ele alındığını çalıştım. Bu önemli durakta, öte yandan Bourdieu’nün metinlerinin toplumsal mekânı nasıl ele aldığı da incelenmiştir. Son kısımda, Bourdieu’nün yapıtının yeniden inşa edilmekte olan bir kent sosyolojisi için sunduğu programın eleştirisi ve kazanımları meta-kuramsal bir çerçeve içinde değerlendirilmiştir. This paper focuses on the concept of “social space,” a key concept developed by Pierre Bourdieu for advancing his sociological research program. In investigating the possible novel venues of sociological inquiry opened up by the intervention provided by Bourdieu’s use of social space, this paper ventures into the archives of International Journal of Urban and Regional Research to understand how Bourdieu’s work was reflected upon within the field of urban research in the last four decades. New urban sociology and Marxist urbanism’s understanding and interpretation of space has changed significantly throughout the years. Yet, Bourdieu had a certain theory effect, and this has acted upon a steady stream of research, especially since the 2000s. IJURR had gone through what we can call a series of theoretical ruptures in the three decades. Hence, while investigating the Bourdieu’s ouevre three impor-tant moments are animated here: first, the inherent rupture of the 1960s as a reac-tion to the Chicago School and its quantitative inheritors are explicated. Second moment requires a critical engagement with the new-born -or, still-birth- new urban sociology and how Manuel Castells’ theoretical approach created a new doxa in the academic field. 1970s and 1980s was a crucial point of transformation for the urbanists. In the third moment, I investigated how Bourdieu’s analysis was approp-riated in the symbolic space of the sociological and urban sociological field. Bour-dieu’s conceptual framework created a plethora of new approaches, however, their analytical relationship with both Bourdieu’s sociological program and the hitherto prevalent spatial imagination is frequently questioned. Here, I suggested an objec-tification of the Bourdieu’s theoretical and research work and tried to locate the breaks and continuities.
Changing forms of production consumption in the historical process have affected the cultural lifestyles of societies. Urbanization that emerged with industrialization; it has provided the reproduction of cultural structures, places and tradition. In this context, the coffeehouse institution, which has been shaped around the coffee drink, has become a social sharing area. West moved to this institution, with the impact of globalization turning into cafes and cultural industries have become widespread in Turkey. The cafe, which is an example of urban space, is an area where cultural contents are consumed along with various beverages. Fortune-telling culture, which is one of the old belief systems, or an important place in social life, has been moved to cafes in the urban environment. Looking at fortune-telling at the cafe is an example of the consumption style of culture along with the space. In the article, the understanding of space, which emerged in line with the new social needs in the urban environment, is discussed within the framework of the transformation from coffee shop to cafe. Fortune telling, which takes place in traditional culture in the new consumption environment, has taken place in the daily life of the urban and literate society. In this context, firstly, a literature review was made on the subject, the data were collected by document analysis method and the information received from the source people by questionnaire and interview method was used to verify the determined data. Fortune telling culture, which is a means of understanding the life of people and their future, since primitive times, continues in cafes, which is the consumption style of urban life style. Although fortune-telling culture has been brought to digital environment; Satisfaction and therapy effect provided by verbal communication in cafes will ensure the continuity of culture in real places.
2018
Calismada genel hatlariyla engellilerin toplum yasantisina ve toplumsal alanlara katilimi icin gerekli gorulen evrensel standartlara ve fiziksel duzenlemelere yer verilmistir. Belirtilen kaynaklar dâhilinde konu ele alindiginda, fiziki duzenlemelerin genelden ozele bir yaklasimla ele alindigi ve engelli-engelsiz her kesime yonelik uygun standartlarin dusunuldugu ve ortaya konuldugu anlasilmaktadir. Tum bu duzenlemelere, standartlara ve yapilan uygulamalara bakildigi zaman gunumuz kosullarinda hâlihazirda erisim guclukleri yasanan, kisitlayici ve sagliksiz kentler gormekteyiz. Uygulamalarin denetlenmesi ve surdurulebilirliginin saglanmasi her ne kadar yasal hukumlere dayansa da bu hukuksal dayanaklar toplum bilinciyle ortusmemekte ve kent yasaminda olumsuz sonuclar ortaya cikarmaktadir. Sunulan metnin muhteviyati; sosyal bilinc duzeyinin fiziksel calismalarla ne denli kesistigi, yasal dayanaklarin tum bu fiziki-sosyal temel esaslarla ve olumsuz kosullara yonelik onerilerle ...
Dünya kültürel mirası içerisindeki konumu itibariyle Byzantion, Constantinopolis ve İstanbul olmak üzere farklı tarihsel katmanları bünyesinde barındıran İstanbul şehri, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Byzantion'dan Constantinopolis'e ve fetihden günümüze dek İstanbul'un süreç içerisinde farklı kültürel katmanların eklemlenmesi ile beraber suriçi ve surdışında gösterdiği kentsel yoğunluk, mevcut kentleşmenin temelini oluşturmuştur (Şekil 1).Bu tarihsel katmanların en dikkat çekici bölümlerinden biri de Marmara denizinden Haliç'e uzanan şehrin kara surlarıdır. İstanbul'un surlarının tarihi, Bizanslılardan
BİR MAHALLENİN SEYİR DEFTERİ: LEFKOŞA SAMANBAHÇE EVLERİ, 2022
Osmanlı döneminde Kıbrıs'ın İngiltere'ye kiralanmasının ardından adanın en zengin ve köklü kurumlarından olan Vakıflar İdaresi, Kıbrıslı Türkler için bir yatırım yaparak ilk sosyal konut örneğinin temelini atmıştır. Lefkoşa, Surlariçi'nde inşa edilen ve "Samanbahçe Evleri" adı verilen evler o dönemde dar gelirli aileler için moral kaynağı olmuştur. Bu çalışmada, ele alınan mahallede uzun yıllar yaşayan kadınların, mekânla kurdukları bağ ve bunun kimliklerinin oluşmasındaki etkileri, kadınlar arası dayanışma biçimleri ile savaşlarla birlikte yaşanan göçün hayatlarına nasıl etki ettiğine dair sorulara cevap aranmaktadır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden hayat hikâyesi türünde bir durum çalışmasıdır. Çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme şeklinde meydana getirilmiştir. Çalışma sırasında, mülâkat yönteminden yararlanılmakta ve fotoğraflarla desteklenmektedir. Elde edilen veriler doğrultusunda günümüzde eski sakinlerinin çoğunu değişik sebeplerden kaybeden mahallede zamana karşı direnerek yaşayan kadınların mahalle kültürünün var olduğu eski günlere büyük bir özlem duyduğu görülmektedir. Mahallenin bulunduğu alanda son yıllarda tarihi öneminden dolayı yapısal, özüne dokunulmadan restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapılmakta ayrıca farklı disiplinlerden araştırmalara konu edilmektedir. Ancak kadınların mekânla olan ilişkilerinin izini sürmek bağlamında ilk defa bu makaleyle ele alınmıştır.
International Journal of Mardin Studies, 2022
Toplumsal pratiklerle yeniden üretilen mekân, zamandan bağımsız değildir. Mekânın ve zamanın birbirine göreli olduğu düşünüldüğünde mekânı üreten toplumsal pratiklerin de sürekliliğinden söz etmek gerekir. Bu yaklaşımla mekân, tarihsel perspektiften ele alınmalıdır. Bu kapsamda, çalışmada öncelikle mekân ve zaman kavramları toplumsal pratikler bağlamında incelenmiş, daha sonra mekânın toplumsal pratiklerle üretimi bir toplumsal tarih anlatısı ile örneklendirilmiştir. Şehirlerdeki toplumsal üretimin en yoğun yaşandığı yerlerden birinin ticaret mekânları olduğu düşüncesiyle araştırma alanı olarak yüzyıllardan beri canlılığını korumuş Mardin Çarşısı seçilmiştir. Bugün de söz konusu çarşıda tarihsel geçmişin izlerimimari ve sosyal yaşam pratiklerinde görülebilmektedir. Bu bağlamda, Mardin Çarşısı'nda bir terzi ile görüşme yapılarak, terzinin iş yerinde nasıl bir yaşam geçirdiğiyle ilgili anıları toplanmaya çalışılmıştır. Bunun yanında terzihanenin geleneksel yöntemlerle mevcut mimari özellikleri belgelenmiş ve güncel fotoğrafları çekilmiştir.Yapılan bu çalışmadamekânın toplumsal üretimini görmeye çalışmak için, Mardin Çarşısı'nda bir terzi örneğinde mekânın fizikselliğinin gündelik yaşamla kesiştiği bölge üzerinde durmak amaçlanmıştır.
PLANLAMA DERGİSİ, 2021
Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal mekân devingen bir yapıya sahiptir, zaman içinde dönüşür. Mimari mekân tek bir birey için tasarlanırken kentsel mekân toplumun ortak beklentilerini karşılamak üzere tasarlanır ve bu süreçte toplumsal tercihler belirleyici olur. Tercihleri etkileyen en önemli değişkenlerden biri ise kuşaklardır. Bu kapsamla çalışmanın amacı içinde bulunduğumuz dönemde bir arada yaşayan, toplumu oluşturan X, Y ve Z kuşaklarının kentsel kamusal mekândan beklentilerinin ve bu beklentilerin ne ölçüde ve ne yönde değiştiğinin ya da değişmediğinin, bu değişimin nedenlerinin karşılaştırmalı bir bakış açısıyla belirlenmesidir. Çalışma kuşakların kamusal mekândan beklentilerinde ve mekânı kullanım şekillerinde farklılıklar olduğu hipotezinin sınanması üzerine kurgulanmıştır. Alan çalışması Giresun’da gerçekleştirilmiş ve X, Y ve Z kuşaklarının her birini temsil eden, 30’ar kişi ile toplam 90 anket yapılmıştır. Anket sonucu elde edilen veriler karşılaştırılarak, kuşakların tercihleri belirlenmiş, nedensellikleri çözümlenmiştir. Böylece kentsel kamusal mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek yeni bakış açıları ve öneriler oluşturmaya yönelik bir tartışma ortamı yaratılmıştır
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kent Akademisi, 2019
Beylikdüzü Belediyesi, 2016
Dr. Kemal Daşcıoğlu’na Vefa Kitabı, 2020
JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–, 2020
JOURNAL OF AWARENESS
Konut Kurultayı III: “Kıbrıs’ta Konut: Planlama, Tasarım ve Uygulama”, 2012
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Meltem İzmir akdeniz akademisi dergisi, 2022
kent yoksulluğu ve mekansal yarılma, 2014