Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018
…
4 pages
1 file
Osmanli Imparatorlugunun yasadigi en buyuk felâketlerden biri 1877-1878 Osmanli-Rus Savasi, diger adiyla 93 Harbidir. Imparatorlugun buyuk oranda toprak kaybettigi bu felâketin ana nedenleri giyecek, yiyecek, techizat yetersizligi ve hastaliklar gibi gorunse de genelde goz ardi edilen, arka planda kalmis baska hususlar da vardir. Bunlardan belki de en onemlisi komuta kademelerindeki bâzi subaylarin ehliyetsizligidir. Târih ilminin gerektirdigi gibi gecmisten dersler cikarmak ve gelecegi sekillendirmek icin malzeme, techizat ve sâirin eksikliginden ziyâde, “insan”la ilgili onarimlar daha mumkundur. Meselâ bir memleket ve târih bilinci olusturmak, ordunun morâlini her zaman yuksek tutmaya calismak gibi... 1845 yilinda Erzurum’da dunyaya gelen Baskâtip Mehmed Ârif Bey, Basimiza Gelenler – 93 Harbinde Anadolu Cephesi * Ruslarla Savas adli eserinde bu konuya temas ederek kiymetli bir calisma ortaya koymustur.
Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Yakın Tarih Dergisi, 2018
Osmanlı-Rus Savaşı) hakkında Türkiye'de ve Rusya'da oldukça önemli araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmında savaş bir bütün olarak anlatılmakta, bazı çalışmalarda Rumeli ve Kafkas cepheleri olmak üzere iki yönü olan savaşın cepheleri ele alınmakta, bir kısmında ise dönemin şahsiyetleri çerçevesinde değerlendirmeler yapılmaktadır. Bu çalışmada ise 1943'ten 2004 yılına kadar 93 Harbi üzerine Türkiye'de yayınlanmış yedi eser üzerinde durulmuştur. Kronolojik olarak aktarılan eserlerin her birinin bölümlerine ve bu bölümlerde ele alınan konulara değinilmiştir. Böylelikle incelemesi yapılan mevcut eserlerdeki eksik yönlerin tespit edilerek yeni araştırmalara zemin hazırlanması amaçlanmıştır.
ÖZET XIX. asrın sonlarında Türklerle Rusların Balkanlar'da ve Kafkasya'da yaptığı 1877-1878 Savaşı, içine birçok Balkan ve Kafkasyalı milleti dahil ettiği gibi batının güçlü devletleri olan İngiltere ve Almanya'nın diplomasisini bu savaşa yoğunlaştırmasına da neden olmuştur. Kafkasların ve Balkanların siyasi haritasını değiştiren bu savaş beraberinde birçok asker ve sivilin yaşamını kaybetmesini, salgın hastalıkları, toplulukların zorunlu göçünü ve geleceğe taşınan kin ve nefreti de beraberinde getirmiştir. Rusya savaşa nasıl hazırlanmıştı? Türk paşaların savaş stratejisini ne kadar etüt etmişti? Rus subayların ve askerlerin cephelerdeki harp psikolojisi nasıldı ve savaşın gidişatı ne durumdaydı? gibi Rusya tarafı için aklınıza gelebilecek birçok sorununun yanıtını arayan Rus savaş gazetecileri cephelerden o dönemin Rus Çarlığı başkenti St. Petersburg'a bilgi aktarmakla kalmamış aynı zamanda batılı ve bölgenin meslektaşlarıyla fikir alışverişlerinden çıkan analizleri yine sorumlu oldukları gazetelerine iletmişlerdi. Dönemin Rus Çarlığı İçişleri Bakanının emriyle ve cephedeki generallerin tavırlarıyla dolaylı sansüre uğrayan gazetecilerden savaşın nesnel kritiğini yapan gazeteci/yazarlara savaş hakkında aktardıkları bilgileri bulabileceğiniz bu çalışmanın başka bir önemi de Rus savaş muhabirliğinin doğduğu bu örneği bize aktarıyor olmasıdır. ABSTRACT At the end of the 19th century, 1877-1878 War between Turks and Russians in the Balkans and Caucasians not only drew quite a few Balkan and Caucasian nations into war, but it also resulted in the diplomacy of England and Germany, two powerful Western states, be heavily engaged in this war. This war that changed the political map of the Balkans and Caucasians claimed the lives of many soldiers and civilians; it brought forth epidemics, compulsory migration of communities, and grudge and hatred for decades to come. Seeking answers to lots of possible questions that you might think of regarding how Russia got prepared for the war, how well they investigated the battle strategies of Turkish pashas, how the war psychology of Russian officers and soldiers in the battleground was and how the course of the war was, the Russian war journalists not only transferred information from the battlegrounds to St. Petersburg, which was the capital of the Russian Czardom then, but they also passed on the results of the analyses resulting from the exchange of ideas with their Western colleagues and those in the region. Another importance of this study is that it provides us with the example from which the Russian journalism emerged. In this study one can also find information about the war reported by the journalists and writers criticising the war objectively and by those who were indirectly censored by the command of the Minister of Internal Affairs of Russian Czardom at that time and the attitudes of the generals in the battlefield.
1877-78 Osmanlı-Rus Harbi birçok yönüyle incelenmiştir. Fakat savaşın seyrine etki eden deniz lojistiği kısmı yeterince irdelenmemiştir. Çalışmamız bu nokta da Rus vapurları tarafından kaçırılan, içerisinde önemli savaş planlarının ve çok sayıda yaralı Osmanlı askerinin taşındığı Mersin Vapurunun kaçırılış hikâyesini ele almaktadır. Zira Rus tarih yazımında önemli bir hadise olarak yer alan bu olay bu savaşın seyrine etki etmiş ve ünlü Rus ressamlarının çizimlerinde yer almıştır. Bunların yarı sıra savaş süresince Karadeniz sahilleri Osmanlı gemilerince kısmen abluka altında olmasına rağmen hiç bir engellemeyle karşılaşmadan Mersin Vapurunun ele geçirip götürülmesi Osmanlı Mebusan Meclisinde de hararetli tartışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Bu yönüyle karmaşık ilişkiler ağı neticesinde ele geçirilen bir Osmanlı vapurunun kaçırılış hikâyesi hem Osmanlı hem de Rus kaynakları kullanılarak ele alınmaya çalışılmıştır.
Genel Türk Tarihi Araştırmaları dergisi, 2023
One of the events that marked the last century of the Ottoman Empire was the 1877-1878 Ottoman-Russian War. The weakening dominance of the empire in the Balkans during the 19th century was largely eliminated at the end of this war. A large region including Kars, Ardahan and Batum on the Caucasian border passed under Russian rule. The war took place on two fronts, the Rumelian and the Caucasian Fronts, and the center of gravity of the war was the Rumelian Front. The operation on the Rumeli Front started with the rapid advance of the Russian army and many critical positions were captured by the Russians rapidly. But the Ottoman resistance in Pleven stopped the Russian operation for five months and prevented a defeat that could come much earlier. However, with the arrival of the Russian army in front of Istanbul, the defeat was finalized. The course of the war in the Caucasus Front was different and the initiative remained on the Ottoman side for a long time. The Russian forward operation, which started at the end of April 1877, was stopped by the Ottoman troops under the command of Gazi Ahmet Muhtar Pasha at the end of June. And the Russian army was driven back to the border line. In the Battles of Yahniler and Gedikler, the Ottoman army was victorious and maintained its superiority. However, Ahmet Muhtar Pasha, who was defeated in the Battle of Alacadağ, had to retreat to Erzurum. In the Battle of Deveboynu, the Russian forces were victorious, and the Ottoman army could only hold on to the Erzurum fortifications. The Russians captured Kars in mid-November and began to prepare for the siege of Erzurum. In the meantime, an armistice was signed, and the war ended. At the end of the war the Empire had to accept a peace under very harsh conditions. What happened in the Caucasus Front has been the subject of some memoirs and studies. One of them is the work titled "Başımıza Gelenler" by Mehmed Arif Beg. Although Mehmet Arif Beg was not a soldier, he was an important witness of the events. Mehmed Arif Beg, who served as Ahmet Muhtar Pasha's chief clerk, witnessed the war events closely and all the official correspondence of the front commander passed through his hands. Mehmed Arif Beg served in Ahmet Muhtar Pasha's entourage for many years after the war. While Mehmet Arif Beg's memoir describes the war events, it also offers important observations about the Ottoman army. These observations focused on the army organization, command level, human resources, logistics system and the weaknesses of the army. It is also containing valuable information about the life of the people of the region and their situation during the war years. While conveying his observations, the author approached the events quite critically and did not hesitate to look for the reasons for the defeat. In this context, the aim of this study is to evaluate the events in the Caucasian through the memoirs of Mehmet Arif Beg.
Türk edebiyatında ve basın tarihinde yarattığı etki ve etrafında toplanan kişiler açısından önemli bir konumda bulunan Servet-i Fünun dergisi, 1891 tarihinde yayın hayatına başlamış ve son sayısının çıktığı 1944 senesine kadar Edebiyât-ı Cedîde, Fecr-i Âtî ve Yedi Meşaleciler gibi tanınmış edebiyat topluluklarınca yayın organı olarak kullanılmıştır. Servet-i Fünun yayımlandığı elli yılı aşkın süre zarfında, birçok sanatkârın/nesillerin yetişmesinde önemli bir rol oynamış ve başta Ahmet İhsan (Tokgöz) olmak üzere Servet-i Fünun dergisinin kadrosunda yer alan diğer önemli isimler ile birlikte Türk edebiyatının ve basının en uzun soluklu dergilerinden biri olmayı başarmıştır. Servet-i Fünun dergisi'nin yayım hayatına devam ettiği sürede; Türk-Yunan Savaşı, Balkan Harbi, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı gibi Türk milleti ile tarihi için dönüm noktası sayılabilecek mücadeleler gerçekleşmiş ve Servet-i Fünun kadrosunda yer alan yazar/şairler devri gözlemleyerek izlenimlerini dergi aracılığıyla gelecek nesillere aktarabilmiştir. Ali Ekrem Bolayır, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Tevfik Fikret ve Hüseyin Cahit Yalçın gibi devrin önde gelen isimleri; Türk ordusu/askeri, Türk milleti ve savaş/askerlik ile ilgili birçok yazı, şiir ve makaleler kaleme almıştır. Böylece Servet-i Fünun dergisinde bir tür harp edebiyatının varlık gösterdiği de görülmektedir. Bunun yanında dergide; savaşın birer tanığı olan sanatkârlar tarafından, harp tasavvurları da etkileyici bir şekilde yansıtılabilmiştir. Çalışmada; Servet-i Fünun dergisinde yer alan şairlerin/yazarların, derginin çeşitli sayılarında yayımladıkları şiirleri/yazıları incelemeye tabi tutulmuş böylece Servet-i Fünun dergisinin savaşı ele alış biçimi, savaşa olan bakış açısı ile savaşın dergiye nasıl ve ne derecede aksettiği tespit edilmeye çalışılmıştır.
2023
Rus Çarı II. Aleksandr, 24 Nisan 1877’de Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir. Savaş öncesinde 1876 Osmanlı-Sırp-Karadağ Savaşı’da ordusunu kısmen seferber eden Rusya, 15 Nisan 1877’de tekrar seferberlik ilan etmiştir. Rusya kendi egemenliği altındaki bölgelerden 16 askeri bölge oluşturmuş ve buralardan asker alımı yapmıştır. 13 Ocak 1874 tarihli mevzuat ile askerliği zorunlu hale getiren Rusya, gönüllülüğün şartlarını da belirlemiştir. Kendi gönüllüleri dışında Rus ordusuna Fransız, Alman, Avusturyalı, Sırp, Japon subaylar da katılırken, Karadağlılar ve Kafkasyalılar da destek olmuşlardır. Ruslar özellikle Bulgarlardan gönüllü taburları kurmuş ve onları kışkırtmıştır. Özellikle Tümgeneral Stoletov ve Grandük Nikola’nın emrindeki Bulgar gönüllüleri ile General Skobelev de çok ilgilenmiştir. Girdikleri topraklarda arka arkaya bildiriler yayınlayan ve savaşı adeta bir Haçlı Seferi’ne çeviren Rus Çarı sayesinde Ruslar ve Bulgarlar Müslümanlara her türlü kötülüğü yapmışlardır. Osmanlı Devleti’ne bağlı bir diğer prenslik olan Romanya da Ruslara çok destek olmuştur. 22 Mayıs 1877’de Rusya’nın yanında savaşa giren Romanya her türlü kolaylığı Bulgarlar ile birlikte Rus ordusuna göstermiştir. Yaptığı ittifak anlaşmasıyla Rus ordusuna tüm desteğini veren Romanya savaş sonucu imzalanan antlaşma ile umduğunu bulamayacaktır. Sırbistan, Plevne’nin düşmesinden sonra 13 Aralık 1877’de savaşa dahil olmuştur. 31 Ocak 1878’de ateşkes imzalanana kadar 6 haftalık bir süreçte savaşan Sırbistan’a Rusya maddi anlamda destek olmuştur. Yunanistan ise tarafsız gibi görünse de gönüllü toplamaya ve silahlanmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’ne savaş açmak için uygun bir zamanı kollayan Yunanistan Ocak-Şubat 1878’de harekete geçmiş ve Yunan birlikleri Osmanlı topraklarına girmiştir. Ancak Rusya ve Osmanlı Devleti arasında 31 Ocak 1878’de ateşkes imzalandığını öğrenince geri adım atmıştır. Kendi aralarında ittifak oluşturmaya çalışan Yunanistan, Sırbistan, Karadağ ve Romanya Prenslikleri bu emellerini Balkan Savaşları’nda gerçekleştireceklerdir. Dolayısıyla gönüllü desteği aynı şekilde Balkan Savaşları’nda da görülecektir.
93 Harbi ve 93 Harbi sonrasında oluşan göçler ile ilgili daha önce yapılmış pek çok çalışma vardır. Ancak bu büyük Harp sonrası oluşan göçler ile ilgili özelde yapılmış ilçe ve köy ölçekli bir çalışma yoktur. Biz bu çalışmamamızda Kayseri’nin Tomarza ilçesinde ve bazı köylerinde yaşanan, 93 Harbi sonrasında yapılan göçleri ve bu göçlerin sonuçlarını inceledik. Aslında bu çalışma o devirde binlerce insanın hayatının nasıl etkilendiğinin açıklanmasında küçük bir ayrıntıdır. Gerek bire bir görüştüğümüz kişiler, gerekse incelediğimiz kaynak eserler devrin ne kadar sancılı ve karmaşık gelişmelerle yaşandığını göstermektedir. Bir yandan savaş diğer yandan açlık, çetin kış şartları ve bunların da ötesinde yerinden yurdundan olma olgusu… Yani göç! İstemeden, zorla yapılan, yapılmadığında canınızdan olduğunuz bir toplumsal gerçek olarak göç ve bunun büyük bir coğrafyayı etkisi altına alan demografik, sosyal ve ekonomik sonuçları, bu kadar yoğun ve geniş bir konuyu bu proje çalışmasından yola çıkarak anlatmak elbette imkânsızdır. Ancak biz bu sosyal olguyu, küçük bir örneklemden yola çıkarak, inceleyene; fikir vermesi açısından değerlendirdik.Yine ülkemizin her yanına dağılan bu muhacirlerin Kayseri Tomarza ilçesinde yaşayışları, ekonomik faaliyetleri, yemekleri gibi konularda incelenmiştir.
Harp Tarihi Dergisi, 2021
Osmanlı-Rus Savaşı'nın askerî safahatı ülkemizde bilinmemektedir. Başta Plevne olmak üzere zaferlere odaklanan anlatım tarzı yüzünden çoğunluk birbirinden bağımsız iki cephede savaşıldığı ve başından sonuna büyük felâketlerin yaşandığından bile haberdar değildir. Bu nedenle bu makalede yaşanan stratejik, operatif ve taktik komuta sorunlarına vurgu yapılarak savaşın askerî bir özeti verilmektedir.
2023
Sırbistan’da Prens Milan Obrenoviç’in hükümranlığı sırasında patlak veren Hersek İsyanı önemli sonuçlar doğurmuştur. Ağustos 1875’te Sırbistan’da iktidara savaş hükümeti gelmiştir ki bu savaşçı atmosferin bir sonucu idi. Liberaller savaş yanlısı iken, Sırp Prensi Milan Obrenoviç ve muhafazakârlar buna karşıydı. Sırbistan’ın Bosna-Hersek’teki yurttaşlarına yardım edip etmeyeceği ve Osmanlı Devleti ile savaşın olup olmayacağı esas sorunu oluşturmaktaydı. Nisan 1876’da Sırbistan’da hükümet değişmiş ve savaş taraftarı olan Liberaller iş başına gelmiştir. Stevça Mihailoviç hükümet reisi olurken, Yovan Ristiç ise dışişleri bakanı olmuştur. Ristiç kriz anlarında temkinli ve ılımlı olmasına rağmen Voyvodina liberallerinin baskısıyla cesurca hareket etmiştir. 13 Mayıs’ta Sırp Bakanlar Kurulu, Türkiye’deki kardeşlerinin kurtuluşuna yardım etmeye ve Türk İmparatorluğu’ndaki Sırp halkını mümkün olduğunca birleştirmeye karar vermiştir. Ancak önceliği her zaman kendi tahtını korumak olan Milan, Osmanlı Devleti’ne karşı direk bir saldırıdan çekinmiştir. Askeri durumun farkında olan ve yetersizliklerini bilen Milan kendi tahtının tehlikeye girmesiyle Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir. Sırplar kalede bulunan Osmanlı sancağını kesmiş ve Karadağ Prensi de Avrupa politikacılarını aldatmak için yine bu şekilde hareket etmiştir. Savaş ilanı Sırbistan ve Karadağ’da olduğu kadar, bu iki Slav ülkesinin koruyucusu olan Rusya’da da büyük heyecana yol açmıştır. Başkonsolos White, Lord Derby’ye gönderdiği yazısında bu savaşın birincil amacının Bosna’daki Hristiyan Sırpların özgürlüklerine kavuşturulması ve silahlı işgal yoluyla bu vilayette yeni bir düzen kurulması olduğunu belirtmiştir. Savaş ilanıyla birlikte Rus kiliseleri Sırp zaferi için dua etmeye başlamış ve Moskova metropoliti de Sırp ve Karadağlılara yardım için özel bir program düzenlemiştir. 13 Temmuz’da gerçekleşen bu özel ayini Moskova metropoliti, Sırp ve Karadağlı kuvvetlerin başarısına ithafen yapmıştır. Ancak bu girişimler St. Petersburg’daki metropolit tarafından tekrarlanmamıştır. Belgrad metropolitinin yayınladığı bir çağrı da din adamları vasıtasıyla dağıtılmıştır. Temmuz ayından önce yani savaş ilanından önce kilise tarafından toplanan paralar Slav Hayırsever Komiteleri kapsamındaki yardım fonları için en büyük gelir kaynağı idi. Son gelişmelerle birlikte bunlar daha büyük rakamlara ulaşmışlardır. Çernayef’e eskiden beri finansman sağlayan Khludov ve diğer Moskova milyonerleri de yardımda bulunmaya başlamışlardır. İmparatoriçenin himayesindeki Kızılhaç Sırbistan’da tıbbi çalışmalar yürütmeye başlarken, St. Petersburg sosyetesinden kadınlar da Tramvaylarda, vapurlarda ve yaptıkları ev ziyaretlerinde para toplamışlardır. Yüksek mevkideki Kontes Protasova ve Kontes Adlerberg de başkent sokaklarında para toplamaya çıkmışlardır. Çareviç ve karısı da yardımlara destek vermişlerdir. Kiliselerde Haçlı Seferi vaaz edilirken, Slav komitelerinin balosunda yurtsever konuşmalar yapılmıştır. Basın, General Çernayef’i yücelterek Rus gönüllülerine yardım için çağrıda bulunmuştur. İmparatoriçe Marie ve Veliaht Aleksandr da bu seferberlik hareketine desteklerini açıklamış ve aktif bir rol almışlardır. Rus Generali Çernayef, Sırp ordularının başkomutanı yapılmış ve Rusya’dan çok sayıda gönüllüğe bu savaşa katılmıştır. Rusya’daki Panislavist komitelerinin de yoğun destek verdiği bu savaşta maddi ve manevi her türlü desteğe karşın Sırplar savaşta yenilmişlerdir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
NEAR EAST HISTORICAL REVIEW, 2020
Ankara Üniversitesi Türk İnkilap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 1998
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Anafarta, 2022
Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı Özel Sayı 100.Yıl, 2015
ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞI, 2020
Murat UYSAL, 2021
Harp Tarihi Dergisi, 2021
Türk-Gürcü Kültürel İlişkileri, 2023
VAKANÜVİS - ULUSLARARASI TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2016