Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Mehmet Genç Anısına Osmanlı İktisat Çalışmaları I
…
750 pages
1 file
18. yüzyıl, Osmanlı Rus-Avusturya ilişkileri açısından önemli gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Karlofça Antlaşması’ndan sonra Avusturya İmparatorluğu Erdel’i yani Transilvanya’yı ele geçirmiş, Eflak sınırına dayanmıştı. 1686 yılında başlayan Osmanlı-Rus savaşı ise 1700 yılında İstanbul Antlaşması’yla sonuçlandı. Osmanlı İmparatorluğu için bu anlaşmalar Avrupa ülkelerine karşı kaybetme sürecinin başlangıcıydı. Avusturya ve Rusya’nın Balkanlarda kolay ilerleyebilmesi Eflak’a hâkimiyetten geçmekteydi bu nedenle 18 yüzyılda yapılan savaşlarda bu iki devletin ilk işgal ettiği yerler arasında Eflak Voyvodalığı vardıEflak; tarım, hayvancılık ve madencilik gibi alanlarda zengin yer altı ve yerüstü kaynaklarına sahip bir bölge olarak Osmanlı Devleti’nin, özellikle sarayın ve başkentin ihtiyaçlarının karşılandığı bir eyalettiEflak’ın coğrafi konumu ve birçok konuda devletin ihtiyaçlarını karşılaması burayı stratejik öneme sahip bir yer haline getiriyordu. Arşiv kaynakları, padişah hatları, meşveret toplantıları ve tarihi eserlerde bu prensliğin stratejik önemi görülebilir. Bu kaynaklarda Eflak için; «Balkanın kapısı», «İstanbul’un kapısı», Bâb-ı âlî’nin iki gözü», «Osmanlının kileri» şeklindeki benzetmeler kullanılmıştır. İlk üç tanımlama bölgenin güvenliğiyle ilgilidir. Bu konuda kilit nokta Tuna Nehri olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı için Tuna Nehri doğal bir sınır olarak kabul edildiğinden Eflak ve Boğdan prenslikleri de bu sınırı koruma rolünü üstlenmişlerdiÇalışmamızda kullandığımız tanımlama ise bölgenin ekonomik yönden önemini belirtmektedir. Bu tarz ifadeler değişen siyasi koşullara bağlı olarak 18. yüzyıl kaynaklarında pek çok defa karşımıza çıkmaktadır.
METU Journal of Faculty of Architecture, 2018
Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, 2022
Araştırmam esnasında benden yardımını ve tavsiyelerini esirgemeyen Sn. Suraiya Faroqhi'ye ve boyaların kullanımı, fiyatları, hiyerarşisi ile alakalı olarak beni daha kapsamlı düşünmeye yönelten Sn. Çiğdem Kafescioğlu'na en içten teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca makalemi değerlendiren hakemlere katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.
OSMANLI TAŞRASININ İDARİ TAKSİMATI VE YÖNETİCİLERİ, C. 2, s. 59-86, https://www.idealkitap.com/, 2021
After the second half of the 14th century, the Ottomans became acquainted with the Balkan geography and developed an administrative attitude that would turn the seized areas directly into Ottoman soil. The Conducting of Tahrirs, the establishment of the province and the sanjak system, the transfer of the places under the control of the akıncıs (frontiersmen) to the sanjak system and the settlement policy implemented are indications of the desire to make this geography a permanent part of the Ottoman country. The Ottomans founded the first top administrative division which was composed of Sanjaks in the Balkan geography as the Rumelia Beylerbeyliği/Province. All the lands acquired in Eastern Europe were included in this province and even Kefe in the north of the Black Sea was written for a long time in the Province of Rumelia. After the mid-16th century, the area covered by the province of Rumelia was enlarged and new administrative units were needed. The newly established Province of the Archipelago (Cezayir-i Bahr-i Sefîd Eyaleti), namely Kaptanpaşalık and the Aegean islands and some coastal Sanjaks were separated from Rumelia Province and attached here. Later, the provinces of Bosnia, Kefe and Özi / Silistra were established and the borders of Rumelia Province were narrowed, and the number of Sanjaks decreased. There are no units such as ocaklık and malikâne in the Balkan region where the state partially delegated the administrative and financial powers to other authorities. One of the main problems in the Ottoman administrative system, especially since the mid-17th century, is the increase in the number of pashas. This situation also affected the administrative units in the Balkan region. It is seen that many sanjaks in the province of Rumeli were left to the pashas and saved as sinecure (arpalık). In addition, there are also grants frequently in which several places are left under the responsibility of a pasha and State and sanjak preferences, which are subject to extraordinary conventions and the preservation of any place, are also frequently encountered. In this case, it has brought with it a process in which many Sanjaks in the Balkan geography are managed by the deputies appointed by the governors (mütesellim). In the presentation, the administrative principles of the Ottomans after the transition to the Balkan geography and the change in the process were pointed out. The sources of the research are mainly tevcih registers, ruus registers, mühimme books and other archival documents on the subject. In addition to these, source works and contemporary works were also utilized. Keywords: Rumelia, Balkan, Ottoman, administration, province, sanjak.
Unpublished MA Thesis, 2022
Provisioning of Istanbul has been studied from various perspectives. However, the commercial side of the provisioning remains understudied. This thesis deals with the most important merchant group, Unkapanı merchants, and argues that they are a sort of merchant guild. The thesis is divided in three chapters. Merchant guilds in European Economic History have always sought for privileges from their rulers to strengthen their positions in the market, sometimes amounting to monopoly privileges. Following this pattern, first chapter searches Unkapanı merchants’ privilege in the grain markets by focusing on their trade routes, taxes and price determination. Second chapter deals with their internal organization and hierarchies. It argues that reisler kethüdası and gemiciler yiğitbaşısı acted as the head and its assistant respectively of Unkapanı merchants. Membership to the guild shows some flexibility just like the Ottoman craft guilds. The last and the third chapter looks at the instruments, the freight business and the collective investments of Unkapanı merchants as a privileged merchant guild. The profitability of this trade and their business partnerships are analyzed through the documents of kapan tezkiresi (trade permits). Therefore, the thesis aims to contribute to pre-Tanzimat Ottoman domestic trade and Ottoman mercantile organizations.
Osmanlı Mirası Araştırmaları Dergisi, 2020
1730 isyanı sonrasında, Arnavut taifesi siyasi iktidar tarafından kamu düzensizliğinin ve artan şehir şiddetinin müsebbibi olarak görüldüler. Osmanlı başkentinde Arnavut taifesinin önemli bir kesimini oluşturan hamam tellaklarının 1731’den başlayarak sayımları yapıldı ve işe giriş ve çıkışlarının takip edilmesi sağlandı. İsyan sonrasının gergin ortamında bir tür Arnavut kovuşturması olarak başlayan hamam çalışanları üzerindeki gözetim, Osmanlı kefalet sisteminin parçası olarak sonraki dönemlerde de devam etmiştir. 1731’den 1822’ye dek uzanan süreçte İstanbul erkek hamamlarında çalışan tellak ve natırlar sayılmışlar, isim ve resimleriyle deftere kaydedilmişler ve kefalet yoluyla sisteminin bir parçası hâline getirilmişlerdir. Bu makale 1730 isyanı sonrasında İstanbul hamamlarındaki Arnavut tellakların kontrol edilmesine dönük fermanın 1731-32-35, 1752, 1792 ve 1822 tarihlerindeki yoklamalarda izini sürmektedir. Ayrıca siyasi iktidarın bu yoklamalarla geliştirdiği gözetim mekanizmasının mahiyetini tartışmayı amaçlamaktadır.
Artuklu Kaime Uluslararası İktisadi ve İdari Araştırmalar Dergisi, 2020
ÖZ Osmanlı Devlet'inde modern belediye teşkilatı kurulmadan önce birçok belediye hizmetinin vakıflar tarafından sağlandığı bilinmektedir. Vakfın kendisinden yararlanılan çeşmeler, hastaneler, okullar gibi vakıf binalar, bazı belediye hizmetlerini yerine getirmekteydi. Bunun yanında; ev, bağ, dükkân, hân gibi kira geliri olan vakıfların gelirlerinin bir kısmı da yine bazı toplumsal hizmetlere sarf edilmekteydi. Bu bağlamda, Osmanlı Devleti'nde toplumsal ihtiyaçların devamlılığının, vakıfların sürdürülebilir olması ile bağlantılı olduğu değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, 18.yüzyılda İstanbul ahkâm kayıtları, İstanbul kadı sicillerindeki vakfiyeler ve bazı dava örneklerinden yararlanılmıştır. Vakıflarda, özellikle gelirlerin azalmasını ya da yok olmasını önleyecek tamirat, mülklerin değişimi anlamındaki istibdal ve vakıf kiralama yöntemleri gibi uygulamalar vakfın sürdürülebilirliği ve ekonomik devamlılık çerçevesinde ele alınmıştır. İlk olarak, kadı sicillerindeki vakfiyelerde, tamirat ve gelir getiren vakıfların satın alınmasına ilişkin veriler değerlendirilmiş ve sonrasında, istibdal ve kiralama usullerinin ne olduğu ve vakıf hizmetlerinin sürdürülmesi açısından önemi açıklanmaya çalışılmıştır. ABSTRACT It is known that many municipal services were provided by waqfs before the modern municipal organization was established in the Ottoman State. Waqf buildings such as fountains, hospitals and schools, which benefit from the waqf itself, performed some municipal services. Besides; Some of the income of the waqfs with rental income such as houses, vineyards, shops, and households were also used for some social services. In this context, it has been evaluated that the continuity of social needs in the Ottoman Empire is related to the sustainability of foundations. In this study, Istanbul court records in the 18th century, waqf charters in the Istanbul Kadi registries and some case examples were used. In waqfs, practices such as repairs that will prevent the reduction or loss of incomes, taxpayer and waqf leasing methods in terms of changing properties have been handled within the framework of the sustainability and economic continuity of the waqf. Firstly, the data on repairs and purchasing of income-generating waqfs were evaluated in the waqfs in the kadi registries, and then, what the istibdal and leasing procedures are and their importance in terms of sustaining waqf services were tried to be explained. Keywords: Istanbul, waqfs, istibdal, ,icareteyn, sustainability
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016
Fennî whose real name and date of birth is unknown is most likely from Rodosçuk/Tekirdağ. As understood from his chronograms found in his Divançe, the poet lived in the second half of the 18 th century. In Divançe there are numerous nazires which was written to Zîver (d. 1202/1787-88) and Hasîb"s (d. 1199/1784-08) poems. Although Fennî's date of death is not known precisely, he should have died in a year between 1193/1779-80 and 1214/1799-1800. As far as can be determined there is no other work of Fennî obtained except his Divançe. The work has two copies registered and has been arranged in 1193/1779-80. In Divançe there are 2 qasida, 14 chronogram, 3 murabba, 1 muhammes, 3 mustezad, 245 ghazals and in total 268 poems located. In Divançe, in particular severe problems are being encountered on the use of the prosody. In the poetry of Fennî many words and phrases were used regarding to the fields such as marine, music, agriculture, eating and drinking, diseases etc.
Kafkasya birçok farklı etnik unsurun bir mozaik oluşturduğu, çok dilli bir coğrafyadır. Bu yapı dini bakımdan da kendini göstermektedir. Henüz birkaç yüzyıl önce animist, çok tanrılı dinler ile Hristiyanlık ve İslamiyet'in yüzeysel ya da radikal versiyonları Kafkasya'da aynı çağda, bölgesel ayrımlarla yaşayabiliyordu. Bölgeye dışarıdan giren milletlerin yerel halklar ile mücadeleleri veya uzlaşıları gibi dinleri de Kafkasya'nın eski dinleri yanında gelenekleriyle de çatıştılar/uzlaştılar veya onların yerini aldılar. İslamiyet Kafkaslara henüz 8. yüzyılda Hazar-Arap mücadelesi kapsamında girmişti. Hazarların güçlü direnişi sonucu ise Arap ilerleyişi durdurulduğu gibi İslamiyet'in tüm Kafkasya'ya nüfuz etmesi yanında Doğru Avrupa'ya da sirayeti engellenmiş oldu. Ancak aynı yüzyılda Dağıstan bölgesinde İslamiyet yayılma imkânı buldu. Lezgiler ve birkaç yüzyıl içinde Çeçenler İslamiyet'i kabul etti. Dağıstan'a yüzlerce Arap savaşçı ve âlim yerleşti ve bölgenin etno-kültürel yapısında Arap-İslami öğeler belirmeye başladı. Derbent'te inşa edilen Cuma Camisi bunlardan biriydi. O dönemden itibaren Dağıstan, Kafkasya'nın Arap-İslam ilim geleneğinin merkezi haline gelmiştir. Darü'l-İslam'ın bir parçası olan Dağıstan aynı zamanda Orta Çağ'da İslami ilimlerin öğrenilebildiği bir merkezdi. Buna karşın İslamiyet, Kafkasya'nın güney ve doğu yakasında elde ettiği başarıyı kuzeyin tamamında gösteremedi. Bölgeye yeni giren bu din etkisini çok zayıf bir şekilde hissettirdi. Özellikle Kuzey Kafkasya'nın orta ve batı kesiminde İslamiyet geçici ve yüzeysel olarak benimsendi ve toplumsal normlar üzerinde kesin bir değişime sebep olmadı. Bu durum bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurulmak şartıyla 19. yüzyıl gibi oldukça geç kabul edilebilecek bir zaman zarfına kadar devam etti. Bu çalışmada Kuzey Kafkasya'nın Batı kısmında 18 ve 19. yüzyıllarda Osmanlı-Rus mücadelesi kapsamında Çerkes boyları arasında İslamiyet'in yayılışı ve bu süreçte Osmanlı Devleti'nin müdahaleleri ele alınacaktır. Osmanlı Devleti'nin Kırım'ın kaybı sonrası, daha önce büyük oranda Kırım Hanlığı vasıtasıyla dolaylı olarak idare ettiği Kuzeybatı Kafkasya'da doğrudan bir idare kurmaya çalıştığı dönemde dinin, politik ortaklıklar kurma amacına hizmet noktasında konumu ne olmuştur? Bu çalışmada cevaplandırılmaya çalışılacak ana soru bu olacaktır. Dolayısıyla çalışmamızda bir yönüyle 18 ve 19. yüzyıllarda Kuzeybatı Kafkasya'da İslamiyet'in yayılma süreci ve Osmanlı Devleti'nin bu süreçteki rolü ele alınmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Cihannüma Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, 2021
Tarih Okulu Dergisi, 2021
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi (GTTAD), 2024
Tarih İçinde İstanbul Uluslararası Sempozyumu (14-17 Aralık 2010) Bildiriler, 2011
SDÜTF 2. SAĞLIK HİZMETLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI, 2020
7. Uluslararası Mühendislik Mimarlık ve Tasarım Kongeresi
İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, (INIJOSS), 2023
İSTANBUL AHKÂM DEFTERLERİNE GÖRE OSMANLI BAŞKENTİNDE İNŞAAT ESNAFI ( XVIII. YÜZYIL ), 2023
Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi , 2018
18.YÜZYILDA OSMANLI DONANMASINA PEKSİMET TEDARİKİ, 2019
Müzik Sanatı ve Eğitiminde Çağdaş Yaklaşımlar VI, 2023
Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 2021
Near East Historical Review, 2021
NEAR EAST HISTORICAL REVIEW