Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
445 pages
1 file
In doctoral thesis named "Novels of Alev Alatlı" is examined construction of her's novels, who has publishing 12 novels since 1985. Alatlı is has a private position in Turkish novels after 1980. She has illuminating to near period of Turkey with documentary novels. Military revolutions, torture, violence, intellectuals, orientalism, logic of Aristoteles, fuzzy logic and Russia are worked in her's novels. Chief characters are women nearly all of novels. Generally the women are intellectuals, and all of the women have original ideas. This characters take most of features from own the writer. Chief characters are showing autobiography peculiarity. In general spaces are functional. Description of spaces do not detailed. As open spaces Đstanbul and as closed spaces homes are used too many. Elements of tensions are weak. Skirmishes and knots do not effective adequately. Intertextuality is used too many. From different authors and philosophers is quoted with method of text addition and text transformation. Kinds of satire, science fiction and utopia are used as well as documentary novel. There are too many terms in her's novels. In addition there are swearwords and slangs.
Tel. 0 (424) 233 55 13 -233 15 00 (114) Belgegeçer (faks) : 0 (424) 237 49 65 Baskı TDV Yayın Matbaacılık ve Tic. İşletmesi Tel. 0312 354 91 31 Yenimahalle / ANKARA Abone Şartları (Yıllık): Yurt İçi: 30 TL Yurt Dışı: 40 Avro Yıllık Kurum Abone: 120 TL Gönderilen yazılar basılsın basılmasın iade edilmez. Yayın Kurulu dergiye girecek yazılarda gerekli gördüğü değişiklikleri yapar. Yayımlanan yazıların fikrî sorumluluğu yazarlarına aittir. Bizim Külliye adı anılmaksızın alıntı yapılamaz.
Toplumsal alanda kimlik edinme ve bireyin kendini temsil etme noktasında cinsiyetin belirleyici rolü, toplumların kültürel yapılanmalarının sonucudur. Toplumların belirli tarihsel süreçlerinde cinsler için koyduğu, belirlediği kurallar bütününün kültürel bağlamdaki görünümü iktidar ilişkilerinden bağımsız değildir. Toplumsal cinsiyet oluşumunda iktidar ilişkilerinin rolü de her toplumun kendi kültürel dinamiklerine göre şekillenmektedir. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet sisteminin oluşmasında ilişkiler düzleminin söylemsel yapısı her toplumun yargılarına göre dönüşmektedir. Türkiye"de toplumsal cinsiyet yapılanmasının iktidar odaklı mekanizmasının oluşumu da çoğunlukla çift yönlü olarak kurulmuştur. Hegemonik erkeklik inşası ve heteroseksüelliğin homoseksüelliği dışlaması sonucunda oluşan çoklu cinsel eğilim söz konusudur. Çalışmada Alev Alatlı romanlarındaki toplumsal cinsiyet yapılanmasının yaşamsal pratikteki karşılığı bu bağlamda ele alınacaktır. Hegemonik erkekliğin ve çoklu cinsel eğilimin ortaya çıkış süreci iktidar ilişkileri merkezinde ortaya konulacaktır.
ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2017
Hz. Hüseyin’in şehadete gidiş macerasının anlatıldığı eserde, Alevi kültür ve inanışına yönelik bazı ifadelere yer verilmiştir. Bunlar arasında bilhassa cem, semah, musahiplik, Hz. Ali, Ehl-i Beyt, imamet, Aşure, niyaz ve hitap şekilleri ön plana çıkmaktadır. Günümüz Alevi kültüründe önemli bir yere sahip olan bu unsurlar, tarihî bir roman olan “Aşkın Şehidi”ne edebiyatın imkânları dâhilinde nakşedilmiştir. Eserdeki Aleviliğe dair unsurlar, romanda işlenen ana olayı tamamlayan, okuyucunun ufkunu genişleten ve aydınlatan ayrıntılar olarak dikkati çeker. Yazar bu unsurlarla, okuyucunun zihninde yarattığı tabloyu renklendirir. Roman düzleminde yer alan ve aynı zamanda günümüz Alevi kültüründe varlığını sürdüren inanç, ritüel, gelenek ve motiflerin bilinmesi, eserin bütünsel bir biçimde anlaşılmasını da kolaylaştırır. Turgut, yazdığı romanla Kerbela Hadisesi’ne sanat penceresinden ışık tutmuş, zengin kültürel öğelerden de yararlanarak dönemin trajik yaşanmışlığının ideal bir tasvirini y...
Koordinatörün önsözü, Yazar Alev Alatlı'nın, internette kendi adını taşıyan bir tartışma ortamı, yani [email protected] adresli e-posta grubunu kurmasının üzerinden iki aylık bir süre geçmişti ki, grup üyeleri arasında tartışmalar, yanlış anlamalar ve önyargılar nedeniyle giderek verimsizleşti. Karşıt görüşler etrafında gruplaşmalar başladı. Söylenenlerle onlardan anlaşılanlar arasında giderek bir uçurum oluşuyordu. Tartışmalar, neredeyse, "söylenenlere değil, söyleyenlere karşı olma" şeklinde sürdürülüyordu ve dolayısıyla sağlıklı bir düşünce alışverişi gerçekleşemiyordu. Ne söyleyen söylediğini anlatabiliyor, ne de okuyan söyleneni anlıyordu. Tam bu sırada, e-posta grubunun posta kutularına Alev Alatlı'nın "eksikli ve mahzun" konulu mektubu düştü: Bu duyguyu tanıyacaksınız: "Siyaset Meydanı"nı ya da benzer bir programı seyrettikten, basında bir haber okuduktan ya da politikacıların, örneğin nükleer santral, örneğin enflasyon, konularındaki konuşmalarını dinledikten sonra insanın içinde kalan duygu. Argümanların sonuçsuz, soruların cevapsız, hükümlerin havada kaldığı duygusu. Tuhaf bir umarsızlık duygusu. Umarsız, çünkü meselenin bir de (yıllar yılı susturulmuş insanların doğal karşılanması gereken tepkisi olsa gerek) söylenene muhalefet etmenin "demokratik konuşma hakkını ihlal" anlamına geliyor olması gibi yaygın bir anlayış var. "Vardığın sonuca değil, sonuca varış şekline karşıyım" alışık olduğumuz bir murakabe mekanizması değil.
Asılacak Kadın Romanında Masumiyetin Infazı, 2020
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜ ASILACAK KADIN ROMANINDA MASUMİYETİN İNFAZI SELİN AY DANIŞMAN DR. ÖĞR. ÜYESİ EMİNE TUĞCU KILIÇ Ankara, 2020 ASILACAK KADIN ROMANINDA MASUMİYETİN İNFAZI Pınar Kür tarafından kaleme alınan Asılacak Kadın (1985) romanı, ataerkil toplum düzeninde kadın algısını, kadının ötekileştirilmesini ve bir kadının bedenen ve ruhen sömürülmesini gözler önüne seren bir romandır. Projenin amacı, Asılacak Kadın romanı bağlamında kadın karakterlerin, ataerkil toplum düzeninde karşı karşıya kaldığı sorunları ve ataerkil toplum düzeninde kadının yerini, Simone De Beauvoir'ın Kadın "İkinci Cins" I-II-III eserleri göz önünde bulundurularak ve toplumsal cinsiyet rollerinden yararlanarak incelemektir. Projede, Asılacak Kadın romanında kadınların karşılaştıkları sorunlar nelerdir? Asılacak Kadın romanında kadın kimlikleri nasıl ele alınmıştır? Ataerkil toplum düzeninde kadının yeri roman bağlamında nedir, sorularına cevap aranacaktır. Projenin ilk bölümünde, roman bağlamında ataerkil toplum düzeninde kadının yeri incelenecektir. İkinci bölümde ise Asılacak Kadın Romanında Kadınların Karşılaştığı Sorunlar başlığı altında, romanda tespit edilen aşağılanma, cahillik, cinsel saldırı, kadın erkek eşitsizliği, kölelik, metalaştırma, ötekileştirme, şiddet ve zorla evlendirilme alt başlıkları altında kadınların karşılaştıkları sorunlar incelenecektir. Kadınların karşılaştıkları sorunlar ve ataerkil toplum düzeninde kadının yeri tespit edilirken, ele alınan kadın karakterlerin kimliklerine de değinilecektir. Asılacak Kadın romanı, kadının bir meta haline gelmesini ve ataerkil toplum düzenindeki yerini irdeler. Toplumdaki kadın algısı, romandaki temel izleği oluşturur. Kadının, kendi hayatında dahi söz hakkının olmaması ve her alanda pasifize edilişi gözler önüne serilmektedir. Romanda adı geçen 11 kadın karakter olmasına rağmen Melek karakteri dışındaki karakterlerin, kimlikleri ve ataerkil düzendeki konumları hakkında detaylı bir bilgi verilmemiştir. Bu sebeple proje esas olarak Melek karakteri çerçevesinde gelişmiştir. Romanda olaylar Melek, Faik İrfan Elverir ve Yalçın olmak üzere 3 karakterin bakış açısıyla anlatılır. Faik İrfan Elverir ve Yalçın karakteri tarafından dile getirilen söylemler, eril bir bakış açısını
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 2022
Öz Makalede modern Altay edebiyatının önemli şair ve yazarlarından olan Erkemen Matinoviç Palkin'in Alan adlı romanı tanıtılıp değerlendirilmiştir. Alan, edebiyat hayatına şiir türünde verdiği eserlerle başlayan ve daha çok şair olarak tanınan Palkin'in tek romanıdır. Romanda II. Dünya Savaşı'nın bitişiyle birlikte yaşadığı köye/kolhoza geri dönen ve romana da adını veren Alan'ın kendisine yeni bir hayat kurmak için verdiği mücadeleler anlatılır. Roman, Alan merkezli olmasına rağmen onun yaşadığı Kızıl Çolmon kolhozunun sorunları ve bu kolhozda yaşayanların hikâyeleri de Alan'a bağlı olarak işlenir. Eser, Sovyet edebiyatının tipik bir örneği olmakla birlikte Palkin'in zaman zaman Altay Türklerinin gelenek göreneklerini, halk edebiyatlarını ve hayata bakış açılarını ön plana çıkarmasıyla benzerlerinden farklılaşır. Yazarın gözlemci ve gerçekçi bir tarzda kaleme aldığı romanın vaka zamanı 1945-1956 olmasına rağmen geriye dönüşlerle savaş zamanına da gidilir. Dolayısıyla SSCB'nin savaşa girdiği tarih esas alınacak olursa vaka zamanı 1941-1956 olarak kabul edilebilir. İki bölümden (Kulun Kişteyt ve Alan) oluşan romanda bu yıllar arasındaki toplum yaşantısı ve toplumu oluşturan belirgin tipler çok yönlü olarak ele alınıp işlenmiştir. Eserini duru ve akıcı bir Altay Türkçesiyle kaleme alan Palkin, zorunlu olmadıkça Rusça kelimeler kullanmaktan kaçınmış, anlatımını daha etkili kılmak içinse Altay folklorundan fazlasıyla faydalanmıştır.
Bu çalışma Adalet Agaoğlu'nun Ölmeye Yatmak romanı üzerine bir incelemedir.
Özet Alevilik inancında birey " can " olarak değerlendirilir ve her iki cinse eşit mesafede bir anlayışa sahiptir. Hacı Bektaş Velî, kadınların erkeklere kıyasla eksik varlıklar olarak değerlendirilmesini eleştirmiş ve inancın özüne insanı yerleştirmiştir. Alevilikte önemli bir yere sahip olan kadın, erkekten ayrılmaz. Her birey, yaptığı hizmetlerle ve bilgisine göre değerlendirilir. Bu nedenle, kadın hizmetlerine göre erkekten daha üstün bir konumda olabil-ir. Ailenin sembolü olan ocağın devamının sağlanması ve korunması görevi kadına verilmiştir. Eski Türklerde otağın sahibi, Alevilikte ise ocağın sahibi kadındır. Eski Türk kültüründe kadına verilen değer, birçok kültür izlerini barındıran Alevi ve Bektaşi inancında aynen devam etmiştir. Bu denli değer verilen kadın, Cumhuriyet dönemi Türk romanında farklı şekillerde yansıtılmıştır. Romanlarımızda Alevî kadın kimliği ile tanıtılan kadın karakterler kimi romanlarda olumlu yönleriyle ön plana çıkarken kimi romanlarda da toplumda ezilen veya istenmeyen kişiler olarak tanıtılmıştır. Bu makalede, öncelikle Alevilikte ve Bektaşilikte kadına verilen değer ve önem belirtilmiş, daha sonra Alevi-Bektaşi kadın algısının Cumhuriy-et dönemi romanlarımızda ele alınışı ile ilgili bir değerlendirme yapmak amacıyla yedi roman incelenmiştir. Bu romanlar çerçevesinde Alevi-Bektaşi kadın algısı ve bu algının yansıtılış biçimi üzerinde durulmuştur. Abstract According to Alevite belief, every individual is considered as a " soul ". It is of equal distance to both genders. Hacı Bektaş Velî has criticized the nomination of the women as incomplete creatures compared to the men and he placed the human-being to the center of the belief system. The women is not different from men in the stove tradition that has a special place in Alevite and Bektashi beliefs. Every individual is evaluated according to his/her services and knowledge. As a result, women may occupy higher positions depending on the services they render to the society. The duty of ensuring the continuation and protecting the stove, which is the symbol of the family is given to women. In ancient Turks society, the women are owner of the otağ where as they are owners of stove in Alevite and Bektashi beliefs. Woman which was valued so much is being reflected in different ways in Turkish novel during Rebublican period. The women characters which has been introduced as Alevi identity were put to the fore with good qualities in some novels while they were introduced as person downtrodden
Adnan Oktar (Harun Yahya) Önsöz (Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi, 29) Din ahlakından uzak toplumlarda çoğu zaman doğrular yanlış, yanlışlar ise doğru olarak tanıtılır. Allah'ın hoşnut olmayacağı, hatalı bir tavır takdir ve teşvik görürken, güzel bir tavır ise son derece sıradan karşılanabilir, hatta eleştiri konusu olabilir. Yanlış ve doğruların birbiriyle karışması, din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda sıkça rastlanan hatta genel yapıyı oluşturan bir durumdur. Romantizm de "doğru" zannedilen yanlışlıklardan biridir. Romantizm cahiliye toplumları içinde şefkatli, iyi insanlara has, güzel bir özellik gibi gösterilir. Oysa bir insanın karşılaştığı olaylara duygusal bir yaklaşım göstermesi, kitap boyunca tüm detayları ile inceleyeceğimiz gibi, her yönden son derece tehlikelidir. Çünkü romantizm, insanlar için en önemli ve hayati özelliklerden biri olan "aklı" tamamen devre dışı bırakır. Bu kitapta romantizm gibi bir konunun işlenmesindeki amaç, tehlikesiz gibi yansıtılan ama aslında insanlara umulmadık zararlar veren bir konuya dikkat çekmektir. Sıradan bir karakter özelliği zannedilen romantizmin, içten içe gerek toplumlar gerekse bireyler için ne kadar ciddi bir tehdit oluşturduğunu gözler önüne sermektir. Ve elbette bu tehlikeden kurtulmanın ne kadar kolay olduğunu, Allah'ın tüm insanlara gönderdiği bir rehber olan Kuran'a uyulduğu takdirde insanın duygularının aklının önüne geçemeyeceğini örneklerle göstermektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Journal of Turkish Studies, 2013
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
İdil-Ural Araştırmaları Dergisi, 2020
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 2012
Journal of Turkish Studies, 2020
Türkiye'de Romantik Tarihçilik, 2014
Uluslararası Hikmet - Akademik Edebiyat Dergisi
İbrahim Şahin & Deniz Depe & Nurcan Ankay (eds.): Bir Güneş Avcısı. Ahmet Hamdi Tanpınar. İstanbul: Doğu Kütüphanesi 2018, s. 321–328. , 2018
Humanitas uluslararası sosyal bilimler dergisi/humanitas international journal of social sciences, 2023