Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR)
2014
Bireyler tarafindan gosterilen ahlaki davranislar, toplumda var olan duzenin devam etmesini saglamaktayken, ahlak disi davranislar toplumda karmasa ve huzursuzluk yaratabilmektedir. Toplumu olusturan bireylerin ahlakli davranislar gosterebilmeleri oldukca onemlidir. Bu nedenle, ahlaki davranislarin nasil ortaya ciktigini anlayabilmek icin, bireylerin sahip olduklari ahlaki kimliklerini bilmek gerekir. Bireylerin sahip olduklari ahlaki kimliklerinin ortaya cikmasinda benlik onemli gorev ustlenmektedir. Ahlaki kimlik, benlik ile tutarli bir sekilde bireyleri ahlaki davranisa motive etmektedir. Bu derleme calismasi, ahlaki davranisa motive ettigi dusunulen ahlaki kimligin benlik yapisi icerisinde nasil ortaya ciktigini aciklamayi amaclamaktadir. Bu amac dogrultusunda, oncelikle benlik yapisi incelenmis ardindan ahlaki kimlik, ahlaki kimligin ortaya cikmasi ve gelisimine etki eden faktorlerin neler oldugu tartisilmistir. Sonuc olarak, ahlaki kimligin olusumunda benlik degerlendirmesi so...
Kişinin şahsiyet varlığı olabilmesinin onun iç tutarlılık ve bütünlükle birlikte dış tutarlılık ve bütünlüğe sahip olmasından geçtiğini düşünebiliriz. Bu uğraşının değerler yardımıyla yani doğru, iyi ve güzel değerleriyle anlaşılabileceği söylenebilir. Zira şahsiyet, kişinin merkeze aldığı değerlerin dışarı taşınması ve somutlaşmasına işaret eder. Değerlerin isabetle keşfedilip inşa edilmesinin yolunun da içkin ve aşkın ögeleri birlikte düşünmekle mümkün olduğu savunulabilir.
Journal of Turkish Studies, 2014
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
Tel. 0 (424) 233 55 13 -233 15 00 (114) Belgegeçer (faks) : 0 (424) 237 49 65 Baskı TDV Yayın Matbaacılık ve Tic. İşletmesi Tel. 0312 354 91 31 Yenimahalle / ANKARA Abone Şartları (Yıllık): Yurt İçi: 25 TL Yurt Dışı: 40 Avro Yıllık Kurum Abone: 70 TL Gönderilen yazılar basılsın basılmasın iade edilmez. Yayın Kurulu dergiye girecek yazılarda gerekli gördüğü değişiklikleri yapar. Yayımlanan yazıların fi krî sorumluluğu yazarlarına aittir. Bizim Külliye adı anılmaksızın alıntı yapılamaz.
Ahlâkîliğin Doğası, Ahlak Dergisi, 2021
Uzun zamandır pratik felsefenin yeniden inşası fikrini dile getiren ve bu alanda çalışmalarını sürdüren Ömer Türker, serinin ilk kitabı olan Ahlâkîliğin Doğası adlı eserini yakın zamanda yayımladı. Öncellikle eserin pratik felsefe alanına ilişkin bir mukaddime özelliği taşıdığı, daha doğru ve bütüncül tahliller için serinin diğer kitaplarının beklenmesi gerektiği ifade edilmelidir. Bu açıdan genel olarak ahlậkîlik olgusunun araştırılmasına hasredilen eserin kuşatıcı bir değerlendirmesi ancak yazarın diğer eserlerini ikmale erdirmesi ile mümkün olacaktır. Fakat amelî alanın yeniden organizasyonu gibi büyük bir iddiayı taşıyan böylesi kapsamlı çalışmalar için ilk eser, genel çerçeveyi vermesi ve varılmak istenen noktayı göstermesi bakımından daha mühim olabilmektedir. Ahlâkîliğin Doğası hacim olarak küçük olsa da klasik metinlerin sıkı dokusunu andıracak şekilde kaleme alınmış güçlü yazılardan ve bir giriş ile yedi başlıktan müteşekkildir. Çalışmanın merkezinde “ahlậkîlik” olgusunun olduğu ve metafizik ilke olarak kabul edilen bu kavram üzerinden amelî felsefenin yeniden yorumlandığı söylenebilir. Bütünüyle ahlậkîlik olgusuna ve imalarına ayrılan eserde, ahlậkın tümelliği, ahlậkî özne ve bilginin özdeşliği gibi problemler etrafında özgün bir ahlậkîlik kuramının geliştirilmeye çalışıldığı ifade edilebilir.
2019
Anlamak insan icin bir varlik sorunudur. Cunku insan varolan seylerin ve kendisinin ne ve ne icin oldugunu bilmekle yukumludur. Yukumlu olmanin insanca karsiligina yasam adini veririz. Yukumlugu yerine getirmeye gore iyi yasadim ya da yasamadim denilir. Felsefe Antik Yunan Donemi’yle baslayan anlamlandirma sorununda hep temelde olmustur. Bu donemde anlamlandirma insan disinda olan anlami kesfetmek olarak karsimiza cikmaktaydi. Modern donemdeyse anlami kesfetmek benligin merkeze alinmasiyla anlami kurmak/kurgulamak sekline donustu. Temel olarak bu yazida anlamin bu iki hali degerlendirilecektir. Ozellikle ikinci hal ise elestiriye tabi tutulacaktir. Son olarak anlamin bu iki haline alternatif olarak anlamin ogretilmesi uzerine kendisini sekillendiren Islam dusuncesine deginilecektir. Bu son elestiri konu hakkinda ortaya atilan yeni; ham bir gorusun tartisilmasini amaclamaktadir.
The 7th International Symposium on the Environment and Morals 7. Uluslararası Çevre ve Ahlak Sempozyumu November 21-23, 2024 / 21-23 Kasım 2024 İstanbul Teknik Üniversitesi 2024 PROCEEDINGS BOOK / BİLDİRİLER KİTABI e-ISBN : 978-605-81053-4-8, 2024
Bilim insanları, çevresel bozulmanın ve bunun sonucunda ortaya çıkan küresel iklim değişikliğinin insan ve dünyadaki tüm canlı yaşamı için son derece tehlikeli olduğunu ortaya koyan ikna edici kanıtlar sunmaktadır. Bu doğrultuda, tüm ülkelerde siyasi erkler ve öğretim programları, çevre eğitimi, alternatif çevre paradigmaları ve çevre planlamaları gibi doğal çevrenin korunmasına yönelik farkındalık, duyarlılık ve beceri kazandırmayı hedefleyen birçok uygulama ve yasal düzenleme geliştirmektedir. Ancak, pozitivist paradigmanın biçimlendirdiği modernizmin arka planını oluşturan endüstriyel ilerleme, kalkınma, büyüme ve sınırsız genişleme itkilerinin yıkıcı etkileri, sürdürülebilir bir yaşamı ve çevreyi risk altına almaya devam etmektedir. Buradan hareketle sürdürülebilir doğal çevre adına yürütülen çabaların tam bir karşılık bulamadığı söylenebilir. Çevre sorunlarına ilişkin küresel farkındalığa rağmen, çevresel sürdürülebilirliği teşvik eden uygulamalardan beklenen etkinin alınamaması, bu çabaların ne derece etkili olduğunu sorgulamamıza neden olmaktadır. Bu çalışmada, çevre sorunlarının artmaya devam etmesinin bir nedeninin, bu sorunları ahlaki bir mesele olarak görüp görmememizle ilişkili olabileceği düşünülmektedir. Çevre sorunlarının çözümüne yönelik bir yaklaşım olarak insana “ahlaki kimlik” kazandırılması, çevre felsefesi düşünürleri tarafından yeni bir temel yaklaşım olarak görülmektedir. Ahlaki kimlik, bireyin kendisini etik ve ahlaki değerler doğrultusunda tanımlaması ve bu değerleri günlük yaşamında uygulaması olarak ifade edilir. Ahlaki kimlik, bireylerin ahlaki davranışlarında güçlü bir motivasyon kaynağıdır. Ahlaki kimliğe sahip bireylerin, çevreyle ve doğayla olan ilişkilerinde de ahlaki bir tutum içinde olmaları muhtemeldir. Çevre eğitimi, bir amaç olarak ahlaki kimlik kazandırmayı hedeflediğinde, bireylerin çevre sorunlarını ahlaki bir sorun olarak görmeleri ve kimliklerinin bir parçası olan ahlaki değerlerden hareketle davranışta bulunmaları sağlanabilir. Bu nedenle, bu çalışmada ileri sürülen temel iddia, çevre eğitiminin bireye çevresel bir kimlik kazandırmadan önce ahlaki bir kimlik kazandırmayı hedeflemesi gerektiğidir. Bu çalışma, çevre sorunlarına yönelik bir çözüm önerisi olarak ahlaki kimliğin rolüne ve ahlaki kimlik ile çevresel kimlik arasında nasıl bir ilişki kurulabileceğine dair bir değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Keywords: Environmental education, moral identity, environmental identity, sustainability.
2022
Öz: Adalet, son yıllarda siyaset teorisi alanında kamusal yaşamın ve siyasal kurum, uygulama ve süreçlerin meşruiyet soruşturması için sıklıkla başvurulan temel bir anlayış olarak belirmiştir. Adaletin bu normatif düzenleyiciliği, bir ahlaki açıklamayla desteklenmeyi ve ahlaki benlik anlayışıyla ilişkilendirerek temellendirmeyi gerektirmektedir. Makale, bu sorunu sırasıyla John Rawls'ın dağıtım ve Axel Honneth'in tanınma temelli adalet teorisine odaklanarak ele almaktadır. Rawls'ın liberal demokratik toplumlardaki ahlakiyatın bir tür sosyal sözleşmeci perspektifle biçimsel ve genel ifadesi gördüğü hakkaniyet olarak adalet teorisi, ahlaki benliğin oluşumunu ve öznenin adalete normatif olarak bağlanışını açıklamakla doğrudan ilgilenmez. Honneth ise adaleti tanınma teorisi aracılığıyla iyi fikri ve özerklik anlayışı ile ilişkilendirmekle böyle bir ilgiyi gösterirken iyi ile adalet ilişkisinin belirli bir kültürel-kurumsal yorumunu sunmaktadır. Makale, her iki düşünürün siyasal adalet teorilerinin kendine özgü sınırlılıklarını özerk benlik kavrayışına bağlamakta; ahlakı, benliğin tam ve kendiliğinden özerkliği olarak kavrayan bu öncülün, adaletin ahlaki temellendirmesi açısından içerdiği sorunları tespit etmektedir. Ayrıca ahlaki benliğin bağlanma temelli yorumunun adaletin normatif ve eleştirel kavramsallaştırmasına katkısını gündeme taşımaktadır.
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2003
Cocuk egitimi, ailede baslar, okul ve cevreyle birlikte hayat boyu devam eder. Cocuga ahlaki davranislarin kazandirilmasi egitimin onemli bir parcasidir. Bu makalede, once konuya giris olarak, kisaca ahlak egitimine deginilmistir. Cocugun ailede ahlaki davranislari kazanmasinda takip edilecek yontemler, orneklerle aciklanmistir.
Ahlak Felsefesi, Etik, AUZEF-Felsefe, Ders Notu Özeti
Kilikya Felsefe Dergisi, 2023
Kantçı strateji skolastik dönem boyunca etkisinden çıkılamayan teolojik ahlak perspektifinin yıkılmasına yol açarken, aklın otonomisi argümanıyla hesaplaşmayan bir ahlakın düşünülemez olmasını sağlamıştır. Ahlak yasasını düşünebilme ve bu yasa doğrultusunda seçimlerde bulunma ve eyleme özgürlüğünü savunan bu argüman, insanın doğası gereği, kendi yasalarını belirleyen bir varlık olduğu kabulüne dayanmaktadır. Ancak bu kabul, insan ve yaşam dünyasına ilişkin yeni birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu sorunlar karşısında gelişen varoluşçu itirazın en radikal temsilcilerinden Heidegger, Kant tarafından benimsenen kavram ve kategorilerin neredeyse tamamını reddetmiş ve işi etik veya ahlakın hiçbir hükmü olmayacağı bir düşünce sistemi inşa etmeye vardırmıştır. Heideggerci düşüncede ahlakın olanağı sorununun ele alınacağı bu çalışmada, geleneksel batı felsefesinin kalıplarından kurtulabilmek için ahlak kavramının terkedilmesi dışında bir seçenek bulunamayacağı iddiasının tartışmaya açılması hedeflenmektedir.
Belleten, 1994
Osmanl~~ Imparatorlu~u'nun üç lut'ada 600 sene ayakta durabilmesinin sebeblerini "A hi lik T e~kilâ t~" nda aramak gerekir. Bunu ~öyle de ifade etmek mümkündür. ülkedeki çe~itli az~nl~k gruplara ra~men Os-manl~~ Imparatorlu~u'nun üç k~tada 600 sene gibi uzun süre ayakta kalma-s~na sebep olan faktörlerin içinde "Ahi li k" ilke ve inançlar~~ vard~r. Ahi, kelime olarak Arapça olup, karde~im mânis~na gelmektedir. Terim olarak, esnaf ve san'atkâr birliklerini ifade eder° ki, XIII. as~rdan XX. as~r ba~lar~na kadar yamak, ç~rak, kalfa, usta hiyerar~isi içinde çe~itli meslek gruplar~n~~ i~~ ba~~nda yeti~tirip, diplomas~n~~ özel törenlerle verip mensupla-r~n~n çal~~ma ve insani davran~~lar~n~~ kontrol eden mesleki bir kurumdur. 1072 M. tarihinde, yani 922 y~l önce Ka~garl~~ Mahmud taraf~ndan kaleme al~nan Divan-i1 Lügat-it Türk'de "Ak~" eli aç~k, sa~lam, yi~it, cömert2 mânâs~na gelmekte, "Aktl~k" ise yine sa~lam, yi~it ve cömertlik anla-m~nda 922 y~l önce Orta Asya'da Türkmenistan'da kullan~ld~~~~ bilinmektedirs. Ahili~in anayasas~~ "Fü tü vvetnâmeler" dir. Fütüvvet kelimesi de Arapça olup, bilindi~i gibi o devirlerin ilim dilidir. Tekil olarak 'feta' deli-kanl~, yi~it eli aç~k, gözü pek, iyi huylu ki~i manas~nda kullan~lm~~t~r. Ço~ulu yityan "dm Feta, Farsçada civanmert mânâs~na gelmektedir ki4, bu meziyetlerin tümü, ideal olarak zihinlerde ya~at~lan asil ve tam mânâs~~ ile kâmil in-san~~ sembolize eder. Mücadelede feta, arkada~lar~~ u~runa hayat~n~~ ortaya koyar. Misafir-perverli~i ve eli aç~kl~~~; kendisinin hiçbir~eyi kalmay~ncaya ve tamamiyle fakir dü~ünceye kadar devam eder. Ebu Bekr Verrak; feta, dü~man~~ olmayan ki~idir, diye tarif etmi~tirs. Ömer Bin Osman el-Mekki, feta'y~~ iyi huy diye tarif etmi~tir. Dostlar~n~ns
Mevlânâ ve İnsan -Sempozyum Bildirileri- Yayına Hazırlayanlar: Mehmet Şeker, Aydın Işık, vd. TDV Yayınları, Ankara, 2008
Özet Muhtelif beşeri bilimler, doğal, içtimai, iktisadi, siyasi, dini, sanatsal eylem ve davranışlarını konu edinerek insanın ferdi ya da toplumsal özelliklerini tasvir ve tanımlamaya çalışmaktadır. Ahlak ilminde ise kişilik, seciye, mizaç, şahsiyet, tıynet, fıtrat, huy, karakter vb. gibi kavramlarla tanımlanmaktadır. Ahlaki kişilik özelliklerinin neler olduğu sorusu esas olarak, ahlak, psikoloji ve sosyal psikoloji, sosyoloji gibi beşeri bilimler yanında, hukuk, siyaset, felsefe ve din ilimlerini de ilgilendirir. Biz burada sadece ahlak ve psikoloji kuramları açısından ahlaki kişiliği, "ahlak kurallarına uygun eylemde bulunmaya yatkın benlik özelliklerini kazanmış ferdi bir hal" olarak değerlendireceğiz. Mevlana'nın eserlerinde ahlaki kişilik hakkında çağdaş ahlak ve psikoloji kuramlarından farklı bir ufuk açan bir anlayışın ifade edildiği görülür. İslam tasavvuf geleneğinde benimsenen "insan felsefesi" ile İslam ahlak felsefesi geleneğinde "erdemli bir ahlaki kişiliğin “kazanılmasında beşeri güç ve yeteneklerin işlevine dair öğretiler Mevlana tarafından özgün bir tarzda bütünleştirilir. Ahlaki değerlerin nesnelliğini kabul etmekle birlikte, değerlerin kaynağın insan topluluklarının ihdas ettiği davranış ve görgü kurallarına indirgeyerek ahlakın içtimai göreceliğini savunan birçok çağdaş ahlak kuramına göre, ahlakın ontolojik nesnelliğini savunan Mevlana'nın öğretilerinin önemli ve farklı bir derinliği vardır.
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Sosyolojik açıdan ahlak ile din arasında iki temel ilişki vardır. Bunlardan biri, ahlak ve dinin özü itibariyle ne olduğunu irdeler. Diğeri de ahlakın ve dinin toplumsal açıdan ne işe yaradığı üzerinde durur. Realite açısında nasıl ki ruh ile beden ayrı ayrı ele alınamazsa, benzer şekilde öz ile işlev veya din ile ahlak da birbirinden ayrı ayrı ele alınamaz. Bir şeyin özü ile işlevi arasındaki ayırım realite dünyasında değil; zihinde var olan bir ayırımdır ve sadece o şeyi tahlil etmemizi kolaylaştırır. Bu nedenle imanı kuvvetli ama ameli zayıf Müslüman olmaz. Kur'an'a göre gerçek namaz kötülüklerden uzaklaştırır. Burada öz; imanı/dini, işlev de ameli/ahlakı temsil etmektedir. İman ile amelin veya din ile ahlakın ayrı ayrı şeyler değil de bir bütün olduğunu tüm eğitim süreçlerinde işleyebilirsek, o zaman özü-sözü-eylemi arasında tam uyum olan sağlam zihniyetli kişiler yetişmeye başlayabilir. Sağlam zihniyetli bireyler demek de, Türk-İslam dünyasının geri kalmışlıktan kurtulmaya başlaması anlamına gelecektir.
2017
Geçen ayki (Nisan 2017) yazımızda, yeni bir anayasa bağlamında ahlak ile hukuk arasındaki ya
Berikan Yayınları, Ankara, 2014
Lee Strobel, Hani Tanrı Ölmüştü? adlı eserinde inanmayan bir insanın ahlâk anlayışını tasvir ederken şöyle söylemektedir: “Tanrısız yaşam, bana göre, ‘sadece kendin için yaşa’ demekti. Bir gün yaptıklarımdan hesaba çekileceğimi düşünmeden, neye mal olursa olsun, şahsi zevklerimin peşinden gidebilecektim.” Acaba, bir dini inanca sahip olmayan insanlar gerçekten böyle mi düşünmektedirler? Yoksa onların da tâbi oldukları ahlâk kuralları var mıdır? Varsa bunları nasıl temellendirmektedirler? Ahlâklı olmak için, bir Tanrı’ya inanmak zorunlu mudur? Yoksa bir Tanrı’ya inanmadan da iyi olabilir miyiz? Ahlâk ilkelerini geçerli kılacak bir harici kaynak yoksa her şey mübah mıdır?
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.