Academia.eduAcademia.edu

Eleştiri-Sonrası Okuma ve Bir Şiir: "Gecekondu"

2022

Abstract

Karl Marx’a atfedilen meşhur cümleden2 ilhamla söylersek, “yeniyi eskinin eleştirisinin sonunda bulmaktadır” Felski. Bu yazıda Eleştirinin Sınırları’na yöneleceğiz, Felski’nin çeşitli argümanlar ve reddedişler etrafında somutluk kazanan eleştirel hesaplaşmasını ve sunduğu okuma modelini ele alacağız; sonra da bir şiir (Sefa Kaplan’ın “Gecekondu”su) üzerinden söz konusu okuma modeline dair bir uygulama örneği sunacağız. Belirtmek gerekir ki burada esas amacımız teorik ve yöntembilimsel olanı irdelemek olacak; uygulama ise bu irdeleme çabasının sadece bir uzantısı şeklinde konumlandırılacaktır. Dolayısıyla şiir çözümlemesi -olabildiğince- kısa, özlü bir açıklamalar bütünü olarak kalacaktır

Key takeaways

  • İçkinliğin, bir diğer deyişle eser merkezli yöntemlerin (yapısalcı eleştiri, yeni eleştiri, ontolojik eleştiri vs.) öne çıktığı ve 1960'lara kadar varlık kazanan bir dönem başlar ki bu dönemi içkin eleştiri dönemi olarak adlandırmaktayız.
  • Bugün bile gerek felsefede gerekse de sosyal bilimlerde farklı ve görünürde birbiriyle çatışan çoğu teorinin ortak zeminini oluşturan bu mantık, Felski'ye göre doğuşundan bu yana eleştiri (özellikle de modern eleştiri) için de söz konusudur; bu nedenle eleştiri dediğimiz şey, aslında şüpheci okumadan (Felski, 2018: 18) başka bir şey değildir.
  • Ancak, eserin üzerinde duruş biçimi açısından yeni eleştiri ile diğer "içkinci" yöntemler arasında esaslı bir fark vardır: Eserin yapısını düzeyler etrafında ele almayı hedefleyen yapısalcılık veya eseri tabakalardan oluşan ontik bir bütün olarak çözümlemeye yönelen ontolojik eleştiri gibi içsel bir sistemleştirmeden yana değildir yeni eleştiri; eseri olduğu gibi, yani mevcut hâliyle görmeyi, yorumlamayı amaçlar çünkü.
  • Bu arada, adlandırmaya dair bir şerh de düşelim: Felski'nin kendi yöntemi için eleştiri-sonrası okuma (postcritical reading) adını tercih etmesi, elbette onun eleştiri geleneğiyle hesaplaşmasıyla ilgili anlatısına yakışır bir adlandırma gibi gözükse de, ayrıca dönemin hemen her şeye "sonrası" ("post") ekini getirme hevesine uygun düşse de [gerçi Felski bu ek hevesinden "sıkıldığını" (Felski, 2018: 28) belirtir ama durum netice itibarıyla budur] kategorik açıdan sorunludur.
  • Sözgelimi biyografik eleştiri eserin yazarın hayat hikâyesiyle bağlantılarını, Marksist eleştiri eserin ekonomik süreçler başta olmak üzere çeşitli toplumsal olgularla çerçevelenen bağlanımını, yapısalcı eleştiri eseri oluşturan yapısal ilişkileri, yeni eleştiri esere somutluk kazandıran organik bütünlüğü, postkolonyal eleştiri eserde -eğer varsa-kolonyalizm ve ilgili olgulara dair izleri görmemize olanak sağlar.