Academia.eduAcademia.edu

Yoksullaştıran Büyümenin Türkiye’de Geçerliliğinin Analizi

2022, SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA TEKNOLOJİ VE İNOVASYON ALANINDA GÜNCEL ARAŞTIRMALAR

Abstract

Ülke idarecilerinin temel amacı ülkenin refah düzeyini arttırmaktır. Ülke refah düzeyinin artması için reel milli gelirlerinin artması yani ekonomik büyümenin gerçekleşmesi gerekmektedir. Reel milli geliri arttırmak için ülkeler yatırımlarını arttırması gerekir. Bir diğer yol ise ihracatı arttırmaktır. Küreselleşme süreci ile birlikte ülkeler dışa açılmışlar. Birçok ülke ihracatını arttırarak ekonomik büyümeyi hızlandırmaktadırlar. Böylece Çin gibi gelişmekte olan ülkeler hızlı ve sürdürülebilir büyüme ile gelişmekte olan ülkelerle aralarındaki farkı kapatma şansı yakalamışlardır. İhracattaki artış tüm ülkelerde aynı etkiyi göstermeyebilir. Özellikle ihraç mallarına yönelik olumsuz dış talep ile karşılaşan ülkeler ile ithal ettiği malların fiyatları ihraç ettiği malların fiyatlarına göre daha fazla artan ülkelerin dış ticaret hadleri olumsuz etkilenmektedir. Bu ülkelerin ihracatı artmasına rağmen uzun dönemde ülke refah düzeyi azalabilmektedir (Pryor, 2007:208). Bu ülkeler ihracatlarını arttırmaktadırlar ve böylece ekonomik refah artışı sağlamaktadırlar. Fakat dış ticaret hadleri olumsuz etkilenmesinden dolayı aynı zamanda refah kaybına yaşamaktadırlar. Eğer dış ticaret hadlerinin kötüleşmesinden kaynaklanan refah kaybı ihracat artışından kaynaklanan refah artışı ile telafi edilemediğinde ihracat ülkenin net refah düzeyinin düşmesine neden olacaktır. Özellikle 1980 sonrası Türkiye’de serbestleşme çabaları başlamıştır. 1989 yılında döviz piyasasında kontrollerin kaldırılması ve 1994 yılındaki gümrük birliği antlaşması ile ihracatta hızlı artışlar yaşanmıştır. Fakat ihraç ürünlerinin çoğunlukla tarım ve tekstil gibi ürünler ile katma değeri yüksek olmayan ürünlerden oluşmasından dolayı ihracatın ekonomik büyümeye etkisi istenen seviyede gerçekleşmemiştir. Ayrıca ihracat edilen ürünlerin bir kısmının ithal girdiye bağlı olması nedeniyle ihracat arttıkça ithalatta artmaktadır. İthal girdi kullanılan sektörlerden ihraç edilen ürünlerin fiyatlarında artış, kullanılan girdi fiyatlarının altında kaldığı dönemde Türkiye’de ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Türkiye ekonomik tarihinin en derin krizini yaşadığı 2001 yılından sonra izlenen ekonomi politikaları çerçevesinde dönem dönem ihracata yönelik büyüme stratejileri benimsenmiştir. Fakat 2000li yılların başlarında Türk Lirası’ndaki aşırı değerlenmeye rağmen çeşitli teşvikler ve uluslararası ekonomik koşullar nedeniyle ihracatta artışlar yaşanmış, fakat aynı dönemde ithalatta artmıştır. Son dönemde ise döviz kurunda ciddi artış yaşanmıştır. Türk lirasının ciddi değer kaybettiği dönemde iç talep yetersizliği nedeniyle birçok firma ihracata yönelmiş ve Cumhuriyet tarihi rekorları kırılmıştır. İşte bu nokta akıllara ihracatın Türkiye için refah artışına mı yoksa refah kaybına mı neden olduğu sorusu gelmektedir. Özellikle 2009 sonrası petrol gibi kilit girdi fiyatlarının uluslararası piyasalarda üç haneli rakamları görmesi Türkiye’nin dış ticare t hadlerini olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuzluk ve Türk Lirası’ndaki aşırı değer kaybı ile birleşince Türkiye’de yoksullaştıran büyümenin yaşanmasına neden olabilir. Bu bağlamda bu çalışmanın temel amacı 2003-2022 döneminde Türkiye’de yoksullaştıran büyümenin geçerliliği sorgulanacaktır. Dış ticaret hadleri ve dış ticaret hacmine ait aylık verilerle ekonometrik modeller tahmin edilerek istatistiki sonuçlar elde edilip yorumlanacaktır. Bu çalışma teorik yaklaşımlar ile devam edecektir. Üçüncü bölümde yoksullaştıran büyüme üzerine yapılmış çalışmalara yer verilecektir. Bir sonraki bölümde ekonometrik model tanıtılacaktır. Beşinci bölümde uygulama sonuçlarına yer verilecektir. Çalışma sonuç ve öneriler ile son bulacaktır.